Süre                : 1 Saat 40 dakika
Çıkış Tarihi     : 24 Mayıs 1967 Çarşamba, Yapım Yılı : 1967
Türü                : Drama
Taglar             : fahişe,evlilik,genelev,Hayal kırıklığı
Ülke                : Fransa,İtalya
Yapımcı          :  Robert et Raymond Hakim , Paris Film Productions , Five Film
Yönetmen       : Luis Buñuel (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Joseph Kessel (IMDB)(ekşi),Luis Buñuel (IMDB)(ekşi),Jean-Claude Carrière (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Catherine Deneuve (IMDB), Michel Piccoli (IMDB)(ekşi), Geneviève Page (IMDB)(ekşi), Luis Buñuel (IMDB)(ekşi)

Belle de jour (~ Gündüz güzeli) ' Filminin Konusu :
class="text-collapsed" style="overflow: hidden;" Séverine Serizy (Catherine Deneuve) Paris'te yaşayan görünürde mutlu bir evliliği olan her şeye sahip güzel bir kadındır. Séverine doktor olan kocası Pierre Jean Sorel'e karşı soğuktur, hatta aralarında fiziksel bir ilişki olmadığı da sezilmektedir. Ancak bu 'soğuk sarışın' ın ruhunda fırtınalar kopmaktadır. Günün birinde kendisinde gözü de olan aile dostları Henri Husson (Michel Piccoli)'dan seçkin bir randevu evinin adresini alır ve öğleden sonraları bu lüks genelevde çalışmaya başlar. Buradaki yeni adı 'Gündüz Güzeli' dir artık. Şehvet düşkünü Séverine randevu evine devam ettikçe kocasına daha çok bağlanır, aynı zamanda buradaki tiksindirici hayatını da garip bir şekilde kabullenir, zira burada mazoşist cinsel fantezilerini keşfedip yaşamaktadır. Bu ikili yaşam tarzı randevu evinin müdavimlerinden serseri bir gangster olan psikopat Marcel (Pierre Clémenti)'in kendisine aşık olması ve hayatının tüm anlarına girmeye çalışması ile alt üst olur.

Ödüller      :

Venedik Film Festivali:Golden Lion, Pasinetti Award-Competition


Erotik / 27
  • ""açılınca ışık saçan ve içinde ne olduğu hiç bilinmeyen kutu" motifinin pulp fiction'da da bunuel'e bir selam olarak kullanıldığını hatırlatırım da geçerim."
  • "güzel ve elde edilemeyecek soğuk/sarışın kadınların aslında kötekten ve aşağılanmadan anlayacağı yönündeki erkek fantezisini kamçılayan film."
  • "gündüz güzelinin gece düşleri"
  • "kendini formlara hapsetmiş bir kadının kendini yeni bir formda ikinci kez doğuruşunu anlatan normal bir film. "seks önemlidir ama kek yapmayı sevmek hayat kurtarabilir"."
  • "galatasaray lisesi psikoloji dersinde gösterilen ve beşyüzküsur yillik okul tarihinde ilk defa ögrencilerin film seyrederek dersi kaynatmak yerine ders yapmayi tercih etmesi sonucunu veren film..."
  • "bunuel bu film ile taa o zaman '' brit pop'' u pierre clementi'nin canlandırdığı marcel adlı karakter ile icat etmiştir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    "uzak dogulu sisko musterisinin severine'e hediye verdigi kucuk, egzotik kutuda ne vardi" magazin sorusu yillarca bunuel'e sorulmustur. yeter diyen bunuel, yaptigim en boktan film budur diyerek ofkesini belli etmistir. kutuda ne oldugunu bilen bunuel ile bir martini icmeye hak kazanacaktir diye de bir soylenti vardi.
    (bkz: yalan)


    (madeira - 20 Şubat 2002 18:23)

  • comment image

    yani bir başyapıt olarak görmesem de izlenesi bir film. öncelikle sinirimi bozan, filmde yeterince çıplaklık,sevişme görüntüsü olmaması. yani luiscim bu filmde olmayacak da nerde olacak tanrı aşkına! bulmuşsun güzelim konuyu.. sonra "madame anais" -karakteri ve fiziği ile birlikte- benim dikkatimi çekenlerdendi. "belle de jour" ismini verenin de anais olduğunu hatırlatalım. (anais, severine'i neden son seferde öpmedi, öpseydi çok iyi olurdu.) filmde ise iki türlü bir okumanın olduğu yani "düşle gerçek karışmış" hesaplarının yersiz olduğu düşüncesindeyim. gayet temiz, anlaşılır tek okumalık bir film bence. bu kadın, haneke'nin la pianiste ‘indeki ruhsuz kadını çağrıştırıyor. ama daha kararsız, daha dikkatli vs. olduğundan bence daha gerçekçi ve daha cesur. "düşle gerçek" olasılıkları oluşturan imgeler de, filmin ve ilk ve son sahneleri.. gerisi, severine'in vicdan azabından kurduğu düşler-kendini cezalandırmalar olarak yorumlanabilir. ilk sahnede de belki "eyleme dönüşmeyen" hayalleri için bir ceza senaryosu yazıyor severine. son sahnede ise, kocasının tekerlekli sandalyeye olan manasız kilitlenmesini hatırlayıp, kocasının o anda dilsiz ve kör olduğunun verdiği itme kuvvetiyle, sandalyeden kalktığını ve içki içtiklerini düşlüyor.. derim..


    (ebucan - 5 Mart 2007 16:09)

  • comment image

    1989'da e yayınlarından sâmih tiryakioğlu'nun çevirisiyle çıkan kitap söyle başlar:

    "severine sekiz yaşındayken kendi odasından annesinin odasına gittiğinde bir koridordan geçmek zorundaydı. bu geçiş onu sıktığından, bu işi koşarak yapıyordu hep. fakat bir sabah, koridorun ortasında durmak zorunda kaldı. orada bulunan banyonun kapısı açılmıştı. bir işçi dışarı çıktı. kısa boylu tıknaz bir adamdı. seyrek kızıl kirpiklerinin altından süzülen bakışlarını küçük kıza dikti. severine çekingen değildi ama korktu, geriledi.
    bu davranış üzerine adam kararını verdi. çabucak çevresine bakındı, sonra iki eliyle severine'i kendine doğru çekti. küçük kız, karşısında bir havagazı, bir güç kokusu duydu. üzerindeki sakallar uzamış iki dudak, boynuna yakıcı bir öpücük kondurdu. severine çırpındı.
    işçi sessiz sedasız, şehvetle gülümsüyordu. kızın geceliğinin altına soktuğu elleri, yumuşak bedeni okşadı. severine çırpınmaz, kendini savunmaz oldu birden. kaskatı, bembeyaz kesilmişti. adam onu döşemenin üzerine bıraktı, usulcacık uzaklaştı.
    dadısı onu yerde yatarken buldu. ayağı kaydı sandılar. kendisi de öyle sandı."

    kitap, yürekle ten ya da bir başka deyişle şefkatle şehvet arasındaki (uyumu baştan reddeder kessel) çatışmayı, kopukluğu, uçurumu anlatır. şefkat( severine'nin kocası pierre)in sevecenliğiyle, şehvetin(başta marcel olmak üzere diğerlerinin) dizginlemez dürtüleri arasında gönüllü bir arafı benimsemiş severine'nin hikayesidir sözkonusu olan.

    film ise daha çok severine'nin "ayağı kaydı sandılar, kendisi de öyle sandı"nın peşindedir. o sanmanın duyumsanmasının peşindedir bunuel. severine'ne ne tür bir duygu besleyeceğimizle de ilgilenir hayta bunuel, tıpkı kessel gibi haspa severine'i sevelim mi acıyalım mı kararsız kalırız..

    kessel severine'ne itiraf ettirerek bitirir romanı; zira itiraf eden bilinçlenir, aile zaten küçük burjuva ailesidir, dolayısıyla burjuvazinin önce kendine sonra kamuya itiraf et rahatla düsturu da yerine gelmiş olur. arınma'da gerçekleşir. severine de her itiraf eden kişi gibi bilinçlenir, birey olur. pierre'in sonsuz bir sefkatle sarıp sarmalayan, ezici, reddedilemeyecek hipnotize edici sesi de kesilir.
    "severine bilmiyordu artık. gerçek iyiliğin, gerçek kurtuluşun nerede olduğunu soruyordu kendi kendine. bir ışığın görünmesini, bir sarsıntının olmasını, bir yıldırımın düşmesini özlüyor, diliyordu.
    bu umutsuzluk çoşkunluk içinde pierre'e gittikçe daha çok sokularak titrek, çekingen ellerin saçlarını okşamaya çalıştıklarını hissetti. sakat bir insanın bu dayanılamayacak kadar güven dolu elleri, içindeki tartışmayı karar bağladı. severine her şeye dayanabilmişti ama buna dayanamazdı işte. bunun üzerine konuştu...
    nasıl yorumlamalı bu tür bir davranışı? sadece, sonsuz bir aşkla sevdiği insana uydurma bir namusluluk göstermenin olanaksızlığıyla mı? bundan daha az soylu olan " bir günahını itiraf" gereksinmesiyle mi? herşeye karşın bağışlanacağını için için sezerek ondan sonra da korkunç bir sırrın yükünü taşımadan yaşamak için mi? böylesine berbat bunca terslikten sonra bir insanın yüreğine kaynaşıp eriyerek onu titrek dudaklara dek getiren ögeleri kim sayabilir?
    aradan üç yıl geçti. severine'le pierre deniz kıyısındaki çok hoş, küçük bir köyde yaşıyorlar. fakat itirafını yapalıberi severine pierre' in sesini bir daha duymadı."


    (in nuce - 1 Nisan 2007 13:55)

  • comment image

    "açılınca ışık saçan ve içinde ne olduğu hiç bilinmeyen kutu" motifinin pulp fiction'da da bunuel'e bir selam olarak kullanıldığını hatırlatırım da geçerim.


    (can sebahattin dere - 4 Mart 2002 18:25)

  • comment image

    film iki turlu izlenebilir.
    burjuva kadinin fahiselik dusleri, ya da bir fahisenin bir doktorla evli oldugu burjuva yasantisina ozlemi gibi iki alternatif acilimi vardir filmin. hangisinin dus kurdugu, kimin fahise, kimin pezevenk oldugu belli degildir. seyreden dahi bilmeden bataga saplanabilir.


    (madeira - 11 Nisan 2002 22:42)

  • comment image

    - filmde fantezi olarak izlediğimiz bütün sahneler gerçekten yaşanmış olaylara dayanıyor. bunuel ve carriere kitabı uyarlama aşamasında psikanalist psikanalist dolaşmışlar, öğrendikleri hikayeleri kadın hastaların izinleri üstüne senaryoya eklemişler. seyrederken gerçek olarak sunulan kısımların kitap uyarlaması, fantezi olarak sunulanların ise kitabın iki boyutluluğunu kırmak için eklenen gerçekler olduğunu bilmekte fayda var.

    - filmin bir başka ilginç tarafı da sinema tarihinde ilk kez kadın fantezilerinden bahsedilmesi - ve tabi bunun iki erkek tarafından* yapılmasıdır. işte o yüzden işkembeden yazmak yerine psikanalist desteğine başvurmuşlar.

    - çekimler sırasında ekipteki kimse catherine deneuve'ün performansını beğenmemiş, çok zayıf bulmuşlar. ancak film tamamlanıp da seyrettiklerinde yaptığı her şey, donukluğu, tavırları vs. müthiş bir anlam ve bütünlük kazanmış, herkes hayran kalmış. bunuel'in asistanı (dvd bonusunda) bu durumdan "sinema tarihinin en gizemli olaylarından biri" şeklinde söz ediyor.


    (ventolin - 11 Aralık 2007 15:01)

  • comment image

    her seyden once fransiz filmidir, alisik olmayan bunyeyi bayar, filmin sonunu zor edersiniz!

    --- spoiler ---
    efendim, diger arkadaslarin da anlattigi gibi esas kizimiz yeni evli, 23unde, hanim hanimcik bir sosyetik kizdir. ve lakin kibar, doktor kocasindan tatmin olmuyordur (simdi sebeplerini en bastan anlatmami beklemeyin). kafasindan acayip hulyalar gecer, fantaziler; cezalandirildigini gorur vs vs. sonra genelevde tutuldugu adam, ki yapi itibariyle iyi birine pek benzemiyor, tutar vurur bunun kocasini ciksin diye aradan. o da yetmiyormus gibi yari felcli adama arkadasi gider karisini kehanede bastigini anlatir. imgeler falan filan, film biter.

    ya kupa kizi oyle midir? belle de jour orjinalinde ne olursa olsun basar sabuncu'yla, mujde ar'la, aysel gurel'le o artik baska bi hikayedir. bi kere esas kiz artik burjuva falan degildir. vakt-i zamaninda tacize ugramis, ablasinin kurtaj olmasina sahit olmus, annesi tarafindan da "orasi burani elletirsen senin de sonun bu" diye bi guzel ultimatom verilmis iki arada bi derede kizcagizdir. sevmistir birini sevmedine de, sevgilisi annesinin dostundan bi guzel sopa yiyip kovulmustur. o zaman ogrenmeye baslar esas kiz kadinligin n'oldugunu. genctir, guzeldir; rahat, garantili bir gelecek, mutlu bir yuva icin kadinligini satmasi gerektigini ogrenir. aslinda tam olarak ogrenir diyemeyiz, annesi kafasina vura vura ogretir her seferinde. esas kizin hanimevladi kocasina olan cinsel soguklugu luksten degildir. atlayip ta uyum saglayamadigi sinifin, korkularinin, kocasinin bildigi erkek tanimina olan uzakliginin golgeleri vardir hep arada. kupa kizinin fantazileri daha ziyade bundandir.

    kupa kizinin kupa kizligi sehvetinden degil, ikisi iki ayri yone bakan, bi turlu bir araya getiremadigi iki yuzunden gelir. kotu niyetli bi kiz degildir elbet. yegane amaci kendini zorla asik ettigi kocasini gercekten sevebilmektir, bi de annesinin israrlariyla ona bi cocuk verebilmek. lafi gecmisken, anne donemin en tipik, ev kivrak zekali kadinlarindandir. erkegi nasil baglayacagini, lafini nasil gecirtecegini bilen, kullanmasi gereken seyleri en incesinden kullanan.

    bi de madam emilia vardir ki bence filmin en zengin karakteridir. madam anais'le karsilastirilmaz bile. isini onuruyla yapan, ince zevk sahibi, hatta neredeyse eski osmanlidan kalma bi kadindir madam emilia.

    bi gun kupa kizinin eski aski cikar karsisina. eski demek yanlis belki, belki de tek aski. oyle kocasi gibi sevecen sevkatli degil, vahsi, sehvetli ve vazgecilmezdir. belle de jour'un sevgilisi gibi bencil ya da kotucul degildir. cok ister kupa kizini, ama (annesinin verdigi gazla da) kendi hayatini kupa kizinin kucuk sirrini kocasindan gizlemek icin feda eder. ask nedir diye sorarlarsa, bizim buralarda ask budur...

    ---
    spoiler ---


    (prion - 5 Mart 2008 10:47)

  • comment image

    o değil de, 1960 ' larda çekilmiş olmasına rağmen renk netliğinin ve görüntü kalitesinin aşmış olduğu film.

    senaryo romandan uyarlanmış, çok sürükleyici olduğunu söyleyemem. ama burjuvazinin yaşamına ve tatminkarsızlığına yönelik güzel bir eleştiri olmuş. ha bir de , fayton sesine tutkumu pekiştirdi bu film.

    ama ne olur bu filmi zeka seviyesi kırıntılarda gezen arkadaşlara izletmeyelim, ''bak gördün mü, fahişelerin çoğu isteyerek yapıyor mesleğini ! '' falan demesinler sonra.


    (rougestar - 23 Temmuz 2010 17:59)

  • comment image

    film üzerine pek çok güzel ayrıntı yazılmış. bir kaç tane de ben ekleyeyim.

    --- spoiler ---

    1)bence filmde severin'in kocası pierre'e gidip
    -"sen hiç geneleve gittin mi?"
    sorusuna pierre'in verdiği,
    -"evet gittim. gidiyorsun. yarım saat duruyorsun son tüm gün büyük bir pişmanlık." deyişi de küçük burjuva erkeğinin ahlak anlayışının sağlam bir gözlemidir.

    2)filmde severin'e gelen ünlü kadın doğum profesörünün kadınlarla olan ilişkisi ve ruh dünyası üzerine bir kaç film daha çekilebilir.

    3)ayrıca filmin bir ekşi sözlük başlığına da gönderme yaptığını düşünüyorum.

    (bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi)

    4)bir de film okumaktan çıkıp duygusal bir yorum yapayım ve kapatayım istedim.

    (bkz: pierre'in suçu ne?)

    ---
    spoiler ---


    (gozyasicetesi - 6 Nisan 2012 14:19)

  • comment image

    güzel ve elde edilemeyecek soğuk/sarışın kadınların aslında kötekten ve aşağılanmadan anlayacağı yönündeki erkek fantezisini kamçılayan film.


    (indiegirl - 29 Ağustos 2003 20:01)

  • comment image

    filmden önce bir romandır.

    hem de ne roman?

    türkçe ilk çevirisi, 1944'te, insel kitabevi'ndeki cihan edebiyatı serisi'nin 20. kitabı olarak yayımlanmıştır. çevirmen: avni insel. o çevirideki adı: gündüz yosması.

    ikinci çeviri de aynı yıl 1944 (1945?), bu kez server bedi'nin (peyami safa, malum) türkçesinden çıktı. kitabın adı, satışı çok olsun diye herhalde bu kez pek çekici: bir kadının günahları.

    (viki'de ilk kez türkçe'ye 1955'te çevrilmiş görünüyor, bu da viki'nin güvenilirliği konusunda bir ipucu daha.)

    üçüncü çeviri ihsan akay'ın ve 1955'te, varlık yayınları'nda, varlık cep kitapları serisi'nin 149. kitabı. burada kitabın adı: gündüz safası.

    dördüncü çeviri, safa m. yurdanur'un ve martı yayınları'ndan 1973'te yayımlandı. kitabın adı bu kez : gönüllü yosma.

    beşinci çeviri samih tiryakioğlu'nun, e yayınları'nda (o zamanlar efsanevi yayıncı cengiz tuncer ölmüştü) 1989'da çıkan çevirisi. kitabın adı bu kez (film satışını artırır niyetiyle olmalı): gündüz güzeli.

    1995'te bu kez milliyet yayınları ihsan akay'ın çevirisini bastı. kitabın adı, çevirmenin koyduğu ad idi: gündüz safası.

    altıncı çeviri ise aykut derman'ın. can yayınları'nın kitabının adı da filmle paralel: gündüz güzeli.


    (ahmetfirat - 4 Nisan 2015 15:32)

  • comment image

    belle de jour, 1967 yapımı, joseph kessel'in romanından uyarlı luis bunuel filmi. (alen delon oynamıyor.) baş rolde catherine deneuve, kendisine sevgi ve saygıyla bağlı düzgün bir doktorla evliliğine rağmen dizginleyemediği mazo fantezilerini, genelevde çalışarak doyuran séverine adında bir fransız hanımefendisi. bunuel'in diğer filmlerinde olduğu gibi gerçeklikle hayal alemi iç içe girmiş, neredeyse ayırt edilemez bir hal almıştır. fazla çıplaklık ve sevişme olmamasına karşın (ki bu herşeyi çok daha mistik ve büyülü kılar,) bence aşırı erotik ve etkileyici bir filmdir. filmde genelev sahibesi madame anais, diğer kızlar, müşteriler (özellikle asyalı şişko adam) , séverine'in sevgilisi marcel gibi bir dolu enteresan karakter vardır. film, genelinde izlemiş olduğu yolu devam ettirerek, bu olanlar düş mü gerçek mi diye diye nihayete erer. çok çok etkileyicidir. defalarca izlenebilir.


    (patty diphusa - 5 Temmuz 2001 23:31)

  • comment image

    galatasaray lisesi psikoloji dersinde gösterilen ve beşyüzküsur yillik okul tarihinde ilk defa ögrencilerin film seyrederek dersi kaynatmak yerine ders yapmayi tercih etmesi sonucunu veren film...


    (portakal - 13 Temmuz 2001 21:16)

  • comment image

    dizginlenemeyen seksüel duyguları nedeniyle kocasını düşürdüğü durum, bundan böyle kesin bir sadakati gerektiriyordu kadının değer anlayışında ve değil gidip birileriyle yatmak, bunun hayalini bile kurmaz oldu işte sonunda. kabus sandıklarımın fantazi çıkması da bu konuda ne kadar dar görüşlü olduğumu ortaya koyuyor.


    (serendip - 24 Eylül 2004 10:54)

  • comment image

    bunuel'in klasiklesmis tarzda bir hikaye anlatirken gercek dünya ile olan baglantilari su unsurlarla koparmaya calistigi filmdir:

    - iskence aninda "kedileri disari birakma" vasiyeti. kedi ve çingirak sesi bolca kullanilmis.
    - icinde tek bir kalem bile bulunmayan genel ev - sadece bulmaca cözüyorlar.
    - göz - körlesen adam. perde - kapanan perde.
    - belle de jour'un kocasi tekerlekli sandalye görür, gözünü ondan ayiramaz. basina gelecekler malum mu olmustur.


    (anahita - 21 Nisan 2005 02:45)

  • comment image

    bunuel bu film ile taa o zaman '' brit pop'' u pierre clementi'nin canlandırdığı marcel adlı karakter ile icat etmiştir.


    (lazerbunny - 15 Aralık 2005 00:34)

  • comment image

    ister bir burjuva kadının fahişe düşleri olsun ister bir fahişenin burjuva kadını düşleri film iki türlü de muhteşemdir.séverine'in anlayışlı düzgün doktor kocasından ziyade pierre clémenti'nin canlandırdığı marcel karakterine ilgi duymayacak kadın yoktur heralde.


    (yourstruly - 15 Aralık 2005 01:13)

  • comment image

    catherine deneuve ün fiziğinin ne kadar bedbaht olduğunu görebileceğiniz filmdir , filmdeki neredeyse tek erotik öğede budur ,bu yüzden vcd sinin başında koca koca harflerle luis bunuel s erotic masterpiece yazmaktadır , erotizmin ne demek olduğunu hatırlatan filmdir, filmde bi kaç sevişme sahnesi görünce ,aman da erotik olmuş bu film, diyen dimağların suratına fırlatılmalıdır.

    --- spoiler ---
    bi karakterin psikolojisi bu kadar güzel yansıtılabilir bir filmde , şöyle bi göz atarak izleyenler belle de jour un seks açlığı cektiği hatta az biraz mazoşist olduğu , kocasını parası için sevdiği izlenimine kapılabilirler , böyle anlaşılsa bile film sıradışı filmler kategorisine sokulabilir rahatlıklan ki böyle değildir zaten . belle dejour* , mükemmel bi kocaya sahiptir , yakışıklıdır , akıllıdır , doktordur , zengindir vs vs. catherine deneuve bunun altında kalan kadını oynamaktadır , kocasına yaklaşmamakta çünki ondan korkmaktadır , bırakıp gitmesinden ya da sevgisinin azalmasından. bi nevi eziklik hali başgöstermektedir , bu da paraya ihtiyacı olmamasına rağmen genelevde çalışmak istemesine neden olur zira tanımadığı insanlarla çok daha rahat ilişki kurabilecektir . karşısına azılı bi sapık çıktığında kocasından görmediği maçoluğu diyim artık , onda bulduğunu sanıcaktır fakat karşısındaki maço falan değil harbiden azılı bi sapıktır ,sapık demez kimisi ama bence o herif düpedüz sapıktır , kocan bize engel diyip adamı vurmak sapıklığa delalettir nitekim. neyse , kocası sakat kalınca rüyasında o atlı arabayı görür, atlı araba artık boştur (ilk sahnede doluydu ) artık ilişkileri yuvarlanıp giden bi ilişki değildir kontrol belle de jour a geçmiştir. daha sonra bi daha da rüya görmicektir
    ---
    spoiler ---

    filmdeki hayal sahnelerine dikkat edilmelidir , hepsi de kadının iç dünyasını daha iyi anlamamızı , onun gibi hissetmemizi sağlar .


    (ditriell - 11 Mart 2006 00:11)

Yorum Kaynak Link : belle de jour