• "bbc'nin hazırladığı last supper belgeselinde de anılan film."
  • "1961'de cannes'da altın palmiye kazandı. ispanya'da ancak 17 yıl sonra gösterime girmiştir. yani 1988'de komünist parti yasallaştığında."
  • "last supper atraksiyonunu beşiktaş kafe pi' deki köşedeki büyük masada doğum günü fotosu çekerken denemiştim bi zamanlar. olmamıştı. zor sahneymiş hakkaten."
  • "1961'in altın palmiye'sini une aussi longue absence ile paylaşmış filmdir.16. uluslararası istanbul film festivali'nde de aynı adla gösterilmişti."




Facebook Yorumları
  • comment image

    elbette bir başyapıt, tabii ki bunuel'in en iyi filmlerinden biri. konuyu anlatıyorum, sonra spoiler verdin diye kızmayın, vericem çünkü. rahibe viridiana, tanımadığı amcası fernando rey'in evine ziyarete gider. rey, viridiana'yı, eski karısına (viridiana'nın teyzesi) benzerliği yüzünden delicesine sevmektedir (hitchcockyen bir tema?). viridiana onun sevgisine karşılık vermeyince rey intiharı seçer. viridiana bunun üzerine kendini suçlu hisseder, rahibeliği bırakır ve amcasının malikanesinde "yardıma muhtaç" fakirlere zorla iyilik yapmaya çalışır. bu sırada ölü amcanın oğlu, tam bir piç, malikaneye yerleşir.

    filmin finaline doğru çok meşhur ve müthiş bir sahnede viridiana'nın baktığı fakirler, o sırada boş olan malikaneye girip kendilerine bir şölen düzenlerler. gece ilerleyip alkol seviyesi arttığında beraber bir fotoğraf çekmeye karar verirler, fotoğraf için herkes masanın bir tarafına geçtiğinde ortaya çıkan görüntü, yukarıda da belirtilmiş, son akşam yemeği'ne açık bir göndermedir.

    bir başka sahnede fernando rey'in oğlu malikanenin tarlalarında işçi çalıştırmaya başlamıştır. yoldan geçen bir at arabası ve arabaya bağlı, peşinden koşturan bir köpek görüp, yorulmuş köpeğe acır. arabacıyı durdurup köpeği satın alır, hemen sonrasında kendisi farketmez, bir tane daha arabaya bağlanmış köpek adamın yanından geçer. hemen sonrasındaki sahnede adam viridiana'ya çatar: "bu fakirleri tek tek kurtarabileceğini mi düşünüyorsun, yaptığın neye yarar?" diye. kendisi de aynı şeyi yapmaktadır elbette.

    viridiana "fakirlerini" idealize etmektedir. son akşam yemeği'ne gönderme manidardır, merhametli bir kapitalizmin ve yalan bir insan sevgisinin, idealize edilmiş, gerçeklerden uzak bir insan resminin böylesine ince ve vurgulamaksızın, bir "zaz" filmi gevşekliğinde sunumu ancak bunuel gibi "eli hafif" bir yönetmene nasip oluyor sanırım. kendisinin filmlerini bir dolu psikanalitik sembollerle ağırlaştırmaya çalışanlara karşılık bunuel'in, din ve burjuvazi kadar böyle çiğ bir sembolizmi de ciddiye almayan bir dalgacı olduğunu düşünüyorum şahsen: filmlerindeki "semboller", (fareye atlayan kedi, ip atlayan kız) gayet bariz işliyor, ama kendilerini ciddiye almıyorlar. belki jodorowski gibi sürrealistlerden farkı da böyle çiğ ve dolaysız bir sembolizmi (dolaysız sembolizm nasıl oluyor diye sormayın) filmi çözmeye yarayan müthiş gizemli anahtarlar olarak değil, "espriler" olarak kullanmasıdır. bunuel'in jean renoir, ernst lubitsch tarzı bir eli hafifliği, neşeli ve oyunbaz bir yanı var.

    final çok güzel. oturup kağıt oynuyorlar. çok farklı şekillerde yorumlanabilir: gözyaşını döküp matemini bitirmiş ve değişime hazır, erkekle yatmaya hazır viridiana'yı bir anda absürd bir atmosfere sokuyor bunuel, kağıt oynanan. sanki "ya biraz yavaş ol, sakin ol, önce oyunu oynamayı öğren! bu kadar dolaysız olma! hayata o kadar doğrudan bir giriş yok bu dünyada, dolanmalısın" demek istiyor.


    (bir takim dis mihraklar - 6 Eylül 2008 04:35)

  • comment image

    bu filmi nazarin'le birlikte düşünmek lazım, kaldı ki ikisi de aynı adamın kitabın uyarlanmış.

    nazarin mi, viridiana mı desen kesinlikle sağdaki derim; çünkü kitapların yapısını bilmesem de viridiana'nın nazarin'e göre daha oturmuş ve dengeli bir film olduğu su götürmez. şunu da ekleyebiliriz, viridiana bunuel'in sürgünden önceki filmlerini tenzih ederek ustanın o yıla kadarki en sağlam görsel yapıya ve narrasyona sahip filmi diyebiliriz; sonra diğer başyapıtları geldi zaten.

    daha önce de bahsedilen "eli hafif" meselesini kendimce şöyle açabilirim. bu film bunuel'in o ana kadarki filmografisinden bariz izler taşıyor. (yahu tabi taşıyacak, aynı adam çekmiş hepsini dediğinizi duyar gibiyim; sabırlı olun, geliyorum) misal ilk iki filminden sonra çektiği les hurdes'de toplumsal otoritelere; bu devlet olur, kilise olur, yaklaşımındaki absürdlüğü dikkat çeker. sonrasındaki meksika dönemindeyse bunuel'in filmlerinin yapısı bariz bir şekilde hitchcockesktir (hitchcockvari?) bu filmde de eniştesinin viridiana'ya olan saplantısınin benzeri el'de vardır; yine ensayo de un crimen'de bu filmdeki topuklu ayakkabı bir sahnede önem kazanır. hem zaten viridiana tam bir hitchcock kadını değil midir sorarım. özetle bu sembolizmi absürd bir şekilde araya serpiştirme (son örneklerinden biri için (bkz: doubt) aynı şekilde viridiana'da müthiş sonuç verir ve aynen söylendiği gibi jodorowski'nin 'entel' sürrealizminden ziyade olaya müthiş bir mizahi boyut katar. işte viridiana aslında tüm bunların toplamı, l'age d'or'dan sonra kanımca ilk büyük bunuel filmidir.

    viridiana'yı biraz detaylandıralım.

    filmin merkezinde aynen nazarin'de olduğu ve filmlerin de isimlerinden anlaşıldığı gibi tek bir din insanı var. iki filmde de bir isa alegorisi dikkat çekiyor. nazarin'de isa gibi yaşamaya çalışan rahip dayak yedikten sonra diğer yanağını çeviriyor, ironiktir dayak yemeye ısrarla devam ediyor; viridiana'da ise kendine havariler yaratmış bir rahibe var ve en sonunda onların ihanetine uğruyor. aslında iki filmde de bunuel tanrıdan ziyade kilise kavramına giydiriyor; velev ki tanrı var, yine de işlerin çığırından çıkmasını sağlayan nihayinde biz olduk, toplumun getirileri sebep oldu demeye getiriyor. nazarin'e baktığımızda idealize bir din adamı görüyoruz; mucize diye bir saçmalığın olmadığını söyleyen, kendisini önemli görmeyen nazarin, toplum tarafından bir türlü kabul edilmiyor, işçilerin yanından kovuluyor, suçluların yanında dayak yiyor. bir nevi dini minvalde bir yaşayışla topluma uyum sağlayamıyor, kısacası dini pratikler ya da argümanlar toplumda arızaya neden oluyor. aynı şekilde viridiana her gittiği yerde cinsel bir obje olarak görülmekten kurtulamıyor ve herkesle arasında bir cinsel gerilim yaşıyor. bir başka sahnede ise viridiana fakirleri doyuruyor, ama bunun bir vicdan masturbasyonu olduğu aşikar, zira viridiana kendini eniştesine olanlardan dolayı suçlu hissediyor ve fakirlere yardım ederek kendini rahatlatıyor. burada ek olarak bunuel bu yardımseverliği farklı bir düzlemde ele alıyor ve bir köpeği kurtarmakla bütün köpekler aleminin kurtulamayacağına getiriyor ve işi toplumsal bilince bağlıyor.

    sonlara bakarsak film nazarin'e nazaran daha farklı ya da açık bir sonla bitiyor. nazarin'de bağışı kabul eden rahibin inancına bağlı kalıp kalmadığı belli değil, film yine bir işlemezlik haline işaret ediyor ve aslında ironik olarak ele alırsan oldukça da iyi bağlanıyor ama viridiana'da viridiana'nın sonunda oyuna dahil olması bazı şeyleri değiştirmeye karar verdiğinin açık bir kanıtı, gerçi aynı sahnenin başında viridiana'nın sözümona kuzeninin evinde ramona'yı gördüğünde yüzünün aldığı hali görünce niyetini kestirebiliyoruz.

    filmin ne kadar bu kadar gürültü kopardığına gelirsek; iki noktada açık bir istihza var; ilki isa'nın başındaki figürün yanması ikincisiyse çok daha sert, son akşam yemeği göndermesinde isa yerine geçen kör adamın karısının(meryem?) tecavüze uğraması. ayrıca filmde tanrı inancından ziyade kilise ve dini bir meslek ve meta haline getirenler eleştiriliyor, doğal olarak bir çok kişinin çıkarına ters düşen olaylar var. misal ingmar bergman'nın filmleri yasaklanıp yakılmamışken bunuel'e yapılanlar düşündürücü ve aslında oldukça da manidar. çünkü dünyada din üzerinden insanları istismar edenler varlıklarını sürdürdükçe bu konumları korumak, güçlerini kaybetmemek için saldıran ve insanları birbirine düşüren insan namzetleri de oluyor. tabi tüm bunlara karşılık bir bunuel filmi onların hepsini bedeldir, olacaktır.


    (shocktheworld - 15 Nisan 2009 20:04)

  • comment image

    luis bunuel'in hıristiyanlık dinine özgü meryem mitini bitirdiği 1961 ispanya - meksika ortaklığında çekilen filmi. bunuel filmde viridiana'ya bakireliğinden dolayı cinsellik ölçütleriyle yaklaşmıştır. viriana'nın ineğin memelerinden süt sağmaya çalışması ancak becerememesi, cinsel açıdan toy ve bilgisiz olmasıyla ilişkilendirilmiştir. bunuel'in daha sonraları belle de jour'da işleyeceği gözetleme önemli bir yer tutmaktadır. gözetlemenin insanda yarattığı heyecanı ve tutkuyu gözler önüne sermiştir. aslında günümüzde bulunan facebook çılgınlığınında bu gözetleme tutkusuyla bir ilişkisi vardır. fernando rey'in filmde görece kısa bir rolü olmasına karşın oyunculuğuyla ön plana çıkmanın örneğini seyirciye sunmuştur.

    jorge karakterinin, at arabasına bağlı bir köpeği eziyet çekmesin diye satın alması ama o esnada başka bir at arabasına bağlı bir köpek görmemiz, hiçbir zaman dünyayı mükemmel bir hale getiremiyeceğimizin göstergesi olmuştur. son yemeğe dair yapılan göndermeler yoruma yer bırakmayacak kadar açık ve alaylıdır. son olarak filmde viridiana karakterinin tam bir dönüş yaşadığına şahit oluruz. bu ise sürrealist sinemada eşine az rastlanan bir netliktir.


    (domo - 1 Şubat 2011 04:51)

  • comment image

    katolik dunyasindan buyuk tepki almis, [bunuel'in amaci buydu zaten] ispanya'da yasaklanmis, papa tarafindan hristiyanliga kufrediyor diye afaroz edilmis 1960 yapimi film. fernando rey her zamanki gibi basrolde ve yine birinci sinif oyunculugu.
    filmin ikinci yarisinda, sylvia pinal'in eve iyilik olsun diye dilencileri almasi, onlari beslemesi ile baslayan olaylar zinciri, ozellikle enteresan gelmisti seyrettigimde..


    (willy van der kerkhoff - 5 Şubat 2003 00:29)

  • comment image

    filmin ilk 1 saatinde "alla allaa neden yasaklanmış ki bu film" diyerek izledim, sonrasında "haa" diyerek mevzuya aydım. iki yüzlü ahlak anlayışına sert ve net eleştiriler yapan çok sağlam bir film. mizahi yönü de kuvvetli ve sadece 90 dakika. hayatınızın 90 dakikasını bu filme ayırmanızı tavsiye ederim.

    --- spoiler ---

    rahibe olmanın kıyısından dönmüş viridiana'nın, sonunda gözleriyle resmen "ahlakını sikeyim katolik kere" dediği film.

    ---
    spoiler ---


    (union of disjoint intervals - 6 Şubat 2012 13:44)

  • comment image

    bu filmde dillere destan son akşam yemeği sahnesi vardır ki karakterlerinden dolayı sinir olursunuz. itiraf ediyorum yaklaşık 10 dakika süren sahne oradaki herkesin ağzını yüzünü dağıtmak için dayanılmaz bir arzu duydum.

    --- spoiler ---

    film katolik kilisesini, dogmalarını, bu öğretide yetişen rahip-rahibe karakterini açıkça eleştirir. last supperolgusunu müstehzi bir şekilde işler ve sonunda dikenli taçla birlikte viridiana'nın değerlerini yakar.

    film riyakar etik değerleri eleştirmesi açısından dikkate değerdir. iyilikten anlamayacak olanlara güzel davranılması durumunda iyiliğin sahibine bela olarak geri döneceğini, herkese hak ettiği şekilde davranılması gerektiğini gösterir.

    buraya kadar film iyi gelmişken bu noktadan sonra viridiana önceki değerlerini yakar, kurtuluşu için bir erkeğe koşar. öteki dünyadaki cenneti bırakıp cenneti bu dünyada arar. işte 75 dakika temeli oluşturulan tema bizdeki cemaatçilerin yaptığı saçma "dine davet" temalı filmlerin basitliğinde ve fakat tam tersi yönde bir çağrı ile alışılageldik ve sığ bir şekilde seyirciye sunulur. sözde başkalarına yardım için çalışan viridiana hayatını değiştirerek kendisi, arzusu için yaşamaya başlar. tipik bir toplum bilinci ile varolan feodal düzenden ferdiyetçiliğin, dünya cennetinin egemen olduğu burjuva düzenine geçiş örneği, subliminal mesajın bilinçaltına zerk edilmesi olayı, bağnaz dinden bağnaz bireyselliğe, ferdiyetçiliğe bayat bir çağrı görürüz.

    ---
    spoiler ---


    (rrgezgin - 3 Haziran 2013 23:10)

  • comment image

    last supper atraksiyonunu beşiktaş kafe pi' deki köşedeki büyük masada doğum günü fotosu çekerken denemiştim bi zamanlar. olmamıştı. zor sahneymiş hakkaten.


    (ahbelinda - 20 Temmuz 2013 12:31)

  • comment image

    1961 yapımı luis bunuel filmidir. franco dönemi ispanya sında, franco ya muhalif bir stüdyoda çekilmiştir.

    --- spoiler ---

    bunuel bu filmde tüm sınırlarla oynamış, ağır hristiyan mistisizmi ve burjuvazi eleştirisi yapmıştır. defalarca taklidi yapılan isa nın son yemeği tablosunu gerçekten "günahkarlardan" oluşturduğu bir grupla sahnelemiş; böylelikle hristiyanlığa yönelik sert bir eleştiride bulunmuştur. hatta diyebiliriz ki eve gelen burjuvazi temsilini "romalılar" olarak göstermiş ancak bu sefer romalıları "aklamıştır". böylelikle taklitlerinden farklı olarak, bunuel resmin tekraraını çekerken, içeriğindeki kutsiyeti de parçalamıştır. tabi ki bu sahne, filmin 1977 ye kadar ispanya da yasaklanmasına, kopyalarının da yakılmasına sebep olmuştur. eğer cannes da yarışmak üzere bir kopyası gönderilmemiş olsaydı, sinema tarihi bu unutulmaz sahneden de mahrum kalacaktı.

    bunuel in dine getirdiği eleştiri yalnızca bu nedenle ağır değildir; tüm film zaten üstadın dine yönelik saldırı hareketidir; çünkü filmde masum, iyiliksever rahibe viridiana nın tanrısal öğretilerle insanlara yaklaştıkça, nankörlük ve saldırganlık gördüğünü; gördüğü her nankörlük sonucu, kademeli olarak da tanrıdan uzaklaşışını da izleriz. hatta diyebiliriz ki, eğer üstad filmini uzatmış olsaydı, viridiana belki de ateizmiyle övünecek bir hale gelecekti; zira son sahnede hristiyan objelerinin hepsinin yakıldığı, elinden tespihi düşem viridiana, ortalama bir hristiyandan daha az inançlı hale gelmiştir. dikenli teli yakılmış, baş örtüsü çözülmüş, dinlediği ilahi yerini pop kültüre bırakmış, bir masada tüm cinsel kimliğiyle üçlü aşk oyunu oyuncusundan biri haline gelmiştir.
    ---
    spoiler ---

    http://www.google.com.tr/...ilms.com%2f;1500;829


    (geliningorumcesi - 20 Ağustos 2013 16:30)

  • comment image

    bunuel'in eğlenceli bir tarzda dini ve toplumsal konuları eleştiren filmi.

    eve giren yoksulların son akşam yemeğini canlandırdığı sahneyle aklıma kazınan bir film oldu. fikrimce, bir tablonun sinematografisini yapmak, yeterince zor bir durumdur. tuvale yansıyan o görüntüyü, sinemanın ahengine ve konusuna uydurup başarılı bir biçimde perdeye taşımak ancak büyük yönetmenlerin dehalarının ürünü olabilir. bu durumda da bunuel'in dehasını görüyoruz. üstelik, bu kadar absürt ve alegorik bir tarzda böylesine dokunulmaz konularda film yapıp yayınlatmak gerçekten cesaret istiyor. sinemanın görüntüden ibaret olmadığını, bünyesinde barındırdığı mesajlarla, değindiği ulaşılmaz konularla ve kendine has iğneleme yöntemiyle bir bütün oluşturduğunu görüyoruz. sinemayı belki de diğer sanatlardan ayıran da budur. yönetmenin dokunulması zor bir konuyu iğneleyecek sanatsal cesareti gösterebilmesi.

    bunuel filmlerini zaten hep sevmişimdir. adamın filmleri çok absürt, hatta izlerken bu kadar fazla olay nasıl birbiri ardına ve böylesine hızlı gelişiyor diyordum. filmi bitirdiğimde neden olmasın dedim. absürtlüğü mantığa yatırmayı beceriyor bu adam.

    filmin sonuyla ilgili yorum yapmak ihtiyacı duyuyorum, kendimce bir fikrim var, doğru mu anladım yanlış mı yorumladım bilinmez artık ona da siz karar verirsiniz.

    --- spoiler ---

    viridiana'nın son sahnede gidip kuzeni ve ramona ile kart oynaması, yüzündeki şaşkın ifade ve kuzenin ''seni ilk gördüğüm zaman kendi kendime şöyle dedim, kuzenim viridiana eninde sonunda benimle kağıt oynayacak...' ifadesi, herhangi bir iyi insanın veyahut azizenin eninde sonunda hayatın kötü şartlarına ilk başta şaşkınlıkla da olsa ayak uyduracağını ifade ediyor sanki.

    ---
    spoiler ---


    (freddie mercury nin disleri - 6 Eylül 2013 17:26)

  • comment image

    dilencilerin, zengin evin sahipleri ortadan kayboldugunda ne yapacaklari sorusuna net bir cevap veren filmde, ilginctir ki, merkezde filme adı veren viridiana yoktur.

    --- spoiler ---
    hatta viridiana'nın "bile" yozlastigi bir dunya tasviri vardir merkezde. bu acidan filmin sonunda fernando rey'in oynadigi kisinin oglu, viridianayi kagit masasina oturttugunda ve boyle bitecegini biliyordum diyerek alayci bir ifade ettiginde de tescil eder bunu.
    ---
    spoiler ---


    (mccormick - 16 Aralık 2004 21:50)

  • comment image

    fakirler ve dilencilerden oluşan "`son akşam yemeği`" sofrası sahnesi ile hem burjuvaziye hem de hristiyanlığa gerekli göndermeyi yapmış, bu sahnesi ile birlikte hem bunuelografisinde hem de sinema tarihinde önemli bir yere sahip olmuş film.

    "küller pişmanlık ve ölümdür."


    (anahita - 23 Haziran 2006 03:26)

Yorum Kaynak Link : viridiana