Süre                : 2 Saat
Çıkış Tarihi     : 19 Kasım 1999 Cuma, Yapım Yılı : 1999
Türü                : Drama,Tarih
Ülke                : Türkiye
Yapımcı          :  Avsar Film
Yönetmen       : Tomris Giritlioglu (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Tamer Baran (IMDB)(ekşi),Yilmaz Karakoyunlu (IMDB)(ekşi),Etyen Mahçupyan (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Hülya Avsar (IMDB)(ekşi), Zafer Algöz (IMDB)(ekşi), Güven Kiraç (IMDB)(ekşi), Zuhal Olcay (IMDB)(ekşi), Kamran Usluer (IMDB)(ekşi), Ugur Polat (IMDB)(ekşi), Derya Alabora (IMDB)(ekşi), Yavuz Bingol (IMDB)(ekşi), Nurseli Idiz (IMDB), Gokcen Gokcebag (IMDB), Murat Daltaban (IMDB)

Salkim Hanim'in Taneleri (~ Mrs. Salkim's Diamonds) ' Filminin Konusu :
Nimet ve Durmuş Niğde'den İstanbul'a göç ederler ve Durmuş'un memleketten arkadaşı Bekir'in yanına sığınırlar. Bekir, Halit Bey'in hanının odabaşılığını yapmaktadır. Bekir, Durmuş'a handa iş bulur. Ancak hamallık yaparak hayatını kazanmak Durmuş'un hırslarına uygun değildir. O, Halit Bey'in sahip olduğu herşeye göz dikmiştir. Konağa, handaki dükkanlara ve metresi Nefise'ye... O günlerde çıkarılan Varlık Vergisi nedeniyle Halit Bey, bakımevinde tedavi gören sevgili karısı Nora'ya öngörülen vergiyi ödeyebilmek için mallarını elinden çıkarmaya başlar. Kayınbiraderi Levon ise Aşkale'ye sürgüne görderilir. Varlık Vergisi herkesin kaderini etkilemeye başlamıştır...

Ödüller      :

!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali:Best Actor-National Competition
SIYAD Turkish Film Critics Association Award:Best Music


  • "ba$arılı bir film olup özlellikle temposuyla takdirleri kazanmı$tır. ayrıca zafer algöz, kamran usluer, uğur polat ve zuhal olcay kendini a$mı$ iyi performanslar sunmu$lardır..."
  • "iki senaristli uyarlama filmdir.."
  • "kitaptan uyarlama olan filmde her sey hemen hemen olmus ama kanimca sari gelin'i yavuz bingol'e soyletmeleri hic olmamis bir yilmaz karakoyunlu kitabi."
  • "ugur polat , derya alabora ve guven kirac olmasa hic seyredilesi olmayan film."
  • "müthiş bir açılış müziğine sahip film. o müzik tüylerimi diken diken ediyor her dinlememde. gizem, kasvet, korku, sabır var bu müzikte. açılış müziğimüziğin sahibi için (bkz: tamer çıray)"
  • "zafer algöz'ün tam bir anadolu çomarı rolü oynadığı film.çok küçükken izlemiştim. aklımda kalan en büyük şey bu olmuş. adam artık nasıl oynadıysa. bir daha izlemek gerek aslında."
  • "birbirinden güzel oyunculukların sergilendiği, konusu, atmosferi, müzikleri ile belleğimden silinmeyecek iyi bir film"
  • "zafer algoz'un devim devim devlestigi film. digerlerine de tesekkuru bir borc bilirim. guven kirac, zuhal olcay, derya alabora...."




Facebook Yorumları
  • comment image

    berlin'deki soykırım muzesinde o donemde yahudileri almanya'nın istegi üzerine kamplara yollayan ülkelerin isimleri eşşek kadar yazılmıştı bir salonun duvarlarına.. ve bu insanların kaçının öldürüldüğü.. bir solukta ülkemin ismini aramıştım. cok şükür t harfinde sadece şu anki çek cumhruiyeti (almanca tschecisch republik)vardı. ülkememi göremeyince tuttugum solugu bırakmış her nedense rahatlamıştım boyle bir vebal altına girmediğimiz için. bir diger salondaki kocaman harita'da türkiye'de gösterilen tek nokta rodos adası idi. sonradan öğrendim ki rodos o zamanlar italya'ya aitmiş. gene bir ferah nefes daha aldım..

    müze çıkışında öldürülen yahudilerin kayıtlarına ulaşabilcegimiz bir bilgi bankası vardır. isim yerine, anahtar kelime olarak türkei yazdım. 1500sonuc cıktı. irkildim.. hemen kurcaladım.. listede not düşülmüştü. türkiye'den -çoğunlukla fransa'ya- avrupa ülkelerine göç edip holokosta tutulan insanlardu bunlarlar. anıt müzesinden cıkarken aklımda bir soru kaldı.. neden o insanlar türkiye'den göç etmelerine ragmen hala türkiye'den yollanmış gibi görünüyorlardı..

    salkım hanımın taneleri'ni daha bugun izledim. nazi soykırımı 45'de biterken, varlık vergisi olayları 43'de oluyor.. elbette tarihi anlatan her sanat eseri tarihin kendisi değildir. gene de haklılık payı var ve donemi anlamakta yardımcı oluyorlar. öte yandan tarih denen şey de tam yaşanmış olanları yansıtan değil değil..filmi izlerken birden zihnim soykırım müzesine gitti.
    varlık vergisi sadece yahudilere uygulanmamıştı elbet. hatta övündüğüm gibi biz almanya'dan korkumuza kargolayıp yollamamışız da onları.. cok daha farklı bi yol izlenmiş.. canı gönülden, pratik ve yerli malı.. almanlara yahudiler batmış, bizdekilere de gayr-i muslim olanlar. almanlar ele gecirdiklerini olduğu gibi auschwitz'lere yolladı. bizimkiler de silkeledikten sonra aşkalelere..


    (ladyshallot - 29 Temmuz 2007 23:40)

  • comment image

    filmin hikayesi üzerinde tartışılır ,hep kötü karakterlerin türk kökenli olması , gayrımüslim karakterlerin çok iyi insanlar olarak tasvir edilmeleri ve de haksızlığa uğramaları üzerinde konuşulabilir.lakin uğur polat ın , derya alabora nın ,zafer algöz ve güven kıraç ın performansları ve film müzikleri ile oldukça başarılı bir yapımdır.hele film başlarken dinlediğimiz müzik insanı yüreğinden yakalar.


    (tehlike aninda cami kiran imdat cekici - 30 Ocak 2008 03:27)

  • comment image

    türkiye'nin sahip olduğu ender dönem filmlerinden bir tanesi ve tabii ki diğer çoğunda olduğu gibi tomris gimritoğlu imzalı. filmde dönemin mevcut koşullarını kullanıp zenginleşen ve o dönem türkiye'sine ve sonrasına damgasını vuracak "çarıklı milyoner"lerin nasıl ortaya çıktıklarını da görüyoruz.


    (griff - 9 Haziran 2009 18:41)

  • comment image

    * varlık vergisi'nin kavranması bakımından seyredilesi bir filmdir.

    * casting olayının biraz abartılmı$ olduğu filmdir.
    bu yüzden pavyon kadını rolünde nurseli idiz'i oynatmanın, filme katkısı nedir anlayamadım. bu tip figüratif roller için ünlü oyuncuları filmde oynatmak genellikle maliyetleri arttırır. (tabii ki bu rolleri hatır gönül için oynamıyorlarsa)

    * sarı gelin(sarı gyalin) türküsünün her iki dilde söylenmesi ve bundan hareketle aynı coğrafyada ya$ayan farklı milletlerin kültürlerinde etkile$im olmasının gayet normal ve birle$tirici yönünün vurgulanması da -"halâ bunu anlamayan takozlar olmasına rağmen"- takdire $ayandır.

    --- spoiler ---

    bir kol saati kar$ılığında, bir kavalı takas etmeyi kabul etmeyen çobanın daha sonra kavalını hediye etmesi iç burkucuydu.

    ---
    spoiler ---

    zafer algöz'ün niğde'li aksanıyla konu$ması gayet ho$ olmu$tu. "nirden", "fiski" ws.ws.


    (robinbook - 24 Ağustos 2009 02:23)

  • comment image

    ba$arılı bir film olup özlellikle temposuyla takdirleri kazanmı$tır. ayrıca zafer algöz, kamran usluer, uğur polat ve zuhal olcay kendini a$mı$ iyi performanslar sunmu$lardır...


    (lem - 7 Ocak 2003 19:40)

  • comment image

    kitabiyla filmi arasindaki benzerlik minimum duzeyde olan; fikrimce her turlu butunsellik, estetik ve manadan uzak; tek islevini tarihteki (bkz: varlik vergisi) gercegine dikkat cekmesinde gordugum eser..


    (lacrima - 6 Temmuz 2000 16:12)

  • comment image

    uzun zamandır dvdliğimde bekliyordu. nereden geldi, nasıl girdi oraya bilmiyorum ama en azından bir 7-8 senedir orada duruyordu. sanırım başlarda yaşımdan sonraları da hülya avşar antipatimden dolayı izlememiştim bu zamandır. bugün izledim ve benim hayatımda yer edecek güzellikte bir film ve sinematografiyle karşılaştım. çok iyi seçilmiş bazı mekanlar ve öyle güzel planlar vardı ki gerçekten takdir edilesiydi. hatta filmi izlerken aldığım zevki artırmak için, 2-3 ara verip gidip balkonda sigara içip geri geldim.
    filmi iki yarıya bölebiliriz. ilk yarısında oyunculuklar ikinci yarısında olaylar filmi taşıyor. zaten filmin yerleştiği çok sarsıcı bir ana olay var ki şahsen bu konuya alaka göstermek isteyenler ahmet aziz'in yazdığı engin yayıncılık'ın çıkardığı aşkale yolcusu kalmasın'ı okumalılar. ayrıca bu filmin yüklediği duyguları alabilmek ve karakterlere daha rahat bağlanabilmek için varlık vergisi, aşkale sürgünü gibi konulara bir miktar hakim olmak gerekir. çünkü film belgesel üslubu taşımıyor, doğrudan arkaplanına bu konuyu yerleştirip o dönem içerisindeki etkileri işliyor. bu da yukarıda yazdıklarıma yol açıyor.
    tekrar filme dönersek filmin ilk yarısında inanılmaz bir zafer algöz oyunculuğu görüyoruz. çizilen portre de çok başarılı. buna kamuran usluer'in rahat taşıdığı burjuvazilik ve uğur polat'ın kırılganlıkla dolu rolleriyle zuhal olcay'ın güzelliği destek çıkıyor. güven kıraç çok yüksek bir performans sergileyecek bir rolde değil zaten ama ondan da beklenilen oyunculuk perdede.
    hülya avşar kısmına gelirsek, yapabileceği tek şeyi yapmış. donuk donuk bakarak sayıklamak ve güzel fiziğiyle öne çıkmak. ona da eh işte deyip filmin tek rahatsız eden yanına geliyoruz. ses! gerçekten çok kötü. 99 senesine göre sesler 80lerin başından kalma gibi.
    velhasılı kelam filmi izleten birkaç şey vardır benim için. sinematografi, diyaloglar, oyunculuk, konu, işleniş vesair. konu, sinematografi, oyunculuk konusunda bir sözüm yok. işlenişte ise film içerisindeki zaman algısı iyi verilememiş gibi geldi. durmuş'un yükselişinde birkaç basamağı göremedik sanki ama o da o kadar önemli değil. 133 dakika film. onları da eklesen 150 dakikayı bulacak ki bu da seyirci kitlesinin yoğun bir kısmının hepten konsantre kaybı demek.
    djivan gasparyan'ın duduk'unu duydum sanki birkaç yerde. bu da iyi bir sos oldu filme.
    bu tipteki yerli filmleri çok seviyorum. yerli filmlerdeki üstün sinematografi ve üstün oyunculuğu her zaman üstün işleyişe yeğlerim. bu filmde de aradıklarım var. hele ki durmuş'la bekir'in tartışığı kanlıca karakolu sahnesinden sonra bekir'in yürüyüp geçtiği yol benim için çok etkileyiciydi.
    izleyecekseniz, iyi seyirler.


    (koskoca devletin adi osman lan - 8 Eylül 2011 18:29)

  • comment image

    durmuş* un
    -elini uzadacan ooğlum uzadıb alacang
    -tabii ki fiski
    -saoolasın löön sayende bi tükan saabı olduk
    -bu dünyanıng günahları hep bağa mı yazılacağh lann
    şeklindeki replikleri ile unutulmazlarım arasına girmiştir.


    (ars - 3 Ocak 2004 00:10)

  • comment image

    gayet başarılı bir türk filmi. yaratılan atmosfer gayet başarılı. zerre hazzetmediğim; ama güzelliğindeki aşırılığın diğer kadınlara haksızlık olduğunu düşündüğüm hülya avşar bile, ilginçtir ki, fena değildir bu filmde.


    (feministim ben - 16 Mart 2014 00:02)

  • comment image

    zafer algöz'ün tam bir anadolu çomarı rolü oynadığı film.

    çok küçükken izlemiştim. aklımda kalan en büyük şey bu olmuş. adam artık nasıl oynadıysa.

    bir daha izlemek gerek aslında.


    (zuritamarduk - 5 Nisan 2015 13:55)

  • comment image

    zuhal olcay, kamuren usluer, ugur polat, hülya avşar, zafer algöz, derya alabora, güven kıraç gibi oyuncuların yer aldığı, izlenmesi gerektiğini düşündüğüm film. genel olarak varlık vergisi altında ezilen gayrimüslümlerin dramını anlatır. (bu sırada durmuş gibi tiplerde onlar sayesinde parsayı toplamışlardır) türk sineması için alışagelmemiş bir hikayeyi ele almışlar. oyunculuk, kostüm ve mekanlar da çok iyi. ama o müzik yok mu o müzik bence filmin en can alıcı unsuru. takdir etmek gerek....


    (pera - 26 Eylül 2004 15:51)

  • comment image

    neden bu kadar olumsuz tepki aldığını yıllardır anlayamadığım, türk sinemasının en iyi filmlerinden biri. hiç sevmememe rağmen hülya avşar ı oyunculuğuyla takdir etmişimdir. zuhal olcay hakkında ise yorumda bulunmaya gerek yok zaten. bir de sanırım zuhal olcay ve hülya avşar rollerini son anda değiş tokuş etmişlerdi.


    (gustave - 23 Mart 2005 12:34)

  • comment image

    aslında zuhal olcay'ın bunalım takılması gerekirken nedense bu rol hülya avşar tarafından oynanmış ama her ikisi de bu karşıtlığın üstesinden peki bir güzel gelebildiği filmdir. uğur polat her zamanki gibi saçlarını önüne döküp onların arasından bunalım bunalım bakıyor. zafer alagöz ve derya alabora kasıp kavuruyor ortalığı.

    müzikleri de nefistir.

    --- spoiler ---

    - aşağıdaki odayı yeniden tanzim ettireceğim... salkım hanım izin verdi, çok güzel olacak

    ...

    - salkım hanımın taneleri? bebeğim! yukarıda kaldı... ben hep buradaydım...

    ...

    - sizi tanımıyorum beyefendi, hediyenizi kabul edemem...

    ...

    gibi nefis repliklere sahip bir filmdir aynı zamanda

    ---
    spoiler ---


    (masseur - 30 Temmuz 2005 19:10)

  • comment image

    tenkit:bugün şimdi, türk hapishanelerinde bir slogan attı diye 18 yıl ceza yemiş onlarca genç çocuk yatıyor. bugün, iki yüzyıl önce yasaklanmış olmasına rağmen istanbul’ da köle pazarları kuruluyor, kadınlar satılıyor. on binlerce genç kız masaj salonlarında çalışıyor. bunlar dram değil mi?
    (bkz: nihat genç)
    (bkz: #8148070)

    cevap:salkım hanımın taneleri filminin yapım ekibi türkiye de yaşanan veya yaşanmış daha dramatik bir öykü seçmek zorunda değildir.sinema, siyasi görüşlerinin arkasına yaslanarak sinema üzerine ahkam kesenlerle dolup taşıyor.halbuki algıladığımız manada sinema belli görüşleri,güncelliği mest etmek için yapılmaz.bir yapım ekibi ortak bir paydada buluşurlar ve bir film çekerler.o yapıtın ardından da seçtikleri konu sebebiyle kimseye hesap vermek zorunda değildirler.istanbulda kurulan köle pazarları ile filmin konu aldığı öyküyü karşılaştırmak hiç bir akli dayanakla açıklanamaz.

    tenkit:diyaloglar kopuk...oyunculuk kötü...reji berbat...

    cevap:salkım hanımın taneleri her şeyden önce bir dönem filmidir.ve izleyicide 1940 lı yıllarda olduğu hissini gayet de başarılı bir şekilde vermektedir.peki, bir film ihtiva ettiği dönemi gayet güzel ortaya koyabiliyorsa bunu nasıl sağlar? sağlam diyaloglarla,iyi oyunculuklarla ve her şeyden önemlisi kaliteli bir rejiyle sağlar.

    tenkit:tomris giritlioğlu da zaten beş para etmez bir yönetmen...

    cevap:ilk filmini 1993 yılında çekti.bir ahmet hamdi tanpınar yapıtı olan yaz yağmuru,haluk bilginer'li zuhal olcay'lı kadrosuyla 80. adım,erdal özyağcılar'ın da yer aldığı bir kadroyla kotarmış olduğu güz sancısı diğer filmlerini oluşturur.bu filmlerin sinematik anlamda genel başarı düzeyi tartışmalıdır.fakat, bir gerçek var ki o da giritlioğlu, ortaya koymuş olduğu bu yapıtlarla kendi sinema dilini oluşturmaya çalışmaktadır.hırsız var,propaganda,bay e...vs... örneklerini bolca gördüğümüz lahmacun içerikli film örneklerinin yanında tomris giritlioğlu filmografisi anka kuşu kadar değer kazanmaktadır.

    tenkit:film, gayri müslimleri yüceltiyor kendi insanımızı küçültüyor...

    cevap:boktan bir iddia.filmde yer alan karakterler arasında iyisiyle,kötüsüyle insan profilleri verilmektedir.bu düzlem içerisinde her ırktan,dinden grubun çürükleri de sağlamları da resmedilmiştir.varlık vergisi, türk siyasi hayatında kara bir lekedir.nihat genç'in de her nasılsa doğru bir şekilde belirttiği üzere bu ülkenin zenginine banka kredisi,hasır altı etme yolarıyla her türlü imkan tanınmış geriye kalan imtiyaz sahibi olmayan türk sermayedarlar ve gayri müslim yatırımcıların çoğu aşkale'ye sürülmüştür.bu bir sermaye ırkçılığıdır.insan ayrımcılığıdır.var olan düzende yoğurdun üstündeki kaymağı yeme imkanını elde edemeyen siyasetçi müsvettelerinin kafalarında yanan boktan ampuldur.çevrelerindeki yandaşlarına ekonomik imkan sağlama çabasıdır.

    sonuç:son on yılda çevrilmiş sinemalarımızı ziyaret etmiş türk filmlerini kısaca bir gözden geçirelim.

    komik olmayı beceremeyen sulu zırtlak danagalk zeka seviyesiyle ortaya konmuş filmler,para kazanmak amacında hiç bir kaygı gütmeyen ucuz,değersiz aksiyon örnekleri diğer yandaysa bu ülke tarihinin karanlık sayfalarına inen nitelikli filmler (bkz: sis) , (bkz: karartma geceleri) , (bkz: salkım hanımın taneleri) öte yandan kendi sinema dillerini oluşturarak , sokağa inen kameralarıyla , zevkten dört köşe eden başyapıtlar (bkz: muhsin bey) , (bkz: karpuz kabuğundan gemiler yapmak) , (bkz: masumiyet) , (bkz: uzak)...

    peki o zaman bülent ortaçgil üslubuyla soralım;

    peki ya siz hangi kedileri seversiniz?
    özgür,asi,inançlı,idealist?
    yoksa siz sünepe kedilerden misiniz?
    dayatmacı,statükocu,antidemokrat,sermaye ırkçısı?
    siz hangi kedilerdensiniz?


    (jokond - 12 Kasım 2005 02:18)

Yorum Kaynak Link : salkım hanım'ın taneleri