NBA 2K11 ' Oyununun Konusu : NBA 2K11 is a video game starring Tony Azzolino, Peter Barto, and Doris Burke. Play as your favorite NBA team and guide your way to a championship.
NBA 2K12(2011)(8,3-327)
FIFA 13(2012)(8,2-1518)
NBA 2K13(2012)(8,0-271)
NBA 2K14(2013)(7,8-455)
NBA 2K17(2016)(7,7-300)
NBA 2k15(2014)(7,7-246)
NBA 2K16(2015)(6,8-496)
NBA 2K18(2017)(6,5-196)
insanı richard hamilton'dan nefret ettiren oyun. ede ede detroit pistons beni draft etmiş. hani bu kadar mala bağlamış bi takıma gelmeyi beklemezken, çaylağız nasılsa amaan kendi statlarıma kasarım dedim, aldım gazı başladım oynamaya.ulan çıkıyoruz maçlara bu richard hamilton maskeli beşler sucuğu aldığı topu atıyor. efendim kevin garnett tarzı posttan artistik mi dersin, kobe tarzı önüme gelene tekme tarzı turnikemsiler mi dersin, kyle korver tarzı dış şutlar mı dersin...ama tek farkla...sokamıyor efendim bu. takım 8 senedir playoff yüzü görmüyor felan diyor spikerler de "be spiker amcalarım abilerim bu adamla oynayan kim playoff görür?"neyse zükerim pistonlarını bilmemnesini dedim, menejere verdim ayarı; bana takım bulun diye.baktım boston ve philadelphia beni istiyormuş. oh oh dedim tabii ki 76ers'ı seçtim.1.80 boyunda ve 80 kilo olan bi sg olarak, iverson sonrası ikinci bi devir başlatırım dedim. hem andre de var. ne güzel dedim...demez olaydım sayın sözlükçüler...ilk maçımız kings'e karşı... soyunma odasından çıkmışım, yeni bir defter sayfası açıp, eski takımdaki dangoloz herifi unutmak için.ulan ilk beş sayıldı bi baktım....evet, maskeli beşler sucuğu da 76ers'a gelmiş benle birlikte.ulan dedim, yok dedim olmamalı dedim. ama oldu. yine aynı aldığı topu atıyor ama yine sokamadan tabii...neyse coach'u karşıma alma pahasına artık topu tutuyorum, kendim zorluyorum maç başına bi 20 sayı ve 4-5 asist yapıyorum. hoş arada topu çok tutuyon sen diye puan kırıyorlar ama en azından bu maskeli beşler sucuğu'ndan daha faydalı işler için kullanıyorum topu.edit: ulen şu phili şehrini severim, ama ismini bi kere doğru yazamadım tam yazdım dedim meğer i yerine a olması gerekiyormuş. philidelphia -> philadelphia . bir harf yüzünden yine yazamadım onu düzelteyim dedim.
(klostrofobik orumcek ve saz ekibi - 2 Kasım 2010 19:45)
my player moddaki "bad" olayı bu kadar kötü olabilirdi hacı. çılgın yerden geçirerek, potaaltındaki adama asist yapıyorum, "bad pass" diyor. alla alla derken adamlar hücuma geçiyor. blok koyuyorum kısacık boyumla, hücuma doğru yardırırken diyor ki "bad block attemp". abi kafan iyi galiba. topçalma konusunda da defalarca aynı olay tekrarlanıyor. hepsini geçiyorum, yani zaman geçiyor, yoksa benim geçtiğim filan yok, taktik gösteriyorum, oyun da bana şuradaki adama pas at diyor. dediği pası atıyorum, uyarı geliyor "bad pass selection". be amına koyduğum, sen seçtin o pası, ben değil, kendi seçtiğin pası beğenmiyorsan, siktir git, benimle uğraşma amk. gerzekçe, 15 kişinin üzerinden attığım fade-away sayı olunca da good shot selection deme bana amcık ağızlı. değil çünkü, rezil bir seçim o. tuşları deniyordum fkhnfdh. yapma bunu bana, giren şuta daha bad shot selection dediğini görmedim amcık herif, girmeyen her şuta da atlıyorsun bad diye, değil karşim, potaaltında bomboşken atılan topa, bad shot selection diyemezsin, blok yense dahi kullanılması gereken bir şut o. bir de her blok yenince blocked diye sikiyorsun puanımı, hiç yakıştıramadım, rookie sezon lan daha, yiyecek tabi blok. josh smith'i maç başına 19 blok ortalama yapacak şekilde ayarlamamış olsaydınız, belki sorun olmazdı böyle bir şey ama, neyse.takım konusunda herkesin hemfikir olduğu konuya küfür edeceğim biraz da. boston'dayım birader. gönlümüzü verdik takıma, istedim takası, yolladılar da. yanımda amcık ağızlı richard hamilton da geldi, niye geldi, anlamış değilim. zira amcık herif detroit'te kafasına göre şutları gönderiyordu, gıcıktım piçe. neyse bu da geldi benimle, sahada kg, shaq, ray filan var, bir de bu amcık var, diğeri de benim, 5 kişiyiz toplam yani, karşıda da 5 kişi, böyle bir maç bu. bu amcık alıyor topu, hücum hareketlensin diye 3. saniyede attığım top o aldığı top, üç kişiyi geçmeye çalışıp, fade-away filan deniyor, daha soktuğunu görmedim. ha işin garibi bomboş şutlarda ne pierce, ne allen, ne kg, hiçkimse isabet bulamıyor. özellikle pası atan ben isem, o şut girmiyor katiyen, ha birbirlerine pas atınca, löp löp atıyor amcık ağızlılar. rakipte ise tabi ki tam tersi bir durum var. rakip pg o kadar hızlı ki, speed 12 görünüyor ama adam uçuyor. öyle paslar atıyor ki, izliyorum arada öylece. üçlük kaçırmıyor, elüstü filan anlamı yok. resmen içimden geçiyor attığı şut, girdiği sürece allow man to score. çok seyrek de olsa, acaip hayvani savunma yapıp(ki hayvanlığın ötesi savunmalar oluyor arada) sayı yesek de, good shot defence deme inceliğini gösteriyor amcık ağızlı oyun. sağol be, o kadar amcıklık yap, sonra buradan + bekle, siktir git buradan.o rakip pivotlar, pf ler var ya, onların annecağızlarını emizlemek istiyorum. birader adamların %90 altında şut attıkları maç yok. nba diye biz başka lig mi izliyoruz gerçekten. pivot lan bu adam, şut atıyor resmen. ve öyle böyle değil yani, pat pat atıyor o şutları, karşısında shaq, kg, jermaine var, üstüne çıkıp da atıyor hepsinin. sonra tabi galibiyet bekliyorlar bir de takımdan, siktirin gidin amk ya, ne galibiyeti, sayı atmasam, takımda kimsenin götünü kaldıracağı yok. sırf mvp olurum diye oynuyorum amk, soğudum şut atmaktan resmen, alayı potada 5 tur atıp, çıkıyor.
(alismadik gotte duran don - 3 Kasım 2010 08:06)
oyunla ilgili bilinmesi gereken bazı şeyler var. bunlardan birincisi, hall of fame mode'un gerçekten abartı zor oluşu. karşı takımın oyuncuları, herbiri sanki bir hall of famer gibi oynuyorlar. toronto'yla yapıyorum barbosa michael jordan kesiliyor. calderon kendi sahasından alley oop'luk pas atıyor. 1 saliselik yanlış yöne hareketinizden faydalanıp hemen bir üçlük sokuyor. bargnani'ye siz kendiniz bizzat double team yapıp şutuna karşı bloğa kalkmadığınız sürece orta ve uzun mesafede 100% ile oynuyor. diğer tüm oyuncular, shoot-in-traffic'leri sanki 100'müşçesine turnikeden sayı bulurken siz bomboş turnikeyi kaçırabiliyorsunuz. o yüzden oyundan zevk almak, daha gerçekçi bir basketbol atmosferinde yer almak için all-star güçlük seviyesinden başlamanızı öneririm.ille de ben hall of fame de oynayacağım derseniz. miami gibi bir takımda bile 3-12 gibi bir galibiyet-mağlubiyet serisiyle başlamaya hazır olun derim.scorer sg olarak başladığım my player serüveninde, sacremento kings tarafından seçildikten sonra, oyun kuramamak ve bilgisayarın kurmuş olabileceği oyunları görememek nedeniyle pass-first pg'ye geçtim. draft combine ve summer league sonrası ikinci turda miami tarafından draft edildiğimde ümitliydim draft maçlarının hepsini kaybetmeme, summer league'inde sanırım bir ya da iki maç kazanmama rağmen. bu yenilgilerin acısını çıkartmaya, wade-lebron-bosh'u asiste boğmaya yeminliydim. fakat gördüm ki, ilk paragrafta belirttiğim nedenlerle maçlar lakers'a karşı meysuspor oynuyormuş gibi geçiyor. miami'ye gelen geçen 40-50 fark atıyor.yine de yılmadan oynamaya devam ettim. ve biraz da olsa gelişme kaydettim.point guard oynayanlar için öncelikle moralinizi bozmamalısınız ve sabırlı olmalısınız diyebilirim. güzelim asistlik paslarınızı wade-lebron-bosh gibi kimseler hiç acımadan heder edecek. siz adamlarınızın kat etmelerini isterken, onlar köşeye çekilip isolationa geçecek, sizi sizden hızlı, uzun, defansı çok iyi adamlarla başbaşa bırakacaklar. siz yine de yılmayın, oyun kurun. pick&roll'a çağırın. ya da yanlarına doğru gidin. hareket etmeye başlayacaklar. doğru zamanda verdiğiniz bir pass ile çok rahat sayılar bulabilir, ufacık bir gecikmeyle top kaybı hanenize bir yenisini ekleyebilirsiniz. pasın zamanlaması önemli olduğu gibi, ikon pas olayı ve pass verdiğiniz adamı yönlendirmek de çok önemli. özellikle pas vermek istediğiniz adamın diğer oyuncularla (size göre) aynı yönde olduğu pozisyonlarda istediğiniz oyuncuya pas vermeniz çok zor, ve riskli bir davranış. "bad pass" ya da "turnover" yüzünden rating kaybetmek istemezsiniz, ama daha da önemlisi hof'de çoğu top kaybınız hepsi tazı gibi koşan karşı takımın fast break'iyle sonuçlanacaktır. o yüzden takım oyuncularınız ve ikonlarını iyi tanıyıp, ayrıca oyuncu değişikliklerinde oyuna giren çıkanı ve değişen pozisyonlardan ötürü değişen ikonları da takip etmelisiniz bir yandan. pas verdiğiniz adamı yönlendirmek ise anladığım kadarıyla şu şekilde işliyor: ikon pas verirken; sol analoğun itili olduğu yön, pası alacak oyuncunun ne tarafa doğru hareketlenmesi gerektiğini belirlemenize yarıyor. mesela bu "ikon pas"ı sol analog sağ tarafa itili olarak verdiniz, o halde pası verdiğiniz oyuncu sağ tarafa doğru hareketlenip sizin koşu yoluna (sağ tarafa) doğru attığınız pasa doğru ilerleyip, büyük bir aksilik olmazsa pası alacaktır. mesela orta mesafede top isteyen bir oyuncuyu, üçlük çizgisine veya pota altına (sol analoğu ne tarafa ittirirseniz o yöne) doğru verdiğiniz pasla, yani pası gönderirken yaptığınız seçimle istediğiniz şekilde yönlendirmiş oluyorsunuz. yalnız, bu yöntemin sadece hareket halinde olan ya da hareketlenmek üzere olan oyuncular için geçerli olduğunu sanıyorum. çünkü bazen pas vereceğim oyuncu durağan haldeyken ya da kulvarı kapalıyken istediğim yöne doğru hareketlendiremiyorum o oyuncuyu. ilk maçlarda pas olayını öğrenmek, oyun kurmak falan derken ratingleriniz yerlerde olacaktır moral bozmayın. maç başına 8-10 top kaybı yapmanız normal. bu kayıplar siz paslara alıştıkça, ve skill pointlerinizle beraber pass ratinginiz arttıkça azalacaktır.ek not olarak; pass, ball security, lay up, shoot dışında defans ve vertical'ınızı da geliştirmenizi tavsiye ederim. vertical, aynı anda hem ribaund hem blok şansınızı doğrudan artıran bir skill. daha yükseğe sıçradığınız için daha kolay ribaund ve blok yapmanız normal tabi. diğer bir önemli şey de hücum setleri. hücumda hangi takımdaysanız o takımın hücum setlerini diğer modlardan girip çalışabilirsiniz, ya da ilk maçlarda tüm hücumları tek tek deneyerek, bunları türüne göre akılda tutmaya çalışabilirsiniz. mesela bir pick&roll sonrası karşınızda rakibin en ağır savunmacısı varsa hemen bir isolation hücumu kurup bir cross-over ile potaya giderek kolay bir basket bulabilirsiniz. ya da sıcak elli oyuncunuza onun sayı bulabileceği oyunlar hazırlayabilirsiniz. hücumda ne kadar iyi olursanız olun bireysel veya takım olarak. oyunu savunmada kazanıyorsunuz. toronto'ya yenildim... bargnani 30 küsür sayı attı, sayıların çoğu barnani'ye 18 yardda topla buluşturan bir set üzerinden geldi. adam dönüp şuta kalkıyor, bizim bosh hiç bir şekilde tek başına engel olamıyor. uzaktan double-team yollasanız bile atıyor. tek çaresi kendiniz bizzat şutunu contest etmek. göreceksiniz blok koyamasanız bile sizin varlığınız dengesini bozup şutları kaçırmasına sebep olacak. bazı takımlar ise set hücumu tercihini genelde tekli ya da ikili perde üzerinden bir şutörünü kaçırarak boş şutla sayı kurmak üzerine kullanıyor. o oyuncuyu tutan eleman her defasında perdelemeye takılacak, ve rakip oyuncu her seferinde bomboş şut ile sayıyı bulacaktır. eğer siz yetişmezseniz. ya da 2-3 alan savunmasına dönüp, oyuncularınız perdelerde harap olmasını engellemezseniz.ama belirtmeliyim ki bazı istisnalar hariç alan savunmasını baya başarısız buldum oyunda. kimsenin olmadığı bir alanı savunan oyuncular oluyor mesela. 3-2 savunmada forvetlerden birisi üçlük çizgisininin orda, olmayan bir adamı savunuyor. şablon halinde topun olduğu alana doğru kayma, alan daraltma hiç yok. içerden çok sayı buluyorum diye alan savunmasına geçmeyin sakın, oyuncularınız baya geniş bir şekilde yerleştiği ve aralarında yardımlaşma, çok zayıf olduğu için daha fazla bile yiyeceksiniz içerden, dışardan. ama mesela association'da istediğiniz oyuncuyu kontrol edebildiğiniz için alan savunmasını çok daha etkili buldum.onun dışında, savunmada yakınınızdaki adamı boş bırakmayacak şekilde double-team'e gidebilmeyi başardığınızda az sayı yediğinizi farkedeceksiniz. bu double-teamler hem "succesful double-team" olduklarında size gayet iyi miktarda team player rating sağlayacak hem de karşı takımın skorerini başkasına pass vermeye ya da bir top kaybına zorlayacak. bazı pozisyonlarda double-team yapmak saha üzerindeki konumunuzdan ötürü imkansız olsa da, ya uzaktan double-team'e başkasını yollayarak, ya da artık oynadıkları oyunu ezberleyip, ne zaman şuta kalkacağından aşağı yukarı emin olduğunuzda, rakibin şutuna yetişip dengesini bozmaya çalışmalısınız. kendi adamınız kötü bir şutör olsa bile, onu bombuş bırakıp double'a gitmeyin derim. zira bomboşken hepsi birer steve kerr kesilip sizi üzebilir. bir de maçtan zevk almaya çalışın. bana sorarsanız, gerçekten nba'de oynayan vasat bir çaylak gibi olduğunuzu düşünerek oynayın. takımın hali hazırda yıldız oyuncuları varken. gidip üçlük çizgisinden fade-away jumperlar denemeyin. ben mesela wade-lebron-bosh gibi adamların olduğu takımda pg olarak oynamaya çalışıyorum. normalde ayak işlerinden sorumlu olmam gerekirken bana top bile vermiyorlar. topu bile wade veya lebron getiriyor ben oyundayken. hiç gurur yapmayın, diretmeyin. bırakın onlar getirsin, hiç uğraşmayın call for pass ile. excessive pass calling diyip rating kaybetmeye değmez. gidip pozisyon alın. hatta oyun kurun top onlardayken (evet pg ler bunu da yapabiliyor). gidin toplu veya topsuz alandaki wade'e veya lebron'a ufak bir perdeleme yapın. bazen o perdeleri hiç ummadığınız şekilde iyi kullanıp adamlarından sıyrılıp ya da topla buluşup bomboş smaca gidebiliyorlar. son olarak, yapılması gereken ne varsa onu yapın. bırakın "topla çok oynadın" diye sizden onca rating düşürsünler. ya da "bad steal" "bad block" attempt desinler. takımın kazanması için elinizden geleni yapın. maç kaybettiğiniz taktirde zaten 200 skill pointten oluyorsunuz. diğer objectifleri yerine getirip 200 puan almak için maçı satmayın. sonra play-offlara falan katılamazsanız ağlarsınız. enerjinizi boşa harcamayın. kafasında gatorade ikonu ile dolaşan bir oyuncu olmak kadar sinir bozucu başka bir şey yok şu oyunda.bir de arasıra auto-save dışında saveleyin. yanlışlıkla auto-save'iniz silindiğinde draft combine'a dönüp ağlarsınız.
(17 panda gucu - 3 Kasım 2010 10:10)
boston'un salonundaki sağ bencin sol tarafından merdivenler ile, sol bencin solundaki merdivenlerde birer adam var, birade bu adamlar maçında ilk saniyesinden son saniyesine kadar aşağı-yukarı hareket ediyorlar. ilk başta siyah tişörtlü dayı yerini arıyor sandım, ama 3. periyotta hala gezdiğini görerek, aslında daha geriden bilet alıp da, önlerden yer kapma telaşında olduğunu fark ettim. böyle yavşakların nba salonlarından dahi olmaları yüreğimi parçaladı.
(alismadik gotte duran don - 16 Kasım 2010 04:12)
oyunda hücum faul yapmanın tek yolu var, my player modda, jermaine o'neal'ı perdeye çağırın. %50 ihtimalle faul yapıyor amına koyduğum.
(alismadik gotte duran don - 27 Kasım 2010 04:26)
yıllardır süren nba oyunu oynamama istatistiğimi my player modu yüzünden bozmama sebep olan başarılı oyun. futbol oyunlarında da become a legend ve be a pro gibi ben tek siz hepiniz kıvamındaki modlarını seven benim gibi insanlar için adeta biçilmiş kaftan olmuş adeta.klavyeden basketbol oynamanın ve kontrollerin karmaşıklığına alışma evresinde yaz liginde sıçıp batırmamın ardından milwaukee bucks tarafından 2. turda draft edildim. 2 numara pozisyonunda yugoslav ekolünden vicdansız şutör lakabıyla daldığım nba kariyerim başlarda sik sok şekilde gelişti. ancak sonra oyunun anahtarı olan drill olayını keşfedip hep antrenman puanlarımı hem de şut rating lerimi yükseltince bir anda 5 dakikalık maçta 20 sayı ortalamasına ve takımın yıldız oyunculuğuna yükseldim. çalışmanın azmin karşılığını aldım. her şey iyi güzel de savunmada hala bir alex olamamam gerçeği yüzünden yürümekten öte bir şey yapamamam kötü oluyor. özelikle de hocamın kobe bryant ı birebir tutmamı istediği lakers maçlarında adeta elime alıyorum d- oyun sonu performans notunu. lan kobe bu boru mu nasıl tutayım bu çaylak halimle. üzerimden uçak gibi uçuyor adam. hidayet de değiliz ki bloklayalım pazevengi. neyse çaylaklığıma veriyorum.beli bir yerden sonra, kazandığınız antrenman puanlarını nerelere harcayacağınız problemi, antrenman puanı kazanmaktan daha zor oluyor ki işin güzel yani da bu aslında. 30 nba maçına çıktım 20 si ilk 5, hala bir smacım yok anasını satayım. daha top da çalamadım ama feci asist yapar şut çeker, ortalığı karıştırırım. sanırım kendi ellerimle sanal bir ibrahim kutluay yarattım.
(aizen sousuke - 22 Aralık 2010 14:20)
ara ara sinirlenmek için oynadığım oyundur. baktım neşem, keyfim yerinde hemen açıyorum bu oyunu, sinirlerimi bozuyorum. anasını sktmn oyunu
(rippin corpse - 7 Şubat 2011 02:32)
yapılmış en tehlikeli oyunlar listesinde başa güreşebilecek kapasiteye sahip, zaman zaman insanı sinirden deliye döndüren oyun.my player modunda harcadığım günleri, orospu çocuğu bir muhabir yüzünden yakacaktım ki, yapma etme dediler vazgeçtim. şimdi efendin benim hikayeme gelirsek;miami tarafından ikinci turdan, şimdi hatırlamadığım bi sıradan draft edildim all around sg olarak. miami şehrine yavaş yavaş kendimi kabul ettirip sixth man olarak kadroda yer buldum kendime. lakin wade ve lebron dan top gelmeyip, it gibi ileri geri koşturunca sikerim takımını şehrini diyip beni isteyen atlanta ya gitmemle, en nefret ettiğim adamlardan biri olan richard hamilton'unda orda olduğunu görmem sevincimi kursağımda bıraktı. neyse efendim, ilk beşe yerleşip phillips arena da şutlarımı konuştururken, günler geçti takımın vazgeçilmezi oldum. maç başı 37-38 dakika süre alıp, rotasyonda johnson'dan sonra en çok yer bulan adam oldum. çeyrekleri 12 dakika oynayan biri olarak, sezonu 24.5 sayı, 5.1 ribaund, 4.2 asist ortalamaları ile bitirip boston chicago ve miaminin arkasından konferansı dördüncü sırada bitirdik. playoff larda önce indiana, arkasından chicago 4-1 lik serilerle geride kalırken konferans finalinde rakibimiz eski takımım miami olmuştu. playofflarda gösterdiğim olağanüstü performans miami cephesinde korku yaratmaktaydı. 34.4 sayı, 9.2 ribaund, 7.9 asist 2 blok 2 top çalma ve 8 top kaybı ortalamalarım dikkat çekiciydi. miami deki ilk iki maçta aldığımız rahat galibiyetler, atlanta daki ilk maçta şov yapacağımızın habercisiydi. lakin öyle olmadı ve miami direndi. ilk 3 çeyrek kafa kafaya giden maç, o zamana kadar oyundan hiç çıkmamış benim oyundan çıkmamla bi anda miami lehine döndü. o kdar çok koşmuş, o kadar çok yorulmuştum ki koç beni dışarı aldı hamilton piçini soktu oyuna, e tabi o da ibnenin önde gideni olduğu için 4 dakika kala girdiğim maçta fark 8 sayıya çıkmıştı. öyle böyle derken maçın bitimine 28 saniye kala, fark üç sayıyken miami hücuma kalktı, koç faul yapmayın lan diye kenardan kıçını yırtarken, 5 saniye kala atışını kullanan lebron şutu sokamayınca rıbaundu alan josh smith topu bana attı rakip sahaya geçip üçlüğü sallayınca potada kırmızı ışık yanıp sürenin bittiğini haber verirken havada süzülen top, galibiyetin habercisiydi belki. oooorrahhh, vuuuhuuuuu gibi sesler çıkarıp vay amına koyim serhat nasıl soktu la adam diye bağrınan spikerler eşliğinde maça uzatmaya götürüp, uzatmada da zilgauskas, bosh ve lebron un üzerinden 99 smaç özelliğimle vurduğum hayvani smaçlar neticesinde galibiyeti saha içinde kutladık. 57 sayı 4 ribaund 12 asist ile rüya gibi gece yaşamam sebebiyle götüm kalkık bi şekilde maç sonu basın toplantısına gittik johnson, koç ve ben. her zamanki gibi johnson en çirkin kahverengi takım elbisesi ve pembe kravatıyla yanımda yarak gibi dururken, o amına kodum muhabiri, evet bu gece lebron çok etkili oldu, nasıl durdurmayı planlıyorsunuz diye sorunca;siktirme götünü lan, atmışım 57 sayı, maçı uzatmışım, kazandırmışım, rekor kırmışım atlanta tarihinde, sen bana 28 sayı atmış lebronu soruyon, gelirim ağzını yüzünü sikerim senin diye cevap verince, sizi mahkemeye vericem küfür edemezsiniz demesi bardağı taşıran son damla oldu. oturduğum masadan uçup, muhabire tokat atmam neticesinde araya giren diğer basın mensupları olayı daha fazla büyümeden yatıştırdı. kavgadan sonra takım otobüsüne giderken johnson; "abi çok fevri davrandın ne gerek vardı küfre, dayağa" deyince, sus dedim mına kodumun zevksizi, koca sezon sik gibi oturdun yanımda, kavgaya da girmedin zati bas git lan dedim.velhasıl çok tehlikeli oyun dostlar, o muhabir bi daha soru sorarsa kırarım monitörü.
(kaisersoose - 13 Şubat 2011 12:13)
kolay bir oyun olmadığı kesin ama "şut sokmak imkansız" gibisinden enteresan çıkarımları da hak etmiyor. şutlar:her oyuncunun kendi atış stili var, bu atış stilleri icabı kimiyle şut sokabilmek için 1 saniyeden uzun basmak gerekirken kiminde 0.3sn gerekiyor. bunun için şut olayındaki "shot stick timing"i kaldırmak ve "oyuncu stillerine göre şut"u kapatmak lazım. bu ikisi de optionsdan bir yerlerden kapanıyor, biraz menü kurcalayınız.pivotların içerde durması:coach optionsında bir yerlerde takımın nası bir oyun anlayışı seçeceğiyle ilgili ayarlar var. posttan mı oynayalım atletik oyuncularla mı oynayalım, set mi deneyelim napalım vs vs... posttan oynama ratingi düşükse ve set oynama şeyi yüksekse pivotlar dahil her oyuncu 5-10 saniyede bir döner durur sahada.pivotların top kaybı:bu oyunda pivot hareketleri kolay değil. diğer menüleri bilmem de the associationda "post moves" deyü bir antrenman var. nerde ne yapılacağını anlatıyor ama gene de zor, baştan söyleyeyim.bu arada rakibin her topu çalmasıyla ilgili patchte düzenleme var güya ama gene çalıyo iblisler.
(fitneci - 1 Mart 2011 21:38)
my players modunda denendikten sonra indiana pacers a transfer oldum. ilk beşin vazgeçilmez oyuncuları arasındayken daha iyi olur düşüncesiyle lakers a transfer oldum. fakat oyunun bir saçmalığı 2 maç yaptıktan sonra sürekli takımın koçu kovuluyor. 8-9 defa koç kovuldu takımdan her 2 maçta bir. hayır yenilmiyoruzda gayet 15-20 sayı farkla her maç galip geliyoruz. birtek magic e 6 sayı farkla 1 kere yenildik. hayır yenilmemizi mi istiyorlar nedir olay anlamış değilim. gazeteci 2 maçta bir soruyor : sende farketmişsindir koçun şuanda yanında oturmuyor çünkü kovuldu diye. farkketmez olurmuyum amk orda oturan koç görmeye alışmadım ki ben hiç. bakalım 10. kovulma olacakmı 2 maç sonra...edit: 12. 13. kovulma... başkan ot çekip mi izliyor lan maçları yoksa. çin mahallesine taşınacam en sonunda.
(siyaheylem - 24 Temmuz 2011 05:49)
Yorum Kaynak Link : nba 2k11