Magic in the Moonlight ' Filminin Konusu : Usta illüzyonist Stanley, çocukluk arkadaşı Howard Burkan ısrarlarıyla Catledge ailesini malikanelerinde ziyaret etmeyi kabul eder. Asıl amacı, buraya annesiyle birlikte davet edilen genç medyum Sophie'yi gözlemlemektir. Zira hayatını, insanları sahte vaatlerle kandıran medyumların foyalarını ortaya çıkarmaya adamıştır. Bu nedenle kimliğini gizleyen ve kendini iş adamı olarak tanıtan Stanley, genç kadına yaklaşmak ve iddia ettiği medyumluk güçleriyle insanları kandırıp kandırmadığını anlamaktır. Ancak Sophie'nin güzelliği ve sevimli cazibesine kapılmamak Stanley için hiç de kolay olmayacaktır... Woody Allen'in yönetmenliğini üstlendiği film, Emma Stone ve Colin Firth'ün canlandırdığı iki karakterin arasındaki romantik ilişkiyi ele alıyor. 1920'lerin Güney Fransa'sında geçen hikaye, dönemin ruhunu, en çok da Caz Çağı'nı yaşatıyor.
Manhattan(1979)(8,0-119964)
Midnight in Paris(2011)(7,7-350719)
Match Point(2005)(7,6-206024)
Blue Jasmine(2013)(7,3-187678)
Whatever Works(2009)(7,2-66927)
Vicky Cristina Barcelona(2008)(7,1-244994)
Scoop(2006)(6,7-75272)
Cassandra's Dream(2007)(6,7-47982)
Irrational Man(2015)(6,6-49082)
Café Society(2016)(6,6-60510)
To Rome with Love(2012)(6,3-78489)
You Will Meet a Tall Dark Stranger(2010)(6,3-41549)
woody allen'in taze duyurduğu yeni projesi. colin firth, emma stone, marcia gay harden başlıca rollerde. bu, 47. filmi imiş. üh diyor ve linki veriyoruz.
(kolombre - 15 Ekim 2013 21:35)
biz bu filmi izlerken woody allen bir film daha duyuracak büyük ihtimalle.
(vanillabear - 16 Ekim 2013 10:17)
film tıpkı midnight in paris gibi paris'te geçiyormuş. ama midnight'tan farklı olarak sadece 1920'leri, 30'ları anlatıyor. midnight çoğunlukla 2011 yılının paris'inde geçiyordu. bu filmse 20'lerin paris'ine odaklanacak süre boyunca. belli ki woody allen bu dönemleri pek seviyor, ki kısa bir aradan sonra tekrar 20'lere dönüyor. emma stone ile colin firth'ü allen filminde izlemek güzel olacak. dileğim allen'ın bu kez kötü bir filme imza atmamış olması. çünkü genelde zigzaglar çizen, bir iyi filminden sonra bir kötü film çeken allen'ın bu döngüsünde sıra kötü filme geldi. 26 temmuzda nasıl bir film olduğunu göreceğiz. bir de bakalım 2015 yazında gösterime girecek filmi için kimleri seçecek allen? muhtemelen 2014'ün başlarında öğreniriz yeni kadroyu.
(sherlock holmes 90 - 18 Ekim 2013 18:09)
emma stone oynayacağı için aşırı heveslenilmesi gerken film, ne de yakışıyor kendisine manasız awkward haller.
(the gambit - 1 Aralık 2013 02:09)
ustadin yeni filmi. tek kotu yani woody allen'in oynamamasi. oyna be hoca.
(sabbath1970 - 3 Aralık 2013 12:16)
bu film vizyona girmeden sonraki için kasting haberleri gelmeye başladı. yuhunuz.
(kolombre - 6 Mayıs 2014 20:04)
türkiye'de vizyon tarihi 26 eylül 2014'tür.
(please kill me - 3 Haziran 2014 21:34)
emma stone için heyecanla beklediğim film.
(kanarenginiverenmadde - 3 Temmuz 2014 15:37)
25 temmuz 2014 itibariyle kısıtlı* olarak piyasaya sürülüp az sayıda sinema salonunda gösterilmeye başlanmış woody allen filmi. 1920 fransa'sında bir ilüzyonist* ile sahtekarlık yaptığı düşünülen bir spiritüalistin* arasındaki romantizmi konu alıyor.gösterimi 15 ağustos'ta tüm abd'ye açılıyor. türkiye'ye gelmesi ise eylülü bulacak gibi. an itibariyle rotten tomatoes'dan 6.5 puan ve %61 oranında pozitif eleştiri almış. negatif eleştirilerin çoğu senaryonun orijinal ve ilham veren bir senaryo olmadığı ve aceleye getirildiği yönünde. öte yandan filmi beğenmeyen ve de başarısız bulan da yok gibi.henüz piyasaya sürüldüğü salonlar şahsıma uzak olduğu için gidip görme fırsatı bulamadım ancak yakın bir zamanda gidip bizzat değerlendirip buraya döneceğim. özellikle emma stone'u merak etmekteyim, zira woody efendi bir scarlett johansson'a yaptığı gibi art arda filmlerinde oynatmak üzere kafaya koyduysa emma'yı (ki 2015'te piyasaya sürülecek henüz ismi açıklanmamış ve çekimleri başlamış projesinin oyuncu kadrosu içerisinde emma stone var), güzel bir film serisi kotarabilir seneler içerisinde. zira scarlett ile scoop, match point ve vicky cristina barcelona'da göreceli olarak güzel işler yapmıştı.
(turing - 27 Temmuz 2014 07:36)
eğlenceli bir film. kendisine iyi niyetle yaklaşarak verdiğim puan: 7.5/10öte yandan 9/10 alabilecek potansiyelde bir film çıkabilirmiş ancak nedense bazı kısımlarına özenilmemiş. hemen 7.5/10'un detaylarını açayım:çekimler, renkler, mekanlar, kostümler: (8.5/10). güney fransa'nın sahilleri cennet gibi bir yermiş, bunu öğrenmiş olduk. paris*, barselona* ve roma*'dan sonra fransa'ya geri dönesi gelmiş woody efendinin.ayrıca filmin görsel öğelerinin temel bir parçası olarak, sonraki bakınızımız emma stone için gelsin (bkz: kedi canını senin)senaryo, konunun işlenişi, karakterler: (6.6/10). aslında buradan istense 8.5/10 alabilecek potansiyelde materyal görüyorum. öte yandan biraz aceleye gelmiş gibi.--- spoiler ---woody allen herhalde çok yaşlandığı için filmlerinde artık kendisini oynayamıyor. bu filmde woody allen'ı oynama görevi colin firth'e düşmüş. woody efendi çoğu filminde yaptığı gibi kendi karakterini evreni ve yaşamı anlamsız gören, ölümün ve yaşamın ötesinde hiçlikten başka bir şey görmeyerek metafiziksel varlıkları reddeden bir insan olarak gözümüze gözümüze sokuyor.öte yandan, kendisine kurulan sinsi komplo sonucu, sophie isimli spiritüelisti ifşa etmeye çalışırken imana gelip* gerçekten de karşısında bir medyum olduğuna ikna oluyor ve yaşamın ötesinde göründüğünden daha fazlası olduğuna ikna olmuş bir optimiste dönüyor.bu esnada da sophie'nin* kocaman gözleri ve müthiş gülümsemesine kendini kaptırıp yağmur altında gelişen romantik bir gözlemevi akşamının arkasından hafif hafif romantik bir bağ geliştiriyor sophie'ye karşı.stanley'in pesimist ve hiçlikçi bir karakterden optimist ve ruhçu öğelere inanan bir karaktere dönüşmesi bence fazla hızlı gelişti. bu eleştirilebilir, niye yavaşça gelişen bir süreçte anlatılmak yerine birdenbire oluverdi diye.gene de bence asıl aceleye getirilen nokta stanley'in sophie'ye karşı beslediği romantik duyguların oluşma ve gelişme süreci. burası biraz daha uzatılmalı ve detaylandırılmalıydı bence.emma'cım karşıdakine yavaş yavaş aşık olmaya başlayan kadın karakterini çok güzel canlandırmış. lakin sözüm sana colin: o verdiğin tepkilerle, o güzelim kadını oracıkta reddetmenle resmen öküzsün, başka bir şey demiyorum, emma'ya yapılır mı lan bu?!bir de colin firth woody allen'ın eski filmlerindeki karakterlerine ithafen ara sıra o "triplere" girmeye çalışmış. ancak bence o tripler woody allen'ın minyon fiziksel yapısından dolayı ona otururken heybetli colin firth'e oturmuyor. woody allen'ı canlandırmaya çalışmak yerine stanley karakterine kendi istediği gibi hayat verse daha güzel olabilirmiş. bazı tavırları ve tepkileri o görünüşüne ve duruşuna oturmadı beni kafamda.filmin sonunda ne olacağını zaten hepimiz tahmin ediyoruz. stanley, kandırıldığını anladıktan sonra "evet belki hayat anlamsız ve boş, öyle okült şeyler falan da yok, ama aşk var be abi. onu da bir tür büyü gibi görmek mümkün. belki irrasyonel ve mantığın dışında ama güzel" mesajı verecek. zaten woody allen'ın filmlerinde ilk defa kullandığı bir tema değil bu.ama olay bu noktaya giderken keşke sadece stanley karakterinin değil de sophie karakterinin bakışı da gösterilseydi. aceleye geldi sophie'nin fikir değiştirip geri gelişi ve stanley'i tekrar kabul edişi.ha ama itiraf edeyim, stanley'in sophie'ye evlenme teklif ettiği sahnede başından sonuna güldüm tüm diyaloglara. bir kaçını gerçek hayatta denemeyi planlıyorum.fazla aceleye getirildiğini düşündüğüm tüm bu kısımlar üzerinde biraz daha emek harcanarak işlenseymiş resmen 9/10'luk film olabilirmiş.--- spoiler ---müzikler: (7/10)özel bir kategori olarak stanley karakterinin esprileri, sarkastiklikleri ve evlenme teklifi: (8.5/10)
(turing - 2 Ağustos 2014 03:58)
sihre inanmayan bir sihirbazin askin sihrine kapilmasini anlatan keyifli woody allen filmi.
(elling - 16 Ağustos 2014 07:42)
woody abinin filmografisinde hep yaptığı üzere to rome with love ve blue jasmine'den sonra vites düşürdüğü filmdir. ama iyidir, hoştur. yoğun bir haftanın sonunda cuma akşamı gece seansında izlenesidir. güzel esprilere gülünesi, güzel manzaralara bakılasıdır. ve bu filmin ardından gelecek olan filmi merakla beklemelere vesile olandır.
(istedigim tum rumuzlar alinmis - 6 Eylül 2014 14:46)
dram-komedi sevenler için güzel bir film. fragmanı izlemek için şöyle gelebilirsiniz.
(yapma volkan - 28 Eylül 2014 23:41)
uzun yazmama gerek yok. ben bu filmi sevdim. çünkü sinemadan çıkarken yüzümü güldürdü. zaten bir film bunu bana yapabiliyorsa iyi filmdir.
(johnwayne - 13 Ekim 2014 00:39)
izlemesi aşırı derecede eğlenceli bir film. özellikle de bilim ve din felsefesi derslerine çalıştıktan birkaç saat sonra izleyince insanın suratında istemsiz bir gülümseme yaratıyor.her ne kadar colin firth'in oyunculuğunu çok sevsemde bu filmde emma stone tarafından ezilmiştir. emma'nın tüm mantığı tek kalemde rafa kaldıran gülüşü ise filmin puanını gönlümde 1 puan artırmıştır rahatlıkla.
(green panda - 13 Ekim 2014 03:46)
filmden çıkar çıkmaz söylemek istediğim üç şey var:colin firth, colin firth ve colin firth.söyleyeceklerim bu kadar. *
(uc tekerlekli pisiklet - 19 Ekim 2014 18:29)
woody allen'ın oynamadığı her film gibi biraz eksik ama gayet keyiflidir.
(nnaz - 19 Ekim 2014 18:34)
woody allen'ın erkek baş karaktere** kendisini oynattığı 2014 filmi.* blue jasmine'den sonra temposunu düşürmüş, dingin bir film olmuş. diyalogları yine iyi. görseli yine iyi. nasıl jasmine için cate blanchett'ten başkasını düşünemediysem, sophie için de emma stone'dan başkasını düşünemedim.--- spoiler ---kitaplarını, oyunlarını, denemelerini okumuş biri olarak söylüyorum, woody allen 20'li yıllarda bir sihirbaz olsaydı stanley olurdu. kendisi olunca ironi olmazsa olmaz, tabii ki sihre inanmayan, septik, sarkastik, pesimist ve evreni tehdit edici bulan bir sihirbaz! colin firth de güzel olmuş valla hiç yadırgamadım. filmin içinde bolca nietzsche muhabbeti geçiyor. ukulele çalıp şarkı söyleyen hamish linklater bonus.mevzu inanmak üzerine. metafiziğe, tanrıya ve -yaptığı iş olmasına rağmen- sihre inanmayan bir adamın*, mental titreşimlerle* öteki dünyayla, yukarıyla irtibata geçtiğini iddia eden bir kızın* çatışmasını izliyoruz ve olaylar gelişiyor. "when the heart rules the head, disaster follows." diyen bir adamın neye, neyi aracı olarak seçip inandığını görüyoruz genel olarak.seviyorum ben bu adamın* söylediklerini ve genelde hoşuma gidenleri bir kenara yazarım okurken izlerken dinlerken. daha önce hiçbir filmini vizyondayken gidip sinemada izlememiştim, bu ilk oldu. sinemada not alma imkanım yoktu ama birkaç cümlesini unutmamışım. -sophie'nin beni sadece bir 'mucize' olarak mı gördün bir şeyler hissetmedin mi sorgusu üzerine- *stanley: benliğimi fethetmişken kalbimi fethetmene ne gerek var?- stanley kandırıldığını öğrendikten sonra-sophie- beni affedebilecek misin?stanley- seni ben affedemem, yalnızca tanrı affedebilir.sophie- ama tanrının olmadığını söylemiştin.stanley- aynen öyle söyledim.*--- spoiler ---
(silvia blue - 20 Ekim 2014 01:49)
http://yerliyersizsinema.blogspot.com.tr/…lara.html
(fatih alti aylik - 21 Ekim 2014 10:44)
filmde ki esas oğlan tipik bir oğlak burcu erkeği. (bkz: sabit)(bkz: inatçı)(bkz: ukala)(bkz: zeki)
(handeyener - 22 Ekim 2014 00:35)
Yorum Kaynak Link : magic in the moonlight