Se7en (~ Yedi) ' Filminin Konusu : Cinayet masasından iki dedektif bir seri katilin peşine düşer. Bu katil, cinayetleri dünyayı yedi ölümcül günahtan temizlemek için işlemektedir. Bu günahları işleyenlerden bir liste yapan katil, kendini tanrının görevlisi sayar ve kurbanlarını acımasızca öldürür.
Ödüller :
The Shawshank Redemption(1994)(9,3-2355681)
The Dark Knight(2008)(9,0-2162992)
Pulp Fiction(1994)(8,9-1662820)
Fight Club(1999)(8,8-1638377)
Inception(2010)(8,8-1795404)
Forrest Gump(1994)(8,8-1812582)
The Matrix(1999)(8,7-1584942)
Saving Private Ryan(1998)(8,6-1124800)
The Silence of the Lambs(1991)(8,6-1102098)
The Green Mile(2000)(8,6-1203157)
American History X(1998)(8,5-946848)
Gladiator(2000)(8,5-1205636)
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Saturn Award-Best Writing"
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Saturn Award-Best Make-Up"
kevin spacey'in jenerikte isminin gecmemesinin tek nedeninin, film boyunca ince ince ve ustalikla izleyicinin icine islenen "ulan kim bu john doe?" meraginin sonucunda, kendisini "detectiiivee!!" diye bagirarak gordugumuz an "tabiki ya baska kim olabilirdi?" hissiyatini vermek oldugunu dusundugum, hatta dusunmedigim emin oldugum film.zaten film biter bitmez ilk "kevin spacey as john doe" yazar.
(le spleen - 23 Nisan 2007 22:06)
--- spoiler ---''insanların dikkatini çekmek için onların omuzlarına dokunmanız artık yeterli değil. onlara bir balyozla vurmanız gerekiyor.'' john doe.bu film de insanın omzuna sağlam bir balyoz indiriyor. filmin ana konusu her ne kadar bir seri katilin cinayetleri olarak gözükse de, aslında yine bugünlerde milletin izleyip ''vauuv coker şaane yau'' deyip çıktığı bir film olan the dark knight ile aynı; kötülüğün ve iyiliğin blurluğu, bütünlüğü ve ayrılmazlığı. ne kadar birbirilerine benzedikleri. kötü görünenin aslında ne olduğu, iyi görünenin aslında ne denli kötü olabileceği. kötülüğün aslında ne olduğu değil, nasıl anlamsızca anlaşıldığı. -jokeri görünce gülen insanların varlığı bir örnek olabilir belki de- sadece görünenlere bakılarak kötülüğe karar verildiği. iç yüzünde olan şeylerin ne denli korkunç olduğu ve tüm bunların aslında kötülüğün tek başına değil, iyilikle beraber olduğu. umursamazlık ve siyah-beyaz algısının ne denli yanıltıcı olduğu. insanlar olarak hep kolaya kaçıyoruz değil mi? bir çocuğu yetiştirmek için bin tane zahmete katlanıp onun sizin sinirlerinizi koparabilecek hareketlerine karşı onu dövmek en kolayı. ancak buna dayanıp onu sevmek emek vermek - sevmek emek isterrrr hııaaah- çok zor. her şeyin kolayına kaçtıkça sanki elimizden geleni yapmışız gibi çabaladığımız bir kaç şeyin ardında sığınmamız da tuz biber. ancak o çabalamadığımız şeyler daha sonra başımıza büyük bir kaya olarak gelince de ağlamak sızlanmak, lanetler okumak, dünyadan tiksinmek de en basiretsiz ama sıkça yaptığımız şey. john doe, mills tarafından bir sapık, bir ucube bir deli olarak tanımlanıyor. sahiden bu kadar kolay mı? her canice cinayet işleyen adam artık deli raporu alıp hapisten yırtarken özellikle, -hatta john doe de bunu yapmakla tehdit ediyor somerset ve mills'i- biz, her sapıkça cinayet işleyenin bir deli, sapık ya da sadist olduğunu söyleyip bırakıyoruz. ama bu insanın, nasıl bu hale geldiğinden hiç haberimiz olmuyor. bu insanları bu hale sokan şeyler, birikerek bir kavanozda damlaya damlaya akan bir irin torbası gibi bu insanı var ediyorlar. yavaşça gerçekleşiyor dönüşüm. dünyada olan binlerce iğrençlikten geçiyor bu insanlar ya da bunlara şahit oluyorlar, daha da ötesi kimisi bir adalet anlayışı geliştirip, tüm bu pisliği temizlemeye kalkıyor. john doe sapık bir katilsin sen 5 masum insanı öldürdün dediği zaman john doe o öldürdüğü insanların marifetlerini tek tek açıklıyor. öldürdüğü tüm insanların aynen bir tuttuğu günahlarla birebir eş değer olduğu görülebiliyor. mills bu açıklama üzerine tek kelime edemezken john doe şunu söylüyor;-zaten ancak böyle bir dünyada bu insanlara masum denebilirdi. görünürde masum olan ama iç yüzünü bilmediğimiz rezil, illet insanlar, onların bu durumlarını bilmediğimizde öldürüldüklerinde masum sayılıyorlar. ama onları öldürene sapık katil deniyor. bu kadar basit mi gerçekten de? hz hızır'ın kehf suresinde anlatılan hikayesinde hızır ve musa çıktıkları yolculukta bir anlaşma yaparlar. hızır musa'ya ''ben ne yaparsam yapayım, yaptıklarımı asla bana nedenini sormayacaksın'' der. musa da kabul eder. ancak yolculuk sırasında hızır, küçük bir çocuğu görür görmez boğazını keser. musa delirir bunu görünce ve sözünden cayarak isyan eder. tüm yolculuğun sonunda hızır, bu çocuğun büyüdüğü zaman binlerce insanın katili olacak zalim bir kral olduğunu açıklar. musa kalakalır. şimdi soruyorum; hızır bu durumda katil midir? teoride evet. çünkü bir çocuğu hiç bir şey olmadan durup dururken öldürüyor. ama olayın iç yüzüne bakınca, binlerce insanın bu çocuğun elleriyle öldüğünü görseydik gelecekte, o zaman da hala hızır'a katil diyebilir miydik? işte se7en, bize bu soruyu alnımıza silah dayar gibi dayıyor; gerçekten kötülük dolu olduğunu düşündüğümüz şeyler ya da masum görünen, iyi olan şeyler göründükleri gibi midir? john doe basit bir sapık bir sadist olarak anılabilir kolayca. ancak bu kadarı, fazlasıyla yetersizdir. biz de iç yüzünü asla bilmiyoruz yaşadığımız tüm olayların aslında. ama biliyormuş gibi yapmakta üstümüze yok. görebildiklerimiz sadece gözlerimizle sınırlı ama maaşallah herşeye karşı bir hatta binlerce yargımız var. yargılarla çevrelenmişiz ve bizi koruduğuna inandığımız inançlarımız var kozalardan örülmüş. bir ipek böceği gibi yaşıyoruz ve gerçekten güvendeyiz. bilmeden yaşıyoruz hayatı. ne halt edersek edelim bilemeyeceğiz. ne kadar okursak okuyalım, gezersek gezelim, görürsek görelim, tam manasıyla iyiliği ve kötülüğü o birbirine sarılmış sarmaş dolaş olmuş iki sevgiliyi asla ayıramayız. onlar belki de birbirilerinden sonsuza dek ayrılmayacak tek aşık çift. ama biz onları hep ayırdığımızı, iyi biri olduğumuzu zannedeceğiz ahmakça. iyilik doluyuz değil mi? çok güveniliriz. şahaneyiz lan biz. kim kötü? kendine kötü biriyim diyen biri var mı? herkes iyi nedense. ama doğrusu kimse ne iyi, ne de kötü. sadece insan. mills john doe'ya arabada ''nasılsa seni iki ay içinde unutacağız. sen anca tişörtlere basılacak adam olursun fazlası değil''. john doe ise gülümsemiyor bile bu sözlere. tüm plan gerçekleştikten sonra mills bu dediklerini anımsadığında, ne hissediyordur dersiniz?bu dünyayı kötülükten asla temizleyemeyeceğiz. bu karamsar bir tablo değil. çünkü bu dünyadan iyilik de asla eksik olmayacak. yaşadığımız bu yer, yok olana dek, iyilikle ve kötülükle birlikte yaşayacak. yaşamak zorunda. bana asıl sadistçe gelen, iyiliğin de kötülüğün de maskeler ardına gizlenmiş olması. hayat feyk üstüne feyk atadursun, bizler anlık kararlar vermek zorunda olduğumuz anlarda, bir de üstüne hatalarımızla dağılmadan, sadece erdemlerimize sarılarak, insan kalmaya çabalayacağız. bu nasıl sadistçe bir şeydir? eğer bir tanrı varsa, sırf sikindirik bir elmayı iki salak yedi diye tüm bunlar oluyorsa, bu yeryüzüün gördüğü en sadistçe şey bence. insanlık buna layık değil mi peki? evet. çünkü insanlık içine konan iradeyi beslemek yerine, kolaya kaçmadan, savaşarak ve mücadele ederek yaşamak yerine tembellik edip, oburluğa sarılarak, bir de kendini her zaman bir bok zannedip kibirlenerek, sırf altta kalmamak için doğruları aslında yapması gerekeni gururu nedeniyle yapmayarak, şehveti överek ve buna inanarak yaşıyor. işler kendisinin istediği gibi gitmeyince de ya kıskanıyor ya da öfke duyuyor. işte tüm bu duygular var olduğu sürece, bütün bunlar her bir yaşayan ve yaşayacak insan evladının içinde olduğu sürece kimseyi suçlamaya hakkımız yok. tanrı, bize bu kadar sadistçe bir cezayı verirken tüm bunları engelleyebileceği halde işte bunlar nedeniyle engellemiyor. bizim, tüm bunları hayat boyunca farkedip, o anlar gelince, tıpkı mills gibi insanlar olmadan somerset gibi insanlara dönüşmemizi diliyor. hepimiz üstelik de yediğmiz boklarla övünecek kadar da açık gönüllüyüz. agresifim bebeim yeah diyerek kendimizi bile övmeye kalkarız. gururluyum ama bu beni koruyor diyerek savunuyoruz bunu da. tembelim ama hayat böyle daha rahat. şehveti yaşa üç günlük dünyaa. hiç birimiz ak kaşık değiliz. ama hala, ve ümitle, bunların farkına varabiliriz?varır mıyız varmaz mıyız bilmiyorum. beni de açıkçası ilgilendirmiyor. ancak bildiğim bir şey var ki, tüm bunları haketmemek için yaşayabiliriz. --- spoiler ---
(madeath - 27 Temmuz 2008 04:34)
--- spoiler ---david, john ve william arabada ilerlerken, ettikleri muhabbetten, kafamda oluşturduğum 3 son vardı. birincisi; araba bir ara sallanmaya başladı dikkat ettiyseniz. işte o ara aha dedim şimdi john'un yola kurduğu düzenek devreye girecek ve hepsi birden havaya uçacak. bu olmadı.ikincisi ; john arabada bu olayı kimse unutmayacak falan dediği için, ben de sandım ki heralde bu psikopat yüzlerce insanı öldürüp bir depoya yığdı. onu gösterecek. bu da olmadı.(iyi ki de olmamış, ne boktan son olurmuş:)üçüncü tahminim kısmen tuttu; heralde dedim david'in karısını öldürdü. ama kafasını kesip, paketleyip david'e yollayacağı hiç kestiremedim. sonra kurye, david'e paket var deyince aklıma iki şey geldi, ilki filmin gerçek sonu gibi karısının başı olduğu, ikincisi de, william abimiz david'e "dur sakın ateş etme" diye haykırınca dedim ki acaba bu manyak kadının karnını yarıp bebeği mi paketledi. yerini sadece john bildiğine göre william o yüzden bağırıyor sandım, aman öldürme ki yerini öğrenebilelim de belki karını kurtarırız. ama tabii yine en güzeli, olduğu gibiymiş yav.--- spoiler ---harika film. 10 üzerinden 10 verdim şahsen.
(ismilo - 21 Kasım 2008 07:44)
kurgusu, atmosferi ve kevin spacey'si ile muhteşem bir film. --- spoiler ---david mills: what do you got?william somerset: dead dog.john doe: i didn't do that. --- spoiler ---şirinsin ulan!
(jeff isabelle - 29 Aralık 2008 21:44)
15 - 20 dakikadan fazla gözükmemesine rağmen kevin spacey'nin damgasını vurduğu , gywenth paltrow’un çok güzel ve naif bir karakteri canlandırdığı david fincher filmi. --- spoiler ---7 büyük günah dışında dikkatimi çeken filmin pazartesi başlayıp pazar bitmesi yani tam 7 gün sürmesi, filmin başında william sommerset’in emekliliğine 7 gün kalması. keşke mills filmin sonunda katil john doe'yu öldürürken 6 değilde 7 el ateş etseydi.filmde dereyi görmeden paçayı sıvamak sözünü baya acıklı bir şekilde görüyoruz.william sommerset : bu iş mutlu sonla bitmeyecek.david mills : onu yakalayalım ben yeterince mutlu olurum. (!)ayrıca ben en çok tracy'ye (gywenth paltrow) dertlendim. sırf kocasının işi nedeniyle yaşamak istemediği bir taşra şehrine gelip tren geçtikçe sallanan bir evde yaşamak zorunda kalıyor. eşinin tabiri ile kablolu tvsi bile yok. normalde öğretmen olduğu halde bu yeni geldikleri sürekli yağmur yağan, iç karartıcı şehirde çalışma koşulları çok kötü olduğu için çalışamıyor. şehirde hiçbir dostu veya arkadaşı yok, tanıdığı 2 kişi var; biri kocası diğeride kocasının iş arkadaşı. zaten onlarda işlerinden başını kaldırıpta kadınla ilgilenemiyorlar. kocasının işi nedeniyle kocasıyla vakit geçirecek vakitleri bile yok. telefon açıp not bıraktığı halde onu aramayan , her gece eve geç gelen , eve girer girmezde karısıyla ilgilenmek yerine köpeklerini tercih eden bir kocası var. ve sonunda kocasının hayatını kıskanan ve kıskançlığına yenik düşen biri tarafından öldürülüyor. oldu mu şimdi?--- spoiler ---
(mademoiselle jeilempti - 9 Ocak 2009 14:58)
dan brown okuyanlar bilir, dan brown'un bütün kitaplarını toplasan bir se7en etmez.
(chopstick - 28 Ekim 2010 17:44)
kevin spacey bilerek ve isteyerek başrol oyuncularında adının yazılmasını istememiştir, bundan dolayı başlangıç jeneriğinde ismi yoktur.
(cool n blue - 27 Şubat 2003 14:08)
filmde dedektiflerin araştırma yapmak için kitap karıştırıp, kütüphaneye gittikleri son filmlerden biridir. sonra internet geldi, google geldi, ekşi sözlük geldi falan filan.
(akmaral - 1 Eylül 2012 02:18)
kurgusu, senaryosu ile buldozer gibi film maşallah. şimdi av mevsimi'ni çeken ekibe sorsan nerde o imkanlar falan derler. senaryo 100 dolarlık banknotların üzerine mi yazılıyor lan?--- spoiler ---yatağa bağlı elemanın aniden hareketlendiği sahne ilk defa izleyenler için boşaltımı hızlandırıcı etki yapabilir, dikkat.--- spoiler ---
(tetteh - 1 Eylül 2012 18:10)
3-4 ayda bir izlediğim film. ilk izlediğimde nasıl bir ruh halindeysem, somerset'in tracy ile birlikte olacağını ve david'in somerset'i öldürerek envy'i oluşturacağını düşünmüştüm. morgan freeman abimizden nasıl böyle bir şey beklemişsem.. yazıklar olsun bana.
(bana krakatoa derler - 27 Kasım 2012 21:33)
filmin esas vurgusu william sommerset ile david mills arasında gecen enfes diyaloglarda saklidir. iki karakterin dunyaya, hayata bakislari arasindaki tezatliktir asil yansitilmak istenen. bir tarafta dunyayi, bir cocuk sahibi olmak istemeyecek kadar yasanmaz bir yer olarak algilayan sommerset, diger tarafta ise bir fark yaratacagina*, dogru isleyen bir hayat butunlugu icerisinde ortaya cikan carpikliklarin giderilmesinde bir rol oynayacagina inanan mills. sommerset film boyunca israrla, mills'e katilin kacik ya da anormal biri olmadigini, aksine boktan hayat kosullarinin dogal bir uzantisi oldugunu anlatmaya calisir. mills bunu kabul etmeyecektir, zira evlilik hayatinin ve kariyerinin basindadir, ve bu felsefeyi kabul etmesi gururla oynamakta oldugu dedektif rolunu tamamiyla anlamsizlastirmasi demek olacaktir. oyle degil mi ama? dusunsenize.. bir dedektifsiniz ve cozdugunuz hic bir cinayet dosyasinin, iceri tiktiginiz hic bir suclunun herhangi bir seyi degistirmeyecegine, dunyanin halen eskisi kadar rezil bir yer olacagina inaniyorsunuz. tabii ki karsi cikacaktir mills buna, tabii ki sommerset'in bu zirvalari emekli olacagi icin kurguladigini iddia edecektir. sonlara dogru olan bar sahnesini hatirlayiniz..bu ikili arasinda cozumsuz kalan mevzu, john doe'nun mesajlari ile bir sonuca ulastirilir ve senaryo da boylece summerset*'ten yana cikmis olur. zaten bu yuzdendir mills*'in film boyunca mutemadiyen summerset'den eksik birisi olarak tasvir edilmesi, verilmek istenen mesajin daha kolay kavranabilmesi icin..ne yazik ki hikayenin, oyunculugun ve gorselligin golgesinde kaldigi icin pek dikkat edilmez esas olarak soylenmek istenenlere. dusunuldugunde fight club 'in da ayni dertten muzdarip oldugu farkedilebilecektir.
(speedy - 30 Kasım 2003 01:26)
--- spoiler ---muhtemelen filmin sürprizi kaçmasın diye son yarım saatte görülen psikopat katil rolünde döktürenkevin spacey'in ismi filmin başında değil sonunda `and` ibaresiyle takdim ediliyor. dikkatli takip edenler farketmiştir; spacey'in ismi takdim edildikten sonra ise fragman yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarı ters akıyor.kim düşünmüşse gerçekten cin fikirli bir arkadaşmış.buradan kendisine alkış.--- spoiler ---
(spss - 6 Ekim 2013 20:07)
filmin en basindaki cinayet mahallinde dedektif william somerset'in soyledigi "did the kid see it?" cumlesi onun cocuk sahibi olmak istememesinin sebeplerinden birini en iyi anlatiyor.
(papatya - 22 Şubat 2004 05:55)
david fincher'in yaptığı en iyi film (bence... severim kendisini, fight club da harikadır ama se7en en iyi filmidir kanimca).filmin depresif, karanlık ve klostrofobik yapısı kendine yabancılaşmış, izole olmuş 20. yy insanın durumunu başarılı bir şekilde simgeler. toplumsal eleştiri yani da düşünüldüğünde bir post-postmodern film gibi gelir bana.seçilen kurbanların 7 günahı simgelemesinin yanında bu kurbanların kendi izole olmuş/yabancılaşmış ortamları içersinde geçirdikleri yaşamlarını bir ölçüde çözmeye çalışan dedektiflerin çabası, ortaya çıkardıkları cılız, küçük ipuçları çerçevesinde bizim edinebildiğimiz (ya da edinemediğimiz) fikirler, insanlar arasındaki yabancılaşma ve iletişim bozukluğuna bir tür gönderme gibidir. burdan ortaya çıkan sosyal bozukluğa çare olamama, bunun bunalımı, umutsuzluğu ve insana etkisi filmin karanlık yapısı ve klostrofobik elementleriyle iyi bir şekilde canlandırılmıştır -ki, filmden sonra kesinlikle pek rahatlamış, mutlu hissedemezsiniz. filmin görsel yani da bu karanlık ve umutsuz havayı destekler niteliktedir. karanlık bir şekilde başlayıp hemen hemen tamamı da karanlık geçen filmin sadece sonuna doğru güneş ışığının gözüktüğü sahnelere rastlarsınız ama o sahnelerin hemen ardına tekrar karanlık (gece) bir sinematografi ile film son bulur (sanki bir loop gibi). güneş ışığının olduğu o açık hava sahnelerindeki ortam da tamamen terk edilmiş, hiç bir canlının olmadığı, (uygarlığın ve toplumun sonunu sembolize eder gibi) endüstriyel artıkların ve cesetlerin olduğu bir şekilde gene cansız ve kurudur (modern toplum?).filmin sosyal sisteme getirdiği eleştirisi ve filmdeki en masum ve de tek umut verici (öğretmen) karakterin bile acımasızca katledilmesi tabii ki filmin oscar'a aday gösterilmesini engellemiştir.se7en'in en güçlü yanlarından biri de kurbanların hepsinin acımasız bir şekilde katledilmesine rağmen hiç bir maktulu bariz bir şekilde görememizdir. ne olduğunu, nasıl öldürüldüklerini bilmemize rağmen bir şey göremeyiz, kendi hayal gücümüzle olayları canlandırırız. bu noktada da kendimiz bir anlamda suç ortağı oluruz -ki filmin temel teması, herkes suçlu!.bütün bunlar göz önüne alındığında se7en gelmiş geçmiş en iyi gerilim filmlerinden biridir kanımca, yerinin de kolay kolay doldurulacağını sanmam.
(mistaken identity - 12 Ekim 2004 15:39)
--- spoiler ---john doe cinayetleri işlerken herkesi işlediği günahtan dolayı öldürmez - her günah için bir kişi ölüdür. sonuşta lust (şehvet) günahında öldürülen fahişedir ama cezasını fahişeyi tutan adam çekecektir. aynı şekilde wrath (öfke) için john doe ölmüştür ama cezayı çekecek olan detektif mills'tir. john doe'nun yaptığı (sommerset'in söylediği gibi) cezalandırma değil, 7 günah hakkında vaaz vermektir. 'günah işlerseniz mutlaka karşılığını alırsınız'.son cinayet olarak mills'i seçmesi de rahiplerin (filmlerden gördüğüm kadarıyla) vaazın bazı yerlerinde coşmasına benzetilebilir. son 2 cinayet cidden doe'nun başyapıtının en üst düzeyidir. kıskançlık hem john doe'yu hem de mills'i tamamen yerle bir etmiştir. --- spoiler ---
(spidey - 10 Kasım 2004 09:14)
sinemada izledikten sonra arkamdaki bir şahsiyetin "ya seven adam böyle yapar mı" diyerekten filmin beni soktuğu ruh halinden kolayca sıyırdığı hoş, güzel yapım..
(umnica - 25 Haziran 2005 11:46)
brad pitt ve morgan freeman polis merkezinde merdivenlerden çıkarken, kevin abinin gelip 2 defa detective dedikten sonra sesini duyuramayıp bağırması, herkesin donup kalması ve ayrıca o bağırıştaki anlamsız ve korkunç ses tonu harika olan sırf bu sahne için bile olsa mutlaka izlenmesi gereken film.
(loungeact - 25 Haziran 2005 12:04)
morgan abimizin "imdat diye bağırırsan kimse ilgilenmez ama yangın var diye bağırırsan herkes gelir" benzeri cümlesiyle bu konuyu düşünmeme ve kendisine hak vermeme neden olan film. bir kevin spacey fanı olan şahsım içinse ayrı bir şölendir se7en. kulaklarımda durmadan çınlayan "diiteeekktiiiiiiiiiiiiiiiifffffff" repliği de her daim aynı etkiyi uyandırır bünyemde.
(noctiluca - 15 Temmuz 2005 19:59)
bir insan evladının ikinci (2'nci) filmi. hafsalam almıyor.aynı insan evladının ilk filmi alien 3, dördüncü filmi fight club. bu da insan, nihat doğan da insan, nasıl oleyor bu şimdi?
(neen - 18 Aralık 2005 02:16)
--- spoiler ---filmde kevin spacey'in de rol aldiginin söylenmesinin bile spoiler olacagi film. hadi bakiim gidin simdi spoiler'layin icinde kevin'in adi gecen entrylerinizi.--- spoiler ---
(star is tired - 23 Aralık 2005 08:39)
Yorum Kaynak Link : se7en