Mænd & høns (~ Men & Chicken) ' Filminin Konusu : Gabriel ve Elias birbirinden çok farklı iki kardeştir. Gabriel yıpranmış bir üniversite profesörüdür ve Elias da, tek ilgisi kadınlar ve gereksiz bilgiler olan bir adamdır. Bir gün bir ders sırasında Gabriel babalarının öldüğünü bildiren bir telefon alır. Kardeşler, rahmetli babalarının kaydettiği bir videodan, aslında onun biyolojik babaları olmadığını keşfettiklerinde işler değişir. Gabriel ve Elias biyolojik babalarının Ork adasında yaşadığını öğrenirler. Hemen adaya giderler ve burada yaşayan gerçek aileleriyle tanışırlar. Kardeşlerin aile ile ilk buluşması ne yazık ki beklendiği gibi gitmez. Gabriel ve Elias, Ork'un bataklık bölgesinde mahsur kalırlar. Burada Ork'un belediye başkanı ve onun hayatından, kendisinden, babasından ve adadan nefret eden nevrotik kızı Ellen ile tanışırlar. Etrafları anormal insanlarla çevrilen Gabriel ve Elias, kendileri ve akrabaları hakkındaki gerçeği öğrenir. Onları bir yandan felç ederken, diğer yandan özgür kılan bir gerçek...
Adams æbler(2005)(7,8-41714)
Blinkende lygter(2000)(7,7-17368)
I Kina spiser de hunde(1999)(7,5-18210)
Flammen & Citronen(2008)(7,3-16417)
De grønne slagtere(2003)(7,3-17639)
Gamle mænd i nye biler(2002)(6,8-8253)
Prag(2006)(6,8-2671)
The Salvation(2014)(6,7-32815)
Die Tür(2009)(6,7-4536)
Michael Kohlhaas(2014)(6,1-8019)
Move On(2012)(5,8-682)
anders thomas jensen'in yeni filmidir.http://www.youtube.com/watch?v=aybujtccyck
(seth mescaline - 7 Ekim 2014 17:31)
şahsım adına 2015'in en merakla beklenen filmlerinden birisi olmakla birlikte, son dönemde izleyeceğimiz en iyi kara mizahlardan birisi olacağı kesin. zira bu işi jensen'den daha iyi yapanına rastlamadım.
(balkabagi krali sakir - 10 Ekim 2014 03:24)
fragmanı yayınlanan, merakla beklenen filmdir.
(seth mescaline - 14 Ocak 2015 23:56)
anders thomas jensen'in geri dönüş filmi. yine kara mizah, mads mikkelsen yine kadroda.
(kolombre - 16 Mayıs 2015 01:17)
son yıllarda izlediğim en mükemmel şeylerden biri. anders thomas jensen yönetmenliğe döndü ama ne güzel döndü. bir insanın tüm hikayeleri mi bu kadar özgün, samimi ve düşle duyguların kaynaştığı bilinç ötesinden beslenen yaratılarla kurulmuş olur?film aynı anda grotesk ve zarif olmayı başarabilen bir estetiğe sahip. hikaye absürt ile bedenlenip kasvetli, mat tonlarda bir gerçek ile yansıyor. karakterler tüm karikatür nitelikleriyle kolektif bir içtenlik, hikaye evrenine aşinalaşma algısı inşa ediyor. anormalin, deformasyonun dili tüm doğallığıyla diyaloglara akıyor ve kendine her cümleyle biraz daha inandırıyor, bağlıyor.cidden her yönüyle bu kadar güçlü bir esere tanıklık etmeyeli uzun zaman geçmiş gibi hissediyorum. yaratıcılıkla ince ince işlenmiş bir psikolojik serüvendi. özgürce ışıldayan havailiğin karnavalına konuk olurken bir yandan dogmanın ağırlığını hissetmek, çarpık mizah ile edepsizleşirken dramatik anlayışla duygusallaşmak, anlatıyı meydana getiren zeka ile büyülenirken hayvanın tozun gübrenin tasvirinde kirlenmek mümkün.bir baykuş oluyorsunuz, bir köpek. bir boğa oluyorsunuz, bir tavuk; sonra da bir fare.mads mikkelsen tüm jensen filmlerinde olduğu gibi kusursuz oynamış. diğer oyunculuklar da son derece etkileyiciydi.
(marley - 20 Ekim 2015 05:14)
yönetmenin anders thomas jensen olduğunu bilmeden mads mikkelsen var diye izledim. adams aebler atmosferinden yönetmenin aynı kişi olduğunu tahmin ettim.film türüne absürd kara mizah denilebilir ama verdiği mesajlar güzeldi.mads mikkelsen'ın büründüğü karakter ve oyunculuk adeta gerçek bir yetenek gösterisiydi.türü sevenler kaçırmamalı.
(lanet olasi federaller - 4 Ocak 2016 04:32)
anders thomas jensen'in uyumsuzluklardan çokta güzel uyum yakalanabileceğini yine yeniden gösterdiği bir denişik ve güzel filmi daha. bir araya gelmesi mümkün olmayan kişileri, durumları absürd öğelerle o kadar güzel süslüyorki ağız açık baktırıyor insanı. filmi izlememde ilk faktör yönetmendi elbette ama; sevdiğim danimarka kökenli çoğu oyuncuyu (bkz: mads mikkelsen, nikolaj lie kaas, nikolas bro) bünyesinde barındırması da beni çeken diğer bir etken oldu. film hakkında bahsedilecek o kadar nokta var ki hangisinden bahsedeceğini şaşırıyor insan. herbiri ayrı ayrı döktüren oyuncuları, tercih edilen mekanlar, orijinal ötesi konusu (`ki çok rahat korku gerilim türünde çekilebilecek bir yapıya sahip`) diye uzayıp gidiyor liste. çok geç tanıdığım canım mads mickelsen'ımın hayat verdiği karakter ekseninde başlayıp dallanıp budaklanan bir hikayeye sahip film. kardeşlerin yaşadığı ev nuh'un gemisi gibi her türden hayvanı barındırıyor ve görselliği muazzam. dış çekimler ne kadar aydınlıksa iç çekimleri bir o kadar karanlık, karamsar ve korkunç. jensen meteforu seven bir adam ama; bazı yerlerde ne anlatmak istediğine aklım yetmiyor gerçekten. aklımda kalan en güzel sahneler; birbirlerine doldurulmuş hayvanlarla girişmeleri, herkesin yatakta toplanıp okunan kitabı dinlemesi, kardeşlerin süslenip püskenip huzır evine kız tavlamaya gitmesi, beraberce badminton oynamaları (hem de özel badminton kıyafetleriyle). ama en unutulmazı, sürpriz final sahnesiydi kanımca. o nasıl mide bulandırıcı bir bölümdü ( filmde bu tip öğeler fazlasıyla mevcut) yahu tamda birşeyler atıştırıyordum elimden bırakıverdim, gördüklerim karşısında. filmin son anına kadar taşıdığı merak unsurunu çok sürpriz bir şekilde bağlamış sevgili yönetmenimiz. o kadar çok çatışma vardı ki filmde, fiziksel ve zihinsel olarak eksik karakterler işlenmişti zaten en başta, adadaki diğer karakterlerde aynı şekildeydi hemen hemen; ama buna rağmen filmin sonundaki mutluluk ve uyum çok güzel bir masal tadındaydı. deyip yazımı bitiriyorum nihayet. yazayım yazayım diye fırsat kolluyordum. azıcık uzun oldu idare edin.
(kurbaga oykuleri - 9 Temmuz 2016 01:00)
adams aebler 'in yönetmeni olarak tanıdığım anders thomas jensen'in bir filmini daha izlemek isteyerek indirdiğim ve izlediğim kara mizah filmi. filmi bitirdikten sonra aklımdan ne kurguyla ne filmin finaliyle ilgili şeyler geçiyordu. içimde danimarka kırsalında birkaç hafta geçirme isteği oluştu sadece.
(ge ji kai - 16 Haziran 2017 15:35)
sanat, yaşama herkesin baktığı yerden değil, hiç kimsenin bakmadığı ya da bakmaya cesaret edemediği yerden bakmamızı sağlar. anders thomas jensen bu filminde de bunu yapmış. dikte etmeden, gülümseterek, olduğu gibi göstererek, ikiyüzlülüğümüzü ve çelişkilerimizi hafifçe yüzümüze vurarak. aslında birçok insanın yaşamı, başkalarının verdiği yanlış kararların bedeli...
(kediduasi - 15 Ocak 2019 17:31)
"danimarka sineması" ve "absürt komedi" muazzam bir ikili olduğunu yeniden gösteren ve bu türün meraklılarını keyiflendiren bir film.
(zemin yesil 12 yildiz 3 ok sari - 5 Şubat 2019 23:17)
Yorum Kaynak Link : maend og hons