Süre                : 2 Saat
Çıkış Tarihi     : 08 Aralık 2000 Cuma, Yapım Yılı : 2000
Türü                : Drama,Spor
Ülke                : Türkiye
Yapımcı          :  Umut Sanat , Yeni Sinemacilar
Yönetmen       : Serdar Akar (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Serdar Akar (IMDB)(ekşi),Önder Çakar (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Fatih Akyol (IMDB)(ekşi), Müjde Ar (IMDB)(ekşi), Akasya Asiltürkmen (IMDB)(ekşi), Sezai Aydin (IMDB)(ekşi), Sahnaz Cakiralp (IMDB)(ekşi), Erkan Can (IMDB)(ekşi), Savas Dinçel (IMDB)(ekşi), Rafet El Roman (IMDB)(ekşi), Emrah Elçiboga (IMDB), Bülent Inal (IMDB), Ismail Incekara (IMDB), Kemal Kocatürk (IMDB), Ugur Polat (IMDB), Mert Yavuzcan (IMDB)

Dar Alanda Kisa Paslasmalar (~ Offside) ' Filminin Konusu :
Gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkılarak tasarlanan, futbola gönül vermiş ünlü ve ünsüz insanların hikayelerinin yer aldığı film, aynı zamanda farklı umut ve beklentilerin, tutkuların, aşkların süregeldiği bir yaşam öyküsü. “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” filminde oyuncuların canlandırdığı Esnafspor takımı, Türk futbol tarihinin ünlüleri: Tanju Çolak, Rıdvan Dilmen, Cüneyt Tanman, Metin Tekin, Rıza Çalımbay, Ali Gültiken, Ayhan Akbin gibi dönemin ünlü futbolcularının yer aldığı takıma karşı oynuyor.

Ödüller      :

!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali:Best Turkish Director of the Year, People's Choice Award-National Competition, Best Actor-National Competition
SIYAD Turkish Film Critics Association Award:Best Film, Best Screenplay, Best Director, Best Actor


Oyuncular
  • "erkan can'in candan oyunuyla kaleci torba suat'a can verdigi, amator kalmanin hazzi uzerine kurulu 80'ler turkiye panoramasi.*"
  • "sanat yönetmeninin sadece eski blendax şişesini gözümüze sokmayı idrak edebildiği dönen filmi.."
  • "derin çizikleri olanlar için ölene dek ara ara bakılacak lezzetli bir umut filmi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    özeti aşağıda sunulan "türkler mi yapmış" dedirtecek kadar güzel film.
    emeği geçen herkesi tebrik etmek lazım.

    hayat fena halde futbola benzer
    4 doğru pas %90 gol demektir.

    edit: len hakketen düşündüm de...
    sünnet-askerlik-iş-evlilik
    herşey doğru giderse mesele yok..
    olmazsa... hipne hakem!


    (scuba - 10 Aralık 2006 13:58)

  • comment image

    film savas dincel'in (haci) "nerde kalmistik" repligiyle baslar. ayni soru gemide filminin de erkan can'in (kaptan) agzindan dökülen son repligidir. serdar akar 2000 yilinda cektigi bu filmden 99'daki filmi gemide'ye selam etmis sanki

    ayrica erkan can'in (torba suat) dügündeki "bos dükkana kira ödedik" repliginin hemen arkasindan sanki onaymiscasina kopan alkis ve soyunma odasinda beden hocasinin oyuncularini motive edip "hadi kalkin bakalim" demesiyle taraftarlarin ayaga kalktigi kareye atlanmasi da ayrinti seven izleyicinin gönlünü oksar


    (hayri potter - 27 Haziran 2007 13:20)

  • comment image

    filmde torba suatın yağmurlu bir gece sevdiği kızın evinin önüne gelip eline taş alması ve öfkeyle cama değil arkasına dönüp sahaya fırlatması,tabutta rövaşata filminde mahsun süpertitiz in de yine bir gece vakti eline aldığı taşı kahveye değil denize fırlatmasıyla aynı duygu yoğunluğuna sahiptir. zira ikiside sevdiklerine kıyamamış ve hınçlarını hayattan almayı yeğlemişlerdir. bu sebele de taşlarını hayatlarını anlamlandırdıkları denize ve futbol sahasına attıklarını düşündürten pek güzel film.


    (varmiyokmu - 1 Ocak 2008 13:23)

  • comment image

    hamamdaki kavga sahnesi de ayrı komedi, ayrı trajedi olan harika film.

    --- spoiler ---
    suat serkan'a büyük kin duymaktadır. ne yapsam ne yapsam derken gider, serkan'ın blendax şampuanını alır, eline boca eder.

    serkan: oha! o kadar dökülür mü lan?
    suat: sana ne lan! saç benim diil mi?
    serkan: saç seninse şampuan da benim! torba!
    suat: sikerim seni de şampuanını daa! sen kime torba diyosun lan!

    der ve serkan'a girişir. ancak eli şampuanlı olduğu için serkan'ı bir türlü tutamaz, sürekli eli kayar, sonunda da tekme atayım derken ayağını mermere vurur. kavga çıkarmayı bile beceremez. daha bir acırsınız torba suat'a. sonunda o kazansın istersiniz ama olmaz. belki de hiç olmayacaktır.
    ---
    spoiler ---


    (yerli mal - 23 Aralık 2008 13:33)

  • comment image

    amatör ruhlu futbolun endüstriyel futbola karşı mücadelesini, semt insanlarının yaşadığı duygusal sarsıntıları işleyerek anlatan serdar akar kültü. sokağın dilini başarıyla kullanan akar, dar alanda kısa paslaşmalar için belirlediği oyunculuk kadrosuyla turnayı gözünden vurmuştur. oynadığı her rolün hakkını mükemmel bir performansla veren, gemide'nin kült adamı erkan can, tutunamayan karakter kaleci torba suat'a çok yakışmış, müjde ar aynur rolünde sanatını konuşturmuş, rahmetli savaş dinçel çizdiği hacı tablosuyla karizma dersi vermiştir. zengin futbol patronu rolünde cem ismiyle karşımıza çıkan uğur polat, 80 sonrası gelişen kontrolsüz liberalizme dayalı, vahşi kapitalizmin temsil ettiği tüm negatif değerleri, harika bir performansla sunmuştur. yardımcı kadın oyuncu olarak, torba suat'ın kavuşamadığı sevgilisi rolünde şahnaz çakıralp, nurten rolünün hakkını fazlasıyla vermiştir. amatör ruhlu mahalle futbolu endüstriyel futbola karşı savaşırken, hacı'nın aynur'a karşı hissettiği kronik tutku, kanserli zamana karşı mücadele etmektedir. semt kütürünü, umutları, dar sokakların ara paslarına gizlenmiş semt çocuklarının isyanını, mahalle maçlarının iki taştan kale arkasına gizlenen hayallerini, hep yakışıklı çocuklar tarafından tavlanan kızların, torba suat'ların ruhunda açtığı kapanmayan yaraları, kaybolup giden semt dayanışmasını, arkadaşlığı ve komşuluğu bu kadar naif bir kurguyla anlatabilmek büyük başarıdır.

    film izleyiciye; mahalle maçlarının ruhunu, esnafspor gibi amatör takımların futbol oynayabilmek için gösterdiği çabayı, çağın değişen koşullarına ayak uydurmaya çalışan semt insanlarının umut dolu hikayesini anlatırken arka plana eleştiriyi yerleştirir. artık nostalji olarak değer kazanan geçmiş zaman güzelliklerinin, mutlu olmak için tek geçer akçe olarak paranın ölçüt olmadığı devirlerin, vandalist kapitalizmin yıkıcılığı karşısında düştüğü durumu işler, bu durumun eleştirisini yapar. futbolda zamana yenilmiştir. devir değişmiş, ruhuyla top oynayan amatörlerin nesilden nesile aktarılan güzel futbol hikayeleri yerini mafyatik oluşumların sermayesiyle kurulan takımların başarı öykülerine bırakmıştır. mahalle arasında efsaneleşmiş amatör futbolcuların naif öyküleri değersizleşmiştir. film; endüstriyel futbolun saldırısı karşısında ortaya çıkan bu değersizlik ortamını, tüm karakterleri derinlemesine inceleyerek, kalpleri acıtan bir üslupla sunar. küçük şeylerle mutlu olabilen büyük yürekli insanların hikayesidir dar alanda kısa paslaşmalar. hayat; maddi manevi tüm engellerini, topa falsolu vurarak, ters köşeden sunmuştur esnafspor'un semtine. torba suat hayattan yediği golün acısını maçta çıkarmak ister. iyi bir takımları vardır ve tüm imkansızlıklara rağmen ayakta kalmak için mücadele ederler. hayatın fena halde futbola benzediğini bilen bu insanlar, ters köşeden yedikleri gollere üzülmek yerine, ayağa kalkıp beraberlik golünü atmak için mücadeleyi sürdürürler. aşklar, işler, hayaller, özlemler, umutlar, sevilen kadına hiç ulaşmamış mektuplar, asla kavuşulamayacak bir sevda uğruna sigarayla tüketilen ciğerler kalır esnafspor'dan geriye ama futbol onlara asla ihanet etmez.

    --- spoiler ---
    mahalle maçları kültünün tüm figürleri vardır filmde. her mahalle takımının olmazsa olmazı lakap sahibi futbolcular. suat, kıvırcık, lango, mercimek, ateş, onbaşı, alağaçlı, paşa, boncuk, selçuk, niyazi, turgay, semtin sevilesi siması bilge kişi, tecrübeli abi hacı, takımın yaşaması için müdadele eden semt esnafı, parasızlıktan dikilemeyen formalar, brezilya milli takımı'na özenerek seçilen sarı-yeşil formalar, antremanları izleyen semt fırlamaları, pencere kenarından futbolcuları izleyip çeyiz hayalleri kuran genç kızlar, top peşinde koşan çocuğunun bir baltaya sap olamayacağını düşünen babalar, mahalle delileri, berduşlar, kahvehane esnafı, fedakar fırıncı, semt için deplasman yollarında taşları yiyip kafası gözü yarılan tribün çocukları, hacıya sevdalı kalbini yaralanmış ruhuna gömen seks işçisi aynur abla. iki duble rakı eşliğinde, kanserli zamana inat tüketilen paket paket sigaraya gömer hayallerini hacı. çok sevdiği aynur'u görmek yetiyordur ona. yanında kalmak ister kalamaz. gitmek ister yine kendini aşkının kapısında bulur. aynur kirlenen bedeninden uzak tutmak ister hacı'yı. semtin kaldırımlarına gömdükleri, konuşulması yasak, hissedilmesi sevap, zamana yenik kırgın bir aşktır yaşadıkları. hacı; sevdiğini takım arkadaşına, yeni transfere, yakışıklı topçu serkan'a kaptıran torba suat'ı teselli eder. suat gerçeği bilir, hacı'nın çektiği acıyı görür ama konuşmaz. kendi acısını yaşar, nurten'e asla ulaşmayan aşk mektuplarının üzerine döktüğü gözyaşlarıyla.

    esnafspor her maçtan mağlubiyetle dönerken çare semt lisesinde beden öğretmeni olarak çalışan çetin'den yardım istemektir. esnafspor umutla yaşar. çetin hoca takıma faydalı olur. mücadele bırakılmaz. inadına futbol oynar semt insanları. kazanmak veya kaybetmek faktörünü unutarak futbol oynamak kendilerini özgürleştirdiği için, futbol oynayarak mutlu oldukları için oynarlar. endüstri karşısında amatör futbollarını yaşatmak için giyerler brezilya milli takımından özenip diktirdikleri formaları. sahalardan çekilseler bile dar sokakların kaldırımlarında devam eder oyun. hacı giderken miras bırakır esnafsporu semte. semt namusu beller esnafsporu. torba suat nurten'i kalbine gömer. esnafspor yaşamalıdır ve nesilden nesile aktarılan bir futbol öyküsü olarak kazınmalıdır semtin kaldırımlarına. torba suat bayrağı taşır artık. dizleri taştan kalelere düşmekten kabuk bağlamış çocuklara, ''hayat fena halde futbola benzer'' mottolu antreman metodlarını öğretir.
    ---
    spoiler ---

    tüm bunlar olurken futbol asla sadece futbol olmayan gerçek yüzüyle kırık sevdaların tek umududur. terkedip gitmez, uzaklaşmaz, nazlı bir sevgili gibi kavuşulmayı bekler futbol. yaralı kalpler esnafspor için dua eder gece gündüz, güzel bir gol, güzel bir çalım, güzel bir kurtarış için açılır eller gökyüzüne.


    (kent yorgunu - 26 Nisan 2009 19:35)

  • comment image

    derin çizikleri olanlar için ölene dek ara ara bakılacak lezzetli bir umut filmi.


    (deep - 6 Mayıs 2009 02:09)

  • comment image

    filmin senaristi önder çakar'ın, kendi takımı olan beşiktaş için daha önceleri şu sözleri ettiği öğrenildiğinde, filmin vermek istediği mesaj ve o mahalle takımındaki amatör ruh çok daha iyi anlaşılabiliyor.

    “ben çocukken beşiktaş bizim semtimizin takımıydı. sanki hep birlikte sahaya giderdik de, aramızdan en iyi olan on bir kişi formaları giyip sahaya çıkardı. biz de tribünden onları desteklerdik. takımın yıldızları, gündelik hayatta sokakta, çarşıda, kahvede gördüğümüz ağabeylerdi. kazanmak-kaybetmek ikinci plandaydı. beşiktaş, bizim semtin takımı değil artık. elimizden aldılar.”

    (bkz: #10487329)


    (her seyden anlar o - 19 Eylül 2010 04:20)

  • comment image

    --- spoiler ---

    "bak koçum, belli olmuyo ama benim bi tek kulağımın arkası kaldı.

    artık acı çekmekten ve çektirmekten zevk almamayı öğrendim.

    sevgililer! bizim olanlar ya da olmayanlar. hepsi iz bırakır.

    bu izler, şimdi seninki gibi, çok derinini çiziyor. hepsi kalır.

    ama inan, yeni izler de olacak.

    yaşlıları düşün,

    sanki her şeyi bilirlermiş gibilerdir,

    ama öyle değil.

    ne kadar acı çekersen çek, şunu hiç unutma:

    çizilecek bir yer hep vardır. ve çizecek bir yer.

    ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya,

    ya da resim olurlar senin gibi kazına kazına."

    ---
    spoiler ---

    erkan can ve savaş dinçel'in bir arada yardırdığı muhteşem film.


    (adriana go go go diyen adam - 8 Ağustos 2011 04:16)

  • comment image

    pek sesi soluğu çıkmamış ama benim gözümde sesi soluğu çok çıkmış birçok filime beş basar bir türk filimidir. erkan can'ın gerçek oyunculuk yeteneğini görme şansı bulduğumuz, rafet el roman'ın oyunculuğunun ise kendi gibi odundan bozma olduğu gayet seyirlik bir film.


    (elinherifi - 29 Mayıs 2003 18:14)

  • comment image

    --- spoiler ---

    yazdığı aşk mektuplarına karşılık alamayınca "okuması yazması mı yok lan bu kızın acaba?" diye düşünen karakterler var bu filmde. düşündükçe gülmekten bayılıyorum. mektuba cevap gelmiyorsa tabii ki okuma yazma bilmiyordur suatcığım. ya ne olacağıdı?

    ---
    spoiler ---


    (jerrida - 23 Ağustos 2012 20:53)

  • comment image

    hayat futbola fena halde benzer.futbol sahsi beceri gerektirir ama aslinda ayakla oynanan bir spordur.ayni zamanda toplu halde oynanan bir oyundur. dort dogru pas, %90 goldur.hayat da oyle degil mi?...(sicacik bir replik)


    (paranoiac - 2 Nisan 2001 02:09)

  • comment image

    torba suatın camdan bakan kızlara şov yapan serkanı engellemek için kaleye geçtiği ve serkan tarafından iplenmediği sahne feci şekilde komik bir enstantanedir.ve sürekli dendiği gibi
    "hayat futbola benzer...fena halde."


    (peperuhi - 20 Eylül 2004 21:10)

  • comment image

    hayatta hep kaybedip tutunamayan torba suatın az da olsa kaale alındığı bir topluluğa nasıl bağlandığını da gösterir aslında. "beni çok derin kazıdılar be abi..ama altından sarı yeşil* çıktı" demesi adamı fena yapar.


    (peperuhi - 1 Aralık 2004 00:01)

  • comment image

    ucuz aci edebiyatı ya da zorlama komedi kullanmadan, sizi gozlerinizde iki tomurcuk parildarken gulumsetebilen bir film. rastgele bir sokakta, herhangi bir zamanda cekilmis bir fotograf gibi, oyle gercek.


    (cameo - 1 Aralık 2004 00:09)

  • comment image

    --- spoiler ---
    torba suat: niye böyle oldu be abi? ben çok sevmiştim be abi. o kadar mektup gönderdim insan bir cevap yazar. benim günahım ne be abi?

    hacı: bak koçum! belli olmuyor ama benim bir tek kulağımın arkası kaldı. artık acı çekmekten ve acı çektirmekten zevk almamayı öğrendim. sevgililer...heh! bizim olanlar ya da olmayanlar... hepsi iz bırakır. bu izler şimdi seninki gibi çok derinini çiziyor. hepsi kalır! ama inan yeni izler de olacak. yaşlıları düşün... sanki her şeyi bilirlermiş gibidirler. ama öyle değil. heh!.. ne kadar acı çekersen çek şunu hiç unutma; çizilecek bir yer hep vardır ve çizecek bir yer... ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya, ya da resim olurlar senin gibi; kazına kazına.

    torba suat: beni çok derin kazıdılar abi... ama altından sarı yeşil çıktı hehe!...
    ---
    spoiler ---


    (peperuhi - 4 Şubat 2005 17:03)

  • comment image

    --- spoiler ---
    en sevdiğim, aklımda kalan sahneleri şöyledir bu süper filmin.

    -ilk olarak giriş sahnesi olan çamurda futbol, fahir atakoğlu'nun müzikleriyle birleşince tadından yenmez bir görüntü oluşturmuştur. hele sonraki sahnenin hacı hoca'nın * gemide göndermesi olan lafı "nerde kalmıştık?" ile başlaması filmi, giriş sahnesi en iyi filmlerden biri yapmaktadır gözümde.
    -suat'ın *' mektup yazdığı her sahne, "ay ışığım"
    -serkan * mercimek'e * şut çekerken kaleye suat * geçince şut çekmemesi çok anlamlı bir sahne
    -tabi ki hamam'da ki kavga sahnesi. (bkz: blendax)
    -bir geçiş sahnesi olarak suat kaledeyken ve yağmur yağarken, üzerine atılan onlarca top.
    -türk sinema sahnesinin en vurucu sahnelerinden hacı'yla suat'in konuşması. ressamlar, resim olanlar, çizenler ve çizilenler üstüne.
    -baştan sona düğün sahnesi, özellikle (bkz: kapalı dükkana kira ödemişiz) ve halay sahnesi ve suat'ın devin özgür çınar'la dans sahnesi
    -ve şöhretler karmasıyla maç, rıdvan'in doksandan dönen şutu
    -ve hacı'nın ölümü, suat'ın isyanı
    -ve son sahne, mahallede futbol, hacı'nın yerine geçen, zaten kaderi de ona benzeyen suat ve "hayat fena halde futbola benzer, dört doğru pas yüzde doksan gol olur." "hayat fena halde futbola benzer, kişisel beceriniz olsa da iyi bir takımınız yoksa mantarlarlısınız." "değişmez"
    ---
    spoiler ---


    (gioberg - 5 Şubat 2006 18:40)

  • comment image

    --- spoiler ---
    filmin en can alıcı sahnesi olan, serkan'ın nurten'le evleneceğini öğrendikten sonra aynur'a giden torba suat'la hacı'nın konuşması. sonrasında ise hacı'yla aynur'un konuşması:

    hacı:naber torba?

    suat:sen mi geldin hacı abi?

    h:benim

    s:(ağlamaya başlar) niye böyle oldu be abi? (hıçkırır) ben çok sevmiştim be abi, o kadar mektup gönderdim,insan bi cevap yazar. benim günahım ne abi?

    h: bak koçum,belli olmuyor ama benim bir tek kulağımın arkası kaldı. artık acı çekmekten ve acı çektirmekten
    zevk almamayı öğrendim. sevgililer -heh- bizim olanlar ve olmayanlar hepsi iz bırakır. bu izler şimdi seninki gibi çok derinini çiziyor. hepsi kalır. ama inan yeni izlerde olucak, yaşlıları düşün sanki herşeyi bilirlermiş gibidirler ama öyle değil. ne kadar acı çekersen çek şunu hiç unutma çizilecek bi yer hep vardır ve çizecek bi yer. (müzik girer) ressam olur bazıları başkalarının kalbini kazıya kazıya ya da resim olurlar senin gibi kazına kazına.

    s: beni çok derin kazıdılar abi ama altından sarı yeşil çıktı, he he.

    h:he he he.

    s: sen demiştin ya abi,hani sonbaharda dağlarla çamların arasında görünen yaprakları sararan çınar ağaçlarına bakıp, işte bizim takım demiştin. işte bizim takım o abi.

    h:evet, bizim takım, hep yeşil kalan çamlar ve hep sararan çınarlar. hayatta torba,(torba'nın başını tutar) yeşil kalmakta var
    sararmakta. dağın rengi bunlar dağın rengi....neyse, serkan senin takım arkadaşın, nurten de artık ya
    yengen ya da bacın. o artık yok, belki de hiç yoktu. hadi sil gözlerini,bu kadar diyet yeter.

    s:(hıçkırır) evet abi, o artık yenge, bende kaleci. kaleci torba suat. (kalkar,çıkar)

    (aynur gelir)

    a:konuşmanı özlemişim

    h:senin için kelimelerim bitti. sen bitirdin.

    a:sen yanlış yaptın hacı, olacak iş değildi bizimkisi,anlamadın.

    h:biliyorum,bazen seninleyken bile böyle düşünürdüm. anlamadığımı düşünürdüm. kendi elimle seni
    kaybettiğimi. o zaman ölmek gelmişti içimden, geberip gitmek. bu aralar yine oluyor ama kimse yok ki,kimi kaybediyorum? niye hâla böyleyim,bilmiyorum.(kalkar,kapıya gelir)

    a:dur. biraz daha konuşalım. aslında bunları özlüyorum.

    h:seni diyemiyorsun di mi? seni özledim demiyorsun. her zaman kraliçelik peşindesin. hep ulaşılmazsın. halbuki ben o kadar çok şeyi özledim ki unutuyorum bazen,artık fark etmez diyorum. dünya artık böyle benim için; sen yoksun, yoktun zaten. bunu niye yapıyorsun? aklımı karıştırıyosun. bu iş bitmedi mi ha? 5 yılımı senin için harcamadım mı? ben yapamam, hem senle hem sensiz olamam. ne yapalım? ben böyleyim. ben gidiyorum.(çıkar, aynur rakısını içer. ekran kararır.)
    ---
    spoiler ---

    ek olarak: (bkz: copy paste degil alinteri)


    (gioberg - 17 Şubat 2006 22:21)

Yorum Kaynak Link : dar alanda kısa paslaşmalar