Süre                : 1 Saat 33 dakika
Çıkış Tarihi     : 14 Eylül 1953 Pazartesi, Yapım Yılı : 1953
Türü                : Drama
Ülke                : İsveç
Yapımcı          :  Sandrews
Yönetmen       : Ingmar Bergman (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Ingmar Bergman (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Åke Grönberg (IMDB), Harriet Andersson (IMDB)(ekşi), Hasse Ekman (IMDB)(ekşi), Anders Ek (IMDB)(ekşi), Gudrun Brost (IMDB), Annika Tretow (IMDB), Erik Strandmark (IMDB), Gunnar Björnstrand (IMDB), Curt Löwgren (IMDB), Kiki (IMDB), Lissi Alandh (IMDB), Julie Bernby (IMDB), John W. Björling (IMDB), Naemi Briese (IMDB), Michael Fant (IMDB), Karl-Axel Forssberg (IMDB), Åke Fridell (IMDB), Erna Groth (IMDB), Eric Gustafson (IMDB), Conrad Gyllenhammar (IMDB), Vanje Hedberg (IMDB), Agda Helin (IMDB), Mats Hådell (IMDB), Gunborg Larsson (IMDB), Gunnar Lindberg (IMDB), Göran Lundquist (IMDB), Olav Riégo (IMDB), Hanny Schedin (IMDB), John Starck (IMDB), Mona Sylwan (IMDB), Majken Torkeli (IMDB), Sigvard Törnqvist (IMDB)

Gycklarnas afton (~ Sunset of a Clown) ' Filminin Konusu :
Gycklarnas afton is a movie starring Åke Grönberg, Harriet Andersson, and Hasse Ekman. The complicated relationships between a circus ringmaster, his estranged wife and his lover.


  • "bergman'ın bergman olduğu filmdir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bergman'ın yine hayallere ve insanın iç dünyasına odaklandığı ingilizcesi the naked night olan 1953 yapımı filmidir. bir sirk sahibi ve metresinin kaybediş öyküsüdür. sirk sahibi albert sirkte işlerin kötü gitmesinden ve artık para kazanamadığından dolayı sirk işletmeciliğinden vazgeçmek üzeredir. bu sırada sirki eski karısının bulunduğu kente doğru götürür ve şehirde son bir oyun tertip eder. ama esas amacı şehirdeki terk ettiği karısına geri dönmektir. karısına geri dönme planını genç ve güzel metresi fark edince iki sevgili ayrılır. metresi rolündeki ve birçok önemli bergman filminde ** rol alan harriet andersson ise bu ayrılık sırasında önceden etkilendiği bir tiyatrocuyla ve bir kolye karşılğında birlikte olur. ancak ne sirk sahibi albert eski karısına geri dönebilir ve düzenli bir hayata başlayabilir ne de metresi anne ünlü bir tiyatrocu ile evlenerek soylu bir hayata adım atabilir. ikisi de sonunda birbirlerine geri dönerler, çünkü kaderlerinin birbirleri olduklarını fark ederler. bergman anlatımıyla sistem yanlısı bir tavır çizerek herkesin ait olduğu sınıfta kalması gerektiğini, soylular ile alt tabakanın sadece çıkar ilişkileri doğrultusunda bir araya gelebileceğinin altını çizer. sinematografik dili bakımından ayrıntılara ve sembollere yüklenerek kişilerin hayatlarından ipuçlarını ve aslında filmin sonunun bu ayrıntılarda ve sembollerde gizli olduğunu betimler.


    (precision - 17 Mayıs 2007 10:48)

  • comment image

    bergman'ın erken dönem yapıtlarından ve sanırım bergman bir fellini filmi çekse buna yakın bir şey olurdu. filmde bir sirk sahibinin ve sevgilisinin hayatlarından sıkılıp değişiklik aramaları anlatılıyor. daha çok erkeğin hikayesi ön planda ve kadın yüzeysel geçildiğinden eril bir film olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. bana sınıfsal mesajlardan daha çok bergman adına bir özeleştiri de taşıyan, ve bergman'ın kadına bakışının ilginç (ve arızalı) örneği gibi göründü bu film.

    bu özeleştiri, tiyatrocuların kendilerini sirktekilerle (yani soytarılarla) eşdeğer gördüğü sahnelerde ve erkek karakterin 'gösteri dünyası'ndan sıkılıp yerleşik, kendi deyimiyle düzenli işinin ve bankada fazladan parasının olduğu bir "memur" hayatına özlemini dile getirdiği sahnelerde görünür oluyor. bildiğim kadarıyla da evlilik dışı ilişki bergman'a pek yabancı bir kavram değil, buradan otobiyografik bir bağlantı kurulabilir. daha detaylı konuşursak, ki izlemeyenler o kadar detaylı konuşmaz herhalde, filmde kafamı kurcalayan bir iki nokta var; anlatayım.

    filmde üç kadın karakter var: ikisi dingildek, birisi kendi parasını kazanabilen ve kimseye muhtaç olmayan, yani "kadın" gibi olmayan bir kadın ki onu da filmde en fazla bir iki dakika görüyoruz. en derin karakter diyebileceğimiz sevgiliyse filmde hiç bir değişim yaşamadan, geldiği gibi giden bir karakter ve oldukça yüzeysel; burada iltimas erkekten yana olduğu için onun değişimini izliyoruz. filmin başındaki flashbackle de vurgulanmışlıktan hareketle anlıyoruz ki palyaçoyla sirk sahibi arasında bir çok paralellik var. ikisi de eşleri tarafından aldatılıp küçük düşürülüyor. burada bir sahiplenme söz konusu, kadın erkek için sahip olunması satın alınması gereken bir obje: bu bağlamda, filmin ortalarında tiyatroya kostüm istemeye giden sirk sahibinin karısına orasını burasını açıp tiyatro sahibini ikna etmesini istediği ve sondaki düello sahnesi önemli. ayrıca zaten filmde kesinlikle sevgi yok. filmin başında anlıyoruz ki iki sevgili de her şeyden sıkılmış ve değişiklik arıyorlar, ve gittikleri her yerde kabul edilmiyorlar; sonda da mecburiyetten bir birliktelik yaşıyorlar. sondaki düello sahnesini ise çiftleşmek için dişi arayan hayvanların 'kazanmak' için kavga etmelerine paralellemek çok da abes değil. şu da var ki filmde kadına sahip olduğunu düşünen aynı erkekler, doğal olarak kadın başkasıyla seviştiğinde ya da soyunduğunda bunu kendilerine yapılmış bir hakaret gibi algılıyorlar; gerçi bu palyaçonun eşinde çok daha belirgin, zira bergman sevgili (harriet andersson) karakterini orospu gibi çizerek olayı rasyonalize ediyor.

    tabi senaryonun bahsettiğim yönlerine rağmen film görsel olarak müthiş, harriet andersson'un erkeğe yukarıdan baktığı açılar, kolyenin gözüktüğü sahnedeki mizansen çok etkileyici. özetle: acısıyla tatlısıyla erken döneminden formda bir bergman filmi yani.


    (shocktheworld - 26 Nisan 2009 21:46)

  • comment image

    ilk göz ağrım, ilk ingmar bergman filmim. albert'in metresinin boy aynası önündeki sahnesi en güzel görselliğe sahip en acı sinema anlarında biridir benim için. o kolyeye bakarken biz de aynada ona bakışına bakarız.


    (oneshortsleeppast - 31 Mart 2011 16:58)

  • comment image

    özgürlüğe ve hayâllere pranga vurduğu düşünülerek terkedilen "düzen"in yaş ilerlediğinde ve de hayâller istenildiği gibi gerçekleşmediğinde arandığını inceden inceye işleyen film. diyaloglarında o dönemin sirkleri ve tiyatroları arasında geçen çekişmelere de göndermeler vardır.


    (martin jacques mystere - 15 Ekim 2011 02:07)

  • comment image

    bergman'ın yönetmeni olduğu filmleri içerisinde, 1953'e kadar çektiği en rüyasal film denilebilir. hepsinin içerisinde rüyasal ya da bergman'ın ileriki yaklaşımına dair nüanslar bulmak mümkün ama melankolik dramadan sıçrayış bu filmde daha da hissediliyor.

    filmin genelinde beni etkileyen ana olarak iki şey oldu (ki aslında bunlar belki de tek şey). birincisi, kaotik hayat içerisinde yüzeyde herkesin birbirini terketmek, kaçmak vb. eylemlerle suçlaması ama derinde kendisinin tam olarak içinde bulunduğu kaostan biraz olsun çıkmayı, kenara çekilip dinlenmeyi istemesi; ikincisi ise, filmin en sonunda anlatılan rüya. hatta palyaçonun anlattığı bu rüya başlı başına filmin bilinç dışı yatağı gibi:

    -bu öğleden sonra içkiden sızdığımda bir rüya gördüm. alma (karısı) bana gelip şöyle diyordu, "zavallı şey, yorgun ve üzgün görünüyorsun. biraz olsun dinlenmek istemez miydin?" "evet", dedim. "seni doğmamış bir çocuk kadar küçülteceğim," dedi. "rahmime tırmanır ve huzur içinde uyursun." dediğini yapıp rahmine doğru yavaşça süzüldüm ve orada mışıl mışıl, huzur içinde uyudum, beşikteymiş gibi sallanarak. sonra gitgide daha da küçüldüm, ta ki minik bir tohum oluncaya kadar, sonra yok oldum.-


    (deutsche mark - 24 Temmuz 2017 12:08)

Yorum Kaynak Link : gycklarnas afton