Schindler's List (~ Schindler'in Listesi) ' Filminin Konusu : 2. Dünya Savaşı yıllarının Nazi Almanya'sında girişimci bir Alman Oskar Schindler, askeriye için metal kaplar üreten bir fabrika kurar ve bu iş için sermayeyi ve iş gücünü Yahudiler üzerinden sağlar. İlerleyen zamanda Yahudiler'in gördüğü baskıyı içine sindiremeyen Schindler, onları kurtarmak için uzunca bir liste yapar.
Ödüller :
The Shawshank Redemption(1994)(9,3-2355681)
The Godfather(0)(9,2-1700803)
The Godfather: Part II(1974)(9,0-973446)
The Lord of the Rings: The Return of the King(2003)(8,9-1550659)
Pulp Fiction(1994)(8,9-1662820)
The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring(2001)(8,8-1687286)
Forrest Gump(1994)(8,8-1812582)
Fight Club(1999)(8,8-1638377)
Saving Private Ryan(1998)(8,6-1124800)
The Silence of the Lambs(1991)(8,6-1102098)
Se7en(1995)(8,6-1253809)
The Green Mile(2000)(8,6-1203157)
Golden Globe-Best Motion Picture - Drama
Academy Awards - Oscar : "En İyi Film"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Yönetmen"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Film"
BAFTA : "David Lean Award for Direction"
Golden Globes : "Golden Globe-Best Director - Motion Picture"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Özgün Senaryo"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Screenplay - Adapted"
Golden Globes : "Golden Globe-Best Screenplay - Motion Picture"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Actor in a Supporting Role"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Sinematografi"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Cinematography"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Prodüksiyon Tasarımı"
sabah kalkan bir ss subayın eline tüfeği alıp avludaki yahudileri vurması buna karşılık alman bir işadamının* insanları kurtarmak uğruna harcadığı çabayı iyi bir kurguyla anlatan bir başyapıt.
(morkeste morke - 30 Mart 2002 23:53)
hani cem yılmaz'ın bir lafı vardır. bir filmi beğenmemiş olabilirsiniz, bunun tek sebebi filmin bir yerinde çapak olması bile olabilir. ulan çapağı geçtim, bir gerekçe bile göstermezsin, ''sevmedim işte, banane banane'' desende olur. ama ''hamamda eşcinsel ilişki olmaz'' dediğiniz zaman komik duruma düşüyorsunuz ister istemez. boktan şeylerle öyle kolayca karalanamayacak kadar güzel bir filmdir schindler's list. insana tarihsel bir gerçeği hatırlatır, 'bunlarda oldu' dedirtir. bunu da oldukça başarılı yapmıştır ki aldığı oscarlar bu gerçeği kanıtlar. gerek müziğiyle, gerek filmin seyirciye aksettiriliş biçimiyle içimizdeki insanlığı uyandırır. koskoca yahudi soykırımını tamamen anlatması zaten mümkün değildir. onun için film bir yönüyle(oscar schindler'in hikayesi) soykırımı bir yerinden tutmuş, en azından tuttuğu yeri ve genel olarak holocaust'u bir şekilde anlatmaya çalışmıştır. filmin amacı bizim yahudileri daha çok sevmemizi sağlamak yahut schindler'e hayır duası ettirmek değil, bir insanlık vahşetini hatırlatmaktır. bazı sahnelerinde çoğu insanı ağlatmayı başarmışsa bu yapıt, açıktır ki başarılı da olmuştur. ''3 saatlik yahudi propagandası'' olarak görenlere ''size göre öyle'' demek isterim. bir filmi hangi gözle izlediğiniz önemlidir. bir çok kişinin övdüğü 7 oscarlık yapıttan anladığınız tek şey ''yahudilerin reklam filmi'' olduğuysa, o da ayrı bir başarıdır, zira algıdaki o muhteşem bozukluk her kula nasip olmamaktadır. aynı şekilde bütün hollywood filmlerini ''2 saatlik amerikan propagandası'', bütün ispanyol filmlerini ''ispanyol propagandası'', bütün türk filmlerini ''türk propagandası'' olarak etiketlemek mümkündür. ülkelerin film çekerken ki tek amacının kendilerinin ya da birilerinin propagandalarını yapmak olduğu gibi harikulade çıkarımlar da pekala yapılabilir. büyük ihtimalle, osmanlı tarihiyle ilgili bir filmi tarih olarak değilde salt ''türk propagandası'' olarak görecek bir zihniyet, bunu da gerçekleşmiş bir soykırımı anlatan bir yapım olarak değilde bir ırkın propagandası olarak görebilir, normaldir. bu insana hatırlatmak gerekir ki, insanlar bu filmi izlerken ölenler yahudi olduğu için ağlamamaktadır. bu filmi izleyen insanlar otomatik olarak ''yahudi hayranı'' olmamaktadır. bu filmde anlatılanlardan çok daha fazlası yahudilere yapılmış, nice işkenceler gerçekleşmiştir. 6 milyon insan ölmüş, sistemli bir soykırım olduğu belgeleriyle kanıtlanmış, gözümüzün içine sokulmuştur. bu film tarihteki en önemli olaylardan birini ele alması bir yana insanlara faşizmin ne denli nefret edilesi olduğunu göstermiştir. insanlar bu filmi izledikten sonra nasıl tüm almanlara nefret okumuyorlarsa, tüm yahudilere de haksızlığa uğramış gözüyle bakmıyorlar. ama her şeyi ırk boyutuna çekip yorumlamayı seven insanlar, filmden sadece ''yahudiler bolcana övülüyo, başka bişi yok, full yahudi reklamı'' gibi sığ bile diyemeyeceğim bir yorum çıkarmakta bir beis görmemektedir. benzer bir mantığın ''ya tamam ölmüşler ama israil'in filistin'e yaptıklarını düşününce o kadar da üzülmedim'' şeklinde düşünmesi ise beni tümden çıldırtmıştır. ortada vakti zamanında sırf yahudi olduğu için öldürülen milyonlarca insan var. ki sadece yahudilerde değil aslında, çeşitli gruplara mensup kişiler de bu sistemli soykırımın kurbanı olmuştur. 60 küsür sene önce kimliklerinden dolayı türlü türlü işkence gören ve yaşam hakkı ellerinden alınan insanlara, bilmemkaç nesil sonrası çocuklarının yaptıklarından dolayı üzülmüyorsanız, o sizin ahmaklığınız derim. şöyle düşünün, orada ölenler yahudi olmasaydı, başka bir ırktan olsalardı daha çok üzülecektiniz bu mantığa göre. yani soykırıma uğrayan insanların ırklarına göre üzülme derecenizi belirliyorsunuz demektir bu. bunun ise adı, açık ve net ırkçılıktır, faşizmdir. orada ölen insanların şu andaki israil devleti politikalarıyla ilişkisinin olmadığını görmemek ise öküzlüktür. üstüne üstlük israil devletinin filistin'e karşı yürüttüğü politikalardan dolayı şu an ki israil halkı bile suçlanamazken koskoca yahudi ırkını toptan suçlamak öküzlüğün üstündedir, şu an anlamını karşılayacak bir kelime bulamadığım bir aptallıktır. ''duygu sömürüsü yapılıyor, çok fazla yanlış bilgi veriyor'' sözüne gelince. yanlış bilgi vermesi filme getirilecek bir eleştiridir. oturur hangi noktaları yanlış aktarırsın zira tarihi bir olayı anlatma iddiasındaki bir filmde büyük bir yanlış görmek hakkımız değildir. ama duygu sömürüsü konusuyla ne kastedildiği belli değil. zaten bu film bir trajediyi anlatıyor, ne duygu sömürüsü... milyonlarca insan(milyonlarca efendim, az uz değildir bu sayı, birden bir milyona saymaya kalksanız bir iki haftayı bulur, ölen 6 milyon insan ankara'nın nüfusundan fazladır) işkenceye tabi tutulmuş, kurşuna dizilmiş, gaz odalarına hapsedilmiş, köle gibi çalıştırılmış. bunu anlatan filme yönelen eleştiriye bakın: ''duygu sömürüsü yapıyor'' zaten filmin asıl amacı bu vahşete karşı insandaki duyguları ateşlemektir. filmde anlatılan çoğu olay gerçek olup, görülenden binlerce katı kadar gerçekleşmiştir her biri. ''film müziklerini kaldıralım, hiç işkence gören yahudi koymayalım, 6 milyoncuk insan ölmüştür diyelim gitsin'' mantığı gün gelir ''fazla abartılıyor bu soykırım ya'' cümlesine dayanır ki bu da en nihayetinde suç teşkil eder. hatta gün gelir ''bu, yahudilerin orta doğuya yerleşmek için uydurdukları bir yalandır'' diyen ahmedinejad'a bile varırız. bu filme duygularımızı sömürüyor demeden önce, oturup trajedinin büyüklüğünü gözden geçirmek ve galatasaray yenilince 3 gün yas tutan bünyenin yahudi soykırımına niye kayıtsız olduğunu araştırmak gerekir. ''tüm film, schindler'in etrafında dönüyor, schindler'in bazı hareketleri de yapmacık olmuş.'' sözüne en iyi cevap ''bu bir belgesel değil, film'' olabilir. bir film tarihi bir olayı objektif anlatmaz, senaryolaştırır, bundan dolayı içinde 40 tane alakasız şey görmemiz bizi şaşırtmamalıdır. pearl harbor izlerken araya sıkıştırılmış aşk hikayesidir zaten onu film yapan. ''o nerden çıktı ya'' diyenlere bizim tarihi filmlerden öğrenmediğimizi(en azından öğrenmememiz gerektiğini) hatırlatırım. oscar schindler'in arabayı satıp 10 kişiyi kurtarabilirdim diye yakınmasının gerçek olup olmadığı değildir önemli olan. önemli olan, o sahnenin sizi etkileyip etkilemediğidir. arada doğru olmayan ayrıntılar elbette olacaktır, çünkü tekrar söylüyorum, bu belgesel değildir, bir filmdir. bir tarihi olayın her ayrıntısını doğru bilmek isteyen biri film seyretmesin, açsın güvenilir bir belgesel yahut belgeleriyle açıklayan bir kitap bulsun. bu filmin amacı mutlak doğruluk değil, sadece soykırım hakkında fikir vermek ve izleyenlere bunun ne dehşet verici bir trajedi olduğunu anlatabilmektir. gerçek hayatında tarihi tarih kitaplarından değilde filmlerden dizilerden öğrenen insanların ''o kırmızılı kız ne öyle, oscar ondan mı etkileniyo yani, ıyy ne yapmacık'' diye tepki vermeleri normaldir. filmlerdeki bazı abartılı yerlere ondan 5 kat abartılı tepki vermeden önce, insan kendine ''it is just a movie'' telkini vermeli, sonra da ''ulan mis gibi film, illa olumsuz bir şey yazmak için kasmanın ne alemi var'' düşüncesine gark olmalıdır.
(longair - 1 Aralık 2007 08:40)
güzel olmasına güzel de almanlar ingilizce konuşmamalı be kardeş.
(wounded walker - 24 Mart 2008 12:28)
spielberg'in filmde sadece acıtasyon yaptığını, filmi kişiselleştirdiğini ve aynı zamanda siyasileştirdiğini söyleyenlerin sayısı gerçekten az değil. halbuki sadece tek bir noktaya dikkat çekilirse durum daha iyi anlaşılıcak. evet film yahudi soykırımını neredeyse tüm çıplaklığıyla gösteriyor. katliam sahnelerinin o basit, abartıya kaçmayan "oldu bitti" gerçekçiliği bu tarz sahnelerden zerre etkilenmeyen bir insanı bile etkilemeyi başarıyor. peki burda spielbergin tek amacı acıtasyon yapmak mı? ne yani o kırmızı elbiseli minik kız çocuğunun tüm o vahşetin, savaşın ortasında tüm çocuksuluğuyla paytak paytak yürümesi ve sonra gidip bir yatağın altına saklanıp tüm bu gürültüye kulaklarını tıkaması, bunların hepsi spielberg imalatı bir acıtasyon ürünü müydü? gerçekten de spielberg'ün derdinin burda sadece "bakın pis lanet almanlar yahudileri böyle böyle öldürdüler" demek olduğuna mı inanıyosun. hayır filmi bu şekilde yaftalamak gerçekten de çok acımasız olur. milliyetçilik teması bazı spielberg filmlerinde bolca yer almıştır gerçi ama burda amaç sadece bu değil. burda spielberg'ün amacı salt kendi ırkını milletini kayırmak değil. ve bunun en büyük kanıtı da oskar schindler'in ta kendisi aslında. oskar schindler bir alman. aslında tüm bu karmaşanın içerisinde kurtardığı hayatları göz önüne alırsak dönemine göre bambaşka bir "alman". belki bir dahi. amiyane tabirle "raconuna uygun davranama"yı çok iyi bilen biri. nabza göre şerbet verebilenlerden. aslında tam bir iş adamı. elinde hiç bir şey olmasa da sağlam bir imaj ve zekası ile neler yapılabileceğinin farkında. kendisi aynı zamanda bir kahraman. insanların beyinlerinden akan kanların kaldırım taşlarını boyadığı o yıllarda 1100 küsür kişinin hayatını kurtaran bir kahraman. bir kolu olmayan yaşlı bir adama bile iş verebilen, işçisi öldürüldüğünde gidip büyükbaşlardan birine çemkirebilen biri. işte onu farklı yapan da bunlar zaten. kısaca bu adam filmin tek büyük kahramanı. tüm bu mağdurların, ezilenlerin, öldürülenlerin ve hatta öldürenlerin içinde schindler filmin tek lideri. ve şurası çok önemli ki kendisi bir alman. ve üstelik nazi partisine üye. alman taşlaması yapmaya çalışan bir yönetmen için ne kadar ilginç bir ana karakter di mi.- onları öldürme hakkına sahip olduğumuz için bizden korkuyorlar. ama güç bu demek değil. öldürme yetkisine sahipken öldürmemek, işte bu güçtür.film en nihayetinde barışçı bir film. filmin bu barış mesajını da bir sahnede alman, nazi bir karakter üzerinden vererek çok doğru yapıyor spielberg. çünkü farkında ki aslında filmde en çok ciddiye alıncak adam da yine oskar schindler'in ta kendisi. geri kalanlar ya bi yerlerde öldürülen yahudiler ya da bir yerlerde bu yahudileri öldüren naziler. mağdur ile fail'in tam ortasındaki insan schindler. acı görenlerin ve acı yaşatanların tam ortasında yer aldığı için de tüm bu vahşetin gayet farkında. neler yapılabileceğinin ve bunu nasıl yapabileceğinin de farkında. filmin orjini, merkezi o. ve goeth'e dediği bu cümle ile verdiği mesaj o an için doğru adrese ulaşıyor. mesela goeth öldürmeye bir süre ara veriyor. artık zevk olsun diye balkona çıkıp yahudiler üzerinde atış talimi yapmıyor en azından. ya da kendisi için çalışan yahudi bir çocuğun yaptığı ufak bir hatayı affediyor. ve işte tam da bu sahnelerde insanın içindeki kötülük üzerine üç beş kelam laf ediyor spielberg. insanların bazı kötü özelliklerinin hep baki kalıcağını değiştirilemeyeceğini söylüyor. ve goeth ne kadar schindler'den etkilense de bu "güç" takıntısını yok edemiyor elbette. zaaflarına ve hırsına yenik düşüyor. içindeki vahşiliği ortaya çıkarmadan, elindeki gücü sömürmeden yaşaması imkansız bir canlı o. ve zaten az önce affettiği o genç yahudiyi balkona çıkıp arkasından vurarak bu durumu tescilliyor.filmde yine stern karakteri çok önemli. bu yahudi adam, oskar schindler'in sağ kolu için schindler'in "elleri" demek de doğru olur aslında. stern olmadan schindler'in tek başına bir şeyler yapabilmesi belki de mümkün değil. ve o yüzden en az schindler kadar kurtulan hayatlar da stern'in de payı var. stern'in schindler hakkındaki düşüncelerinin ne olduğunu ise neredeyse finale kadar hç öğrenemiyorz. çünkü schindler'in alman ve nazi tarafı korkutuyor stern'i. belki de ona göre schindler sadece "ucuz iş gücü" peşinde, hepsi bu. ama bu durum onun da işine geliyor. çünkü stern bu yolla da olsa bu adamın insaların hayatlarını kurtardığının farkında. ve bu paha biçilemez. dolayısıyla schindler'e yardım etmekten asla çekinmiyor. fakat sürekli bir tedirginlik de hakim schindler'in yanındayken. çünkü schinlder'in aslında ona değer vermediğine ve sadece çıkar peşinde koştuğuna neredeyse emin. buna o kadar inandırmış kendini. örneğin bir sahnede stern, başarılarından dolayı schindler kendisine içki ikram ettiğinde buna anlam veremiyor. schindler'in kendisine karşı hissettiği insani duyguların farkında bile değil o. sadece kullanıldığını ve ödülünün de "yaşamak" olduğunu düşünüyor. çünkü yaşadıkları, gördükleri schindler'in kendisine nasıl baktığını görmesini engelliyor. ikram edilen içki üzerine oluşan şaşkınlığı ve durumu kavrayamaması, içkiyi kabul et(e)memesi orda saygızlık olarak algılanıyor. farkında olmadan kabalaşıyor. öyle ki kendinden bir anlığına nefret ettiriyor hatta. ve ardından schindler sinirleniyor ve ona odasından çıkmasını söylüyor. stern'in schindler'e artık tam anlamıyla inanması ise belki de final sahnesinde gerçekleşiyor. schindler kendisine sarılıp "daha fazlasını yapabilirdim" diyerek ağladığında "hayır kurtrabildiğiniz kadar kurtardınız" deyip teselli ediyor. oskar schindler ufak bir çocuk gibi dizlerine çöküp ağlarken diğerleri ile birlikte o da sarılıyor. biraz da teknik kısımdan söz etmek gerekirse janusz kaminski şahsı speilberg önderliğinde yine enfes görüntüler yakalamış. hani filmin sesini kıssanız ve öyle izleseniz bir melodi, bir ses duyucaksınız o kadar canlı görüntüler, fotoğraflar var filmde. bir de (şahsi fikrim, bilmiyorum) spielberg bu filmi önceden resmen kafasında çekmiş bitirmiş sanki. sadece kağıda dökmüşler işi. ki bu filmden hemen önce jurassic park'ı çekmesinin nedeni de yapımcılardan bu filmi yapabilme vaadi almasıydı. jurassic park gişeleri altüst edince universal yapımcıları söz verdikleri gibi spielberg'e filmi yapabilme imkanı sağladılar. demem o ki daha öncesinde spielberg bu film üzerine bolca düşünmüş olmalı. ki zaten bu da filmin her karesinden belli oluyor.
(maniac and my pretty prozac - 26 Eylül 2009 12:17)
yahudilerin bu kadar acı çektikten sonra nasıl oluyor da aynı acıları başkalarına çektirmelerine gönülleri razı oluyor diye düşünmeme sebep olan film.acı çekmiş insanların, çektirmekten ürkmesi gerekirmiş gibi geliyor ama yanılıyorum sanırım..
(kof - 27 Mart 2011 15:18)
iyiliğin kahramanlıktan daha önemli olduğunu gösteren bir filmdir,zira kahramanlık kurtardıklarıyla övünmektir çoğu zaman,iyilik ise kurtaramadıklarınıza üzülmektir.
(a little boy must suffer - 21 Aralık 2011 20:16)
tuhaf bir bağlantı fark ettim. şöyle ki;--- spoiler ---amon goeth'in menteşe ustasını öldürmek istemesi fakat defalarca silahının tutukluk yapması sonunda amon goeth'in adamı öldürememesi sahnesi ile;http://www.youtube.com/watch?v=veztnjqyrjgamon goeth'in gerçekten idam edilirken 2 defa ipin kopması,http://www.youtube.com/watch?v=aroapnetyjyarasında bir göndermesel bağlantı olduğunu götümden uydurduğum film.--- spoiler ---konuyla ilgili bilgisi olanlar beri gelsin.
(akmaral - 13 Eylül 2012 03:35)
dikkatli izlenirse sadece nazi almanyasının çirkin yüzünü değil yahudilerin de çirkin yüzü vurgulayan filmdir. bu açıdan takdir edilesidir.örn: getolarda alman ordusu adına gönülden görevini icra eden geto polisi yahudiler. evlere baskın yapılırken alman askerlere yer gösteren kaçanları ihbar eden yahudi görevliler. rüşvet alan yahudiler. zor durumda birbirini satan kimi yahudiler. yer altına saklalananlar saklandıkları yerde boş yer olduğu halde başka zor durumda olanı yanlarına almaması.... gibi gibi...
(begegnungen - 25 Kasım 2012 10:25)
yapay zeka'nin bilinc kazanacagi ve t-800'ler tarafindan kovalanacagimiz gunlerde, hic yabancilik cekmeden yasayabilecegimi dusunecek derecede duygu yoksunu biriyim. fakat her insan gibi zor zamanlar yasadim. mantikli hareket edemedigim donemler oldu. diger yandan, yuzlerce film ve belgesel izlemistim bu filmi izleyene kadar. bunlarin icinde cok agir filmler ve belgeseller de vardi. bu agir filmleri, o zor donemlerimde izledigim de oldu. ancak hicbir film, hicbir evrende, hicbir kosulda goz pinarlarimi bu kadar titretememisti. eger aglamayi bilen biri olsaydim, muhtemelen filmdeki 3 saniyelik bir sahnede; gelmis ve gelecek tum acilarim ve tum insanlik adina aglayabilirdim.--- spoiler ---filmde, renkli olarak gordugumuz tek sey kucuk kizin montu; filme rengini veren, ''kan'' kirmizisi olan mont. o kizin schindler tarafindan dikkatle takip edilmesi, kizin kendi halinde sokaklarda yurumesi, saklanis sahnesi ve karanlik... akabinde, yakilmak uzere goturulen kirmizi montlu, kucucuk bir beden... (ilgili sahnenin bu kadar etkileyici olmasinda, liam neeson'in yuzundeki ''tum insanlik cildirmis olmali'' bakisi da oldukca etkili tabi ki. o performansi es gecmek olmaz.)--- spoiler ---226 dakikanin, 3 saniyeye sigmasi... daha da ilerletmek mumkun; 1938-1946 arasinin 3 saniyeye sigmasi...
(mikua - 9 Nisan 2013 20:48)
oscar schindlerin yaptıkları iyidir güzeldir fakat onunla aynı tarihte yaşayan ve birçok avrupa ülkesinde -ki bunlara daha sonra almanya tarafından işgale uğrayan fransa da dahil- onlarca kat sayıda yahudiye türk pasaportu vererek toplama kamplarına gitmekten kurtaran türk diplomatlarının adını bugün kimse hatırlamaz hatta çoğu kişi bunu bile bilmez.(bkz: namık kemal yolga) (bkz: selahattin ülkümen)
(guru - 13 Ocak 2004 03:33)
schindler'ın final sahnesindeki efsane tiradının ibrahim tatlıses'in neden benim oğlumun flütü yok ulan tiradına aşırı benzediği film.schindler aniden çıldırıp "kaç para ulan bi yahudi" dese şaşırmazdım.
(little boy - 26 Ekim 2013 22:41)
akla, yüreğe sığmayan bir hikayede, merhametin güzelliği. merak ediyorum yahudiler bu tarz filmleri izliyor mu acaba? artık hikayenin diğer tarafında olmak nasıl birşey? çok mu merak ettiler, katillerinin hislerini? birisi keyfinden cinayet işlerken, diğerinin eğlence niyetine izlemesi güzel birşey mi?
(herepsilonbuyuk - 26 Ocak 2014 01:44)
john williams'ın müziklerinin görüntülerle çok güzel uyum içinde olduğu, tasviri ve duygu aktarımı başarılı, asıl kısmı kasıtlı siyah-beyaz yapılmış steven spielberg filmi. ayrıca;filmin sonunda toplu yürüyüş sahnesinde "şimdi ortadoğu'nun filistinin amına koymaya" yorumu yapılan yahudi ağlamasıdır.(not: her ne kadar nazilerin yaptıklarının kesinlikle yanında olmasam da şuanki ortadoğu'da olanların da yanında değilimdir.)
(riverwind - 13 Aralık 2004 00:43)
kirmizi paltolu kiza tapmistimfilmdeki tek renk kan rengi
(loop - 20 Aralık 1999 23:45)
üzerinde gereğinden fazla "sömürü" tartışması yapılan film. yönetmen mükemmel. görüntüler, çekimler iyi. anlatım kusursuz. adam üç buçuk saatlik siyah beyaz film çekmiş. araya tek bir tane kırmızı ceketli küçük kız koymuş, ağlatıyo mu herkesi; evet. yahudilerin hali, ss subaylarının acımasızlığı, her an her yerde kafalarından vurulan insanlar, lağım çukurunda bile yahudi kovalayan subaylar, olmadık yerde saklanmış olarak bulunan çocuklar doğru mu; doğru. nedir problem? anlatılanın yahudi soykırımı olması. çünkü yahudi soykırımı kesinlikle tutan bir malzemedir. boktan bir film de olsa bu konu kullanılıyorsa, bir iki duygu sömürüsü yapılır, zaten bu konuda hassas olan millet de ağlar. böylece bu iyi bir film olur.hayır ben schindlers list'te ağlamadım, ve evet bu konuda yapılmış kaç film daha izledik. hayır abd/israil yanlısı değilim, ortadoğu'da olanları da desteklemiyorum. "yahudilere soykırım yapıldı niye kabul etmiyorsunuz?" gibi bir derdim de yok. sadece gerçekten iyi bir yönetmenin çektiği iyi bir filmden bahsediyoruz. ortada yapılmış bir sanat var ve politikadan bağımsız olarak yaklaşmanın gerekli olduğunu düşünmekteyim.
(meritamon - 25 Haziran 2005 16:07)
masum yahudi, sadist nazi gözlükleri çıkarılıp, "insan denen varlık demek bu hallere düşebiliyor" gözlükleri ile seyredilmesi gereken bir film. sözkonusu olan yahudi - nazi değildir. sakın ola ki, "yaa bak geçmişte ne kadar acımazmış insanlar" türünden abuk düşüncelere de saplanılmamalıdır. ne karanlık geçmiş vardır, ne aydınlık gelecek. bu filmden bu mesaj çıkmaktadır. oradaki dehşetin çok daha katmerlisinin bir daha yaşanıp, yaşanmayacağı yine insanlığın elindedir. spielberg* böyle düşündü mü bilinemez. bir sanat eseridir, mesajları kişiden kişiye değişebilir.
(tinerci isaac - 25 Haziran 2005 17:18)
bu film çok güzel çok büyük bir tablo.kimileri bu tabloda gizliden yapılmış yahudi propagandasını görüyor, kimisi savaş ortasında bir ticaret görüyor, kimiyse amerikan sinema sektörünün duygu sömürüsüyle para kazanmasını görüyor. ben bu tabloda insanın insana zulmetmesini gördüm. zaman değişir, isimler değişir, roller değişir, ama zulüm değişmez. bu zulme kayıtsız kalmak da en az ona katılmak kadar suçtur. ben bu tabloda propaganda görmedim, çünkü kanım öylesinde donmuştu ki, siyasi boyutu çok komik kalıyordu. savaşlar insan doğasının bir gerçeği, tarih boyunca savaşlar oldu ve olmaya da devam edecek. ama ne olursa olsun, insanın asla yapmaması gereken şeyler var, öyle şeyler ki gözlerinde insanlık ve hayvanlık dışı başka bir şey görebileceğiniz hareketler var. hayat zor, hayat adaletsiz, ama herkes kendinden sorumlu, bir şekilde yaşamaya çalışıyor, yeri geliyor savaşlar çıkıyor, bazen yaşamak için öldürüyor insanoğlu, bazen politika için öldürüyor. bu bir gerçek, olmasını istemesek de. filmde bir askerin askeri öldürmesi yoktu hiç, ölenler kadınlar, çocuklar, yaşlılar... ben ne yahudi gördüm, ne de alman gördüm bu tabloda, sadece acı çeken insanlarla, hissizleşmiş hatta adeta zombileşmiş acıtan insanlar gördüm. 3-5 deli yüzünden insanlıktan çıkanları gördüm. bu tablo kimlikleri değil, zulmedenleri eleştiriyor, buna karşı durmak için en ufak bir çaba gösterenleri anlatıyor. bu tablo "ben ne yapabilirim?" sorusunu kendinize sormanızı söylüyor. ben bu tabloya baktığım zaman ırkı, dini, dili ne olursa olsun; hangi çağda olunursa olsun zalimliğin tiksinçliğini ve aciziğini görüyorum. benim baktığım bu tabloda almanlar ve yahudiler yok; israil'in filistin'e yaptığı, amerikalıların kızılderililere yaptığı, sırpların boşnaklara yaptığı, ıraklısı türkü afganı vietnamlısı kürdü ingilizi ermenisi hintlisi yunanlısı değil, insanın insana yaptığı eziyet var. her insan kendinden sorumludur, her tek bir insan. senin milli politikan bilmemne, elinde de güç var diye, herşey yapılamaz, yaptığın takdirde suç ırkının değil senindir diyor tabloda. bu tabloda aynı ırktan iki insandan birinin insanlık suçu işlerken, diğerinin varıyla yoğuyla bu suça mücadelesini anlatılıyor. son olarak, bence çok alakalı : her kim ki bir zalimse, eski bir mazlumdur eline yetki verilmiş; her kim ki bir mazlumsa, eski bir zalimdir yetkileri alınmış.
(maj - 3 Kasım 2005 15:40)
bu filmi vcd'de izledim 3 cd olarak, fakat görün başıma neler geldi..cd'yi satın aldığım korsan evladı 2 ve 3'ü karıştırmış yazarken.. hayır, filmde sahneler zaten dan dun diye geçiyor, bir de siyah beyaz hayal meyal; bu yanlışlığın neticesinde film bitti bitiyor, "ulan diyorum nasıl iş? bi yanlışlık mı var, ya da film buradan schindler'in özeline girip mi devam edecek. savaş bitiyor lan..film bitti.. ben de elimde 3. cd ile kalakaldım.. ha hiç mi kıllanmadım izlerken, evet kıllandım, büyük mantık hataları doğdu vs vs ama "şipilbörg süper yönetmen, mutlaka bunu bir yere bağlar" saikiyle kendi kendimi bitirdim..ha sonra gerçek 2. cd'yi taktım baştan sona izledim.. kanaatim değişmedi: iyi film.. izlenmesi gereken bir yapım, casablanca ya da forrest gump gibi..
(hersheys - 24 Mayıs 2006 12:57)
aklimda kalan sahne. onlarca yahudinin cirlciplak soyulup yikanmalari icin iceri tikildiklari koskoca bir kazan. o sahnedeki insanlarin ise yanacaklarini dusunerek yasadiklari korkunun uzerine ellerine sabun tutusturulup duslarin acilmasi uzerine rahatlamalarini ve ağlamaları unutulmaz. `gerginligin son raddesi`.
(akhilleus - 31 Ocak 2002 00:49)
spielberg'in ucret almadan cektigi filmdir, "kan parasi almam" diye tribini atmistir. gercekte thomas keneally'nin schindler's ark adli kitabindan uyarlanmistir ki bu kitabin temelleri 1980'de bir tesaduf sonucu atilmistir; keneally beverly hills'de hosuna giden bir bavulu kredi karti ile almak ister, kartin transaksiyonunu beklerken dukkan sahibi yahudi dukkanina ugrayan her produktor ve yazara anlattigi hikayeyi, yani hayatini borclu oldugu oskar schindler'in hikayesini ona da anlatir.. keneally'de hikayeye ilgi duyunca iki yil sonra ortaya soz konusu kitabi cikar, lakin bu kitap yine de kurgu kategorisine girmistir..dogal olarak hadise buyuk ilgi gormus, kitabin senaryosunu yonetmeye once billy wilder yeltenmistir fakat emekliye ayrilmak istediginden koltuktan cekilmistir.. bundan sonra spielberg paso yonetmenlikten kaytarmaya calismis, martin scorsese'den "ben yahudi degilim yapamam edemem" seklindefalso yeyip roman polanski'den (ki kendisi bizzat filmde gorulen bazi olaylari yasamistir) "ben hala uzerimden atamadim o gunleri" tepkisi alinca en sonunda wilder spielberg'e "ulan angut sen yonetsene" der. buradan az biraz "hadi adam yine propaganda yapicam asicam kesicem diye isterik degilmis" sonucu cikarilabilir. yine de su da dogrudur ki spielberg bu filme jurassic park'i bitirmeden baslamis, jp'nin cilasini george lucas'a attirmistir..bunun disinda oyunculari ile fazlasi ile one cikar; tum o unlulerden once yan rollerdekilerin performanslari gercekten muhtesemdir, ki zira filmin bir cok kisiye koyan tarafi bu toplu sahnelerdeki dramadir. harrison ford schindler rolunu "benim adimin filmi golgelemesini istemem" diye reddetmistir. keza bundan etkilenen spielberg kevin costner ve mel gibson'un "haci olay varmis akalim hemen" onerilerini geri cevirmistir. tim roth'un elinden alman general amon goeth rolunu kapan ralph fiennes'in rolune ne kadar cok uydugunu soyle orneklenebilir; sete ziyarette kendisini goren gercek kurtulanlardan mila pfefferberg korkudan titremeye baslamistir, ki shoah foundation yararina yapilan kayitlarda goeth'in psikopatliklari anlatilir.. siyah beyaz cekimi, hikayesi, oyunculugu, muzikleri, muzikleri (hem itzhak perlman hem john williams diye cift dikis geciyorum), her seyi ile toplamda muhtesem bir filmdir. keza insanlarin donup "oyle olmadi boyle oldu bunu dediler" diye saldirmasi da hic bir sey ifade etmez.. ornegin poldek pfefferberg'in (askerler tarafindan yakalaninca bavul dizmeye baslayan yahudi subay) ekstra materyalde anlattigi ghetto'daki kacisi ile filmde gordugumuz sahne farklidir.. ama sirf bu yuzden, sirf birebir ayni degil diye boyle etkileyici bir film asagilanacaksa cok yazik.. ki bu o donemde yahudilerin olaganustu durumlarda yasadigi gercegini de degistirmiyor; bugun bizi "dvda" sikseler basimiza boyle bisey gelecegine inanmayiz, gelmez de zaten.. donup de filmdeki gerceklik hatalarini kanit gosterek "yalan bunlar" iddialari surmek hem olen, hem de olumleri onlemeye calisan (bkz: #3784230) o kadar insana ayiptir..en notr bakis acisi ile "tarihi kazananlar yazar"in en muhtesem orneklerinden biridir schindler's list, her ne kadar kazanan en cok can kaybini vermis olsa da.. film isteyenler icin olabileceginin en iyisi oldugu gibi "aha bak propaganda propaganda ha ha ha!" diye parmak gosterecek yer arayanlara da kapi gibi bir monolittir yerini degistirmeden. buradan ders cikarmak lazim.. boyle oturup "bunlar hikaye" demekle olmayacak.. the da vinci code'da okuduklari ile ateist olan boyle bir yapimda dogru/yanlis aramaz. yarin oburgun bu ayni yontem gider bizi kicimizdan isirir.. ama naziler coktan gitti, kaybedecekleri kalmadi, biz burada kor kursuna gideriz bir film yuzunden (neden bahsedildigi anlasilmistir umarim).. bu baglamda biz turklere de onemli bir ders olmaktadir gelecekte olabileceklere dair. akilli olmak lazimdir, ve bu da akilli bir filmdir..
(hudd - 12 Haziran 2006 18:04)
Yorum Kaynak Link : schindler's list