Yol(1982)(8,2-10802)
Umut(1985)(8,2-2720)
Duvar(1983)(8,0-3316)
Baba(1971)(7,7-578)
Sürgün(1976)(7,5-37)
Zavallilar(1975)(7,5-425)
Endise(1974)(7,4-329)
Arkadas(1974)(7,1-1101)
Yol: The Full Version(2017)(6,7-106)
kendinde var olmadığı sürece bir başkası ile beraber kurulması güç olan oluşum.
(ozu - 20 Aralık 2006 01:11)
fertility hollis'e göre, kaos denilen bir olgu aslında hiç var olmadığından mütevellit var olandır.."sadece düzenler var, düzenlerin üstünde düzenler, diğer düzenleri etkileyen düzenler var. düzenlerin içinde gizlenen düzenler ve düzen içinde düzenler var.." "kaos dediğimiz şey aslında henüz tanımadığımız düzenlerden ibaret. tesadüfler henüz çözümleyemediğimiz düzenlerden ibaret. anlamadığımız şeye saçma diyoruz. okuyamadığımız şeye laf salatası diyoruz." *
(bezdim - 16 Şubat 2008 17:56)
bülent ecevit yanlış hatırlamıyorsam dediği.."bu düzen değişecek " lafına yurdum vatandaşının :-düzen halinden memnun düzülen ne zaman değişecek...diye verdiği cevap tam bir kapak olmuştur.işte düzen budur.
(necrophagist - 1 Haziran 2008 00:03)
"mesele, aradığını anında bulup bulmama meselesidir. görselliğin önemi yoktur." diyerek senelerce kendimi ana-baba ittifakına karşı savunmuşluğum vardır.ama hiç yediler mi? yemediler..bense hala kendimi kandırmaya devam ediyorum. şöyle ki;*mesele, aradığını anında bulup bulmama meselesidir. sütyenin çekmecenin kenarından sarkıyorsa, siktiret.. en azından nerde, onu biliyorsun..bırak yaprak şeklindeki küpelerin kaybolsun, geri bulursan hala senindir..
(venusteki limon agaci - 30 Aralık 2010 11:11)
şirazenin uslu durmasıdır.
(anouschka - 29 Ocak 2013 22:34)
nasıl işlediğine dair trajikomik ve gerçek bir hikaye;"meşhur operasyon:argo'nun bir sahnesinde, ajan ben affleck binbir kahramanlıkla tahran havaalanına ulaştırdığı yurttaşı amerikalılarla güvenliğe takılır. iranlılar bırakacak mı, bırakmayacak mı diye seyirciye gerilimin doruğu yaşatılmaya çalışılır. ne de olsa, işlerin keyfiyetle yürüdüğü, birine sırf memleketinden dolayı ayrımcılık yapılan yerdir o uzak ortadoğu.operasyon:argo'nun topladığı ödüllere oscar'ı da eklemesine kesin gözüyle bakıldığı günlerde, bir başka aday yönetmenin havaalanında alıkonduğu, haberlere konu oldu. kendisi ortadoğu'nun en "uzak" yeri filistin'den geliyordu, türkiye üzerinden. aynı törende belgesel dalında yarışmak üzere yönetmen emad burnat'tan, los angeles havaalanında ülkeye geliş sebebini "ispatlanması" istendi, yoksa ailesiyle birlikte türkiye'ye geri gönderilmekle tehdit edildi. burnat'ın yönetmen michael moore'u araması, onun araya girip başka sorumlularla görüşmesi sonucu amerikan yetkilileri aday yönetmenin ülkeye girmesinde sakınca olmayacağına ikna oldu. moore'un twitter'a taşıdığı yorumu "görünüşe göre göçmenlik ve gümrük yetkilileri bir filistinlinin nasıl aday olabileceğini anlamamıştı" şeklinde. burnat ise, çocuklarının yüzünde o ifadeyi sıkça gördüğünü söylüyor; "ne de olsa batı şeria'da yaşayan her filistinli çocuk kadar kimlik kontrollerinin ve sorgulamaların aşağılamasına alışıklar."" * *
(dolls - 14 Mart 2013 21:14)
tertip...dağınık bir odada yaşanmışlık vardır düzeni severdin al işte (bkz: mehmet çerezcioğlu)
(sebze - 23 Mayıs 2001 14:32)
dünyanın belki de en hızlı yozlaşan olgusu düzen. yaşamsal aygıtları olarak bürokrasi ve zor zaten yozlaşmanın, çürümenin membası durumunda, yapıyı sürdürmek için kullanılması kaçınılmaz ama çevresine verdikleri tahribat ve tahakküm karakterleriyle ile affedilemez bir nitelik taşımakta.hatta, belki de yapısı gereği, daha kurulduğu anda yozlaşmasını da beraberinde getiriyor ve(ya) kuruluşunun teorik olması dolasıyla darbelenerek şekillendirilmesini zorunlu kılıyor.bu anlamda kurulmuş ve kendisini zorunluluklar üzerinden tarif etmiş olan yapıyı yıkmak ve düzeni her daim yeniden-kurulur konumda kılmak, doğruluk adına zorunlu hale geliyor. ama bu yıkıcılığın da kendi düzenini oluşturma tehlikesine karşı kendi içinde aynı yıkıcılığı sürdürmesi ve özgün yıkım biçimleri geliştirmesi zorunlu; daha doğrusu, yıkıcılığın "demokratik" kılınması ve yıkım biçimlerinin kamusal düzlemde "doğrudan" belirlenmesi gibi gayretlerle doğruya ulaşma çabasında yanlışa düşmeye engel olunmalı.ve fakat, bir de "galileo sendromu" olarak adlandırabileceğimiz ve tarihte pek çok örneğini görebileceğimiz, doğru olana ulaşmanın, çoğunluğun düzen tarafından maruz kaldığı fikri ya da koşullandırma ve güce dayalı belirlenme ile de ilişkili olarak doğru kabul edebileceklerinin yanlış olabilmesi, daha da ya da doğruya ulaşma imkanına azınlığın, belli durumlarda sadece bir kişinin varması söz konusu olduğunda, düzeni o kişinin çoğunluğun onayına rağmen yıkması yükümlülüğü var. buna karşın o kişinin doğru kabul ettiğinin yanlış olması olasılığı da mevcut.daha da uzatabiliriz ama gerçekliği konusunda ısrarcı olabileceğimiz şu: düzen dediğimiz, akışkan tarih içerisindeki uzun ya da kısa, ama kesinlikle geçici olarak katılaşmış bir yapı ve belki de en önemlisi, "düzen=iyi" kavramsallaştırması bir densizlikten ibaret.
(el fikir - 8 Mayıs 2014 05:01)
duzenin degismeyen iki ogesi duzen ve duzulendir.
(tomsuk - 27 Temmuz 2004 21:34)
eğer göçebe bir ruha sahip değilseniz tatilde en çok özlenen şeylerden biri oluyor. kafanızı çevirdiğiniz yerde bavullar, içinden çıkmış buruşuk giysiler, sandalye arkalarına asılmış kıyafetler, yerde sürünen kirliler, daha da kötüsü temizler...işte bunları görmek insanı sinirlendirebiliyor farkında olmadan ve ev gözünüzde tütmeye başlıyor açık açık hissetmeseniz de.bir de öğrendiğim kadarıyla bu özlem yaşlandıkça daha çok artıp, bir gece olsun başka yerde kalmayı işkenceye dönüştürebiliyor imiş, aman dikkat.
(rhea - 2 Eylül 2005 01:44)
Yorum Kaynak Link : düzen