--- spoiler ---

abagnale in bir gece için bin dolar isteyen modelden üste 400 dolar aldığı sahneyle koparan film.

--- spoiler ---

bir de "yankeeler neden hep kazanır biliyor musun, çünkü herkes onların çizgili formalarına bakmakla meşguldür" lafı akılda kalıcıdır, (bkz: death of a salesman),
(bkz: willy loman).

(ates - 16 Mart 2007 18:14)

--- spoiler ---
filmdeki tüm erkekler kadınlardan yana mutsuz ve ihanete uğramıştır.

frank,annesinin boşanma davasını açmasından ve daha sonra başkasıyla evlenip çocuk sahibi olmasından dolayı kendisini ihanete uğramış ve terk edilmiş hisseder,baba ve oğulun duyguları burda birleşir.para sayesinde elde ettiği tüm kadınlar bir yana,sevdiği tek kadın da onu ele verecektir.tüm bunların yanında baş karakterlerden fbi ajanının da ailesi dağılmıştır.
--- spoiler ---

(aklinla ilgilenmiyorum - 23 Kasım 2007 23:55)

dün akşam atv'de yayımlanan, en beğendiğim iki sahnesi 400$ ve havalimanından kaçış olan film.

--- spoiler ---

fbi elemanı : efendim pasaportu yok, yurtdışına çıkamaz.
hanratty : son 6 ayda berkeley ve harward bitirdi. pasaport bulamayacağını zannetmiyorum.

bir de babasından öğrendiği "yankeeler neden her zaman kazanır? çünkü rakipler çizgili formadan gözlerini alamaz."
düsturundan yola çıkarak, dikkatleri hostes kızlara ve bacaklarına çekip, havaalanından kaçışı süperdi.
--- spoiler ---

(44 - 3 Mart 2008 15:47)

spielberg'in iyi bir hikaye anlatıcısı olduğunu gösteren film... bir konu bu denli hızlı, anlaşılır ve sıkmadan ancak bu şekilde anlatılabilirdi...siyah-beyazsız bir film ayrıca...

--- spoiler ---
erkek çocuk sahibi iseniz film içinizi ezebiliyor...
--- spoiler ---

(qfwfq - 27 Eylül 2009 23:00)

filmi ilk olarak 2002/03 yılında izlemiştim, lisede hazırlıktaydık o dönem ve altyazısız izlemiştik yanlış hatırlamıyorsam ingilizce dersinde izlediğimizden. 7 yıl sonra geçen hafta tekrar izledim, ilk kez izlediğim kadar heyecanlandım. 10 üzerinden 11, benim filmim. hastasıyım.

(scugnizzi - 27 Temmuz 2010 00:44)

son zamanlarin (tam bir tarih veremiyorum siz kafaniza gore yorumlayin iste) en eglenceli filmlerinden biri. leonardo di caprio gangs of newyork'taki igreti durusundan hemen sonra anladim durumu tovbeler ettim diyerek kendisine yakisan ve hatta cuk oturan bir rol bulmus bizden de 10 uzerinden 8 puan alarak bu haftayi kurtarmistir.
hikayenin gercek bir hayat oyukusu olmasi da iyice ilginclestiriyor isi lakin evet su son ucak sahnesi bana da biraz yuh dedirtti. adam otobiyografiyi yazarken eski aliskanlikla yine kendini tutamayip biraz sallamis galiba bilmiyorum artik gunahi boynuna.

(days - 20 Ocak 2003 16:35)

aşırı eğlenceli,frank abagnale jr'un kıvrak zekasına hayran bırakan,böyle birini tanımak amma eğlenceli olurdu ha dedirten ve kadına para vermek yerine bir de üstüne 400 dolar alıp kadını dolandırdığı sahneye bittiğim film

(karakedi - 31 Ocak 2003 17:51)

leonardo di caprionun tam da 16 yaşında bir velet gibi gözüktüğü (ilerki yılları gösteren sahneler de dahil) son derece eğlenceli film. dolandırdığı onca bankadan ziyade üzerine 400 dolar aldığı hadise ise koparan film.

(farawaysoclose - 31 Ocak 2003 21:16)

john williams'ın julliard school of music'te aldığı jazz eğitimini kullandığı soundtrack.

güzel bir çalışma olmuş.

fiilme muhteşem uymuş, filmin en güzel yanlarından biri de filmin ortasında james bond - gpldfinger'dan birkaç sahnenin şaaak diye filmin orta yerine döşenmiş olması. kimbilir bu bir dakikalık sahne için dreamworks, mgm'e ne kadar dömeldi veya ne vaatlerde bulundu.

filmde en önemli nokta:
cristopher walken cristopher walken cristopher walken cristopher walken
bir insan hep kötü oynar da, birden bire dünyanın en iyi adamını oynarsa böyle oluyormuş. peh peh...

(tasslehoff - 3 Şubat 2003 16:56)

genelde tahmin edilenden daha başarılı bulunan ama özellikle de jeneriği ve müziği çok başarılı hazırlanan steven spielberg filmi ; leonardo di caprio ve tom hanks başrolde.

--- spoiler ---
filmden akılda kalan en başarılı esprilerden biri; caprio'nun bisiklet kazası geçiren çocuğu incelerken asistan dr.larla yaptığı 'onaylıyor musunuz?' muhabbeti.
en akılda kalıcı msj da sonda hanks di caprio'yu serbest bırakırken ptesi döneceğinden emin olmasını :'döneceksin çünkü peşinde kimse olmayacak' şeklinde açıklaması oldu.
--- spoiler ---

(griselda - 3 Şubat 2003 17:20)

-- knock knock
-- who's there ?
-- go fuck yourself

bunu duyunca zihnimin karanlık dehlizlerinden şunu gün yüzüne çıkartmış film :

-- tık tık tık
-- kim o
-- iğneci memo

not : bence spoiler sayılmaz.

(fillintheblankswiththesuitablewords - 11 Nisan 2011 02:43)

film bitip ekran siyahlara büründüğünde hemen kalkıp sinema salonunu terk etmeyi düşünmek yerine birkaç saniye ekrana bakmaya devam ettiğinizde "aman aman" demenize vesile olacak film. neden diyecek olursanız:
cast
leonardo di caprio - frank abagnale jr.
tom hanks - carl hanratty
........
frank w. abagnale - french policeman

(baytar - 4 Şubat 2003 13:29)

orta ikinci sınıfta hayatımın ilk ve son karne sahtekarlığına kalkıştığımda, koltuğunda bacak bacak üstüne atmış halde oturan babamın yüzüme dahi bakmadan geliştirdiği: "bir fotokopi makinesi alalım hanım, gerizekalı oğlumuza sahte parayla harçlık verelim" yollu sakin tepki, küvette uçak yıkayan leonardo'yu gördüğüm her sahnede "olmaz öyle, olmaz öyle şey...ulan yakalanırsın ulan" dedirterek benliğime nüfuz etmiş aile içi psikanalitik korkaklaşmanın temelinden el sallamıştır bana film boyu.

ayrıca eminim ki böyle bir şeye kalkışsam bile, bankonun arkasındaki görevlinin: "yu-ma oyuncak sanayi etiketi yapıştırmışsınız çekin üstüne." demesiyle bayılmam bir olurdu zaten.

(aziz kedi - 14 Şubat 2003 22:03)

pandanin pani, ananin ami artik dedirten, fbi da calisanlarin zeka seviyesinden $upheye du$uren kacma-kovalamaca filmi.

(coffeenicotine - 16 Şubat 2003 22:23)

--- spoiler ---

2002 yılında steven spielberg tarafından çekilmiş, başrollerinde tom hanks'in ve leonardo dicaprio'nun olduğu yapıt. film, frank abagnale jr.'ın hayatından esinlenerek çekilmiş.

ilk olarak filmi anlayabilmek için frank abagnale jr. hakkında birkaç bilgi verelim. hemen kopyacılığımızı konuşturup wikipedia'dan kendisi hakkındaki bölümü ekliyorum.

frank william abagnale, jr. (doğum 27 nisan, 1948) 1960lı yıllarda resmi olarak dolandırıcıydı. şu an; abagnale and associates isimli finansal dolandıcırılık danışmanlık şirketini yönetiyor.
new york city'nin westchester county'sinde;ailenin tek çocuğu olarak doğan frank; new rochelle'deki bir katolik okulunda öğretimini sonlandırdı. 1964 yılında ailesi boşandı, ve bunu çok sorunlu bulan frank ailesinden uzaklaştı. bu dönem; babasını gördüğü son dönemdi; ancak annesi ile 7 yıl sonra görüştü.

new york city'de tek başına yaşıyan frank; "big nale" (büyük inleme) olarak anıldı, daha sonra da ismi "big" (büyük) olarak kısaldı. kendisini olgun göstermek için; ehliyetini olduğundan 10 yıl yaşlı olarak göstermek için değiştirdi.

pehh fazla bir bilgi yokmuş burada. oradan buradan bulduğum bilgiler ile devam edelim. frank, bütün dünyada yaklaşık 2.5 milyon $'lık çek dolandırıcılığı yapmış. bunun yanında pilot olarak bir hava yolu şirketinde dünyayı dolaşmış, baro sınavlarını geçerek avukatlık yapmış ve sahte diplomalar hazırlayarak doktorluk yapmış bir insan. ve bütün bunları 16. yaşı ile 20. yaşı arasında yapmaya başarmış. buraya kadar anlattığım bir film senaryosu değil gerçek bir hikaye. evet, evet gerçek.

artık filmin konusunu açmaya gerek kalmadı sanıyorum. asıl noktayı anladık. o yüzden direk filmle ilgili yorumlarıma geçiyorum. bir kere adam inanılmaz zeki. doğaçlama yaparak olaylardan kurtulmayı çok iyi biliyor. bu sırada da izleyiciye keyifli dakikalar yaşatıyor. örneğin, babasının vergi dairesi ile yaşadığı sorunlar sonucunda okulunu değiştirmek zorunda kaldığında ilk kez yeni sınıfına giriyor. daha önce omuzuna çarparak geçen çocuğun 'aynı vekil öğretmene benziyorsun.' demesiyle hemen dönüp öğretmen gibi davranmaya başlıyor. çocuklar da bunu iki hafta boyunca yutuyor. onlara ödevler veriyor, sözlüler yapıyor eheheh. bir diğer sahne de ise kendisiyle yatmak isteyen kadın frank'den 1000 $ karşılığında bunu yapabileceğini söylüyor. frank kadına 1400 $'lık çek vererek hem kadınla yatıyor hem de sahte çek karşılığı 400 $ para üstü alıyor. ama kıvrak zekasını en çok konuşturduğu sahne ise kendisinin peşini bırakmayan carl'a ilk yakalandığı sahneydi. ahahah adam kendisini yakalamaya gelen fbi ajanına polis numarası yaparak kurtuldu. var mıdır bundan ötesi?

filmde frank'in babasından öğrendiği birçok şeyi kullandığını da görüyoruz. yankeelerin çizgili formaları sayesinde hep kazandığını söyleyen babası sayesinde havaalanından dikkatleri hosteslerin üstüne çekerek kaçmayı başardı. kremayı tereyağı yapan fare hikayesini de kullandı.

ayrıca filmde bütün erkekler kadınlar tarafından ihanete uğratıldı. frank'in annesi hem frank'e hem babasına, brenda salaklığının da etkisiyle frank'e, carl'ın eşi de carl'a ihanet etti. kadınların mücevherlere olan zaafı da güzel belirtilmiş. bu da ilginç bir nokta bence.

son olarak, tom hanks'i ve leonardo dicaprio'yu oyunculuklarından ötürü kutlamak lazım. gerçekten çok iyi iş başarmışlar. özellikle dicaprio film çekilirken 28 yaşında olmasına rağmen hiç sırıtmamış. 16-19 yaşları arasındaki genci çok iyi canlandırmayı başarmış.

gayet eğlenceli, hoş bir film olmuş. gerçek bir hikayeden uyarlanmış olması da insanı daha da içine çekiyor. izlenmeli.

--- spoiler ---

(cikmaz sokaktan cikagelen cocuk - 13 Temmuz 2011 15:06)

aklımda şu diyalogla kalmış müthiş film.

--- spoiler ---

- söyle bana, lousiana'daki baro sınavında nasıl kopya çektin?
- çekmedim, tam iki hafta çalıştım ve geçtim.

--- spoiler ---

bu film tekrar tekrar hatırlatıyor ki dolandırıcı olabilmek için her şeyden önce zeki olmak gerekir.

(island er besti stadurinn til ad lifa - 7 Aralık 2012 22:07)

--- spoiler ---

frank birlesik devletler disina kactiktan sonra, carl ve ekiptekiler frank'in gidip sahte cek kullandigi ulkeleri sayarlar: avustralya, singapur, vs. sonrasinda onlerine actiklari dunya haritasinda frank'in ugradigi noktalar isaretlidir. eger haritada gerceklik payi varsa frank abagnale jr. bir ara turkiye'ye de gelip izmir'de sahte cek bozdurmus gorunuyor.

--- spoiler ---

(comlek kirildi - 13 Nisan 2013 15:32)

önemli bir filmdir bu.

di caprio ve hanks cok güzel oynamislardir. christopher walken da ogluyla gurur duyan bir babadir.

hikaye yani mr.abagnale in hikayesi internetteki kaynaklara bakilinca aynen o kadar da gercektir.

yalniz bu durumda abagnale acayip kendine güvenen bir adammis demektir. adam ögrenci olarak kayitli oldugu okulda bir hafta "ders" vermis. ögrenciler kendisine büyük saygi duymaya baslamislar. doktor oluyo, pilot oluyo, hukukcu oluyo...gercekten hem de.

aslinda bu mesleklerle bi sekilde gecilen bir dalga, toplumdaki statü hayranligina büyük bir elestiri var, abagnale in hayatinda.

bu adamla tanismak isterdim..

(dermuzisye - 13 Nisan 2013 15:42)

nasıl olmuş da bugüne kadar gözümden kaçmış diye kendimi suçladım ama sonra da çok suçlamadım çünkü daha önce izlemiş olsaydım şimdi böyle şahane bir geceyi bana yaşatamayacaktı. sıradan hayat hikayelerini anlatan filmlerden daha çekici buluyorum böyle hikayeleri, bana gangster olsun mafya olsun dolandırıcı olsun hepsine varım, hele bi de tom hanks ve 60'lı yılları da içerince baya oturup bana yapmışlar gibi oluyor.

bütün bu saydıklarımı içinde barındırıp da bir an bile sıkmayan bir film olmuş, bayıldım. imdb'de komedi kategorisinde olmasına hiç değinmeyeceğim, gözümden kaçmasının en büyük sebeplerinden biri bu.

(amelie poulain - 17 Aralık 2013 02:20)

küçük umutlarla, yarısında uyurum kesin düşünceleriyle izlenmeye başlanıp; nefes aldırmadan izlenip büyük etkiler bırakarak sona ermiş olan film.. zekasıyla "frank" karakteri, kendine hayran bırakmıştır. ve sanırım bunda, leonardo dicaprio'nun usta oyunculuğunun rolü çok büyüktür. titanic faciasını es geçecek olursak (ki yine de oyunculuğuna söyleyecek bir lafımız yok; filmin verdiği "kabak tadı"yla alakalı tamamen durum) gerek what's eating gilbert grape, gerek this boy's life, gerek romeo and juliet ve gerekse ismi hatırlanmayan tüm filmlerinde taş gibi oyunculuklar sergilemiştir dicaprio. ayrıca bu filmde tom hanks ustayla beraber harika bir ikili oluşturmuşlardır.

diplerden gelen not: otuz yaşında bir adam nasıl olur da artısız eksisiz on altı yaşında bir delikanlıyı oynar ve bu konuda hakikaten hiç bir açık vermez; akıl almaz bir ayrıntıdır filmle ilgili... gerçi bizde de emre altuğ vakası vardı.. (bkz: lise defteri) o açık veriyordu ama. feci şekilde hem de!!

(charmofsmyrna - 8 Temmuz 2006 11:56)