Anatomie de l'enfer (~ Cehennemin anatomisi - Romans 2) ' Filminin Konusu : Genç ve güzel bir kadın, gittiği gece kulübünde yakışıklı gay bir adam ile tanışır. Aralarında küçük bir anlaşma yaparlar. Adamın kadın vücudundan tiksintisini keşfetmek için ona para ödeyecektir. Kadının deniz kıyısındaki gözlerden uzak evine giderler ve adam olabilecek en özel şekilde inceler kadını. Sanatsal erotik filmleriyle tanınan Fransız kadın yönetmen Catherine Breillat'tan, kadınsı tutkular, erkeksi güç ve karmaşık heteroseksüel duyguların cesur görseller eşliğinde sunulduğu bir yapım. Filmin başrolündeki dünyanın en ünlü erkek porno yıldızlarından Rocco Siffredi, ilk uzun metraj sanatsal filmiyle dikkat çekiyor.
Brève traversée(2001)(6,8-1638)
À ma soeur!(2001)(6,5-10085)
Intimacy(2001)(6,2-10307)
Antares(2004)(6,1-2679)
Pola X(1999)(5,8-4016)
Sex Is Comedy(2002)(5,6-2679)
Les anges exterminateurs(2006)(5,4-2893)
Une vraie jeune fille(2000)(5,3-3559)
Romance(1999)(5,3-9832)
Now & Later(2011)(5,2-1228)
9 Songs(2005)(4,8-20086)
All About Anna(2005)(4,4-1826)
alıntılar:"neden insanlar bir araya gelince içmeyi severler biliyor musun? çünkü o zaman herkesin bir şeyler sakladığını öğrenemezsin.""sonsuza kadar kucaklamak dünyadaki en önemli kavram mı? ta ki yok olana dek.""nefreti anlayamazsın, insanlara güç verir."
(parsons project - 6 Ocak 2020 20:05)
ketrin bireiya nın kılavuz yardımıyla izlenmesi gereken derin erotik filmi.. film "bu film sadece yönetmenin bakış açısının nasıl olduğunu göstermek için kadınların özel anlarının taklitlerini içerir. gercek olaylara falan dayanmamaktadır " diyerek başlar .. bütünden ziyade içerdiği semboller nedeniyle sahne sahne incelenmesi gerekir.. catherine dvd de bulunan röportajında, filmin bir gay club ta başlamasının spontane geliştiğine, belli bir kasıt aramadığını söyler, fakat yaptım oldu işte demez, gay club ta başlamasının işlevi kadın ın ve erkeğin birbirinden tamamen farklı iki tür olduğunu desteklemesidir.. erkeklerin halihazırdaki toplum düzeninde zaten birbirleriyle oldukça fazla vakit gecirmelerini anlayamadığını, bu işte bi bit yeniği olduğunu söyler, sonra güler hatta ..ama manyak kadın amira nın orda işi ne sorusuna ne röp. te ne de filmde cevap yoktur.. ilk kadın ve ilk erkeği sembolize eder bu ikisi, o yüzden rocco nun biseksüel olması doğal karşılanmalıdır, kadınsa yalnız bi bakiredir ve ölmek istemektedir çünki daha bulamamıştır kendisine dostça yaklaşacak erkeği .. ama bulduğu erkekten de tokadı yer tanışır tanışmaz, dominant erkek mi aramaktaydı kadın yoksa tam tersini mi muallakta kalırız .. film eski model erkeğin yeni bir erkeğe doğru giden inisiyasyonunu konu alır aslında.. bu rocco ya 4 geceye mal olur, ve rocco yenilmiş bi erkek olarak kadını yok eder sonunda .. kadının yok olması hikayenin soyut yanını desteklemeye yarar, erkeğin inisiyasyonu sonunda kadının ölmesi normal karşılanmalıdır.. filmdeki iç açıcı sahneler hep bilinen ve üstünkörü gecilen özel anlardır.. kadına değerini ve yüceliğini veren anlardır breillat nın deyişiyle.. bunları göstermek hep bildiğimizi sandığımız şeylerin aslında daha bilmediğimiz şeyler olduğunu anlatma ihtiyacıdır ve şarttır aslında, kadına yaklaşabilmek için .. adet kanı içmek her iki türün birbirlerine duyduğu saygının sembolik anlatımından başka bişi değildir, keza göte giren 3 dişli kazma da kadını aynı anda hem soyut bir varlığa dönüştürür, hem deniz tanrısı neptün ün aracılığıyla su ya bağlar, hem de şeytanın elinde tuttuğu nesne olması itibariyle erkeğin pes edişi silahları bırakışı anlamına gelir ..erkek de şeytan oluyor alenen tabi .. sonraki sahnede kan içmenin geleneksel anlamından hareketle beraber adet kanını içerek saygı dolu bi arkadaşlığa yelken açıyolar zaten .. catherine insanların bu sahneyi yanlış yorumlamasını tüketim kültürüne ve "lipton" a bağlıyor, ilk akla gelenin çay içmek olması ne kadar sürreal hakkaten, haklı kadın valla.. öte yandan filmde çıplak olan genelde kadın oluyor .. çıplaklık filmde güçsüzlük-zayıflık- savunmasızlık olarak kodlanıyor .. erkeğin o takım elbise (ki onun bile burjuvaziyi çağrıştırması hoş tabi) ile çırılçıplak kadına doğru gelmesi , erkeğin güçlü, kadının güçsüz olduğu gibi bi yargıya ulaştırsa da izleyeni, bu iki cins arasında zayıf olanın daha güçlü olduğu gerçeğini yadsımamak gerekiyor .. zira güçlü ve zayıf arasındaki mücadele fiziksel bir mücadele olamaz ( olsa ne yazar ayrıca), kadın zayıflığının üstünü farklı yetileriyle dolduruyor -zeka ya da şehvet gibi- erkekte ise bu yok .. erkek hala uygarlaşamamış gibi, daha insan olamamış ve penisle dünyaya gelmenin avantaj olduğunu düşünüyor, doğurabilme yetisinin olmadığını farkedemeden.. doğuramadıkları için sadece varolanla yetinmek zorunda kaldıklarından yakınıyor filmde rocco zaten.. bu yönüyle de bir kuyruk acısı var erkekte kadına yönelik .. diğer yandan filmde dini semboller de gırla,.. çarmıha gerilmiş isa tam sevişirken göze çarpıyor ya da boyunda asılı haç ... bu da aşkınlığın ilahi gücün cinsel ilişki yoluyla elde edilebileceği düşüncesinden kaynaklanıyor .. sevişmenin zevk dışında gözden açan asıl yönünün, bu ilahi aşkın güce temas olduğunu söylüyor breillat.. seks insanın varoluşuyla ortaya çıkan bişi olarak, bireyin kendini özel hissetmesine de yol açıyor o orgazmik anda, bu da ilahi bi güce bağlanıyor işte (platonik bi aşk aslında burda bahsi gecen bana göre, eidos a tek yol erotik bi aşk diyodu platon hatırlarsan).. o özel anda (tıpkı diğerleri gibi) erkek ve kadın aşkınlaşıyor artık, zevkten de öte varlığın bilincine varmaya ilişkin bi an bu .. bu sebeple dini semboller (zaten filmde ilk kadın ve ilk erkek (adam ve `eve) olunca) o kadar sık kullanılmış yani.. film breillat nın pornokrasi adlı romanından uyarlama. romanda erkek ölürken burda kadın ölüyor mesela .. çünki lafta feminist olmak kolay diyor, iş uygulamaya gelince her iki cinsin de kutsallığı anlaşılıyor . pornokrasi de aslında; kadının fikir ve diğer yollarla erkeği elde etmesi ve elinde oynatması, yönetimi arka plandan ele gecirmesi sonucu ortaya çıkan yönetim oluyor .. mesela burada vajayna ve delik çevresine çizilen ruj erkeğin kadın (günümüzde) üzerindeki hakimiyetini vurguluyor.. kadınların ruj sürmesindeki mantığı erkekler belirliyor zira.. zaten güzel olan kadını, erkek abuk subuk hatta soytarı gibi boyayarak (filmde) (tüm dudaklarını) sembolik olarak kadının erkeğin görsel nesnesi olduğunu söylüyor breillat .. kendinde değil yani dizginleri .. sürmeyin lan ruj muj , diyor ..şöyle bi baktığında aslında 4 gece nin ne kadar berrak bir kadın-erkek mücadelesi ve barışı olduğunu görüyosun aslında.. erkeğin barda arkadaşına "bi karı siktim süperdi valla" şeklinde başından geçenleri ayıca anlattıktan ve "sopa lazım sopa" dedikten sonra kadını denize atması da yine manidar geliyor düşününce.. sanki tek bi erkeğin değişmesinin bi boka yaramaması gibi, bunun sürekli bir mücadeleye dönüşmesi gibi .. laf lafı açıyor gibi görünüyo filmden bahsederken, bunların çoğunu catherine breillat kendisi söylüyor ve filmin feminist bi film olmadığını ve öyle bi ithamın haksızlık olacağını da ekliyor hatta .. ki bence de değil.. gayet düzeyli, eleştiren, sorgulayan, nesnel ve cüretkar bi film diyebiliriz mesela.. isteyen konulu porno ya da entel pornosu da der ama "bu film de böyle bi filmmiş" yani diyip bi anlar bi farkına varır ne dediğini yönetmenin .. o yeter zaten .,
(ditriell - 22 Eylül 2007 06:00)
simgesel olacağım, çok şey anlatacağım derdi ile, imge içinde boğulup derdini anlatmayı başaramamış film. akıllarda tek kalan tamponun sallama çay şeklinde kullanımıdır.
(misericord - 31 Ocak 2014 04:58)
catherine breillat'ın başka bir filmi. öteki romance x idi hatırlarsak..yirmi üçüncü uluslararası istanbul film festivali kapsamında bu versiyonu çıkmış piyasaya. buyrun konusu:karakteristik kararlı ve cesur bakış açısıyla, catherine breillat cinsellik, arzu ve erkek kadın ilişkisiyle ilgili araştırmalarında sınırları zorluyor. cinsellik ve insan vücudu üzerine saf, irkiltici, felsefi ve genelde sürrealist bir inceleme ... insanların tıklım tıkış doldurduğu ama hiç tanışmadığı, tekno müziğinin fiziksel ihtiyaçları arttırdığı mekânlarda, eşcinsel adamlar dans etmekte, sallanmakta, erkek vücutlarının temel sıvıları tütsü gibi birbirine karışmaktadır. o ise, nefes kesici kadar güzel olsa bile, burada kimsenin fark etmediği bir kız’dır. bir tuvalette, bileklerini tıraş bıçağıyla keser. kanla birleşen iki ince paralel çizgi. böyle tanışırlar. adam kadınlardan hoşlanmaz. kız ona, kendisinin “seyredilemeyecek yerlerini” seyretmesi için para ödeyeceğini söyler. “sana pahalıya patlar” diye yanıtlar adam. kız da “ödeyeceğim” der. dört gece boyunca, hiçliğin ortasındaki bir tepenin üstündeki, giriş merdivenleri dört sütunla desteklenmiş bir evde buluşurlar. dört gece süren bir karşılaşmada adama karşı kadın. çünkü kadınların müstehcenliği adamların gözlerinde şekillenir. sözü edilemeyenle karşı karşıya gelmek için, gösterilemiyeni, sır olanı keşfetmek için dört gece. fiziksel çıplaklık ruhun çıplaklığına sızdığında, farkındalık ortaya çıkar. mahrem olanlar söyleyecek söz bulamamanıza neden olan en son tabudur ...
(decafeinee - 30 Mart 2004 02:05)
entel pornosu ya da felsefik porno olarak nitelendirilebilir sanırım bu film.
(le upreux - 19 Nisan 2004 01:34)
insanoğlunun ne kadar çirkin olduğunu bir kez daha düşündürtmüş, kah mide bulandırmış, kah güldürmüş, yine de arada hoş repliklerin olduğu filmdi.onda regli kanı içildi, hatunun orasına burasına bi şeyler sokuldu buna tepkisiz kalan seyirci, hatun tuvaletten çıkarken elini yıkamadı diye iğrendi.*
(queasiness - 13 Mayıs 2004 15:48)
erkeğin bakışı önünde kadınlığının "derinlik"lerini keşfeden, keşfettiren bir kadın ve ona bakan erkeğin kadın cinselliği ile olan sorunları; denizin köpükleri, isa heykeli ve arada geçen "derin" laflara saşmamak gerekir böyle bir durumda. kadın yapabilenlerin kendisine yaşattıklarından bahsediyor, adam kendisi için bir mengeneyi andıran ve sıkışıp kalma korkusuyla yapamadığı, penisini işlevsiz kılan vajinaya saygı ve merakla (bir çocuk gibi) yaklaşıyor ve penetrasyonun gerçekleşmediği her durumda olduğu gibi bir sürü derin söz, ikili bir sözleşme olan aşk -mistisizmi de eksik değil bu aşkın- çıkıyor ortaya.nymphomaniac'taki durum da buna benziyordu.. benziyor çünkü ikilinin durumu aynı; kendisine yapılanlardan suçluluk/iğrenme içinde bahseden kadın, yapamayan adam. aradaki "derin" öyküler ve slogan niteliğindeki sözler bile aynı. kadınlığın oralarda olmadığını anlamadıkları kesin iki yönetmenin de.
(objet petit a - 16 Temmuz 2014 18:53)
mevzu bahis filmi emulede arattığınızda gelen 3 seçenekten ücününde gay filmi olduğu yapıt. çok sinir bi durum. hele de ücünü de teker teker indirdiyseniz.
(mindhunter - 20 Temmuz 2004 14:59)
(bkz: konulu porno)
(kal ho naa ho - 26 Temmuz 2004 07:06)
ilk kez yedinci uçan süpürge kadın filmleri festivali'nde izlediğimde hiç beğenmediğim ancak vizyona sansürlü olarak girdiğini öğrendiğimde, kesilen sahnelerin neler olduğunu görmek için tekrar izlediğim film. kesilen sahnelerin çokluğunu görünce catherine breillat'ın kadın cinsel organı* ve adet dönemi ile ilgili söylediklerine hak verdiğimi hissettim. hiç bir cinsel içeriği olmayan, olsa olsa mide bulandırıcı olabilecek bir adet kanını içme sahnesini bile kesebiliyorsak, demek ki geçekten kadınların adet döneminden korkuyor ve hiç bir yaralanma olmadan akan bu kandan tiksiniyoruz.filmi keserek tekrar değerlendirmeme neden olan yetkililere de ayrıca şükranlarımı sunuyorum!!!(bkz: yaş sınırı ile gösterime giren filmlerin kesilmesi)
(filmmaker - 1 Ağustos 2004 22:28)
Yorum Kaynak Link : anatomie de l'enfer