• "kapsadigi doneme istinaden, lennon'un anthology dortlemesindeki 3. cdnin adi.."
  • "aynı zamanda dawson's creek beşinci sezon ikinci bölümünün adı."
  • "hem en iyi film oscar'ını hem de cannes'daki büyük ödülü alan tek filmmiş bu."
  • "1945'de en iyi film dalında oscar odulunu alan film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    "alkol bütün kötülüklerin anasıdır, anam avradım olsun" temalı billy wilder filmi. yüce rabbimin hikmetinden sual olunmaz, fakat ne hikmetse, film güzel türkçemize "yaratılan adam" adıyla kazandırılmıştır. bilmeyip gören, duyan da evrim karşıtı bir film sanar. fesupanallah!

    theremin'in ilk kullanıldığı filmdir (bkz: miklos rozsa). içki endüstrisi filmin gösterimini engellemek için wilder'a 5 milyon toka etmiş, ama wilder teklifi son anda reddetmiştir. işin ilginci, alkol karşıtları da alkole özendirebileceği endişesiyle filme karşı çıkmışlardır.


    (axellennox - 13 Ağustos 2007 22:54)

  • comment image

    --- spoiler ---

    hays code yüzünden midir nedir, mutlu son ile bitiyor gözükmesine karşın, biraz dikkatli bakıldığında billy wilder'ın ne kadar anasının gözü bir yönetmen olduğu ve aslında mutlu sonun sadece yüzeyde gözüken bir yansıma olduğu anlaşılabilir. şöyle ki, filmin başlarında bir yerde barda demlenen ray milland, bardağın masada bıraktığı yuvarlak izlere bakarak "daire mükemmel geometrik şekildir, ne başı ne de sonu vardır" der. ayrıca filmin başlangıcında şehirdeki binaları gösteren kamera, sağa doğru kayararak kahramanımızın penceresine yaklaşır. filmin sonunda da bu pencereden çıkıp, tekrar sola, şehrin binalarına doğru kayar. yani bu dairesellik ve başlanan yere geri dönme olayı, kahramanımızın da er geç başladığı yere, alkole geri döneceğini simgeler.

    ---
    spoiler ---


    (axellennox - 14 Ağustos 2007 15:06)

  • comment image

    john'un bu doneminde, harry nilsson ile takildigi bir zamanda studyoya paul'ün* geldiği ve birlikte bir sessionda çaldıkları iddia edilir.

    muhtemelen hepsinin kafası güzel olduğu için ve bir takım teknik aksaklıklardan dolayı ortaya bir ürün çıkmamıştır ama beatles dağıldıktan sonra hiç bir araya gelmedikleri bilinen lennon/mccartney'nin aslında bir kerelik bile olsa bir araya gelmeleri anlamına gelir bu iddianın doğru olması.

    kayıtları defalarca dinledikten sonra açıkçası emin olamıyorum bu olay gerçek mi değil mi, çünkü bazı yerlerinde "oha lam kesin john ve paul bu" diyorum bazı yerlerinde "yok lam ne alakası var, alakasız tipler bunlar" diyorum. bunda paul'un kayıtlara davul çalarak katılmasının ve john'un çok kolay taklit edilebilen bir sesinin olmasının da etkisi var tabii.

    kısacası eğer fake ise, başarılı bir çalışma olmuş. yine de tekrar birlikte çaldıklarını düşünmek bile hoş anlar yaşatıyor insana.

    p.s.: gercekten bir araya geldikleri dogrudur, gune ait cekilmis tek tuk fotograflar mevcuttur.


    (event - 25 Ağustos 2007 18:38)

  • comment image

    john lennon'un 1972'de biraz dagitmasi uzerine yoko ono'yla olan evliligindeki, muhtemelen daha uzun olacagi dusunulen ama 4 gun suren ayrilik donemi.. "genciz guzeliz, sirf evliyiz diye beraber olmak zorunda diiliz ki" diye dusunmusler, ilk gun john yoko'yu arayip "cilginim ben deli gibiyim" demis, ama dorduncu gunun sonunda "eeeh eytere bea, eve doncem" demistir.. yoko taviz vermemis, yalniz birey guclu birey demistir.. bi kisim zaman gectikten sonra yoko adamcagizi kabul etmis, mutlu mesut hayatlarina devam etmislerdir..


    (yok - 19 Nisan 2000 17:21)

  • comment image

    "yes. we were seperated in the early seventies. she kicked me out. suddenly i was on a raft alone in the middle of the universe. i was just trying to hide what i felt in the bottle. i was just insane. it was the lost weekend..." -lennon.


    (yok - 19 Nisan 2000 18:01)

  • comment image

    cuma aksami ve cumartesi sabahi alkol derecesini kaciranlarin icinde kaldigi durum
    ---
    cumartesi ogleden sonna uyanilir; we bu gun ewde gecer; vucut kendisini adam akilli toparlamak için 1 gun daha ister ve pazarda ewde kalirsin.
    ---
    durumu


    (zibidi - 19 Nisan 2000 18:32)

  • comment image

    under the volcano'yu yazan malcolm'un canını sıkmıştır. bir alkoliği anlatan romanı yazarken, bir başka alkoliği anlatan romanın ulaştığı popülerliğe biraz bozulur. üstelik kendi kitabı henüz basılmamıştır ve the lost weekend ile ilişkilendirilmesi ihtimalinden rahatsız olur. benimkisi bir alkoliğin değil, mescalinin romanıdır; ikisi çok başka şeylerdir der. öyle midir sanmıyorum ama bir süre yazarı rahatsız ettiği belli.

    filmi de güzeldir. yer yer bir yirmi sene sonra çevrilecek olan louis malle filmi le feu follet'i akla getirir. 1945 senesine göre değişik bir filmdir, sert bir konusu vardır. ray milland ise muazzam bir oyunculuk çıkarır. alkolizmiyle alakalı eşcinselliğinin filmde gösterilmemesi ise dönemin sansürüyle alakalı olsa gerek.


    (alaskardan - 1 Temmuz 2013 04:08)

  • comment image

    billy wilder adlı mükemmelin de ötesine geçebilmiş yönetmenin çoğu filmini devirdiğim günlerde nedense bu filmi es geçmişim. halbuki çektiği çoğu filminden çok çok ve çok daha iyi bir film ve alkolizm üzerine çekilmiş en iyi filmlerden. bir adamın içkiye düşkünlüğü, düşkünlükten öte bağımlılığı, onsuz var olamaması enfes bir şekilde işlenmiş. hays yasalarından ötürü mutlu sonla biter. 30-60 yılları arasında çekilen filmlerin mutlu sonla bitirilmesi gibi bir kural vardı. ne yazık ki çoğu filmin aleyhine işler bu durum. sırf seyirci sinemadan mutlu ayrılsın diye, daha fazla bilet satılsın diye ortaya konmuş bu "mutlu son kuralı" ne yazık ki eskisi kadar olmasa da hala uyulan kanunlardan. bu film de mutlu sonla bitiyor. ama wilder film boyunca alkolik karakterini öyle bir işliyor ki finalde karakter "bıraktım len içkiyi, alkolü. kendimi romanlarıma vereceğim. oh be!" dese de buna kimse inanmayacaktır. bizim alkolik eleman bardayken "gidip romanımı yazacağım. içmeyeceğim" deyip bardan ayrılır. kitabın başlığını attıktan sonra kendisini içkiye verir, kitabı unutur. finalde de bırakacağım demesine rağmen bırakamayacaktır. dolayısıyla mutlu son takıntısı aslında bir işe yaramıyor bu filmde. böylesi bir alkolik karakter için mutlu son pek mümkün gözükmüyor. gelelim eşcinselliğe. elemanımız yasalardan ötürü tabi ki eşcinsel değildir. hatta en güzelinden bir sevgilisi de vardır. ama bim diye bir karaktere yer verilir filmin sonlarına doğru. o eşcinsel bir karakter. wilder gene ne yapıp edip yasayı delmeyi başarmış, öykü için önemsiz de olsa bir karakteri eşcinsel yapmış. bir de film dikkatle izlendiğinde yönetmenin sahnelerini daire şeklinde ördüğünü görmek mümkün. amerika'daki evler ve gökdelenleri gösteren geniş bir planla başlayan film elemanımızın penceresinden evine geçer. finalde ise o pencereden çıkıp amerika'daki evleri ve gökdelenleri göstererek daireyi tamamlar. dairenin önemi ise barda geçen sahnelerde anlatılır. elemanımız bardağın masada bıraktığı daire izlerine bakıp her daim başladığı yere döneceğini ifade eder. wilder de daire daire örer filmini. kamera hareketleri her şey gibi enfestir.

    defalarca dediğim gibi enfes bir film. ray milland da kariyerinin en iyi performansını vermiş vallahi.


    (sherlock holmes 90 - 26 Nisan 2014 01:56)

  • comment image

    alkolizm hakkinda yapilmis ilk ciddi dramatik filmdir. finali production code kurbani olmakla beraber, mutlu son filmin genelindeki karamsar ve kasvetli ambiyansa pek isik tutmaz. alkolik adam ile ickisi arasindaki gerilimi bir hitchcock ustaligiyla kurar wilder, hirsizlik sahnesi veya finale dogru yogunlasan halisunasyonlar, sapkinligin ve düskünlügün getirdigi utanc tüm film boyunca üstüne üstüne gelir insanin. kanimca üstadin en karanlik ve en iyi filmlerinden birisidir. sunset boulevard ve double indemnity'nin hemen yanibasinda.


    (caponsever - 24 Haziran 2004 01:01)

  • comment image

    genelde sanıldığının aksine 4 gün değil 18 ay kadar süren bir "haftasonu"dur. john lennon ve yoko ono, ilişkilerini bir süre "dondurma" kararı almışlar, hatta yoko ono may pang'i john lennon'ın partneri olarak belirlemiş; ve böyle de olmuştur. john-yoko ilişkisinde yoko ono'nun ne kadar baskın bir karakter olduğunu bu örnekten iyice anlamak mümkün.

    bu dönem john lennon'ın solo kariyerinin de en "popüler" dönemi olarak nitelenebilir. listelerde 1 numaraya ulaşan ilk solo 45'liğini (bkz: whatever gets you through the night) ve yine listelerde 1 numaraya ulaşan ilk solo albümünü (bkz: walls and bridges) bu dönemde yapmıştır. aynı dönemde elton john'dan david bowie'ye, ringo starr'dan harry nilsson'a kadar pek çok isimle de ortak çalışmalarda bulunmuştur. bu "kayıp haftasonu" bittikten sonra da 5 yıl boyunca müziğe (en azından albüm yapmaya ve 45'lik yayımlamaya) ara vermiştir.


    (the beatles - 18 Mayıs 2005 12:57)

Yorum Kaynak Link : the lost weekend