Gladiator (~ Gladyatör) ' Filminin Konusu : Roma İmparatorluğu'na en parlak dönemi yaşatan General Maximus, girdiği bir meydan savaşından daha zaferle çıkar, artık tek hayali bir an önce evine dönerek karısı ve ailesine kavuşmaktır. Fakat, zamanın Roma İmparatoru Marcus Aurelius ,Maximus'a önemli bir görev verir ve iktidara sahip çıkmasını ister. Bunun üzerine imparatorun oğlu olan Commodus, iktidarın elinden alınacağını anlayınca general ve ailesini öldürme emri verir. Maximus ölümden zor kurtulur ve gladyatörler arenasına sürgün edilir. Yıllar sonra Roma'ya geri dönen güçlü gladyatör Maximus'un tek amacı Commodus'u öldürerek karısı ve oğlunun katledilmesinin intikamını almaktır.
Ödüller :
The Lord of the Rings: The Return of the King(2003)(8,9-1550659)
Inception(2010)(8,8-1795404)
Forrest Gump(1994)(8,8-1812582)
Fight Club(1999)(8,8-1638377)
The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring(2001)(8,8-1687286)
The Matrix(1999)(8,7-1584942)
The Lord of the Rings: The Two Towers(2002)(8,7-1540621)
Saving Private Ryan(1998)(8,6-1124800)
The Silence of the Lambs(1991)(8,6-1102098)
Se7en(1995)(8,6-1253809)
The Green Mile(2000)(8,6-1203157)
American History X(1998)(8,5-946848)
Golden Globe-Best Motion Picture - Drama
Academy Awards - Oscar : "En İyi Erkek Oyuncu"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Film"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Film"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Cinematography"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Ses Miksajı"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Görsel Efekt"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Kostüm Tasarımı"
kuşkusuz batman begins'in hiç beklemediğim anormal başarısı ve gelmiş geçmiş en iyi süper kahraman orijinlerinden birini ortaya koyması sonrasında en çok beklenen çizgiroman uyarlaması haline geldi diyebilirim batman için.. hoş, 2007 yazında spider-man 3 ve venom'la şenlenecek ortalık, o tamamen ayrı bir konu fakat spider-man 2'nin bir adım önüne koyduğum batman begins'in devamı olarak bu filmi de sm3'ten daha az heyecanla beklemiyorum yani, öyle büyük bir başarıydı begins..begins'in sonundaki joker belirtisiyle daha 2. film söylentileri ortada yokken ve bunun yepyeni bir seri olduğu bu kadar bilinmezken kimi dangozlar müthiş bir prequel olduğunu söylemişti batman begins'in.. elbette bunun böyle olmadığı ortaya çıktı daha sonra.. ve yeni joker kim olacak geyikleri dönmeye başladı..şunu söyleyebilirim ki tim burton'ın batman'i gerçekten çizgiroman uyarlamalarının şahları arasındadır.. ve ilk filmdeki joker'i de jack nicholson'ın sinema tarihine geçecek performansıyla muhteşem bir villain olarak ortaya çıkmıştır.. jack babaya saygım sonsuz, joker yorumuna da hayranım, hiçbir rahatsızlık yaratmadı bende ve fakat batman'in belalısı joker jack babanın joker'i değildir, bunun altını ilk olarak çizmekte fayda var.. hem de ne kişilik yönünden, ne de fiziksel görünüm olarak joker değildir.. hatta alakası bile olmadığını söylemek gerek.. burda sonuç olarak jack nicholson'ın oyunculuk kabiliyeti ve yorum gücüyle birlikte tim burton'ın karikatürizasyonun içine koca bir somun ekmeği banarak suyuna kadar yemesini bunun göze batmasını engellediğini söyleyebiliriz.. öyle bir başarıdır ki çizgiromanla alakası olmayan o joker, hayatında batman okumamış ve hatta okumuş bazı insanları bile romandaki joker'in öyle olduğuna inandırmıştır.. bunun uzantısı olarak bruce wayne'in ailesini öldüren kişi olarak bilinmesi de cabası.. bunlar hep tim burton'ın akıl almaz başarılarının karakter üzerinde açtığı yaralar tabii ki ama öyle yaraya da can kurban be kardeşim deyip işin içinden sıyrılmak, dert etmemek gayet mümkün..bu nedenlerledir ki heath ledger'dan jack nicholson performansı beklemek hem oyuncuya, hem de karaktere yapılacak büyük bir haksızlık olacaktır.. ledger seçildiği günden beri her yer "yok jack baba gibi olabilir mi?", "acaba rolde sırıtacak mı?", "jack babadan sonra bu yükün altına girilir mi be dostlar?", "yanından geçemez be ustam" gibi abuk soru ve yorumlarla çalkalandı.. bu filmde jack nicholson'ın joker'inin benzerini göreceklerini düşünenler filme hiç gitmesin diyebilirim şimdiden.. çünkü fiziksel olarak yerden bitme ve balina kıvamındaki joker'in tam aksine olabildiğince uzun boylu(joker'in boyu 1.90'ın üstündedir, kamburluğuna aldırmayın!) ve cılız bir joker'le karşılaşacaklar.. bunun yanında jack babanın jokerinin deliliğinin üstüne en az 3 porsiyon daha ekleyip, çok daha sert, cani, karanlık, psikopat bir joker'in geleceğinden de hiç şüphem yok.. christopher nolan'ın genç oyuncuları ilk filmle beraber rollerine cuk diye oturtması sonrasında yeni bir genç seçimin joker olmasını da yadırgamadım, bilakis neslinin en kalite adamlarından olan heath ledger'ın hem fiziksel yönden joker olmaya yatkınlığı, hem de oyunculuk yeteneğiyle unutulmaz bir performans göstereceğini de şimdiden tahmin edebiliyorum.. jake gyllenhaal, joshua jackson gibi rakiplerin arasından gelip batman'liği kapan christian bale, scarecrow rolünde yine neslinin en yetenekli elemanlarından biri olan cillian murphy'nin seçimlerinden sonra heath ledger seçimi sürpriz değil, diğer iki gencin ilk filmde başardıkları da buna eklenince ledger'dan da en az onlar kadar, hatta rolün avantajı nedeniyle daha da iyi ve efsane bir performans beklemek yanlış olmaz..sonuç olarak, daha 2 yıldan fazla olmasına rağmen, çekimler bile başlamadan diyorum ki, heath ledger jack nicholson'dan çok daha iyi, çizgiromanın özüne sadık, kral bir joker olacaktır.. hikaye ve senaryonun oluşumunda nolan killing joke'un önemli bir yer tutacağını söyledi.. bu heyecan yaratabilir insanlarda fakat ilk filmden önceki batman year one kelamlarını duyup filmde patlamış biri olarak bu filmde de killing joke'un temel olarak alınmayacağını düşünüyorum.. ilk yıl hikayesindeki gibi hikayenin değişik yerlerinden alınan motifler filme sokuşturulacak ve bir tür saygı duruşuyla beraber joker'in orijinine de yer verilecektir.. ilk film orijine tekrar yönelmesiyle insanı çarpmış, ra's al ghul-batman düellosu açıkçası o orijinin gölgesinde kalmıştı.. joker'in piyasaya çıkışıyla kapışmaların da zevk vermeye başladığı bir batman tadından yenmez deyip filmi beklemeye koyuluyorum.. hayvani bir şey geleceğinden şüphem yok..
(parma maniac - 6 Eylül 2006 00:14)
iyi seylerin habercisi bir fragmana sahip yeni batman filmi.batman'i sanki tim buton'in maliymis gibi gorenlere ayni yolda gideyim derken sicip sivayan joel schumacher'i ornek gostermek yeterli olacaktir sanirim. gotik olayim derken gotum gibi olmanin kitabini yazan batman forever ile batman and robin'den yillar sonra bile olsa yeni bir batman filmi cekmek cok buyuk bir cesaret gosterisiydi . chris nolan en guzelini yapip batman begins'i son derece realist, ayaklari yere basan ve tim burton'un cok sevdigim fantastik dunyasindaki ucuk kacikliktan bile arinmis son derece kendini ciddiye alan (why so serious?) bir hale sokarak, karanlik sovalye'nin sinema kariyerini resmen kurtarmisti. bunu yaparken kullandigi kaynak frank millerin batman year oneiydi ki kafasindakileri yansitabilecegi en iyi batman ciltlerinden biriydi. simdi the dark knight, sanilanin aksine bir diger miller yapiti olan efsanevi batman the dark knight returns'e onayak olsun diye cekilen bir film degil, jeph loeb ve tim sale'in miller'in(bu arada sahsi fikrim batman filmleri icin nolan neyse, batman cizgi romanlari icin de miller odur) year one'indan hareketle kaleme ve cizgiye aldiklari, bir nevi year two'yu anlatan batman the long halloween ve joker'in gecmisini en guzel anlatan hikaye olarak gosterilen alan mooreun yazdigi batman the killing jokeu temel alan bir devam filmi olacak. heath ledger'a okumasi icin the killing joke'un verilmesi ve tipki the long halloween'deki gibi harvey dent'in talihsiz kaderini anlatacak olmasi bu dusuncemi kanitlar nitelikte, dolayisiyla the dark knight'a saldiracak olan insanlarin once bu iki batman cildini okumasi gerekir zira hem sinemada neyle karsilasacaklari hakkinda biraz fikirleri olur, hem de bu kitaplarin cok da gotik bir atmosfer barindirmadiklarini kesfedebilir. yine de ne kadar yazarsak yazalim yine insanlar keske tim burton cekseydi, boyle gotham olur mu, boyle batman kostumu olur mu, bu ne bicim joker, nerde jack nicholson vs. vs. demeye devam edecektir. olsun varsin, insanlar boyle ufak detaylardan hareketle bu filme bok atacaksa ben de fragmanin 41. saniyesindeki o tuyleri diken diken eden joker kahkahasini duydum ya, iste gelmis gecmis en iyi batman filmi ulan bu deme hakkini buluyorum kendimde! itirazi olan?
(the 8th endless - 18 Aralık 2007 16:52)
batman begins'le birlikte; fantastiklikten uzak, gerçeğe en yakın süper kahraman filmi. zaten batman'in diğer tüm kahramanların aksine öyle fantastik bir gücü olmayışı filmin temelini sağlamlaştırıyor.bunun yanı sıra; batman sinema konusunda en şanslı süper kahramandır. 2 tane filmini tim burton gibi bir usta çekmiş; batman'in kendi dünyasına yerleştirmiş ve kendi dünyasında yarattığı "joker" karakterini kötü adam olarak karşısına koymuştur. kaldı ki bana göre; tim burton'ın zihninden, jack nicholson'ın bedeninden çıkmış "joker" karakteri, sinema tarihinin en başarılı "kötü adam"larından biridir. ama burda önemli olan nokta; o joker'in bir batman karakteri değil; batman karakterinden azcık esinlenmiş bir tim burton karakteri olduğu. ayrıca o filmlerdeki gotham city'nin de yine bilinen gotham city'den daha çok tim burton'ın gotham city'si olduğunu göz önüne alınmalı. gotik, masalsı, bu dünyadan kopuk batman filmlerini bizlere sunmuştur -her filminde yaptığı gibi- tim burton. (jack nicholson'ın jokeri, jokerden çok beetlejuice'a benziyo bak, demedi demeyin)batman begins'de gördük ki; christopher nolan, en gerçekçi süper kahramanı en gerçekçi haliyle yansıtmak istiyor. the dark knight fragmanında gördüğümüz joker tiplemesi, hem çizgiromanlardan ve çizgifilmlerden bilinen joker tiplemesiyle uyuşor, hem de makyajının bile o denli düzgün olmayaşıyla tam bir "psikopat" havasına bürünürek gerçek dünyaya göz kırpıyor. aynı şekilde gotham city'nin de gündüzlerinin de yaşandığı suç oranı yüksek klasik bir amerikan şehri olduğunu bizlere gösteriliyor.buralardan çıkartıyoruz ki; tim burton'ın çektiği gotik masalsı fantastik batman ile; christopher nolan ın çektiği karanlık ve gerçek dünyaya yakın batman filmlerini ve o filmlerdeki karakterleri birbiriyle karşılaştırmak çok anlamsız olur. ikisinin de ana konusu batman olsa dahi, bambaşka şekilde ele alınmış, bambaşka filmler.(gördüğünüz gibi joel schumacher in çektiği sirk havasına bürünmüş saçma salak filmlerin hiç bahsini bile etmiyoruz)
(lord esseginziki - 19 Aralık 2007 13:58)
--- spoiler ---bu arada the dark knight'tan sonra acip ilk batman'i tekrar izledim.. sirf ulan jack nicholson nasildi bi hatirlayim hem de sicak sicak iki joker'i kar$ila$tirayim diye.. tabi 2 oyunculugu kar$ila$tirmak zor cunku 2 joker karakteri arasinda belirgin farklar var.. ancak soyle soyliyim the dark knight'ta joker'in her gorundugu sahneyi agzim acik izleyen ben, jack nicholson'u evet yillardir -o efsanevi joker rolunu hatirladigimiz adami- son derece siradan buldum.. sanki yuzundeki maskenin otesine gecemiyordu oyunculugu.. maskedeki yav$ak siritis tamamen karakteri ele gecirmi$ ve oradan da oteye goturememi$ gibi.. oysa heath ledger'in jokerine baktiginizda ne du$uneceginizi bilemiyorsunuz.. bir akil hastasi, bir cani, bir komedyen, bir katil, bir dahi ve ya bir deli ne gorurseniz gorun kesinlikle bir yav$ak gormuyorsunuz.. tersine adam gayet ciddi ve asil korkutucu olan da bu.. joker'in ciddi olmasi cok korkunc.. suratina bakinca aha $arlatan lan dediginiz adam, kendisini yumruklamaya gelen adamin beynine kur$un kalem saplayinca bir daha bakma geregi duyuyorsunuz o surata.. bu sefer dunyanin en ciddi adamini goruyorsunuz maskede.. evet boyle bir piskopatin ciddi olmasi gercekten tehlikeli lan.. bir karakter ancak bu kadar guzel yazilip oynanabilirdi.. repleri unutmayacagim, emege saygiliyim cunki..--- spoiler ---
(bigboned - 20 Temmuz 2008 17:30)
imdb suçlamalara yanıt verdi!international movie database (kısaca imdb) yönetimi günlerdir kendilerine yöneltilen eleştirilere daha fazla sessiz kalamadı. imdb aş murahhas azası david moviemaker "godfather birinciyken iyi, dark knight birinci oldu mu kötü mü, bu mudur yani?" diyerek tepkisini dile getirdi."keyif bizim, istediğimizi birinci yaparız"imdb'nin dow jones'ta işlem gören çokuluslu bir şirket olduğunu kaydeden moviemaker; "imdb bugün dünyada sinemanın nabzını tutan bir komünite halinde geldiyse, bunu biz yaptık, biz başardık. kimsenin tavuğuna kışt demedik, herkese eşit mesafede durduk. ama artık yeter. 9 kişiden oluşan yönetim kurulumuz huzursuz, bir haftadır telefonlarım susmuyor, yönetim kurulundaki arkadaşlarım 'masaya yumruğunu vur' diye devamlı arıyor. telefonlardan işimi yapamaz oldum" diye konuştu.imdb'nin los angeles'taki merkezinde sorularımızı yanıtlayan moviemaker "godfather'ı izlediğimde çocuktum. atbaşı falan çok tırsmıştım, o günden beri imdb'yi açarsam 'birinciliğe coppola'yı korum' diye düşünürdüm. netekim koydum. ama biz de insanız, hepimizin sinema alanında eğitimi var, kurgu falan misal, bütünlemeyle de olsa verdim o dersleri, lakin bu film gelince dayanamadım. birinciliği kuruldaki arkadaşlarımın itirazlarına rağmen kara şovalyeye teslim ettim" dedi."celal 'başkanım, birinciliği godfather'dan almayalım, dark knight popüler kültürdür, birinci olmaya hakkı yok' dedi. ona, 'bak çocuk, francis'in damadısın diye böyle diyosun, godfather sanat filmi mi lan?' diye çıkıştım. şimdi duydum ki, rusya'dan abramoviç'in mahalle arkadaşıyla imdb'yi satın almaya hazırlanıyormuş, topuyla tüfeğiyle gelsin, geldikleri gibi giderler" diye sözlerini sürdürdü."o da film, bu da film, hepsi film"söyleşi esnasında çalan telefonların sık sık laflarını bölmesi üzerine telefonunu kapatan moviemaker "hayır, hakkaten şahane film lan, bi gitsinler görsünler, sonra bize tepki göstersinler, yine karşı çıkacaklarsa kendimi hollywood yazısında asarım" dedi."sonuç itibarıyla bu da hollywood emekçilerinin bir ürünü, ama çizgi roman ama mizgi roman. şimdi mario puzo godfather'ı resim defterine çizerek anlatsaydı, ona da mı karşı çıkacaklardı, bunlar hep maksatlı tartışmalar" dedi.imdb nedir?imdb, babadan oğula mantığıyla üyeliklerin geçtiği bir sinema portalı. bu 9 üye, her film için forumları okuyup kafadan bir not veriyor. sonra bu oylara göre dünyanın en iyi 250 filmi sıralanıyor. o kadar ki bu 250 film televizyonlarda 100 yıl gösterilemiyor. yıllarca bu durum sanki siteye üye olan insanların filmleri beğenilerine göre oylamaları ve sıralanması olarak lanse edildiyse de los angeles başsavcısı george cleanhands'in yaptığı operasyonla işin aslının öyle olmadığı anlaşıldı. bu durum ilk 10 sıradaki filmlerin şahane filmler olmasıyla uzunca bir süre görmezden gelindiyse de, the dark knight adlı filmin gösterime girdiği gece 9.7 puan alarak ilk sıraya oturması, imdb'nin güvenilirliğini tekrar gündeme getirdi.
(karapolisnas - 25 Temmuz 2008 13:26)
the dark knight kötü bir batman filmi değildir, the dark knight iyi bir batman filmi de değildir, binaenaleyh the dark knight bir batman filmi değildir.(bkz: joker)
(aysegul ben groupie oldum - 25 Temmuz 2008 21:17)
şunu iyice belirtmek lazım, heath ledger'in joker'i unutulmayacak. ve de ne mutlu ki öldüğü için değil ..
(rwn - 26 Temmuz 2008 00:17)
özellikle batman hayranlarinin, ilk kez izliyor olmanin verdigi heyecanla kaçirmis olabilecekleri ayrintilari yakalama adina, en az bir kez daha seyretmeleri gereken film.--- spoiler ---joker, filmde üç kez "yüzümdeki yaralarin sebebini bilmek ister misin?" sorusunu soruyor. biçagini bir çete elemaninin agzina dayadigi sahnede babasinin annesini kahkalar esliginde öldürdükten sonra kendisine yaklasip "neden biraz gülmüyorsun? neden bu kadar ciddisin? (why so serious?)" diyerek biçakla o yaralari açtigini söylemesine ragmen bruce wayne'in partisinde boynundan yakaladigi rachel'e "sevgilim yüzündeki yaralar nedeniyle mutsuzdu. onun kendisini iyi hissetmesi için yüzümü yaraladim. sonra beni terketti." seklinde açikliyor. (üçüncüsünde gökdelende batman'e soruyor ancak açiklamaya firsat bulamadan gökdelenden asagi sallaniyor.) joker'in bu çeliskili ifadeleri, aslinda hiç birinin dogru olmadigini gösteriyor. kötü karakterlerin neredeyse hepsinin, geçmislerindeki travmatik olay ya da olaylar nedeniyle kötü olmalari durumuna harika bir gönderme yapiyor christopher nolan. onun hikayesindeki joker'in kötülügünün, herhangi bir somut sebebe dayanmayan, bu nedenle de intikam duygusundan yoksun bir kötülük oldugunu filmin bazi sahnelerinde çok güzel anlatiyor.--- spoiler ---
(paradiddle - 26 Temmuz 2008 03:24)
oncelikle klasik bir cizgi roman uyarlamasi degildir. bun anlayabilmek icin de cizgi roman uzmani olmup da 500 tane farkli cizgi roman izlemis olmaya gerek yoktur. --- spoiler ---soyle ki, klasik bir cizgi roman uyarlamasinda kahramanimiz gunu kurtarir, kizi kapar, sucluyu maymun eder, halkin onunde alkisini aldiktan akabinde son bir selamini verir ve yazilar gecmeye baslar. amma velakin bu film oyledir ki, kotu adama sempati duymaya baslatir adami. iste klasik cizgi romandan bu noktada ayrilir. klasik olarak heath ledger cok iyi oynamis da boyle olmus demicem, fakat daha onceki tum batman filmlerini izlemis olarak -ozellikle batman forever fiyaskosunu- soyleyebilirim ki yapilmis en iyi batman filmidir -ki bunu batman begins'i de hesaba katarak soyluyorum evet- . karanliktir herseyden once. batman'in diger super gucu olan genetik mutasyon gecirmis kahramanlardan farkli olarak hicbir ozel gucu olmadan suclularla mucadelesini cok iyi yansitmistir. kendisi bariz bir sekilde teknoloji ve dovus sanatlari ile yapmaktadir bu isi. ne ucabilir, ne de super gucu vardir. dolayisi ile hicbir mantiksizlik yoktur. sut cocuguna da donusmemistir kendisi, cunku dogrusu budur. sucluyu yakalarken sehrin butun binalarini yikan, hasar veren bir kahramana herkesin sempati beslemesi beklenemez. burda referans olarak (bkz: super kahramanlari belediye butcesine baglamak) diyebiliriz. halkin bir kismi kendisini sevip desteklerken, bir kismi da kendisii sevmemektedir. gayet mantiklidir. bu filmde super kahramanin sucluyu nasil dovdugunu degil, suclunun super kahramani nasil bir psikolojik dramaya surukledigini goruruz. insanlari yonlendirmeye calisan bir insanin nasil basarisiz olup, joker karakteri karsisinda nasil aciz kaldigini, zeki bir suclu karsisinda nasil ikilemler yasadigini, kendi kurallarindan nasil odun verdigini/verebilecek oldugunu, neleri feda ettigini/edebiecegini goruruz; ki gorduk. iste bu karanliklik burdan gelir, klasik super kahraman filmlerinden burada ayrilir. ne kizi kapar, ne halkin kahramani olur. kendi deyimi ile halkin yeni kahramani olabilecek olan beyaz sovalyeyi ilerleyen bolumlerde muhtemelen gorecegimiz en buuk dusmanlarindan birine donusturur, akabinde onu yuceltmek icin tum suclari uzerine alip halkin gozunde bir suclu, bir hic olmayi goze alir. super kahramanlik da zaten budur. iki ucup, iki gozunden isin cikartip, sucluyu dovur, akabinde asil oglanin kizi kaptigi bir super kahraman filmini muhtemelen ben de senaryo olarak yazabilirim. guzel olan alternatif olani yazmak, yazilamayacak olani yazip, cekip yonetebilmektir. iste bu filmin mukemmelligi budur. bale gercekten cok basarili bir batman olmustur. ozellikle psikolojik drama kisimlarinda inanilmaz basarili bir oyunculuk sergilemistir. heath ledger'a deginmiyorum bile, yasasa muhtemelen ya da bence oscar'a aday gosterilmeliydi. en kotu ihtimalle muhtemelen mtv movie awards'da en iyi kotu adam odulunu kesin alirdi. benden aldi. ve yine, batman forever fiyaskosunu yasamis bir insan olarak, tommy lee jones'un o filmdeki makyajini gordukten sonra bu filmdekinin makyaj degil bambaska birsey oldugunu soyleyebilirim. bu kadar basarili bir two face yapilabilirdi ancak. doruk noktasi budur. senaryoya tekrar donersek, "bir deli cikip da nasil bir sehri birbirine katiyor kardesim, mantik yok!" diyenlere nah derim ancak burdan. korku bir halk, bir toplum icin en buyuk derttir. csi new york'un cab driver killer bölümlerini izlemis biri olarak net bir sekilde bunu soyleyebilirim. bir deli, her yerde adami olan bir mafyayi kullanarak o kadar guzel korku saliyor ki halkin icine, halk insanligini sorgulamaya, super kahraman kurallarini sorgulamaya basliyor. bu baglamda gregory house'dan bir quote yaparsak "humanity is overrated"...ve son olarak, filmden sonra the 8th endless ile yaptigimiz konusmalar sonunda vardigimiz kanilari da yamak isterim. adamlar bu filmi cekmeden once muhtemelen cizgi romanlari haril haril okumus ezberlemisler. soyle ki, filmin sonundaki batman-joker konusmasinda, joker'in "seni öldürmüyorum, cunku beni eglendiriyosun" lafi, muhtemelen daha onceki arkham asylum serilerinden bir tanesindeki tum suclularin bir isyan sonucu gelen batman ile yaptiklari toplantida soyledikleri"senin kahraman olabilmek icin bize ihtiyacin var, bu yuzden bizi öldürmüyosun." anafikrine gondermedir. detayli aciklamayi the 8th endless'dan muhtemelen bilare alabiliriz. ama en son boyle birsey konusuyoduk. --- spoiler ---sonuc itibari ile imdb top 250'de geldigi yeri sorgulayanlar olabilir, fakat bence aldigi puani gayet hakeden bir filmdir. hadi film haketmese bile, nolan'in "ben batman filmi cektigim surece robin olmayacak." aciklamasina bile o puan verilir/veririm. robin ne lan ?"the night is the darkest, before the dawn..."
(polifonik osuruk - 28 Temmuz 2008 01:21)
oncelikle belirtmek gerekir ki isbu entry’nin tamami spoiler’dir. hatta sadece the dark knight degil, bugune okudugum bir cok batman cizgi romanini da kapsamaktadir.the dark knight, imdb’de birinciligini hak eden bir filmdir. bunu sadece bir fanboy yorumu olarak gormemek lazim, imdb’yi bugune kadar yere gore sigdiramayan, hatta gazetelerde bile bir koseye notunu yazan kimselerin bugun imdb’ye sirt cevirmesi cok daha buyuk iki-yuzluluktur. en son butun tartismalarin sonunda bir anket duzenlenmis ve 8074 kisi the dark knight benim yeni #1’im derken 7482 kisi buna katilmamistir. yani fikir halen sizin fikrinizdir ve ne olursa olsun siz benim fikrim digerinden daha iyi diyemezsiniz. hakkinda konusabilmek icin en azindan filmi uc kere izlemem gerektigini dusunuyordum. tamamen farkli uc ortamda izledim, ve ucuncusunden cikar cikmaz bu entry’e baslamis bulunmaktayim.ilkini exile’in katkilari ile, city’s te arena’nin on gosteriminde seyrettim. zaten exclusive taraftan girdikten sonra joker’in what would i do without dedigi kisimdakinden beter gulumsemeye baslayarak, orada da ne derece fanboy oldugumu belli etmistim. gerci amerika’da insanlarin joker makyaji ile gidip izlediklerini hatta bazilarinin tamamen giysilerini giyip ortalikta dolandiklarini dusunuecek olursak, butun yerde sadece bir tane heath ledger’in joker’inin tisortunu gormustum. ulkemizde de satilan bazi batman begins tisortlarindan da giyen bir kac kisi vardi. ama genel olarak daha cok takim elbise ve elbise insanlari doluydu. (not: bende uzerimde batman temali bir sey giymemistim) yedi salonun tamami ayirilsa da, ikinci salonunun boyutunu begenmeyen ben, yedinci salonun en onun bir arkasinda seyretmek durumunda kaldim filmi. bunun haricinde basta verilen elmali viski ve gerisinden gelen (acik bufe icin bir kez daha tesekkurleri sunmak ile birlikte) alti bardak viski’den sonra bobinleri karistirdik ama uzulmeyin baska bir maraka bulduk simdi size batman and robin seyrettirecegiz deseler gulumseyecek durumda idi bircok seyirci. arena’nin filmi arasiz gostermesi de cabasi. normal sartlarda neden amerika gibi degiliz, arasiz seyretsek bi saat sigara icmesek olur muyuz diye sikayet eden bir kimsenin bile malum sebeplerden dolayi ara istegi ile yanip tutusmasina sebep oldular. ilk seyrettigimden anladigim kadari ile, bu kadar hype’in hakettigi bir filmdi the dark knight. bir sene once teaseri yayinlayan spider man 3 ile ayni kefeye koymasakta (ufak bir anektod olarak spider man 3’un yapimi 258 milyon dolara’a mal olmusken the dark knight’in sadece $185 milyondur ve toplamda spider man 3 336,530,303 kazandirmis iken, henuz bir haftanin sonunda the dark knight $314,245,000 kazandirmistir. iki filmden sonraki duygunun harvey dent’in babasinin sansli 1922 yilindan kalma bozuk parasinin farklari kadar oldugunu soyleyebilirim.cuma gunu geldiginde imax icin yerimizi aldik. ilk imax deneyiminizi superman returns, spider man 3 yada speed racer’da yapmadi iseniz ve istanbul yada ankara il sinirlari icerisinde oturuyorsaniz (gerci ankarada bir takim sync sorunlari varmis) imax’te izleyeceginiz ilk film olma sifatini tasimakta film. o genis capli gotham ve hong kong goruntulerini dev perdede seyretmek buyuk bir zevk.normal bir sinemada izledikten sonra, bunca yillik (ilk batman figurumu 93 yilinda batman the animated alan birisi olarak) batman fanligimin son noktasina ulastim. bir kere butun film’in asil plot noktasi the killing joke’un aynisi. okumamis olanlar icin biraz aciklamak gerekirse, batman’in joker’le yuzlesmek icin arkham akil hastanesine gitmesi ile baslar ve yuzlestigi vakit, aralarinda en sonunda ne olacagini birbirlerini oldurup oldurmeyeceklerini sorar batman, belki kendi olumu belki de onun fakat boyle olmasi gerekmedigini kendi elleriyle oldurmek istemedigini soyler. hapisanedekinin gercek joker olmamasi ile oyku baslar. joker'in sorusturma sahnesinde, seni oldurmek istemiyorum sensiz ne yaparim ki gidip mafya elemanlarinin canina mi okuyayim yani beni tamamliyorsun dedigi kisim bizzat burdaki batman'in sorusuna cevap gibidir. zaten bilindigi uzere heath ledger'a joker karakteri uzerine calismasi icin verilen iki cizgi romandan birisi bu otekisi de, the man who laughs'tur. the man who laughs ilk joker sayisinin yeniden anlatimidir zaten. ayrica the killing joke'da joker'in kanitlamaya calistigi nokta filmdekinin aynisidir. the killing joke'ta ise cizgi romanda jim gordon'un kizi barbara gordon'u karnindan vuran ve tekerlekli sandalyeye mahkum ederken (butun cizgi roman batman mythos'unun bir parcasi sayilmasa da, ozellikle joker'in orijini, bu sakatlik olayi cannon kabul edilmistir.) joker jim gordon'u kacirmis kizinin ciplak ve yarali fotograflarini sarki esliginde jim gordon'a gosterir. (ayrica sadece okudugunuz halde sarkinin melodisini hissedersiniz,neredeyse edgar allen poe siirleri gibi) amac jim gordon'un delirmesidir. joker'e gore kendisi ile baska herkes arasinda bir fark yoktur sadece bir tek kotu gunun dunyanin en zeki adaminin delirmesi icin yeterli oldugunu syoler, hatta batman'inde boyle bir gun yasadigini da ekler, ne kadar hakli oldugunun farkinda olmaksizin. fakat joker basarili olamaz, batman'i gorur gormez kanunlara uygun bir sekilde yakalanmasini ister. sistemin nasil calistirdigini gostermek amaciyla batman'i ozellikle uyarir. the dark knight'da bunu aynen goruruz. film boyunca gordugumuz en beyaz sovalye'nin hukukun ve sistemin en guzel uygulayicisi harvey dent. sadece biraz barut ve bir kac mermi ile, en kahramani delirtir ve bu sefer kendisini kanitlar. jim gordon'un ve siradan insanlarin delirmeyecegi iclerinde olmadigi kisimi ise daha buyuk ve ihtisamli bir sekilde binlerce kisi ile aciklanmistir. eger siz olsaydiniz tetikleyiciye basar miydiniz? burda herkes gulerek bes saniye surmezdi biz olsak dese de, ister suclu tarafi olun ister halk eger karsidakini gozunuzu kapatip oldurmuyorsaniz, kendinizi kurtarmak pahasina bile o halde herkes sadece bir kotu gun ile delirmiyor demektir.birde eklemek gerekirse farkli gecmis kisimi ozellikle the killing joke'da refere eder joker surati mayfa yuzunden kazinan sevgilisi icin yuzunu kesen yada babasi tarafindan yuzu kesilmesi farkli hikayeleri de buraya bariz bir gonderme dahadir. ve the killing joke ve the dark knight isiskisi isiginda belki alan moore, the killing joke'u birebir uyarlasa bu kadar zerafet ile isleyemeyecektir dahi diyebiliriz.fakat christopher nolan’in cizgi roman referanslari burada da sona ermemekte. filmin sonlarinda dogru joker'in batman'e elindeki levye ile defalarca vurmasi batman #426-429 arasinda gecmis olan a death in the familyhikayesindendir. dick grayson'un robin'ligi birakmasindan sonra yerine gecmis olan ikinci robin jason todd seksenlerin sonunda hos karsilanmamis, hatta bir cok dc comics okuyucusu eger bu robin degismezse bir daha cizgi roman okumayacaklarini soylemistir. bunun uzerine 427. sayida joker levye ile olduresiye robini dovmus ve uzerine bulunduklari ambari patlatmistir. bu sirada dc comics, bir telefon hatti actirmis ve fanlarina robinin olup olmemesi uzerine anket yapmistir. the dark knight'ta robin felan olmasada (ki umariz hic olmaz) jokerin ayni seyi yapmasi, bu sayilara bariz bir saygi durusudur. hatta geeklik konusunu biraz daha ileri surmek gerekirse, gordon'un he does that cumlesi, bizzat batman annual 14'ten alintidir. two face'in orijinin aciklandigi bu sayinin izleri de ozellikle bozuk para ve baba iliskisi bakimindan gorulebilir. ayrica christopher nolan'in en sevdigini soyledigi the long halloween'e de saygi duruslari mevcuttur. maroni ve falcone buradaki suc baslaridir. ayrica cati katinda gordon harvey dent ve batman'in durmasi ve kameranin cekimi dahi, bahsi gecen cizgi romanda birebir gerceklesmektedir. bunun yaninda harvey dent'in suratinin yarisinin her seferinde karanlikta kalmasi (dikkatle izlerseniz farkedeceksiniz) aynen the long halloween'de de cizilmis durumdadir. peki bu kadar iyi bir filmden daha iyisi yapilabilir mi? yani boyle mi kalacak hersey diye soracak olunursa batman begins'in sonunda henuz lt. olarak kalmis gordon ve joker karti gordugunuz zaman bu film burda bitmez ki demissinizdir kendinize. peki nolan sizce batman'i kotu adam olarak birakir mi dersiniz? bundan daha buyuk bir super kahraman filmi yapilacagina inanmak guc fakat christopher nolan'in yaptiginin bir nevi ucuncu film icin altyapi olduguna inaniyorum. cunku alfred'in de dedigi gibi isler daha iyi olmadan once cok daha kotuye gider ve filmin sonunda aynen dedigi olur butun hersey olabileceginin en kotusu halindedir. batman artik bir kanun kacagidir ve onemli bes kisinin oldurulmesinden suclanmaktadir, rachel olmustur, gotham'in en buyuk umudu kaybolmustur, lucius bile artik bruce'un yaninda olmayacagini soylemistir. nolan ucuncu filmde bunu burdan alacak ve mukemmel bir sekilde sonlandiracaktir. farketmis olmayanlar icin filmdeki mr. reese'in riddler icin altyapi olduguna inanan bir cok fanboy oldugunu da eklemekte yarar var. mr. reese= mysteries yani gizemler.riddler'inda en cok sevdigi sey bilmeceler olduguna gore, ucuncu filmde ikinci filmi bu kadar karistiran bir kimsenin cok daha onemli bir rol oynacagini dusunmek zor olmaz. ayrica harvey dent'in de olmedigini nolan'in aslinda filmin sonu icin havada donen ve ters tarafin dustugu dent'in bozuk parasi ile bitirmek istedigini de eklemek isterim.konu daha fazla dagilmadan, bahsi gecen joker’in gecmisi hikayesinde baba versiyonunun filmin cekim asamasinda neredeyse aynisinin imdb’de bir kullanici tarafindan yazildigina sahit oldugumu da eklemek isterim. babasi tarafindan dayak yiyen hic gulmeyen ve annesi olduruldukten sonra babasi tarafindan arti hep surati gulecek sekilde cizilen cocuk seklinde yazilan hikayede diger okuyuculardan cesitli tepkiler almisti. goyer buradan mi caldi, yoksa bizzat siteye girip bir nabiz mi yoklamak istedi hic bir zaman ogrenemeyecek olsam da, bu kadar benzerlik gercekten tuhaf.bu entry boyunca heath ledger'i ovmediysem yeteri kadar son dahi olsa sonuncu olmadiginin altini cizmek isterim. bir bucuk ay boyunca karaktere burunmek icin ucuzbir otel odasinda kalan aktorun yaptigini zaten anca rakibi elli kilo vererek yapmistir o kadar. eger oscar alamazsa film dunyasinda yapilan en buyuk ayiplardan birisi olabilir. gerci #13628746 entrysinde eger ilk ona girmesse the dark knight cok buyuk ayip olur derken birinci olmasi ile karsilastim ama, eger buyuk dusunecek isek supporting degil best lead oscar'i vermeliler ledger'a.peki bu kadar konusulan film, amerika da ne yapmis diye soracak olursak su anda elinde tuttugu skorlar: en iyi acilis gunu, en iyi haftasonu, 100 milyon dolara en hizli ulasan film, 200 milyon dolara en hizli ulasan film, tatil olmayan en buyuk pazartesi gunu. ve gunluk olarak takip edecek olursak (ki bakmak isteyenler icin http://www.boxofficemojo.com/…ily&id=darkknight.htm) i genel olarak blockbuster olarak tabir ettigimiz buyuk yaz filmlerinin cuma gunleri cok costugunu baya buuk cumartesi ve pazar yaptigini iyi pazartesi eh sali kotu carsamba ve persembe baya iyi cuma olarak ilerledigini de eklemek gerekirse, the dark knight, cok iyi cumadan pazara gittigi halde gercekten de iyi pazartesi carsamba yapmistir. eh'lik bir gunu yoktu ve ikinci cumartesi pazarinda yine 20 milyonu gecmistir (28.100.000 cumartesi ve 24.300.000 pazar)bakis acisi olmasi acisindan;karayip korsanlari 2. yaklasik olarak ayni zamanda gelmisti ve oda cok beklenen devam filmiydi alti gunde 183 milyon yapti ve toplamda 420 milyona ulasti (dunya capinda bir milyar dolara ulasti hatta.) the dark knight ise alti gunun sonunda 220 milyona ulasti bu 37 milyon fazlasi. fazladan bir cumartesi gunu diyebiliriz. hadi fanboylar haftasonu izledi desek, hala yirmi milyonun uzerinde yapiyor olmasi ya amerikadaki cocuklarin delirip besinciye izlediklerini gosterir. yada gercekten de insanlar akin akin hala filmi izleme gidiyolar. spider man 3'ten cikinca, cikar cikmaz bir kez daha izlemek isteyeceginizi dusunur muydunuz?ayrica titanic'ten beri hic bir film bu kadar guclu ilerlememisti. soylemek gerek ki, warneramcamlar daha cok sampanya patlatacaklar akil edipte nolan'a emanet ettikleri icin butun frenchise'i. sadece oyuncaktan kazanilcak para icin giysi cizdirten adamdan sonra bugun buna inanmak gercekten guc. gercekten erkekseniz, film temasinin kendisine karsi bir hayranliginiz varsa, eglenmekten hoslaniyorsaniz yada bildigimiz kirmizi alyuvarli akyuvarli kanli canli bir *duz* erkekseniz ve sinemada senede hatta uc sene de sadece bir film izlemeyi dusunuyorsaniz; bu film the dark knightolmali.
(the gambit - 28 Temmuz 2008 02:19)
hazır the dark knight fırtınası devam ederkene, bir kaç trivia verelim madem;* harvey dent rolü için christopher nolanın ilk seçimi matt damonmış. hugh jackman, ryan phillippe, liev schreiber ve josh lucas'da rolü oynayabilecek kişiler arasındaymışlar. ama sonuçta rol aaron eckharta gitmiş.* bir şaka olarak christian bale'e batman and robin filmindeki gibi göğüs uçları belli olan bir batman kıyafeti verilmiş. ama maalesef christian bale orjinal kostüm dizayn edilirken gördüğü için bu şakayı yutmamış yine de göğüs ucu belli olan kıyafetle fotoğraf çektirmiş. (inşallah nete düşer bu fotolar ehehehhe)* bu film adında batman lafı olmayan ilk batman filmiymiş.* christopher nolan'ın oğlunun adı rory olduğundan film çekilirken koydukları çalışma başlığı (working title) rory's first kissmiş. filmin sonuna kadar bu ismi kullanmışlar hatta "rfk" diye bir logoları bile varmış.*robin williams, lachy hulme, paul bettany ve adrien brody heath ledger role seçilmeden evvel the joker karakteriyle ilgilendiklerini belirtmişler.* christopher nolan'a niçin joker için heat ledger'ı seçtiğini sorduklarında; " çünkü o korkusuz(fearless)"diye cevap vermiş.* dwight yoakam'a filmde ufak 2 rol teklif edilmiş fakat kendisi bir albüm üstünde çalıştığından reddetmek zorunda kalmış. * katie holmes'un rachel dawes karakterini 2. filmde oynamamasının nedeni ücreti düşük bulmasıymış. 1.5 milyon dolar gibi bişey teklif etmişler. (bence kocası* izin vermedi ama çaktırmayın zira ne kadar düşük ücret alırsa alsın çok büyük bir projede yer alıcaktı ve kariyeri için iyi bir adım olurdu)* maggie gyllenhaaldan önce rachel dawes karakteri için rachel mcadams ve emily blunt'un düşünüldüğü konusunda söylentiler çıkmış.* heath ledger joker rolüne hazırlanmak için 1 ay boyunca bir otel odasında yalnız başına yaşamış jokerin profilini çıkarmış hatta joker'in düşünceleriyle ilgili bir günlük tutmaya bile başlamış. (heath ölmeden evvel bir röportajını okumuştum, orda şöyle diyordu "joker rolü hem fiziksel hem de psikolojik açıdan zor bir rol ve bu yüzden uyumakta zorlanıyorum. geçen hafta gece ortalama 2 saat uyudum çünkü zihnim düşünmeyi bırakmıyor" ve bir gece ambien aldığını ama tek bir tanesinin fayda etmediğinden 2.sini alıp 1 saat sonra ayağa dikildiğinden bahsediyordu. sanırım bu yüzden aldığı uyku ilacı, yatıştırıcı vs. neyse onların dozunu daha da arttırdı. bu demek ki heath, joker rolü için kendini feda etti işte bu yüzden artık heath ve joker benim gözümde bir bütün oldular sanıyorum herkes için de bu böyle olacaktır.)*heath ledger joker karakterini yaratırken a clockwork orangedaki alex'ten ve sid vicious'dan ilham almış.* christopher nolan filmi yaratırken büyük ölçüde heat filminden esinlenmiş. hatırlarsanız william fitchner heat filminde oynuyordu ve filmin başındaki banka sahnesinde onu banka müdürü olarak görmüştük. banka sahneside heat etkileri taşıyo zaten. bu arada william fitchner ve christian bale equilibrium filminde de beraber oynamışlardı.* film vizyona girmeden önce bol bol reklam kampanyası ve pazarlama teknikleri hazırlanmış. bunlardan bir tanesi 2007de yapılan comic conda yapılan why so serious adlı bir eventmiş. (comic con diyince de akla direkthe ocdeki seth cohen geliyo eehehhe) neyse bu eventte batman fanlarini joker kılığına sokup şehre ipucu bulmaya göndermişler. en sonunda bütün fanlar bir araya toplanmışken siyah gotham plakalı bir suv gelip bir tanesini arabanın içine atıp götürmüş. o gün daha sonra gotham city newspaper dağıtımaya başlamış etrafa ve manşetinde joker olduğuna inanılan birisinin ölümüne dövülmüş olarak ele geçirildiği yazıyormuş. resimde de arabaya konup götürülen fanin resmi varmış ve elinde tuttuğu kartta "aralık'ta görüşürüz" yazıyomuş. (adamlar neler yapıyo kardeşim!! ondan sonra niye imdb'de 1. oldu diyoruz. işte bu marketing ve reklamın gücü bariz bir şekilde.) * the gotham araba plakaları illinois eyaleti plakalarına bakılarak dizayn edilmiş.* swat minübüslerinin jokeri kovaladığı sahnede dünyada sadece 4 tane bulunan imax kameralarından birisi parçalanmış.* heath ledger film vizyona girmeden ölünce, sahnelerini tamamlayamadan öldüğüne dair spekülasyonlar başlamış. aynı gün warner bros açıklama yaparak heath'in ölmeden önce bütün sahnelerini tamamladığını söylemiş.* joker, hemşire kıyafeti giymişken isim etiketinde ismi matilda olarak gözüküyor. matilda heath ledger'in minik kızının adı.* sir michael caine'e göre heath ledger joker olarak jack nickholson'dan daha başarılıymış. zira jack'in jokerini daha çok şaklaban tarzında komik bir karakter olarak görürken heath'in jokerini korkutucu bir psikopat olarak betimlemiş. hatta şöyle bir olay gerçeklemiş: joker parti sırasında bruce wayne'in çatı katını ziyaret edince, daha evvel heath ledger'la hiç tanışmamış olan michael caine o kadar korkmuş ki repliğini unutmuş.* filmin başında batman'i batman begins'deki kostümüyle görüyoruz. daha sonradan bu kostümün yerine yenisi geliyo. yeni kostüm toplam 200 parça kauçuk, fibreglass, metal ve naylonun birleşmesiyle oluşturulan bir maddeden yapılmış. maskesi de bir motorsiklet kaskı temel alınarak oluşturulmuş.* joker'in makyajı 3 parçalık bir silikondan oluşuyomuş. normalde bu tür makyajların yapılması 4-5 saat sürerken yeni teknolojiyle birlikte 1 saatten az bir sürede makyaj tamamlanıyormuş. heath ledger'ın dediğine göre silikon o kadar rahatmış ki yüzünde sanki hiç makyaj yok gibi hissediyormuş.* kostüm dizayncısı lindy hemming jokerin kıyafetini yaratırken onun karakterini incelemiş ve jokerin kendisini hiç önemsemediği sonucuna varmış. ve bu tanıma uyan pete doherty, iggy pop ve sid vicious gibi sanatçıların kıyafetlerine bakarak jokerin kostümünü yaratmış.* filmdeki patlama sahnelerinden birisi londra'daki battersea elektrik santralinde çekilmiş. alev topunu gören bazı mahalle sakinleri terrörist saldırısı oluyo diye ihbarda bulunmuşlar.* filmin konusu yaratılırken batman'in jokeri içeren ilk 2 çizgi roman bölümü ile "the long halloween", "the killing joke"ve "the man who laughs" adlı çizgi roman bölümleri dikkate alınmış ve o bölümlerde anlatılan olaylar beyaz perdeye geçirilmiş.* joker karakterinin 1940taki ilk yaratıcılarından birisi olan jerry robinson danışman olarak stüdyoda bulunmuş.* senaryo nolan kardeşler tarafından yazılmış olsa da; hikaye oluşturulurken david s. goyer ve christopher nolan beraber çalışmışlar. daha sonradan david s. goyer filmi izledikten sonra "isminin bu kadar iyi bir filmde olmasına inanamıyorum" demiş.* orjinal batman theme'i filmde sadece 2 kere çalmış çünkü filmin müziklerini yapan hans zimmer ve james newton howard seyircinin mırıldanabileceği kahramanvari bir melodinin, batman'in komplex ve karanlık karaterinin etkisini azaltabileceğine karar vermişler.* joker'e, bruce wayne'in çatı katı partisinde cevap verip kendini feda eden yaşlı beyefendi rolünü oynayan kişi vermont eyaleti senatörlerinden patrick leahy'miş. kendisi büyük bir batman fanıymış. 12 temmuzda filmin ön gösterimi yapılması için ayalarmalar yapmış ve öngösterim sırasında da çocuk kütaphanesi için bağış kampanyası düzenlemiş. kendini ayrıca batman and robin filminde de görebilirmişiz.* film bazı sinemalara oliver's army adıyla taşınmış.* christopher nolan çekilen her sahneyi teker teker tek başına izlemiş ve kontrol etmiş.* film, batman begins'in bugüne kadar ki toplam yurtiçi hasılatına sadece 6 günde ulaşmış.* joker için bestelen 9 dakikalık parça sadece "d" ve "c" notalarını içermekteymiş. filmin yapımcısı ve batman'in çizgi roman şirketinin sahibi dc comicse yapılan güzel bir göndermeymiş bu.* filmi çekimi sırasında aynı anda yan tarafta wanted çekilmekteymiş. morgan freeman 2 filmde de mevcut olduğundan stüdyolar arasında gidip geliyomuş. birgün wanted'ın yazarı mark millar izinsiz batman'in setine girmiş ve güvenlik kendisini batpodun içinde oturuyo halde bulunca setten atılmış. --- spoiler ---* filmde joker'in 2 gemide bulunanlara uyguladığı şey john nash'in oyun teorisinde anlatılan prisoners' dilemma örneğinin ta kendisidir.* aaron eckhart film vizyona girmeden evvel two face makyajıyla ilgili şöyle demiş; ona baktığınızda direk mideniz bulanıyor çünkü sanki yüzü asitten yanmış veya parçalanmış gibi duruyor. bazı fan sitelerinde two face'in yüzünün nasıl olacağına dair çizimler görüyorum ama şunu diyebilirim ki bu çizimleri yapanlar çok küçük düşünüyolar. inanın christopher insanların düşünebileceğinden çok daha ileriye gitti. (gerçekten de two face'in makyajı inanılmazdı)* james gordon karakoldayken terfi haberini alıyor ve herkes alkışlamaya başlıyor o sırada hücresinde oturmak da olan joker'i de alkışlarken görüyoruz. aslında bu alkışlama olayı senaryoda yokmuş, heath ledger doğaçlama olarak alkışlamaya başlamış. christopher nolan'ın da çok hoşuna gitmiş bu hareket ve bu sahneyi filme koymuş. (iyi etmiş ben çok gülmüştüm şahsen hehehehe)--- spoiler ---* film vizyona girdiği haftasonunda (three-day opening weekend) 158 milyon dolar hasılat yaparak spider man 3ün rekorunu kırmış.* film vizyona girdiği gün 66.4 milyon dolar hasılat yapmış ve yine spider man 3ün rekorunu kırmış.*imax sinemaları bazında da 3 günlük haftasonu açılışı için 6.2 milyon dolar hasılat yaparak evet bildiniz yine spider man 3ün rekorunu kırmış.* gece yarısı gösterimlerinde de 18.5 milyon dolar hasılat yaparak star wars*'in rekorunu kırmış. * film 5 gün içinde en hızlı 200 milyon dolar hasılata ulaşan film rekorunu da kırmış. (daha kırıcak rekor kaldı mı acaba?? oscarlara bakıcaz artık heheehhe)* heath ledger joker rolüyle tam 32 tane yardımcı erkek oyuncu ödülü kazanmış.* film 20 şubat 2009 itibariyle dünya çapında 1 milyar dolardan fazla hasılat yapan 4 filmden biri olmuştur. (diğerleri titanic ve spiderman 3 sanırım)kaynak: imdb ve ordan burdan duyduğum bazı bilgilerçeviri: el emeği göz nurudur kesinlikle copy-paste değildir, repleri görelim beyler*--- spoiler ---not: anoktale arkadaşım, joker'in hastaneyi patlattığı sahnedeki patlayan binanın gerçekte ne binası olduğunu sormuştu zira gerçekten de binayı havaya uçurdular çünkü.velhasıl araştırdım ve gotham city general hospital binasının gerçekte chicago'nun batı yakasında bulunan ve uzun süredir kullanılmayan brach's candy fabrikası olduğunu öğrendim. fabrikayı hastaneye benzetmek için kızıl haçına kadar her ayrıntısını uzun uzun düşünmüşler ve daha sonra yıkım eksperleri 4 katlı binayı patlayıcıyla doldurup binayı patlatmışlar. bu sahne 29 agustos 2007 saat 14:00de çekilmiş.--- spoiler ---not: bir kaç yeni madde ekledim.
(venus - 30 Temmuz 2008 11:57)
filmde joker karakterini canlandıran heath ledger, joker'e hayat verirken kendine has hareketler, mimikler katmış olaya; buraya kadar hemfikiriz. bunların en belirgin olanlarından biri sürekli bir ağız şapırdatma, dudakları yalama... vb. lakin *heath abimiz kiminle konuştu ne etti eyledi bilemesem de, bu mimiğin gerçekte joker'in yaralarına sahip her insan evladının yapmak durumunda olacağı bir mimik olduğunu öğrenmiş demek ki. çünkü o şekilde yaralara sahip birinde çok daha fazla tükürük salgılanır ve bu tükürüğün bir sonucu olarak ağız şapırdatma, yalanma görünür. adam işte böylesi detaylarda boğulduğundan bizlere unutulmayacak bir performans izletti a dostlar.(bkz: wanna know how i got these scars)
(danquel - 31 Ağustos 2008 20:26)
çekilmiş en iyi çizgi roman uyarlaması. hatta eminim ki uzun süre boyu çekilecek hiçbir uyarlama onun seviyesine ulaşamayacaktır. marvel'ın sinemada suskun olduğu 80'lerde ve 90'larda dc christopher reeve'li superman ve tim burton'ın batman'leriyle büyük ses getirmişti. 2000'lerde ise dc'nin suskunluk dönemi başlamış ve marvel karşısında çizgi roman piyasasında olduğu gibi sinema sektöründe de ezilmeye başlamıştı. her ne kadar filmleri niteliksiz olsa da çok sayıda olması nedeniyle marvel büyük bir üstünlük yakaladı ve marvel studios'u güçlendirerek filmleri kendileri çekmeye başladılar. işte bu tek filmle dc, marvel'ın tüm başarılarını yerle bir etmiştir benim gözümde. niteliksiz, boş yirmi tane marvel uyarlaması izleyeceğime the dark knight'ı yirmi kez izlemeyi tercih ederim. dc comics daha önceki v for vendetta, batman begins ve beklenen watchmen ile dc az ama öz film yapmak konusunda (superman returns faciasına rağmen) fazlasıyla öne çıkıyor artık. neyse çizgi roman şirketlerinin rekabetini bırakıp filme geçelim.--- spoiler ---the dark knight'ı başarılı bulmamdaki en büyük sebeplerden biri başlı başına bir çizgi roman serisinin uyarlaması olmamasına rağmen içinde çok sayıda efsane sayılan seriden parçalar barındırması ve bunu yaparken karmaşa yaratmamasıdır. aynısı ilk filmde de görülüyordu, temel olarak batman year one'ı (frank miller) esas alan filmde diğer serilerden de sahneler vardı. bu filmde ise nolan büyük oranda batman the long halloween'den (jeph loeb) esinlenmiş, batman the killing joke (alan moore) gibi diğer serilerden de unsurlar var ama onların esas alındığını söylemek zor çünkü büyük çelişkiler de yer alıyor filmde. bunların en büyüğü şüphesiz joker'ın "makyajı", o konuya sonra geliriz. çizgi roman serilerinden kolaj yapıp bunu saçmalamadan seyirciye sunmak zor iştir, saçmalanmış versiyonları için iron man ve the incredible hulk öncesi marvel filmlerine bakabilirsiniz. nolan ile burton arasındaki en büyük fark çizgi romandan faydalanmak gibi gözüküyor. burton o muazzam hayalgücü ile kendi gotham evrenini yarattı, çizgi romanı fazla hesaba katmadı. çizgi roman uyarlamaları tarihinde bunu yapıp da başarılı olan tek kişi odur tahmin ediyorum ki. onun yarattığı her nasılsa karanlık ama renkli evren son derece hayranlık uyandırıcıydı ama "batman" değildi. burton'ın yönetmenlik koltuğundan uzaklaş(tırıl)masıyla beraber gelen batman forever ve batman & robin felaketlerinden ise hiç bahsetmeyelim, onlar film bile değildi. bize beyazperdede gerçek batman'i ve gerçek gotham'ı yansıtan ilk kişi nolan oldu. belki biliyorsunuzdur gotham için new york'un gecesi, metropolis için new york'un gündüzü denir. bu anlamda ilk kez gerçek gotham'ı gördük. nolan bu serisinde hem çizgi romanı esas aldı hem de ona eklemeler yaparak kendi evrenini kurdu. bu zor işte de ne kadar başarılı olduğu görülüyor. bir yönetmenin yetenekli olup olmadığını mı anlamak istiyorsunuz? eline sinemaya uyarlaması için bir çizgi roman verin.filmin bir başka büyük başarısı farklı karakterlerin iç içe geçmiş hikayelerini eline yüzüne bulaştırmadan sunabilmesi. ele yüze bulaştırılmış versiyonu için yine bir marvel filmi olan spider-man 3'e bakabilirsiniz ki the dark knight'ın bu filmin gişe rekorlarını kırması beni çok sevindirdi. batman ve joker'in yükselişi, bunun yanında "white knight" harvey dent'in düşüşü gibi üç önemli hikaye tek filmde birbirine karıştırılmadan, fakat aynı zamanda birbirinden kopmadan ve aceleye getirilmeden anlatılıyor. batman'in kara şövalyeye dönüşümüne, joker'in şeytani dehasına hayranlık duyarken dent'in trajedisi içimizi burkuyor. diğer detayları da gözden kaçırmamak lazım bu arada. bu filmle beraber captain gordon (filmde lt. gordon gerçi) bilinen commissioner gordon kimliğine bürünüyor ve gerçek anlamda batman'in ortağı haline geliyor. ortak demişken, birçok kişi düşünmüştür belki nerede bu robin diye. nolan ve bale yüreğimize su serpen bir açıklamalar yaptılar ve bir robin olmayacağını belirttiler. dick grayson olan robin'i solo haliyle, nightwing olarak seviyor olmama rağmen asla batman & robin ortaklığından haz almadım. bu filmde robin'e dair bir ipucu olmadığı gibi gelecek filmde de robin olmayacak, rahat olun. bir başka hoş detay scarecrow'u az da olsa tekrar görmemiz. kırk yıllık villain'ları tek filmde harcamayıp devam filmlerinde de kullanmaları güzel. ayrıca "batmen" detayı da dikkat çekici, burada the dark knight returns'e gönderme olsa gerek. fakat bunun dışında isminden esinlendiği the dark knight returns ile herhangi bir benzerlik taşımıyor.film dediğim gibi esas olarak üç karakterin serüvenini anlatıyor, üçü de farklı yolların yolcusu. öncelik tabii ki batman'e ait fakat şöyle bir durum var. nolan batman'i ön plana çıkarıp joker'i ve two-face'i geri plana atmak istememiş olsa gerek, filmi bu üç karakter arasında eşit olarak paylaştırmış. bu sanki batman geri planda kalmış gibi bir izlenim uyandırabilir fakat aslında filmin en çok üstünde durduğu karakter yine batman. joker'in ve two-face'in hikayeleri de batman'in gelişiminin bir parçası. filmin adı bu bağlamda çok güzel seçilmiş. ilk filmde batman ortalamanın üstü bir suç savaşçısıydı. eğitimliydi, ilkeliydi, güçlüydü ama bunlar yeterli değildi. bruce wayne gerçek bir kahraman olmak için ne olması gerektiğini gördü; kahraman olmamak, "i've seen what i would have to become to stop men like him". batman'in filmin sonunda aldığı kararın tek nedeni dent'in gotham halkının umudunu yok etmesine engel olmak değildi. filmde joker vasıtasıyla düşmanlarının onu kuralları ve ilkeleri olan biri olarak gördüğünü ve bunun onu onların gözünde zayıf kıldığını öğrendi. ilkeliydi ve kurallıydı, hala öyle ve hep öyle kalacak ama düşmanlarının onun öyle olduğunu düşünmesi işini zorlaştırır. bruce wayne'nin gerçek anlamda batman olmanın yolunun kara şövalye olmaktan geçtiğini kavraması da suçları üstlenmesinde etkili. bu çizgi romanda da böyledir mesela. batman içinde kötülük barındırmamasına rağmen diğer kahramanlara oranla daha karanlık gözükür. bu da düşmanlarının diğer kahramanlara oranla ondan daha çok korkmasını sağlar. tabii ki batman filmin finalindeki gibi halkın gözünde bir villain olarak kalmayacak ama her zaman karanlık ve korkutucu bir etkisi olacak. christian bale zaten bilindiği üzere bu rollerin adamıdır. ilk filmde bruce wayne konusunda ne kadar doğru bir tercih olduğunu göstermişti zaten. bu filmde, belki biraz heath ledger'ın arkasında kalsa da, yine çok başarılıydı. özellikle ufak detaylara dikkat edilmesi hoş bruce wayne konusunda, vücundaki yaralar ve içki içmemesi gibi.heath ledger.. bu konuda objektif olmaya çalışıyorum. hakettiğinden fazlasını vermek istemiyorum ama nereden bakarsam bakayım adam bu filmin zirvesinde. heath ledger bana bu filmde izlediğim en iyi joker performansını sunmadı sadece, izlediğim en iyi performanslardan birini sundu. kesinlikle joker'i canlandırmak açısından jack nicholson'ın çok önüne geçti. tim burton'ın batman'leri için söylediğim şey jack nicholson'ın joker'i için de geçerliydi. izlemek daima zevk verir ama o "joker" değildi. neyse, bu tatsız karşılaştırmayı burada bırakalım. filmdeki joker, joker'in en çok kabul gören köken hikayelerinden biri olan killing joke'taki joker'i andırmakta. en çok kabul gören diyorum çünkü joker'in birçok köken hikayesi var, kendi geçmişine dair anlattıkları da hep tutarsızdır. filmde de bunu görüyoruz, geçmişine dair söyledikleri birbirini tutmuyordu. fiziksel benzerlikte olağanüstü olmasına rağmen bir fark var o da joker'in aslında yüz boyası kullanmamasıdır. joker kimyasal havuzuna düştüğünde tüm vücudu tahrip olur ve zaten delirmesi de ondan sonraya denk gelir. fakat bu farklılık beni rahatsız etmedi, dediğim gibi nolan çizgi romanla kendi evrenini harmanlamayı çok iyi başarmış, rachel dawes karakterini yadırgamama sebebimiz bu zaten. joker olması gerektiği gibi şeytani bir dehaya, sosyopat bir hayat felsefesine ve tabii ki ürkütücü bir gülümsemeye sahip filmde. yüzünde makyaj olsa ne yazar, önemli olan nicelik değil nitelik. tüm gotham halkını parmağında oynatması, batman'i alt etmesi, şiddete duyarsızlığı (kendisine yönelik dahi olsa) ve gotham'ın beyaz şövalyesi, bruce wayne'nin normal bir hayat için tek umudu harvey dent'i geleceğin en büyük suçlularından biri haline getirmesi. filmde söylediği hemen hemen her söz sinema tarihine geçecek nitelikte, delice bir dehanın ürünü. işte bu joker.. nolan'ın akıllıca bir hamlesi joker'i öldürmemek. hikaye bitsin diye çok önemli villain'ların öldüğüne şahit olmuştuk daha önce. bu o karakterin mitolojisine ve uyarlama başarısına darbe vurmaktaydı fakat the dark knight'ta aynı hata yapılmadı. özellikle filmin finalinde joker'in söylediği şu sözler çok şey ifade ediyor;"you won't kill me because of some misplaced sense of self-righteousness. and i won't kill you because...you're just too much fun. i think you and i are destined to do this forever."belki gelecek filmde joker'i göremeyeceğiz, heath ledger'ın bu performansına ulaşılabileceğini düşünmediğim için görmemeyi de tercih ederim. fakat batman - joker düellosunun aynı çizgi romandaki gibi ebedi olacağını bileceğiz bu sözler sayesinde.aaron eckhart'ın harvey dent rolünde olduğun görünce çok sevindim, kendisi güzel bir yüze sahip zira (tommy lee jones neydi öyle, şaka gibi) sevindim çünkü o yüzün mahvolması bize trajediyi daha derin hissettirecek ki mahvolmuş hali de son derece gerçekçiydi. the dark knight'ın güzel yanlarından biri de bu zaten, gerçekçi. nolan batman'den ancak çocuk filmi olur, zaten çizgi romanı da ancak çocuklar okur şeklindeki saçma sapan zihniyeti göz ardı ederek iki filmi de büyüklere yönelik yaptı. gişe hasılatları gösteriyor ki doğru bir karar verdi. aslında ben bu filmde two-face üstünde fazla durulmayacağını ve üçüncü filme saklanacağını düşünmüştüm ama onun da üstünde yeterince duruldu. hatta biraz fazla duruldu galiba çünkü filmin sonunda cenazesi vardı fakat ben öldüğüne pek ihtimal vermiyorum. her ne kadar senaryoda boynunun kırıldığı ve öldüğü şeklinde bir ifade geçse de bundan vazgeçileceği kanısındayım çünkü two-face gibi büyük bir villain'i 15 dakikada harcamak çok büyük hata olur. gotham halkından gizlice arkham'a kapatıldığını düşünüyorum. harvey dent bu konuda belki de filmin en güzel sözünü söyledi daha filmin başında, her şeyden habersizken; "you either die a hero or you live long enough to see yourself become the villain." ben hala gelecek filmin kötülerinden birinin two-face olacağı iddiasındayım. gelecek ve muhtemelen son filmde çıkması beklenen diğer bir villain the riddler. filmdeki mr. reese'in riddler olduğu gibi saçma bir iddia bile duydum, öyle bir şeye imkan vermiyorum (riddler=deha, mr. reese=dangoz) ama üçüncü filmde riddler'ın çıkmasına ben de kesin gözüyle bakıyorum. beklediğim son villain/anti-villain/anti-hero ise catwoman. filmde şu diyaloğun geçtiği sahnede bunun mesajı veriliyor gibi.lucius fox: the separation will make it more vulnerable to knives and bullets.bruce wayne: all i care is that it'll hold up to dogs.lucius fox: it should do fine against cats.bunların yanı sıra harley quinn ve poison ivy ikilisini bir arada görmek de beni çok mutlu eder ama pek mümkün değil. üçüncü film mevzusunu da burada noktalayıp the dark knight'a devam edelim. rachel dawes'e bu filmde veda ediyoruz. onun karakterinin varlığını yadırgamadık ama çok da uzatılmasının manası yoktu. hikayeden olabilecek en güzel şekilde çıkartıldı. joker'in dahice planın bir parçası ve harvey dent'in two-face'e dönüşmesinin sebebi olarak. batman'in kara şövalye olmasında da etkili olduğu söylenebilir. rachel dawes sonradan eklenen ve çizgi romanda olmayan bir karakter olarak bu iki filmde görevini fazlasıyla yerine getirmişti zaten. commissioner gordon (gary oldman), alfred (michael caine) ve lucius fox (morgan freeman) karakterleri de filmde geri planda kalmadan fakat diğerlerinden sahne de çalmadan (ki oynayan aktörler düşünüldüğünde bu da bir başarı) senaryodaki görevlerini başarıyla yerine getiriyorlar.işin görsel yanına değinmeden olmaz, hele ki imax'te izleyen biri için. filmin aksiyon sahneleri çok etkileyiciydi, özellikle batman'in lau'yu hong kong'dan kaçırdığı sahne ve daha sonra swat'ı (year one'ı andırırcasına) yerle bir ettiği sahne nefes aldırmayan cinstendi. nolan'ın batmobile'ine hala alışamadım ama batpod (veya batcycle) çok iyiydi, gelecek filmde de bir batwing görürüz belki. müziklere de diyecek söz bulamıyorum, hans zimmer ve james newton howard imzalı soundtrack en az filmin kendisi gibi mükemmel. why so serious? , i’m not a hero, introduce a little anarchy, like a dog chasing cars, aggressive expansion, i am the batman ve tabii ki a dark knight öne çıkanlar ama soundtrack'te harika olmayan bir parçaya rastlamak imkansız.çok beklenildi, kırdığı rekorların ve yakaladığı başarıların ardından çok tartışıldı ama bence hiçbiri abartı değil. özellikle imdb listesinde the godfather'ı bir süreliğine de olsa zirveden atması beni çok sevindirdi, pek sevmem zira. şu sıralar 4. sırada olsa da bir çizgi roman uyarlaması için fena bir yer sayılmaz. özellikle kırdığı rekorların eski sahiplerinin niteliksizliği (potc: dead man's chest, spider-man 3) (tamam dead man's chest fena değildi) düşünüldüğünde the dark knight fazlasıyla hak ediyor bu gişe başarısını. umudum, özellikle türkiye'de, insanların çizgi romana saygı duymasını ve satışların artmasını sağlaması, ama o zor sanki biraz. titanic'i ikiye katlayan gişe yapar yine de türkiye'deki çizgi roman önyargısını kıramaz.çizgi romanlar benim için çok büyük öneme sahiptir ve the dark knight izlediğim en iyi çizgi roman uyarlaması, bu sebeple 10/10 vermekte sakınca görmüyorum. umarım salondan hayal kırıklığıyla değil hayranlıkla ayrılacağımız, gişe hasılatı için değil kalite başarısı için yapılan çizgi roman uyarlamalarının sayısı bu filmle beraber artar. he's the hero that gotham deserves, but not the one it needs right now ... and so we'll hunt him ... because he can take it ... because he's not a hero... he's a silent guardian, a watchful protector... a dark knight.--- spoiler ---
(kryptonian - 25 Kasım 2008 23:52)
normal şartlarda kesinlikle oscarda en iyi filme aday gösterilmesi gereken filmdi. bu filme sıradan aksiyon filmi diyenler muhtemelen fight club'a da dövüş filmi derler. cidden sıradan aksiyon filmi olarak görenlerin bikaç kez daha izlemesi gerekli bence bu filmi.
(iterator - 24 Şubat 2009 13:40)
"heath ledger'ın etkileyici mimikleri yoktu." diyenlere -filmin dvd'sini temin ettilerse eğer- harvey dent'i hastanede ziyaret ettiği sahnede, harvey'nin parçalanmış yüzünü gördüğü anda attığı mimiği dikkatli seyretmelerini öneririm. zira bu mimik okullarda ders olarak okutulacak düzeydedir. kaldı ki hastaneye girdiği ve çıktığı sahneler boyunca heath oyunculuk dersi vermektedir.
(gattsu - 8 Mart 2009 02:16)
--- spoiler ---filme yönelik en yaygın okuma joker’in iyi tarafı, batman’in ise kötü tarafı temsil ettiği şeklindedir. fakat bu film iyi ve kötü arasındaki bir mücadele değil, hepsinin gerekli olduğu, birbirlerinin olmazsa olmazları olan id, ego ve süperego’nun “taraflı” bir hikayesidir.joker = id;freud’un terimleriyle id, “kişiliğimizin karanlık ve ulaşılamaz parçasıdır … o herhangi bir düzenliliğe sahip olmadığı gibi, kollektif bir iyi de üretemez, sadece içgüdüsel ihtiyaçların (salt keyife odaklanan) tatminini gerşekleştirmeye uğraşır”. freud’un id’e yönelik bu tanımı joker’i tek başına tanımlamaya yeter de artar bile. fakat yine de, joker freud’un id’inde bir adım daha ötededir, mükemmel id’dir. onu mükemmel kılan şey, muhatabını ahlaki ikileme düşürebilecek planlar kuran faust’un mephistopheles’i olmasıdır. bu konuda fazlasıyla iyidir. genelde tüm gollam kentini, özel de batman ve harvey dent’i (süperego ve ego) ahlaki ikilemlerle karşı karşıya bırakabilir. bu yetenek süperego’nun (batman) karşısında onu bir adım öne çıkarır. o sadece salt keyif kaygısı güden içgüdüleri tatmin etmeye uğraşan bir id değil, kendini engelleyecek olanı alt etmesini de bilen bir mephistopheles’dir. süperego’nun tüm dayatmalarının (iyi) köküne kibrit suyu dökebilecek bir yeteneği vardır.mükemmel id’in bir artısı daha vardır, freud’un id’inde olduğu gibi hipnoz yada nevrotik semptomlar yoluyla kendisini ortaya çıkarmak mümkün değildir. kurulduğu koşullar sürekli değişkendir, neden bunları yaptığına dair hikayesi (gerekçesi) her zaman farklıdır. onu bu şeyleri yapmaya iten bilinç altındaki güdü sürekli değişkendir. birinde yüzüne yapılanlardan (yaralar) dolayı babasını suçlarken, bir diğerinde bunları yüzüne kendisinin yaptığını buna rağmen karısının kendisini terkettiğini anlatır (hikayeyi bir de süperego’ya anlatmaya çalışır, ama o bunu dinlemez). bilinçaltına inilen bu iki seansta karşılaşılan koşullar bütünüyle farklıdır. o halde mükemmel id, (joker), tanımlanamadığı için öngörülemez olandır. neden öngörülemez olduğunu da şu cümlelerle açıklar: “plan yapan birine benziyor muyum? ne olduğumu biliyor musun? arabaları kovalayan bir köpeğim. arabayı yakalasam ne yapacağımı bilemem. anladın mı? sadece yaparım. (plan yapanlara) bir şeyleri kontrol etmeye çalışmanın zavallılığını gösteriyorum.”batman = süperego;freud süperogo’yu id’de gelen emirleri engelleyen otoriter bir şey olarak tanımlar, baba figürünün uzantısı olan herşey (din, okul vs.) süperego rolünü üstlenir. yapılması gerekeni söyleyen sestir. yardımcısı alfred’in batman tanımlaması tam da bu süperego tanımının değişik açıdan yenide yapılmış versiyonudur: “dayanın, efendi wayne. dayanın. bunun için sizden nefret edecekler ama batman’in gerçek amacı bu. o dışlanabilir. kimsenin apamayacağı tercihler yapabilir. doğru tercihleri”. batman doğrunun ne olduğunu bilendir, ve üstelik doğrunun ne olduğunu buyurmak zorunda olan da.id’den bağımsız süperego’nun bu doğru/ları, batman’ı joker’in ötekisi haline getirir. fakat bu ötekilik ortadan kaldırılması gereken bir ötekilik değil, karşısında olanı anlamlı kılan bir ötekiliktir. joker’in batman’a seslenişi manidardır: “sensiz ne yaparım ben? gidip mafyayı mı soyayım? hayır. hayır. hayır, sen beni tamamlıyorsun.” bunların rolü birbirlerini ortadan kaldırmak değil, ego üzerinde hangisinin kontrolü ele geçireceği mücadelesidir. bu yüzden batman ve joker sürekli savaş halindedir, birbirlerini ortadan kaldırmayacak bir savaş halinde. joker ve batman’ın bir çok kez muhatabını öldürme imkanı bulmalarına rağmen, öldürmemelerinin nedeni budur.[eklemek gerekir; süperego'nun id karşısındaki zayıflığı en büyük anlam kaynağı olan kapitalizm'e id'in verdiği tepkidir. alfred'in batman'a neden joker'i (kolayca) alt edemediğini anlattığı sahne bunun üzerine kuruludur: "bazı insanlar para gibi mantıklı şeylerin peşinde değildir. satın almak, korkutmak, anlaşmak ya da pazarlık etmek mümkün değildir". joker, süperego'nun elindeki en büyük düzenleyici güce yani kapitalizm'e asla ayak uydurmayan biridir. para onun için ucuzluktan başka bir şey değilir, tek derdi hayalini gördüğü dünyayı gerçekleştirmektir: "batman'siz bir dünyanın hayalini gördüm". süperego'nun ortadan kaldırıldığı, yukarıdan emirlerin gelmediği bir dünyanın hayali içindedir, bu anlamda kapitalizmin ötekisi bütün anlam dayatmalarını baştan savan anaşizmle dirsek temasındaki katıksız bir sosyalizm'dir joker. ve bunları kapitalizmin tüm yasaları/kurumları batman'in yanında olmasına rağmen yapar.]harvey dent = ego;yine freud’un tanımına göre ego, “id’in dış dünyanın direkt etkileriyle şekillendirilen bir parçasıdır. o aklı ve sağduyuyu temsil eder … id ile olan ilişkisinde atın üzerindeki bir adam gibidir, atın üstün gücünü kontrol altında tutmak zorunda olan.” freud devam eder, ego, id ve süperego arasındaki dengeyi sağlamaya çabalar. harvey dent’in batman’a yaklaşımı bu yüzden joker’e olan yaklaşımından çok farklı değildir, batman’in yasalar dışında hareket etmesinden pek hoşnut olmaz.fakat burada asıl önemli olan, id ve süperego’nun mücadelelerini ego’yu ele geçirmek üzerine yapmalarıdır. ego ikisine de dirense, çabalarını bunları dengelemek üzerine inşa etse de bu ikisi arasındaki mücadele süreklidir. batman, harvey dent’i kendi mirasçısı olarak görürken, joker onun kendinin kanıtı olabileceğini düşünür. bu mücadelede joker’in elinde muazzam bir bilgi vardır: “insanı öldürmeyen şey (acı) tuhaflaştırır”. bunu harvey dent’in üzerine uyguladığında, ona en büyük acıyı tattırıp buradan sağ çıkmasını sağladığında, harvey dent tuhaflaşmıştır. batman’in kontrolünden çıkmış bütünüyle id’in temsilcisi haline gelmiştir.peki neden joker kazanır (bu muzzam bilgi neden işe yarar), bunu da harvey dent batman’la konuşmasında dillendiriyor: “çarpık zamanlarda, düzgün insanlar olabileceğimizi sandın, ama yanıldın” joker’i mükemmel id yapan çarpık zamanlardır (çığrından çıkmış zamanlar)--- spoiler ---
(24 saat uyuyan adam - 2 Ekim 2010 23:37)
the dark knight rises'dan once kendini bir kez daha izlettiren filmdir. film muhteşem bir batman uyarlaması olmasının yanında, alttan alta felsefi bir tartışma da sunmaktadır. joker, filmin bir kez başında bir kez de sonunda şöyle bir laf etmektedir: "i believe whatever doesn't kill you simply makes you stranger". bu cümle türkçe altyazıda "seni öldürmeyen şey seni tuhaflaştırır" olarak çevrilmiş olsa da bu çeviri biraz sorunludur. bu cümleyi "seni öldürmeyen şey seni yabancılaştırır" şeklinde çevirmek filmin derdine daha uygun düşmektedir kanımca. burada stranger/yabancı direkt olarak albert camus'nun yabancısına göndermedir. bunu yaparken de varoluşculuğun temellerini atan nietzsche'nin en bilinen cümlesini kullanması yönetmenin güzelliğidir. dolayısıyla film, camus, yabancı ve varoluşculuk bağlamında izlendiğinde önemli şeyler söylemektedir. 90 saniyede varoluşculuk kitabındaki tanıma göre*, varoluşcular varlığın özden önce geldiğini ve özün, kişinin kendi özgür iradesiyle şekillendiğini savunur. yani kişi kendi seçimleri ile kendi değerlerini yaratır ve bu değerler doğrultusunda erdemli bir kişi haline dönüşebilir*. doğuştan gelen bir öz, başkalarının dayattığı değerler önemli değildir. nitekim nietzsche'nin de vurguladığı gibi bir acı sizi öldürmediği takdirde özünüzü, kendi seçimlerinizle oluşturduğunuz değerler sisteminizi ya da karakterinizi (bunu bu şekle indirgemek sözlükteki felsefecileri kızdıracaksa da madem vulgarize ediyoruz) daha güçlü kılar. ancak joker, dolayısıyla nolan, varoluşcuların gözüne gözüne vurur. ınsanları öldürmeyen acılar, insanları güçlü kılmak bir yana, onları kurdukları değerler sisteminden uzaklaştırarak bambaşka bir kişi haline getirebilir. nitekim korku ve acı ile insanlar kendi oluşturdukları özlerinden, ait olduklarını iddia ettikleri değerler sisteminden çok uzağa düşebilirler. dolayısıyla öz, kişinin özgür iradesine bağlı olarak şekillenmez. filmde joker buna dışarıdan müdahale etmiştir hem de nietzchenin öne sürdüğü acıyı ve korkuyu kullanarak. two face'in ortaya çıkışı veya bomba yerleştirilmiş vapurlardaki mahkumların ve "iyi vatandaş"ların tutumları buna örnektir. öbür taraftan joker ve batman'de ise öz,herhangi bir şekilde etkilenmemiştir. yoksa onlar übermensch midir? ya da übermensch olmak süper kahraman olmak kadar imkansız bir olgu mudur? bu tartışma uzar gider. farklı okumalar ve çeşitli tartışmalar tabii ki mümkündür. ama ben derim ki, siz beni siktiredin, canım filmi böyle geyiklerle piç etmeyin. şimdi sıradaki gelsin.
(toz bezi - 20 Temmuz 2012 20:47)
film hakkında değil de joker hakkında birkaç kelime etmek istiyorum. bundan sonrası ağır spoiler içerir!film yeni başlamıştır. garip bir soygun sahnesi izlenmektedir. her soyguncu başka bir soyguncuyu öldürmekte ve son kalan paranın üzerine yatacak gibi gözükmektedir. yerde yatan vurulmuş bir banka görevlisi, son kalan soyguncuya "seni kiralayan da sana aynısını yapacak, seni öldürecek." demektedir. son kalan soyguncu, banka görevlisinin yanına yaklaşır, maskesini çıkartır ve şu sözü söyler. i believe whatever doesn't kill you simply makes you stranger-jokersiz "stronger" diyecek diye beklerken "stranger" der. (beni öldürmeyen şey tuhaflaştırır) afallarsınız orda.cristopher nolan'ın yarattığı joker karakterinde joker hiçbir zaman gücün simgesi olmamıştır. her zaman gücün karşısında yer almıştır. bu yönüyle tarihte var olan tüm kötü karakterlerden ayrılıyor. bu sebeple en sevilen kötü karakter olduğunu düşünüyorum. güç, kadın, para, hırs ya da tutku için değil yalnızca denge için kötü olmayı seçmiş bir karakter düşünün.matrixte bi sahne aklıma geldi, kahin "hayatta her şey zıttıyla yaratılmış" demişti. batman güç, hırs ve tutku için batman olmayı seçti. mafya ise kadın ve para için. joker ise bunların tümüne karşı olduğu için, dengeyi sağlamak için joker oldu. insanların jokeri bu kadar sevmelerinin sebebi ise bu karakterin gerçek hayatta var olabileceğine inanmalarıdır. teoride mümkün, pratikte ise imkansıza yakındır. yine de tarihteki en iyi kötü karakterdir.
(forzamakine - 6 Kasım 2012 01:07)
show tv'nin yayınladığı "rtük's cut" versiyonunda, two-face yerine half-face karakteri yer almaktadır : http://imgur.com/st78lsh
(locutus - 29 Kasım 2013 09:21)
efsane detaylara sahip efsane nolan başyapıtı.--- spoiler ---bahsedilmiş şeyleri tekrarlamayım ama söylenenler arasında bir detayın olmadığını farkettim. o da şöyledir; joker gökdelende köpekleri batman'in üzerine salar ve köpekler batman'i altına alarak görece bi üstünlük kurmaya başlar. bu noktada joker gider ve köpeklere vurmaya başlar, yani batman'in yanında mücadele eder.bu sahneyle birlikte bir kere daha pekişir ki joker'in amacı batman'i öldürmek değildir. joker yapay kurallara ve güçlü olana karşı anarşi halindedir sadece. kendi yarattığı güç üstün gelmeye başladığında dahi...--- spoiler ---
(freudrich nietzsche - 28 Ağustos 2014 20:46)
Yorum Kaynak Link : the dark knight