Mia aioniotita kai mia mera (~ Sonsuzluk ve bir gün) ' Filminin Konusu : Alexander, edebiyat çevrelerince tanınan, bilinen ve sevilen usta bir yazardır. Aniden yakalandığı kurtuluşu olmayan bir hastalık, tüm hayatını gözden geçirmesine sebebiyet verecektir. Artık Alexander içine gömüldüğü bu sahil kenarındaki evi bir kenara bırakarak yeniden hayata atılmak durumundadır. Edindiği ve ediniyor olduğu tecrübelerin iç içe geçeceği bir serüvene atılır. Geçmişi hatırladıkça kendini yeniler ve kimliğini hatırlamaya başlar. Alexander, kendi ölümünün döşeğinde, yeni bir kimlik kazanmaktadır. Yunanistan'ın çıkardığı en büyük yönetmenlerden biri olan Theodoros Angelopoulos'un bol ödüllü filmi Sonsuzluk ve Bir Gün, yarıştığı sene Altın Palmiye ödülünü de kucaklamayı başarmıştı. Filmin halen karşımıza çıkan müzikleri de sinema tarihinde iz bırakmışlardı.
Ödüller :
Topio stin omihli(1988)(8,0-5708)
O thiasos(1976)(8,0-2926)
Trilogia: To livadi pou dakryzei(2004)(7,9-3832)
Taxidi sta Kythira(1984)(7,8-1872)
To vlemma tou Odyssea(1995)(7,6-5438)
O Megalexandros(1982)(7,6-681)
Oi kynigoi(1977)(7,6-598)
To meteoro vima tou pelargou(1991)(7,5-1721)
O melissokomos(1987)(7,4-1769)
Anaparastasi(1977)(7,4-953)
Meres tou '36(1976)(6,9-777)
Trilogia II: I skoni tou hronou(2009)(6,7-1418)
Cannes Film Festivali : "Prize of the Ecumenical Jury"
Cannes Film Festivali : "Palme d'Or"
ölmüs karisinin mektubunu okuken adamin disari ciktiginda flash back olmasi ve kadinin genc haline ragmen adamin hali degismiyor. yarim bir hayal sanki. verandaya cikis ani ve kadini orada disarida gorme ani cok etkileyiciydi.
(mir - 5 Mart 2002 10:45)
hayat denilen şeyin ufak ayrıntılarda yattığını ve bu ufak ayrıntıların mutsuzluk ya da tam tersi duygulara sebep olduğunu anlatan masalsı bir film. eleni karaindrounun muhteşem güzellikteki soundtrackı ile ("to a death friend" ve "eternity and a day" şarkıları) tek kelimeyle dünya klasikleri arasında yerini almıştır bu film. çekim adına söylenebilecek tek eleştiri panoromatik kamera hareketleri içine yapıştırılan zoomlar. 70'li yılların filmlerinden kalma bu çevrinmeler göze biraz batıyor. ancak filmin genel kurgusu ve anlatısı içinde eleştiriler pek de inandırıcı gelmiyor çünkü sinema sanatının doruk noktasında artık "bi susup izlemek" lazım gelir ki bu film de buna en iyi örneklerden biridir.. son olarak otobüs sahnesine dikkat.. modern bir masal görünümündeki bu sahne ancak bu denli gerçekçi bir dille ifade edilebilirdi.
(brecht - 25 Mayıs 2002 00:07)
izlediğim tüm filmler arasında izlerken en çok ağladığım film. evde yalnız olmak ve akşamın çöküyor olması mıydı bunun sebebi, yoksa fimin olağanüstü müziğiyle de desteklenen büyülü havası mı, bilemiyorum.
(tinuviel - 1 Ocak 2003 14:58)
(bkz: theo angelopulos)filmdeki replik tam olarak şöyleydi-yarın ne kadar diye bir soru sormuştum anna hatırladın mı?-sonsuzluk ve birgün kadar...-duyamadım?-sonsuzluk ve bir gün kadar...
(stinkfist - 2 Temmuz 2000 01:19)
filmi hatırlayınca yine gözlerim doldu. bir film bu kadar mı güzel olur ya*
(tinuviel - 24 Ocak 2003 14:49)
theo angelopoulos kendisi ile yapılan bir konuşmada sonsuzluk ve bir gün'e işaret ederek; "bir insan yaşamak için bir tek günü kaldığını bilirse ne yapar? sanırım yaşamınıı gözden geçirir... bazen birisiyle birlikte iken yaşarken yaptığımız işe kendimizi öylesine kaptırırız ki, yanımızdakinin farkına bile vararnayız. aradan zamarı geçer ve bir de bakarız ki, daha iyi yaşama, daha iyi sevme fırsatını kaçırmışızdır. ...filmin kahramanı alexander, yaşamı tanımlamak için o kadar çok zaman harcadı ki, kendisi yaşayamadı." t. angelopoulos'tan bu sözleri duyunca "yaşamın anlamını yaşamın kendisinden çok sevmenin" bir suç olduğunu söyleyen dostoyevski anımsanmadan geçilmiyor...
(remedios - 23 Mart 2003 02:16)
theo angelopoulosun 1998 cannes film festivalinde altin palmiye ödülü kazanan filmi.
(melissaki - 26 Mart 2003 13:40)
bir ruyayi yasarsiniz film boyunca.ruyalar ve hayallerin filmidir . her sahnesi bir fotograf karesidir gibidir.film uzun belki biraz ama dusunsenize ruyalar hep kisadir ve en guzel yerinde uyanirsiniz . film suresi kadar da olsa ruyalarinizi uzun uzun yasarsiniz...
(keanu - 2 Temmuz 2003 19:41)
hollywood-sevmez, "yabanci film, yabanci film" diye cirpinan bir amerikali arkadasimi bu filme goturmustum. filmden sonra, dayak yiyecektim.. "amerikali iste, ne anlar sinemadan falan?" diyemedim, zira ben de en az onun kadar sikilmis, "eh be guzelim!" demistim. zaten ulisin bakisi filminde de sinemada uyuyakalmistim, laf aramizda..*ama muzikler guzeldi, allah icin.. eleni karaindrou iyidir zaten..*
(willy van der kerkhoff - 2 Temmuz 2003 19:50)
muhteşem bir film olmasa da,insanı alıp götüren bir yanı var,izlerken başka bir şeyle ilgilenme ihtiyacı duymadıysanız başarılı bir filmdir..filmde yer yer çok uzun planlar kullanılmış olması tür'ün hayranı olmayan birine çok sıkıcı gelebilir,zira tarkovsky filmleri de aynı özellikleriyle ünlüdür.alxander yarın hiç olmayacakmış gibi yaşamaya karar verir son saatlerinde ama gece bitip gün doğduğunda değil bir gün sonsuzluğun bile yetmeyeceğini anlar pişmanlıklara..saatlerce trafik ışığında arabayla bekleyip yüzlerce kez yeşil yanmasına rağmen saatler sonra kırmızı da geçmesi en çok aklımda kalan sahne oldu.
(broken - 16 Temmuz 2003 09:41)
selanikte geçen film.
(cosmic girl - 22 Eylül 2003 14:15)
pek çok kişinin tersine, müziklerini ilk dinlediğimde de sevmediğim, hatta giderek sıkıcı bulduğum film.
(meander - 22 Eylül 2003 14:26)
film muzigini dinlerken tek hissedilenin huzun oldugu anlamlı laf butunu,birgun anlardan sonsuzluk da birgunden olusur.
(kuinirozi - 25 Eylül 2003 09:50)
(bkz: sonsuzluk ve bir gun)
(cubique - 28 Nisan 2001 00:17)
alexander kahramanın ismi, o bir şair. kansere yakalandığını öğreniyor ve çok az bir ömrü kaldığını. selanikte bütün ömrünü geçirdiği sahil kenarındaki evinden uzaklaşmaya ve başka bir yere gitmeye hazırlanıyor.işi yarım, ilişkileri yarım, hayatı yarım, eksik. dehşetle gözleri ardına kadar açık sokaklarda dolaşıyor. film, alexander’ın karısını, annesini ve eski günleri hatırladığı geri dönüşlerle geçirdiği son günü anlatıyor.tesadüfen arnavutluk’tan kaçak gelmiş 10 yaşlarında bir sokak çocuğu ile karşılaşıyor; onunla birlikte geçiriyor bu son günü. çocuk yunanca bilmediğinden, bölük pörçük bir dille acılarını paylaşıyorlar birbirlerinin.o’na , italya’da doğmuş bir eski yunanlı şairden bahsediyor alexander. osmanlı-yunan savaşında annesini rüyasında gören ve onu adasına çağıran ve bu çağrı üzerine yoksulluk, açlık ve savaştan nasibini almış adasına dönen eski şairin hikayesini. bu şair tek kelime yunanca bilmiyor. bir yunanlı olmasına rağmen; kendi adasında olmasına rağmen; kendi insanlarının arasında olmasına rağmen onların dilini bilmiyor, konuşmalarını anlamıyor ve konuşamıyor. bir taraftan savaş sürüyor. herkes bir şeyler yapıyor,herkes özgürlük için elindekiyle avucundakiyle direniyor.bir şair diyor....ne yapabilir ki? özgürlük şiiri yazmak geliyor aklına.içi kavruluyor. bu şiiri yazmalıyım; benim de katkım bu olmalı. ve kelime satın almaya başlıyor. kısa bir süre içinde adada, garip bir şairin kelimelere para verdiği yayılıveriyor. herkes gelip bir kelime satıyor şaire. hikaye bu işte.filmin sonunda, alexander çoktan ölmüş karısına bir soru soruyor. bir deniz kıyısındalar, yağmur yağıyor ve dans ediyorlar. alexander hastaneye yatıp yatmamak arasında bir ikilem geçiriyor o son gününde: tedavi olmak veya olmamak. o sahile geldiğinde, karısını görür görmez kararını veriyor; yatmayacağım anna diyor, yanına geliyorum. bir gün ama anna diyor, bir gün ne kadar sürer? yo hayır....yarın.....yarın ne kadar sürer? anna cevap veriyorsonsuzluk ve bir gün kadar.
(paramakash - 30 Kasım 2003 13:12)
"sonsuzluk ve bir gunu gec olmadan izle bebegim, o film benim ve senin" dedi babam, aglattı beni. ustume bi duygu sindi, agır bi duygu, yarısındayım, yavas yavas izleyecegim o filmi.
(she cries - 27 Şubat 2004 01:21)
yunanlı üstad the angeleopulos'un yeni başyapıtı..-yarın ne kadar sürer alexander?-sonsuzluk ve bir gün kadar...
(gimeno - 20 Aralık 1999 23:54)
hiç olmazsa filmin müzikleri bi kez olsun dinlenmeli... (bkz: hastasiyim)
(redhouse - 4 Temmuz 2001 15:09)
theo angelopulos'un 11. filmi. bir yolculuk filmi ulisin bakisinda tum balkanlari asan yonetmen a.'nın yerine bu kez ozan a. aliyor: alexander. ve ozan, kavafis'in yarım kalmis ithaka'sını tamamlamaya calisiyor. yolculuk boyunca zaman kavrami yok oluyor ve; "yarin ne kadar sürer alexander ?" sorusunun cevabı"sozsuzluk ve bir gun" oluyor.
(laos - 5 Kasım 2001 14:14)
yorgos arvanitis in düşsel görüntüleri ve eleni karaindrou nun müziği ile de akılda kalan büyülü film. bu sefer bruno ganz yarım kalmış bir şiirin (bkz: solomos) peşine düşüyor, kendi yaşayamadığı zamanların geri dönüşlerinde.(bkz: eleni karaindrou)
(ile - 23 Kasım 2001 08:59)
Yorum Kaynak Link : mia aioniotita kai mia mera