Det regnar på vår kärlek (~ It Rains on Our Love) ' Filminin Konusu : Det regnar på vår kärlek is a movie starring Barbro Kollberg, Birger Malmsten, and Gösta Cederlund. A young love fights against the stupidity and boredom of society.
Nära livet(1958)(7,6-2059)
Till glädje(1950)(7,3-1991)
Kvinnodröm(1955)(7,2-2051)
En lektion i kärlek(1954)(7,1-2350)
Kvinnors väntan(1952)(7,1-1767)
Fängelse(1949)(6,9-1383)
Hamnstad(1948)(6,7-1702)
Törst(1949)(6,7-1706)
Skepp till India land(1947)(6,6-973)
Kris(1946)(6,5-1914)
Musik i mörker(1948)(6,5-998)
soğuktu ve aşkımıza yağmur çiseliyordubergman'ın 1946 tarihli bu filminin adı tam olarak bu anlama gelmiyor ama benim içimden öyle demek geldi. konmuş bir türkçe adı yok nasıl olsa. uluslararası ismi "it rains on our love".ustaların erken dönem filmlerini izlemeyi, ustalık filmlerini izlemekten daha çok seviyorum. acemilik filmlerini daha çok sevmiyorum demek değil bu. benim bahsettiğim sadece tuhaf bir seyir keyfi. bunun da temelinde insan psikolojisi yatıyor. onların o amatör hallerini görmek; imkansızlıklarına, bocalamışlıklarına şahit olmak garip bir keyif veriyor insana. "olum ben senin çömezliğini de bilirim" demek gibi sanki.ya da insan psikolojisi falan diyerek lafı dolandırmayayım. düpedüz kıskançlık bu, hiç şüphe yok. ölesiye bir kıskançlık var hem de. varsın olsun. onları kıskanmak bile bir lütuftur. böyle söyleyince de kıskançlıkla beraber bir de kendini beğenmişlik oldu sanki. olsun gözüm olsun... bu da benim sana kendini beğenmiş bir kıskançlığım olsun. 3 paket.bunu ortalamaya bakarak söylüyorum. yoksa her yönetmenden bu keyfi almak pek tabii ki mümkün değil. daha ilk uzunuyla adı konmamış ustalığını gösterenler de var. fakat bu filmle birlikte görüyoruz ki, bergman bunlardan biri değil. babadan tanrı değilmiş, sonradan tanrı olmuş kendisi. peyderpey çıkmış olimpos'un zirvesine.öyle yerlerde sürünen bir filmle karşı karşıya değiliz lakin bergman'ın o kendine has çizgisinden epey uzak bir film. o dönemler farklı denemeler farklı arayışlar içinde, çizgisini oturtma arayışındaymış belli ki. ya da kafasında oturtmuştu ama onu yansıtma becerisini elde edememiş daha. sinema dehası da daha çok bu zaten.oyunculuklara da bir miktar değinmek gerekirse, orada durum biraz garip. ana karakterler hariç oyunculuklarda hiç sıkıntı yok ama baş rollerdeki oyunculuklar dökülüyor. ortada bir oyunculuk sorunu varsa suç oyuncudan çok yönetmendedir her zaman (bergman'ı eleştiriyorum, ihi). ben aslında, anadilinizde oynamayan bir oyuncunun oyunculuğunu değerlendirmeyi pek sağlıklı bulmam. ya da o dilin konuşulduğu bir toplumun gerçekten sağlam bir parçası değilseniz... ancak ana rollerdeki döküntülük, buna rağmen fark edilebilir seviyede. bu durumu daha da vahim hale getiriyor. ben yine de baş roldeki aktrisi keyifle izledim. neden? kendisini görür görmez "greta garbo mu lan o?" dedim çünkü. böyle bir şey tabii ki mümkün değildi ama ben yine de bu benzerlik nedeniyle zevkle izledim kendisini. garbo'ya olan ufak bir benzerlik bile bal gibi bir tat bırakıyor. keşke kayıp bir filmi olsaydı da birden gün yüzüne çıksaydı. bal kazanına düşmek gibi.garbo'nu adı geçince filmden de yazıdan da koptum. ben şurada biraz sincaplarla konuşayım. oldu.
(ronesans adami - 27 Aralık 2016 00:30)
Yorum Kaynak Link : det regnar pa var karlek