Kynodontas (~ Kopek Disi) ' Filminin Konusu : Film, üç genç kardeşin anne babalarıyla, sanki paralel bir evrende, farkında olmadıkları bir tutsaklıkta yaşadığı evde geçiyor. Evlerinden hiç çıkmayan, dış dünyayla ilgili hiçbir şey bilmeyen, adeta çocuk gibi kalmış kardeşler, köpek dişleri düşüp evden çıkmalarına izin verilecek günü bekleyerek yaşamlarını sürdürmektedir.
Ödüller :
Dancer in the Dark(2000)(8,0-93342)
Irréversible(2002)(7,4-104086)
Enter the Void(2009)(7,3-62138)
The Square(2017)(7,3-41603)
Melancholia(2011)(7,2-165827)
The Lobster(2015)(7,1-171527)
The Killing of a Sacred Deer(2017)(7,0-82237)
Mother!(2017)(6,6-160878)
Antichrist(2009)(6,6-112057)
Alpeis(2011)(6,4-7846)
Chevalier(2015)(6,3-3480)
Attenberg(2010)(6,2-5311)
Cannes Film Festivali : "Un Certain Regard Award"
film festivali kapsamında izlediğim gerçekten en ilginç gelmiş bir filmdir.filmden notlarım:1)filmi izlerken salondan yaklaşık 25 kişi çıktı.rahatsız edici olabilir bazıları için, ama soft porn tadında sahneler mevcuttu. 3 kere erkek cinsel organı, 5 kere kıllı kıllı faraş gibi kadın organı, bol bol popo gördük filmde.2) filmden çıkınca bir sorgulama sürecine girdim. filmdeki ayrıntıları gözden geçirdik, oldukça hoştu aslında.3) haneke seviyorsanız bu film onun çoğu filmine kafa tutacak cinsten.--- spoiler ---şimdi gelelim sıcağı sıcağına:bir baba, ailesini izole bir yerde çiftlik gibi bir eve kapatmış ve kendi dünyasını kurmuş.evde yaşayan çocuklar evden dışarı adım atmamışlar, dış dünyayla en ufak bir bağ ve fikirleri dahi yok. tepeden geçen uçaklar onlar için özgürlüğü değil, düşmeyi bekledikleri birer oyuncak sadece.dışarı çıkma teşebbüsleri olamıyor, çünkü onlara öyle öğretilmiş, bir korku imparatorluğu oluşturulmuş.evden tek çıkma aracı evdeki mercedes araba, dışarıda evin babası da yere basmıyor ki, inandırıcı olsun diye.baba işe gidip geliyor, evin erzak vb. ihtiyaçlarını sağlıyor.iştekiler evine gelmesin diye karısı sakat ayağına yatıp kimseyle görüşmek istemediğini belirtiyor.nemrut bir herif. çocuklarını neden oraya tıkmış, onu bir tek çözemiyoruz....çocuklar evde eğlenmek için abuk subuk cesaret oyunları oynayıp duruyolar.fiziklerine dayalı oyunlar. insanın sosyal yaşamdan kopuk bir ortamda ne tür bir mahlukat olduğunu resmen yönetmen gözümüze sokuyor.eve her hafta fahişe geliyor, evin babası gözünü kapatıyor bu kadının ve eve getirip oğluyla beraber olmasını sağlıyor.zaten herşey bu fahişenin altından çıkıyor ve dış dünyayı eve taşıyor. işte tüm kavram karmaşası ve sistemin çöküşünü sağlayan şey bu.ah filmin adı neden köpek dişi?çocuklara köpek dişleri düştüğü zaman evden ayrılma zamanı gelecekleri anlatılmış.onlarda sürekli dişleri sallanıyor mu diye kontrol ediyor.filmin sonunda 10 saniye boyunca bagajdan çıkacağını umut etmedik mi?ben etmiştim, ve o bagajda havasızlıktan can vermiş olabilmesine çok üzüldüm.--- spoiler ---sözlükten daha fazla kişinin izleyeceğini düşünmüştüm. ilginç geldi.
(belgian waffle - 17 Nisan 2010 18:00)
rahatsız edici bir film.--- spoiler ---nesnelerin isimlerini ve anlamlarını kendinize gore duzenleyebilseydiniz guzel olur muydu? hatta daha da otesine goturup bunu kendi kucuk krallıgınızda muritlerine mutlak gercek olarak kabul ettirseydiniz. oyle bir krallık dusunun ki, her kelimenin farklı bir karsılıgı var, ozgurlugu. bu ozgurlugun sınırları da bi kisi tarafından ciziliyor.iste boyle bir dunyayı anlatıyor kopek disi. bırakın ucak, araba, kedi gibi ogeleri en temel icgudulerin dahi kabuk degistirdigine sahit oluyoruz. bu yeni kavram duzeni bize sınırlı bir gerceklik sunuyor. yabancı etkisiyle ortaya cıkan bozulma her ne kadar puskurtulse de onemli olaylara davetiye cıkaracaktır. takas sisteminin dahi -kısmen- islendigini gordugumuz filmde, yonetmen gorsel olarak sınırlama koymamıs. bir haneke ritueli ile islemis olayları. bu yonuyle bakıldıgında rahatsız edici bir deneyim olustursa da festivalin en degerli gosterimlerinden birini olusturdu. --- spoiler ---
(turk belisarius - 19 Nisan 2010 00:24)
--- spoiler ---filmin festival kitabında kısa tanıtımında haneke vari saptamasının kesinlikle doğru olduğu, şiddeti gözümüzün içine gündelik olaylarla sokup dozajı muhteşem ayarlama becerisine sahip haneke'nin asla bu benzermeden gocunmayacağı bir film olmuş.filmin çıkış noktası anne ve babaların çocukların sorduğu sorulara cevap vermemek adına bir şeyler zırvalayıp, yanlış bilgilendirme yapması sanki. adeta seni leylekler getirdinin devasa bir versiyonu. leylek masalına çocukların körü körüne inanıp, doğruyu araştırma olanaklarının tamamen korku ile kısıtlandığı ara ara şiddetin arttığı ve yalan söyleyenin yalan söylenen üzerindeki korkunç gücün esiri olduğu gerçekçi bir şekilde önümüze atılıyor. isyan, kabul edememe içimizi sarıyor ve işin tuhafı filmin gittiği yeri görmenize rağmen engeleyememeniz. oyunculuk muhteşem, sekanslar arası esler ürkütücü, hikayeler bazı bazı çocukluğunuzdan tanıdık, şiddet ise filmi batırıp anlamsız yere getirebilecekken çok yerinde. haneke sevenlerin acayip keyif alacağı bir film olmuş. geçen sene strella sonra yunan sinemasında festivalin getirdiği güçlü, bağımsız, yunan sineması temsilcisi. yönetmen yorgos lanthimos gayet iyi iş çıkarmış.--- spoiler ---p.s. insan niye çocuğa üçgenin iç açılarının toplamı 180 derece etmediğine ilişkin bir bilgiyi öğretmen için kaset doldurur ki ?! ayrıntıda en çok anlamsız bulup şaşırdığım hadise bu olmuştu
(ride - 21 Nisan 2010 19:47)
renk körü olan insanlar, bunun farkına renk körü olmayan insanlar yüzünden/sayesinde varırlar. renk körleri, kırmızı ve yeşilin farkını asla bilemez, örneğin onlara çimenlerin yeşil olduğu söylenildiği için çimenlere yeşil derler. çimenleri gösterip "bu, kırmızı." denilseydi, onları öyle kabul ederlerdi. filmdeki çocuklar da, dış dünyayla tamamen bağlantısız, tamamen babanın kontrolünde bu şekilde eğitilmelerinin sonucu olarak gökten düşecek uçaklardan medet umuyorlar.
(surudeki asosyal koyun - 7 Haziran 2010 02:48)
sinemanın ne kadar yaratıcı olabileceğini gösteren, sinema iyi ki varsın dedirten çok özgün bir çalışma.
(catherine dervis - 8 Haziran 2010 00:22)
--- spoiler ---çocukların dedesi olan frank sinatra'nın yunan haneke ailesine yazdığı nasihat şeklindeki parçanın sözleri: fly me to the moon---babamız bizi severand let me play among the stars---annemiz bizi severlet me see what spring is like---biz onları sever miyiz? evet, severiz.on jupiter and mars---kardeşlerimi çok severimin other words hold my hand---çünkü onlar da beni severin other words darling kiss me---ilkbahar evmize dolarfill my life with song---ilkbahar kalbimden taşarand let me sing forevermore---ailem benimle gurur duyaryou are all i hope for---çünkü tüm gücümle çalışırımall i worship and adore---ama hep daha iyisini yapabilmek için uğraşırımin other words please be true---evimiz çok güzeldir ve onu severizin other words i love you---seni asla terk etmeyeceğiz.--- spoiler ---
(denis lavant - 7 Temmuz 2010 17:30)
roger ebert'in ''bakmaktan gözünüzü alamayacağınız bir araba kazası gibi'' diyerek bir nebze de olsa duygularıma tercüman olduğu film. hala düşünüyorum ben bu filmi beğendim mi diye. pozitif duygular besliyorum kendisine karşı ama bir sinema eseri olarak mı yoksa rahatsız ediciliğin yasak zevki yüzünden mi, ney?not: hayat bilgisi kitaplarında tasvir edilen tipte bir aileden gelenler özellikle izlesinler.not2: yaşasın kötülük
(ruprect - 12 Temmuz 2010 18:40)
kesinlikle bir psikologla ya da psikolojiyle haşır neşir olan bir grupla izlenmesi gereken, başından sonuna kadar aykırı, neredeyse alışılagelinmiş normal bir dakikası bile bulunmayan deli filmi.. davranış bozukluğuna doydum desem yeridir. haneke oturmuş idiots'u kendi yorumuyla tekrar çekmiş gibi..--- spoiler ---bu arada kızın izlediği filmler:(bkz: rocky)(bkz: jaws)--- spoiler ---
(sir gawain - 22 Temmuz 2010 09:45)
digiturk'te moviemax festival kanalında izledikten sonra bir çok sahnesinin kesildiğini burada öğrendiğim film. siz siz olun "dijital platform nasıl olsa, paralı kanal, kesmezler" demeyin. rtük'ün kolları ahtapot mübarek, parasını verip aldığın filmi bile sana izletmiyor. dijital platform olması sebebiyle zaten satın almak için reşit olman lazım, bu bir, reşit kişinin sorumluluğunda kanallara şifre koyabiliyorsunuz çoluk çocuk izlemiyor zaten, bu iki, ulan para ödüyoruz onları izlemek için, bu da üç. türkiye'deki özgürlük anlayışının ne hallere geldiğini bana göstermesi açısından faydalı bir film olmuştur bu açıdan, onun dışında filmi zaten yarım izlemişiz, oturmamış fikirler kafamızda.
(relabluess - 24 Eylül 2010 19:15)
caillou ve ailesine izletilmesi gereken film. cocuk mahvoldu yillardir.
(sanal hayvan - 25 Kasım 2010 11:01)
nasıl tanımlayacağımı bilemedim, mutlaka izlenmesi gereken bir film.--- spoiler ---film kelimelerin ve anlamlarının kaydedildiği ses kayıtlarıyla başlıyor. bizim "bu dünyada" tanımladığımız nesneleri, örneğin yazmaya yarayan alet: kalem, onlar başka şekillerde tanımlıyorlar. bu bir eğitim ve çocuklar kendi evlerinin bahçesi dışında hiçbir yere çıkmıyorlar. kardeşlerin aralarında yaşadıkları anlaşmazlıklar var, bu anlaşmazlıkların sonucunda şiddet doğabiliyor. ancak bu zamana kadar izole edildikleri bu alanda televizyon-radyo-sinema, gazete gibi hiçbir iletişim araçları olmadığı için şiddetin tanımlanması anne ve babanın çizdiği sınırlar dahilinde belirleniyor ve cezalandırılıyor. kızın erkek çocuğun kolunu kesmesi örneği gibi. bu bağlamda görülen şiddetin dozu gayet açıklanabilir durumda. küçük kızımız zaman zaman doktorluk yapıyor, teşhis koyup ilaç verebiliyor. evde bir sağlık ocağının sahip olabileceği tıbbi ekipmanlar mevcut. yine bu küçük kızımız yaptığı eterle sürekli mücadele halinde olduğu ablasıyla oyun oynuyor. herkesin bir görevi olduğunu söyleyebiliriz. anne gün boyunca eğitmenlik yapıyor ancak o da çok sıkıldığı için babayı arayıp müzik dinleyebiliyor. eğitimin saatleri ve çocukların boş zamanları var, bu bağlamda evde her şeyin nizami ve rahat olduğunu görüyoruz. oturulan koltuklar, havuz tüm konforu içeriyor. bu düzeni de kızımızın yapılan kekin küçücük kalıntılarını bile temizleyip iz bırakmamasından görebiliyoruz. aynı zamanda bu keki gizlice bahçenin dışındaki cezalandırılan diğer kardeşe attığını öğreniyoruz. cinsel gelişim konusuna gelirsek; karakterlerin dış dünyadan soyutlanması, cinselliklerini kendi kendilerine ve birbirleriyle keşfetmeleri sonucunu doğuruyor. erişkin dönemde olan erkek çocuğunun ihtiyacı dışarıdan getirilen bir kadın tarafından sağlanıyor. yine burada filmin tamamına hakim olan robotiklik, o atmosferin oluşturduğu davranış biçimleri ve tepkileri görüyoruz. erkek, gelen bu kadınla herhangi bir önsevişme yaşanmaksızın ereksiyon kazanmasının ardından doğrudan ilişkiye giriyor. kadın kendisini oral şekilde tatmin etmesini istediğinde bundan hoşlanmadığını belirtip hoşlandığı pozisoynu belli ediyor. köpekleme diyelim. bunun dışında iki erişkin kız içinse herhangi bir çözüm söz konusu değil. ancak bir süre sonra bu dışarıdan gelen kadın işleri bozmaya başlayınca büyük kızın erkeği tatmin etmesi gerektiğine karar veriliyor. küvette iki kardeşi de çıplak görüp memelerini ve kalçalarını sıkarak birisini seçiyor ve burada erkeğin iktidarı sürüyor. sonuç, büyük kızımız oluyor. diğer bir konuysa yaşam alanının öğrenilmesi. çocuklar eğitimleri dahilinde evin çeşitli köşelerinden gözleri bağlı bir şekilde anneyi buluyorlar. tüm alana neredeyse eşit şekilde hakimler ve bu eğitimin ödülü anneye sarılmak. sahi karanlıkta evinizde yönünüzü ne kadar doğru bulabiliyorsunuz? diğer bir meseleyse metanın değeri, evde hakim olan takas yöntemi ve bu bağlamda nesnelerin değerleri çok ilginç. dışarıdan gelen kadın saç tacı karşılığında bir şey istediğinde evde büyüyen büyük kız ona karşılık olarak bir kalem öneriyor. yine ev içi takaslarda da çorap ve kalem öne çıkıyor. cinsel gelişim demişken, dışarıdan gelen kadın büyük kıza kendine oral seks yaptırdıktan birisini yalamak da yine filmde bir çeşit iletişim yöntemi oluyor. kızlar birlikte vakit geçirirken biri diğerinden herhangi bir şey karşılığında omuzunu baldırını ya da karnını yalatıyor. küçük kızımız da babadan zıpkını isterken onu yalıyor ve baba bu durumu garipsemiyor. akşam yemekleri bir etkinlik, kızlarımız ve oğlumuz yemeğe resmi kıyafetlerle katılıyor. yine aynı dünyada tek görüntü öğesi evde çekilen kamera görüntüleri. televizyon sayesinde evde çekilen görüntüler belirli aralıklarla tüm aile ferdlerince izleniyor. atmosferde yabancı addedilebilecek iki öğe de hemen tanımlanıyor. uçaklar birer oyuncaktırlar ve düştükleri zaman ilk alanın olurlar. diğer öğe kediyse çocuk eti yiyen vahşi ve katil bir varlık olarak tanımlanır ve ona karşı uygulanması gereken çözüm olarak emekler pozisyonda durup havlamak yine çocuklara öğretilir. kedinin karakteri de yine bunu hiç yaşamamış kardeşlerce doğrulanır, küçük kız kardeş herkes uyurken erkek çocuğunun dizine çekiçle vurur. seslere uyanan baba ne olduğunu sorunca kedinin elinde çekiçle erkek kardeşinin dizine vurduğunu ve çok hızlı olduğunu söyler. erkekse kız kardeşin çekiçle ona vurduğunu belirtir. bu durum karşısında kedinin karakterinin korunması amacıyla erkeğin yalan söylediğine karar veren baba onu tokatla cezalandırır. erkek çocuk da kendi gözlerine rağmen babaya inanıp otoriteye uyar. dışsal varlıkların ortama girişi de uçağın bahçenin görülmeyen bir verine bir anda düşmesiyle ve ikizlere hamile annenin bir de köpek doğuracağına söylemesiyle gerçekleşir. anne çocukları doğurmasa da köpeği doğuracaktır. köpek bu sayede yine çok doğal bir şekilde alana girebilecektir. köpek demişken, köpeği eğitime veren baba köpeğin durumunu takip eder. köpek eğitmeniyle konuşmasında babaya bir köpeğin nasıl eğitildiği anlatılır ve bu eğitimin beş farklı safhadan oluştuğu belirtilir. baba ve anne de evde çocuklarını aşamalı bir eğitimden geçirir ve zaman zaman eğitimin bir üst seviyeye çıkması gerektiği ikisi arasında tartışılır. film kendi içerisinde net bir göndermeyle anlatmak istediği her şeyi oracıkta anlatıverir, kopek de çocuklarla da aşamalı bir eğitimden geçmektedir. yapılan muamele pek de farklı değildir. diğer yandan köpeğin nasıl eğitildiği de bilinmemektedir. dost canlısı olabilir, bekçi olabilir, saldırgan olabilir. ortama girdiği takdirde tüm her şeyi altüst edebilir ve mevcut düzende muhteşem bir değişim oluşturabilir. mevcut dünyanın korunmasının bir diğer yolu da dışarıdan gelen ürünlerin markalarının olmamasıdır. baba alışverişten sonra eve gitmeden tüm her şeyin markasını siler, yok eder. mevcut gerçeklik içerisinde yeni sorular sorulmasını ve ortamdan şüphe duygusunu uzak tutar. yine mekan sadece arabayla çıkılabilir bir yer olarak tanımlanır. bahçe kapısının hemen önüne, dış tarafa, düşen uçak babanın arabayla çıkması sayesinde alınır. çocuklar asla dışarı çıkmazlar. babanın nihai iktidar yöntemlerinden biridir araba kullanabilmek ve dışarı çıkabilmek. bir eğitme yöntemi olarak da ödüller de çeşitli etiketlerdir. her eğitim sonucunda baba çocuklara çeşitli etiketler verir. bir nişan gibi olan bu etiketler motivasyonel amaçlarla kullanılır. ortam içerisindeki çeşitli gelişmelerin açıklanması da müzik ve törenler eşliğinde olur. annenin hamile olduğunun, 2 çocuk bir de köpek doğuracağının açıklanması sırasında herkes yine resmi giyinir ve piyano açıklamaya eşlik eder. yine aynı şekilde anne ve babanın evlilik yıldönümünde resmi bir bayram gibi ev süslenir ve erkek gitar çalarken iki kız da müsamere havasında bir gösteri sunarlar. devlet yüce devlet! et dışarıdan getirilen bir şey iken etrafta bulunan su birikintisinde, yüzme havuzunda zaman zaman balık belirir, baba balıkları yakalar ve anne pişirir. frank sinatra şarkısı, fly me to the moon ise baba tarafından büyükbabanın ailenin önemine yönelik yazdığı şarkı olarak çevirilir baba tarafından. düzense, dışarıdan gelen ve erkeğin cinsel tatminini sağlayıp kızlarla sohbet eden kadının kızlardan birine oral seks karşılığı verdiği iki filmle bozulmaya başlar. gece filmi izlerken yakalanan büyük kız film kasetiyle baba tarafından dövülür. anne baba, büyük kız kardeş, küçük kız kardeş ve oğlun herhangi bir ismi yokken bu kadının bir adı vardır, christina. bu bağlamda christina bir yabancıdır, özel ismi yabancılık duygusunu geliştirir. ilk kez gördüğü bu filmde öğrendiği isimle çağrılmak isteyen büyük kızın isteğini küçük kız reddetmezken o da bir ismi olsun ister. ismin ne olacağı kararının sonucu da okuduğu tıp kitaplarından öğrendiği "belkemiği"dir. ancak büyük kız bunu reddeder. evdeki tek iletişim aracı, anne babanın yatak odasına saklanmış telefonu bulan yine büyük kız daha önce hiç görmediği bu aletten korkup yakalanmamak için kaçar. yanlış, yasak bir şey yaptığının farkındadır. filmin zirveye ulaştığı sahne de şu şekilde gerçekleşir. baba yemek masasında eğitimi gözden geçirir:baba: bir çocuk evini ne zaman terkedebilir?kız: sağ köpek dişi düştüğünde. baba: ya da sol köpek dişi düştüğünde.evden ancak araba ile güvenli bir şekilde ayrılabilirsiniz.araba sürmeyi ne zaman öğrenebilirsiniz?erkek: sağ köpek dişi tekrar çıktığında. ya da soldaki, fark etmez.dışarıdan gelen christina'nın davranışları sonucu ufak usul dengesizleşmeye başlayan büyük kız dışarı çıkmanın gerekliliklerini gerçekleştirir. küçük bir dambılla, emin değilim dambıl mı değil mi, sağ köpek dişini kırar. ancak bu şekilde dışarıya çıkabileceği öğretilmiştir çünkü. ancak araba sürmeyi öğrenme gerekliliği yani sağ ya da sol köpek dışı henüz çıkmadığından, kalan tek çıkış yolunu, arabanın bagajını çözüm olarak görür. durumu, evde görülen nadir düzensizliklerden biri olan lavabodaki kan ve kırık dişle farkeden baba arabaya bakmak yerine bahçenin, sınırların dışına koşar. kedinin bir eylemi sonucu tüm bunların gerçekleştiğine inanan diğer iki kardeş ve anneyse babanın araba olmadan dışarı çıkabildiğini farketmeden bahçe kapısının sınırında emekleyerek havlarlar. aynı zamanda film boyunca sabit olan kamera öğrenilmiş çıkış yönteminin, bahçe kapısından atlayıp çıkıp gidebileceğinin farkında olmayan büyük kızın, uygulanmasıyla harekete geçer. diğer bir tabirle kızımız dışarı çıkmak için harekete geçtiğinde. aynı şekilde baba da bahçe kapısından dışarı çıkıp onu ararken yapılan çekimler hareketlidir. tüm bu olayların sonucunda baba ortama köpeğin gelmesi ve eğitimin sürmesi gerektiğini anneye belirtir. bu bağlamda köpeğin bir korku öğesi olarak, bekçi ya da orada yaşayan saldırgan bir varlık olarak gireceğini varsayabiliriz. diğer yandan ablanın gitmesiyle kalan küçük kız kardeş ve erkek de öpüşüp birlikte uyuyarak birbirlerine bağlanırlar. babanın fabrikaya gelip arabasını parketmesiyle bagaja odaklanan kamera büyük kızın akıbetinin belirsizliğiyle filmi bitirir.kannımca film sadece otoriteyi, faşizmi değil aynı zamanda gerçekliği de sorgulatmaktadır.--- spoiler ---
(alea - 4 Aralık 2010 04:31)
filmi izlerken kendi kırdığımız köpek dişleri geldi aklıma. bize dayatılanlardan kaçarken ya da yasak kılınanı denemeye çalışırken, sistemin "otur yerine, yoksa gününü görürsün" tehditlerine benziyordu film. --- spoiler ---kız evden kaçarken bile, iktidarın ona benimsettiği yolu seçiyor. duvardan atlayarak geçmeyi denemiyor, arabanın bagajına saklanıyor. iktidarın benimsettikleri o kadar güçlü ki, kaçarken bile onun çıkış yolunu seçiyorsunuz. başkasını da bilmiyorsunuz ki zaten. gerçek hayatta da öyle değil mi, başka bir dünyayı düşlememize bile izin verilmiyor ki, kaçıp onu kurmaya çalışalım.. bir araba bagajı kadar özgürlüğümüz, daha fazla değil...--- spoiler ---
(laluzdelavida - 11 Mart 2011 19:16)
üzerine elli tane kitap yazsanız tam olarak anlatamayacağınız bir konuyu, bir otomobil ve bir köpek dişi ile anlatabilmek. sanat böyle bir şey olsa gerek.
(vicdani redci padawan - 25 Nisan 2011 23:24)
--- spoiler ---mükemmel bir davranışçı kuram taşlaması. insanın, davranışçıların iddia ettiği gibi sıradan bir organizma olmadığının göstergesi. insandaki merak duygusunun ve diğer zihinsel süreçlerin göz ardı edilemeyeceğinin kanıtı. bahsedildiği üzere bir aile var. bu ebeveynler çocuklarını diğer uyarıcılardan izole bir ortamda, pekiştirecin her türlüsü ve cezanın her türlüsü ile koşullandırmakta, özellikle de simgesel ödülle pekiştirmenin bokunu çıkarmaktadır. iyi bir şey yaptıklarında çocukların etiketle ödüllendirilmesi bunun kanıtı. film o kadar davranışçı ki, çocukların birer ismi bile yok. bilindiği üzere onlar birer organizma. ahlaki gelişim açısından gelenek öncesi dönemin itaat ve ceza evresindeler. çünkü anne ve babaları yani otorite ortamda olmadığında birbirlerini bıçakla yaralayacak kadar cesurlar. filmin sonunda ise organizmanın biri, otoriteyi deliyor. üstelik hala koşullu.*eğitim dünyasıyla ilgilenen herkesin izlemesi gereken film.--- spoiler ---
(chihiro chan - 27 Nisan 2011 21:45)
--- spoiler ---filmdeki muktedir, baba, otorite vs. devlet kadar aslında devletin de taklidini yaptığı tanrı figürünü çağrıştırdı. bir dünya yaratıyor, kurallar koyuyor, ödüller ve cezalar var ve kulları onun bilgisi ve izni olmadan birşey yapamayacaklarını biliyorlar. bunu bilmelerine rağmen merak ağır basıyor ve yine tanrının koyduğu kurallar içinde (azı dişini kırarak ve arabanın içinde) bu dünyayı terketmeye kalkışıyor, kurallar içinde çünkü inancı, imanı meraktan da üstün. bu arada dişini ayna karşısında yapay olarak çıkarması tanrının koyduğu kuralların etrafından bilimle dolaşmaya çalışan insanı düşündürüyor bana, cesareti var ama tanrıya karşı gelmeye değil. küçük kızkardeş ise imanı zayıf insanlar gibi, ya da aslında her zaman inanç insani ihtiraslardan üstün değil, küçük kızkardeş çekiçle abisine girişip kedi yaptı dediğinde tanrıyı aldattığını düşünen insanlar gibi, üstelik o bu aldatmacaya yine tanrının kurallarını alet ediyor. abi yeterince sakınımlı olmadığı için vahşi kedi gelmiştir. ve tanrı iktidarını sürdürmek pahasına bu yalanı yutuyor. olgular ve nesneler anne babanın ol demesiyle oluyorlar ve yine istemeleriyle kayboluyorlar. fiziksel değil inanca imana dayalı kurallar var.filmde adem havva olmasa da kulları baştan çıkaran yılan figürü bir kadın ve bunu kendi cinsel hazzı uğruna yapıyor, verdiği elma büyük kızın zihnini değil ama ufkunu açıyor.--- spoiler ---
(kozniku - 24 Ocak 2012 22:24)
annemle izleme şerefine kavuştuğum filmdir. atlattığım sahnelerle tamamen piç oldu. geri kalan kısmına annemin yaptığı yorumsa: yunanlılar niye böyle bi film yapmışlar ki. herkes onları sapık sanacak.ben dersimi aldım. anneyle film izlenmez. teşekkürler anne.
(nastura - 18 Ağustos 2012 07:50)
--- spoiler ---babanın büyük kıza kaset aracılığıyla attığı dayak yaratıcı dayağa örnek verilebilir.--- spoiler ---
(number 1 zero - 24 Ağustos 2012 18:05)
dibimizdeki yunanistanın kafa olarak ne kadar farklı olduğunu gösteren film. burda böyle bir film çekilebileceğini hayal edebiliyor musunuz ? filmin rahatsızlığına hayran kaldım orası ayrı.
(cemlemikonusuyorsun - 28 Ekim 2012 22:10)
konusu itibariyle baştan sona merak uyandıran, iştahla izlediğim film.--- spoiler ---bedenleri ve akılları tutsak edilmiş üç çocuk. özgürlük kavramıyla bile henüz tanışmamışlar. büyük ihtimalle bu kelimeden heberleri bile yok. gerçek bilgiye ulaşılabilirlik çok güzel sorgulanmış bu noktada. akılları tutsak edilmiş , özgür olmadıklarının farkında olmayan insanlar için, gerçek nedir ? tepede bir otorite duruyorken hapis hayatı yaşamaktan başka bir yol görünmüyor. ister baba , ister devlet olsun. bu hapis hayatında hayatta kalmanın , başarılı olmanın tek yolu itaat etmek. filmde ifade edilen koşulsuz itaat sonucu başarıya ulaşma fikri , her sistem için gerekli. forrest gump 'ta örneğin . pek zeki olmadığı konusunda hemfikir olduğumuz forrest itaat problemi yaşamadığı için başarıya çok kolay ulaşıyordu. ve eğer başarılı olursanız anneniz çocukları doğurmaz…yönetmenin kastı var mıydı bilmiyorum ama platon'un mağara alegorisi çok güzel yansımış filme. sonunu deli gibi merak etmemin nedenlerinden birisi de buydu. çocukların gerçekle yüzleşme fırsatı bulup bulamayacakları ve sonrasında yaşayacakları acıyı çok merak etmiştim. platon'un bahsettiği gibi mağaralarına geri dönmek isteyecekler miydi ? kız kardeş dünyalar aşmışken vicdansız yönetmen bize bunları izletmedi. zaten sanıyorum bu başka bir filmin konusu olabilecek kadar geniş bir olay.cinsellik konusuna da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. erkeğin cinselliği zaptededilemez olarak görülmüş ve dışarıdan bir kadın getiriliyor. dışarıdan birisinin evin sınırlarından içeri girmesi bile büyük bir tehlike. bu noktada bakarsak erkeği kontrol altında tutmak için bu riskin bile alınması çok ilgimi çekti. ayrıca erkek cinselliğinin zaptedilemez olarak görülmesine rağmen , kadınların bu olaya tamamen yabancı olması da ilginç. filmdeki ensest ilişki normal koşullarda çok rahatsız edici olmalıydı . ama her şey normal de o mu yanlış ? film zaten tamamiyle aykırı. ona kızamıyorsunuz bile.--- spoiler ---
(yapayalniz - 15 Ağustos 2013 14:02)
beş dakika önce izlediğim, çarpıcı film. anlatmak istediği o kadar şeyi es geçip üç kare "am" görmekten yakınan insanlar varmış. ilginç. altı sayfa boyunca herkesin çıkarımlarını okumadım, fakat bazıları "anlamsız bitti", "havasızlıktan öldü" gibi yorumlarda bulunmuş abla için. benim filmin sonu hakkındaki çıkarımım ise şöyle;--- spoiler ---filmin ortalarındaki yemek sahnelerinden birinde baba " bir çocuk ne zaman evini terk etmeye hazırdır?" diye soruyor ve çocuklar "köpek dişlerinden biri düştüğünde" diyor. ardından "evi güvenle terk edebilmesi için araba kullanması gerekir" diyor ve "ne zaman araba kullanmayı öğrenebilir?" diye soruyor. çocukların cevabı, "köpek dişi tekrar çıktığında" oluyor.aslında ablanın bagajda öldüğü falan yoktu, sadece dişinin çıkmasını bekliyordu.--- spoiler ---
(makrodalga - 24 Ocak 2014 15:09)
Yorum Kaynak Link : kynodontas