Rush (~ Zafere Hücum) ' Filminin Konusu : İki kez Oscar kazanmış olan Ron Howard (A Beautiful Mind, Frost/Nixon) iki kez Oscar’a aday olmuş senarist Peter Morgan’la (Frost/Nixon, The Queen) James Hunt ve Niki Lauda arasındaki acımasız rekabeti muhteşem bir şekilde anlatan Rush için bir araya geldi. Epik aksiyon/dram filmi Rush’ta, Chris Hemsworth (The Avengers) karizmatik İngiliz James Hunt’ı, Daniel Brühl (Inglourious Basterds) ise disiplinli ve mükemmeliyetçi olan Avusturyalı Niki Lauda’yı canlandırıyor. Grand Prix yarış pistindeki çekişmeleri, bu iki sıra dışı karakter arasındaki farkı özetliyor. Formula 1 yarışlarının ihtişamlı döneminde geçen Rush dünyanın şimdiye kadar gördüğü en büyük rakiplerin ikisinin (yakışıklı İngiliz Hunt ve disiplinli, zeki rakibi Lauda’nın) heyecan verici gerçek hikayesini anlatıyor. Özel hayatlarına da dahil olduğumuz filmde iki yarışçının zafere ulaşmak için bir kısa yolun bulunmadığı ve asla hataların asla düzeltilemediği bir ortamda fiziksel ve psikolojik dayanıklılık sınırlarını nasıl zorladığını göreceğiz. Olivia Wilde (TRON: Legacy) ve Alexandra Maria Lara’nın da (The Reader) rol aldığı Rush’ın yapımcılığını Andrew Eaton (A Mighty Heart), Howard, Oscar ödüllü Brian Grazer (Apollo 13, A Beautiful Mind), Eric Fellner (Senna, Tinker Tailor Soldier Spy), Morgan ve Brian Oliver (Black Swan), idari yapımcılığını ise Cross Creek Pictures, Exclusive Media, Todd Hallowell ve Tim Bevan üstleniyor. Rush İngiltere, Almanya ve Avusturya’da çekilmiştir.
The Wolf of Wall Street(2013)(8,2-1049038)
Warrior(2011)(8,2-397383)
A Beautiful Mind(2002)(8,2-864820)
Million Dollar Baby(2005)(8,1-590949)
Mad Max: Fury Road(2015)(8,1-758628)
Logan(2017)(8,1-533176)
Hacksaw Ridge(2016)(8,1-351535)
Prisoners(2013)(8,1-512366)
12 Years a Slave(2013)(8,1-563735)
Catch Me If You Can(2002)(8,1-814135)
Gran Torino(2009)(8,1-667427)
Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl(2003)(8,0-960825)
benim için dünyadaki en kaliteli gruptur.nedenlerini sıralayacak olursam;-bir kere her şeyden önce rush stabil bir gruptur,74 yılından beri yani tam 35 yıldır aynı kadrodan oluşmaktadır. (bkz: geddy lee), (bkz: alex lifeson), (bkz: neil peart)-grupta frontman yoktur ve ego çatışmaları sıfıra yakındır. şarkı bestelerinde ve söz yazımında belirli bir rol dağılımı vardır ve üçü de görevini tam anlamıyla yapar.-üç eleman da inanılmaz yetenekli ve enstrümanlarına hakimlerdir.kendi enstrümanlarını çalmaları yetmezmiş gibi konserlerde bas veya klavye pedallarıyla ekstra sesleri de kendileri verirler, izleyicilerin aklını alırlar.-yeni müzik akımlarına çok güzel uyum sağlamışlardır.70lerde 2112, hemispheres gibi çok güzel progressive rock eserleri vermiş, 80lerde synthesizerların gelişine uyum sağlamış the big money, mission gibi daha "pop", fakat yine de çok güzel şarkılar yapmışlardır. 90larda ise gitarın dönüşüne de ayak uydurmuş, roll the bones, animate gibi çok güzel modern rock şarkıları yapmışlardır. kısacası her türlü dönemin kitabını yazmışlardır.-oldukça üretkenlerdir.19 stüdyo albümleri vardır, 35 yıla vurursak aşağı yukarı 2 yıla bir albüm düşmektedir.ayrıca her albümden sonra turneye de çıkmışlardır.-şarkıları dinleyiciyi düşünmeye iter, biraz zorlayıcılardır. "sex drugs and rock n roll yeah" veya "bebeğim beni nasıl terk edersin" gibi beylik sözler yerine daha toplumsal ve felsefi konulara el atarlar,dinleyicinin ufkunu açarlar. (bkz: subdivisions) (bkz: the trees)kısacası inanılmaz güzellikte bir gruptur. rock müzik severlerin, bilhassa progressive rock müzik severlerin pas geçmemesi gerekmektedir.
(resistance is futile - 22 Aralık 2008 00:00)
şu f1 in son siktiriboktan yılları hariç sallasan 50 tane oscarlık film çıkar, senna'sından, prost'una, hakkinen'den, niki lauda'sına, hepsi arıza adamların insanlık limitlerini zorlamasıdır formula. yusyuvarlak pistte tur atmaya endeksli amerikalılar sonunda farkına varmış demek. niki lauda'nın hikayesi bunlardan en etkileyici olanlarından tabi, en trajiği ise senna ki belgeseli bile adamı mıhlamıştır. ilk fırsatta gidile.
(carnage - 20 Eylül 2013 18:45)
harika bir filmdir.benim gibi, kuru temizleme beklerken zaman geçsin şeklinde saçma bir sinemaya gitme nedeni olan ve çoğu filmde "öeh bitmiyor film, şimdi evde olup x oynuyor olmak vardı" gibi fırsat maliyeti hesapları yapan insanı koltuğa yapıştırmış ve inanılmaz keyif vermiştir.herkese tavsiye ederim.
(karsus - 25 Eylül 2013 19:38)
spor basınımızdan bir gazetecinin de kritik bir rolde yer aldığı 2013 yapımı film.
(kahmut - 26 Eylül 2013 11:52)
zaman zaman bir film çıkar, bana neden sinemaya aşık olduğunu hatırlatır. rush da onlardan biri.
(ventolin - 10 Ekim 2013 16:19)
f1'in japonya etabının görüntüleri yüzünden filmin görüntü yönetmenin ömür boyu maaşa bağlanması lazım. mutlaka bluray'de izleyin derim. 2013'ün bence açık ara en iyi filmi.
(life is a spiritual war - 18 Ocak 2014 13:56)
hakkinen - schumacher mücadelesini dibine kadar yaşamış bizim nesil için o atmosferi yaşatan, süper gerçekçi, olağanüstü film.hikaye amerikan olmadığından golden globe'da es geçildi, muhtemelen akademi de pek sallamayacak. naapsınlar bir avusturyalıyla bir ingilizin rekabetini. filmde hiç amerikalı yok sonuçta. adında "american" geçen filme yapıştıracaklar ödülleri.ayrıca daniel brühl gibi harika bir adam var bu sektörde, niki lauda'yı oynaması hakikaten şahane oldu.
(barry white - 19 Ocak 2014 11:07)
film çok iyi ama filmle alakalı en büyük şoku alakalı yarışların gerçek hayattaki görüntülerini izleyince yaşıyorsunuz. o kadar iyi bir yeniden canlandırma var ortada, sunucu sunumlarına kadar ince ince işlenmiş, harika bir eser çıkmış ortaya. çok başarılı.
(sycrone one - 20 Ocak 2014 01:24)
cast mükemmel. gerçek hayat hikayesi olduğundan, genelde bu tarz filmlerde oyuncuları, canlandırdıkları kişilere benzetmek için kırk takla atar makyözler. ama oyuncular o kadar benziyor ki, gerçeklerinden ayırt edilemiyor. inanmıyorsan al bak.filmle ilgili çok konuşmaya gerek yok. f1 diye izlememezlik etmeyin.filmin ana teması, zıt karakterlerin bir pota eriyebilmesi ve saygı...ayrıca bu filmle ilgili herhangi bir oscar adaylığının olmamasını skandal olarak gören 505. ekşi sözlük yazarıyım. daniel brühl'ü (niki lauda) goodbye lenin'den (2003) beri takip ederim. muazzam bir oyuncu.--- spoiler ---filmin en güzel sahnesi... kazadan sonra günlerdir komada kalmasına rağmen, yüzü darmadağın olan niki lauda'nın pistlere geri döndüğü ilk yarışta basın mensuplarının karşısına çıkar. kendini zeki sanan yavşak gazeteci (ki ülkemizde de bunlardan tonla var (bkz: yavşak türk medyası)) lauda'nın yeni yüzüyle dalga geçerek, karısının lauda'yla ilişkisi üzerine konuşur. basın açıklaması bittikten sonra hunt gazeteciyi çıkışta yakalar ve ağzını yüzünü dağıtır gazetecinin.--- spoiler ---
(imkansizligin kekremsi tadi - 23 Ocak 2014 05:22)
bazı sahneler arasına anlatıcı bir ses ve olayların tanıkları ile röportajlar konulsa 5 saatlik belgesele dönüştürülebilecek bir film yapılmış. gerçeğe ve döneme bağlılık, casting ve makyajlarla muhteşem bir film. filmi iyiki sinemada değil evde seyretmişim çünkü filmi durdurup durdurup gugıllama yapıyorsunuz, hatta diyebilirimki film böyle daha zevkli hale geliyor.bu arada ne skandalı, oscar sizin köpeğiniz olsun rush film ekibi. sıçmışım oscar'a
(rete mirabile - 25 Ocak 2014 01:52)
gündelik hayatta da sürekli birbirine rakip olan iki farklı psikolojinin/felsefenin kapışmasını anlatan film.--- spoiler ---niki disiplininden ve ideallerinden zerre taviz vermeyen, hep anlatan ve hep yapmak isteyen adam. tek bir kadını seviyor, o kadın için bir adet dünya şampiyonluğunu feda ediyor. büyük ihtimalle de bunu yaparken daha sonraki yıllarda kazanacağı şampiyonlukları tahmin ediyor. tek rakibi kendisi modunda. biraz götü kalkıklığı, biraz kendine güveni ile görünürde en büyüğü james hunt olarak sunulan rakipleri arasında en çok da kendini yenemiyor.james hunt, öteki melek. anı yaşıyor. her fırsatta sahneleri ve replikleriyle dile getiriyor zaten, an için yaşıyor o, uçaklar kupalar paralar falan, yaşamayacaksa bir anlamı yok, ki zaten bunu son kez söylediğinde niki hiçbir şey demiyor/diyemiyor. en büyük sorulardan işte, gerçekte kazanan kim? bilmiyorum. ben sadece bu filmin çok güzel olduğunu biliyorum.--- spoiler ---
(nahgalip sahsiyet - 29 Ocak 2014 00:48)
açıkçası biraz daha "dönem filmi" özellikleri taşımasını beklediğim filmdi, ancak şu haliyle çok başarılı. sanırım şu klasik "gecenin bir yarısı pencereden uzaklara baktıktan sonra, niye kalktın gecenin zikinde diye gelen sevgilisine anlamlı laf etme" sahnelerinin en iyisi bu filmde; "happiness is the enemy"
(jack in the box - 31 Ocak 2014 23:30)
filmi bugün izleyip oscar için aday olmadığını öğrendim. bununla ilgili söylenebilecek tek şey akademi bu kadar muazzam bir filmi kendi iğrenç zevklerine alet etmeyerek doğru karar vermiş. sayfalarca yazılmış ama daniel brühl'ün adını bir kez daha ben anmasam olmaz. insanüstü bir performans göstermiş. o kadar şaşalı hayatına rağmen, seyirci açısından film boyunca ibrenin hiçbir zaman hunt lehine kaymamasının en büyük nedeni kendisinin oyunculuğudur.
(hayybinkunduz - 1 Şubat 2014 17:57)
gerçek kişi ve olaylara ancak bu kadar yakın benzetilebilir dediğim süper film. niki lauda'nın kazasının gerçek videosu.ayrıca lütfen videodaki tüm kişilerin filmle ne kadar benzer olduğuna da dikkat edin.
(xatixungur - 3 Şubat 2014 00:30)
hiç beklemediğim kadar etkileyici ve başarılı adeta belgesel tadında filmdir.muhteşem oyunculuklar muhteşem çekimler kurgu ve döneme uygun mekan ve kostümler. filmi izlerken kendimizi o an pistte birincilik kürsüsünde veya ödül törenindeymiş gibi hissedebiliyoruz.herkes söylemiş ben de söyleyeyim de içimde kalmasın. bu film bize bir kez daha akademi üyelerinin ne kadar boş ,sanattan anlamayan ve popülizm peşindeki kişiler olduğunu göstermiştir.--- spoiler ---filmde dikkat çeken en önemli unsur ayuncularla gerçek kişiler arasındaki başarıyla sağlanmış olan benzerlikti. bir başka dikkat çeken şey ise o yıllarda hastanelerde ödül törenlerinde ve hatta uçaklarda bile pofur pofur sigara içildiği.filmin başına lauda ve marlene'in arabası bozulup otostop yaptıklarında hatun'un "bu kez ben otostop çekeyim ne de olsa italyadayız" demesi biz türklere ne kadar da tanıdık gelmiştir. zaten birazdan duran arabadan inen iki eleman da gerek tip gerek konuşma ve davranış olarak herhangi bir ortalama türk'ten farklı değildi,italyanlarla olan bu benzerliğimiz bizim için hoş bir ayrıntı.film boyunca görüyoruz ki hunt tam bir sefa düşkünü çapkın ingiliz,lauda ise tipik alman disiplini ekolundenhunt'un lauda'ya densizce sorular soran gazeteciyi bir güzel dövmesi de esasında şiddet göstergesi değil tam tersi hayatındaki en büyük rakibine karşı duyduğu derin saygı yüzünden yaptığı bir şeydi. bunun gösterilmesi de güzel olmuş.filmin sonuna doğru insan ister istemez çok duygulanıyor,boğazda acı bir yutkunma kalıyor. özellikle de lauda'nın:"when ı heard that james hunt had died age 45 of a heart attack ı was not surprised, ı was sad.hunt was one of his small number of friends, a smaller number of people he respected and the only man he had ever envied."sözleri çok etkileyici ve vurucu...ve şahsi fikrim bunun kesinlikle tipik bir pop corn hollywood filmi olmadığı--- spoiler ---
(geneticallycorrected - 3 Şubat 2014 03:26)
yaşanmış hikayesi, ~80.000 parçadan oluşan f1 araçları, şahane oyunculuklar, rekabet, dostluk ve daha fazlası var rush'ta.ve itiraf ediyorum kötü havalardaki yarışları her zaman daha çok sevmiştim. daha çok aksiyon daha çok heyecan oluyor diye düşünüyordum. filmi seyrettikten sonra kendimden utandım.
(ebeninnali - 5 Şubat 2014 17:42)
--- spoiler ---" the closer you are to death, the more alive you feel. it' s a wonderful way to live. it' s the only way to drive"" happiness is your biggest enemy. it weakens you. puts doubts in your mind. suddenly you have something to lose."--- spoiler ---
(pupazetti - 2 Mayıs 2014 17:46)
insanların sadece yarış filmi sandığı şaheser.ölmeden önce kesinlikle izlenmesi gereken film.--- spoiler ---öncelikle şunu söyleyeyim bu filmi ilk izlediğimde ben de sıradan vakit geçirmelik bir yarış filmi sanıyordum.niki lauda ve james hunt arasında ki bu rekabetin bu kadar etkileyiciği olacağını düşünememiştim.james hunt ayyaş,vurdumduymaz,kadın düşkünü,niki lauda ise tam tersi hayattaki tek amacı işi olan sıkıcı bir avusturyalı.bu iki zıt karakter aslında insanlara çok güzel bir ders veriyor.bu film hayatın sadece eğlence olmadığı aynı zamanda çalışmanın da gerekli olduğu ve bu iki temel noktanın ortasını yakalamamızın farkına varmamızı sağlıyor.final sahnesinde ki konuşma zaten her şeyi özetliyor.ayrıca oyuncu seçimi gayet başarılı olmuş tebrik etmek gerek gerçek james hunt ve niki lauda'yı izliyor gibiydik.--- spoiler ---
(steve rogers - 3 Mayıs 2014 01:50)
niki lauda ile kalbimi fethetmiş sürükleyici film.--- spoiler ---adamdaki avusturyalı kibiri bile sempatik arkadaş, italya'nın bozkırında o külüstür ile yaptığı zaten başlı başına harika bir işti.--- spoiler ---
(devorgilla the gunslinger - 11 Mayıs 2014 19:20)
bugüne kadar izlemediğim için pişman olduğum filmdir.--- spoiler ---oyuncuların gerçek kahramanlara benzetilmesine, kaza sahnesini tıpatıp yapmalarına, ikisi arasındaki rekabeti bu kadar güzel anlatılmasına rağmen sıkıcı bir film diyenleri görmek bir kez daha herkesin zevkinin farklı olduğunu göstermiştir.ve ayrıca filmde james hunt, nikki'ye mektup yazmaya çalışırken tvde gerçek kaza görüntüleri verilmektedir.--- spoiler ---
(betadan olsam ne olcak abi - 16 Mayıs 2014 12:04)
Yorum Kaynak Link : rush