• "kadın sorunlarının cinayetler ile çözülebileceği mesajını vermiş. şaka maka bile olsa gizli içerik bu yönde.ayrıca ahmet mümtaz taylan iskenderi oynamıştır resmen."
  • "söz konusu ankaray olduğunda yanlış bilgidir, zira kurtuluş'tan sonra bir durak daha var: (bkz: dikimevi)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    sırf konusu semtimde geçtiği ve adını da ondan aldığı için bile izlemeye can attığım filmdir. fragmanını izledim, demet akbağ çok uğraşmış belli ki çünkü mükemmele yakındır bir istanbul ermenisinin aksanını yapmakta. bir sahnede söylediği "aman ağavni" şarkısı da tam bir bozuk istanbul ermenicesi ile söylenmiş bir şarkıdır.

    şarkının söylerini yazayım da tam olsun:

    ıstanbul'in campan tsugin ızgaran*
    dohtor na yeğere halkhin maskharan*

    aman ağavni yandım ağavni
    ur elar katsir*
    ortan mınatsi*

    ağavnin dohtorin yatah gıpıre*
    dohtorı ağavniyin harçlıh gıtsıke*

    aman ağavni yandım ağavni
    ur elar katsir*
    ortan mınatsi*


    (cosmic girl - 18 Aralık 2011 20:02)

  • comment image

    dün akşam istanbul galası yapılan, 6 ocak'ta gösterime girecek; kadrosunda belçim bilgin, demet akbağ, asuman dabak, ayten soykök, nihal yalçın, damla sönmez, yavuz bingöl ve ahmet mümtaz taylanı bulunduran yusuf pirhasan filmi.

    --- spoiler ---

    farklı farklı dertleri olan 6 kadının birbirine tutanarak hayatta kalma hikayesini anlatan filmdir. düğüne iki hafta kala terkedilen eyleme (bkz: belçim bilgin) en zor zamanlarında saadet apartmanı kadınları yardımcı olacaktır ve bir diğerine yardım etmek gerektiğinde (bkz: gülnur) yine hep birlikte hareket edeceklerdir.

    her gün başka bir üçüncü sayfa haberi malzemesi olan kadınların filmidir. propagandaya kaçan söylemlerine rağmen ince esprileriyle güldüren filmde demet akbağ mükemmel istanbul ermenisi şivesiyle hayat verdiği vartanuşla döktürürken, ayten soykök ve nihal yalçın bütün yeteneklerini sergiliyorlar. ekibin en genç üyesi damla sönmez asi ergen kız rolünde ablalarının yanında değil gölgede kalmak delici bakışlarıyla ben burdayım diyor. o kadar doğal oyunculuk arasında bir tek belçim bilgin'in oyunculuğunu biraz dramatize bulduğumu söylemeliyim.

    ---
    spoiler ---

    inandırıcılıkta zaman zaman sınırları zorlasa da bir kadın olarak bu filmin çok ses getirmesini canı gönülden diliyorum.


    (la mariposa - 5 Ocak 2012 10:28)

  • comment image

    evrensel gazetesinden çağdaş günerbüyük'ün hakkında şöyle bir yazı kaleme aldığı film:

    --- alinti ---

    son zamanlarda sıkça gündeme gelen kadına yönelik şiddet meselesi, bir filme de konu oldu. hani, bir çözüm ya da ilerleme sağlanamasa da kamuoyunda daha yaygın olarak tartışılmaya başlayan sorun, bir kez de barış pirhasan’ın yazdığı, oğlu yusuf pirhasan’ın yönettiği kurtuluş son durak ile haber olmaya şimdiden başladı.

    burada anlatılan, bir apartmanda yaşayan bir grup kadının hikayesi, olarak başlıyor. apartmana yeni taşınan eylem, nikaha iki hafta kala nişanlısı tarafından terk edilmiş, parası kalmamış, işten ayrılmış, haliyle bunalımda bir genç kadın. onun gelişiyle, diğer karakterleri tanımaya ve olayların nereye gideceğine dair bir fikir sahibi olmaya başlıyoruz. eylem, apartmandaki okumuş, üst sınıf kadını temsil ediyor. onun dışındaki kuaför kadın, kocasından sürekli dayak yiyen komşusu, onun kuaförde çalışan genç kızı, ermeni abla, eski pavyon şarkıcısı şimdi mafyatik bir adamın metresi, apartman kadınları kadrosunu oluşturuyorlar. başta, depresyon, dedikodu, dayak ve kabullenme, antidepresanlarla ayakta kalma, uyku haplarıyla uykuya dalma, kurtuluş son durak kadınlarının hayatlarının özeti gibi. eylem’in müdahalesiyle bu tablonun dışına çıkılıp bir umut ışığı yakılıyor.

    bakalim nereye gidecek

    film buradan sonra biraz da fantastik bir şekilde kadının kurtuluşuna dair olumlu bir direniş hikayesi anlatmaya başlıyor ya, oradan sonraki kısma ilişkin eleştiriler daha çok siyasi kategoride değerlendirilebilir. ama o kısma gelmeden, karakterlerin kuruluşu ve öykünün başlatılışı, zaten genele dair büyük laflar etmenin başlıca niyet olduğunu fazlasıyla belli ediyor. yani, önümüzde birtakım kadın sorunları var ve bunlar doğru dürüst derinleştirilmeden izleyicinin önüne atılıyor ki, filmin konusu genel kadın meselesi olabilsin. eylem, terk edilmiş, belki aldatılmış, ya da filmde ima edilen haliyle ‘ortada bırakılmış’ bir kadın olarak sempatiyi hak etmeyi bekliyor, ayrıntı bilmiyoruz, sadece eski nişanlının hıyarın biri olduğunun farkındayız. kocasından dayak yiyen kadının hikayesinde de hiç ayrıntı yok, herifin her tarafından pespayelik ve hanzoluk akması dışında. kısaca, karakter değil hiçbiri, tipler; ‘kadın döven adam böyle olur’ ezberi gibi, prototipler.

    kadınların iyi oyunculuğu, biraz abartının gölgesinde kalmış olsa da, filmin geneline hakim bu fantastiklik haline paralel. şaşırtıcı bir şekilde her zamanki kadar abartılı olmayan demet akbağ’ın vartanuş’u derdini duygusunu en iyi seyirciye geçiren karakterlerden biri olabiliyor. belçim bilgin ve nihal yalçın özellikle inandırıcı ve başarılılar.

    eğlenceli olmasına eğlenceli, ama böyle her şeyin çok ezbere gibi başladığı bir film nereye varabilir diye insanı kara kara düşüncelere sevk etmesi pek mümkün. neyse ki devamında olanlar ‘bakalım nereye gidecek’ diye bir merak uyandırıyor.

    biraz sondan konuşmak gerek

    yazının buradan sonrası, filmin sonunu öğrenmekten kaçınanlara göre olmayacak.

    her lafa başlarken edilen ‘her türlü şiddete karşıyız’ lafını sloganlaştıran filmin bu esprisi çok anlamlı. malum, siyaseten doğruluk bazen de insanın elini kolunu bağlıyor ve böyle anlamsız, boş lafların kolayca edilmesine, herkesten beklenmesine davetiye çıkarıyor. kadınlar, şiddet görmeyi istemiyor ama filmde görüyoruz işte, barışçıl yöntemleri bir yere kadar işe yarıyor.

    çünkü gördükleri şiddete karşı mücadele etmeyi kafasına koyan kadın grubu, yanlışlıkla gibi görünen bir şekilde, art arda adamları öldürmeye başlıyor. ne kadar yanlışlık olduğu tartışılırsa da, zaten sonunda adamları ortadan kaldırıp hiç pişmanlık duymayarak bu tartışmayı da anlamsızlaştırıyorlar. karşılarında organize bir şiddet olduğu ve devletin de şiddet gösteren adamları koruduğunu filmde apaçık gördüğümüz andan itibaren, bu adamlarla başka türlü başa çıkamıyor olduklarını en azından anlayıp onlara hak veriyoruz. ama her lafları yine aynı, ‘biz her türlü şiddete karşıyız’...
    elbette, birkaç kadının, birkaç erkeği ortadan kaldırıp, polis rehin alıp dertlerini dünyaya duyurdukları için kahraman olmaları, giderek tüm ülkedeki kadınlar için direnişin simgesi ve başvuru kapısına dönüşmeleri, gerçekçi bir kurtuluş yolu gibi görünmeyebilir. bir filmin sınırları içinde bu bir sıkıntı sayılmamalı, üstelik, kadınların karşısında organize bir şiddet mekanizmasının olduğunu yerli yerince anlattığından, siyasi duruşu sağlam bir film olmuş kurtuluş son durak.
    çünkü son durak’ta da altı çizildiği üzere, kurtuluş yok tek başına.

    --- alinti ---


    (mustemilat - 7 Ocak 2012 00:58)

  • comment image

    film eğlenceli olmuş ama çok çok daha iyi olabilirdi. kadın karakterler çok dengeliydi ama ben şahsen, belçim bilgin'i çok başarılı bulamadım. en uzun kadın rolu onda olsa da, gerekli karizmayı oluşturamadı bana göre. demet akbağ minicik bir mimik ile ya da bir cümle ile rolune oturuken siz kulağınızla o "cuk" sesini duyuyorsunuz. keza, diğer bütün kadın oyuncularda çok iyilerdi rollerinde. tam oturmuşlardı ama belçin hanım biraz "kasılmış" kalıyor yanlarında. bu karakterin buhranı vs'den kaynaklanan bir kasılma değil, bir oturmama söz konusu. keşke biraz daha içinde olsaydı da, daha da zevk alsaydık. güzel bir bayan, bolbol yakın çekimle yüz güzelliği vurgulanmaya çalışılmış vs ama olmamış. bu film nedense bana belçim hanım'a yol açsın diye yapılmış gibi geldi. film başarılı olsun diye de çok güçlü bir alt kadro ile başarı garantilenmiş gibime geldi. belki adımdan dolayı böyle hafif çemkirik bir yazı yazdım ama kafamdan geçen tam olarak bu...


    (chemkirella - 8 Ocak 2012 12:48)

  • comment image

    not: ara ara spoiler içerebilir...

    belçin bilginin başarısız oyunculuğuna karşılık, ayten soykök ve damla sönmez'in tam tersine gayet başarılı oynadığı filmdir... dün öyle maaile gittik filme... genelde kadına yönelik şiddete ilişkin doğru mesajlar verirken, aslında mesajdan da öte gerçeği sakince, olduğu gibi yansıtırken, sonrasında verdiği mesajlarla, olayların örgüsüyle ikileme düşmüş filmdir... özellikle nihal yalçın'ın filmin sonunda söylediği karını boşa beni al minvalindeki sözleri olan şarkı kadın dayanışması noktasında inanılmaz bir tezat oluşturmuş... dediğim gibi bizce belçim pek bi kötüydü, şaşırdık sanki biraz, daha iyisini beklerdik... en güzel yanı benim dokuz yaşındaki küçük erkek faremin filmin sonunda

    gelsin baba, gelsin koca, gelsin devlet, gelsin jop
    inadına isyan inadına isyan inadına özgürlük diye bağırmasıydı... velet sabah kalktığında bile bu sloganı atıyordu mantığını ve nedenini sorgulayarak...

    filmi izlediğime pişman oldum mu, para verdiğime falan ? yok olmadım, izlemek lazım... ama çıktığımda ufff ne güzel bir film, oyunculuklar çok iyi vs diyemedim üzgünüm... özellikle de ikinci yarı itibarıyla olayların evrildiği yön çok saçmaydı ve hikayenin havada kalmasına neden oldu kafamda... ama hırsız karakterine de hasta olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim... beni en çok güldüren karakterdi diyebilirim...

    senin izledikten sonra pişman olmadığın film ne ki lan derseniz

    (bkz: sohbahar) ya da (bkz: karpuz kabuğundan gemiler yapmak) ya da (bkz: dedemin insanları)

    derim misal... bunları da öylesine, gereksiz bir bilgi olarak sundum... neden bilmem...


    (banakalanaskintadi - 23 Ocak 2012 10:11)

  • comment image

    belçim bilgin in ne kadar kötü bir oyuncu olduğunu göze sokan film. yüzünde üzgün ya da öfkeli olduğunu gösteren en ufak bir mimik yokken gözlerinden süzülen su damlacıkları irite ediyor. diğer oyunculuklar ise bir o kadar başarılı. madem tanıdık kontejanından birilerini filmlere koyacaksınız bari başrol olmasın....


    (findiklikahve - 30 Kasım 2012 09:59)

Yorum Kaynak Link : kurtuluş son durak