2012 ' Filminin Konusu : Büyük bütçeli felaket filmlerinin değişmez yönetmeni Roland Emmerich yine benzer bir yapımla karşımızda. Bazı teorisyenlere göre 21 Aralık 2012 tarihinde dünyanın sonunun geleceğini öngören Maya medeniyetinin bu öngörüsünün doğru çıktığı bir geleceğin anlatıldığı 2012 adlı filmde insanların hayatta kalma mücadelelerine tanık oluyoruz. Filmin kadrosu oldukça sağlam: John Cusack , Thandie Newton , Woody Harrelson , Amanda Peet , Danny Glover , Oliver Platt ve Chiwetel Ejiofor ilk göze çarpan isimler.
Men in Black(1997)(7,3-473985)
I Am Legend(2007)(7,2-658681)
I, Robot(2004)(7,1-468098)
World War Z(2013)(7,0-624936)
Independence Day(1996)(7,0-487679)
Men in Black 3(2012)(6,8-331435)
Armageddon(1998)(6,7-369578)
War of the Worlds(2005)(6,5-386286)
Mr. & Mrs. Smith(2005)(6,5-408519)
Hancock(2008)(6,4-403785)
The Day After Tomorrow(2004)(6,4-378893)
Men in Black II(2002)(6,1-306662)
öncelikle okumaya üşenenler için : http://www.hurriyet.com.tr/…ya/11471517.asp?gid=200böyle zırva haberleri iki (renklendirilmiş) soho görüntüsüyle destekleyip "güneş bu hale dönüşecek" diye sunan habercilik anlayışını kınıyoruz.bu tarihte güneş dünya'nın ebesiyle ters ilişkiye falan girmeyecektir. olsa olsa "önsevişme" olur ki bunu da dünya'yla güneş düzenli periyotlarla yapıyorlar. yani: yanlış öngörü; zırva haber.dayanak noktaları yanlış çünkü güneş'in 150 milyon yıllık bilinen bir çevrimi yoktur. söz konusu çevrim 11.5 yıllık manyetik çevrimidir. bu çevrim, güneş'in manyetik ekseninin dönme hızıyla coğrafik ekseninin dönme hızının eşit olmamasından ileri gelir. bu eşitsizlik, içerideki iyonize maddeyi hızlandırır, ivmeli iyonlar manyetik alana sebep olur. bu durum küçük manyetik ilkmeklerle güneş lekelerini doğurur bunlar da ~11 yıl sonunda koca güneş rüzgarlarıyla atılır.daha adam gibi araştırmak isteyen için anahtar kelimeler :coronal mass ejectionsudden ionospheric disturbancesbremsstrahlung : güneş'ten yayınlanan x-ışınların açıklamasıbu şu demek değildir : "2012 yılında hiçbir şey olmayacak" tahminen 2012 - 2014 yılları aralığında bir güneş rüzgarı hissedeceğiz. bu da atmosfer dışındaki herşeyimizi etkileyecek. uydular, astronotlar vs vs. sonuç olarak bu durum tabii ki pek çok şeyimize zarar verebilir. örneğin uydular bozulunca bir uçağın gps sistemi sapıtabilir, bu da uçağın düşmesine sebep olabilir... ama yüzbinlerce insanın radyasyondan öleceği zırvası doğru değil. en fazla iss'teki astronotlar zarar görebilir çünkü insanın kanser'e yakalanması için yeter miktardaki radyasyonun normalinden %3 kadar fazlasını alırlar -ki bu küçük görünse de öyle değil! o yüzden iss'teki özel odalara sığınırlar. bunlar duvarlarında döteryum bulunan özel, sığınma odalarıdır.yüzbinlerce insanın ölmesi için dünya'nın gardını indirmesi gerekir. insanlar bunu yanlış anlayıp "atmosfer zaten folloş, güneş rüzgarları yiycez gebercez" diye anlıyorlar ama yanlış. atmosfer folloşlaşıyor, doğru. bu, normalden "biraz" daha geniş dalgaboyu aralığını geçirmesini de sağlıyor, bu da doğru. ama dünya'nın güneş rüzgarları karşısındaki gardı atmosfer değil, manyetik alanının yarattığı magnetopause kalkanıdır. yukarıda bahsettiğimiz, güneş'in manyetik ekseniyle, coğrafik ekseninin farklılığı var ya, işte aynısı dünya'da da var. bu da dünya'ya manyetik bir kalkan kazandırıyor.peki dünya bu gard'ını ne zaman indiriyor? işte bunlar biraz muallak konular. dünya'nın manyetik kutuplarını değiştirdiği "dönem"lerin varlığı biliniyor. ancak henüz elimizdeki veriler bu dönemleri bir "düzen"e oturtmaya yetmiyor. mesela birkaç yüzbin yıl önce, dünya'nın kuzey manyetik kutbunun orta asya'da olduğu sanılıyor. kısacası bir anda 3 yıl sonrası için böyle bir öngörü yapmaya çalışmak anlamsız.değişimdeki düzensizliği şu tabloda görmek rahat : http://www.universetoday.com/…ds/2008/10/lowrie.gifgüneş, genç bir yıldız sınıfındadır. hayatının en durgun evresindedir. (bkz: yıldızların yaşam döngüsü) bu bakımdan sürekli -söyledikleri gibi- yüzbinlerce hiroşima gücünde (hiroşima gücü ne lan? ankara gücü gibi bişe...) radyasyon fırlatır. ama bu, dünya'nın manyetik kalkanı düşünülünce, ve aradaki 149 milyon km'lik mesafeyle (bkz: astronomi birimi) komik bir seviyeye kadar iner. bizim hissedeceğimiz düzeye gelmez mi? elbette gelir, dedikleri gibi 1859'da oldu. ama kimseyi öldürecek boyuta gelemez.buyrun 1859 carrington olayıyla ilgili :http://www.bu.edu/csp/emmrem/papers/carrington.pdfhttp://www.leif.org/…rm - extreme space weather.pdfayrıca belirtmekte fayda var. bir yıldızın gözlenen en büyük radyasyon püskürtmesi 2006 yılında ii pegasi yıldızında gözlendi. bahsedilen miktar 50 milyon trilyon atom bombası (hiroşima gücü eheh) şiddetindeydi ve öyle bir enerji güneş'ten dünya'ya gelseydi, hayatın "büyük kısmı" sona ererdi. (hamam böceği mucizesi) ama ii pegasi bir kırmızı dev, güneş'in o kararsız hale gelmesi için daha birkaç milyar yıl gerek. ayrıca ii pegasi'nin bir çifti var. (bkz: çift yıldızlar) bu da coğrafik eksen, manyetik eksen kararsızlığını daha da tetikleyen birşey. bu yüzden coşmuş kendisi.buyrun, nasa'nın güneş çevrim öngörüsü : http://solarscience.msfc.nasa.gov/predict.shtml(bunları bir çeşit uzay hava durumu tahmini gibi düşünebilirsiniz.)
(hooker with a penis - 20 Nisan 2009 17:10)
bu tarihe çok bel bağlamamak lazım. mayalının ipiyle kuyuya inilmez.daha tekerleği bulamamış adam... bırak ya...
(mortifera - 21 Haziran 2009 01:46)
tipik bir roland emmerich filmidir.herhangi bir roland emmerich filmimalzemelerbilindik bir oyuncusağduyulu bilim adamıbu adamın boşandığı ama aşkının bitmediği eski eşibirisi bilim adamıyla arasında baba-oğul ilişkisi olan bir kaç tane genç, çıkış yapma ihtimali olan oyuncubu gençlerden ikisi arasında alevlenen bir aşk ilişkisiumursamaz insanoğluyok etme yanlısı bir devlet görevlisifilmin kaderinde rol oynayacak sarsak bir karaktergörsel efektlerüçüncü sınıf bir felaket senaryosuyapılışıdünya bir felakete yaklaşmaktadır. kimsenin umurunda değildir, derken bir sağduyulu bilim adamı "ulan denyolar dünya elden gidiyor" der. yok etme yanlısı devlet görevlisi işe bolca karıştırılır. başkan onun da etkisiyle pembeleşinceye kadar bilim adamını sallamaz. felaket patlak verir, başkan "vay benim eşek kafam nasıl dinlemedim" diyene kadar tuzlu suda bekletilir. aklı başına geldiğinde tüm malzemeler tencereye boşaltılır. bilim adamıdır, oğludur, eski karısıdır, çocuğudur, annesidir, köpeğidir, metresidir kısık ateşte 90 dakika kaynatılır. soğuyunca üzerine düzelmiş baba-oğul, karı-koca ilişkisi serpilip servis yapılır.bu tarifle bir film yaparsın, iki film yaparsın da arkadaş on tane film yapmazsın ki. star gate'inden tut, independence day'e, godzilla'dan tut, the day after tomorrow'a, 10.000 bc'den patriot'a hepsi ufak tefek farklılıklarla aynı kaptan çıkmış gibiler. şimdi de yenisi geliyor. mayalar 2012'de kıyameti öngörmüş de john cusack da insanlığı kurtaracakmış. başkan koltuğuna da danny glover'ı oturtmuşlar ki, hazır obama başkan oldu, siyahları kaçırmayalım sinemadan. bu arada merak ediyorum başkan siyah olduktan sonra hiç filmde beyaz olduğu bir büyük proje çekilecek mi? 11 kasımda gösterimde. afiş cümlesi de süpermiş "we were warned". yok ya! fragmanı yine filmdeki görsel efektlerin % 70'ini kapsıyor tabii. bunlardan başka kalan bölümde bol duygu sömürüsü, bol milliyetçilik, amerikanın tüm diğer dünya uluslarına öncülük edip dünyayı kurtarması, sevdikleri uğruna kendini feda eden kahraman vatandaşları görürüz. ulan emmerich, hitler bugün yaşasa ari ırk düşüncesine seni katmazdı yemin ediyorum. nerde senin alman disiplinin...
(flying dutchman - 16 Ekim 2009 16:23)
hakkında karizmatik yorum yazmadan önce alltaki yorumun okunmasını gerektiren film. güneşlerin batladığı, manyak yağlı, yarım kare şeklindeki dünyanın, pardon filimin "geri dönüş" adlı macerası bu..."ben bu filime bu gün gittim bu yönetmen manyak filim yapıyo yarından sonra filiminide o çekmiş ti bu yönetmen den yeni yeni kıyamet filimleri bekliyoz ama filimin sonu güzel olmamış filim biraz daha uzun olabilirdi ama filim manyak yağın ötesi inanılmaz filim 2012 de dünyada gerçekten kıyamet koparsa filimdeki kibi olur ama bazı olaylar yansıtmamışlar yansıtsalardı daha güzel olurdu. mesela ilk başta yarım bir kareyle dünyanın oluşumunu olcaktı daha sonrada filimmin başındaki gibi güneş batlamısını diyorlar ama biraz gösteriyolar onu 1 veya 2 dakika göstere bilirdi. gemiye... bir 2 uçak veya bir 2 araba ve helikopter olması lazımdı başka filimler de bekliyoz bitane filim söyleye bilirim yapması için dünyanın sulara gömülmesi veya toprağa göülmesi olabilir sonucundada yılarca havada tutabilcek bitane uçak yapabilme filimin adı da şu olur geri dönüş olabilir .herkesi selamlıyom ve nice yeni filimler bekliyoruz"sinemalar.com'dan alıntıdır.
(canned - 15 Kasım 2009 00:10)
dalgaların himalayalar'a kadar kadar yükseldiği sahnede dedim ki yanımdaki arkadaşıma,"aga böyle durumlar için evde bi ufak bulunduracan en azından".yemişim gemisini memisini arkadaş.bi kalıp ezine koyuna bi duble de rakıya bakar bu iş.manzara güzel, ayık kafayla çekilmez şimdi dünyanın sonu falan...
(kelebak - 16 Kasım 2009 00:13)
--- spoiler ---filmde takıldığım bir nokta var. gerçi senaryo kötü takılacak çok nokta var da. ulan dünyanın sonu gelmiş, hazırlatmışsın gemileri varsa yoksa egzotik hayvan dolduruyorsun. fil, şempanze, zebra, zürafa, goril kaynıyor gemi. lan bir de at al, koyun al, inek al ne biliyim bir tavuk al, sular çekilince etinden sütünden, yününden yararlanırsın. ne mal heriflersiniz. gorile tarla sürdürürsünüz artık.--- spoiler ---
(rentboy - 16 Kasım 2009 17:05)
dikkat: aşağıda yazılanlar filmi izlememiş ve izlemeye niyetli gürüh açısından tatsız sonuçlar doğurabilecek bilgiler içermektedir!himalayalar'ın doruklarına yükselecek bir su baskını için dünyada bulunan su miktarının üç katı gerekir (linkteki belgeselin 10:30 ve sonrası).bir güneş fırtınası yaşanması durumunda elektrik şebekelerine milyonlarca watt'lık yüklenme olması gerekir. bu da birçok ülkede şebekenin tamamen erimesi anlamına geliyor. gerçekleşeceği söylenen fırtınayla tv, radyo yayınlarının tamamen kesilmesi, elektrik sistemi tamamen devre dışı kalması, cep telefon şebekelerinin çökmesi ve gps sisteminin çalışmaması gerekirdi. filmde tüm dünyayı tsunamiler sararken bile hindistan'dan himalaya'lara abd üzerinden çalışan bir cep telefonu şebekesi mevcut. yer kabuğunda majör değişiklikler olur ve dünyanın ekseni kayarken sasha adlı dahi bir pilot abd'den çin'e uçabiliyor. bütün navigasyon sistemlerinin çöktüğü ve artık dünyanın manyetik kutbunun bilinen kuzeyde bile olmadığı varsayılırsa sasha yolunu nasıl buluyor?bir süper volkan patlaması yaşanıyor ve bundan sadece birkaç mil ötede bulunanlar bunun ısısından etkilenmiyorlar. dahası yayılan toz bulutu binlerce mil öteye saatler içinde ulaşabiliyorken nedense en yakınındaki bir uçağı yutmak için oldukça ağır kalıyor. yine de ulaşıyor ama nasılsa uçağın motorları o kadar kül ve dumanı yutmasına rağmen bozulmuyor, dahası hırslanıp dumandan hızlı gitmeyi başarıyor.bilindiği üzere tsunamiler açık denizde dehşet verici yüksekliklere ulaşmıyorlar, onların asıl etkisi kıyıya ulaştıklarında kendisini gösteriyor. asıl devasa yüksekliklere kırılmaya başladıktan sonra ulaşıyorlar. bu sebeple açık denizde yüzmekte olan devasa bir geminin tsunami sebebiyle devrilmesi pek akla yatkın görülmüyor. bu arada dev bir proje himalaya dağlarının 5000 metre yüksekliğinde gemiler inşa etmekle meşgul. oysa yerkabuğu hareket halindeyken ve devasa dalgalar şehirleri yok ederken bile bundan etkilenmeden seyredebilmesi çok daha mümkün bir vasıta bugün de abd elinde bulunuyor: nükleer denizaltılar. oysa bunlardan hiç birinin kurtulduğuna dair bir bilgi yok filmde.peki ya binlerce metrelik dağların tepelerinde donmadan helikopterlere bağlı uçurulan tropik hayvanlara ne dersiniz?bütün bu saçmalıkların en ötesinde bana en absürd gelen gerçek ise holywood sinemasının milyonlarca dolarlık bütçeleri bu içi bomboş zırvalıklara yatırabilmesinde. film tamamen fantastik bir film olsa diyeceğim birşey yok. örneğin şimdi "avatar" geliyor ve çok daha geniş bir bütçeyle çekilmiş olduğunu haber alıyoruz. ama bunun gibi gerçek"miş gibi yapmıyor" burada james cameron'un titanic'inin bir benzerini görüyorum ben. elde dahice işlendiğinde oluşacak katmanlarında sinemaya salt bir eğlencelik değil, bir sanat dalı gözüyle bakanları da tatmin edebilecek bir konu var. ama siz konuyu alıp öyle bir yaklaşımla işliyorsunuz ki kuşa dönüyor. o muhteşem öykü bir arkaplan malzemesi olarak kalıyor. önüne ise çekirdek amerikan ailesi'nin değer yargılarını allayıp pullayan bayat klişelerden bir öykü düzüyorsunuz, çünkü o satıyor:- aile değerlerini yitirmekte olan bir çift- onların bu durumundan kötü etkilenen ve bu sebeple psikolojik sorunlar yaşayan çocuklar- yozlaşmış menfaat peşinde yöneticiler- onlara tekrar ahlakı, insan sevgisini, dürüstlüğü öğreten bir avuç eli öpülesi insanmilyarlarca insan ölmüş, buna göz yumulmuş bize ne? sonunda amerikan değerleri kazanır, çekirdek ailemiz kurtulur, çocuklarımız bizim birer kahraman olduğumuzu anlar, ve bundan sonra mutluluk onları beklemektedir (they lived happily after ever), yozlaşmış siyasetçiler yaptıklarından utanır (en kötüler elenecektir kuşkusuz, hem de en kötü ölüm biçimleriyle), arada kendini başkalarının kurtuluşu için feda eden kahramanlar da olacaktır. onlar ne yazık ki selamete erilen mutlu günleri son anda bir talihsizliğe uğrar ve göremezler. ama hep hatırlanacaklardır. hepimiz, sezgi ve inancın en büyük güç olduğunda hemfikir olarak terkederiz salonları.ha! bir de muhtemel bir kıyamet, alta ıslatma problemine karşı kesin çözümmüş, bunu öğrendik.
(andrew - 17 Kasım 2009 03:00)
"mayalar gelecegi görebilseydi, kendilerini kılıçtan geçirecek ispanyolları görüp tedbirlerini alırlardı"..allahın bir yılı işte.
(gobel - 17 Kasım 2009 14:56)
filmde neden rte yoktu dersiniz? çünkü onlar zaten bir gemi* sahibi.
(zanozan - 18 Kasım 2009 20:29)
--- spoiler ---ulan bütün dünya yıkıldı herkes tavuk gibi telef oldu filmin sonunda gemide john cusack sudan çıkınca ipneler tezahürata boğdular ortalığı.bu kadarmı yavşaksınız gamsızsınız anlamadım ki --- spoiler ---
(post mortem - 18 Kasım 2009 20:35)
roland emmerich abimizin diğer filmlerini izlemiş biri olarak sinemaya girince mutlu ayrılma ihtimalinin arttığı filmdir. stargate gibi şükela bir filmden sonra düşen bir grafik sergilese de kendisi "ben elma satarım arkadaş, benden başka da birşey istemeyin" diyen bir adamdır. tüm bunları bilerek elma almaya girdim salona. buyrun izlenimlerim efendim.--- spoiler ---film çok uzun. ama bunu söyleten sadece ilk yarım saat. kalan bölümler peynir ekmek gibi gidiyor.aksiyon başladıktan sonra ilk göze çarpan şey herşeyden kıl payı kurtulma gibi bir klişenin sonuna kadar kullanıldığını görmekti. köprü yıkılır, tavan çizilerek son anda alttan kaçarım. arkadan yol çöker, bastığı yer çöken süper mario gibi sekerim. binaların arasından son anda uçarım falan. çok göze batmış. ayrıca dikkatimizden kaçmayan birşey de başrol oyuncularımızın hepsinin mükemmel sürüş yeteneklerine sahip olmasıdır. hadi jackson curtis şoför. limuzinle santimlik aralardan geçsin. son saniyede uçurumların kenarından dönsün falan ama pilot yıkılan binaların arasından uçağı yatırıp geçmesin arkadaş. filmin başında arabayı mıcıra kaptırsa mesela tüm bu maceralar yaşanmayacaktı. italya başbakanının kendini dine verip ayrılan gemilere binmemesi akıllara silvio berlusconi'yi getirdi. gerçek hayatta adam harem kurarken filmde vatikan'dan umut beklerken görüyoruz. - italya başbakanı gelmiyor efendim!- aa niye gelmiyo lan?- aradım. "dünyanın sonu geliyormuş gemiye mi binecem a.k ben ortamlara akıyorum hacı" dedi. volkan sahnesini izleyince biraz utandım açıkçası. volkan öküz gibi patlasın, yerden kilometrelerce yukarıya lavlar fışkırsın ve bu patlamanın yarattığı dalga ile tüm ağaçlar devrilsin, aynı volkanın önündeki adam ise sırt üstü düşsün sadece öyle mi? hatta kalkıp radyo yayınına devam etsin he mi? vay benim dertli başım. beni bu kadar mal sanmışlar. nasıl bir izlenim verdiysem artık amerikan sinemasına?kalanlar için kapıların açılması kararını veren ilk geminin içindeki ırklara bakalım. rusya ve çin. "aslanım koministler" demiş bulundum bu sahnede itiraf ediyorum.ve gelelim filmdeki en büyük ve can sıkan saçmalığa. dalganın ağzımıza ne zaman vuracağını hesaplıyoruz ama afrika kıtasının yükselip belki de hiç sular altında kalmayacağını hesaplayamıyoruz öyle mi? peki ya dalgalar vurup da neredeyse dinginleştikten sonra everest ve onlarca dağın su üstünde kalmasına ne demeli? lan madem öyle ne o kadar gemi yaptınız. söyleyin millete leğeni alan dağlara çıksın otursun. dalgaların şiddeti geçtikten sonra sular yükselmiyo mu hoooop suyun yüzünde kalırsın zaten hafif hafif. eşşek gibi paralar harcayıp gemi yapacağına kocaman sallar yap herkesi bindir. hele filmin sonunda dünyanın yarısının su üstünde kalmış olduğunu görüyoruz ki düşman başına. çıkın karaya yapın mangalınızı misler gibi. 27 gündür sularda sürtmenin anlamı neymiş?- 8850 metre boyunca bir yere çarpacağız- 8850 metre yükseklikte ne olabilir ki?- vay senin a.k everest dağını bilmeyen adamın lafına uymuşuz ya lan bu kadar zamandır.peki ya filmde yakinen tanıdığımız rusların leblebi gibi ölmesi? kala kala iki tane veledin kalması. tamara ya ayrı dertlendim sasha ya ayrı.aman da babam aramış konuşayım mı konuşmayayım mı diye dertlenen adam aklıma geldi bak durduk yere. iyi oldu ipneye. onun evine de ayrı bir faleket geldi ama anlayamadım. babam zamanında beysbol maçıma gelmedi diye artislik yapıp karının önünde telefona geç bakarsın öyle mi? içinde kalır işte öyle."ulan azerbaycan'a ne oldu acaba. iyiydi onlar" dedi arkadaş film arasında. bende merak ettim.babasının öldüğü gün "biliyor musun üniversiteye kadar hiç öpüşmedim herkes babamdan korkardı. şimdi babam öldü ya. beni küsküye doyursanız artık diyorum" temalı bir konuşma yapan başkanın kızına ne demeli. 27 günde geminin sürtüğü olup çıkmış. adam odaya kapatmış resmen. --- spoiler ---yine de gidip görülesi "vay anasını" denilesi bir filmdir. ayrıca roland efendi bilse türkiye'de bu kadar çok izleneceğini araya iki türkiye lafı atardı heralde.
(ramsestyler - 20 Kasım 2009 00:10)
bana muhteşem şeyler öğreten film olmuştur.--- spoiler ---depremden arabayla kaçılırmış bunu öğrendim, hatta bir yerde ufak kız deprem için bizi izliyor bile dedi. 1.5 km yükseliğinde tisunami bile gelse cep telefonları son ana kadar çalışıyormuş, hatta dalganın size çarpmasına 10 saniye kala açıp arkaşınızla geyik yapın niye kurtarmaya gelmedin lan beni diye. amerikadaki havaalanlarında kulede çalışan insanlar işlerine çok bağlılar. yer yarılmış pistin yarısı uçurum olmuş, kule hala bağırıyo ordan motorlarınızı kapatın, kalkış yapmayın diye, lan manyak mısın kalksa nolacak.--- spoiler ---
(dragon reborn - 25 Kasım 2009 11:27)
filmi izleyip beğenenleri tenzih ederim ama ben bir kere kafamı sikeyim ki bu filmi izledim ve bin kere daha kafamı sikeyim ki dublajlı izledim. hani uykun kaçar gece yarısı show tv'yi açarsın da, "katil arılar" ya da "ormanda gerilim" gibi bir film izlersin, heh işte onun gibi bir seyir yaşadım 158 dakika boyunca. insanım lan ben yazık değil mi? bari marduk merkezli komplo teorisi filmi olsaydı. efektmiş hıh. klişeler deryası...
(ne nedir ne ne degildir - 28 Kasım 2009 00:01)
kıyametin kopmayacağı yıl olacaktır çünkü 2014'te dünya kupası var.
(hocam fazla egon var mi - 28 Kasım 2009 19:58)
seda sayan nın çocuk yapmama kararı almasına neden olmuş bir filmdir.daha ne istiyorsunuz? bu saatten sonra varsın klişe olsun...
(loctavius - 30 Kasım 2009 12:53)
film boyunca küçük çocukla kardeşinin sağ kalıp diğer herkesin öleceğine öyle bir koşullanmıştım ki, yeni bir ademle havva efsanesi mi acaba demiştim. lan madem alaka kurmayacaksınız, niye nuh koyuyorsunuz çocuğun adını? ayrıca ben nasıl bir sapığım da küçücük iki çocuktan yeni insanın atalarını çıkardım? bunların tüm sebebi küçükken sezercik'in mağarada çocuk büttüğü o filmi izlememdir. eminim. alakasız ama güzel film.--- spoiler ---ayrıca sevgilisi öldükten beş dakka sonra eski kocasıyla öpüşen kadına afedersin ama kaltak denir. sen değil miydin aynı gün içinde sevgiline eski kocanı fitleyip duran...??--- spoiler ---
(bitter cikolata - 10 Aralık 2009 13:24)
klişelerle dolu film:--- spoiler ----eşinden boşanmış, sorumsuz ve çocuk sahibi erkek (bu tür filmlerde başrolde olma zorunluluğu var sanırım)-kocasını boşadıktan sonra iki çocukla süper erkek bulmuş eski eş.-muhtemelen iki adet çocuk.-insanlık abidesi amerikan başkanı.-sizi sürekli ıska geçen yıkılan binalar, size bir türü yetişemeyen yer çatlakları, üstünüze bir türlü düşmeyen arabalar... (başrolde iseniz geçerli)-onurlu bilim adamları ve onlara inanmayan politikacılar.--- spoiler ---
(qfwfq - 18 Mayıs 2010 08:35)
geçen gün youtube'da okuduğum bir yorum ile beni derin düşüncelere sürüklemiş yıldır."2012'de kıyamet kopamaz ki. benim buzdolabında bir adet ton balığı konservesi var son kullanma tarihi 2013'te."deli bu millet amk.
(salvadordali - 23 Ocak 2011 13:57)
değişen tek şeyin star tv'nin logosu olduğu yıl.
(pilav adam - 2 Ocak 2012 00:02)
üstün ırka tapan büyük bütçeli bir aldatmaca. ayrıntılı analiz için şu adrese bakılabilir.
(hanging rock - 29 Mayıs 2014 11:16)
Yorum Kaynak Link : 2012