Süre                : 1 Saat 51 dakika
Çıkış Tarihi     : 06 Kasım 2015 Cuma, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Drama,Romantik
Ülke                : İrlanda,İngiltere,Kanada
Yapımcı          :  Wildgaze Films , BBC Films , Parallel Film Productions
Yönetmen       : John Crowley (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Nick Hornby (IMDB)(ekşi),Colm Tóibín (IMDB)
Oyuncular      : Saoirse Ronan (IMDB), Hugh Gormley (IMDB), Brid Brennan (IMDB)(ekşi), Jim Broadbent (IMDB)(ekşi), Maeve McGrath (IMDB), Emma Lowe (IMDB), Barbara Drennan (IMDB), Gillian McCarthy (IMDB), Fiona Glascott (IMDB), Jane Brennan (IMDB), Eileen O'Higgins (IMDB), Peter Campion (IMDB), Eva Birthistle (IMDB), James Corscadden (IMDB), Julie Walters (IMDB), Emily Bett Rickards (IMDB), Eve Macklin (IMDB), Nora-Jane Noone (IMDB), Mary O'Driscoll (IMDB), Samantha Munro (IMDB), Jane Wheeler (IMDB), Jessica Paré (IMDB), Adrien Benn (IMDB), Alain Goulem (IMDB), Max Walker (IMDB), Iarla O'Lionaird (IMDB), Jenn Murray (IMDB), Ellis Rockburn (IMDB), Emory Cohen (IMDB), Erika Rosenbaum (IMDB), Ellen David (IMDB), Christian de la Cortina (IMDB), Paulino Nunes (IMDB), James Digiacomo (IMDB), Michael Zegen (IMDB), Tadhg McMahon (IMDB), Hudson Leblanc (IMDB), Paul Stewart (IMDB), Domhnall Gleeson (IMDB), Niamh McCann (IMDB) >>devamı>>

Brooklyn ' Filminin Konusu :
Genç bir İrlandalı kadın olan Eilis Lacey (Saoirse Ronan), ABD'nin sunduğu imkanlara kapılarak annesini de geride bırakmak pahasına ABD'ye, New York'a göç eder. Burada ilk başlarda büyük bir vatan hasreti çekse de burada tanıştığı Tony (Emory Cohen) ile olan aşkı ona her şeyi unutturur. Ancak İrlanda'yı tekrar ziyaret etmesi gerekecektir, burada tanıştığı Jim (Domhnall Gleeson) de onu etkilemeyi başaracaktır. Eilis'in iki ülke, iki çok farklı yaşam tarzı ve iki aşk arasında bir seçim yapması gerekecektir.

Ödüller      :

BAFTA:Alexander Korda Award for Best British Film


  • "diyar diyar dolaşmış ama hiçbir yere ev diyememiş, her yerde sırıtmış yersiz yurtsuz insanları kucaklayan vatansız milletsizlerin yeri yurdu. evim."
  • "hani her şehre giden istanbullu için o şehrin en işlek yeri oranın "taksim"idir ya; brooklyn de new york'un kadıköy'üdür, öyle sevdim."
  • "place for all the fallen....moralin yuksek oldugu ara sokaklar"
  • "dunyanin tum memleketleri bir arada yasar bu mahal(le)de. (bkz: dunya evi)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    17. yüzyılın başında hollandalı göçmenler tarafından çok beğenilip yerleşilen ve breukelen adı verilen bölge ilk zamanlarda şimdi downtown ya da historical district denilen brooklyn heights, cobble hill, carroll gardens, gowanus, red hook ve park slope kesimlerinden oluşan bir küçük ve de zengin yerleşim imiş. kendi dillerinden nedense çok memnun olan söz konusu hollandalılar başta her yere kimi okunmaz, söylenmez isimler vermişlerse de aklı başında insanlar bir kaç yüzyıl içinde bu yanlışı düzeltmiş, breukelen'e de brooklyn, hatta bkly'n der olmuşlardır. hakikaten de brooklyn'in filmlerden alışık olduğumuz ayarda homeless popülasyonu, çöp ev yerleşimi bulunan kısımları vardır. buraların avenue x, avenue q gibi allahın unuttuğu için isim vermediği, belediyenin ise isim vermeye değer bulmadığı yerlerden oluştuguna inanıyorum. ama emin olabiliyor muyum? hayır. belki de sör gibi, vezir gibi yaşanan yerlerdir, eşşeklik ediyorumdur.


    (cheja - 19 Eylül 2002 05:37)

  • comment image

    bu mehelleye geldiginizi metro cikisi veya shopping center ici reklam panolarindaki mankenlerin ten renginden anlayabiliyorsunuz.. o degil de, supermarketin icinde hapsirinca abartisiz tum reyondaki zenci ablalarin tum sevkatleriyle "god bless you" demeleri tum hapsirik, tiksirik, hickiriga iyi geliyor.


    (melancholia1 - 1 Eylül 2009 02:27)

  • comment image

    ortaokuldayken çiğneyerek karizma yaptığımı sandığım sakız.. sakız çiğneyerek ne karizması yapılacaksa?

    ergen genç kız: aa sakızın var mıııı?

    ergen cdt: var..* brooklyn..

    ergen genç kız: ohaaa yakışıklı babam gibi aşık oldum anam gibi..


    (coup de theatre - 16 Aralık 2009 11:23)

  • comment image

    bir dönem yaşadığım yer. biraz da içlerinde ve pek de tekin olmayan karayipliler kısmında (nostrand avenue), tek beyaz olarak yaşadığım. para isteyenlere bro if i was not broke why'd i live here dediğim evimin basamaklarında basket toplu, enerji içecekli zencilerin oturduğu. white american olmadığımı belli etmek için sürekli telefonda kendi kendime yüksek sesle türkçe konuştuğum ama yine de özlediğim yer.


    (detmold - 16 Aralık 2009 11:56)

  • comment image

    yahudi mahallesi, fatih'in çarşamba'sını andıran new york semti. hani, istanbulun en tarihî ve en büyük ilçesi olan, üstelik "fatih'in fethettiği gerçek istanbul" olan fatih'i, yalnızca çarşamba caddesinden ötürü karalamayı yeğleyenlerin, özellikle görmesi gereken bir yer. kara cübbeli ve fötrlü yahudi amcalar, uzun etekli, uzun kollu, muhafazakar yahudi gelinlikleri satan dükkanlarıyla insanın aklına pek çok şey çağrıştırır.


    (letter soul - 8 Mayıs 2010 06:53)

  • comment image

    diyar diyar dolaşmış ama hiçbir yere ev diyememiş, her yerde sırıtmış yersiz yurtsuz insanları kucaklayan vatansız milletsizlerin yeri yurdu. evim.


    (spider from mars - 30 Nisan 2011 19:46)

  • comment image

    hani her şehre giden istanbullu için o şehrin en işlek yeri oranın "taksim"idir ya; brooklyn de new york'un kadıköy'üdür, öyle sevdim.


    (theoden - 29 Haziran 2011 05:35)

  • comment image

    bir woodkid şarkısı.

    sözleri:

    buying some vintage records in williamsberg stores
    playing paper boats on east river shores
    meeting mermaids and lobsters in coney island
    puking our deep fried oreos in astroland
    spending our days watching skylines from rooftops
    on independance day, manhattan fireworks
    life is easier where the walls are red
    brooklyn is a place stuck in my head
    here in paris the rain is falling
    my heart belongs to brooklyn
    i'm sick of four star food,
    i want to be where life is
    as simple as two bucks pizza slices
    i swear i'll tell you,
    next time i knock at your door
    that i am not leaving brooklyn anymore
    would it be that nice if you were not part of it?
    would brooklyn be worth crossing the atlantic
    life is easier where we can join our hands
    your face is a face that's stuck in my head
    here in paris rain is falling
    my heart belongs to brooklyn
    life is easier where we can join our hands
    your face is a face that's stuck in my head
    here in paris rain is falling
    my heart belongs to brooklyn


    (sertori - 15 Temmuz 2011 18:03)

  • comment image

    ufacik bir apartman kizimin evi. bir odali, ama kendisi oyle istedi, artik oda arkadasi istemiyormus, her dus oncesi banyoyu temizlemekten bikmis. babasiyla burayi bulmuslar. bir oda, bir tarafi mutfak, ama iki buyuk penceresi var. gunes butun gun icerde, disarda hava soguk ama icerisi hamam gibi. cok eski sistemle isitilan butun eski new york evleri gibi isiyi kontrol etme imkani yok. cok isininca kis ortasi pencere acmak zorunda kaliyoruz. butun gun pencereyi acip kapayarak isiyi kontrol etmeye calisiyorum. pencerelerden birinin onunde yangin merdiveni var. acik pencerenin onune oturup hava almak, guneslenmek icin ideal.

    butun gun gezindigim sokaklar, karsidaki tuba agaci, ve bu yangin merdiveni bana hic yabanci degil. brooklyn'le aramda ozel bir bag vardi hep. samanpazarinda buyuyen bir cocugun brooklyn'le arasindaki bu bag nereden geliyor derseniz anlatayim. nedeni bir roman. betty smtih'in 1943 yilinda yazdigi ve ilk alti ayinda uc yuz bin sattigi kitabi.

    oniki onuc yaslarinda olmaliydim bir genc kiz yetisiyor olarak tercume edilen "a tree grows in brooklyn"'i okudugumda. kitabin kahramani o zamanlar benim yaslarimda brooklyn'da ikinci nesil amerikali biir ailenin kiziydi. ailesi fakirlik sinirinda yasiyordu. annesi zengin evlerine temizlige gidiyor, alkolik babasi genc yasinda oluyordu. hikaye fracie'nin kendinden bir yas kucuk erkek kardesi ile cektigi zorluklar hakkindaydi. kitabi okurken, francie'nin dunyasinda kendimi kaybediyor, bu milyonlarca kilometre otede yasayan cocugun cektigi cilelere aglarken kendi dertlerimi unutuyor, avunuyordum. francie, dunyanin her yerinde dertlerin hemen ayni oldugunu, gokyuzunun her yerde ayni renkte oldugunu anlamami sagladi. zorluklar her yerde-amerikada bile!- vardi. ve gececekti. ve boylelikle brooklyn'de yasayan francie hep benim arkadasim olarak kalacakti.

    pencerenin onunde guneslenirken onumdeki yangin merdivenine baktim uzun uzun. dogup buyudugum dunyadan o kadar uzak olmasina ragmen bana ne kadar yakindi. sanki kirk yillik arkadasim francie her zamanki gibi merdivende oturmus kitabini okuyordu.
    ve ben seneler sonra brooklyn'daki bir apartmanin yangin merdivenine bakacak, onu animsayacaktim.
    yazilarak paylasilan hikayelerin gucunune icim burkularak bir kez daha iman getirecektim.
    brooklyn'de.


    (faralya - 19 Şubat 2012 11:54)

  • comment image

    buranin fanatikleri kendisine kings derler, nitekim orjinal adi kings county dur. cesitli etnik kimlikteki insanlarin yasadigi; turkler, meksikalilar, ruslar, koreliler vs vs. downtown'dan tut coney island'a kadar uzanan genis bir cografyadir brooklyn. yahudilerin yasadiklari sokaklar hemen guzelligi ile goze carpar, sokaklarinda gezerken siyah elbiseleriyle kadin-erkek-coluk-cocuk dolasan yahudi aileleri bolca gorebilirsiniz.

    bir cok mesele gibi bizim eksici cemaatinin bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oldugu new york ilcesi veya borosu. yani oyle bir anlatmis ki insanlar sanki manhattan istanbul, brooklyn ankara... mega-koy falan... ha bu arada yasanacak tek yeri brooklyn heights veya williamsburg diyenler icin; istanbul'da yasanacak tek yer bogazdaki yalilardir herhalde... alemsiniz valla...

    ın unity there is strength!
    don't mess with kings!


    (buyukadamolmabasitadamol - 31 Temmuz 2013 22:14)

  • comment image

    brooklyn heights en guzide mekanidir ... cok luks bir yer haline gelmistir ... semtin geri kalani da ny'in geri kalani gibi 9/11 olaylarindan sonra duzelmeye baslamistir ... nypddelirdigi icin suc orani da son yillarin en dusuk seviyelerine cekilmistir bu guzide mekanda da (wallaha bloombergin yalancisiyim) ... 3rd avenue'nin kuzey kismisi 4. levent oto sanayiyi cagristirmaktadir ... ama alt kismisini anlatmak cok zor ... bir yahudi lokantasi var, herkes gormeli, 3rd ave 35. caddeye yakin kosede ... az ilerisinde de benim calistigim sirket var ... yolu dusen kapiyi calsin :)


    (icy - 30 Kasım 2003 06:55)

  • comment image

    manhattan'da kiraya fahis fiyat odemek istemeyen ama 'the city'e cok yakin olup, daha mutevazi, ve de kirsal bir yasami hayal eden yaratici insanlarin mekan tuttuklari kent. tabi bunun cobble hill'i, carroll gardens'i, red hook'u, east new york'u, williamsburg'u, greenpoint'i, coney island'i var, hepsinin demografisi birbirinden farkli. ben redhook/carroll gardens'i tercih ettim o ayri.


    (lawn wrangler - 30 Mayıs 2004 22:15)

  • comment image

    ask filmi olarak algilamadim. daha cok memleket hasreti, aile özlemi, aidiyet temalari islenmis bence.

    ailesinden, dogup büyüdügü yerden uzak insanlara cok dokunakli gelebilir. ailemden uzaklarda yasadigim icin cok etkilendim. belki ailemin yaninda olsaydim filmi bu kadar etkileyici bulmayabilirdim. bilmiyorum. cok güzel bir film, bunu biliyorum. oscar adayi olmak icin hafif evet, fakat yerine koyulabilecek daha iyi bir alternatif var mi bilmiyorum.


    (filia - 26 Ocak 2016 15:23)

  • comment image

    klasik oscarların vazgeçilmez amerika sevici filmlerinden sadece biri. vasat...

    --- özet ---

    amerika çok güzel
    amerika süper
    amerika'da insanlar mutlu
    amerika'da dedikodu olmaz
    amerika'da insanlara iş var
    irlanda pis kaka
    irlandalılar dedikoducu fesat
    amerika'da irlandalılar bile good wonderful oo yee

    --- özet ---


    (burty - 5 Şubat 2016 12:10)

  • comment image

    kafa yoracak, ufuk açacak bir film olmasa da akıcı anlatılmış, güzel bağlanmış film. ama oscar alamayacağı net, salonları doldurup taşırmayacağı ayan beyandır.

    --- spoiler ---
    ---
    spoiler ---

    eilis peder bana iş buldu dediğinde,
    eilis' e gemideki abla yardım ettiğinde,
    eilis keogh'un evine gelip hafif meşrep bir kaç kadınla aynı masada yer aldığında,
    eilis tony'e tanıştığı ilk akşam yaşadığı yeri gösterince,
    eilis o siyah mayoyu kabindeki ablanın yanında deneyince
    3 saniyeliğine de aha kızı kötü yola düşürecekler, saracaklar, bela olacaklar diye düşünüp öyle olmadığını anladığımda filmi durdurup kendime acıdım.

    seviştikten hemen sonra irlanda'ya dönen eilis'in hamile kalacağını, jim'in kabul edeceğini ama 5 metre uzaktan pipo içen kıl babasının kızımıza ağır kıllık çıkaracağını düşünüp adamın günahını aldığımı anladığımda filmi durdurup kendime, ön yargıma kızdım.

    mahalle karısı miss kelly'nin sonunda eilis'e bir şey konuşalım dediğinde, dükkanı kızın üstüne devretmek istediğini sanmam da 2 saatin en iyi feykiydi. kıza part time muhasebeci ol dediler, kalan zamanında da dükkana bakıp, jim'le mutlu mesut yaşarken anasına da maddi destek sağlayacak diye düşündüm. öyle olmadığını çakınca filmi durdurup kahkaha attım.

    velhasıl senaristi türkiye gündeminden uzak, bizden daha düzgün bilinçaltlı bir insan muhtemelen, güzel de iş çıkarmış, eline sağlık.

    not: noelde o müthiş şarkıyı söyleyen oldie frankie ile, tony'nin müthiş kardeşi goldie frankie; adamsınız!
    --- spoiler ---
    ---
    spoiler ---


    (bananesanakimonanasil - 17 Şubat 2016 11:26)

  • comment image

    değil oscar için, sinema sanatı için dahi zayıf bir film.

    hikaye çok zayıf. dramatik yapı düzgün de olsa hiç bir ilgi çekici tarafı yok. sanat yönetmenliği vasat. senaryo inanılmaz klişe, yani zayıf.

    oscarlarda en iyi prodüksiyon kategorisinde son 5 yılda gördüğüm en vasat film.

    --- spoiler ---

    pastanenin sahibi, eilis'in ilk patronu olan kadın evliliğini suratına çarpmasaydı hepimiz çok iyi biliyoruz ki eilis çok normal ve olağan bir şekilde orospuluğun kralını yapacaktı. en azından hayat ona orospuluğun kralını yaptırabilsin diye hayata gereken bütün şansları verecekti. ki bu da orospuluğun en ehlileşmiş halidir.

    valla sıla özlemi, memleket hasreti, aidiyet duygusu, adaptasyon sorunu, kimlik arayışı cart curt falan fişmekan hepsi bir tarafa, kadın denen cinsin bu kadar sadakatsiz bu kadar satıcı, bu kadar güvenilmez oluşunu bu kadar normal karşılamamız, öyküye olan duygusal tutumumuzu hiç etkilememesi beni gerçekten üzüyor. bakın ana karakter eilis'i erkek yapın, öyküyü bir de o şekilde izleyin, filme dair bütün sempatinizin kaybolduğunu, yerini abuk ve biraz antipatik duygulara bıraktığını göreceksiniz. kadınların güvenilmez, sadakatsiz ve işlerine geldiğinde maneviyatlarında feragat edebilecek türden canlılar olduğunu fena halde kanıksamış durumdayız. bu memleket hasretinden falan çok daha kötü. eilis'in jim'i öpmemiş olması falan beni hiç ilgilendirmiyor. eilis jim'le evlenebilmek, brooklyn'deki kocasını satabilmek için elinden gelen her şeyi yaptı. daha ne yapacaktı? adamın kucağına mı atlayacaktı? izin verdi. sürüklendiği hayat onu jim'le evliliğe götürüyordu, o da bunu bal gibi biliyor seve seve gidiyordu, amerikadaki kocasına da durumu yazmadı ('son dakikaya kadar bekleyeyim ne olur ne olmaz' diye) ta ki yaşlı kocakarı gerçekleri onun suratına vurana dek. ne zamanki kocakarı ona evli olduğunu bildiğini söyledi, eilis "fucked up" sinyali verdi ve kasabada bunun gizli kalamayacağını ve mutlu bir hayat süremeyeceğini anladı. elindeki ikinci iyi alternatif olan italyan kocayla brooklyn hayatına geri döndü. bari o mahvolmasın, sonra göt gibi ortada kalmayayım diye. yazık o tony denen elemana. inanılmaz sadık biricik eşi sandığı kadın bir kocakarının medeni cesareti sayesinde ona asrın kazığını atamadığını hiç bilemeyecek. aman bir daha dibinden ayırmasın ki bir kez daha kız ondan daha iyi bir alternatifle karşılaşıp adamı satma durumunda kalmasın falan..

    işte bunu güzel şirin aşk filmi diye izliyoruz arkadaşlar. hiç yadırgamıyoruz. esas trajedi bu. bu filmin oscar'a aday olmasından bile daha büyük bir trajedi.

    ---
    spoiler ---


    (peterpann - 21 Şubat 2016 03:31)

  • comment image

    grafittileri, loftlari, rooflari, ispanyollari, latinleri, bagimlilari,zencileri, kubalilari, ogrencileri, koyu dindar yahudileri, torbacilari, zirt pirt kutlanan halk bayramlari, 99cent storelari, buyuk parklari, copleri ,fareleri, kucuk kiliseleri, camasirhaneleriyle, icinde yasarken akdeniz e ege ye gitme istegi yaratan, bir yandanda ozlenilen karanlik, buyulu, tuhaf yer.


    (ataribaby - 22 Kasım 2004 04:16)

Yorum Kaynak Link : brooklyn