21 Grams (~ 21 gram) ' Filminin Konusu : Üniversite profesör olan Paul Rivers, yakalandığı amansız hastalık yüzünden evliliğinde sıkıntılı günler geçirmekte ve tek umudunu kalp nakline bağlamış şekilde beklemektedir. Kötü günleri geride bırakarak eşi ve iki çocuğuyla mutlu bir hayata başlayan Cristina adlı kadın ise hayatının belki de en mutlu günlerini yaşamaktadır. Öte yandan iki çocuğu ve eşi ile zorluk içinde yaşayan Jack Jordan oldukça zor şartlarda yaşamasına rağmen, dini inancının kuvvetli olması sayesinde ayakta kalmayı başaran biridir. Birbirinden tamamen bağımsız bu üç kişinin hayatları beklenmeyen bir kaza sonucu kesişecektir.
Ödüller :
Amores perros(2000)(8,1-204060)
Carlito's Way(1993)(7,9-185109)
Mystic River(2003)(7,9-436161)
Mulholland Dr.(2001)(7,9-297386)
The Game(1997)(7,8-309231)
The Curious Case of Benjamin Button(2008)(7,8-529880)
Eastern Promises(2007)(7,6-213933)
Traffic(2001)(7,6-201137)
Biutiful(2010)(7,5-79284)
Dead Man Walking(1996)(7,5-81743)
Babel(2006)(7,5-270215)
11'09''01 - September 11(2002)(6,9-5296)
Venedik Film Festivali : "Volpi Cup-Best Actor"
Independent Spirit Awards : "Special Distinction Award"
Venedik Film Festivali : "Audience Award-Best Actress"
Venedik Film Festivali : "Wella Prize"
bir başkasının kalbini taşımanın ağırlığının kalp nakli basitliğiyle geçiştirilemeyeceğini anlatan yüklü filmdir kendisi...birinin kalbini teslim aldığınız an itibariyle, onun yaşamı da eklenir hayata karşı sorumluluğunuza; onun yükü sizin yükünüz olur artık..tüm kırgınlıkları, pişmanlıkları, aşkları, coşkuları, hayal kırıklıkları, bekledikleri, beklenenleri, çocukluğu, yaşlılığı, onun anlatmak istediği hikayesi, ona anlatılmış hikayeleri, sevgisi, nefreti; ne kadar onunsa, ondan bir fazla sizindir artık...bir başkasının kalbini almakla yüklenmiş olursunuz onun tüm sorumluluklarını;kah adına operasyon denen bir kalp nakli olur,kah adına aşk denir, onun kalbi artık size kalır...ne de olsa aşk dediğiniz de bir nevi kalp nakli operasyonudur eninde sonunda...
(hoba - 11 Eylül 2006 11:56)
--- spoiler ---naomi watts'in esini sevdigi kadar sevilmeyi arzu ettirir. olen esinin ardindan onun kalbini tasiyani seven, onun kalbini tasiyanin cocugunu tasiyan kisidir, esinin oldugunu kabul edemeyen, parmagindan yuzugunu, evinden esinin resmini indiremeyen kisidir. son sahnede sean penn'e silahi kendi kalbine daha dogrusu naomi'nin askinin kalbine dogrultan da budur. naomi olanca gucuyle kocasini olduren kisiye vururken, sean yerde yatarken anlar ki hic bir zaman naomi'nin kocasina olan bagi zayiflamayacak ve basar tetigi kocasinin kalbine ve kendi kalbine. (bkz: bat dunya bat)--- spoiler ---cok guzel bir film.
(fil - 27 Ağustos 2007 23:43)
5 madeni paranın ağırlığı, bir kuşun, bir çikolata parçasının… 21 gram ne kadar çeker?sokakta karşılaştığımız bedenleri dolduran, onları ayakta tutan bu mu? sadece 21 gram…bizi kimi zaman kıvrandıran, kimi zaman bulutların üstüne çıkaran… bedenlerimizi olduğu kadar hayatı da anlamlı kılan… 21 grama ne sığar?sorgulamaların, acıların, iç hesaplaşmaların nedeni de bu mu? duyarsızlaşmanın sebebi nedir öyleyse? 21 gram ne zaman kaybolur? 3 insan, kesişen hayatlar, hüzün, acı; iyi bir kurguyla sadece sıradanlıktan çıkmamış, üstüne üstlük son derece etkileyici bir hal almış olan hikaye ve sonuç olarak, seyircinin kalbini avcunda tutan bir film…kaç hayat yaşıyoruz? kaç kez ölüyoruz? ölüm anında 21 gram kaybettiğimiz söyleniyor… 21 grama ne sığar? ne kadarı kaybolur? 21 gram ne zaman kaybolur? ne kadarı onunla gider? geriye ne kadarı kalır? 21 gram... beş madeni paranın ağırlığı, bir kuşun, bir çikolata parçasının… 21 gram ne kadar çeker? ne kadar?
(ze hantof - 6 Aralık 2007 15:27)
olum uzerine bir senaryo, olum ve geride kala-maya-nlar.filmin 21 gramlık bir ruh agırlıgından ote bana kalırsa asıl anlatılmak istenen hayat devam etmiyor, edemiyor' dur. soyle ki;bir yakınınızı kaybedersiniz, yas tutar belli bir sure hayata adapte olamazsınız. iste o gunlerinizde yanınıza en yakınlarınız gelir ve hayat devam ediyor, kendine gel der. ama bilirsiniz ki devam eden bir sey yok. cunku o yok.... eger yakın zamanda bir yakınınızı yitirdiyseniz, izlemeyi erteleyin derim ben.bazı soylenemeyenler, yapılmayanlar vardır ya hani o yasarken hayatta. iste benim aklımda kalan, icimi acıtan sahnesi filmin bu idi: alınmayan mavi ayakkabılar. boylesine gereksiz gelen bir detay insanı delirtebilir. gercekcilik iste burda var filmde. gecirilen bir sinir krizi bu kadar mı salt anlatılır. naomi watts hic abartılı degil, hem de hic.vicdani sorgulamalar, arayıslar, o iki arada bir dere de kalmalar. del toro'nun oynadıgı karakter iste tam anlamıyla bu. hep ucta yasamaya calısmak. gecmisten gelen kotu hatıraları temize cekmek adına dine sarılmak, mukemmeli hatta hep dogruyu oynamaya calısmak. cuvallamak hemen ardından isyan etmek, sonra tevekkul denizinde kendini yine yitirmek. kaybolmak, yuzlesmek..en koklu karakter bu idi bence, kesinlikle bu.bir iliski, ama askısız bitmis ve karsı tarafın surukledigi bir iliski. sean penn'in iliskisi. oylesine yorgun bir hayatı yasıyor ki, sigara ustune sigara, bebeksiz olmayı tercih ediyor, yasaması icin birisinin olmesi gerekiyorken, nasıl bir baskasının hayatına ortak olabilir ki. zor kararlar.orgulu kurgu, filmin simdi ve gelecek zaman'lı olması gayet akıllıca olmus bence. zira senaryo ve tum karakterler o kadar karamsar ki filmi kurtaran bu kurgu olmus, sonra o kuslar, degisen mevsimler oldukca basarılı.olum yasarken sıradan kabul edilse hayat kolaylasıyor,ama olum hayatı durduruyor, aslında sıradan degil.
(kabak tatlisi - 30 Aralık 2007 15:34)
yeni dvd'lerinin içinde 21 gramlık ağırlık bulunuyor. garip bir tebessüm ediyosun haliyle.
(mgm - 13 Ocak 2009 09:22)
adamın amores perros'ta bulduğu bu atlamalı kurgu/ çizgisel olmayan anlatım/ farklı hikayeler bileşkesi o kadar sevildi, o kadar taklit edildi ki... kendi bile taklit etti sonunda! 21 gram bundan ibarettir bence. teoman'ın onyedi albümü çılgınlar gibi satınca aynısından beş tane daha yapması kadar olmasa da, aynı kendini tutamamanın ürünü gibi.
(havali mualla - 22 Aralık 2009 22:16)
benicio del toro'nun brad pitt'in ellili yaşları olarak arz-ı endam ettiği babel öncülü film.
(piknik tupu - 24 Ekim 2010 15:06)
ruhun ağırlığını anlatan filmdir, belgesel film değildir.
(capodelnulla - 15 Ağustos 2013 17:29)
dun gittigim film. ileri geri surekli atlamalar yapan kurgusuyla (nerdeyse 20-30 kez) hafif kafa karistirsa da insani oldukca icine ceken, kalbini sikistiran bir hali var. cekimler el kamerasiyla yapilmis, isiklandirmalar bi degisik. sean pennin oyunculuguna bir kez daha hayran kaliyorsunuz, ozellikle filmin baslarindaki zamanin bir basina bir sonuna atlamalar sirasinda oynadigi karakterdeki degisimleri gozlerken. filmin kisa hikayesini yazicaktim ancak, o bile spoiler olabilir. olayin ne oldugunu anlamak bile insana zevk veriyor, konuyu hemen anlayamiyorsunuz verilen parca parca bilgilerden dolayi. ilk yarim saat sonunda tum bilgileri kafada toplayip harmanlayip konunun ne oldugunu anliyorsunuz, sonra film daha heyecan kazaniyor. tamamen hayati, insanlarin uzuntulerini, sikintilarini, iyi ve kotu yanlarini anlatan bir film. bu filmde kotu adam ve iyi adam yok. herkesin iyi ve kotu yanlari var, gercek hayatta oldugu gibi. belki de bu filmi hollywood filmlerinden ayiran en onemli nokta da bu. 21 grams'in olayina gelince. sean penn'in agzindan:"they say 21 grams is the weight we lose when we die. the weight of five nickels, of a hummingbird, of a chocolate bar- and perhaps also of a human soul. "
(bourbon - 29 Kasım 2003 19:00)
kusursuz bir casting ve nakış gibi işlenen senaryonun ardından filmi seyrettiğimizde; hayatımız boyunca çektiğimiz tüm acıları hissetmemize neden olan şeyin sadece 21 gram ağırlığında olduğuna inanmak oldukça güç. zaten paul rivers da aynı soruyu soruyor: "how much do 21 grams weigh?"
(arsonist - 19 Şubat 2004 01:00)
inarritu'nun amores perros'una göndermeyle "paramparça olmuş aşkların ve hayatların filmi" şeklinde bir girizgah yapmak geldi içimden bu film için.inarritu kederciliği, kendine has kaderciliği ile ustaca kurgulanmış ve ortaya kesişen hüzünlerin parçalanmış bir hikayesi çıkmış.kurgunun parça parça ve dağınık olmasının filmin paramparça kimliğine denk düştüğünü düşünüyorum,zaten filmin en sevdiğim tarafı da buydu ..henüz daha başlarda 3 ana karakteri üstünkörü de olsa tanıdıktan sonra hikaye örgüsünün ileri-geri değişimleri hiç de karmaşık gelmiyor insana,parçalar rahatlıkla oturuyor yerlerine ve olacaklara dair huzursuz bir bekleyiş başlıyor.amores perros'da hikayelerin sınırları kesin çizgilerle çizilmişken bu filmde herşey daha iç içe ve daha bağımlı..- filmdeki en kederli karakter kimdi diye düşündüğümde ise gözümün önüne bir benicio del toro görüntüsü geliyor..en başından beri sorunlu ve zaman zaman tutsak bir hayat sonrasında açılan beyaz bir sayfa,derken işten kovularak hayatın acıtan gerçeklerine ilk merhaba ve nihayet onu hayata bağlayan tüm değerlerin sıfırlandığı o gün,o an..vaiz arkadaşı ile konuştuğu hapishane sahnesi ise derinlemesine bir dini sorgulama ve dibe çöküşün özeti idi adeta,oldukça vurucu..- sean pean'in filmdeki ingiliz sevgilisi ve benicio del toro'nun karısı ayrıntılarla dolu hoş yan karakterlerdi.beklentileri ve özlemleri ile bir dramın kenara ittiği kadınlardı onlar.ama beni özellikle naomi watts'ın performansı etkiledi,özellikle mulholland drive'dan sonra takibe aldığım beyaz tenli bu hoş bayan bu filmde de harikulade.- “21 grama kaç yaşam sığar” işte filmin asıl sorusu bu..
(teenspirit - 10 Mart 2004 23:27)
duygusal felç hiç bu kadar iyi ifade edilmemişti.
(jeordie - 6 Mayıs 2004 00:14)
ana teması "aslinda hayat devam etmiyor." olarak da yorumlanabilecek bir film.
(507 - 12 Mayıs 2004 09:27)
akla soyle bir soru getiriyor,"acaba kadinlar hamile kaldiklari anda 21 gram agirlasiyorlar mı?"
(coldplay - 22 Mayıs 2004 15:01)
film bitti.kendimi oturdugum koltuga yigilan "21 ton"luk bir kutle gibi hissettim. ruhum ucup gitti. 21 gram yitince, agirlastim.
(juxtapose - 3 Haziran 2004 09:14)
itu makina'da 1 erkek ba$ina du$en yakla$ik di$i kutlesiymi$.*
(deadpoem - 4 Haziran 2004 04:18)
yine bir 4 yol kav$aginda,kopan, birle$en insanlar,paramparca hayatlar, a$klar,amores...olurken 21 gram kaybediliyormu$,peki hayatta kalanin vicdan azabi kac bin ton?kucuk kizin, gozune degen baki$larini olcecek birim sistemi var mi?olurken bile istedigi mavi ayakkabilari giyemez mi insan?"life goes on" mu,yoksa,hayatlar hayat devam ederken bitiyor mu?i$te butun mesele.
(coffeenicotine - 23 Eylül 2004 23:52)
filmi uce ayırmak lazım1. olmayacak ben filmi anlamıcam,basa almalıyım kısmı2. bi saniye haaa, ulan demek ki, ama, neyse du bakalım kısmıve 3. taslar yerine oturdu beah kısmı.
(paschaf - 15 Aralık 2004 02:05)
"bir iliskiniz vardir, içinde siz yoksunuzdur. oksijen tüpüyle sigaraya kosacak kadar yorulmustur ruhunuz savasmaktan.bir aileniz vardir, artik içinde bir tek siz kalmissinizdir. herkesin devam etmeye zorladigi hayat, ayni hayat degildir artik.bir inanciniz vardir, içinde tanri yoktur. saçinizin bir telinden haberdar olan tanri, tüm saçlariniz kesildiginde hiç aglamamistir.uzun ömürlerinizin kisacik anlarinda yön degistiriverir her sey. tüm sifatlar anlamini kaybeder. uzun, kisa anlamsizdir. bir duygulariniz kalir elinizde tanimlayamadiginiz ve belki de tanimlamanizi gerektirmeyen...tanimadiginiz bir adamin kalbiyle baglandiginiz kadin için son sansinizi harcayabilirsiniz.hiç tanimadan öldügünüz milyonlarca insan varken, tanismayi ummadiklarinizi öldürebilir, onlar için ölebilir ya da yenilerine gebe kalabilirsiniz.sizi neyin bir araya getirdigi önemli midir artik?baska bir adamla sevisirken kocanizin kalbine dokunma sansi vermistir hayat size.ölümle savasirken ölümü bekleyenle yüzlesme sansi vermistir.sonunda uçusup giden 21 gramsa, katil kimdir? kurban kim?"demistir elçin aktoprak lanterno magico'nun ikinci sayisi için bu ay.*
(queasiness - 24 Aralık 2004 23:30)
filmin sonunda insanın içine 21 ton yük bırakıp giden depresif film.aynı yük için (bkz: requiem for a dream)
(bluesome - 8 Ocak 2005 11:20)
Yorum Kaynak Link : 21 grams