The Good Thief (~ A jó rabló) ' Filminin Konusu : Eroin ve kumar bağımlısı Bob,Fransa'nın Nice kentinde yaşayan ve yaşlanmakta olan Amerikalı bir hırsızdır.Bob'un hareketsiz hayatı,günün birinde ''muabbet tellalından'' kaçan Anna adlı bir kadınla tanışınca dramatik bir şekilde değişir.
Mona Lisa(1986)(7,4-11544)
Breakfast on Pluto(2006)(7,3-19594)
The Crying Game(1992)(7,3-46734)
Michael Collins(1996)(7,2-27557)
The Butcher Boy(1998)(7,2-8646)
The End of the Affair(1999)(7,1-19803)
Ondine(2010)(6,8-18967)
The Brave One(2007)(6,8-55340)
The Miracle(1991)(6,7-586)
The Company of Wolves(1984)(6,7-13572)
Angel(1982)(6,4-650)
In Dreams(1999)(5,5-11655)
tüm filmografisini hatmetmiş biri olarak diyebilirim ki, farklı bir neil jordan filmidir. özellikle filmin karakterleri basit ve sadedir, tıpkı amaçları gibi. bu ise, sadık neil jordan takipçileri için alışılmadık bir durum. buna rağmen film, örneğin bir travesti karakteri barındırıyor oluşu gibi, bazı alışageldiğimiz neil jordan üslubundan tamamen yoksun da sayılmaz. ayrıca yapıt, "işler çok kötü giderken bile şansın bir anda dönebilir" temasını hiç de fena işlememiştir.
(lali berte - 17 Mart 2010 04:08)
(bkz: a thousand kisses deep)
(kagittan kaplan - 21 Ekim 2010 22:42)
bob le flambeur bile yeteri kadar kötü ve overrated bir filmken, kimsenin bu filmin nasıl olduğunu tahmin etmekte pek zorlanmayacağı bir film. ayrıca imdb puanı 6.6'ymış, bana kalırsa bob le flambeur'ün de böyle olmalıydı, garip bir moda yaratılmış filmin çevresinde. bob le flambeur için 1955 yılında variety en iyi yorumu yapmış sanırım "lacks the suspense, characterization and deft direction of the predecessor "rififi."
(sanal hayvan - 20 Aralık 2011 23:25)
bir zamanlar alkol bağımlılığı yüzünden gözden düşen nick nolte'nin uyuşturucu ve alkol bağımlısı eski bir hırsızı, kariyerini büyük ve kazançlı bir soygunla noktalamak isteyen -ve çoğu soygun filminde olduğu üzere- işin ehli bir ekip toparlayan bob karakterini canlandırdığı film.biraz gene hackman'lı "heist"e,biraz da "ocean's eleven"a benzer sahneleri vardır. ama filmin göz atmaya değer yönlerinden başlıcası, çoğunlukla kamera arkasında olan emir kusturica'nın bu filmde kamera önünde oluşudur; yani oyuncu(luk)lar hatırına seyredilebilir olan filmlerdendir.filmin müzikleri elliot goldenthal imzalıdır.
(martin jacques mystere - 26 Aralık 2011 22:24)
neil jordanin daha abdde pek taze gosterime giren nick nolteli ve egzotik ismi zor yazilanlardan bir aktrisli filmi. 1955'te cekilen fransiz filmi bob le flambeurin modern bir remake'iymis film, ve hatta o kadar film afisi yoluyla tav olmam bir filme desem de, her yerde onume cikan afisini pek begendim, cok ozel bir afis degil ama sigara icen kadin siluetinin nick noltenin yuzune dissolve etmesi su siralar herseyden etkilenen gonlumu pek etkilemis durumda. zaten elde interview with the vampire ve the crying game gibi bir filmografisi olan bir yonetmen var, gormeli.
(stella - 16 Nisan 2003 21:08)
tür içinde fazla bir deği$ikliğe yönelmeyen neil jordan filmi. her $ey hemen hemen her zamanki gibi. ustaca, temiz bir görüntü i$çiliği, iyi oyunculuklar ve de lafı uzatmasına rağmen iyi bir yönetmene sahip bu film. bu arada izleyeni filmden sıkılmadan ve onu severek salondan uğurladığı da bir gerçek. filmde vladimir'i canlandıran emir kusturica'nın performansı da görümeye değer. hele bir gitar çalı$ı var ki pek bir yakı$mı$ eline. ayrıca tüm bunların dı$ında filmi görmek için yegane zorunlu sebeplerden biride; (bkz: nino kukhanidze)
(lem - 18 Nisan 2003 12:10)
yirmi ikinci uluslararasi istanbul film festivali kapsamında izledik beğendik hele ki sonlarına doğru canlandı, eğlendik ama tekrar tekrar izlenebilite yaratmadı bu film bende..özellikle ralph fiennes, emir kusturica süprizleri ekranı şenlendiriyor..
(marlin - 19 Nisan 2003 11:19)
gayet akıcı anlatımı ve temposu ile tam izlenesi bir fiml. tanıdık yüzler ve iyi oyunculuk filmde belirleyici. ayrıca film müziklerindeki rai etkisi de filmi türü içinde biraz olsun farklılaştırıyor. festivalin, 'iyi ki görmüşüm' filmlerinden biri daha...
(dikakana bey - 27 Nisan 2003 02:59)
neil jordan 'ın kariyerine ve filmografisine elle tutulur bir getirisi olmayan, neden yaptığı bile anlaşılamayan filmi. jean pierre melville'in bob le flambeur'ünün yeniden çevrimidir, pek gerekli değildir.
(kaktus - 8 Haziran 2005 11:49)
melville'in orjinalini izlemek isteyip bulamamış bir vatan evladı, bu toprağın çocuğu olarak, the good thief'i içim rahat, gönlüm ferah izledim. zira yönetmen neil jordan efendi bir adam, nick nolte'nin ise kötü filmi yok gibi birşey. ha noldu izleyince, ona gelelim. çok güzel oldu evvela. sadece bob le flambeur mü bilmem, ben bindokuzyüzeli sonları ile altmışlarda yapılmış birçok fransız filmini hatırladım. ekran durdurmalı, bilmemneli saykodelik kurgusu, noir atmosferi, müzikleri, femme fatal ordan oraya uçmuş bir şekilde yürürken onu takip eden kaygan kamerası falanı feşmekanı, karanlık yönleri abartılı şans faktörüyle iyimserleştirilmiş hikayesi, bunlar güzel şeyler dedim. piyangodan para çıkmış gibi sevindim filmi kiraladığım kütüphaneye geri götürürken, dolu getirip boş götürdüm veya tam tersi gibi bişey oldu.
(caponsever - 22 Eylül 2005 21:05)
bir yaklaşım vardır; mesele akan karalerin arasından kaçan bir kıvılcımsa, gökyüzü bir anlık dalgınlıkla görevini unutursa; izleyen takip ettiğidir. the good thief'o tür "iyi olamayan" boğukluğun filmi. çünkü sana verilen görev zor aslında: nick nolte'den gözünü ayırma...bu tarz filmlerde yıllar sonra akılda kalan, bir çatışma sahnesi, bir manzara veya jenerik değildir. oyuncunun böldüğü karelerden birleşmeye razı kalan saniyeler seni avlar r.e.m evresinin son karanlığında. plak durur, sigara yeniden yakılmak üzere söner.peter sarsgaard-shattered glasspaul giamatti-sidewaysbilly bob thornton-the man who wasn't there...tiyatroda tekrarlanamayacak ilişkilendirmelerdir bunlar. duraksamaları, yakın planlı yıkımları sinemaya hastır...the good thief'de ki nolte'de öyle sakindir işte...cebinde eroin iğnesi, ağzında sigarası, zihninde düşüncesi, cohen dumanı ile süt kutusuna iliştirilmiş bir kayıp ilanıdır artık o: "i’m turning tricks, i’m getting fixed, i’m back on boogie street." içiniz yenilir. kabusa düşürülmüşsünüzdür ceza sahasında...filmi izleyemezsiniz.
(bad astronaut - 30 Aralık 2005 22:07)
cok guzel muzikleri olan film. misal (bkz: boogie street)
(hirondelle - 11 Temmuz 2006 10:53)
Yorum Kaynak Link : the good thief