• ""yiyorlar eti büyütüyorlar götü " sözüyle akıllarda yer etmiş film"
  • "filmin tema müziği lambadadır."
  • "nuri bilge ceylan'ın "izleyenler benim anlattıklarımdan fazlasını anladı" diye bahsettiği film"
  • "emin amcanın götü tutuşmuş bir şekilde bisiklet sürme sahnesi takdire şayandır. o yaşta o performans."
  • "icerdigi bunaltiyi gercekten yasatan, ama o bahar yagmurunu da sinema salonuna yagdirabilen basyapit"
  • "ana fikri "kadastro geçmeyen yerde köy senedi muteberdir" olan, yavaş ama sıkmayan , güzel bir nuri bilge ceylan filmi."
  • "gittim.. gördüm.. sinema denen şeyden heyecan duyan herkese tavsiye ediyorum.. başyapıt..."
  • "basroldeki yonetmen muzaffer'in cektigi film kasaba'dir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    sıkılmak bi yana, deli gibi huzur buldum ben bu filmde..

    n. bilge ceylan'ın izlediğim üçüncü filmi oldu (uzak ve iklimler'den sonra). günün birinde ben de yönetmen olmaya kalkarsam ben de kendi sülalemi oynatacağım anasını satim filmimde şeklinde bir karar almama vesile oldu bir de. şöyle bir mantık kurmaya çalıştım empati yapınca, ki filmde de değinilmiş..

    el (aka. yabancı) yerine, huyunu suyunu bildiğim kendi insanıma daha rahat anlatırım derdimi. şunu şöyle yap dendiğinde alınıp, kapris yapıp tasını tarağını toplamamalı oyuncu dediğin. nazın geçebilmeli.
    o nedenle gıpta ettim ceylan ailesine. o nasıl bir babadır!!* bizim mahalleden fırlamış da beyaz perdeye çıkıvermiş misali.. doğal ötesi..

    gelelim filme. olay örgüsünden ziyade, mekandan bahsetmek isterim ama..

    yenice'yi yakın bir geçmişte keşfettim ben. daha önceleri çanakkale'yi gezmişliğim, kaz dağlarında kalmışlığım olsa da yenice ile pek (hiç) alakam olmamıştı. adını bile duymamıştım.

    sonra bir şekilde yolumuz düştü. güzel bir bahar günüydü. karadeniz'den sonra yeşil renginin güzelliğine burada vuruldum ben. ağaçlar hışır hışırdı. baraj gölü ise çarşaf misali dümdüz. geniş sokaklarında insana rastlamak pek mümkün olmasa da rengarenk çiçekli bahçeler kanıtıydı hayatın. büyük depremde çoğunluğu göçük altında kalmış, buruk hayatlar...

    kurutulmak üzere balkonlara kırmızı biber, mısır, patlıcan asılmıştı.

    derken bir fırtına koptu, bardaktan boşanırcasına başladı deli bir yağmur!.. kendimizi zor attık evlerin içine. kışın epey sert geçtiğini, ellerim birden buz kesince anladım. ondan, kömürlük tepeleme odun istifleriyle doluydu.

    soba yanmaya başladı. sonra.. ekşi mayadan yapılmış yuvarlak ekmeğin tadına doyamadan yollara düştük yine..
    bir daha da gidemedim yenice'ye.

    ve yine yeniden mayıs sıkıntısı'nda rastladım. eski bir dostu görmüşcesine sevindim. aynı sokaklar, depremin ardından devlet tarafından yaptırılan en fazla iki katlı evler, yepyeni bir hayat; yenice, ev yapımı ürünlerin satıldığı halk pazarı, hala daha 80'lerin modası dandik elektronik saatlerin bulunabildiği kırtasiye, kurutulmuş biberler, şivelerine hasta olduğum yenice insanı..

    film değil sanki. n. bilge, gizli bir kamera yerleştirmiş bu küçük beldenin muhtelif yerlerine ve insanlar hayatlarına devam etmişler gibi.

    filmi neredeyse sabaha karşı izlediğimden, bittiğinde ayakta alkışlama gibi bir lüksüm olamadı. ama şimdi telafi edebilirim sanırım bu eksiği..

    abi okuyorsan en kıyağından bi helal olsun diyorum sana!
    ge bakem, bi alnından öpem!!

    not: ve elbet, yenice'ye bayram ziyaretine giderken hayatını kaybetmiş olan filmin başrol oyuncusu mehmet emin toprak'ı rahmetle anıyorum.. son günlerde bir festivale döndürdüğüm gönlümün tüm ödüllerini veriyorum filme, nuri bilge'ye ve kendisine...


    (charmofsmyrna - 9 Ocak 2009 13:59)

  • comment image

    nbc filmleri izlemeyi uzun süre erteleyen ve başlangıcı koza ile yaparak daralan bir kişinin utanmasına sebep olan filmdir. nbc bu filmin sonunda ayakta alkışlanır. oyuncular ayrı ayrı harikadır ama minik ali apayrı bir yerdedir, izlerken insan ali'yi kucaklamak, sarıp sarmalamak ister.


    (darth vaders wife - 15 Ocak 2009 09:43)

  • comment image

    fotoğraf tadında görüntülerle bezeli nuri bilge ceylan filmi. hakikaten sıkıntı hissediyorsunuz ama film kötü olduğu için değil. karakterlerin sıkıntılarını bire bir hissetmenizi sağladığı için.
    doğallık var, mucizeler yok bu filmde. oyuncuları da ayrı ayrı kutlamak lazım.
    --- spoiler ---
    emin amcanın kadastro memurlarını 20 yıldır beklemesi, onlar geldiğinde mutlaka orda olması gerektiğini tekrarlaması, bir günlüğüne kasabadan ayrıldığında gelmeleri ise murphy kanunlarının devrede olduğunu hatırlatır.
    ---
    spoiler ---


    (glorious - 17 Ocak 2009 23:59)

  • comment image

    --- spoiler ---
    bir filmi sevmek için çok anlamlı ya da derin diyaloglara ihtiyaç olmadığını gösteren nuri bilge ceylan filmi. zaten izlerken en çok diyalogların bu kadar doğal olduğunu görmek insanı rahat hissettiriyor. muzaffer'in anne ve babasının gece yarısı uyanıp konuşmaları mesela annesinin:'' gene enlemesine dönmüş yorgan, boylamasına örtüyorum enlemesine dönüyor.'' gibi. ya da bir görüntüden bir çok şey hissetme durumu, muzaffer babasının tarlada çalışırken izlediğinde rüzgarın masadaki kağıtların sayfalarını çevirmesi, ağaçların sesleri filmin atmosferine girmenize neden oluyor. mesela bir çocuğun müzikli saat almak için bunu çok isterken bile hileye başvurmama masumiyetini görüyorsunuz. emin amcanın sıkıntısı var ve film boyunca onun azmini takdir ediyorsunuz, sıkılmadan dinliyorsunuz anlattıklarını ne olacağını merak ediyorsunuz. köy halkından dedelerin ve ninelerin doğal olan diyaloglarının, manzaranın tadını çıkarırken insana sıkıntıdan çok zevk veren film.
    ---
    spoiler ---


    (remembrance - 1 Aralık 2011 01:32)

  • comment image

    izlediğim en gerçekçi film diyebilirim. bu kadar harika anne-babadan, nuri bilge ceylan gibi harika bir çocuk çıkması beklenmeliymiş zaten, bunu anladım.

    --- spoiler ---

    annenin yumurta macerasında çocuğa takındığı tavrı, kaç anne çocuğuna uyguluyor ki?

    -bugün ali'yi gördüm.. sen mi verdin o yumurtayı ya taşı diye çocuğa?
    -hıhım.. taşısın; biraz sorumluluk öğrensin.
    -taşıyamaz onu o..
    -taşıyamaz da.. taşıyamiycek biz de biliyoz.

    ---
    spoiler ---

    hadi annesini geçtim, babası zaten ayrı bir sevimli. 80 yaşında da olsa çalışmayı bilir. emek vermeyi bilir.. bilmez öyle düzenbazlık..

    --- spoiler ---

    -yorulmadın mı baba ya? daha bi de odun mu kıracaksın?
    -bunları parçalayıverem şurda.
    -dur yardım edeyim sana biraz...
    -değmez ya değmez bitti..
    -dur dur.
    -ver ver..

    ---
    spoiler ---

    filmi benim açımdan daha önemli, daha gerçekçi kılan temel noktalardan biri de: n.c. ceylan'ın babasının, bizim dedelerimizden izler taşımasıdır... ben mesela, ne zaman memlekete büyükbabamı ziyarete gitsem, o'nu videoya çekmek isterken; n.b. ceylan'ın, babasıyla yaşadığı şu diyaloğun benzerini, kendi büyükbabamla muhakkak yaşarım:

    --- spoiler ---

    -ne o yauv? film mi çekiyosun? filmler bu küççük makineyle mi çekiliyo böyle?
    -yok baba daha büyükleriyle..
    -daha büyükleri mi?
    -bunlar küçükleri...
    -şu ağaçların güzelliğine bak yauv.. devlet bunları kesmeye teşvik ediyo..

    ---
    spoiler ---

    bir diğer etkileyici sahne de: muzaffer'in, şehirde yanında çalıştırma sözü verdiği akrabasının tırt çıktığını anladığı an, kendi sözünün geçerliliğini yitirdiğini (vazgeçtiğini) akrabasına net bir şekilde anlatmayı başarmış olmasıdır. muzaffer, kıvırmak yerine, dürüst olup; akrabasıyla konuşmayı seçmiştir. boş vaadlerde bulunmadan...

    konuşmanın en etkileyici (ders veren) bölümü ise; muzaffer'in yaptığı tüm nazik red imalarına rağmen, istenmediğini anlamayan akrabasının yüzüne (istemeyerek de olsa) gerçekleri tokat gibi çarptığı andır ki; bunu başarabilen insan epey az.

    --- spoiler ---

    -istanbul da senin bildiğin gibi değil... tuvaletin penceresinden ancak bir parça gökyüzü görürsün. karanlık evler seni bekler. bir sürü şey yani, zorluğu vardır. sen bunları öyle..
    -ne tuvaletin penceresi beya? canavar gibi teras var sende? terastan bir şey görmüyo musun sen?
    -sen benim terasta oturduğumu nerden biliyosun?
    -bilmez miyim. gittik ya geçenlerde..
    -yalancı! benim oturduğum yer orası, ama sen nerde oturacaksın?
    -canım ben de öyle bi yer bulurum allah allaaah..
    -ooo.. o öyle kolay değil... kirası ne kadar haberin var mı?
    -kirası mirası.. biz de eskisini buluruz..
    -yok. sen en iyisi burda kal. hıyar tarlasında çalışsan sana yeter.

    (bkz: tokat gibi cevaplar)

    ---
    spoiler ---


    (bfm - 23 Aralık 2011 00:16)

  • comment image

    bir filmin nitelikli sayılabilmesi için oyuncularının tabiri caizse "rol kesmesinin" ve diyaloglarının ille de ağdalı cümlelerden oluşmasının şart olmadığını ve küçük bütçeyle de yapılabildiğinin kanıtı film. bu kadar doğal ve sıcak bir film izlediğimi hatırlamıyorum. ayrıca, adının ön yargı yaratmaması dileğiyle herkesin görmesini önerdiğim film.


    (ironick - 5 Haziran 2003 14:45)

  • comment image

    film bir ara filmi. kasaba’nin cekim öyküsü, uzak’ın hazırlandığı pişirildiği film. istanbul'da yaşayan yönetmenin film çekmek için dogdugu yere dönmesi, bu dönüşe fazla anlama yüklemeye çalişsa da bazen fazla anlam ifade etmemesine oda şaşirir . yumurta taşıyan aliyi kendisine benzetir. bu benzetiş çoçukluğa dönme, o sakinliğe kavuşma isteğidir. ama o sakinlik çok uzaklardadır artık zaman kavramı yoktur, zaman kavramini yalanla satin almak gerekir. çoçuga telkini de bu yöndedir. ama çoçuk yalan söylemektense beklemeyi yeğler. "sark beklemenin yeridir" demişti ahmet hamdi tanpınar huzur romanında. yönetmenin babası, kadostrocuları beklemektedir. yönetmen muzaffer "boşuna bekliyorsun 3-4 ayda bitmez bu iş" der. baba; "3-4 ay nedir ki, ben 20 yıldır bekliyorum".

    20 yıl bir kadostrocuyu beklemek, bir müzikli saat için 40 gün yumurta taşımak, kasabadan kaçabilmek için 3 yıldır üniversite sonuçlarını beklemek. taşra nostaljidir, taşra kaçıştır, temiz hava, bol gökyüzü, cırcır böcegini dinlemektir. ama orada yaşayanlar için hayat böyle geçip gidiyordur. şehirden gelenler için geçiçi huzur bölgesidir, herşeyine özenirler, alternatif tatil programlarina konur, dvd den seyredilen bir film sonrasi, bir akdeniz köyünde domates yerleştirmek hayalleri kurulur, ardindan gelecek home-cinema sohbetine geçişten önce.

    mayis sikintisi, şehirlinin sikintisidir aslinda.


    (haslama cay - 9 Ocak 2004 11:57)

  • comment image

    çehov'un öykülerini andıran, zaten yönetmen nuri bilge ceylan'ın da çehov'a adadığı, böyle de sinema olur dedirten, yüksek bütçeli hollywood filmlerinin %99undan bir kaç gömlek üstün olan. türk sineması, hatta belki de dünya sineması için dönüm noktası olan, her karesinde komşumuzdan, ananemizden, dedemizden, arkadaşımızdan, sevgilimizden, kendimizden bir şeyler bulabileceğimiz bizden bir film.


    (turna - 30 Mayıs 2004 00:16)

  • comment image

    film çekmek isteyen ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle filmde yakın çevresindeki insanları oynatmak isteyen bir yönetmen ve yakın çevresindekilerin bu süre içinde başlarından geçenleri son derece naif bir anlatımla konu edinen film.


    (konor - 19 Haziran 2001 19:37)

  • comment image

    ... yönetmeni nuri bilge ceylan'ın neredeyse tüm ailesine rol verdiği, çanakkale'nin küçük bir kasabasında geçmesi ve özellikle annesi ile babasının şivesi nedeniyle seyircilerin bazı dialogları hiç anlamamasına yol açacak kadar gerçekçi, çocuk gözüyle hayatı nefis yansıtmayı başarmış, saf, sakin, abartısız, lezazet deposu bir türk filmi.


    (deli - 19 Eylül 2001 22:51)

  • comment image

    yarın (10 aralık) vizyona girecek kasabanın ynetmeni nuri bilge ceylan'ın yeni filmi..
    filmin (bkz: kiarostiami) yi andırdığı söyleniyor.. andırması bile iyi film olduğuna delildir... zaten ben bir başyapıt bekliyorum..


    (gimeno - 9 Aralık 1999 23:07)

  • comment image

    baba uzun zamandır görmediği şehirde yaşayan sinemacı oğlunun yaptığı bu sürpriz karşısında minnetini göstermek içinmidir, oğlunun yaptığı işle ilgisi bulunmadığından çektiği vicdan azabından mıdır bilinmez oğluyla muhabbet ederken hep çekeceği filmden ve bu iş için kullandığı el kamerasından behasetme ihtiyacı duyar.. ve izleyiciler bunun sonucunda filmde yaran replikler tecrübe ederler..

    -filmler bunlarla mı çekiliyo muzaffer
    -yok baba bunlarla deneme çekimleri yapıyoruz

    -ne o ya film mi çekiyosun filmler bu küçük makinelerle mi çekiliyo be
    -yok baba daha büyükleriyle

    -cık cık cık.. neler yapıyolar ya.. filmler bunlar la mı çekiliyor muzaffer
    -...hı hı.. evet..

    (bkz: muzafferin bittiği an)


    (tomjoad - 2 Nisan 2005 15:56)

Yorum Kaynak Link : mayıs sıkıntısı