Eleştirmenlere göre 2017'nin en iyi 10 filmi / 10
  • "son zamanlarda izlediğim en iyi fragmanlardan birine sahip olan film. başrollerinde rooney mara ve casey affleck var."
  • "fragmandan gördüğümüz kadarıyla bir hipster filmi bizleri bekliyor.filtreyi bol kullanmışlar. umarım tumblr görsellerinin ve indie müziklerin arkasına sığınan boş bir film çıkmaz."




Facebook Yorumları
  • comment image

    dün vizyona girmiş david lowery filmi. baş rolleri casey affleck ve rooney mara paylaşıyor. film iyi yorumlar alıyor, izlemek için sabırsızlanıyorum. imdb notu 7.4/metascore 87.

    ek bilgi: film 22 ocak 2017'de sundance film festivalinde gösterilmiştir, abd'de gösterim tarihi 7 temmuzdur.

    david lowery, casey affleck ve rooney mara üçlüsü ilk 2013'de ain't them bodies saints filminde bir araya gelmişti. casey affleck ile çalışmayı seven david, 2018'de vizyona girecek old man and the gun filminde yine baş rol için casey'yi uygun gördü. bu ikilinin 3-cü film projesi olacak.


    (gelirsen ekime gelmezsen sikime - 8 Temmuz 2017 06:02)

  • comment image

    fragmandan gördüğümüz kadarıyla bir hipster filmi bizleri bekliyor.

    filtreyi bol kullanmışlar. umarım tumblr görsellerinin ve indie müziklerin arkasına sığınan boş bir film çıkmaz.


    (sir gawain - 10 Temmuz 2017 14:03)

  • comment image

    buradaki ana fikrin aksine fragmanı hiç de müthiş bulmadığım film, biraz abartmış olabilir misiniz acaba? elbette özgün ve farklı ama hepsi bu.

    casey affleck'i ve donuk oyunculuğunu çok severim, haliyle kesinlikle seyredeceğim filmi... umarım iz bırakır.


    (madmen - 23 Temmuz 2017 22:48)

  • comment image

    seyrettim. neredeyse diyologsuz, kısıtlı bir ortamda geçen, ama buna rağmen sıkmayan film. yönetmen, sadece ve sadece hayaletin hikayesine odaklanmış. öyle ve o kadar ki, zaman atlamaları, hayaletin olduğu mekana girip çıkanlar hep bir ayrıntı olarak kalmış.

    hayalet, aslında tek bir amaç için orada. bilmek... bilmek, bazen tüm yaşamımızı değiştirir; önümüzde yeni bir kapı açar ve başka bir boyuta geçeriz. ama, onu öğreninceye kadar da gerekirse ilginç bir döngü içerisinde debelenip dururuz.

    güzel ve değişik bir filmdi. ilk sahneler 8 mm şeklinde çekilmiş, ya da öyle editlenmiş. tavsiye ediyorum.

    --- spoiler ---

    filmde her küçük ayrıntıya dikkat edilmiş. örnek olsun; latin ailenin tv'lerine ve eşyalarına bakın. o aile, adamın öldüğü 2010'lu yıllarda değil, 90'larda veya 2000'lerin başında bir zaman aralığında... hayalet için zaman, mekan ve madde kavramları da kendisini yitiriyor. kendi hayalet halini gözlemleyen hayalete dönüşüyor. bu sonsuz bir döngü...

    neden o kendi halindeki latin aileye atarlandı, onu anlamadım.
    ---
    spoiler ---


    (dandik tavsan - 23 Eylül 2017 00:04)

  • comment image

    --- spoiler ---

    duvarin icindeki notu merak edeniniz varsa kotu bir haberim var; bir kisi haric kimse bilmiyor. o da rooney mara. yonetmen ne akla hizmetse notu rooney'e kafana gore yaz deyip yazdirmis ve oraya koydurmus. evin yikilma sahnesinde ise not yalan olmus. daha sonra casey'nin cikardigi sahnede ise baska bir kagit varmis. soruldugunda da yonetmen izleyici kendi doldursun demis. yapilir mi bu be..
    ---
    spoiler ---

    nitekim tam benim sevdigim tarzda guzel bir filmdi. eger bir filmin icindeki melankoliyi oyle veya boyle empati yaparak anlayabiliyorsaniz o film olmus demektir zaten.


    (yeni dunya duzeni - 23 Eylül 2017 07:26)

  • comment image

    sinematografi olarak çok başarılı bulduğum varoluşçu film.

    turta yeme sahnesi gerçekten ilginç ve başarılıydı. gerci tum sahneleri ayri ayri guzeldi.
    epik tiyatro döngüsü içinde, izleyicileri karar vermeye zorlayan bir film, bu yüzden diyaloglar az, sonu eksik bırakılmış gibi gelebilir. bu yapboz parçalarını izleyiciden doldurmasını bekliyor, filmin aslında bir parçası yapıyor izleyiciyi yönetmen.

    holivud filmlerine alışmış bünyelerin, sinemayı popcorn eşliğinde arkasına yaslanarak izleyen kitlenin hoşuna gitmemesi normaldir.

    https://www.youtube.com/watch?v=fjft3ifc7bs


    (rogerwaters - 23 Eylül 2017 23:59)

  • comment image

    eleştiri çeken bazı noktalar hakkında:

    --- spoiler ---
    1) sosyal medya: 7 dakikalık turta yeme sahnesi bünyesi medya bombardımanına, 140-150 karakterli sosyal medya paylaşımlarına alışmış izleyiciler minimalizmle sıkarak sinema salonun kapısını gösterme amacı taşıyordu bana göre. çünkü o sahneden sonra film daha anlamlı bir hale geldi.

    2)tiyatro geleneği: hayaletin kameraya yansıyan basit çarşaflı karakterizasyonu yine daha filmin başından bir uyarıydı. bu filmde aksiyon veya yok, bu filmde cgi yok, bu film içinizde yalnız kalan çocuğun etrafındaki nesneleri kafasında canlandırmasına benzer bir hayal gücü var. "biz size çarşafla örtülü birini hayalet diye gösteriyoruz ve sizden onu gerçekten hayalet olarak görmenizi bekliyoruz" demek istiyorlar. kısaca söylemek gerekirse bu film o hayalet kostümüyle tiyatro geleneğine sadık olan seyirciye hitap ediyor. avengers izleyen bünyeler bu filmi kaldıramaz o yüzden.

    3) filmde daha çok sanki bir yakınını kaybetmiş ve kendini yalnız ve çaresiz hissetmiş insanlar düşünülerek senaryo yazılmış gibi bir hisse kapıldım. zaten o yüzden diyalog çok az. sahneler size sunulmuş ve diyalogları sizin yazmanız beklenmiş gibi. ki bu sebeple de filmin sonunda notta ne yazıldığını görmüyoruz. diyelim ki notu gördük, bu durumda inanın bir kısmımıza not çok anlamsız gelirken bir kısmımızın da gözlerinin dolmasına sebep olacaktı. ama senarist ve yönetmen burada bir yakınını kaybeden herkesin kendi kaybettiği insanla onun arasındaki ortak anılardan yola çıkarak bir not oluşturmasını bekliyor.

    ama benim tahminime göre notta adamın müzikle, evden taşınma kararının kadında bıraktığı etkiyle ilgili bir şey yazıyordu. bizim için bu çok da anlamlı olmayacaktı.
    ---
    spoiler ---


    (i thank you very many - 24 Eylül 2017 08:02)

  • comment image

    herkesin seveceği bir film değil, bu da "yalnızca sinefiller sever, çok entelektüel, çok alt metinli bir film" demek değil. filmde diyalog ve olaydan çok; kaybolmuşluk hissi, yas, bekleyiş, zamandan bağımsız hissetme, bir şeylere yalnızca izleyici olma duyguları var ve bu duygular yas tutanın gözünden değil, yası tutulanın gözünden aktarılınca film kolay izlenebilirliğini yitiriyor. ancak birkaç yerde izleyiciyi çok güzel yakalayabiliyor, ön yargısız yaklaşılırsa.

    herkesin çok eleştirdiği turta yeme sahnesi ekranlarda ilk kez gördüğümüz bir şey bile değil üstelik, nerede filmle ilgili bir şey gördüysem, duyduysam "film sanat kaygılı olsun diye oyuncuya beş dakika boyunca turta yedirmişler, beş dakika boyunca oyuncunun çatal çatal turta yemesini izliyoruz, inanılmaz sıkıcı..." eleştirisini gördüm, duydum. ve o sahnede sıkılmadım, "duygusal yeme" terimini görsel olarak ne güzel yansıtmışlar ya. ki dediğim gibi, ekranda ilk kez bile görmüyoruz, eski true blood izleyicileri hatırlar, sookie stackhouse büyükannesi öldürülünce onun elleriyle yaptığı yarım kalmış pastayı oturup yemişti ekranda, ağlaya ağlaya, sindire sindire yemişti ya hani, ha işte aynı şey.

    --- spoiler ---

    bir de cgi falan olmadan çarşaflı bir hayaleti, fragmanı ilk izlediğimde komik bulmuştum ve "nasıl olacak?" diye düşünmüştüm. o kadar hoş olmuş ki, yüz ifadesi olmadan çarşaf üzerine açılmış iki delikle tasvir edilmiş bir hayaletin yorgun ve üzgün görünebileceğini hayalimde canlandıramazdım, zaman geçtikçe çarşaf eskidi ve hayaletin dış görünüşü çöktü, ne güzel değil miydi ya?
    ---
    spoiler ---


    (sweet leaf - 25 Eylül 2017 00:03)

  • comment image

    --- spoiler ---

    turta sahnesi gereksiz veya uzun diye eleştirilmiş lakin, bir insanın yaşadığı bir travma sonrası, kendisini kaybedip şuursuzlaşmasını gösterme açısından güzel bir sahne değil miydi?

    filmi izlerken hep acaba hayaleti başka nasıl yapabilirlerdi ki diye düşündüm ama filmin bütünlüğü ve çekimlerini görünce bu basitlikten daha iyisi yapılamaz dedim. basit bir hayalet tasviri ama filmin yalınlığına uyum sağlamış. bi de acaba hakikaten hayaleti de casey mi oynamış ki?

    hikaye anlamında birazcık yetersiz ve sığ bir film sayılabilir. tabii bu kasten de yapılmış olabilir.

    i get overwhelmed parçası zaten herkesin dediği gibi süper.

    filmin bence en vurucu sahnesi: kadın taşınırken, arabasının arka camından evin penceresinde onun gidişini izleyen hayaleti gördüğümüz sahnedir. terkedilmişlik hissi içinize işliyor. sonunda tek başına ortada kaldı hayalet casper.

    ---
    spoiler ---


    (demsy - 26 Eylül 2017 01:23)

  • comment image

    özgün fikirli hipster işi. zamanı ele alışını çok beğendim fakat daha iyi bir film çıkarabilirmişler. çok soğuk film, özellikle oyunculuklardan kaynaklı, o hislere yaklaşamıyorsun. bir de psikopat tipli herifin hayatta her şey boş tiradını beğenmedim, kör göze parmak olmuş.

    herkes notta yazana takılmış. tahminimi yazayım:

    --- spoiler ---

    karşı evdeki öteki dişi hayaletin nasıl yok olduğunu hatırlayın. "geleceklerini düşünmüyorum" der ve yok olur. bunu şöyle yorumladım, hayaletler ya umutla hayatta kalıyorlar ya da bekledikleri birisi var yani bir amaçları var. aynı şekilde bizim hayaletimiz de kağıtta isminin yazılı olmasını bekliyordu. başka bir şey yazdığını görünce yok oldu. tam tersi de olabilir. kendi ismi yazıyordu ve beklediğini aldı artık evrenden bir beklentisi kalmadı. bu seçim, sizin hayata pozitif veya negatif bakmanızla alakalı.

    ---
    spoiler ---


    (rayana eu te amo - 28 Eylül 2017 00:43)

  • comment image

    bu dunyaya gelirken, normalde yedi sekiz kisiye bolusturulecek miktarda melankoliyi ihtiva edecek sekilde dizayn edilmis bunyem. sunca yillik yasam, tanisilan konusulan, sirlar paylasilan onlarca insandan sonra artik eminim buna. bir melankoli doz asimi mevcut, ve kimi zaman kirlilik seviyesine ulasacak seviyede bir empati.
    su filmin daha konusunu okuyunca bir kiriklik burukluk hissettim kalbimde. merak ediyorum bi yandan. ızlersem de kaldiramam diye korkuyorum. adeta bir hac ve sarimsaga sarilir gibi telefonuma sarildim film boyunca. ki film izlerken sadece film izlenmesi gerektigine siddetle inanirim, ne cerez yemektir ne bir sey icmektir ya sa sohbet etmektir; asla. bi gozumle filmi takip edip otekiyle turlu makaledir, yazidir, magazin haberidir okuyarak bunyemi koruma stratejisi kastim guya. bana misin demedi mubarek. gogsumun ustune bir fil yerlesti gitmiyor.
    filmi izlemeye baslayip ' bu ne ya' diyip cikanlardan olmak isterdim. cok kiskaniyorum sizi, gercekten.


    (giosue - 9 Ekim 2017 23:21)

  • comment image

    evet, bu filmi sevmek için ilk yarım saat sabretmek gerekiyor, ama yönetmenin de "seyirciyi bir yarım saat sıkayım, sonra derdimi anlatayım" diye düşündüğünü sanmıyorum. zaman kullanımını çok beğendim, bu aralar bir serbest çağrışımın etkisiyle kafamda dönüp duran, cemal süreya'nın "an ki fıskiyesi sonsuzluğun" dizesini hatırlatırcasına ya da yine aynı süreya'nın "beklemek gövde kazanması zamanın" diye yazdığı gibi... yönetmen david lowery'nin kullandığı 1.33 : 1 sinemaskop tercihi, neredeyse kare bir çerçeveyle filmi izlememizi sağlıyor ve sanki biz de o çarşafa açılan gözlerden bakıyoruz evin içine. evet, ilk yarım saat düşük bir tempo tercih ediliyor, çünkü bekleyerek zamana gövde kazandıran hayalet gibi bizim de zamanı hissetmemiz isteniyor. sonra sonra anlar hızlanıyor, sonsuzluk içinde dönüp duran, zamanın içinde yavaş yavaş yok olan (ve aynı zamanda çoğalan) hayalet, her anı geçmiş ve geleceğin iç içe girdiği bir düzlemde yaşıyor.

    --- spoiler ---

    filmdeki ruh, aslında mekanın ruhu. sonrasında evin içinde yaşayanlar ya da öncesinde o bölgede bir ev kurmaya çalışan geçmişin insanları, aynı mekanın içinde farklı bir yaşam kurmaya çalışanlar.. ve o masadaki adamın uzun tiradında, her şeyin bir gün yok olacağına, sanat eserlerinin de, insanların da, güneşin de yok olacağına dair konuşmasında, seyirciye vermek istediğini paketliyor yönetmen. evren içinde olmayan bir anlamı arayan insan için mekanın anlamı da zamana göre değişiyor. nasıl ki geçmişin insanları için başlarını sokacak bir dört köşe yetiyorsa, 'medeniyetin insanları' tam tersine bir barınak değil yaşam alanı arıyor. ileri bir zamanın yükselen gökdelenleri ise, kurduğu medeniyetle göğe kadar yükselen insanın aslında düşüşünün ne kadar hızlı, kolay olabileceğini gösteriyor. albert camus'nun düşüş kitabındaki çaresizlik ya da fight club filminin finali gibi..

    e aşk neresinde bu filmin? kocaman bir boşluk içinde yaşayan insanın boşluğu doldurma isteğinde.. insanın öznel zamanında, yani yaşamı hissettiği anılarda.. o nedenle anılar hızlı hızlı geçiyor filmde. anılar, adamın kafasında yanıp sönen geçmişe dair parçalar.. sonsuzluk içinde seyahat eden adamın aklında yer edenler o parçalar oluyor ve evet insanın zamanı anlamlandırmasındaki en önemli unsur 'aşk' olarak karşımıza çıkıyor. kadın, her taşındığı eve bir not bırakıyor. beklediğinin gelmeyeceğini anlayan diğer hayalet yok oluyor. insan boş evlere anlam katmaya çalışıyor, içinde yaşadıkları ve yaşamadıklarıyla. ve yaşamını bir başkasıyla dolduramayan insan, yani bir başkası için var olamayan insan da yok oluyor.

    ---
    spoiler ---

    böyleyken böyle.. kısa ve dolu dolu bir film.. e o zaman ben bir sigara daha yakayım..


    (cag disi bir uyumsuzluk delisi - 11 Ekim 2017 00:03)

  • comment image

    çok çarpıcı film. her şeyden önce yakın zamanda izlediğim hiçbir filme benzemiyor. hayaletli ev şeklinde film başlayınca aklıma son dönemin hayalet temalı filmlerinden personal shopper geldi ama hayalet dışında pek de benzeşmediklerini fark ettim.
    yönetmen david lowery'nin çoğu tercihi bence çok yerinde olmuş. ilk olarak karemsi çerçevenin sanki eski bir kasedi izliyormuş hissi yarattığını ve bunun filme çok güzel hizmet ettiğini söylemeliyim. bunun dışında hayaletin beyaz örtüsü de gayet zekice (özellikle göz boşluklarını çok sevdim). filmde o klasik perili ev klişeleri olan ışıkların yanıp sönmesi, gecenin ortasında evin orasından burasından gelen sesler, açıklanamaz şekilde ortalığa saçılan eşyalar bulunsa da bunların hiç biri korku ögesi olarak yer almıyor. aksine film boyunca hissedilen tek korku (buna keder demek daha doğru olabilir) hayaletin kendisinin duyduğu korku/keder.
    filmin sorduğu sorular, hayaletin hikayesi, ev içindeki parti sırasında kel adamın arkadaşlarına yaptığı ''bir gün evrendeki son ışık sönecek ve bildiğimiz her şey yok olacak'' tiradı üzerine oturuyor. adam bu konuşmayı yaparken çevresinde insanlar dans ediyor, öpüşüyor, eğleniyor ve bizim hayaletimiz de öylece duruyor. daha sonra hayaletimiz belki yüz yıllar boyunca yaşıyor daha sonra bir nevi intihar ederek tarihte o noktaya yapılan ilk evin zamanına giderek içine hapsolduğu o evin tarihini bir daha yaşıyor ve bu sırada oradan gelip geçen insanların acılarına, sevinçlerine koşuşturmacalarına, kavgalarına tanık oluyor.
    zaman geçerken orada olmamız veya olmamamızın bir önemi var mı? bulunduğun yere iz bırakma isteğinin bir amacı var mıdır/olmalı mıdır? insanlık dünyadan geçip giden ama bir yandan da sürekli döngü şeklinde aynı şeyleri üretip duran hayaletlere mi benziyoruz? kişisel olarak bu soruları sormama yol açtı bu film. özellikle evler yıkıldıktan sonra yan evdeki hayaletin(yönetmenin kendisi oynamış) hali içimi burktu.
    sonuç olarak anlatmak istediğini zekice hareketlerle anlatan ve sinemasal olarak da seyri zevk veren bir film olmuş.

    edit: imla


    (hotterthanhell - 14 Ekim 2017 15:25)

  • comment image

    92 dakikalık, 2017 yapımı film.

    7 / 10.

    "aramızdalar?"

    100.000 dolares bütçe ile çok güzel bir amerikan gişesi kazanmış yapımda yönetmen ain't them bodies saints'te de casey affleck ve rooney mara ile çalışmış olan david lowery.

    ilgi çekici bir ses kurgusuna sahip film her izleyici için uygun görünmese de deneysel ve "tuhaf" bir romance. bazı sahneler ise kanımca uzun süre akıllarda "dönüp tekrar tekrar oynayacak " kadar orijinal ve güzel. ölüm'ün aslen "ölenin" mi yoksa ölen kişinin etrafındakilerin mi başına geldiği, yaşamın doğal sürecine etkileri/etkisizliği de film süresince akıllara gelenlerden.

    oyunculuklarda ise aslında çok fazla söyleyecek söz varmış gibi görünmüyor keza affleck toplamda 4-5 dakika ancak görülüyor (haliyle). mara ise her zamanki gibi duru ve sade idi.

    potansiyel izleyiciye özellikle gece ve yetkin bir ses sistemi ile denenmesi salık verilebilecek orijinal bir deneyim.

    her eve imdb

    ek 1:

    (bkz: ain't them bodies saints/@karinca beli)


    (karinca beli - 5 Kasım 2017 13:20)

  • comment image

    ne kadar güzel bir filmdi. yaşamak ve ölmek. ölsen bile anlayamadığın bir muamma. oturup baksan da zamanın akıp geçtiğini, var olan herşeyin bittiğini, zeval bulduğunu görüyorsun. hakikat ne olabilir? bana eşyanın hakikatini göster diyen peygamberin bile öğrenmek istediği o hakikat. yönetmen burada bir aşk hikâyesi üzerinden bu sorunun cevabına bizi muhatap kılıyor ve zamanın devasa bir makine gibi herşeyi tüketip geçtiğini, var olan herşeyi yok ettiğini , dönüştürdüğünü, var olan herkesin ve herşeyin bir gün ve bir an yok olduğunu ve artık var olmadığını söylüyor. sadece burada ve elimizdeki bilgilerle değil, orada ve artık burada olmadığımız ölüm ötesinde bile sorular ve muammalarla karşı karşıya olduğumuzu söylüyor. hayaletimizin evine yürüyerek döndüğü ilk sahneler muhteşemdi. film boyunca hikâyenin saçma sapan birşeye dönüşmesinden korktum; ancak hiç, ama hiç beklemediğim güzellikte görsel bir metinle karşı karşıya kaldık. ölümlü olmamızın bütün inançlarımızın, tutunduğumuz bütün dalların ötesinde kesinliği, ürkütücülüğü, bilmediğimiz sayısız şeyin arasında herşeyi anlamlı kılmak için ve bu anlamı sürdürmek için debelenişimizin bir onayı gibi bu film. geçip giden, kaybolan zamana yakılmış bir ağıt gibi. mutlaka izlemelisiniz.


    (rogojin - 2 Aralık 2017 15:02)

  • comment image

    izlesem mi izlemesem mi diye beni ikilemlerde bırakmış; ancak rooney mara hatırına açıp içime koca bir öküz oturtmuş, melankolik film. sinefil miyim değilim; ama bu film hakkında biraz konuşmak isterim:

    --- spoiler ---

    hem burada hem internette yapılmış başkaca yorumlarda gördüm ki turta yeme sahnesinde pek çok kişi fenalık geçirmiş. bana kalırsa bir yakınını kaybetmemiş birinin o sahne ile empati kurabilmesi çok kolay değil. elbette bu bir genelleme; ancak ben izlerken o lokmaların kızın boğazına nasıl dizildiğini, yedikçe nasıl da ağzında büyüdüğünü buram buram hissettim. benim turtam da peynirli su böreğiydi bir zamanlar, yatağın ortasına oturup yarım kilo su böreğini aynı o şekilde yediğimi hatırlıyorum. ağır bir kayıp sonrası insanda biraz şuur kaybı oluyor, yemek yemek de düşünmemek ve oyalanmak için güzel ve basit bir seçenek. ince düşünülmüş bir sahneydi fikrimce ve oynaması da kolay değildir tahminim. ama rooney mara işte, canımın içi.

    hayaletin zaman ve mekan algısını kaybedişini de beğendim oldukça. gidenlerin perspektifinden çekilmiş başka bir film izlememiştim daha evvel*. hep birileri ölüyor biz devam ediyoruz. varlığı kalmamış bir şeyin devam edenleri seyretmesi ilginçti. iki hayalet de bence ümitlerini kaybettikleri zaman yok oldular. birileri gelmedi, notta beklenen yazı yoktu* vs. bu yüzden kayıplar hakkında konuşmak gerek bence, ölen birisini az da olsa diri tutmanın tek yolu onlardan bahsetmek.

    sarhoş adamın tiradını beğenmedim. çok daha kısa ve çok daha üstü kapalı cümleler ile daha vurucu bir sahne çekilebilirdi. her şeyin sonu var konuşmasını bu kadar çocuğa anlatır gibi sunmak bu filme pek yakışmamış.

    üzerine iki siyah yuvarlak çizilmiş bir çarşafın hayalet olduğuna inandık ve hatta onun için üzüldük, kederine ortak olduk. konuşulsa komik gelecek şeye seyirciyi hiç çaktırmadan ikna etmek bir başarı.

    son bir şey daha, ev kavramı benim için mühim ve biraz da değişik. birbirine çok benzer evlerde, çok farklı hayatlar ve bağlar kuruyoruz. mekanı nasıl algıladığımız o mekana şekil veriyor ve içeride bir yaşam oluşuyor. filmde aynı evde / mekanda birbirinden farklı yaşamlara tanık olduk seyirci olarak, aynı mekanın insanlar ile nasıl değişebileceğini ve dönüşebileceğini izledik. bize tanık olduğumuz için ilginç geldi, hayalete ise ondan önce ve sonra orada kimlerin neler yaptığını görebildiği için. zamanın bir noktasına takıldığımızı unuttuğumuz için her şeyi gereğinden fazla önemsiyormuşuz gibi sanki. halbuki öncesi vardı ve sonrası olacak.

    ---
    spoiler ---

    i get overwhelmed, bu şarkı bir muhteşem. spoiler olmayan bir bilgi vereyim gitmeden; evet filmde uzuun uzun sahneler var. ama sıkmıyor bana kalırsa; zira gerçek hayat da böyle. sosyal medyada olduğu kadar hızlı yaşamıyoruz. sakin sakin, düşüne düşüne izleyiniz.


    (icimdenbirsesdiyorki - 19 Aralık 2017 11:32)

  • comment image

    evreni, yıldızları o kadar boşuna izlemedik. dünyamız üç boyutlu, dördüncü boyut ne? zaman. zaman bizim algımızda düz bir doğru halinde akıyor. şayet ışık hızına ulaşabilseydik zamanda da yolculuk edebilirdik tıpkı çarşaflı hayalet gibi. fakat önce kütlemizden kurtulmamız lazım aksi taktirde o hıza ulaşmamız mümkün değil. ah! o da ne... ölüyüz o halde seyre dalalım şu alemi, geçmişi, geleceği.

    dostlar kağıt falan önemli değil. hiçbir şey önemli değil. 9. senfoni bile unutulup silinecek işte. belki de önemli olan tek şey bir hiç olduğumuzu kabul etmemizdir. hayalet nota baktığında ben bir vazgeçiş görüyorum. vergilius öte aleme götürmüyor. yok oluyor. inatla varlığına dair onca kanıt toplamaya, sesini duyurmaya çalıştıktan sonra.


    (ampleforth - 1 Ocak 2018 21:11)

Yorum Kaynak Link : a ghost story