dünyanın en güzel cümlesinin tanımını yapmıştır."dünyanın en güzel cümlesi seni seviyorum değil , tümörünüz iyi huylu çıktı"dır.
(kavun karpuz elma muz - 18 Nisan 2014 18:54)
ben ilkokuldayken (yani 1985, 86 falan) abim "bir hırsızın itirafları" kitabını almıştı. içinde kitapla aynı isimli kısa hikaye (bkz: confessions of a burglar) dışında birkaç hikaye daha mevcuttu. abim henüz kitabı yeni almışken arabada okumaya başlamıştı kahkahalar atmıştık. mizaha yaklaşımı o ana kadar gördüklerimin o kadar dışında bir yerdeydi ki sonra o kitabı baştan sona hatmetmiştim. o dönem okuduklarımın onda birini anlamışımdır ama ona rağmen mizaha bakışımı derinden etkilemiştir.1995 gibi buradaki bir hikayeyi ("adam köpeklerden kaçmak için ağaca çıkar ama ağaçta daha çok köpek vardır") bülent üstün'ün hiç atıf yapmadan çizdiğini görmüş ve çok kızmıştım. oturup eskişehir'den leman'a faks çekmiştim sırf bülent'in yanına kar kalmasın diye. şimdi düşünüyorum da bir yığın hikayenin arasına sıkıştırılmış bir şeydi belki sanatçılar arasında yaygındır vs. o zamanki hırçınlığım ve sinirliliğim de yok artık. sevgilim ve köpeğimle çiftlik evimin verandasında sallanan sandalyemde pipo tüttürüyor ve güneşin batışını izliyorum.
(ssg - 5 Nisan 2012 18:52)
bir filminde arkadaşı olan siyahi bir fahişeye (?) "kara delikler hakkında ne düşünüyorsun?" diye sorduğunda "hayatımı onunla kazanıyorum." cevabını alan manyak.
(yunus - 25 Aralık 2002 16:33)
1. karl marx ve albert einsein'dan sonra gelmis gecmis en akilli yahudi.2. bir arastirmaya gore new york'lu entellektuel hatunlarin en seksi buldugu erkek.3. hannah ve kizkardesleri, annie hall gibi filmleri yapmıs olan adam.esprileri:"soruyu bilmiyorum ama cevabı seks.""beynim en onemli ikinci organımdır.""universite'de metafizik sinavinda hocam beni disari atti, kopya cekiyormusum..aslinda sadece onumdeki cocugun ruhuna bakiyodum."
(gimeno - 30 Temmuz 1999 00:00)
şu beyanı ile kalpleri bir kez daha fethetmiştir: "ne olmuş, 11 eylül’de bazı fanatikler bazı amerikalıları öldürmüş. şimdi de, bazı amerikalılar bazı iraklıları öldürüyor. ben çocukken de, bazı naziler museviler’i katlediyordu. şimdi de bazı museviler ile bazı filistinliler birbirlerini boğazlayıp duruyorlar. bütün bunlar siyasi. tarih binlerce yıldır tekerrür edip duruyor."
(aegeus - 5 Temmuz 2005 10:05)
1977'den beri yeni bir filminin gösterime girmediği tek sene 1981'dir. hamile falandı herhalde o sene.
(alaskardan - 30 Ağustos 2014 02:31)
"ölümsüzlüğe yapıtlarımla değil,gerçekten ölmeyerek ulaşmak istiyorum" diyen bir insan.(bkz: deconstructing harry)
(trenchkot - 4 Mart 2000 18:09)
"sevmek ıstıraptır. ıstırap çekmek istemiyorsan sevme... ama kalbinde sevgi yoksa yine ıstırap çekersin. bu durumda sevmek de sevmemek de ıstıraptır. mutlu olmak için sevmen gerekir. sevmek ıstırapsa, o zaman mutlu olman için de ıstırap çekmen gerekir. ama ıstırap çekmek bir insanı mutsuz yapar. demek ki mutlu olmak için ıstırap çekmeyi seveceksin..."
(gotumser - 3 Aralık 2012 13:48)
bırakacağı eserlerle ölümsüzlüğü tadacak olan yönetmen. filmlerinde kendine dair her şey var, adeta bir woody allen otobiyografisi. aşkları, hayalleri, zaafları, takıntıları, düşünceleri, ilkeleri film ruloları olarak hep anlatacaklar onu.keza ölmekten onun kadar korkan, varoluşu onun kadar inceleyen yönetmen çok azdır.
(sirensoul - 4 Ekim 2014 01:43)
birebir nasıldı hatırlamasam da, "hannah ve kızkardeşleri" filminde şöyle birşeyler geveleyip daha evvel benim ve sanırım daha bir çok kimsenin aklından geçmiş bir hissi kelimelere dökebilmiş, coşturmuştur:"geçenlerde ilk defa intiharı düşündüm. sonra direk bu düşünceyi kafamdan sildim. çünkü benim intiharım annem ve babamı yıkacaktı. tabi böyle bir şeye sebebiyet vermemek için önce onları öldürmek zorunda kalacaktım. sonra onların ölümüyle teyze ve amcalarımın da hayatı kararacağından, onları da öldürmem gerekecekti, ve basit intihar girişimim sonunda bir toplu katliama dönüşecekti..."
(caponsever - 8 Haziran 2002 01:29)
"inandırıcı bir şekilde canlandırabileceğim iki tip var. bir entelektüel olarak inadırıcıyım çünkü narin bir yapım var ve siyah çerçeveli büyük bir gözlük takıyorum. böylece insanlar benim bir entelektüel olduğuma inanıyorlar. aslında öyle değilim ama öyle olduğuma inanıyorlar ve bu sayede rolü iyi oynayabiliyorum. ayrıca alt sınıftan birini de canlandırabiliyorum çünkü bana daha yakın bir tip."woody allen'ı anlatan woody allen diye bir film çekilecek olsa ve başrolünde de woody allen oynayacak olsa, muhtemelen dünyanın en kötü performanslarından birini sergiler. ancak aynı filmde woody allen'ın kendisi, woody allen'ın arada bir uğrayıp kitap aldığı ve ayaküstü sohbet ettiği bir kitapçıyı oynasa çok daha iyi bir performans sergiler. kendisine bu derece yabancı ve komplekslerini izleyicinin yüzüne vurur gibi yaparak aslında alaycı bir şekilde kendi yüzüne vurmaktan böylesine keyif alan çok az insan vardır.
(mikua - 18 Aralık 2014 11:32)
hakkındaki yeni olmayan iddiaların gözü dönmüş bir bilinçsizlikle değil sakince incelenmesi gereken yönetmen.önyargılardan kurtulmak için bilmemiz gerekenler: -woody allen ve mia farrow hiç evlenmediler ve aynı çatı altında yaşamadılar. -soon-yi, mia farrow'un evlat edindiği koreli bir kızdır, allen'la ne kan bağı olarak ne de yasal olarak bir ilişkisi yoktur. birlikte olmaya başladıklarında soon-yi 20 yaşındadır.olaya başından bakalım. mia farrow, woody allen'ın evlatlık kızı dylan'ı taciz ettiğini iddia ediyor. yıl 1992.ilk olarak dylan'ın terapisti kendisini inceliyor. ve bu en kritik dönemde küçük kız profesyonel destekten mahrum kalıyor. "taciz iddiaları ortaya atıldığında, dylan'ın terapisti dr. nancy schultz çocukla birkaç kez görüşüp hiçbir şey olmadığı sonucuna varmıştı. mia onun işine hemen son verdi. hayatının en kafa karıştırıcı zamanı olduğuna hiç kuşku olmayan bu süre zarfında dylan terapiden alındı. woody, mia'nın dylan'ı terapiden uzak tutmasının sebebinin bu olduğunu, böylece asılsız iddiaların ona iyice işlenebileceğini söylüyor ısrarla. 'profesyonel bir terapist bütün planı ortaya çıkarabilirdi, daha önce dr. schultz'un yapmasına ramak kaldığı gibi."douglas mcgrath, new york, 17 ekim 1994daha sonra suçlu olduğu iddia edilen allen, mahkemeye yeni bir terapist bulunması için başvuruyor. talebin reddinin ardından mia farrow, allen'le hiç irtibata geçmeyen başka bir terapist buluyor."mia, dylan'ı yeni bir terapiste götürmediğinden woody mahkemeye bir terapist atanması talebinde bulundu; ama yargıç wilk meseleyi zorlamamak için bu talebi geri çevirdi. woody, 'yani dylan aydan aya hiç yardım almaksızın bu krizi yaşadı,' diyor. 'hasar verildi, sonra da mia bir terapist buldu. o terapist beni hiç aramadı bile. sonunda ben onu aradım. ama repliğini söylemezse mia'nın onun işine son vereceğinden korkuyordu. her şeyi yutmuştu. ona 'mia, dylan'ın ismin eliza diye değiştiriyormuş, bunu biliyor musunuz?' diye sordum. 'hayır, sanmıyorum, o sadece bir oyun ismi, karşı çıkardım,' dedi. ama bir ay sonra dylan'ın adı eliza olarak değiştirildi. mia, dylan'ın okulu bearley'i aradı ve oradaki herkese dylan'ın isminin eliza olduğunu söyledi. doktoru aradım, artık ikircikli konuşuyordu. 'bana ilk tedaviye geldiğinde eliza ismini sevdiğini hatırlıyorum,' gibi şeyler söyledi' "douglas mcgrath, new york, 17 ekim 1994polisin görevlendirdiği yetkililer allen'ın suçsuz olduğuna kanaat getiriyorlar. fakat yargıç wilk, allen aleyhine kararlar almaya devam ediyor. bu durumda muhtemelen allen'ın soon-yi'yle olan ilişkisinin de payı var. (birazdan değineceğim bir mevzu)"connecticut polisinin görevlendirdiği yale-new haven hastanesi'nden müfettişlerin raporu çıktı. rapor, woody'yi iddialardan aklıyor, onun ve soon-yi'nin en kısa zamanda dylan'la biraraya getirilmesi çağrısında bulunuyordu. (bu mart 1993'te olmuştu; woody'nin ağustos 1992'den beri dylan'ı görmesine izin verilmiyordu.)... dr. schultz'un ve yale kurumunun ifadeleri ve tavsiyelerine kulak asmayıp woody'nin dylan'ı görmesini yasakladı[yargıç wilk]; üstelik de woody aleyhinde hiçbir cezai hüküm yokken. dylan'ın öğretmenlerinin, çocukların yedi yıllık dadılarının, mahkemenin atadığı gözetmenlerin woody'nin satchel'la[allen'ın oğlu] sevgi dolu bir ilişkisi olduğu yolundaki ifadelerini açıkça dikkate almadı. wilk, farrow'un tuttuğu, dylan, satchel ya da moses'la hiç görüşmemiş olan dr, herman'ın ifadesini dikkate aldı."douglas mcgrath, new york, 17 ekim 1994"yale-new haven çocuk cinsel istismar kliniği'nde yapılan bir dizi görüşme ve yalan makinesi testi de dahil olmak üzere on dört ay süren bir soruşturmanın ardından, connecticut makamları allen aleyhine bir suçlamada bulunmaksızın soruşturmalarını noktaladılar."john lahr, new yorker, 9 aralık 1996öte yandan mia farrow delil bulma çabasında."...dylan'ın, annesinin onayıyla ilaçla uyutulduğunu ve asılsız iddiaları destekleyecek kanıt bulma girişimiyle vajinal incelemeye tabi tutulduğunu öğrenmişti[woody allen]: 'bu beni paramparça etti, dehşete düşürdü.' "douglas mcgrath, new york, 17 ekim 1994soon-yi meselesini ve allen'ın hiç evlenmediği farrow'la ilişkisini de allen'ın ağzından okuyalım. ikna olmayanlar başka kaynaklardan anlattıklarının doğruluğunu kontrol edebilirler tabi." 'insanlar benim kendi kızıma aşık olduğumu düşündüler. benim asıl kızımla soon-yi arasında bir fark göremiyorlar. insanlar mia'yla evli olduğumu düşünüyorlardı. ben mia'yla hiç evlenmedim. hayatımda bir an bile mia'yla birlikte yaşamadım. mia parkın öbür yakasında yaşıyordu, ben burada yaşıyordum,' diyor. ekliyor: 'mia, soon-yi'nin reşit olmadığı, ona tecavüz ettiğim, onun zekasının geri olduğu lafını çıkardı. soon-yi yirmi altı yaşında, columbia üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi görüyor.' (allen bir dilekçeyle yargıca, 'soon-yi'yle ilişkiye başladıkları sırada, ms. farrow'un ilk evliliğini yaptığı yaşta olduğunu' nu belirten bir dilekçe sunumuş.)"john lahr, new yorker, 9 aralık 1996bir de allen'ın televizyonda dile getirdiği bilinen bir iddiası vardır. soon-yi ile ilişkisi üzerine farrow defalarca allen'ı arar. ama bu konuda herhangi bir kanıt yoktur, farrow da reddetmiştir. "birçok kereler, birçok, birçok kereler mia telefonda ve yüzüme 'sen benim kızımı aldın, ben de seninkini alacağım' dedi."60 minutes, 1992.bu programın linki önceki entrylerden birinde hal ve hareketlerinden dolayı allen'ın suçlu olabileceğine dair kanıt olarak gösterilmişti. fakat allen'ın herhangi bir konuşmasını izleyen biri onun hemen her zaman bu şekilde "heyecanlı" konuştuğunu bilir. ayrıca bu program o dönem allen'ın kendini açıkça ifade edebilmesi için ona fırsat veren birkaç yerden biriydi. yani burada hangi konu hakkında konuşulacağı belliydi. dolayısıyla allen için aniden heyecanlanmasını gerektirecek sürpriz veya ani bir soru yoktu. şöyle diyordu allen:"bütün basın beni karalayıp dururken steve kroft ve 60 minutes gelip, 'sana yardım etmek istiyoruz,' dediler."douglas mcgrath, new york, 17 ekim 1994şimdi bütün bunları niye yazdım? "çünkü sübyancı bir orospu çocuğunu koruyorsun!" diye bağıranları duyuyorum. yazdıklarımın sebebi tam olarak bu. dylan farrow'un yazısı sonrasında birkaç gündür woody allen hakkında hemen hiç araştırma veya okuma yapılmadan her kafadan bir ses çıkıyor, galiz küfürler ediliyor. hüküm giymiş bir suçlu gibi davranılıyor. adı, daha önce tecavüzden tutuklanan ve suçlu bulunan polanski'yle birlikte anılıyor.fakat allen, 20 yıl önceki bu iddiaların hepsinden aklandı, hiç ceza almadı ve farrow'ların iddiaları dışında aleyhinde hiçbir delil bulunamadı. yani hukuki olarak suçsuzluğu kanıtlandı.mia farrow ise zaman zaman aynı iddiaları tekrarlamaya devam etti. son olarak dylan farrow'un yazdıkları yayınlandı.dylan farrow'un nasıl bir ruh hali içinde olduğunu, mia farrow'un woody allen'dan ne istediğini tam olarak bilemiyorum.gördüğüm, takip ettiğim ve bildiğim kadarıyla allen'ın böyle bir şey yapmadığını düşünüyorum. tam tersini düşünebilir, "bence yapmıştır, karakteri bozuk bir adam zaten." gibi şeyler söyleyip buna da inanabilirsiniz. ama woody allen'ın yaptığı kanıtlanmamış bir şeyi kesin olarak yaptığını söyleyip ahkam kesmek doğru değil.demek istediklerim bu kadar.buraya böyle şeyler yazmayı sevmiyorum. sağda solda hakkında sallananları okuyunca dayanamayıp bu entryi yazdım. ilerleyen zamanlarda da silerim gibi geliyor.
(olaganustu yeteneksiz sair - 4 Şubat 2014 14:06)
sinemasını sevdiğimin şerefsiz herifi.böyle de bi giriş istemezdim, ama ben bu adamı küfür eder gibi seviyorum, yapçak bişey yok.varoluşun, insan ilişkilerinin nevrotikliği deyince bu adama gideceksin, muazzam bi hikaye anlatıcılığı*, keyifli mizah deyince player'ına bu adamın filmini koyacaksın. bi insan şerefsiz olmadan bu kadar iyi olamaz yaptığı işte. illa da “yok şerefsiz değildir” diyenler varsa, the purple rose of cairoyu izlesinler mesela, yetenek şerefsizliği nedir orda görebilirler (ah woody, bu filme favori filmim demişsin ya, ne kadar sevindim bi bilsen.. anneannem gibi sormak istiyorum burdan: abooo nasıl çıktı o herifler o perdeden, kamera hilesi di mi?) ben diyorum ki, çok şükür ince görüşlü bir şerefsizliği var; o sayede seviyoruz kendisini, apayrı yerlere koyuyoruz (biz diyorum, kırk yılda bir kolektif kimlikten konuşasım geldi, alınmıyosun di mi sözlük?) evet şerefsizdir diyenler ise iyi bilirler ki, her şeyden önce keyif adamıdır bu. yaptığı işten keyif alan, keyif veren bi adamdır (bundan ötesi mi var)bu adamın bi filmi var mı ki, daha ilk saniyesinden bangır bangır bağırmasın, "ben geldim açılın" diye (olabilir bi iki kötü işi evet, ama ben şu esnada abartmak istiyorum)bu adamın bi filmi var mı ki, sırf bu sefer nasıl bi şerefsizlikle karşı karşıya geleceğim sorusuyla yanıp tutuştuğumdan beni ekran başına mıhlamasın? artık yahudiliğinden midir, nevrotikliğinden midir, brooklyn'in suyundan havasından mıdır, samimiyetine ve samimiyetsizliğine olan hayranlığımdan mıdır, trajediyi, patetikliği mizah edişinden midir, kendisine istanbul sokaklarında rastlayan bi arkadaşımın "aa woody what a coincidence?" deyişine "exactly!" diye cevap verişinden midir, annie hallda “romance”i, "ilişki"yi yerle bir edişinden midir, a midsummer night's sex comedyde "açıklanamayan şeylere" eğlenceli yaklaşımından mıdır, dünyanın en muhteşem belgeseli (mock-umentary) zeligden midir, toplu gülme krizine girmemize sebep veren "kavram karmaşasına son verme" çabasındaki broadway danny roseundan mıdır, bir sinefil için dünyanın en güzel filmi olan the purple rose of cairodan mıdır, repertuarında aile, akraba, ilişki, evlilik, ironi, sarkazm, orgazm gibi ne kadar çetrefilli kavrama sahipse, hepsini konuşturduğu hannah and her sistersdan mıdır, radio daysde kalbiyle konuştuğuna emin oluşumdan mıdır, crimes and misdemeanorsda ve husbands and wivesda o pek ünlü kişisel meselelerini hardcore nevrotizm halinde sunuşundan mıdır, hollywood endingin hastası olduğum finalinden midir, match pointin ince dokunuşundan, ince görüşünden midir, ismini hatırlamadığım b tipi kavramına yeni boyutlar katan bilimkurgusundan mıdır, neyindendir bilemiycem (oha daha ne olsun, hepsini saydın ya hava atar gibi), tuhaf bi şekilde özgündür, bi acayip sevdirir kendini. sadece filmleri de değil; gülmek, keyiflenmek, pis pis sırıtmak istediğimde, açar bu adamın ettiği lafları okurum. demem odur ki, ah woody ne kadar şerefsizsin belli değil. sincerely yours
(fake plastic love - 9 Kasım 2006 15:45)
söylediği, kitaplarında geçen bazı sözler:-eger tanri varsa,umarim iyi bir mazereti vardir.-dünya'nın gördüğü her büyük başarı, önce bir hayaldi.en büyük çınar bir tohumdu, en büyük kuş bir yumurtada gizliydi.-insanoğlu niçin öldürür? yiyecek için öldürür. üstelik sadece yiyecek için değil, çoğu kez yanında meşrubat da gerekir.-ask cevaptir, ama siz cevabi beklerken, seks bi kac guzel ve ilginc soruya yol acar.-aşk olmadan sex boş bir deneyimdir ama boş deneyimler arasında olabilecek en iyi deneyimdir.-hayatımız, onu nasıl bozmayı seçtiğimizden ibarettir.-bir adam çok güzel bir şarkı söylerse mest olursun. hiç aralıksız söylerse, başına ağrılar girer.-unutulmaması gereken, hayatın her evresinin kendine özgü güzellikleri olduğudur, oysa öldüğünüz zaman elektrik düğmesini bulmak zordur.-istiridye yemeyecegim.ben yemegimi ölü isterim,hasta degil,yarali degil,ölü.-ruhum, bedenim olmadan da varlığını koruyacaksa hiç değilse kıyafetlerimin bol ve rahat olacaklarından eminim.-ölümden sonra yaşam varsa ve hepimiz aynı yerde buluşacaksak, beni aramayın, ben sizi ararım.-ölümden korktuğumdan falan değil, sadece geldiğinde orda olmak istemiyorum.-zaten kötülük dediğin, aşırıya kaçmış iyilik değil de nedir?-bütün cevaplarınıza karşı sorularım var.-masturbasyonu tercih ederim.daha iyi siniftan kisilerle karsilasiyorsun o yolla.-hayattaki tek pismanligim,baska biri olmamam.-hayat bir toplama kampi gibidir..ölmeden terk edemezsiniz.-tanrı'yı bulmak kolaydır.bu birkaç hayalle hallolabilir. sıkıyosa siz pazar günü açık bir muslukçu bulun.-yukarıda bizi izleyen birşey olduğunu düşünüyorum, malasef onun adı hükümet.-ben kucukken superman'i ornek alirdim.benle o arasinda bir cok ortak nokta oldugunu dusunurdum.o,her zaman telefon kulubelerine gidip butun -kiyafetlerini cikarirdi.not: bazıları yazılmıştır mutlaka ama toplu olarak okumak hoşuna gider insanın
(handeyener - 14 Ağustos 2011 02:25)
tam bir dahi, diyalog virtüözü, başarı örneği, farklı bakış açısı olayının gidebileceği en uç nokta. ama ahlak kavramından yoksun, ayaklı bir penis. her ne kadar kendisi bir sanatçıdan sıradan bir ahlak anlayışının beklenemeyeceğini söylese de, bu da bir açıklama değil bir kurtuluş yolu. saplantılarını işlemesi onu sıradan yapıyor ama bunları işleyiş şekli dehasını ortaya koyuyor. karmaşık bir adam. çok zayıf ve çok güçlü iki insanın kombinasyonu gibi sanki. tek bi adam gibi değil. manyak bi çeşit. allah ıslah etsin yine de...
(shirak - 21 Ekim 2005 00:01)
"ah şu modern psikanalistler yok mu! dünyanın parasını alıyorlar insandan! benim zamanımda 5 mark'a freud'un kendisi tedavi ederdi sizi. 10 mark'a hem tedavi eder hem de pantolonunuzu ütülerdi. 15 mark'a freud, kendisini tedavi etmenize izin verirdi... ki buna istediğiniz iki çeşit sebze de dahil olurdu."
(clementhe - 13 Nisan 2013 01:09)
roman polanski ile ayni kefeye konulmasi gereken cocuk tacizcisi. anlamadigim sekilde cektigi filmleri izleyip adamin zekasina methiyeler duzenler, gecmiste yaptigi cocuk istismari ve ceza almamasi hakkinda cikan haberlere yillar yili kulak tikiyorlar.dunyadaki en kaliteli oyuncular nasil oluyor da filmlerinde oynayip kendisini ove ove bitiremiyorlar, onu hic anlamiyorum. filmlerini izliyorum. ama her woody allen filmi izledikten sonra cocuk tacizcisi oldugunu hatirliyorum. siz de unutmayin, filmlerinden etkilenip ona hayran oldugunuzu dusundugunuz an kendinize bunu hatirlatin: bu adam cezasiz kalmis bir cocuk tacizcisi.woody allen tarafindan 7 yasinda istismara ugrayan dylan farrow bu seneki golden globes rezilliginden sonra konusmus.dylan'in mektubundan: what if it had been your child, cate blanchett? louis ck? alec baldwin? what if it had been you, emma stone? or you, scarlett johansson? you knew me when i was a little girl, diane keaton. have you forgotten me? woody allen is a living testament to the way our society fails the survivors of sexual assault and abuse.so imagine your seven-year-old daughter being led into an attic by woody allen. imagine she spends a lifetime stricken with nausea at the mention of his name. imagine a world that celebrates her tormenter.are you imagining that? now, what’s your favorite woody allen movie?
(irlanda yolcusu - 2 Şubat 2014 02:59)
halihazirda uvey kizi ile evli olan bir adam oldugu icin diger uvey kizini taciz ettigine dair cikan haberlerin sasirtmadigi kisi.
(damdandama - 2 Şubat 2014 13:12)
"en son bir kadının içinde olduğumda özgürlük anıtını geziyordum" demiş kişi.
(trivium - 1 Haziran 2004 01:59)
pedofili davasından aklanalı 23 yıl olmuştur. "biz sikince laf oluyor ama:(" mağduriyeti için başka kapıya. hadi canım, hadi güzelim...
(humanfly - 10 Mart 2016 02:07)
Yorum Kaynak Link : woody allen
Adında Ara Konuda Ara Ekşi Yorumda Ara
Puan (En Az) Oy Sayısı (En Az) Yıl (Aralık) Süre-Dakika (En Çok)
Adı
-Hepsi- Aile Aksiyon Animasyon Bilim Kurgu Biyografi Cinayet Döküman Drama Fantazi Film Noir Gerçekçilik-Tv Gizemli Heyecanlı Kısa Film Komedi Korku Macera Müzik Müzikal Romantik Savaş Spor Tarih Western
-Hepsi- ABD Afganistan Almanya American Samoası Andorra Angola Antartika Arjantin Arnavutluk Aruba Avustralya Avusturya Azerbeycan Bahamalar Bahreyn Bangladeş Barbados Batı Almanya Belçika Belize Bermuda Beyaz Rusya Birleşik Arap Emirlikleri Bolivya Bosna-Hersek Botsvana Brezilya Brunei Bulgaristan Burkina Faso Burma Butan Cape Verde Cezayir Chad Congo Costa Rica Croatia Czech Republic Çad Çek Çekoslovakya Çin Danimarka Djibouti Doğu Almanya Dominican Republic Dominik Ecuador Ekvador El Salvador Endonezya Eritrea Ermenistan Estonia Estonya Ethiopia Etiyopya Faroe Islands Fas Federal Republic of Yugoslavia Fiji Filipinler Filistin Finland Finlandiya Fransa French Polynesia Gabon Gana Georgia Gine-Bissau Greece Greenland Guadeloupe Guam Guatemala Guinea-Bissau Güney Afrika Güney Kore Gürcistan Haiti Hırvatistan Hint Hollanda Hollanda Antilleri Holy See (Vatican City State) Honduras Hong Kong Hungary Iceland Irak Iran Isle Of Man Israel Italy İngiltere İran İrlanda İspanya İsrail İsveç İsviçre İtalya İzlanda Jamaica Jamaika Japan Japon Jordan Kamboçya Kamerun Kanada Katar Kazakhstan Kazakistan Kenya Kıbrıs Kolombia Korea Kosova Kosovo Kuveyt Kuwait Kuzey Kore Küba Kyrgyzstan Laos Latvia Letonya Liberia Liberya Libya Liechtenstein Lihtenştayn Litvanya Luxembourg Lübnan Lüksemburg Macao Macaristan Makao Makedonya Maldives Malezya Mali Malta Man Adası Marshall Islands Martinique Mauritania Meksika Mısır Micronesia Moğolistan Moldova Monaco Monako Mongolia Montenegro Moritanya Morocco Mozambik Myanmar Namibia Nepal Netherlands Antilles New Zealand Nicaragua Nigeria Nijer Nikaragua Norveç Pakistan Panama Papua New Guinea Paraguay Peru Polonya Portekiz Porto Riko Puerto Rico Qatar Republic of Macedonia Romanya Ruanda Rusya Rwanda Samoa Saudi Arabia Senegal Serbia and Montenegro Seychelles Sırbistan Sırbistan-Karadağ Sierra Leone Singapur Slovakia Slovakya Slovenya Solomon Islands Somali Somalia South Africa Soviet Union Sri Lanka SSCB Sudan Suriname Suriye Suudi Arabistan Şili Tacikistan Taiwan Tajikistan Tanzania Tanzanya Tayland Tayvan Thailand The Democratic Republic Of Congo Togo Trinidad and Tobago Trinidad ve Tobago Tunisia Tunus Türkiye U.S. Virgin Islands Uganda Ukrayna United Arab Emirates Uruguay Uzbekistan Ürdün Vanuatu Venezüella Vietnam Yemen Yeni Zelanda Yugoslavya Yunanistan Zambia Zimbabve
Çıkış Tarihi Azalan Puan+Oy Azalan Oy+Puan Azalan Puan Azalan Oy Azalan Yıl Azalan Eklenme Tarihi Azalan Son 1 Hafta Popüler Son 1 Ay Popüler Son 3 Ay Popüler Son 6 Ay Popüler Son 1 Yıl Popüler Son 2 Yıl Popüler Son 3 Yıl Popüler Son 5 Yıl Popüler Son 8 Yıl Popüler Son 10 Yıl Popüler Son 15 Yıl Popüler Son 20 Yıl Popüler Son 25 Yıl Popüler En Popülerler
Sadece Diziler Ödüllü Filmler Hint Hariç