Beynelmilel (~ Die Internationale) ' Filminin Konusu : Çekimleri Adana’da yapılan filmin öyküsü 1982 yılında Güney’de geçiyor. Askeri yönetim şartlarına uyum sağlamaya çalışan kasaba halkı ve ayakta durmaya çalışan bir müzik grubunun hikâyesi. Hikâyenin ana karakterleri müzisyen bir baba Abuzer ile üniversiteye hazırlanan kızı Gülendam.
Ödüller :
Devrim Arabalari(2008)(8,0-9191)
Agir Roman(1997)(7,8-8395)
Mutluluk(2007)(7,6-7067)
Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?(2006)(7,5-8703)
Neredesin Firuze(2004)(7,3-7944)
Eyyvah Eyvah(2010)(7,1-16532)
Propaganda(1999)(7,1-7633)
Eve Dönüs(2006)(6,8-1772)
Dondurmam Gaymak(2006)(6,6-5183)
Vizontele Tuuba(0)(6,5-14974)
O... Çocuklari(2008)(6,4-4520)
Neseli Hayat(2009)(6,1-5851)
!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali : "Special Prize of the Jury-National Competition"
vizontele tadında, sıcak, güzel bir film, akıcı bir hikaye olmuş. bkm havası oldukça hissediliyor. cast da oldukça başarılı idi zannımca.
(very irish person - 27 Aralık 2006 23:36)
--- spoiler ---acikli son yazma senromundan bir hayli nasibini almis, komediyken ucurumundan yuvarlanarak trajediye donusen film. izlemesi son derece guzel, komedinin dozu oturtulmus, oynayanlarin kalibina uydugu gorulesi... gulucuklerinizi koltugunuzun altina alip cikiyorsunuz, o ayri--- spoiler ---
(arundati - 30 Aralık 2006 22:54)
son dönemlerin en çarpıcı, en dolu dolu, en keyifli, en hüzünlü türk filmi. kelimelerle anlatılacak gibi değil pek, çok başarılı, çok izlenmeye değer.
(tuonela - 31 Aralık 2006 00:10)
(kıyaslamak ne kadar doğru bilemesem de) babam ve oğlumdan daha gerçek bir film. şunu demek istiyorum ki; babam ve oğlum izlerken her sahne, her diyalog film olduğu hissini fazlasıyla veriyordu. (ki bu çok güzel bir film olduğu gerçeğini de değiştirmiyor.) bu film ise bana sanki hakikaten abuzer beyamcamı, bizim gülendam'ı, haydar arkadaşımı izliyormuşum sıcaklığını verdi. hani o filmlerden ziyade dizilere özgü olan "karakterleri tanıyormuş hissi"ni tam dozunda hissettirdi.bunun dışında en çok hoşuma giden şeylerden biri de sağcı-solcu meselelerine "bunlar cici, şunlar kaka" şeklinde yaklaşmamış olmasıydı. tamam idealler uğruna savaş vermek iyi de, -izm'lere körü körüne bağlanıp hayatı kaçırmak...neyse, spoiler vermemek için debelendiğimden bu kadarı yeter. gerçi zaten bu film ayrıntısı içinde gizli olan, kronolojisi başından sonuna kadar bilinse bile gidilesi filmlerden. (ne yani titanik'in battığını bilmiyor muydunuz?) bu ayrıntılar da özellikle abuzer'in (cezmi baskın) ve daha önemlisi aydere'nin (meral okay) repliklerinde gizli. insan üzerinde düşündükçe şu soruyu sorma ihtiyacı hissediyor; "yahu hakikaten birbirimizi o kadar boğazlamaya değdi mi?"emeği geçen herkesin eline sağlık.ha bir de unutmadan; film müzikleri cdsini görürsem alacağım. öyle de güzeldi.
(kilroy - 2 Ocak 2007 01:17)
son dönem türk sinemasının en ölçülü, en içten filmi. ne laçka bir mizah (bilimum erbil filmleri), ne çığrından çıkmış bir trajedi (babam ve oğlum)... göze çarpan hiçbir aşırılık yok, her şey olması gerektiği gibi. --- loststone a göre spoiler olan bölüm ---film, oyunculuk ve hikayesindeki başarısının yanı sıra, kullanılan sinema diliyle de oldukça öne çıkıyor. misal, darbeden sonra halkevinin üçüncü sınıf bir pavyona dönüştürülmesi, duvarında asılı duran piç haso** tablosunun indirilip yerine arzum çilem posterinin asılması, darbenin bu ülkeden neleri silip süpürdüğü ve onun yerine ne tür değerleri getirmiş olduğunu gösteren harika bir metafordu. onun dışında abuzer'in kemanıyla enternasyonali çaldığı sahnede, müzikten etkilenen diğer gevendeleri motive etmek için söylediği "baharı düşünün, çocukları, kuşları düşünün bu şarkıyı çalarken" demesi, ardından orkestradaki bir gevendenin "inanır mısın, sen kuşları, çocukları düşünün demeden önce de, ben daha odaya girerken bu müziği duyduğumda zaten baharı, çocukları düşündüydüm, ne garip" diye karşılık vermesi kadar hoş bir şey olamaz. sonra gülendam'ın haydar arkadaşından duyduğu kulaktan dolma teorik bilgileri, eve geldiğinde, hayatın sillesini yemiş pavyon kadınlarına kelimesi kelimesine satmaya çalışıp da kadınların bu söylenenleri, her defasında birbirinden basit "ampirik" antitezlerle çürütmesi filmin kayde değer başka yönleri.--- loststone a göre spoiler olan bölüm ---bu tür filmlerden elde edilen hasılatın türk filmlerine müstakbel kazanımlar olarak geri dönüşümü kesindir. ve gelecekte de böyle nitelikli yapıtlar izlemek istiyorsak tez elden değerini bilmeli, bu el emeği göz nuru ürünleri baş tacı etmeliyiz. çünkü "beynelmilel" bunu gerçekten sonuna kadar hak ediyor. yayında ve yapımda emeği geçen herkesin önünde hürmetle eğiliyorum.
(krasotkin - 2 Ocak 2007 14:49)
kenarı dantelli, oyalı, pırıltılı kumaşlar kullanılarak yapılmış, en gerçeküstü ama en gerçek, en kararlı ama en sarsak, en neşeli ama en hüzünlü, en sevimli pankartını * gördüğüm filmdir.en kendimi gördüğüm filmdir ayrıca. en solcu abiler, en sersem muhbirler, en içten nağmeler de cabası..."bunlar yaşandı bu coğrafyada" diyerek çıkıyorsunuz sinemadan.hayır çıkamıyorsunuz. jenerik akarken yürek dağlayan o ezgi bitmeden çıkamıyorsunuz...
(karviskali - 6 Ocak 2007 01:53)
2005'ten bu yana (yani babam ve oğlum'dan sonra) çekilen (ve tabiki vizyona girenler içinde) kanımca en güzel türk filmi.. yani 12 eylül gibi kasvetli ve derin bir hadiseyi, hiç vurdu kırdıya girmeden, son derece naif bir mizah anlayışıyla, kah gülüp neşelenerek, kah hüzünlenip içimizi cız ettirerek izlettiren yegane yapım diyebilirim.. bu tadı en son sanırım la vita e bella'da yakalamıştım.. türk sineması'nın böylesine iyi kotarılmış sürülerce dönem filmine ihtiyacı var.. yeter ki cuntalar olmasın..
(huger - 7 Ocak 2007 13:59)
özgü namal'ın 17-18' li yaşların sabun köpüğü gibi, tüy gibi hafifliğini, yumuşaklığını, saflığını pek güzel canlandırdığı, nazarımdaki yerini tekrar yeditepe istanbul 'daki değerine yükselttiği bir filmdir. cezmi baskın ki filmin genelinde ama özellikle kızına attığı tokat sahnesinde halkın tokadını yemiş, feleğin çemberinden geçmiş, bilgeleşmiş haliyle devleşmiş, ağlamış, ağlatmış, babayı özletmiştir. müziklerinde kalan müzik farkının hissedildiği beynelmilel bi şeydir işte bu film diyecek fazla bir şey yoktur.
(zulfe - 8 Ocak 2007 10:33)
--- yüksek dozda spoiler ---bizim gevendelerin orkestra oldurulduktan sonraki ilk cenaze sahnesi ile gülmekten az daha öldürecek olan muhteşem film. cenaze marşının arasındaki klarnet ara taksimi ve gazel akabinde gelen "allahümme salli" çalınırken bir ara göğsüm sıkıştı gülmekten..--- yüksek dozda spoiler ---bunun dışında... kim bilir kaç kişi, neyin ne olduğunu dahi anlayamadan gitti...
(calibra - 18 Ocak 2007 00:31)
iyi bir film olarak değer kazanmak için bazı niteliklere sahip fakat klasik bir film olarak değerlendirilmesi için bir takım şeylerden yoksun olan film. bu kısmına pek giremeyeceğim zira kendimi pek çatır çatır sinema eleştirmenliği yapacak kabiliyette görmüyorum. (nasıl olsa hıncal-haşmet muhteşem ikilisi, bu film için de en baba sinema eleştirmenine taş çıkartan edayla yorumlarını yaparlar) bununla birlikte izlerken çok eğlendiğimi, bir takım sıkıntıları ve üzüntüleri bir iki saatliğine de olsa unuttuğumu belirtmeliyim.. fakat filmden asıl aklımda kalan şey şu oldu; --- spoiler ---cezmi baskın'ın canlandırdığı abuzer karakteri, ezberlediği devrimci sloganları evdekilere satmaya çalışan kızına tokat attıktan sonra bir tirad geçiyor; "ben senin o halkının tokadını doğduğumdan bu yana yiyorum" gibilerinden. filmi diğerlerinden ayıran şey de bu işte. biz çok ciciydik de bir takım cuntacılar gelip üstümüzden geçti klişesine de bir tokat atıyor bu sahneyle. evet cuntacılar üzerimizden geçti amenna, ama ya onlara karşı birbirlerini satanlar, kendi sınıfından olmayanı ezenler; ya onlar?--- spoiler ---çünkü biz çoğu kez iki yüzlü olduk. genellikle güçlüden yana durduk. bizim gibi olmayanın varlığına saygı göstermedik. aramızdan biri bu halkın güvercinlere dokunmayacağını düşünüyordu, ama biz onu bile koruyamadık. bir güvercine sahip çıkamadık; hedef gösterdik. işte biz öyle "şu çılgın" bir halkız ki, canımız sıkıldıkça tokat atıyoruz birbirimize. hele ki, birinin mazlum olduğunu görüvermeyelim. ama bir şey oldu mu suçluyu hemen buluruz; bu konuda üstümüze yoktur doğrusu. katil; mgk, cia, jitem, amerika... eyvallah... ya biz?
(ama arkadaslar iyidir - 22 Ocak 2007 12:10)
gevendelerin abuzerin* "anasını gözden çıkardığı", gerçekten keyifli bir dönem filmi. sessiz lorkede halay çeken, üstelik bunu yaparken kendinden geçen adamları izlemek için bile görülmesi gerekir derim ben, şahsen,bizzat...
(gliserin - 11 Mart 2007 19:33)
diyaloglarina hasta oldugum bahari karsilama filmi; bahari, cocuklari, kuslari düsünün..ha kuus, ha cocuk.. --- spoiler ---- orkestra ne ki?- mızıka mızıka- peki bu orkestraya para yapistiran var mi?[kahve fali esnasinda]- bi kismet var mi?- bu sene mi desem, seneye mi desem..- yaw seneye galmaasin..- senin kiz arkadasin da vardir simdi üniversitede- yoo.. yoktur. bunlar kücük burjuva aliskanliklari.. hem ben artik devrimci oldum.- iyi yapmissin vallahi!- ee sey ben sey diyecektim.. yaw nasil desem; desem sana dert, demesem bana dert. keske biz seninle ayni evde olsaydik, o zaman ben sana sabahlara kadar kayit yapardim, iste sen de bana kitap okurdun... öyle bilinçlenirdik..- pavyon kültürü kadin bedeninin sömürülmesidir- pavyonda kültür n'arasin?- arkadaslar allahümme salli.--- spoiler ---ayrica sözlük;cuntalar olmasin!arzederim.
(tirtillarkelebekolur - 5 Mayıs 2007 03:46)
müthiş sosyalizm tanımı yapmış sahici film.-sosyalizm ne ki?-sosyalizm, incir zamanı incir yemektir. ama herkesin incir yemesidir.arz ederim.*
(babakale - 9 Mayıs 2007 23:16)
önüme geleni yerin dibine sokup, mesajı öyle vereyim demeyip, asıl meseleye yaklaşabilen güzel, sıcak, izlenesi bir 12 eylül filmi. --- spoiler ---it baharı görmüş ama, yediği taşı allah bilir derler ya...bizimki de o hesap...benim canım...biz gevendeyiz, düğüncü.düğünü eden onlar, sefilliğini çeken biz. benim anam ben dört yaşındayken rahmete gitti. sana onun adını verdim...gülendam...gülendam dediler mi dağ taş selama dururmuş. güneşe aya siz doğmayın ben doğayım dermiş. öyle belalı bir güzellik...kaderin benzemesin,aynı sen...benim anam açlıktan öldü açlıktan. açlık belasına aha bu babamla ben çok gurbet düğünü gezdik çok. bana fistan giydirip beni oynatırdı, bazen de beraber giyer öyle oynardık. çok sarhoş mezesi olduk çok...senin o halkın var ya o halkın, onun tokatını ben doğduğum günden beri yiyorum. benim derdim sen tokat yemeyesin diyedir. ama onu da ben sana vurdum...ben sana daha ne diyeyim ha?..ben sana daha ne diyeyim?...--- spoiler ---
(ebebeyn - 12 Mayıs 2007 15:32)
--- spoiler ---abuzer'in (cezmi baskın) kızına tokat attıktan sonraki nutuğunda bir"benim anam açlıktan öldü"deyişi vardır ki...--- spoiler ---bu dünyadaki en pislik,en gaddar insanı bile yumuşatır bu söz. bir boşluğa girersin o anda. hayat anlamsızlaşır. kendini bir yere kilitleyip saatlerce ağlamak istersin..sırf bu sahne için çekilmiş bu film dersin.
(ernsteverhard - 9 Aralık 2008 02:16)
es geçmiştim, anca birkaç ay önce izleyebildim. diyebilirim ki, son dönemde türk sineması dahilinde izlediğim filmlerin en iyilerinden birisi, belki de en iyisi.sırrı süreyya önder'e duyduğum saygı iyiden iyiye perçinlendi. yüreğine sağlık üstat.
(shangrilla - 21 Ekim 2009 00:53)
uluslararasi.
(robin - 29 Mayıs 2000 15:56)
(bkz: tekrar izlendiğinde aynı yerinde ağlatan filmler)
(before sunset - 4 Şubat 2012 22:48)
az once yine izledigim harika bir sirri sureyya filmi. mizahi cok ince, cok ayarinda. 80 doneminden nasibini almis bir insan olarak cok guzel anlatmis cuntayi, baskiyi. filmin son sahnelerinde de hep huzunlenmisimdir zaten. uzun sure sonra izleyince ben de sirri abi'nin yaslandigini farkettim ayrica. siyaset onu da yutmus. o radikal'de darbeyi yazarken de bu filmi cekerken de vicdan sahibi, guzel bir insandi benim nazarimda. bir soylesisine gitmistim. 'kenan evren'in yargilanmasiyla ilgili ne dusunuyorsunuz' tarzinda bir soru sormustum. siz de darbe doneminde bircok sey yasadiniz gibi bir seyler de eklemistim. soruma cevap vermeden once o inceligiyle 'yanlis biliyorsunuz ben cok cekmedim -bilmem kac gun- iskence gordum, ama ben sag salim ciktim. olen arkadaslarim, sakat kalan insanlar oldu.' dedi. bu icten cevabi ve gulumsemesiyle daha cok sevdim sirri abi'yi o an. ki araliksiz iki ay gibi bir sure* iskence gormus, her turlu igrenclige katlanmis bir insan. boyle de naif iste. film cekmeye ve yazmaya devam eder umarim.
(bravanejidet - 17 Ağustos 2013 00:55)
uluslararasi sosyalist hareketlerin olusturdugu dayanisma birligine verilen addir. ayni zamanda uluslararasi isci sinifi dayanismasini simgeleyen mars da enternasyonel ismiyle anılır.şu adresten bu marsi her dilde dinlemek mumkundur: http://www.hymn.ru/internationale/index-en.html
(alexandraki - 21 Kasım 2005 16:58)
Yorum Kaynak Link : beynelmilel