Stalag 17 (~ Casuslar Kampi) ' Filminin Konusu : İkinci Dünya Savaşı sırasında bir grup Amerikan askeri Stalag 17 adlı bir Nazi kampında esir düşer. Pilot olan askerlerden ikisi kaçmayı planlar, ancak kaçış sırasında yakalanır ve öldürülürler. Kamptaki diğer esirler içlerinde bir muhbir olduğundan şüphelenmektedirler. Bu konuda en fazla şüpheyi ise rahat davranışları ile dikkat çeken Sefton toplamaktadır.
Ödüller :
Ace in the Hole(1951)(8,2-23753)
Anatomy of a Murder(1959)(8,0-53074)
The Lost Weekend(1946)(8,0-29833)
One, Two, Three(1961)(7,9-17396)
Sabrina(1954)(7,7-57131)
Irma la Douce(1963)(7,4-14912)
The Fortune Cookie(1966)(7,4-11052)
A Foreign Affair(1948)(7,4-5859)
Five Graves to Cairo(1943)(7,4-4392)
The Spirit of St. Louis(1957)(7,2-6603)
Love in the Afternoon(1957)(7,2-12980)
Kiss Me, Stupid(1964)(7,0-6189)
Academy Awards - Oscar : "En İyi Erkek Oyuncu"
chicken run filmindeki kacma planlarinin hummali bir sekilde surduruldugu kumesin uzerinde kocaman 17 yazar. bu filme gondermedir.
(deyvidbovi - 19 Eylül 2002 11:39)
shapiro nun animal a sordugu " how stupid can you get, animal" sorusuyla gulduren guzel film
(xavier - 30 Eylül 2002 23:02)
animal ile shapiro ikilisinin, bizim ortaoyunun -sırasıyla- kavuklu ile pişekar'ını hatırlattığı güzide film. aslında film güldürücülüğünü tamamen bu minval üzerine kurmuştur, mesela postacı'nın o "komik" sesiyle, üç sefer koğuşun içine gönderilmesi ve hızlıca duyurular geçmesi, sırf sesinin ilginçliği nedeniyle seyirciden gülümseme beklemesindendir. söylenildiği gibi, alman askerleriyle enseye şaplak durumu vardır, hatta koğuştan sorumlu alman askeri schulz, neredeyse hulusi kentmen kadar babacandır.filmden bir güldürü şöyle gelişir:animal ve shapiro zevzeklik ederken yemeği kaçırmışlardır, bu sırada sefton da sobanın üzerinde, 45 sigara karşılığı alman askerlerinden aldığı tek yumurtayı kırmaktadır. animal yaklaşır ve burnunu pişmekte olan yumurtaya uzatır;shapiro (sh) -easy, animal! easy!animal (a) - where did it come from?sefton (s) - from a chicken, bug-wit.a - a chicken?sh - a chicken lays those things. don't you remember, animal?a - hey, it's beautiful. are you going to eat it all by yourself?s - the yellow and the white.a - is it all right if we smell it?s - just don't drool on it.sh - you're not going to eat the shells?s - help yourself.a - thanks. what are we gonna do with it?sh - we're gonna plant it, animal, and grow a chicken for christmas."kabukları yemeyeceksin değil mi? buyur, yiyebilirsin. sağol. bununla şimdi ne yapacağız? ekeceğiz animal, sonra da noel için bir tavuğumuz olacak." diyerek türkçe çevirilerle de, yumurta bayramınızı şimdiden kutluyorum.
(huseyin riza - 25 Ocak 2010 02:27)
sürekli at ease diyen postacı elemana gül gül öldüm. çok komik ses tonu ve hareketleri var. sırf bu tip için bile izlenir.
(devourthedamned - 3 Eylül 2011 14:26)
çok başarılı bir film. komedi ve gerçeklik arasndaki yelpaze çok başarılı ve inandırıcı. az sayıda mekan içinde çekilebilecek en başarılı filmlerden biri. sinefil olup da seyretmeyenlerin mutlaka seyretmesini tavsiye ederim.
(mdmbvry - 3 Eylül 2011 14:31)
imdb adlı sitede 1950-1959 arasında çekilmiş filmler arasında yapılan top 50 listesinde 8,1 puanı ile kırk birinci sırada yer alan filmdir. esir kampındaki mahkumların patatesten içki yaptığını, kamp komutanının abd' ye göç etmiş eski bir güreşçi olduğunu öğreniriz.
(zoltan putatapan - 18 Kasım 2011 21:15)
bu filmde güzel bir anekdot ise fare yarıştırılan bölümde bahis tahtası üzerinde yazan at isimleridir. dönemin efsane atlarından seabiscuit de kendisine bu tahtada yer bulmuştur.
(ayanux - 26 Kasım 2011 17:05)
harbiden de gerçekçi değilmiş. her saniyede gerçekçi olmadığı belli oluyor. ama en fazla treni patlatmış askerin kumandanın odasında üç gün boyunca ayakta bekletilmesinde inandırıcılık zedelenmiş. bizim bildiğimiz naziler ilkokul öğretmeninin öğrenciye verdiği cezadan daha ağırını verirlerdi. gerekirse işkence ederlerdi. ama buradaki kumandan o kadar babacan ki adama dokunmuyor bile. sadece üç gün boyunca ayakta bekletiyor. inandırıcı olmak zorunda değil tabi. diğer nazi filmlerinden komediye ağırlık verilmesi ve pek inandırıcı olmaması nedenleriyle ayrılıyor. savaşı fon olarak kullanmış bir komedi filmi. bazı espriler üstünden 60 yıl geçmiş olmasına rağmen güldürdüler. genelde de eğlenceli bir film. salak alman karakterine yer verilmesi de anlaşılabilir bir durum. neticede savaş daha yeni bitmişti. yukarıda da bir yazar belirtmiş. film neredeyse şaban askerde tadında demiş. katılmamak mümkün değil. izlerken de aklıma hep şaban askerde filmi geldi nedense. filmi sadece komedi diye nitelendirmek yanlış olur, belirtmeden geçmeyeyim. içinde bir de dedektiflik hikayesi mevcut ve bu hikaye filmi sürükleyici kılmış.--- spoiler ---önce sefton'ın hain olduğunu sandık. bunun nedenleri filmin başında bolca önümüze sürülüyordu. sefton bencilin teki. ayrıca almanlarla bir ilişkisi var gibi görünüyor. yoksa kadınların bulunduğu koğuşa nasıl gitsin? ayrıca arkadaşlarından ikisinin öldürüleceğini biliyordu. hain değilse bunu nasıl bilebilir? sefton dayak yedikten sonra hainin o olmadığı anlaşılıyor. wilder sefton'ı dövdürtükten sonra kamerasını hiç konuşmayan, arada mızıka çalan elemana çeviriyor ve sahne bitiyor. demek ki asıl hain bu kişiymiş. hiç konuşmamasından belliydi. ama bir süre sonra onun da hain olmadığını anlıyoruz. neyse ki wilder meseleyi uzatmıyor ve haini bize gösteriyor. kısacası wilder haini saklamayı başarıyor. belki o kadar da abartılacak bir şey değildir bu. neyse, değinmeden geçmek istemedim. bu dedektiflik hikayesiyle film daha da zevk veriyor. --- spoiler ---başarılı bir film olsa da wilder'ın diğer filmleri kadar sevmedim bunu. bu arada savaş zamanında amerika'ya gelip aktörlük yapan, ardından yönetmenliğe geçen ve benim en sevdiğim filmlerden bir tanesi olan anatomy of a murder'ı kotaran otto preminger filmde kısa bir süre gözüküyor.
(sherlock holmes 90 - 15 Temmuz 2012 20:22)
amerikan askerleriyle alman askerlerini neredeyse enseye tokat göte parmak,şaban askerde modunda görebileceğimiz film.tıpkı frank capra gibi inandırıcılıktan uzak olmazsa wilder filmi olmaz zaten.
(broken - 3 Temmuz 2003 23:27)
stamm-lager-17 dir aslında.
(spartacusun donusu - 3 Kasım 2012 18:13)
(bkz: ants go marching)
(eclipse - 28 Ağustos 2003 17:05)
hababam sınıfı tadı alarak izlediğim, holden'in kısa saçlarından yumurta gibi kafası olduğunu öğrendiğim, her billy wilder filmi gibi izlemesi çok zevkli film.(bkz: when johnny comes marching home)
(tanrei - 4 Ağustos 2013 00:36)
arif'in manchester'a attığı golü aramıyordum, sol frame'de when johnny comes marching home başlığını gördüm de geldim. ne zaman tv'de görsem vaktim varsa oturur seyrederim. sahne/rol çalmak sözünün daha anlamını bilmeden, bu kavramı ilk defa bu filmde animal-shapiro ikilisiyle farketmiştim. filmdeki kamp gerçekçi değilmiş, alman karakterler karikatürmüş, olayın akışı saçmaymış umrumda değil. film, kendini çok fazla ciddiye almıyor ve bu şekilde, bir önceki cümlede saydığım negatif yönleri etkisiz hale getirmeyi başarıyor. bir yandan da iki saat içinde ne tam iyi ne de tam kötü bir sürü karakter yaratarak seyirciye müthiş bir zenginlik sunuyor. eğer sinema konusunda daha bilgili ve okumuş olsam, bu filmi pulp fiction'dan 40 yıl önceki stilistik deneme olarak tanımlardım, ama o kadar da bilgili olmadığım için böyle bir iddia ortaya atmıyorum.
(mdarkgrey - 5 Şubat 2014 23:00)
die hard 3'te merkez bankası soyulurken çalan, fiorentina taraftarının tezahürat haline getirdiği ve benim hala adını bilmediğim melodinin askeri marş olarak söylendiği güzel bir film. geceyarıları kablo tvnin muhtelif kanallarında sayısız kez oynamış ve oynamaktadır.
(konor - 5 Haziran 2001 02:12)
die hard serisinin en güzel filminde çalan melodinin ilk olarak kullandığı film. daha doğrusu die hard buradan aşırmış da bizim haberimiz yok. film esir düşen amerikan paraşütçülerinin bulunduğu bir alman kampında geçiyor. cenevre sözleşmesine bir nebze de olsa uyulan bu hapishane de üniversite mezunlarının toplandığı koğuşta tabi ki ilk hedef kaçmak. kafalarının bir köşesinde her zaman rüyalar ülkesine ulaşmak var ama gelen haberler hiç de iç açıcı değil. artı stalag 17'den şimdiye kadar kaçan olmamış. bunda koğuşlardaki farelerin rolü de büyük. amerikalılarla yetişen, büyüyen, yemek yiyen ama hiçbir zaman vatanlarını unutmayan asker ruhlu ajanlar. ne var ki bir ip sallanır, bir fırtına kopar ve...ailecek izlenebilecek türden nadir savaş filmlerindendir. bir başında bir de sonunda silah sesleri duyulur. animal, ı belive it sloganları her zaman hafızada kalıcıdır. postacının da bir lafı vardı ama aklımda gelmiyor...
(daha - 19 Temmuz 2004 09:28)
bu filmde frank price karakterini canlandıran oyuncu peter graves'tir. peter graves ise senin görevin jim tabii eğer kabul edersen repliğindeki jimin ta kendisidir.
(stardustbenim - 16 Mart 2016 10:34)
hayatımda izlediğim en güzel filmlerden biri.shapiro ve animal'ın alman çavuşu schultz ile replikleri muazzamdır-schultz: how do you expect to win the war with an army of clowns?amarigan: we sort of hope you'd laugh yourselves to death. -shapiro: hey schultz, sprechen sie deutsches?schultz: ja?shapiro: then droppen sie dead! -
(ken smith - 1 Şubat 2005 04:43)
bir savaş filminden ziyade komedi filmine daha yatkın, unutlmaz marşı ve animal tiplemesiyle akıllarda yer eden siyah-beyaz film. emin olmadıkça öyle görünüyor olsa dahi asla bir ithama körü körüne inanmamak gerektiğini de vurgular bu film.
(quisalas - 28 Haziran 2005 01:18)
(bkz: when johnny comes marching home)
(partizan turks - 28 Eylül 2005 20:35)
--- spoiler ---filmin gerçeklikten uzak görünüşünün nedeni, aynı isimli bir sahne oyunundan uyarlanmış olmasındandır. yine de bu türde pek çok filme esin kaynağı olmuştur. bence filmin zirve yaptığı sahne, nazi doktrini amacıyla her birine mein kampf dağıtılan askerlerin, üç gün sonraki yoklamada hem saç-bıyık hem de kafa olarak birer führer'e dönüşerek alman komutanı taşağa almalarıdır.bir de ünlü aktörlerin taklidini yapıp mahkumları eğlendiren adam çok başarılıdır. clark gable, james cagney ve cary grant'in taklitlerini bire bir yapar namussuz. billy wilder bu filmde yine ustalığını konuşturmuştur. muhbirin kim olduğu konusunda izleyiciyi hep ters köşeye yatırır. önce sefton karakterinin muhbir olduğunu destekleyen her türlü ipucu verilir. sonra tam sefton'ın aslında muhbir olmadığının anlaşıldığı sahnede, kamera yavaşça hiç konuşmayan, beyni hasarlı gözüken joey'e doğru yavaşça kayar. sanki wilder'ın kamerası dile gelmiştir ve muhbiri bize söylemektedir. ama bu sinemanın seyirciye yaptığı en zekice fake'lerden biridir aslında.bu filmle en iyi erkek oyuncu oscarını kazanan william holden, canlandırdığı -humphrey bogartvari- sefton karakteri çok bencil olduğu gerekçesiyle gönülsüzce, stüdyonun zorlamasıyla oynamıştır. belki de bu yüzden oscar tarihinin en kısa teşekkür konuşmasını yapar: "thank you." önceden bu rol için düşünülen kirk douglas yapılan teklifi reddetmiş, charlton heston ise william holden daha uygun olur düşüncesiyle billy wilder tarafından reddedilmiştir. son olarak filmin can alıcı repliğini hatırlatalım:- ach soooo...--- spoiler ---
(axellennox - 7 Ağustos 2006 19:33)
Yorum Kaynak Link : stalag 17