gumruk binasinin acilisi sirasinda konusma yapan cocuk hep bana 50 sene sonra turkiye cumhuriyetine cumhurbaskani olmus birisini animsatir.

bahsi gecen siir,

türk çocuktur yaşamaz babasız,
karanlıkta kılavuzsuz, lambasız
artık çiftlik değildir memleket,
malikane yazılmaz taşında,
tepesinde kahramanlar olunca.
bu memleket daim gitmez ileri
ilk sırayı aristetler dolunca
paslı kalmış kalbindeki cevheri.
tutun kızlar tutun birleşsin eller,
çalın sazlar çalın kırılsın teller,
dönün kızlar dönün kıvrılsın beller,
uzun siyah saçlar tel tel dökülsün!

(huseyin sevki topuz - 20 Kasım 2008 13:48)

oturup konuşulduğu vakit mantıklı laflar eden akademik kimlik sahibi adamların eline mikrofonu alıp city sightseeing otobüsünün üstüne çıktıkları vakit tanınmaz hale gelmelerine, bir anda aptallaşmalarına anlam veremiyordum. zira eminim ki ahmet davutoğlunun da eline mikrofon altına city sightseeing otobüsü versek oda hiç tereddüt etmeden seda sayan olacaktır, kibariyenin annesi olacaktır. meğerse bu bir propoganda taktiğiymiş ve rahmetli hitler kitabında yazmış:

''büyük halk kitlelerinin anlayışı gayet sınırlıdır, zekaları azdır. ama unutma güçleri muazzamdır. bu gerçeklerin sonucu olarak, her türlü etkili propaganda sadece birkaç noktanın belirtilmesi halinde sınırlandırılmalı bu noktaları sloganlar halinde vermeli; tâ ki kitlenin en son üyesi bile sizin sloganınız vasıtasıyla, kendisinden ne istendiğini anlasın. bu sloganı feda ettiğiniz ve meseleyi çok taraflı olarak anlatmaya kalktığınız anda etkiniz silinecektir, çünkü kalabalık verdiğiniz bilgileri ne hazmedebilir, ne de hatırda tutabilir. bu şekilde sonuç zayıflar ve nihayet tamamıyla ortadan kalkar.''
''kavgam'' ın bir başka yerinde ise;
propaganda en çok etkili olabilmesi için en dar zekâya göre ayarlanmış olmalı, her zaman ve esas itibariyle heyecanlara hitabetmeli, düşünce ile pek az ilgisi bulunmalıdır. bir afişin sanatla ne kadar ilgisi yoksa, propagandanın da bilimsel doğrulukla hiç bir ilgisi yoktur... erişilmek istenen insan kitlesi ne kadar büyükse, bu kitlenin anlayış seviyesi o kadar düşük olur.

bu da bana 60 yıl öncesinden günümüze uzanan bir kapak olsun.

(xe3verenadam - 18 Mart 2010 00:55)

bu filmin 1999'da şangay film festivali'nin büyük ödülü olan altın kupa'yı aldığını öğrenmemle bir yaşıma daha girmiş bulunmaktayım.

http://en.wikipedia.org/…nternational_film_festival

(kan ve para - 16 Mayıs 2010 12:27)

merhum kemal sunal'in son filmi

(speedy - 16 Temmuz 2000 17:38)

iletişimde, mesajın inandırılan kişinin yararına olmaması durumu..

(insensitive - 3 Ocak 2001 00:15)

kemal sunal'ın son filmi olmasından dolayı benim için müthiş öneme sahip filmdir. ali sunal da çok güzel oynamış, ''armut dibine düşer'' dedirtmiştir. filmdeki her cümlenin altında derin anlamlar yatar. (bkz: al sana pasaport)

(gomar - 5 Nisan 2015 15:13)

80'li yıllarda duel isimli şarkısıyla gönüllerde taht kurmuş, claudia brücken, michael mertens susanne freytag ve ralf dorper'den kurulu synth-pop grubu. ilk albümleri a secret wish'de yer alan jewel ve p-machinery şarkıları da ayrıca takdire şayandır. albümde misafir olarak david sylvian , heaven 17 grubundan glenn gregory ve yes grubundan steve howe yeralır, insanı şaşırtır.

(usak - 2 Kasım 2001 00:34)

en güzel kısmı sonunda yavuz çetin'in erkan ogur'la birlikte caldıgı dünya isimli parcanın duyuldugu sahneler olan film.

(kamil erdem - 24 Ağustos 2005 21:14)

propaganda, en geniş anlamıyla, tüm iletişim, eğitim ve tanıtımı kapsayan fikir ve kanaatleri etkilemek amacıyla yapılan faaliyetleri ifade etmekle birlikte dar anlamıyla tanımlandığında ise simgeler aracılığıyla bireylerin ve grupların inançlarını, tutumlarını ya da eylemlerini etkileme yönündeki sistemli çabaların bütünüdür. propagandanın hedefi tutumları etkileyerek eylemleri kontrol altına almaktır. bir şeyin propaganda olması için içeriğinin gerçek ve doğru olması gerekmez. propaganda, ilkesel bazda, gerçek ya da yanlışa değil, ikna edici olma temeline dayanmaktadır. kamuoyunu etkilemek için gerçekler kadar dedikodulardan, kısmi gerçeklerden, hatta yalandan yararlanılması propagandanın özü itibariyle çok önemli değildir. önemli olan, doğru söylenildiği veya yazıldığı izlenimini yaratmaktır.

(spleen parnasien - 23 Eylül 2005 11:12)

filmin sonunda ekranda "directed by sinan çetin" yazısı belirir. ee adam haklı tabi. dünya çapındaki yönetmenimizin, dünya standartlarındaki filminin sonuna, "yönetmen sinan çetin" yazacak hali yoktu!

keşke kemal sunal'ın son filmi, bu film olmasaydı...

(axellennox - 26 Ocak 2006 16:11)