Panic Room (~ Panik odasi) ' Filminin Konusu : Meg Altman kocasından yeni boşanmış orta yaşlı bir kadındır. 11 yaşındaki kızı ile birlikte Manhattan'daki görkemli bir eve taşınırlar. İçinde asansörü de bulunan bu üç katlı muhteşem evin en önemli özelliklerinden biri, panik odası olarak nitelendirilen bir odaya sahip olmasıdır.
Mystic River(2003)(7,9-436161)
The Game(1997)(7,8-309231)
The Girl with the Dragon Tattoo(2012)(7,8-438951)
The Curious Case of Benjamin Button(2008)(7,8-529880)
Zodiac(2007)(7,7-411030)
Identity(2003)(7,3-206229)
Insomnia(2002)(7,2-250038)
Phone Booth(2003)(7,1-233547)
Disturbia(2007)(6,9-205142)
Eagle Eye(2008)(6,6-181473)
Red Eye(2005)(6,5-105118)
Flightplan(2005)(6,3-141604)
david, butun meshur insanlar gibi seninde sozlugu ve dahi bu entryi okuyacagini tahmin ediyorum.bu film ile senden ne bekleniyordu bilemiyorum, ama benim senden bekledigimi veremedin, uzdun beni, bu bir.gerilim filmi yapmak isteyerek jodie ye bastan giydirdigin klostrofobik tavirlari filmin az ilerisinde isik hiziyla unutmussun. gunumuzde en skik durumda bile refleks olarak cep telefonuna sarilan insan evladi, film icabi salak bile olsa 3 saatten daha kisa bir surede cep telefonunu hatirlayacak, bu filmin en basindan gerceklesmesine sebebiyet vermeyecektir.yok eger film icabi telas vesaire gibi nedenlerle hatirlanamadigi one surulecekse, bu hatirlayamayis mumkunse butun hatirlanan gerizekali onlemlerden once bir sekilde aradan cikartilabilmelidir. yok gerek yok diyor isen benim oyle filmle isim olmayacaktir, hitab etmeyecektir, beni kaybedersin haberin olsun. film gercek hayattan daha mantikli olmak zorundadir diyor bir film teorisyeni. fantastik takilandan ziyade gercekci film yapmaya calisan her yonetmen de bunu hatirlamalidir. sen unutmussun bu iki.filmin icine niye kimi duygusal temalari yerlestirmek zorunlulugu hissettin bilmiyorum. babasiyla annesi arasinda sorunlu bir cocukluk geciren karakter tiplemesi bu filmin akis semasi icinde olmasa da olurdu (ve hayir, gibi mibi gelmiyor.olmamaliydi)bunun disinda yine kimi super mizanseler yakalmis, kendine has kamera atraksyionlarinla durumu kurtarmissin. onlar artik senin alametin olmus, artin degil, biraz daha ileri goturmeni bekliyordum, goturememissin.bunun disinda bana diyebilirsin ki "arkadasim hikaye ile ilgili rahatsiz oldugun taraflar senaristin(david koepp) sorumlulugundadir, bana ne gev gev ediyon?". o vakit sana "git onu yapimdan ve rafinerisinden anlamayan zerzevata yuttur" derim, akilli adamsin, senaristin sictigi her noktayi duzeltebilirdin. duzeltilemeyecek ise, bu kadar sicik bir senaryoyu da kabul etmemen gerekirdi, michael bay vesaire cekerdi bu filmi. senin ne ihtiyacin var boyle islere? kral gibi adamsin yakisiyor mu?
(otisabi - 31 Mart 2002 03:44)
sadece goruntu teknigi icin izlenilebilecek, fos film. bundan sonraki filmlere oyuncu, yonetmen vs. isimlerinin nasil yazilabilecegi konusunda muhtis kopyalar veren, hatta bu kisimlariyla filmin kendisi baslamadan "vay be ne bicim filmmis" dedirten, fragman'i ile filmin gercek karakteri tamamen gizlenmis bir hayal kirikliligidir. sadece bir evde gecmesi ile, goruntuler disinda potansiyelini kullanamamis yazik bir film.
(celikmetre - 4 Nisan 2002 20:28)
bence filmdeki soyguncular daa cok panik yapmislardir...ben olsam olayi daa kolay hallederdim...hala anlamam nie kameralari kirmak gibi cok basit bi olay akillarina gelmemistir...
(trquaz - 8 Nisan 2002 19:09)
ottan boktan korkan biri olduğum için bugüne kadar izlemekten tırstığım, ancak biraz önce televizyonda denk gelince karşısında yerimi aldığım film. yaklaşık iki saat sonunda boşuna endişelendiğimi gördüm.--- spoiler ---öncelikle meg'in klostrofobisinin üstünde daha fazla durulsaydı daha iyi olurdu bence, en azından ben gerilmiş olurdum. hırsızlar aşağıdayken gidip telefonunu aldığı sahne dışında çok heyecanlı bi sahne yoktu. raoul'un kafasına balyozu yediği sahne içimin yağlarını eritti ama o kadar işkencenin üzerine hala geri dönmesi üçüncü sınıf korku filmi tadı yaşattı.ayrıca "iyi hırsız" iyi halden ceza indirimi aldı mı merak ettim..--- spoiler ---haa unutmadan....--- leziz spoiler ---jodie foster'ın memeleri bıngıl bıngıl **--- leziz spoiler ---
(portakallikek - 4 Şubat 2008 00:20)
tv'den aldigim bilgilerle ogrendigim kadariyla filmin cekimlerine nicole kidman'la ba$lanmi$.. lakin daha sonra kidman'in (bkz: soyadiyla hitap ekolu) dizinin sakatlanmasi yuzunden jodie foster'i almi$lar.. onda da jodie foster filmin ortasinda hamile kalmi$ dogurmasini beklemi$ler.. goruntu yonetmenini de $utlami$lar etc.
(ssg - 3 Haziran 2002 10:07)
cok bi$ey beklemeden gidildiginde begenilecek bir film. forest whitaker super. kristen stewart'in da cok ba$arili oldugunu du$unuyorum kendi capimda. ne yazik ki david fincher diye bekle$tigimize degmedi, yine de yerden yere vurmamak lazim kanimca.bir de cok icimde kalan ve kil oldugum bir nokta var ki: abi, bi insan evladi elini kac dakka celik kapiya siki$tirirsa, karambolde parmagini kaybederse, akabinde kafaya balyoz yerse, bunun ardindan bir kat a$agi merdivenlerin ustune du$erse, o adam yerden kalkamaz. scream vari bir havaya burundu orda birden film.
(bane - 4 Haziran 2002 11:05)
filmin başrolü için önce nicole kidman'ın düşünüldüğü doğrudur fakat kendisi bu filmin çekimleri sırasında değil moulin rouge filminde dizinden sakatlanmıştır (bkz: öpiym geçer) bu arada jodie foster'ın telefonda konuştuğu kadın nicole kidman'dır. filmde bir takım mantık ve bence casting hataları mevcuttur. diyaloglar fazlasıyla yapaydır. tipler şablondur. kamerayı da abartıldığı kadar iyi bulmadım. ilk görünüşte iyi ama bir süre sonra aklıma gece kuşu programında okan bayülgen'in orasına burasına sokup durduğu kamera geldi, güldüm.filmin iyi bulduğum tek yanı muhteşem jeneriği. sadece yazılara değil yazıların arkasına ya da karşısında kalan binaların camlarına bakarsanız gölgeler ve yansımalar göreceksiniz ve muhtemelen siz de benim gibi oha diyeceksiniz. bir de joe pesci esprisini çok tuttum. home alone filmine iyi bir göndermeydi. her ne kadar filmle ilgili detay vermemeye özen göstersem de fragmanda da açıkça görünen bir konuya insan sağlığı açısından değinmek zorundayım. propan gazı((c3h8) ve bütan gazı (c4h10) havadan ağırdır. bu gazın tehtidi altındaysanız yere yatmak yapacağınız son şey olsun. ayrıca bu gaz tavanda değil kıçınızın dibinde patlayacağı için duck and cover da pek iyi bir fikir değildir.
(saruman - 5 Haziran 2002 11:27)
ah be codi*, bak mahfettin karizmayı be güzel çocuğum.tamam; david fincher deyince durup düşünmeye gerek yok belki ama, insan senaryoyu bi okur be tatlım.filmi on dakika seyreden dikkatli bir izleyici, akışını belirleyebilir zaten; dul bir anne, kolunda kan şekerini ölçen bir cihaz* taşıyan küçük kızı, kiralanmakta olan ve panik odası içeren bir ev, kiralama esnasında duyulan ve evde saklı olup da bulunamadığı söylenen miras.olaylar gelişir demeyi ne çok isterdim. gelişmiyor bir türlü.haa, çekim tekniği iyidir, ışık ve kamera güzel kullanılmıştır ayrı. yeterli midir tüm bunlar. bence yetmez. konu da iyi seçilmiş olmalıdır.demek ki n'apıyoruz ? nasıl olsa jodie foster boktan bir filmde oynamaz, david fincher kötü film çekmez demiyoruz.filmi görmeyi planlayan varsa; sinema bileti ile aynı fiyatta olan ve aynı sürede okunabilecek bir kitap alıp o süreyi daha iyi değerlendirebilir. kütüphaneye ve dağarcığa da yeni bir kitap eklenmiş olur kanaatindeyim.
(pencere amelesi peterpan - 6 Haziran 2002 19:26)
ilk yarı bitiminde "gerilim ikinci yarıda baslar umarım" deyip sonradan agzımın payını aldıgım, neredeyse uyku moduna gectigim bir hayli sıkıcı, süprizsiz, duragan film. en cok, iyi kalpli hırsızın (bir kere bu durum bastan beri oldukca sacmaydı..bir ara, onun saf degistirip jodie foster ve kızın yanında yeralacagını bile düsünmeye baslamıstım!=melek hırsız:)), küçük kıza, "ayagına dikkat et, burada cam kırılmıs " seklinde bir cümle kurmasına güldük...(tesekkür ederiz bay hırsız!)
(benzin - 7 Temmuz 2002 18:02)
"dad is rich, mum is angry"
(arcadia - 16 Aralık 2008 00:34)
az önce cnbc-e'de üçüncüye ya da dördüncüye izlememe rağmen yine beni aşırı heyecanlandırmış, gerilmeme neden olmuş film. david fincher amcamızın ne kadar iyi bir yönetmen olduğunun da kanıtlarındandır ayrıca. harika bir yönetim, ağır ama filme çok şey katan müzikler, muhteşem geçişler; bildiğimiz fincher tarzı. --- spoiler ---hele bir de jodie foster'ın telefonu almak için odadan ayrıldığı, hırsızların da merdivenlerde konuştuğu, konuşmaların duyulmadığı ağır çekim bir sahne var ki, ders olarak okullarda gösterilse yeridir. --- spoiler ---
(adas - 16 Aralık 2008 00:45)
twilighttan 'kristen stewart'ın çocuk halini görünce hafif şaşırdım. neyse çok eski film zaten dedim, yapım yılına baktım, 2002 diyor. o kız 11 yaşında bir çocuğu oynuyor filmde, ben o filmin çekildiği yıl üniversiteden mezun olmuştum. gece gece yine 30 yaş buhranlarım tuttu. kendi derdime düştüm, film yalan oldu.izlemek isteyenler için star tv'de başlayalı 15 dk falan oldu.
(spell - 17 Temmuz 2011 00:03)
david fincher'ın, sırasıyla, alien 3, se7en, the game ve fight club'tan sonraki en iyi filmidir.. judie foster'ın kötü giden kariyerini düzlüğe çıkartmış, flightplan ve inside man gibi filmlerle eski ritmini bulmasını sağlamıştır.. direk thriller gibi gösterilmesine rağmen, daha çok aksiyon filmidir ama iyi beyin yorar.. günümüzde oldukça ünlenmiş birçok oyuncunun basamak olarak kullanıp zıpladıkları fildir ayrıca.. kim o oyuncular? başta forest whitaker ve dwight yoakam olmak üzere; kristen stewart, jared leto ve paul schulze.. senaryo olarak da bir korku/gerilim filmi olmasına rağmen oldukça dolu ve besleyicidir.. izleyenlere not: meg'in evi tutmadan önce evi gezerkenki ruh hali, panic room'un kapatılıp denendiği, gösterildiği sahnelerdeki performansı, ekran karşısında beni her izleyişimde germektedir..
(lake of the hell - 21 Ekim 2011 02:54)
işçilik müthiş, hikaye, senaryo vasat. dolayısıyla işçilik olarak her ne kadar müthiş olsa da senaryo daha önemli olduğundan fincher ustanın en vasat filmi olmuştur. kameranın arkasında david fincher var. dolayısıyla bazı şeylerin "müthişten de öte" olması gayet normal gibime geliyor. öncelikle fincher'ın kamerayı kontrol şekli resmen derslik. dahice bir kullanım var burada. film izlenirken "nasıl aklına gelmiş o kamerayı bu şekilde kullanmak!" diye düşündürtmedi değil. bunun dışında müzikler, görüntü yönetmenliği ve oyunculuklar gayet başarılı. bazı sahnelerde kullanılan slow-motion tekniği o sahnelerin daha da germelerini sağlıyor. bu açıdan fincher'ın bu tekniği abartmadan, yerinde ve başarıyla kullandığını söyleyebiliriz. bir diğer etkileyici tarafı fincher'ın tekrar modern hayatı eleştirmesi. daha önce fight club'ta sağlam bir eleştiri getirmişti. burada da modern, bol teknolojili bir hayatı eleştiriyor ve "aslında o kadar da modern ve sağlam bir hayat değil" diyor. özellikle filmin başlarında "hakikaten de müthiş bir ev, herkese lazım böyle bir ev, hele panik odası, şahane" diye düşündürürken filmin ortalarından sonra "lanet olası panik odası, pek de şahane değilmiş" diye düşündürtüyor fincher. yer yer spoiler içeriryukarıdakiler filmin artıları ama ne yazık ki filmin eksiği epey fazla. öncelikle soyguncuların salak olması gerilimi düşürüyor. ben açıkçası kaliteli, zeki soyguncular beklerdim. öte yandan bu soyguncuların, hırsızların sürekli aralarında tartışmaları da bir süre sonra sıkmaya başlıyor. filmin bir saat elli dakika uzunluğunda olması da filmin yer yer sıkıcı olmasında etken. ayrıca karakterlerin karakterleri de filmin olay örgüsüyle ilgili çok şey söylüyor. dul bir anne olduğunu öğreniyoruz kadının. demek ki bir süre sonra baba gelecek. kadının klostrofobisi var. demek ki içeride çok kalamayacak. kızın şeker hastalığı var, demek ki bir süre sonra kızın hastalığı nüksedecek ve kadın oradan çıkmaya çalışacak. bu noktalar daha filmin başında verilince ve bu noktalar üzerinde düşününce ne yazık ki filmden alınan zevk de azalıyor. evet, geriyor, bunu başarıyor ama ne yazık ki daha fazlası olamıyor. tüm eksiklerine rağmen bir the game olamıyor. bittikten sonra "güzeldi yeaa" deniliyor ama daha o dakika film bilinçaltına gömülüyor, unutuluyor. hep aynı şeylerin olması da filmin vasat olmasının nedeni. buradan odaya girmeye çalış, olmadı, diğer taraftan girmeye çalış, olmadı, kadını dışarı çıkartmaya çalış, çıktı ama yakalayama... tek düze ilerliyor. bir de filmden sonra okuduğum entrilerin birinde ev amerika'ya, hırsızlar da amerika'yı yerle bir etmek isteyenlere (ortodoğulular, ruslar, kızılderililer, değişir her on-yirmi yılda bir) benzetilmiş. zekice bir benzetme. izlerken sıkıntıdan aklıma gelmedi. ama düşününce harbiden de öyle. sonunda tabi ki amerika kurtuluyor, düşmanlar cehenneme gidiyorlar. çünkü bir amerikan filmi. velhasıl izlenir pek tabi. belki o kadar da sıkmaz. beklentileri yükseltmemek gerek. şu haliyle (zaten başka hali de yok, olmayacak da) güzel bir fikrin harcanmış şeklidir. vasattır. fincher'ın en kötü filmidir. benjamin button daha iyidir.
(sherlock holmes 90 - 11 Nisan 2012 21:10)
david fincher'ın karanlıklarla bezeli bir filmi daha, günesin, aydınlığın yüzünü göstermez, gerilimi de ince ince içinize işler. kahve fincanının kulbundan geçen takip kamerası sahnesini unutamam, muhteşemdi, o yıllarda ağzım açık kalmıştı ki halen müthiş yaratıcı bir çekim olduğunu düşünürüm..
(millerandmarlboro - 21 Kasım 2012 23:29)
güzel bir gerilim/kapalı alan filmi. yer yer mantık hataları barındırsa da kesinlikle gerilimi yükseltmeyi başardığını düşünüyorum. --- spoiler ---yukarıda da yazıldığı gibi, filmin ilk kısımlarında adamlar aşağı katlarda gezinirken telefonu almaya yeltenmemiş olmaları bir hata. mors alfabesiyle küçük delikten komşuya mesaj yollarlarken tam adamın baktığı noktada duymayacağını bile bile feneri atıp bağırmaya başlamaları hata. adam ışığı hiç umursamadan direkt kalkıp perdeleri çekse daha çok umutsuzluk verirdi. bir de teknik bir yorum yapmak istiyorum, odanın kapısının harekete duyarlı olması bence büyük bir tehlikedir. koskoca ev ve bir tehlike anında odaya toplaşmak elbette zor olacaktır, son dakikada biri içeri girmeye çalışsa başarma olasılığı yüksekti, önce bu olasılık düşündürülüyor, sonra beklenti karşılanmıyor. daha sonra adamın eli araya sıkışabiliyor da ama. bu nasıl teknoloji? zaten tüm vücudunuzla arada dursanız içeri hemen atlayabilecek konumdasınız demektir, yok elim bacağım sıkışmasın meselesiyse iki adet çizgiye denk gelecek ki sıkışmayacak, bu hem kişiyi sıkışmaktan korumaz hem de daha büyük tehlikelerden korumaz. filmin sonunu ayrıca beğendim, sadece bir gerilim filmi olmaktan çıkarmış filmi. sanatsal filmlerde olduğu gibi bir askıda kalmışlık, bilinmeyen var. kadının şu ateşle yaptığı numara çok çok yaratıcıydı, çok kahramanca bir karakter ama onun da dozu fazla kaçmış gibi sonlara doğru neredeyse her şeyi düşünmeden yapıyor. polislerin mal olmaması da güzel bir ayrıntıydı. (gerçi, ses içeridekilere gitmiyordu, kadının da olayı ve tehlikeyi açıklayacak, müdahale etmeden uzaktan izlemelerini söyleyebilecek zamanı vardı.)en büyük mantık hatasını da unutmayalım. iki kişi neden gidip 4-5 katlı devasa bir ev satın alır?işte eleştiriye açık kısımlar ve mantık hataları. sonuç olarak olmuş mu, kusursuz değilse de olmuş. --- spoiler ---
(ucuncude keramet vardir - 21 Temmuz 2013 03:04)
iyi bir gerilim filmi. ozellikle film ciki$inda gi$eden parami geri almak isterken baya gergin anlar ya$adigimi hatirlarim.
(mervan - 23 Aralık 2003 01:57)
benim gibi hırsız fobisine sahip olanların kesinlikle izlememesi gerek bir film, etkilenmek bir yana ister istemez kendinizi olayın içine sokuyosunuz.e buda bir tür hastalık tabi.
(cybill - 13 Nisan 2004 13:45)
tarafsız olarak düşününldüğünde yapması gerekeni fazlasıyla yapan film. eğer ki bir gerilim filmiyse ki öyle, izleyeni gerçekten geriyor ve fincher bunu klişelere başvurmadan yapıyor. özellikle jodie foster'ın cep telefonunu almak için koştuğu sahnedeki boğucu sessizlik fincher'ın farkını ortaya koyuyor. film tek bir mekanda geçmesine rağmen fincher evin her açısına ve köşesine yerleştirdiği kameralarla hem izleyicinin evin her tarafını görmesini hem de sıkılmamasını sağlıyor. jodie foster bence gayet güzel oynamış. hanıum kızımız da yetenekliydi. david fincher'ın filminin beğenilmemesinde en büyük etken seven ve fight club herhalde. adam arada kafasına göre takılmış güzel de bi iş yapmış. hemen asıp kesmemek lazım.
(crowley - 5 Ağustos 2004 01:05)
2002 yılı mahsulu, yönetmenliğini david fincherın yaptığı, senaryosunu david koeppin yazdığı, abd yapımı başarılı gerilim filmi. özellikle plan başlarında kameranın başladığı açılar muhteşem. bardak altından, duvar dibinden, aklınıza gelmeyecek alakasız noktalardan başlayan çekimler için yönetmen hiçbir fedekarlıktan çekinmemiş. (ne demekse.) yani beğendim. onu demeye çalışıyorum. (bkz: iyi polis kötü polis)(bkz: iyi hırsız kötü hırsız)(bkz: yaşasın klostrofobi)(bkz: ben dün gece bu filmi izledim)
(uzuntu - 12 Ekim 2005 11:03)
Yorum Kaynak Link : panic room