Silsile (~ Consequences) ' Filminin Konusu : Sıcak bir yaz gecesi Ece (Nehir Erdoğan) Amerika’dan yeni dönmüş olan Cenk (İlker Kaleli) ile birlikte Cenk'in kaldığı eve giderler. Bu sırada aralarındaki küllenmiş aşk alevlenir gibi olur. Cenk'in yakın dostu aldatılmak üzeredir. İkili birden evde yalnız olmadıklarını fark eder. Bir hırsızlık girişimi olur. Hırsızlığı ardından işlenen bir suç takip eder. Ece gider, Faruk gelir. Üç insan hem birbirlerinden sakladıklarıyla hem de bir suçla baş etmeye çalışır. Ancak bu düşündükleri kadar kolay olmayacaktır. Büyük şehirlerde yaşanan hayatların arasındaki karmaşık ilişkilerin, derin yaraların ve hayatın kırgınlığının sorgulandığı filmde, bu üç karakterin hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek bir olaylar silsilesi yaşanır.
Itirazim Var(2014)(8,0-9150)
Limonata(2015)(7,5-8221)
Annemin Yarasi(2016)(7,5-1820)
Kayip Sehir(2012)(7,3-214)
Son(2012)(7,3-637)
11'e 10 kala(2009)(7,2-1402)
Kayip(2013)(7,0-538)
Rüzgarda salinan nilüfer(2016)(6,3-446)
Tatlim Tatlim(2017)(5,8-1649)
Yok Artik(2015)(5,6-1886)
Sen Kimsin?(2012)(5,1-4506)
Kamyon(2017)(0,0-0)
ne demeli şimdi günahsız gidiyorsunkendi aleminden geldin bir hoşsunbir kadeh doldur bu son olsunarkası yoksa sen de yoksunanlat bana cevherin kimdir?soyundan isen şaha ne hacetiktidarlar kapısındansın demekhey dostbırak peşimi bana dağlılar gerekya şah ya pirim ya merdan alieseriniz ise kurtarın benisözü kendisine ait ahmet aslan parçası. meleklerin dansı' nda bulunur.
(ahmet hitchcock - 20 Kasım 2009 15:23)
tasavvufta ise gunumuz mursidinden hz muhammede kadar olan ruhani zincire denir.(bkz: tasavvuf)
(magnolia - 17 Aralık 2002 13:12)
albay->yarbay: neden bu çimler uzun hala?yarbay->yüzbaşı: bu çimler kesilsin denmemiş miydi yüzbaşım? yüzbaşı->asteğmen:oğlum şu çimleri daha düzgün kesin!asteğmen->astsubay başçavuş: abi çimleri kesmemiş askerler hala!astsubay çavuş->çavuş: sikicem yapacağınız işi, kesin lan şu çimleri artık!!çavuş->nöbetçi çavuş:topla 5 adam kestir lan şu soktuğumun çimlerini. sikicem çimini de çavuşluğunu da...nöbetçi çavuş->er: hay sikiym nöbetini de çavuşluğunu da. amına kodumun ibneleri kesin lan siktiğimin çimlerini. herkes de bana patlıyor be...şeklinde özetlenebilecek zincirdir.
(despy - 16 Nisan 2011 12:47)
türk dil kurumu'na * göre "siyhilebilen" (evet, "yh") bir olgu. söz uçar, caps kalır; http://i.imgur.com/guttu.jpg
(xylvr - 1 Ağustos 2012 13:52)
ilk teaser için gayet güzel bir replik:"abi sakin ! "tuttum bunu.
(hietzsche - 4 Şubat 2014 21:51)
bugün izlediğim ozan açıktan filmi. aslında olmuş filmdir, behzat ç.'nin son filminden daha az saçma sahneye sahip en azından. kurgusu ve aktarımı kesinlikle alkışı hak ediyor çünkü neredeyse tek gece ve tek mekanda(karaköy) yaşanılan olaylarla sınırlı senaryosu ile seyirciyi yakalamak ve sıkmamak başarısını -bana göre- elde etmiş. tek mekan tek geceye rağmen filmdeki alt başlıklar çok. yalan-örtbas-aşk-para ile kazanılan güç ve saygı-maddi çıkar ilişkileri-istanbulda yaşayan alt sınıf vs. uzar giderövgü edebiyatını bırakırsam; işin başarısız yada daha doğru bir tabir ile dikkat ve özenden yoksun yanı filmde büyük yer tutan hukuksal boyut. bir suçun üzerine kurgulanan senaryo ve o suç ile başlayan olaylar silsilesi var ve burada hatalar yapılmış. üstelik filmdeki avukat kızımızın hatalarından bahsediyorum; şöyle efendim: --- spoiler ---boyacı merdivenden düşünce cenk ve ece'yi iki telaş kaplıyor. birincisi adli süreç; adam ölürse karşılaşılacak zorluklar vs. ikincisi o gece yaşanandan elbet faruk'un haberi olacak ve iki aşık için farklı bir zorluk daha. neyse efendim avukat gelir, cenk "self defance" olmaz mı modunda avukattan güzel şeyler duyma derdinde. avukat ise "meşru müdafaa'ya" halk arasında kullanılan tabirle nefs-i müdafaa diyor. önce iyi niyetle dedim ki insanlar genelde öyle biliyor diye hukuki durumu o an cenk'e bu şekilde aktarıyor. ama sonra o meşhur şehir efsanesini patlattı: "yatak odanda olsa neyse ama" bunu filmdeki avukat diyor ya -insan gerçekten hayret ediyor.- olmaz abi olmaz, o güzelim senaryoya yakışmaz. bir suçu filmde işliyorsan bir hukuk danışmanı mutlaka olmalı, o danışman 2. sınıf hukuk öğrencisi bile olsa bu hataya düşmezdi. avukat kızımız bir de hastanede çıldırıyor. yaralıyı olay yerinden taşıdığı öğrenilirse itibarı ne olur onu düşünüyor. yatak odası meselesini kayıtlı olduğun baro bilse cübbeni asar.bu bahsettiğim çok küçük ayrıntı gibi gelebilir ama toplumun zihninde yer eden bir ayrıntı. izleyicilerin aklında bu yanlış algı pekiştirilmiş oldu yine yanlış yönlendirme var. milletin evine hırsız girse insanlar kendini savunmaktan korkacak. bu hataları en çok medya yapıyor. mesela aylar önce bir yanlış da habertürk yapmıştı. bir sürmanşet: "yargıtay'dan röntgene onay" yargıtay'a intikal eden olay özetle şu: sapık kadının etek altı fotoğrafını çekiyor. avukat'ın büyük yanlışı ile "özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan" değil; “kişisel verileri kaydetmek” suçundan dava açılıyor. yargıtay'da çok haklı gerekçelerle kararı bozuyor. haberin sunuluşu iki büyük sorunu ortaya çıkarıyor. ilki zaten halkın yargıya olan güveni düşükken taciz ve tecavüz olayları tam tersi yüksekken kadınlarda korku ve güvensizlik düzeyini artırıyor. ikincisi sapıklarımızın kanunların caydırıcılık özelliğinin olandan daha az sanmasına yol açarsa medya suçu teşvik etmiş olacak bu habercilik anlayışı ile. --- spoiler --- türk sineması zincirlerini kırmalı kendini aşmalı. her şeyiyle osurmak, küfretmek, geğirmek, el hareketi çekmekten ibaret olan recep ivedik gişede rekorlar kırmamalı. bunun asıl sebebi tabi ki seyirci. tiyatro ve sinemayı seyirci var eder. popülariteyle mesafe koyarsa yönetmen gişede daha az izlenir. bu filme emek verenler hakkını gişede ne ölçüde alır bilmiyorum ancak yukarıda yaptığım yapıcı eleştiriler bir yana gidip izleyin.
(k chali - 8 Mart 2014 01:06)
hızlı ve etkili sayılabilecek bir başlangıç yaptı, kimi zaman sıkar gibi oldu. doğal bir akıştaydı, teatral birebir ve ikiye bir diyalogları belirgindi. tiyatro sahnesi gibiydi. nehir erdoğan'dan charlize theron bakışları dahi izledik. iyiydi. bizimkiler de * gerilim tarzı gerçekçi film yaptılar diye sevindim, daha doğrusu olumlu yaklaştım ancak 10 üzerinden çok puan vermezdim. fakat beğenmeyip yerin dibine soktuğum düşünülmesin. orta karardı benim için. elde edilen görüntü, karakterler filmden sonra bile aklınızda kalabilir bir süre. içine iyi aldı diyebilirim. nacizane fikilerim.
(nicke takilmayalim - 8 Mart 2014 23:19)
goruntu kalitesi, diyaloglar, oyunculuklar, filmin muzikleri.. filme dair her sey on numara. yalniz filmi recep ivedik'e bilet bulamayip da bu sogukta disari cikmisken bosa gitmesin de bu filme girelim izleyicisi ile seyretmeyin. sonra film arasinda benim gibi; recep ivedik'e bilet bulamayip bu filme giren arkadaslar, film izlerken konusulmaz ve telefonla oynanmaz. ya cikin, ya da filmi adabinda izleyin" demek zorunda kalabilirsiniz. neyse ki; "cikalim baaari" dediler de filmin devamini rahat izledik. dayak da yiyebilirdik neticede.
(hietzsche - 9 Mart 2014 17:54)
afişinde serkan keskin 'in bulunmaması yakışmamıştır.
(stevengerard - 10 Mart 2014 11:20)
şimdi sinema salonuna gidiyorsunuz, vizyondaki filmlere bakıyorsunuz, orada silsile'yi görüyorsunuz. işte o anda "yok yea" derseniz, güzel bir senaryo, daha güzel bir kurgu, daha da güzel oyunculukları izlemekten mahrum kalıyorsunuz. film dram değil, milleti ağlatmaya kasmıyor, komedi değil, osuruğa güldürmeye uğraşmıyor. bir gece boyunca, bir grup insanın hikayesini anlatıyor. çokta güzel anlatıyor. gişe filmi olarak çekilmemiş olan bu filmler gişe yaptığı zaman türk sineması adına birşeylerden bahsetmeye başlayabileceğiz.
(simplextablosu - 11 Mart 2014 09:06)
recep ivedik ile aynı zamanda gösterime girmesi gişe açısından silsile'nin şanssızlığı olabilir ama sinemaseverler için aslında şanstır. ayaklarımı uzatarak rahat rahat izlediğim güzel bir filmdi silsile. abicim eğer bu entry'i sinema salonunda hangisine gitsek yaa dilemması içerisinde okuyorsanız içinizdeki osuruğa gülen adamı siktir edip bu filmi seçin, sonra okursunuz devamını.türk sinemasının son yıllarda düştüğü sanat filmi veya gişe filmi ayrımlarına sapmadan sıkmayan, gişeyi de siklemeyen bir film çekmiş abimiz. he nehir erdoğan'ın memeleri bir kaç saniye ekranda kalsa belki bir kaç yüz bin daha seyirci toplardı ancak iyi ki yapmamış ki dikkatimizi hiç dağıtmamış. oyunculukları ile hikayesi ile ve en önemlisi diyalogları ile kaliteli bir filmden söz edebiliriz. sinir uçlarına dokunan bir kaç sahneyi klasik türk duygu sömürüsü olmadan yapmış olması da büyük bir başarıdır ayrıca. içeriğe hiç girmiyorum özellikle yalnız herifler için* güzel bir akşam aktivitesi. iyi seyirler.
(mubayka - 12 Mart 2014 23:56)
filmin zayıf halkası ilker kaleli. serkan keskin'nin karakteri de senaryo olarak biraz altı boş kalmış ne yazık ki.filmin geneline bakacak olursak, pek dizi takipçisi olmadığım için nehir erdoğan'ı hep duyar hiç dikkat etmezdim ama bugünden sonra bu hatun bir projenin içindeyse o işi özellikle takip edeceğim. aynı şey tardu flordun için geçerli. canlandırdığı karakteri resmen uçurmuş helal olsundur.şu film de oyuncuları çıkart nehir yerine scarlet johansson'u ilker kaleli yerine ryan gossling, tardu yerine bruce willis falan koy dünya çapında gişe manyağı olur du. o derece kaliteli bir film tek sorunu türkiye'den çıkmış olması ne yazık ki...not: @randomnick güzel bir bilgi paylaştı; filmin başındaki şarkı ryan gosling'e ait. seslendiren de ryan gosling'imiş...
(naughtyfisherman - 17 Mart 2014 09:52)
beğenmedim."çok yakın iki arkadaş, aynı kadını sevmeleri ve gelişen olaylar" gibi çok özgün bir konusu var, gerçekten. ama ben filmin konusunu, senaryosunu boşverip filmin oyuncularına laflar hazırladım.filmin başrol oyuncusu ilker kaleli, "aman abi bu filmde çok karizmatik görünmeyelim, kızlar bana hasta olmalı." demiş ve kendisini on polat alemdar gücünde kasmış. bi adamda hiç mi mimik olmaz, o kadar olay yaşayıp hiç mi duygusal yönden bi değişim geçirmez; film başladı aynı ifade, bitti aynı ifade. nehir erdoğan'ın da filme bir şey kattığı söylenemez. hele, nehir erdoğan'la ilker kaleli'nin karşılıklı diyalogları çekilir gibi değildi; "beni bırakıp niye gittin, şimdi niye döndün?", "ben onu değil, seni seviyorum.", "vay ben keyfimden değil, adam olmak için gittim." vesaire... bu diyalogları akasya durağı'nı yazan adam bile yazmaz. filmin elle tutulur tek yanı olan tardu flordun; zengin, iş bitirici, çapkın, başkalarını çok da siklemeyen faruk karakterini adeta yaşayarak oynamış. evet, filmi izlenir kılan tek şey tardu flordun'un oyunculuğu.filmi bir futbol takımı, filmdeki oyuncuları da futbolcu olarak düşünürsek; serkan keskin'e esas mevkiisi sağ açık olmasına rağmen stoper oynatılmasını yadırmayan görev futbolcusu, ilker kaleli'ye normalde ilk 18'e bile girememesi gerekirken teknik direktör torpiliyle oynayabilen sol açık, nehir erdoğan'a yeteneği kısıtlı olmasına rağmen çok çaba sarfederek bir yerlere gelebilmiş baki mercimek, tardu'ya ise, ligden düşmemeye oynayan takımını tek başına sırtlayan ve sezon sonunda çok daha iyi bir takıma transer olacak olan, takımın 10 numarası diyebiliriz.
(etrafsiz - 17 Mart 2014 13:57)
--- spoiler ---sevdiğim film. çok sevdiğim film.başta ilker kaleli beni rahatsız etti. noluyor? oynayamıyor mu ki bu? dedim. ki kendisini kayıp'dan bilir, severiz. sonra fark ettim ki adamın oynadığı karakter itici, ezik biri. neticede beni rahatsız eden cenkmiş, onu anladım. film başlarken bol bol flashback verir bu dedim. zira cenk ve ece ilişkisini bilmiyoruz. olaya çok sonradan dahil oluyoruz. flashbaack olmadı, ama çok da iyi oldu. diyaloglarla çaktık davayı. gerilim dolu bir filmi komedi gibi sunmayı başarmışlar en azından benim için... (sonu hariç)ece'nin otobüse çişini yapması olsun,"niye gittin" tripleri olsun.kenar mahalle çocuklarının kafası güzel tavırları olsun.başlı başına tardu flordun olsun. güldüm.eğlendim.gerilmedim.ama ne olacak hep merak ettim.nitekim sonu da her ne kadar ben tahmin edemesem de olması gerektiği gibi olmuş ama benim sorumneden hep ilker kaleli ölmek zorunda??????--- spoiler ---
(istanbul universitesini kazanicam - 21 Mart 2014 13:06)
günlerdir orda burda çılgınca abartıldığını gördüğüm, hakkında yazmak istediğim ancak bugün fırsat bulabildiğim film.hakkındaki bu inanılmaz yaygaranın başarılı bir pr çalışması olduğunu düşünüyorum. çünkü hakkında hiçbir şey duymamış olan beni bile ilk hafta sonunda salona götürmeyi başardı.--- spoiler ---öncelikle başarılı bir hikaye denemesi olduğunu söylemeliyim. yönetmen, etrafında olan biten şeyleri biraz amerikanvari bir hikayeyle, kolay izlenir bir film haline getirmeyi iyi becermiş. filmi bu anlamda gayet başarılı buldum. ancak filmin neden bu kadar abartıldığı konusunu hala anlamış değilim. farklı bir şeyler yapmak isteyen yönetmenleri takdir etmekle beraber, sanki dünyanın en iyi işini yapmışçasına hiçbir eksiğini söylememek bana bir acayip geliyor.öncelikle filmin çok major bir eksiği var, bunu oynayan oyunculardan tutun, iyi bir sinema gözü olup da bu filmi izleyen her seyirci görmüştür. film, ilginç bir hikaye yaratmak adına olaylara abanmış, ancak karakterlerini inanılmaz cılız ve boyutsuz bırakmış. ben izlerken oynayan oyunculara gerçekten üzüldüm, özellikle ilker kaleli'ye, adamın elinde sıfır malzeme var resmen. filmdeki karakterler o kadar sığ ki, benim izlerken ağzım açık kaldı. neden o tepkileri verdiğini anlamadığımız bir dolu karakter, bir kamyon dolusu replik atmalarına rağmen karakterlerin hissiyatları hakkında hiçbir fikir vermeyen bölümler... film farklı bir atmosfer yaratmak uğruna, ilgi çekici ama boyutsuz karakterler benim için ok demiş ki bu, filmi inanılmaz güçsüz ve sıradan kılıyor. filmde bazı oyuncular bazı karakterleri parlatmış evet.. tardu flordun, esra bezen bilgin ve aytaç uşun özellikle ellerinden geleni yapıp güzel performans sergilemişler, resmen yoktan var etmişler ancak diğer karakterler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. yönetmen resmen bazı karakterlere torpil geçmiş. izlerken bazı karakter ve bölümlerin çok özensizce yazıldığı ve üzerine çok düşünülmediği izlenimi aldım. bu nedenle de karakterler özelinde çizilmeye çalışılan detaylar da anlamsız ve bir parça komik olmuş. ok, eve giren martı, ilker kalelinin oynadığı karakterin martı dövmeleri, bize kırılganlık vs hatırlatıp ve hatta çehov'un martısına kadar götürüyor. ama cenk o kadar boyutsuz bir karakter ki bunlar yapıştırma detaylar olarak kalmış.bence üzerine biraz daha düşünülse çok kült ve farklı bir film olabilirmiş silsile, ancak bu haliyle vasat bir deneme olmaktan öteye gidemiyor. önemsediği ilk projesini çeken her yönetmen gibi ozan açıktan da sahneleri repliklere boğarak; her sözü, her durumu anlatma yoluna giderek bir şeyleri çözmeye çalışmış, ancak ortaya kimi sahnelerde özellikle korkunç manzaralar çıkmış. filmin sonuna doğru 3 karakter (cenk, ece, faruk) arasında geçen yüzleşme sahnesi izlediğim en becerilememiş sahnelerden biri olarak hafızamda yer etti. balya balya laf söylüyor herkes, ama müsamere tadında bir sahne.. filmin açık ara en kötü sahnesiydi. en güzel ve umut verici bölümse, filmin açılış sekansıydı, hiçbir sözün olmadığı ama buna rağmen bizim her şeyi anladığımız, filmin en güçlü sahnesiydi. artık sonrasındaki hayal kırıklığımı varın siz düşünün...--- spoiler ---biz her şeyi abartmayı çok seviyoruz, ortada umut verici bir şey olmakla beraber, birçok yeri sorunlu da bir film var. keşke biraz eleştirerek takdir etmeyi öğrensek...
(bardged - 23 Mart 2014 13:05)
fena film değil, gayet de güzel bir gerilim filmi olmuş. nejat işler'li barda'yı sevdiyseniz, bunu da seversiniz.filmin sevmediğim tek şeyi, sarışınlığın çok çiğ durduğu nehir erdoğan. kadın her türlü antipatik.ilker kaleli ise hep seksi, biliyorum şimdi çoğu "maymuna benziyo neresi seksi" diyecek ama hayır efendim, adam seksi, seksiğ.
(kirlikedi - 28 Mart 2014 16:40)
söylenilenin aksine gayet başarılı bulduğum film. uzun zamandır bir yerli yapımda bu kadar gerildiğimi hatırlamıyorum. oyunculuklar fena değildi. diyaloglar gayet gerçekçi olduğu için ara sıra vasatlaşan oyuculuk göze batmadı. serkan keskin her zamanki gibi mehmet aurelio tadında orta sahanın arkasında görevini layıkıyla yapmış. izlemeden önce tardu'ya ön yargılı yaklaşmıştım o da iyiydi. omuz kamerasından sokak arası çekimler gerilim hat safhadayken havaya girmenizi sağlıyor.senaryo öyle ahım şahım özgün uçuk kaçık bir şey değil ama bizim türk seyircisi illa itin götüne sokacak ya. amk haneke ortalama bir senaryo ile muhteşem funny games yapınca iyi, bizimkiler benzer bir tat yakalayınca auuu. "aaaa haneke mi orada dur abi" "haneke otuzbir çekse izlerim" lafları hava uçuşur. 2 dakika kaliteli tercih yapan adam rolünden çıkın. kötü filmler eleştirilmesin demiyorum ama film bir şeyleri yakalıyorsa hakkını vereceksin.özet olarak gerilim meraklısı biriyseniz, olaylar ardı arkası kesilmesin ne olacağını tahmin edemeyeyim, öyle çok süper hikayeye olmasına gerek yok diyorsanız film izlenir. kesinlikle vakit kaybı değil.
(kutup cizgisinde ask - 5 Haziran 2014 00:48)
son yıllarda izlediğim en iyi türk filmlerinden biri.--- spoiler ---aslında konu nedeniyle daha çok festival filmi tadında ama değil. o filmlerin yönetmenleri oyuncunun susup konuşmamasını san'at sayar ya, bu filmde yönetmenin etkisi ve kaliteli oyunculuk var. konusunu okusanız "bu ne lan" deyip filmi izlemezsiniz ama dediğim gibi, kaliteli oyunculuk filmi gerçekten izlenir hale getirmiş.yönetmeni kimdir, ne zaman yapılmıştır bilmiyorum. televizyonda denk geldi, izledim, beğendim.--- spoiler ---(bkz: emeğe saygı + rep)
(bizkid - 2 Temmuz 2014 17:05)
son yıllarda yapılmış en iyi türk filmlerinden birisi.altın koza film festivalinde izleme fırsatı buldum film bitimi oyuncular ve yönetmen ile mini söyleşi yapıldı.yönetmen ozan açıktan'a film ne zaman vizyona girecek diye bir soru geldi aylar öncesinde vizyondaydık cevabı gelince çoğu insan doğal olarak şaşırdı soruyu soranda neden hiç haberimiz olmadı gibisinden bir soru daha sorunca ozan açıktan recep ivedik 4 ile aynı anda vizyona girdik cevabını verdi.üzücü ve sinir bozucu böyle bir film recep ivedik'e göre daha az izlenmiş...kamera açıları,kurgu,oyunculuklar gerçekten çok iyi.film başladığı andan bitişine kadar o gerilim ve heyecanı hissediyorsunuz.abartmak istemiyorum ama başrol oyuncuları yerine brad pitt,tom cruise falan olsaydı filmi tüm dünya izler,türkiye'de silsile'yi izledin mi çok iyiydi tarzında yorumlarda bulunurlardı.ulan tamam bunu anlarım fan kitle popülariteyi severde türk medyası hiç doğru dürüst reklamını yapmadı şu filmin ayıp...
(steve rogers - 19 Eylül 2014 23:55)
"allahım nolur abimi benden ayırma. yetim koyma beni, yalnız bırakma beni"2014 yapımı ozan açıktan filmi. ozan açıktanın da sen kimsin ve çok filim hareketler bunlar dan sonraki 3. filmi.her ne kadar nehir erdoğan da oynuyor ise de, sırf benim adam tardu flordun başrollerde diye izlediğim ve şaşırtıcı bir şekilde aşırı heyecanlı ve gerilimli geçen güzel bir film olmuş.produksiyon hakkında pek yorum yapmayacağım zira para harcanmadığı çok ortada fakat kurgu ziyadesiyle enfes olmuş. kurgu hakkında olumluluğum oyuculuk hakkında da devam ediyor. gerek tardu flordun gerek cem kaleli gerekse de kardeş rolundeki aytaç uşun başarılı oyunculuk sergilemiş. bu aytaç uşun un ileride güzel işler atacağına inanıyorum. tanımadığım için baya baya tinerci çocuktan oyuncu yapmışlar diye izledim filmi hulbuki oyuncudan tinerci çocuk yapmışlar. ve de avukat merve. ayrı bir paragrafta hatta ayrı bir platformda değerlendirilmeyi hak etmiş. esra bezen bilgin. reha erdem hayranları korkuyorum anne filminden hatırlarlar. diğerleri pek bilmez. filme bağlayan karakter bu desem hiç mübalağa etmem. janjanlı pantolonuyla avukatlık yapması, sokak çocuklarıyla sert konuşması ve son atarlanması. olmuş. çok da başarılı olmuş.son cümle olarak kurgusunu ve oyunculuklarını beğendiğim başarısız bir film.
(lotren mier - 4 Kasım 2014 20:22)
Yorum Kaynak Link : silsile