Süre                : 1 Saat 29 dakika
Çıkış Tarihi     : 04 Kasım 1986 Salı, Yapım Yılı : 1986
Türü                : Macera,Drama
Taglar             : dostluk,Tren yolunda yürümek,Yaz mevsimi,ağaç ev,Orman
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Columbia Pictures Corporation , Act III , Act III Communications
Yönetmen       : Rob Reiner (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Stephen King (IMDB)(ekşi),Raynold Gideon (IMDB)(ekşi),Bruce A. Evans (IMDB)
Oyuncular      : Wil Wheaton (IMDB)(ekşi), River Phoenix (IMDB)(ekşi), Corey Feldman (IMDB)(ekşi), Jerry O'Connell (IMDB)(ekşi), Kiefer Sutherland (IMDB), Casey Siemaszko (IMDB), Gary Riley (IMDB)(ekşi), Bradley Gregg (IMDB)(ekşi), Jason Oliver (IMDB), Marshall Bell (IMDB), Frances Lee McCain (IMDB), Bruce Kirby (IMDB), Richard Dreyfuss (IMDB), John Cusack (IMDB), Matt Williams (IMDB), Korey Scott Pollard (IMDB), Kent W. Luttrell (IMDB)

Stand by Me (~ Benimle Kal) ' Filminin Konusu :
Stand By Me (Benimle Kal) gerilim ve Korku yazarı Stephen King'in 'The Body (Ceset) adlı romanından sinemaya uyarlanmış. King bu hikayesini kendi çocukluğundan esinlenerek kaleme almış. 1950'lerde geçen film, ergenliğe yeni girmiş dört kafadar gencin Oregon ormanlığında kayıp bir çocuğun cesedini aramalarını konu ediniyor. Yol boyunca daha da yakınlaşan çocuklar, birbirleri hakkında pek çok şey keşfedeceklerdir. Ancak kasabanın serserileri de onların peşindedir.


  • "john lennonınkiyle ben kinginkinin sözleri aynı olan şarkı."
  • "ben e. king'in şarkısıydı bu galba,sonra da john lennon yorumladı"
  • "kumandayla kapat beni"




Facebook Yorumları
  • comment image

    filmin sonunda yazar der ki:
    --- spoiler ---
    "although i haven't seen him in more than ten years i know i'll miss him forever. i never had any friends later on like the ones i had when i was twelve. jesus, does anybody?"
    ---
    spoiler ---
    ... filmin sonunda donakalırsınız ve bir kez daha asla o yaşlardaki arkadaşlarınıza sahip olmadığınızın / olamayacağınızın farkına varır, burnunuzun ucundaki sızlamayı hissedersiniz...


    (santafe - 28 Aralık 2006 21:40)

  • comment image

    insanı sanırım hayatta sağlık hariç en çok iki şey üzüyor. birincisi bir yakınını kaybetmek, ikincisi ise özlem.
    bu film ikisini de anlatıyor. izlerken mutlu mu olsam, yoksa üzülsem mi karar veremiyorum. ama sanırım bu sizin karakterinizle alakalı bir şey. birini özlediğinizde onun artık olmadığına mı üzülürsünüz yoksa onunla geçirdiğiniz vakitleri anıp, mutlu mu olursunuz? bu size bağlı bir şey. optimizm vs pesimisizm
    bu film ilkerin ve ilklere olan özlemin filmidir benim için.
    ilk kez evden uzaklaşıp uzun bir gün geçirmek.
    ilk kez kendini dünyanın merkezinde hissetmek.
    ilk kez hayal gücünün sınırlarını zorlamak.
    ilk kez kendini bir şey sanmak...
    ilk kez oturup arkadaşınla erkek gibi karşılıklı dertleşmek.
    ilk yakılan sigara yemek sonrası tıpkı büyük adamlar gibi.
    ilk risk...
    ilk kez o günleri beraber yaşadığın arkadaşlarından birinin öldüğünü öğrenmek..
    ve ilk kez o günlere bir daha dönemeyeceğini fark etmek
    ve özlem...
    stand by me...
    bütün bunları bir filme sığdırmak istesem, bu kadarını yapamazdım ben.


    (god loves ugly - 30 Aralık 2011 01:37)

  • comment image

    ucundan, kıyısından biraz olsun benzer çocukluk geçiren herkesi çok etkileyen film. filmde çocukların başından geçen hikaye orta okula başlayacakları yaz yaşanıyordu. benim tam böyle bir hikayem var orta okula başlayacağımız senenin yazında geçen. filmi izlerken aklımdan bir türlü çıkmadı ve film benim için en iyileri arasına girdi. ayrıca gözlüklü çocuk. adamsın. o senin babana hakaret eden şişko tamirci varya, onun ben taa amına koyayım.. şerefsiz seni..


    (evet ben manyak olan - 6 Haziran 2012 18:17)

  • comment image

    stephen king’in ‘the body (ceset)’ adlı romanından sinemaya uyarlanan (1986) son saniyesine kadar çocuk ruhunu muhteşem bir üslupla ortaya koyan merak ve ilgiyle izleyebileceğiniz bir başyapıt.

    çocuk dünyasını anlamak adına françois truffaut'ın "the 400 blows" filmiyle en yetkin yapıt olarak öne çıkmakta.

    bu filmi gözümde en değerli kılan tarafı ise çocukluğumuzun acı tatlı hatıralarını yeninden hüzünle anımsatmasıdır.büyürken gerçekten elimizden yavaş yavaş kayıp giden ama pek de farkında olmadığımız bir dönemdir bu 12-15 arası dönem.

    sanırız ki hiç gitmeyecek bir dönem.belki en masum ve günahsız içten şakalaşmalarımızı, üzüntülerimizi, sevinçlerimizi hesapsız kitapsız kendimizi olduğumuz gibi orataya koyabildiğimiz bir dönem olmasıdır bu çağı özel kılan .küskünlüklerimizin bile birkaç dakikayı geçmediği kırgınlıklarımızın hemen unutulabildiği sıcak samimi bir dönem olmasıdır.

    bu filmde karşımıza çıkan tam da bu. 4 akran çocuk ergenliğin gölgesinde ne kadar birbirlerinden farklı duygusal dünyalara sahip olsalar da yalansız, art niyetsiz, arkadaş olmayı başarmışlar.bugün de bir çok dostumuz, arkadaşımız var ama eksik olan şey sanırım bugün hayat o çocukken bildiğimiz hayat değil.
    yaşam savaşında hepimiz acımasız bir çarkın basit bir dişlisinden ibaretiz.

    yüreklerimiz katılaştı, bizle beraber büyüyen hayatın binbir numarasını görür olduk.yalanları, hesapları,çıkarları yaşarken masumiyetlerimizi saflıklarımızı yitirir olduk.king yine de şanslı hiç olmazsa elinde kalemi kendi çocukluğundan esinlenerek içini dökmüş.ya biz?


    (afrozist - 14 Haziran 2012 16:08)

  • comment image

    stephen king'in body isimli kısa hikayesinden uyarlanmış, gerçekten de "işte yıllar önce böyle bir yaz geçirmiştik arkadaşlarla" tadı bakımından hearts in atlantis e benzetilebilecek film. plotla ilgili olmadığından spoiler olmayacağını düşündüğüm bir şey de var: kitapta yazmayı seven çocuk büyümüş ve yazar olmuştur. bir gün gazetede river phoenix'in oynadığı çocuğun öldüğünü okur. karısına ben süt almaya gidiyorum der. şehir dışına çıkıp yarım saat ağlar, sonra geri gelir. bence çok etkileyici..ama filme konsaydı aynı etkiyi yapar mıydı bilmem..


    (eleventh american esme has met - 14 Haziran 2004 23:05)

  • comment image

    cocukkene izledigimde wil wheaton a ve riverphoenix e feci vurulmamı saglamisti bu film. 1 hafta evel tekrar izledim ve john cusack ın bile ne kadar tıfıl göründüğünü farkedip kendi kendime eğlendim.bi 10 yıl sonra tekrar izlense richard dreyfuss un bile ne kadar tıfıl durduğunu farketmemi saglayacak bu film...ve biliyorum ki 10 sene kadar sonra tekrar izleyeceğim. film durdugu yerde duruyor.kayıp cocuğun cesedi de hala o calıların arkasında bulunmayı beklemekte...biz ilerliyoruz..yaş gecip gidiyor.. evet bu fılm insanı böyle de hislendirir , üzer , kendin ve kayıp arkadaslıklar için ağlatır.


    (sirius black - 21 Aralık 2004 14:16)

Yorum Kaynak Link : stand by me