İlişki / 13 Seyahat / 12
  • "bunu izleyip de interrail'e erasmus'a giden gençlerin psikolojisini bozmuştur bu film. hepsi trenlere hayatlarının aşkı onları bekliyor ümidiyle binerken, göt olup inmişlerdir."
  • "öpüşememe sahnesi o kadar güzeldir ki öpüştükleri sahne çok yavan kalmıştır gözümde."
  • "iletişime teknoloji katılmamış yılların güzelliğidir."
  • "yıllarca eskişehir-istanbul tren hattında, yemekli vagonda oturup ethan hawke gibi birinin gelmesini beklememe neden olan film. *"




Facebook Yorumları
  • comment image

    şu kadar entry arasında kimse değinmediğine göre artık kendimi rahatça aptal hissedebildiğim film.

    nasıl mı? tabii ki çok kolay, şöyle:
    ulen kimse mi filmin almanca başlamasından işkillenmedi, benim gibi dvd'ciye filmi geri götürüp ''ama bu film almanca ve türkçe altyazı falan da yok'' diye arıza çıkarmadı? ben çıkardım çünkü. hem de 3 kez. evet.

    iş bu vesileyle filmin almanca bir tartışmayla başlamasında emeği geçen o çifte, bu tartışmayı ve diğer almanca konuşulan sahneleri türkçe altyazıya değer bulmayan altyazı sorumlularına, benim kadar sabırsız olmayıp, insan gibi bekleyince filmin gayet ingilizce olduğunu hemencecik anlayıp bana kendimi bu kadar aptal hissettiren 172 entry yazarına ve filmi bu kadar sade ve şahane yapabilen yönetmen ve oyunculara, ayrıca bugün izlediğim en keyifli seyre sebep olan herkese sonsuz teşekkürler.


    (redhouse - 20 Kasım 2009 15:38)

  • comment image

    bunu izleyip de interrail'e erasmus'a giden gençlerin psikolojisini bozmuştur bu film. hepsi trenlere hayatlarının aşkı onları bekliyor ümidiyle binerken, göt olup inmişlerdir.


    (clementine the tangerine - 1 Nisan 2010 20:29)

  • comment image

    köprü altinda yatan sarhos sairin, alttaki siiri filmin kahramanlarina yazdigi film:

    daydream delusion.
    limousine eyelash
    oh, baby with your pretty face
    drop a tear in my wineglass
    look at those big eyes
    see what you mean to me
    sweet cakes and milkshakes
    i am a delusioned angel
    i am a fantasy parade.
    i want you to know what i think.
    don't want you to guess anymore.
    you have no idea where i came from.
    we have no idea where we're going.
    launched in life.
    like branches in the river.
    flowing downstream.
    caught in the current.
    i'll carry you. you'll carry me.
    that's how it could be.
    don't you know me
    don't you know me by now.


    (kmc - 17 Nisan 2003 16:44)

  • comment image

    filmin son sahnesi en alıcı bölümüdür. gece boyunca gezilen eğlenilen anılar edinilen mekanların sabah gün ışığıyla birlikte yerini ıssız neşesiz ve durgun haline dönmesi insanı vurur bi yerlerden. aynı terapi tatil zamanları yola çıkmadan önce sabah sabah gece eğlenilen mekanların gezilmesi şeklinde gerçekleştirilirse aynı etki sarsar sizi.


    (buzzinfrog - 18 Haziran 2003 01:45)

  • comment image

    filmin en ilginç yanı tamamen diyalog bazına yerleştirilmiş olmasıdır. nitekim filmde ne bir zıplama ne bir patlama ne de araba sahnesi görülmektedir. zaten modunu anlayan için hayatının filmi, geri kalanı için sıkıcı ve gereksiz gelmektedir. fakat ethan hawke ve julie delpy'nin oynadıkları karakterlerin, tamamen bambaşka kültür ve geçmişten oluşmuş olan yaşam tecrübelerini birbirlerine aktarmaları üzerine kurulu bu diyaloglar insanı dahada bir içine çeker, filme bağlar.


    (buzzinfrog - 18 Haziran 2003 01:50)

  • comment image

    filmin %90'inin diyalog olmasina ragmen, insani bunaltmadan ilerleyen richard linklater filmi..

    --- spoiler ---
    iki sahne cok onemli - en azindan benim icin. bir sahnede plaktan bir sarki dinlerlerken malum ciftimiz, ikilimizin gozleri birbirine hic degmez; birisi bakarken digeri gozlerini kacirir, digeri bakarken de berikisi baska yone diker gozlerini.. sonraki bir sahnede de bir kabilede/kulturde evlilik toreninin ciftlerin birbirine bir saate yakin bakismasi ile gerceklestigini duyariz.. yani onlar o sahnede - muzik dinledikleri sahnede - birbirlerine bakmayarak bir baglilik akti gerceklestirmezler..

    bir diger sahnede de jesse ve celine bir mezarliktadir. celine bu mezarlikta yatanlarin en fazla ön adlarinin bilindigini soyler.. ve celine ile jesse birbirlerinin sadece ön adlarini bilirler.. bunun yani sira celine'e bir insanin öldügünü tam olarak bilememe fikri cok ilginc gelmektedir, tipki o mezarlikta yatanlarin ailelerinin o ölülerin kendi yakinlari olduklarini bilmemeleri - ve onlar icin bir "ölü" olmamalari - ve de tipki celine'in jesse'den ayrildiktan sonra ondan haber alamamasinin "ilginc" olmasi gibi.. bu sahneden de cikartabiliriz ki onlar ayrildiktan alti ay sonra bulusamayacaklar, birbirlerini icin bir ölü sayilamayacaklardir..
    ---
    spoiler ---


    (whatdreamsmaycome - 8 Haziran 2005 22:14)

  • comment image

    ethan hawke, yagli saclari ve converseleri ile 90' lar amerikan gencliginin en basarili temsilcilerinden biri olup ic gecirtmis, julie delpy ise avrupali, kafasi calisan, kulturlu kiza cuk diye oturmustur.

    filmden cikarabilecegimiz savlardan yalnizca birine gore diyebiliriz ki; avrupali lafa geldimi her daim amerikaliya ayari verir ama ilk firsatta da kucagina atlamaktan da geri kalmaz.


    (rabbitweed - 2 Şubat 2002 10:09)

Yorum Kaynak Link : before sunrise