Süre                : 2 Saat 43 dakika
Çıkış Tarihi     : 13 Mayıs 2004 Perşembe, Yapım Yılı : 2004
Türü                : Drama,Tarih
Taglar             : Mitoloji,Yunan,Troy,Seks sahnesi,Başlığında şehir adı
Ülke                : ABD,Malta,İngiltere
Yapımcı          :  Warner Bros. , Helena Productions , Latina Pictures
Yönetmen       : Wolfgang Petersen (IMDB)
Senarist          : Homer (IMDB)(ekşi),David Benioff (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Julian Glover (IMDB)(ekşi), Brian Cox (IMDB)(ekşi), Nathan Jones (IMDB)(ekşi), Adoni Maropis (IMDB)(ekşi), Jacob Smith (IMDB)(ekşi), Brad Pitt (IMDB)(ekşi), John Shrapnel (IMDB)(ekşi), Brendan Gleeson (IMDB)(ekşi), Diane Kruger (IMDB), Eric Bana (IMDB), Orlando Bloom (IMDB), Siri Svegler (IMDB), Manuel Cauchi (IMDB), Mark Lewis Jones (IMDB), Garrett Hedlund (IMDB), Sean Bean (IMDB), Julie Christie (IMDB), Peter O'Toole (IMDB), James Cosmo (IMDB), Nigel Terry (IMDB), Trevor Eve (IMDB), Owain Yeoman (IMDB), Saffron Burrows (IMDB), Rose Byrne (IMDB), Vincent Regan (IMDB), Tyler Mane (IMDB), Louis Dempsey (IMDB), Alex King (IMDB)

Troy (~ Truva) ' Filminin Konusu :
On yıl süren ve bir medeniyetin çöküşüne neden olacak savaşı, Truva prensi Paris ile Isparta Kraliçesi Helen'in aşkı başlatır. Paris’in Helen’i kocası Kral Menelaus’tan çalması kabul edilemeyecek bir hakarettir. Aile onuru Menelaus’a yapılan bu yanlış hareketin kardeşi Agamemnon’a da yapıldığını öngörmektedir. Mikene Kralı olarak büyük bir güce sahip olan Agamemnon, Helen’i Truva’dan geri getirerek kardeşinin şerefini kurtarmak için kısa sürede Yunanistan’ın tüm ordularını bir araya toplar.


  • "an itibariyle star'da yayınlanan film. helen'inden paris'ine, hektor'undan aşil'ine herkes sparta yerine ısparta diyip durmakta. yok artık afyon karahisar."
  • "fikrimce brad pitt ve eric bana'nın dövüş sahnesi sinema tarihinin en iyi dövüş sahnesidir. gerek durum, gerek çekim, gerek estetik kusursuzdur. ''aslanlar ve insanlar arasında anlaşma olmaz''"
  • "biraz daha seyredersem en yakın üniversiteye "rektööööööööööör" diye dalacağım film..."
  • "sean bean'in izlediğim filmleri içinde canlandırdığı karakterin ölmediği tek filmdir."
  • "tarihin en ters köşeye yatıran filmidir. ultra mega dev sean bean ölmüyor. yalnızca bu sebeple bile sevilebilir bir filmdir. ultra mega dev"
  • "anladık ki yunanlılar o zamandan denize dökülmeye meyilliymiş"
  • "sinemada yandaki arkadasın egilerek, fısıltı halinde,troy hangisiydi, şu sarı çocuk mu?dedigi ve akabinde beni sinemada kahkahalara bogmasına neden olan film."
  • "güneşin batıdan doğduğu filmdir. söz konusu kara anadolu, deniz ise ege olduğuna göre güneşin denizin üstünden doğmaması gerekiyor hesaplarıma göre."




Facebook Yorumları
  • comment image

    an itibariyle star'da yayınlanan film. helen'inden paris'ine, hektor'undan aşil'ine herkes sparta yerine ısparta diyip durmakta. yok artık afyon karahisar.


    (firtinanin gozunden - 6 Mayıs 2008 20:51)

  • comment image

    truvalıların türk olduklarını şüphe götürmez şekilde ispatlayan filmdir. paris, helen'in odasına girdiğinde kıza dediği laf akıldaki bütün tereddütleri yok etmektedir.

    helen: burada olman doğru değil
    ve
    paris: dün gece öyle demiyordun ama..

    aheuaehuah türk işte ya var mı daha ötesi.. bu arada kaç sene geçti üstünden, uzun bi değerlendirme yapmaya artık pek gerek kalmadı ama sadece aşil'le hektor'un altı haftada çekilmiş, baya da güzel koreografisi düzenlenmiş düellosu benim nezdimde bu filmi a sınıfı film kategorisine koymaya yetmektedir. başka her bulunacak kusur o mükemmel düello sayesinde gözümde önemsizleşmiştir. spartacus'le drabbah'nın kavgaları bi zamanlar neydiyse benim için bu yeni düello da o seviyededir çünkü.. neyse işte öyle*.


    (brick top - 14 Mayıs 2008 20:34)

  • comment image

    bütün yiğit adamların öldüğü bütün tırsak aşna fişnede gözü olanların hayatta kaldığı bu nedenle de sinirlerimi yıpratan filmdir. önce "abi kurtar beni diyerek" abisinin ayaklarına yapışan tırsak paris yüzünden (ne yapalım kardeş atsan atılmaz satsan satılmaz diyerek) hector dağ gibi menelaos'u öldürür. sonra achilles gider bir başka yiğit hector'u öldürür. tam film biterken de paris dangozu elinde okla achilles'in kim bilir neresine nişan alır ama topuklarına sıkar kazayla achilles de tezek yoluna gider. geriye de bu yusufların imparatoru paris ve truva kevaşesi helen kalır. bu nedenle diane kruger, truvalı helen ve troy filmine karşı bir nefret oluşmuştur bende.


    (flying dutchman - 2 Ocak 2009 22:56)

  • comment image

    her hatırladığımda sinirlerimin zıpladığı ve paris'e deli gibi sövdüğüm film. şu an bu entryi girmemin nedeni de ezel başlığında (bkz: #20480349) tekrar bu filmi hatırlamam oldu ve doğal olarak yine sinirlendim. hayatım boyunca izlerken en fazla küfür ettiğim film kesinlikle troy'dur. o paris denen götverenden o kadar çok nefret ediyorum ki artık orlando bloom'u gördüğümde aklıma paris geldiği için ister istemez orlando'dan da nefret eder haldeyim (orlando'nun çok sikinde ya) .

    uyarıcı bilgi: bu entrynin devamı ağır küfür içermektedir.

    şimdi ulan pezevenk göt veren sen ne tür bir orospu çocuğusun ki, sonuçlarını hiç düşünmeden helen'i kaçırabiliyorsun. sikerim senide, aşkınıda. ama sen o kadar cesaretsiz ve aç gözlü bir adamsın ki, ne şiş yansın ne kebap diye düşünüyorsun. maden o kadar çok seviyordun, o zaman al helen'i, sizi kimsenin bulamayacağı bir yere kaçır ve orada baş başa yaşayın. ama yok kızı alacan ve ona tacı takacan değil mi? var mı lan öyle dünya? sen ne kadar bencil bir oropu çocuğusun ki, "ama aşığııımm abiii" diyerek abinin, babanın ve hatta bütün halkının hayatını riske atabiliyorsun? sikerler öyle aşkı paris...

    hayır, hector'un da yapabileceği bir şey yok. sonuçta kardeşi atsan atılmaz, satsan satılmaz. paris godoşu önce helen'in kocasına artistlik yapıyor, (bu işler öyle karı kız tavlayıp, aşk şiirleri okumaya sonra da sikişmeye benzemez yavrum. adamı binlerce insanın ortasında sikerler) sonrada utanmadan abisinin ayaklarına kapanıyor (hani çok aşıktın lan? hani aşkın için her şeyi yapardın? adam gibi gebermeyi bilmiyorsun ama bütün ailenin ve halkının hayatını riske atmayı biliyorsun. buna cesaret edebilyorsun. aşkın için). hector'un da yapacak bir şeyi yok sonuçta hiç bir abi kardeşinin, ayaklarının altında ölmesine göz yumamaz. ardından bu da yetmiyor ve akhilleus ile kapışıyor. en nefret ettiğim sahnede budur zaten. dönemin en iyi iki savaşçısı, bir götverenin sevdiceği yüzünden birbirleri ile savaşıyor. hele hector'un öldüğü sahnede ( eric bana, öyle bir canlandırmış ki, hector'u en sevdiğim 5 film karakteri arasına rahatlıkla sokarım), sinemada az daha olay çıkaracaktım. ardından bu piçin yüzünden bütün truva yok oluyor. ulan amın oğlu esteban, senin yüzünden bütün bir ülke yok oldu. senin yüzünden her iki taraftan binlerce aşık ayrılmak zorunda kaldı. sen ne büyük bir göt verenmişsin. hector gibi bir delikanlı ile senin gibi bir godoşun aynı ana babadan olacağına ben ihtimal bile vermiyorum ya.

    hele paris piçinin yaptığı şeyi normal karşılayan hatta övenler var ki, siz karşıma çıkmayın oğlum. en son kızın biri "ay pariss'de ne kadar çok sevmiş. ne kadar cesurmuş", demişti ki kıza yumruğu yapıştırmamak için zor tuttum. hani karşımda bir erkek olsaydı kesin allah yarattı demeden dalardım. bak yine şekerim çıktı. neyse yeter bu kadar amcık ağızlı paris. senin........................................................


    (golgesi olmayan adam - 1 Ekim 2010 16:20)

  • comment image

    biraz daha seyredersem en yakın üniversiteye "rektööööööööööör" diye dalacağım film...


    (monco - 13 Ocak 2013 22:53)

  • comment image

    prens hector: savaştan bi oyun gibi bahsediyorsun . yarın bu savaş yüzünden pek çok truvalı kadın dul kalıcak.

    aşil: onları kardeşin teselli etsin. başkalarının karılarını teselli etmede üstüne olmadığını duydum.

    böyle de tarihi bi ayar içeren enteresan, güzel, epik bir film.


    (kultursuz kultur mantari - 13 Ocak 2013 23:00)

  • comment image

    simdi oncelikle filmi cok dikkatli bir sekilde izledim ve basliktaki hicbir entryi okumadim. konu ilgimi cektigi icin film hic sikmadi. ama eminim mitoloji okumamis bir insan gercekten sikilirdi.
    sanirim yalnizca karakterlerin ve olaylarin nasil verildigini merak ettigim icin bu sekilde izledim. izlerken bircok yerde olaydan kopuldugunu gordum. amerika'yi yeniden kesfediyormus gibi olmak istemem fakat bunlari sizin icin tek tek yazdim sevgili okurlar.
    iste geliyor:

    --- spoiler ---

    1- filmin baslarinda paris ve helena'nin tanisikliginin bir nevi tesaduf eseri oldugunu goruyoruz. halbuki paris, tanricalar arasinda yapilan guzellik yarismasinda aphrodite'i sectiginde aphrodite ona helena'yi vaat etmisti. bu sekilde helena ile tanismislardi.

    2- filmde paris ile menelaus bir duelloya tutusuyor. paris kaciyor ve kardesi hector menelaus'u bicakliyor. halbuki gercekte menelaus'un yaralanisi athena'nin bir okcuyu kiskirtmasi sonucu (athena burada agamemnon gibi yalnizca savas cikmasini istiyor) okunu atan bir okcu sayesinde yaralaniyor. bakin yaralaniyor diyorum. filmde oldugu gibi orada can vermiyor. ayrica mitolojiye gore paris kacarken aphrodite onu bir bulutun icine sakliyor. bu tarz fantastik ogelerin kullanimi neredeyse sifira indirilmis. yonetmenin tercihidir, saygi duymak lazim.

    3- ajax filmde savas alaninda hector ile duellodayken can veriyor. halbuki normalde olen akhilleus'un hephaistos tarafindan yapilmis zirhini odysseus'a kaptirinca uzuntuden saga sola zarar verdikten sonra bu yaptiginin zalimce oldugunu dusunup kendi kendini olduruyor.

    4- akhilleus'un ikinci defa savasa girmesi filmde kuzeninin olmesine baglanmis. evet gercekte de mermydon'larin kiyafetleri truvalilari korkutmak icin kullaniliyor ama bu kuzen olayi biraz sonradan eklenmis gibi olmus. halbuki akhilleus normalde annesiyle konustuktan ve annesi hephaistos'a kilic ve kalkan yaptirdiktan sonra ikinci kez savasa giriyordu. filmde hephaistos olayi da atlanmis. gerci bu yonetmenin tercihi tabii.

    5- filmde agamemnon ile akhilleus'un arasi hic duzelmiyor. halbuki aslinda once agamemnon savasi kazanamayacagini anladiginda akhilleus'u cagirmayi dusunuyor. hatta ona onlarca bakire ve ganimet vaat ediyor ama akhilleus bunu kabul etmiyor. en son annesi ile konusup savasmaya karar verince agamemnon ile barismayi kabul ediyor. ulkemiz daha onemli cart curt deyip savasa giriyor. ayrica agamemnon da bu hediyeleri kabul etmezsen olmaz deyip ona bir gemi dolusu altin falan veriyor. burada bu olaylarin hepsi atlanmis.

    6- hector akhilleus tarafindan oldurulunce filmde direkt truva ati olayina geciliyor. halbuki gercekte bu olaydan sonra once amazonlar akhilleus'un hector'u saygisizca tasimasiyla ateslenen ve sebebi aslinda huzursuzluklari gidermek olan niyetlerini eyleme dokup savasa giriyorlar. daha sonra amazonlarin lideri can veriyor. bundan sonra tam yunanlar ustunluk saglarken bir de habesliler truva ile birlikte savasa girip yunanlari geri puskurtuyor. bunlar hep es gecilmis.

    7- filmde truva ati yapildiginda bir salgin varmis havasi verilmis ve truva atinin sehre alinmasi gerektigini savunan adam da kralin sag kollarindan biri. ayrica sonradan gordugumuz uzere yunanlar orada bir koyda saklaniyor. halbuki gercekte ortada salgin falan yok. yunanlar bozcaada'ya gidiyorlar, ve truvali susu verilmis yunan bir savasci "bu at sizin poseidon icin sehrinize sokmaniz gereken bir rerorero" dedikten sonra at sehre aliniyor.

    8- filmde truva ati sehre sokuldugunda icinde akhilleus da oluyor ve hatta o gece paris'in o meshur okuyla topugundan vurulup can veriyor. halbuki gercekte akhilleus'un paris tarafindan oldurulmesi truva operasyonundan cok daha oncedir. truva ati sehre girdiginde akhilleus falan kalmamistir ortalikta.

    9- savas yunanlar tarafindan kazanildiktan sonra filmde helena ile paris muhtesem bir happy ending ile sehirden uzaklasiyorlar. halbuki gercekte paris, filmde hic bahsedilmeyen ve yunanlar acisindan akhilleus'tan sonra ikinci bir kurtarici olan philoktetes tarafindan atilan zehirli bir okla kasiklarindan vuruluyor. daha sonra onu iyilestirebilecek tek kadin olan eski esine gidiyor. o iyilestirmeyi reddediyor ve paris ida daginda can veriyor.

    10- filmde menelaus zaten hector tarafindan olduruldugu icin filmin sonuna yetisemiyor. halbuki gercekte truva ati operasyonunda yer aliyor ve truva'yi ele gecirdikten sonra helena'yi geri aliyor. hatta helena ile sevisiyorlar ve helena bunu isteyerek yapiyor. ek olarak agamemnon da kahin cassandra'yi alip goturuyor. cassandra'dan da hic bahsedilmemis.

    *

    ---
    spoiler ---

    ama en nihayetinde bu bir film ve yonetmenin kafasindan gecenlerin yansitildigi bir ortam. belgesel degil. bu tur farkliliklardan ve eksiklerden oturu filmi elestirmek biraz sacma. her detay eklenilip film 4 saat falan da yapilabilirdi ama bu da gider miydi bilinmez. bircok kisi icin 160 kusur dakika bile yeterince fazla zaten. bence yine de oldukca aydinlatici bir film olmus. ilgiyle izledim.


    (bohr atom modeli - 13 Ekim 2013 00:56)

  • comment image

    hakkı yenen, yabana atılan filmlerden. efsane çok güzel hikayeleştirilmiş. senaryo, müzikler, oyunculuklar, efektler, diyaloglar; her şeyin ayrı güzel olduğu bir film. hele hector'la aşil'in vuruşması ise sinema tarihine altın harflerle geçmiştir. böylesine geren bir başka dövüş sahnesi az bulunur.

    (bkz: unutulmayacak dövüş sahneleri/@saladze)


    (saladze - 22 Aralık 2013 13:13)

  • comment image

    izledikten sonra "evet, muhtemelen gerçek troya savaşı böyle olmuştur" dedirtmeyi amaçlamış (bence tabii, yönetmenin kafasındakini bilemem haliylen) ve bunu sonuna kadar başarmış, son derece kaliteli diyaloglarla bezeli ve dünya üzerindeki en etkileyici şekilde anlatılmış savaş hikayelerinden birisinin ruhunu aynen beyaz perdeye aktarmış film.

    ama neymiş, hepimizin içinde birer dahi yönetmen yaşadığından olsa gerek, baktığı an şak diye “bu olmamış” diyebiliyor, filmin gerçek maliyetini hesaplayabiliyor, adı ilyada değil de "troy" olan bir filmi bahsi geçen destanla kıyaslayabiliyor, ve daha da ilginçtir ki filmdeki heykellerin çoğunun erken dönem kouroslarla kült heykelleri olduğunu ve o dönemde özellikle anadolu'da kullanıldığını bilmeyebiliyormuşuz (gerçi bir kısmı 600 yıl kadar ileriden sanıyorum hakkını yemeyelim, ve kitap okumak kesinlikle harika bir öneri, takdir ettim) da haberimiz yokmuş. engin mitoloji bilgisini hiç karıştırmıyorum, zaten detaylı yorum az sonra.
    başlıyorum kendimce anlatmaya, ne yazık ki sözlük büyük punto kullanmaya izin vermiyor ama ben yeterince açık olmaya çalışacağım merak etmeyin.

    1 (yazıyla bir)_ bu, ilyada destanının filmi olarak algılanmamalıdır. söylendiği gibi adı ilyada değil, troy'dur ve işe tanrıları, mitolojik öğeleri katmamak kanımca gayet bilinçlidir, risklidir ama şahane kotarılmıştır ve takdire değerdir. filmde o kadar çok mesaj, o kadar çok gönderme var ki zaten, yönetmenin neyin ne olduğunu gayet iyi bildiği son derece açık. (değinecektim değinmiyorum spoiler olgusu var, herkes okumuş olmak zorunda değil sonuçta destanı, efsaneleri. bir de ilyada'dan uyarladık demiş olmaları son derece doğal, çünkü bu savaşın anlatıldığı en detaylı yazılı kaynak zaten odur. ayrıca destanda ölümlüler arasında geçen tüm vurucu sahneler de yer almıştır; akhilleus-hector çarpışması, priamos-akhilleus diyalogları, hector-andromakhe bağlılığı, priamos ve ailesinin helen’e sergilediği takdir edilesi insancıl tavır… bunların hangisinin olmadığını söyleyebiliriz? söyleyemeyiz, çünkü fazlasıyla varlar.yahu, bitirilişi bile aynı mantıktadır?
    bir de, bunu hayatımda daha kaç kere söyleyeceğim bilmiyorum ama uyarlama dediğimiz şey, eserle bire bir aynı olmak zorunda değildir! bir film kişisel beklentiler ve hayal kırıklıkları sebep gösterilerek yorumlanabilir, ancak eleştirilemez. bir film, kendi çizgisi ve konsepti, yönetmenin bakış açısı, amacı ve ekibiyle birlikte bunu ne kadar gerçekleştirebildiği konusunda eleştirilebilir. eleştiri yapmak kolay iş değildir, çünkü vizyon ister. hele terbiyeyi bozup yönetmene ve emeği geçenlere küfretmeye hiç gerek yoktur.)

    troya savaşı, insanların yapmış olduğu gerçek bir savaştır. (en azından yapıldığı sanılıyor) tarihteki her savaş gibi herkesin farklı nedeni vardır birilerini kesmek için ve pek tabii çağının en büyük savaşlarından birisi olduğu için devleşmiş, destanlaşmıştır. içine mitolojik tanrıların isimlerinin karıştırıldığı hikayelerse, genellikle insanların kendi yedikleri haltları yüceltmeye çalışmalarıdır. (bu söylediklerim son derece insansı tanrıların olduğu hikayeler içindir, lütfen her mitoloji için algılanmasın) mitolojik hikayeler güzeldir, ancak işin gerçekçi yönünü de unutmamak gerekir. filmin üzerine kurulmuş olduğu temel de zaten bu gerçeklerdir. şöyle ki; troya savaşının başlarında canlarına okunan akhalıların memleketteki oğullarına "troyalılar bastılar kıçımıza tekmeyi" değil de, "troyalı askerlerin yanında tanrı apollon çarpışıyordu, o yüzden yeniliyorduk, aslında biz şahane askerlerdik" diye anlatmış olmaları çok daha mantıklı gelmiyor mu? akhilleus aslında bedenine ok, kargı işlemeyen bir adam değil de çok iyi savaşçıydı ve kimse yenemiyordu, bu yüzden de insanların abartma yetenekleri onun ününün böyle yayılmasına sebep olmuştu, nereden bileceğiz ki? yahut belki priamos kendi halkına "prensimiz paris bir tarafına hakim olamayan romantik salağın tekiydi" demek yerine "ne yapalım emir büyük yerden geldi, zeus emretti jüri yaptı, sonra aphrodite büyüledi oğlumu" demiş olamaz mı? ya da, "prensimiz korkak değildi, kendi kaçmadı aphrodite aldı götürdü, satamadan getirdi" demiştir? işte filmin bakış açısı bu. gerçekçi, olgun ve sağlam, ama mitolojik olgulara kapıyı tamamen kapatmayan. tanrıların adının şu anki günlük hayatımızda olduğu kadar geçtiği. (misal, akhilleus'un annesinin kehaneti, hizmetçiden çok bir pagan kadınına benzemektedir kanımca, yine akhilleus'un tanrıları hakkındaki yorumları vs.) ilyada'ya benzemediği yönünde acımasızca eleştirmekten önce yapmamız gereken şey, bu bakış açısının yönetmenin tercihi ve yorumu olduğunu kabul etmek ve yapıtı buna göre değerlendirmektir. troy, ilyada destanını değil, akhalı bir generalin açgözlülüğü ve ona yaltaklanan zeki ama çaresiz bir adamın* yüzünden yakılıp yıkılmış bir şehri ve o şehirdeki başlıca karakterlerin hikayesini anlatmaktadır. masumlar tanrıların değil, insanların politikaları uğruna ölmüşler ve savaşçılar bir gün isimlerini herkes bilsin diye kılıç, mızrak sallamışlardır. onların gözündeki ölümsüzlük olympos’a çıkmak değil, işte budur. zaten olympos’u birinci elden görüp anlatan da olmamıştır!

    2 (yazıyla iki)_ patroklos, haliylen akhilleus'un kuzeni değil çok yakın arkadaşıdır, o da usta savaşçıdır hatta eşcinsel bir ilişkileri olduğunu da söyler bazı mitologlar. ancak filmin genel yapısı içinde oturtulduğu çaylak kuzen rolü kanımca hiç de göze batmamış, aksine diğer türlüsü bu çizgideki bir filmi karıştırabileceği için gayet iyi olmuştur. ancak gayet bebek yüzlü ve cillop gibi bir delikanlıya oynatılmış olması da yönetmenin kurnazca bir göndermesidir sanki. nitekim, bir karakterin diğerinin arkadaşı değil de kuzeni yapılmış olması filmi topa tutmak için yeterli sebep değildir. yıllar sonra bir yönetmen çıkar, eşcinsel yapar ikisini. biri çıkar, işe tanrıları da katar. sen elli yaşında olup da "geçti bunlar benden, film seyretmem bu yaştan sonra" diyeceksen o senin sorunun. zaman ve şans meselesi yani, fani şeyler bunlar kızıp hakaret etmeye gerek yok.*

    3 (yazıyla üç)_ briseis, kassandra ve khyriseis mix yapılmışlar hafiften, ama yine filmle gayet bütünleşmiş farklı ve güzel bir karakter çıkmış ortaya. kişisel olarak ben de isterdim paris ve helen şehre girerken kassandra'nın saçını başını yolduğunu görmeyi, ama bu şansım hala var, ilyada'yı açmak ve hayal kurmak. zaten en güzeli bu değil mi?

    4 (yazıyla dört)_ şimdi akha değil de yunan denmiş olduğu için amerika'nın türkiye'yi hedef gösterdiği gibi bir düşünceyi içtenlikle tebrik etmekten başka çarem yok. ne olur önce şu sorulsun; yahu "akha"nın ne anlama geldiğini kaç tane amerikalı biliyordur? ayrıca olay türk-yunan düşmanlığına gidecekse, bizimkilerin de o binlerce yıl önce olmuş savaş yüzünden yunanlıları suçlayan yazıları, makaleleri hiç de az değildir. iş amerika'nın kendi sinemasını politik olarak kullanmasıysa, evet ben de unutmadım the two towers'daki nazi formasyonlu orcları, ancak bu kadar paranoya yapmak kanımca abesle iştigaldir, ayrıca gereksiz sinir mideye zarar verir. tavsiyem, süt için. (ya da bu okuduklarımdan sonra iyisi mi ben içeyim.)

    5 (yazıyla beş)_ şu herkesin diline dolanmış donanma sahnesiyle ilgili iki kelam da ben etmek istedim. tamam, o tarihlerde yunanistan nüfusu o kadar var mı ki bu kadar askeri, gemisi olsun, kuzeydeki ormanları yunanistan’a mı taşımışlar çaktırmadan dedirtiyor tabii ama bir de şu açıdan bakalım.

    yönetmensin. büyük bir fırsat yakalamışsın. muhtemelen kariyerinin en büyük bütçeli filmini çekiyorsun. hem de bin yıllardır insanların diline dolanmış, okullarda okutulmuş, hemen herkesin az çok duyduğu en ihtişamlı savaşlardan birini çekiyorsun. akıllarda yer etsin diye birazcık abartmaz mıydın?

    6 (yazıyla altı) _ biraz da karakterlerle oyunculara değinmek istedim kendimce, zaten çok konuştuğumu düşünenler bu kısmı atlasınlar.

    brad pitt : yani bir şey demeye gerek yok aslında. tepede kılıcını doğrulttuğu bir sahne var, kelimeler yetmez. tapılası. akhilleus'tan nefret ederdim ben halbuki. hormonlarım kurusun.
    eric bana: bir gün, hector'un tıpkı hayalimdeki kadar soylu bir şekilde bir şekilde beyaz perdeye aktarılacağını söyleseler inanmazdım, o derece fanatiğiyimdir kendisinin. ama olmuş işte. karakter olarak asla akhilleus'un gölgesinde kalmamış. andromakhe ve oğlu astyanaks'la çizdiği aile tablosu da çok güzel yansıtılmış. zaten bence destanın gerçek aşk hikayesi paris ve helen'inki değil, onlarınkidir.
    orlando bloom : romantik, idealist ve aşık. asla savaşçı değil. aşkı için savaşmanın romantik olduğunu zannedip bıçak gırtlağına dayanınca anyayı konyayı anlayan saftirik. nefis bir paris yorumu.
    sean bean: kendisi odysseus rolünde şahaneydi de, ne diye kumral yapmışlar bu adamı bilmem ki? ithaka kralı'ndan çok agamemnon'un genç ve yakışıklı kardeşi gibi gözüküyordu sanki. nolur bu adamın saç rengi hep sarı olsun.
    diane kruger: helene of troy'daki gibi soluk kesici olmasa da, güzeldi bence. eski bir balerinmiş kendisi. o beyaz kıyafetli haline bittim.
    brian cox: uzun boylu, sinsi agamemnon bildiğin adaleli barbar olmuş ama neyse. bir dahaki sefere.
    saffron burrows : destandaki andromakhe gibi endamlı, zarif, güzel bir kadın. eric bana’yla güzel bir uyumları vardı. beğendim.
    rose bryne : tam da o çağlarda tasvir edilen zarif ve kişilikli anadolu kızına benzemiş. onu da beğendim.
    peter o’toole : hani minare yıkılmış, mihrap ayakta derler ya aynen öyle. para toplayıp kendisi adına bir shrine yapsak? olur mu?

    son bir kişisel not. troy’un nasıl yıkıldığını, yakıldığını, çocukların surlardan atıldığını kısacası odysseus destanında anlatılan trajik yönlerini biraz daha göstermelerini isterdim. gösterseydiler de insanın her zaman insan olduğu, maddiyat uğruna birbirlerine neler yapabildikleri bir kez daha gözüksün, bütün o vurucu sahneler akıllarda yer etsin.

    son bir şey daha. (bu kez ciddiyim) filmin maliyetini göstermediğini düşünen arkadaşların ağır oyuncu kadrosuna, şehirlerde kullanılan malzemeye, zırhlara, silahlara, kalkanlara, chariotlara filan daha bir dikkatle bakmalarını öneririm. sonuçta hiçbir demirci ya da figüran wolfgang petersen’a gidip “abi akhilleus benim atamdı, bedavaya çalışırım senin için” dememiştir değil mi. söyleyeceklerim bu kadar. sabırla okuyan herkese teşekkür ediyor, küfredenlerden peşinen özür diliyorum.


    (solonielle - 15 Mayıs 2004 16:40)

  • comment image

    van helsing rezaletinin ustune ilac gibi gelmi$, yaralarima merhem surmu$ her $eyi yerli yerinde film. oyuncularin hepsi cok iyi, rollerine pek guzel oturmu$lar. yonetmeni ve muzikleri de begendim. yani kisaca bu filmin sozlukteki van helsing ornegindeki gibi "ne bekliyordunuz ki film tarihi bir olayi anlatmayi hedeflemi$ bunu da yapmi$" gibi zirva savunmalara ihtiyaci yok. kendi ba$ina gayet tatminkar, tarihi de olsa tarihin tam ziddi da olsa.

    ozellikle dovu$leri, orjinal koreografilerinden dolayi begendim. artik 3d gucu sayesinde 100 milyon ki$ilik ordu yapmak kolay oldugundan ordularin ihti$ami beni o kadar etkilemedi. yine de ilgili sahnelerde kusurlar bulamadim, "aha burada 3d siritmi$" diyemedim her $ey gayet guzel blend edilmi$, goze batmayacak hale sokulmu$. kenarda hazir tuttugum, atip tutmak icin sakladigim "action istediniz i$te size action, kotu animasyon kalitesi olsa da, boktan konu olsa da, boktan oyunculuk olsa da film action vaadediyordu ve bunu verdi. bu yonetmen de zaten hep bu filmleriyle bilinir" entry'mi kullanmama gerek kalmadi.

    ha bu filmde beni rahatsiz eden bir $ey yok muydu vardi. karde$im threesome'dan threesome'a ko$an koskoca achilles, kalkti haminne karakterli, "beyim bilir" baki$li bir hatuna neden bu derece tutuldu, "hayatta bi huzuru sende gordum brusella" seviyesine kadar indi anlamak mumkun degil. zira film boyunca hatunun replikleri tamamen "yes", "no" ve bir cok bariz olani tespit (bkz: stating the obvious) cumlelerinden olu$uyor. achilles bu hatunda huzuru neden buluyor emin olamadim. du$undugum alternatifler icinde tek makul gelen sozkonusu hatunun 50 bin ki$ilik yunan ordusu icindeki yegane di$i olmasi oldu. o an tekelci zihniyete kufrettim, ya$asin nash equilibrium dedim.


    (ssg - 15 Mayıs 2004 23:26)

  • comment image

    şu an atv'de yayınlanan film.

    açın izleyin şok olun. öyle sahneleri kesmişler ki, sanmayın çıplaklıktan cinsellikten bahsediyorum şu an.. achilles'in "tanrıları senden daha iyi tanıyorum, onları gördüm" dediği sahneyi yok etmişler.
    truva zamanında ne islamiyet vardı, ne hristiyanlık.. neyin makası bu, neyin sansürü?

    bakalım daha neleri kesmişler, sırf bunu görmek için 96.kez izliyorum.


    (ukalabok - 13 Haziran 2014 21:05)

  • comment image

    bi hafta boyunca adamin karisiyla adamin sarayinda birlikte ol, o yetmedi karisini kendi sarayina kacir , gene yetmedi kendi sarayinda icraata devam et, o da yetmedi karisini geri almaya gelen kocaya utanmadan kadin icin meydan oku , hadi okudun bi de dayak yiyince abinin ayagina sarilip adami abine $i$let.butun bunlara ayakta alki$ tutan truvaya yunanlilar degil at cift katli otobus soksa yeridir , yunanlilar sonuna kadar haklidir.boyle salak bi kral ve sehrin basina ne gelse yeridir.filmde tanrilari es gecen yonetmenin evine de bir truva midillisi sokulmasi gereklidir.


    (fall blau - 26 Mayıs 2004 01:29)

  • comment image

    gayet güzel bir savaş filmi. bakmayın siz bazıları tarafından eleştirilmesine imdb puanına açıp izleyin gayet güzel vakit geçirtiyor. filme gelirsek paris sana laflar hazırladım olm.

    --- aşırı küfür içeren spoiler ---

    paris senin amınakoyayım senin gibi ibne korkak bir züppe yüzünden dağ gibi hector gitti be abin demişti sana savaş işleri öyle romanlara benzemez diye dinlemedin ama sonra gidip ayağına kapandın göt korkusuna. güzelim şehir mahvoldu senin yüzünden be amınakodum herifi helen'e de sövmek lazım ama çok güzel sövemiyorum*. senin kadar babanın da suçu var tabii o at içeri alınır mı olm hiç mi akıl yok sizde sırf siz ölseniz neyse gitti koca şehir be.

    hectorrrrr diye ağlamak istiyorum ulan harcadınız dağ gibi herifi tek düşüncesi vatan,aile olan herifi ulan ayıp be topnuzun amınakoyayım.
    --- aşırı küfür içeren spoiler ---


    (12tmaferd i - 15 Ağustos 2014 20:49)

  • comment image

    bu filmden öğrenilenler:
    1) binlerce asker kum üstünde yürürken bile etkili olmak adına romp romp ses çıkarabilir, garipsemeyiniz. belki de her adım attıklarında hımlıyolardır.
    2) kim söylemişse çok haklıdır, brad pitt gerçekten de kendini akrep sanmaktadır.
    3) büyük bütçeli bir filmde karakterler omniscient olabilir, hatta bunun yanı sıra kendilerinden daha greek kelimesi ortalarda yokken greek diye bahsedebilirler. ileriyi görmek onlara senaristler tarafından verilmiş bir yetenektir.
    4) zırhlar çağının ilerisinde bir biçimde greko romen olabilir, olsun canım, ne farkeder? bu kadar dikkat etmeyin siz de. ayıp yani.
    5) antik yunan'da kadınlara mal mülkmüş gibi davranılmasını eğer böyle bir film yapıyorsanız sallamayabilirsiniz. olsun canım, ne farkeder eğer kimseye normalde söz hakkı bile verilmiyorsa, güzel kadınlar sadece birer "ödül"den ibaretse? aşk hikayesi yaratmak daha ilgi çekicidir, kimin umrunda o eski zamanlar zaten? epik bir şiiri, aşk üstüne dayalı bir savaş filmi haline getirebilirisiniz, adını da artistic license koyarsınız.
    6) haritaları da alt üst edebilir, agammemnon'u yunanistan kralı ilan edebilirsiniz. agammenon'a mykene kralı demenin bile tam doğru olmayacağı, basileus veya pasireu kelimelerinin reis gibi bir anlama sahip olmaları kimsenin umurunda olmamalıdır. sparta'nın da laconia'nın iç kısımlarında bulunmasını beğenmezseniz deniz kenarındaki bir tepenin üstüne yerleştirebilirsiniz. cahil canım bu halk, kafalarını mı karıştırıcağınız?
    7) patroklos akhilleus'un kuzenidir. kuzeni. yeterince açık anlatamadım sanırım, tekrar söyleyeyim: kuzen. yani, anlayacağınız, onlar kuzenler. kesinlikle kuzen. sevgili? dost? haşa! kuzen onlar, kuzen.
    8)troya'yı yeterince görkemli bulmazsanız firavunların zamanındaki mısır'dan heykeller, 8. yüyzyıl kourosları (veya kouroi, öyle demek isterseniz), minos'un zamanındaki girit sütunlarıyla donatabilirsiniz. tapınakların içine şömine yerleştirmekten de alıkoymayın kendinizi.
    9) filmin içine aşk hikayesi sokmak adına, filmde kalması çok daha mantıklı olacak karakterleri biçebilirsiniz. kassandra mı? laokoon mu? öyle birileri mi var? hade canım...
    10) gladyatör'den aldığınız müzikleri değişik kombinasyonlarla kullanabilirsiniz. o da epik, bu da epik, ne fark var arada? hepsine aynı etnik olduğunu sandığın müziği koy. oooooh, tasarruf diye buna derim ben. whaaooooooh!!
    11) eğer bir filmde, bir anda starın yüzünün yakın plan çekimlerine ara veriliyorsa, bilin ki birisi onun kılığına girmiştir de sizin bunu yemenizi istiyorlardır. kafanızı eğip aptal taklidi yapın. yapın yapın.
    12) myrmidonlar bölünerek çoğalır. 10 adam ölürse, yerlerine ertesi gün 8 yeni adam gelebilir.
    13) sahte kuzenler herkese lazımdır.
    14) akhilleus'dan çok iyi teknik direktör olur.
    15) akhilleus sürtünmeden etkilenmez. giydiği zırhın altına hiç kumaş birşey giymese bile cildi yumuşacık kalır. bence bunun için şükretmeli - meme ucuna birşey olmaması mucize sayılabilir zira.
    16) aiskhylos mu? sophokles mi? onlar da kim? oyun falan mı yazıyorlarmış? kim uğraşacak ya, öldürün şurdaki adamlardan istediklerinizi, takmayın. oyunların konuları ortadan kalksa nolur ki? yok tragedyaymış. önemsiz şeyler bunlar.
    17) bir bebek on yıl boyunca bebek olarak kalabilir. film bu.
    18) "yazık, günah hektor'a. madem ki biraz sadık kaldık ilyada'ya, onu öldürdük, bari ailesinin başına gelenleri biraz hafifletelim" düşüncesi, filme harcanan para sayesinde mazur görülebilirmiş.
    19) bin gemiyi bir araya getirmek sadece 1 gün alır.
    20) aias'ı mağara adamı olarak gösterebilirsiniz. kalkan malkan hikaye, sopasıyla her yeri dağıtır o. grrrow!
    21) topkapı'daki gizli tüneller falan, hepsi troya'dan esinlenme. peh!
    22) diyalog? o da ne ki? pek önemsemeyin senaryo yazarken.
    23) çok önemli olan, ve de en çok sevilen karakterin ölümü o kadar etkili yapılmasa da olur. önemli olan esas şey büyük savaş sahneleridir.
    24) kıvırcık saç güzeldir. erkek vücutları güzeldir. bol bol gösteriniz.
    25) homeros'un ebesi ve mitoloji'nin ebesi sözlüğün ebesini çok iyi anlıyorlar artık.


    (perspicacious - 30 Mayıs 2004 18:20)

  • comment image

    sinemada yandaki arkadasın egilerek, fısıltı halinde,
    troy hangisiydi, şu sarı çocuk mu?
    dedigi ve akabinde beni sinemada kahkahalara bogmasına neden olan film.


    (nervus opticus - 23 Ağustos 2004 19:25)

  • comment image

    güneşin batıdan doğduğu filmdir. söz konusu kara anadolu, deniz ise ege olduğuna göre güneşin denizin üstünden doğmaması gerekiyor hesaplarıma göre.


    (suspended animation - 21 Haziran 2005 19:16)

Yorum Kaynak Link : troy