Erotik / 27
  • "müziklerini tindersticks in yaptığı bir film."
  • "sartre'in 1960 yilinda yayinlanan ve meshur the wall'i [le mur] da barindiran oyku calismasinin ingilizce adi.(bkz: intimite)"
  • "sonuna kadar izlenmediği zaman porno film muamelesi göreceği kesin filmdir. zaten çoğusu sonunu getirmemiştir."
  • "digiturk'un basini pantolonundan alamayan rtukculerin erotik kanallari kapatmasina misilleme yaparak actigi yeni kusak erotik kanal. bir digeri de touch tv(bkz: yasanin cevresinden dolanmak)**"
  • "romanı türkçede yakınlık adı ile yayınlandı."




Facebook Yorumları
  • comment image

    kitabı ile filmi tamamen farklı olan, kitapta yan karakter ve aslında etkisiz elemanların filmde önplanda çıktığı filmdir.

    bu kitapta çok nadir olarak işlenen bir şey var; bir erkeğin kafasında geçenleri hezeyanlarını/içsesi ile diyaloglarını/korkularını/ yetersizliklerini sizinle paylaşması. zira romanlarda detaylandırılan ve sesleri yüksek sesle duyulan ses çoğu zaman kadınlarıdır. sırf bu anlamda bile önemli bir romandır. ötesinde samimiyeti, kendine bakışı ile sevilesidir. elimde kalemle kimi zaman kadın karaktere jay'in gözünden bakışı ve çoğu zaman jay'in kendine bakışı ile kitaptan cümleleri çizerken buldum.

    ötesinde kitap, karısını ile yakınlık kuramayan ve mutlu olmayan ve karısını mutlu edemeyen bir adamın karısını ve iki çocuğunu terk etmeye hazırlandığı sabahın bir önceki akşamında kendi ile yaptığı ilişkinin ve kendinin özeleştirisi.

    ian mcewan kadar güçlü değil anlatımı; ya da sizi o kadar çok yakalayıp sürüklemiyor ama samimiyeti oldukça benzer.


    (ride - 17 Kasım 2006 21:53)

  • comment image

    erkeğin kadının duygularıyla yüzleşmek, kadınınsa bu durumdan kaçmak istediği ve "i didn't picture you like this." diyerek ilişkideki ilk sözel iletişimle yakınlaşma anını yalnızlaşmaya dönüştürdüğü sahnede erkeğin hayal kırıklığını bastırarak dürüst bir öfkeyle "you didn't picture me like this?! you didn't picture me like this!? i didn't picture you at all!" haykırışıyla akıllara kazınan film.


    (antarktika - 4 Şubat 2008 17:11)

  • comment image

    hanif kureishi'nin bir solukta okunan kısacık öyküsü olmasına karşın, kadın erkek ilişkileri üzerine akılda bir dolu özlü söz bırakan eseri. türkçe'ye yakınlık olarak çevrilmiş ve everest yayınları tarafından basılmıştır. çeviri dost körpe'ye ait olup, hatalar içermektedir. örneğin: "oysa konsantre oluyordum."(syf.41). 'konsantrasyon' yerine 'konsantre' sözcüğü kullanılması gibi.

    "belki de her gün en azından bir tane zaruri sadakatsizlik ya da gerekli ihanet yaşanmalı." (syf.3)
    "mutsuzluğu severseniz, asla arkadaşsız kalmazsınız." (syf.27)


    (somethingstupid - 30 Aralık 2008 19:00)

  • comment image

    filmde en carpici yer, ba$roldeki amcamizin, bir ba$ka arkada$ina iliskisinden bahsederken 'hic konusmuyoruz' seklindeki rahatsizvari ifadesidir. daha sonra birlikte oldugu ba$ka bir kadinin cok konusmasi onu cok rahatsiz etmi$tir. cok ilginc bir denge oldugunu dusunuyorum. mukemmel bir filmdi bence.


    (ulver - 29 Aralık 2002 15:29)

  • comment image

    bir platform olarak bir roman, anlatılmak istenenlerin dökülmesi adına bir filmin sunduğu imkanlardan daha geniş bir portföy sunar. görecelidir tabii, sonuçta yazın dili ve film dili farklı şeylerdir, ama olayların bolluğu, karakterlerin, mekanların çeşitliliği romanda daha kolay kalem oynatılacak saiklerdir. gariptir, intimacy bir roman olarak çok yalnız, çok az olaylı, az karakterli, tamamen jay'e odaklı, bile diyemeyeceğim, açıkçası hanif kureishi gibi çok sevdiğim bir yazardan ummadığım kadar yavan bir roman. kitapta nina bir hayalet handiyse. filmde daha kanlı, kemikli. arkadaşları var tiyatro kulübünden (mesela marianne faithfull), jay abartıp nina'nın kocasıyla bile tanışıyor. kitapta jay'in eşi susan daha belirgin diyeceğim, ki belirgin bile değil, en azından filme göre; filmde sesini duymayız, bileklerini görmeyiz: yok-kadın'dır. bir erkeğin en yakın arkadaşı olarak bir diğer erkek victor filmde de kitapta da neyse ki es geçilmemiş bir karakter. ben derim ki kureishi ya oyun, ya senaryo yazsın, çünkü bu konuda çok yetenekli.


    (velouria - 6 Şubat 2003 06:10)

  • comment image

    edit 2: bu entry'e başlamadan önce haftanın 2 günü tek yaşamak durumunda olduğum güzide şehrimize adadığım bir entry'mi sizlerle paylaşmak isterim: (bkz: kocaeli/@roket adam)

    am, göt, sikiş, pompa, meme, konulu porno. ortalama ekşi sözlük yazarının bu filmden çıkaracağı sonuçları bir önceki cümlemde toparladım ve bitirdim. ha, ben ne oldu ne bitti merak ediyorum derseniz ki deyin, buyrun spoiler'lı aile salonumuza geçelim hemen.

    --- spoiler ---
    altın ayı ödüllü filmimizde, başroldeki eleman karısını ve 2 çocuğunu bilmediğimiz bir sebepten ötürü birden terk etmiş ve 5-6 yıldır hayatını barlarda çalışarak geçirmekte. tek yaşıyor, birkaç iyi arkadaşı var, hayat öylecene giderken, bir kadın çıkıyor ortaya -nereden geliyor bilemiyoruz- ve her çarşamba günü adamın evine geliyor, hiç bir söylemeden seks yapıyorlar ve yine hiç bir diyalog yaşanmadan kadın gidiyor. bu sıradan fuckbuddy ilişkisi, adamın bir gün 'kimdir nedir bu hatun' diye merak edip kurcalamak istemesi üzerine daha da karmaşık bi hal alıyor. filmin özeti bu.

    'kaybedilmiş' hayatları tanımak isterseniz izlenesi bir film, özellikle ikinci yarısından oldukça enteresan sonuçlar çıkarmak mümkün. ilk etapta sürekli adamın kadına aşık olduğunu düşündüm, sonra gördük ki kadın da adama aşık olmuş, fakat kadın evli, evliliğini bitirmek için sebepleri olsa da kafası oldukça karışık olduğundan bunu yapmak yerine paso 'uzun zamandır ilk defa istediği adam' olan baş kahramanımızla yatıyor ve hiç konuşmuyorlar. kadına göre, hayatı artık düzelemeyecek kadar boka sarmış. dolayısıyla konuşmak, diyalog kurmak vesaire yerine, adamı ona bağlayacak asgari ilgiyi veriyor, bu da seks olarak tezahür etmiş. bir nevi ıssız kadın tripleri (bu da çok bayağı bi benzetme oldu gerçi)

    filmden hoşuma giden not alınası birkaç alıntım var elbet. niye bazısı ingilizce diye sormayın, altyazı olayı çok sorunluydu, ingiliz aksanını anlamak ise çok iyi olduğum bi konu değil sanırım.

    -ana kahraman, barda onunla birlikte çalışan eşcinsel arkadaşına mevzuyu anlatınca, herif 'it's not so common when you came across someone which wants the same thing.' cümlesiyle karşısındakine 'tadını çıkar' mesajını veriyor. da, ana kahramanın nasıl bir çıkmazda olduğunun farkında bile değil. aşkın nasıl anlaşılmaz ve 'kişiye özel' olduğu, bilirsiniz. anlatabilirsin, kelimelere dökebilirsin, ama anlamazlar.

    -'you know when you're with someone there's only a very short time when you can really give each other things for free... with neither of you having to ask. because later on all you do is make demands of each other. perhaps the only difference between her and all the rest is that she's asking you for nothing. ' (çok net bi tespit. hiç üstünde konuşmuyorum.)

    -başroldeki abimiz kendini bir partinin içinde buluyor -arada bir şeyler var da kısa kesicem-, sonra gidip oradan rastgele bir hatunla yatmaya karar veriyor. bu sahne çok çarpıcıydı: kadın, adamın üzerinde çırılçıplaktı, fakat hala anlaşılmak, merak edilmek, ilgi görmek için sürekli konuşuyordu, adamın ise o an aklındaki tek şey seksti. hatun evinin dekorasyonundan, kendinden, hayatından bahsediyordu ve o kadar yalnızdı veya 'düşmüş'tü ki, ihtiyacı olan minimum ilgiyi görebilmek için seks vaad etmesine rağmen halen kimsenin umrunda değildi.

    -her gece buraya gelirdi ve gözlerini bana dikerdi. ve hemen aklınca diğer adamla kıyaslamaya başlardı. ve gerçekten senin açından 'o' mutludur, önceden de ve şimdi de. diyor ana kahraman, sonra karşıda, her çarşamba seviştiği kadının kocası aniden 'bence akşamları eve geliyorsa önemli değildir' diyor ki, insanların ilişkiye ve sevgililiğe olan bakış açılarının farklılıklarını tekrar düşünmek zorunda kalıyorsunuz.

    -'6-7 yıldır bu barda çalışıyorum ve bir şeyler bulmayı bekliyorum. başlarda çekici gibiydi fakat sıkışıp kaldım buraya' diyor başroldeki abimiz ve ona tekrar tekrar hak veriyorum. gece hayatı, sıradan insanları bile çılgınca içine çekerken, kaybedecek hiç bir şeyi olmayanları emip, sömürüyor. tecrübe etmiş olanlarınız illa ki vardır.

    -filmin sonunda, kazık yiyen koca rolündeki adamın 'sana inanmayı bir dakika olsun bırakmadım, gençlik hayallerini, aptal fantezilerini gerçekleştirmene destek oldum, bense bir aptal gibi gün be gün taksicilik yaptım' şeklindeki çıkışına cevaben, 'biliyor musun, şaşırmadım bile, tanıştığımız günü hatırlıyor musun? aynı talihsizliği senin yüzünde de gördüm. tanıdığım yaşayan tek insandın.' cümlelerini duyması, cidden ibretlik. ilişkideki bir kaybeden, diğerini de aynı hızla dibe çekebiliyor, ve ardından dipte olduğu için terk ediyor, aldatıyor, vesaire. bilirsiniz. zaten adamın daha önceden karısı için 'beni o seçti, ve benimle aynı yola baş koydu. halledemeyeceği hiç bir şey yok, çok güçlü birisi' demesi de bu 'hayatı boktan kadının düzgün herifi tavlaması' tadındaki görüşü destekliyor.

    -aslında her şeyin ortasında yaşarsın ve hiç bir şeyi görmezsin. benim gördüklerim sadece görmek istediklerimdi. hiç bir şeyi hissedemiyordum. (garip hezeyanlar yaşayan dengesiz ablamızın sikko lafları. gençlere örnek olsun diye alıntıladım vallahi. bunu diyenden kaçın. aman.)

    ve son olarak,
    -biliyorum, sen bana ben senden istemeden bir şeyler verdin ve ben normal insanlar gibi sadece memnun olmalıydım. fakat bunun aksine telaş yaptım, diyor kahramanımız son sahnede kadına, ve tekrar tekrar dersini veriyor: beklenmedik kıyaklar, karşı tarafın kaldıramayacağı kadar iyi olabilir.

    ---
    spoiler ---

    özet olarak, enteresan bir film. tavsiye ediyor ya da etmiyor derim, zaten benim kadar işsizseniz izlemişsinizdir.

    roket adam epreşıeyşın kod: 6.5/10

    edit: off, tam 2 a4 sayfasına sığacak kadar entryi hak etmeyen bi film bu yaa. yeminle sonuna kadar okuduysanız bana mesaj atın, evlenelim, evlatlık alayım sizi falan. iş bulayım. servis kaldırayım. montla sıçayım.


    (roket adam - 15 Mart 2012 18:49)

  • comment image

    vcd kiraladığım mekanda görüp de muhtemelen entel bi aşk filmidir deyip yüzüne bakmadığım bir filmdi bu. es kaza kapağını çevirdiğimde eskiden bunun tanıtımını gazetede gördüğümü hatırladım. tanıtımda oyuncular çok iyi rol yaptıkları, gerçekten seviştiklerini zannedeceğimiz falan yazıyordu. şimdi bu yoruma oha denmez de ne denir. yahu adamlar resmen porno çekmiş. zannetmek falan ne kelime. hiç bir özelliği olmayan bir film sırf sikiş sokuş. yok modern insan hayatı yok sadece sekse dayalı ilişki entel kandırmacasından başka bir şey değil. kerry fox'da ağzına alarak altın ayı alan tek oyuncudur herhalde.


    (arnold schwarzeneger - 11 Ekim 2003 18:12)

  • comment image

    her türlü ilişkinin bir süre sonra rutine girme ihtiyacında olduğunun anlatılmaya çalışıldığı seyredereken sıkılmadığınız bir film. ilişkinin sıradan günlük sexten başka bir şeye dönüşümü başarıyla verilmiş. oyuncular bu konu için dikkatlice seçilmiş, belli. sanki her an bir yerlerde mesela yanınızdaki kişiler aynı durumdaymış hissini nefis veriyorlar.


    (horace pinker - 8 Ekim 2004 17:47)

  • comment image

    konulu porno filmi muamelesi yapılamayacak iyi bir filmdir. erkeğin 'sadece seks'i arzulaması ama sonraları bunu sorgulamaya başlaması anlatılmıştır. yalnız tam olarak; 'fiziksel temasın aşkla alakası yoktur' mu denmektedir yoksa 'başkasıyla sadece fiziksel temasın bir sakıncası yoktur'mu anlatılmak istenmektedir, bilemeyiz. sevişme sahnelerinin gerçekçiliği bir yana sevişme öncesi bakışlar, sonrasındaki yabancılığı da film çok iyi anlatmıştır. kadının sokağa çıkıp kalabalığa karıştığı anlar çok iyi bir mesaj olmuştur. kadının iş arkadaşıyla metrodaki 'herkesin gizli bir yüzü vardır' diyaloğu, adamın gay arkadaşına 'ben sadece sevişip gidilcek' bir adam değilim' yakarışı ayrı bir tattır. ama bu gay arkadaşla, kadının kocasıyla bilardo oynayan kel adamın bakışları tarafımdan çözülememiştir.


    (ebucan - 10 Ocak 2005 18:25)

  • comment image

    sonuna kadar izlenmediği zaman porno film muamelesi göreceği kesin filmdir. zaten çoğusu sonunu getirmemiştir.


    (derectus - 5 Mart 2005 19:56)

  • comment image

    pornovari diye tanimlanan, bu denli mustehcen sahnelerin seyirciye acikca yansitilmasindaki amac, bir degisim surecinin gozler onune serilmesidir.
    filmin ilk sahnesinde tamamen ciplak olarak sevisen ciftin manzarasi, izleyiciyi rahatsiz etmektedir. fiziksel temasin ve hissin maksimum oldugu bu ilk sevismelerde, bunun tam tersine diyalog ve duygusal tatminler minimumdur. film ilerledikce, daha sonraki sevisme sahnelerinde ciftin giderek daha giyinik oldugu pek dikkat cekici degildir aslinda; ancak cok cok onemli bir detaydir bu. zira kadin ve erkek arasindaki duygusal bag guclendikce, mahremiyet kavrami ortaya cikar. bu belki de korunmasi, ortulmesi, uzerine titrenmesi gereken birseyin artik varolmasi ile ortaya cikar. sadakat, aidiyet,.. ve son sahnedeki sevisme sahnesinde paltolar bile cikarilmaz.


    (kraker - 13 Nisan 2005 02:33)

  • comment image

    oyuncular sıradan değildir bence, bence onlar sıradanı oynamaktadır, ilişkilerin başlangıcı zaten hiçbir zaman hatırlanmaz, birini ne zaman sevmeye başladığınızı ya da ne zaman tiksinmeye başladığınızı saat ve dakika vererek bulamzsınız, olaylar demlenir küflenir yosunlaşır mağaralar tıkanır..budur film...gerçekçi değildir gerçektir...bence


    (bluepoles - 24 Ekim 2005 21:59)

  • comment image

    hanif kureishi'nin usul usul, ic dökermis gibi bir hisle okunan mutfak sohbeti tadindaki romani...
    sucluluk duygusuna, ihanetle sadakate ilginc yorumlar getiriyor. her seye ragmen nelerin, neden terk edilebildiginin ya da en azindan "bunu yapmak nasil olurdu?" diye akildan gectiginin ipuclariyla dolu kitap. dili cok rahat ve su gibi akiyor, cevirmeni * tebrik ediyoruz bu noktada.

    karisini ve iki cocugunu terk etmeden önce ic hesaplasmalarla sorgulamalara girisen bir adamin samimi düsünceleri, itiraflari... katilip katilmamakta serbest oldugumuz tespitleri iceren kitaptan birkac cümle apartirsak:

    "birini incitmek, gönülsüzce bir yakinlik eylemidir."

    "sözler eylemdirler ve olaylari gerceklestirirler. bir kere agizdan ciktilar mi, onlari geri alamazsiniz."

    "hicbir seyi ya da hic kimseyi asla terk etmezseniz yenilere yer kalmazdi. birakip gitmek sadakatsizlik elbette. baskalarina, gecmise, kisinin kendine dair eski fikirlerine. "

    "birini secmek, tüm bir yasami ortaya cikarmak demek... ve onlari sizin hayatinizi ortaya cikarmaya devam etmek!"


    (kacin kurbagasi - 30 Haziran 2006 11:38)

Yorum Kaynak Link : intimacy