doga kanunlarına göre hale soygazinin oynaması gereken bir filmdi. ama meral ablamız da çok kıpır kıpır ve harikaydı. hetereseksüel ilişkilere, mutlu sonlara bir ağıt bu film. atıf yılmaz, yine "kadın"ların yanında. olması gerektiği gibi. erkek cinselliği hem kurguda hem karakterlerde eleştirilmiş. doktor karakterin, aldatmaya, "orospu" vs. demeye başlayarak "erkekleşmesi"ne ise dikkat diyorum..

(ebucan - 7 Nisan 2007 16:30)

http://www.dusgezginleri.net/mp3.html adresinden ücretsiz mp3lerini indirerek test sürüşü yapabildiğiniz grup.

(nobody - 8 Mayıs 2007 00:03)

gecenin ikisinde beni benden almış filmdir... bazı diyaloglar var ki, ağzım açık izlemekteyim an itibariyle... mesela bir üst kat komşu var filmde, deniz türklali oynuyor; meral oguz, lale mansuru kendisiyle tanistiriyor ve diyorki: ''kendisiyle arkadaş olmak icin biraz sabırlı olman lazım'', deniz türkali cevap veriyor: ''ehh arkeolog oldugumu soylemistim size''... bir de bu arkeolog karakterin adı ''olay''; bir gun olay hanım lale mansuru hadi bana gel diye eve davet ediyor, not bırakıyorlar eve hani meral gelir de merak eder diye, not aynen soyle: ''ben olaylardayım''... aynen şu an ben de öyleyim^*

(minik sincap - 17 Şubat 2008 02:56)

baştan sona diyaloglarıyla göz dolduran bir yapıt. "hangimiz daha 'orospu'yuz?" sorusuna cevap arar.

bir sahnesinde üst komşuları olay^*a üstsüz poz verdiği için sevgilisi nilgün^*den zılgıt yiyen havva^*, "nolucak ki, o da kadın" diye kendini savunmaya çalışır. kanımca, canlandırdığı karakterin naifliği bu cümleyle tavan yapmaktadır.

(back to the future - 1 Temmuz 2008 22:32)

atıf yılmaz'ın ilk tasarılarında filmin başrollerinde müjde ar ve türkan şoray'ın olması vardı.

(cemvscem - 16 Temmuz 2011 21:48)

istisna bir yeşilçam filmidir.

başarılı bir yapımdır ve güzel olan her şey'de kusurlar daha kolay dikkat çeker.

senaryosundaki kusur; türk filmlerinin klasik hastalığı olan abartı tesadüf bu filmde 2 yerde görünmektedir.

1- koskoca ülkede doktorun tayini çocukluk arkadaşının orospuluk yaptığı kasabaya çıkar.

2-koskoca istanbul'da kasabadan gelen bıyıklı kel adam havvayı cadde üzerinde beklerken görmüştür.(bu biraz daha yutulur cinsten)

filmin ana konusu elbette eşcinselliktir daha da açarsak 2 kadın arasındaki aşktır ama bununla beraber sosyal sınıflar arasındaki fark ve uyumsuzlukları hakkında güzel mesajlar vermekedir.

biri klasik müzik dinleyip restoranlarda fransız şarapları yudumlarken öbürü arabesk kasetlere para verip koltuğa danteller sermektedir.

bir diğer dikkatimi çeken unsur ise paranın gücüne yapılan vurgudur.

nilgün genel eve geldiğinde patroniçe onu havva ile görüştürmez o da "vizitesi neyse ödüyorum" der ve yukarı çıkar.
ve filmin sonunda nilgün havvayı arabasına bindirir gelmek istemeyince parasını öder ve evine götürü..

tabi bunlar küçük örnekler.

büyük örnek ise;

muayenehane açacak parası olmayan nilgün zengin bir bay arkadaşından maddi destek alır ,zengin adam yeri kiraladığında önce öpüşmek ister dayayıp döşedikten sonra da sevişmek ister. ^*

nilgün o zengin adama borçlu kaldığından sevişme isteğini geri çeviremez ve onunla istemediği halde yatar.

paranın gücü budur işte, para insana her şeyi yaptırır.

orospuluk para karşılığı sekstir ve kavgalarda nilgün havvayı hep orospulukla itham etmiştir ama nakit değil de muayenehane masrafları karşılığı seks yapan nilgün orospuluğun en pahalı şeklini icra etmiştir.

para karşılı bugün milyonlarca insan istemediği işlerde çalışıyor... örn: doktor olmak isteyip de bankacı olan, müzisyen olmak isteyip de ofislerde takım elbise içresinde sabah 8 akşam 5 ömür çürüten üni mezunları... temel ihtiyaçlarımız(kira, fatura yemek) için istemediğimiz boş işlerle muhatap olmak zorunda kalıyoruz 3 kuruşluk insanlardan emir alıyoruz aslında hepimiz gizli birer orospuyuz.... çünkü para çok güçlü.

(begegnungen - 21 Mart 2014 09:46)

sanatsal, kültürel, edebi atıfların birbirini kovaladığı atıf yılmaz filmi. yıllar sonra karagarga sayesinde yeniden izledim ve bu kez çok daha fazla beğendim.

anımsadıklarım:

--- spoiler ---

tezer özlü'den çocukluğun soğuk geceleri.

bir humphrey bogart ikonu, hemen yanında üçlü halinde marlon brando, marilyn monroe ve james dean ikonları.

sen de haklısın şarkısıyla orhan gencebay ve ah keşkem keşkem'le ibrahim tatlıses.

ibrahim çallı, feyhaman duran, ali avni çelebi, eşref üren gibi ressamlar.

ilyada ve odesa destanları. (nilgün rolündeki meral oğuz, ilyada sözcüğünü telaffuz ederken "ya" hecesindeki a'yı komik biçimde uzatır.)

cleopatra ve sevgilisi marcus antonius.

partide vivalvi'nin dört mevsim'i duyulur.

bergama, pergamon'da kısa bir yürüyüş...

marco ferreri'nin iki filmi, yemek esnasında refere edilir: büyük tıkınma ve et.

bu referansların her biri sosyal çevreyi ve belli başlı tiplemeleri anlamak için önemlidir. sözüm ona rastgele iliştirilmemiştir. belki de bir türk filminde bir arada kolay kolay rastlayamayacağımız türden atıflardır bunlar.

ilaveten; mavi ile açılan film gene mavi bir ambiyansla kapanır. ilkinde, meral oğuz'un göründüğü sahnede mavi renk baskındır. kadının üstünde de açık mavi bir pantolon vardır. kapanışta da lale mansur (sosyal konumuna göre anjelik, melike, havva isimlerini kullanır) geceleyin sokakta tek başına yürürken mizansen masmavidir. renklerin filmidir de aynı zamanda. ki filmde bir kadın ressam da vardır ayrıyeten.

--- spoiler ---

(hanging rock - 22 Ekim 2016 19:31)

osman calli'nin ayni isimli hikaye kitabindan uyarlanmis atif yilmaz filmidir. 1994 senesinde toronto gay lezbiyen film festivaline katilmistir. glbt film festivaline katilmis ilk turk filmidir.

turunun ilk orneklerinden biri de olsa turkiyede, son derece heteroseksuel iliskide oldugu gibi kadin ve erkek rolleri uzerine kurulmus heteroseksist bakis acisi ile cekilmis bir filmdir. dusup, fahise olan cocukluk arkadasini kotu yoldan kurtarip evinin kadini yapan ve sonra da onu begenmeyen entellektuel lezbiyen kadinin oykusudur.

(ride - 6 Haziran 2005 22:07)

atıf yılmaz'ın sapıttığı zamanlarda çektiği bir film olup, başrollerinde orospu rollerinin aranan isimleri lale mansur ve meral oğuz oynaşırlar.

meral oğuz kocasından ayrılmış, artık kurt olmuş harbi bir yiyişken ve afilli bir lezbiyendir; her zamanki gibi orospu olan lale mansur ise, küçüklüğünden itibaren sürekli taciz edilmiş, sonunda genelevlere düşmüş eli yüzü mor bir hanımefendidir. bu genelev kuşuna kafayı takan herbiyiyen doktor bu genelev gülünün de hakkından gelmek ister, muhtaç olduğu şefkati, anlayışı ve debdebeyi doktorda bulan sayın vesikalı da "nazlı mazlı eywallah" bir tawır sergilemektedir; sevişmedikleri aralarda birbirlerine aşıklarmış gibi dawranırlar. zamanla kendini iyice delikanlığa veren doktor hanımerkek, vesikalı yarine "çalışmanı istemiyorum", "kimseler bilmesin oralını", "benden başkasına vurdurmayacaksın" gibi sınırlamalar koyar ve ilişkileri türk usulü klasik kadın-erkek ilişkisine döner.

atıf yılmaz'ın da "tümevardım karımın rızası için lezbiyen filmi yapmaya, uydum hazır olan pentavus fantezilerine" diyerek yaptığı film hunca olur zati.

(cyrano - 21 Aralık 2001 02:15)

senaryosunda yildirim turkerin de katkisi olan bir filmdir, senesine gore cesur mudur degil midir tartisilir ama guzel bir filmdir.

--- spoiler ---

filmin icinde soyle bir gariplik vardir, meral oguz metropol kadinini temsil ediyorken, lale mansur alt kulturu temsil etmektedir bence, tabi ilginc olan bu degildir. bir sahnede lale mansur evde orgu orer, her yerde yeni aldigi danteller serilidir ve teypten "ah keskem ah keskem" sesleri gelmektedir, kamera salonda dolanır ve masanın üstünde bir tane saudek kitabi durmaktadir, sinemada gordugumuz her seyin bir sebebi vardir ilkesinden yola cikarsak eger ve tabi saudek'i de kategorize etmesek de karakteristik ozelliginden hareket edersek eger iyi bir gonderme olmus, ha yok o kitap orda oyle duruyor sadece meral oguzun kulturlu oldugunu gostermek icin bir nesne ise (misal la grande bouffe) o zaman diyecek pek bir sey yok zaten.

--- spoiler ---

(kudra - 8 Haziran 2006 18:26)