Somewhere (~ Baska Bir Yerde) ' Filminin Konusu : Üç film çekmesine rağmen yaşayan en yetenekli kadın yönetmenlerden biri sıfatını kazanan Sophia Coppola dördüncü filmi Somewhere ile bağımsız cephede heyecan uyandırıyor.Film,çılgın ama mutsuz bir hayat yaşayan bir Hollywood yıldızının günün birinde 11 yaşındaki kızı tarafından ziyaret edilmesiyle gelişen olayları anlatıyor.Baba-kız rolünde Stephen Dorff ve kendine ablasından çok daha iyi bir kariyer inşa eden Elle Fanning'i izleyeceğiz.Somewhere Şubat ayında Türkiye sinemalarında gösterilecek,ancak o tarihten önce bir film festivalinde izleme olanağı da bulabilirsiniz.
Ödüller :
Lost in Translation(2003)(7,8-368200)
The Virgin Suicides(2000)(7,2-132452)
Marie Antoinette(2006)(6,4-91715)
The Beguiled(2017)(6,3-40626)
La Traviata(2017)(6,2-50)
The Bling Ring(2013)(5,6-80014)
Venedik Film Festivali : "Golden Lion"
sabah 6' da kalkıp işe giden, akşam yalnız evine yorgun argın dönen, trafikten bunalmış, ayrılıklardan usanmış, içinde sürekli olarak sebebini bilemediği bir huzursuzluk taşıyan bir şehir insanının hazır çorbasını içerken bir gece vakti dinleyerek ağlayabileceği türden bir şarkı. gökyüzündeki yıldızları gerçekten görebileceği, aldığı nefesin kendisine iyi geleceği bir yerin özlemini duyan, henüz robota dönüşmemiş bir insanın herşeyi bırakıp gitme arzusunu daha iyi anlatabilir mi bir şarkı bilemiyorum zaten bilmek de istemiyorum. * * *
(nitrojen - 20 Kasım 2007 21:31)
he's just not that ınto you ızlerken calmaya basladıgı anda fılmın akısını tamamen yokeden, bırkac dakıka bıle olsa sarkının guzellıgıne dalıp gıttıgım, uzerınden yıllar gecse de halen ıcımde eskımeyen bır sarkı."ahhh sımple thıng where have you gone.. ı'm gettıng old and ı need somethıng to rely on..."
(july12 - 11 Mayıs 2009 03:15)
he's just not that into you filmindeki en güzel süpriz olmuş bir iki damla göz yaşı süzülmesine sebep olmuş eski dost
(big bad mama - 9 Haziran 2009 22:49)
ilk olarak 2004 yazında iki ingiliz çocuk (gerçek anlamıyla çocuk; biri 13-diğeri 11 yaşındaydı) sayesinde dinlediğim şarkı. 'ne güzelmiş, kim söylüyor?' diye sormuştum. şarkıyı ardarda beş kez dinlediğimiz için sempatilerini kazanırım bu soruyla diye düşünmüştüm; ama bir anda iyice soğumuşlardı benden. 'bilmiyor musun? nasıl bilmezsin?' hatta söylemediler de hemen kim olduğunu, keane olduğunu öğrenmek azıcık zamanımı almıştı (kim? keane! hoşuma gitti.). ne gariptir, 5 sene olacak neredeyse; hala bıkmadan, hatta onlar gibi ardarda dinlediğim nadir şarkılardan. pek çok başka şey gibi, bana şunu da düşündürdü bugün. aynı keyifle dinleyebiliyorsa ve sevebiliyorsa aynı şarkıyı, bambaşka yaşlarda bambaşka insanlar; kim bilir nasıl bir yükle doğuyoruz-büyüyoruz, içimizde neler neler kimler kimler var. 11 yaşında bile hüzünlendirebiliyor insanı, örneğin bir 'i'm getting old and i need something to rely on' sözü. ilginç.
(ah belinda - 9 Haziran 2009 23:10)
scrubs, cold case, grey's anatomy gibi dizilerde kullanilmis, her turlu diziye ve filme meze olmaya musait, muslum gurses soylese cok yakisacagini dusundugum damar notalar butunu.
(worldsgreatesttroublemaker - 23 Kasım 2009 21:46)
kullanabilinecek kelimelerin yetersiz kaldigi, bazi cumlelerin soylenemedigi, dokunabilmek icin can atilan ama cesaretin yetmedigi; sadece, icleri isil isil parlayan, binbir, belki de tek bir anlamla bakan iki cift gozun konustugu zamanlarda mesajlar veren, kivilcimlar yakan, birseyler baslatan; biraz daha beraber vakit gecirebilmek mazeretiyle bitmesini beklemek icin arabadan inilmesini saglamak yerine yepyeni bir yola direksiyon kirdiran sarki... tipki bugun oldugu gibi bu sarkiyla baslayan asklarin benzer durumlari yasayip iliskilerinin sarkisi ("bizim sarkimiz") ilan eden ciftleri gercekten cok sanslidir; tabi yillar sonra bile birbirlerine "bak bizim sarkimiz" diyebiliyorlarsa... bu anlari yasayip bu sarkiyi hayatlarinin sarkisi yapan, bir zaman sonra o hos muzigi ve guzel sozleri duyduklarinda "bak bizim sarkimiz" diyecekleri kisiyi artik yanlarinda bulamayanlarsa o kadar sanssizdir... keske kelimeler, cumleler gizlenmese, insanlar sevdiklerini, asik olduklarini, o'nu istediklerini acikca, cesurca dile getirse, her seyi konusabilse... o zaman sans kendiliginden gelmez mi...
(ulaj - 11 Nisan 2010 18:56)
nakarat kısmındaki "oh simple thing where have you gone" kısmını "oh sympathy where have you gone" şeklinde anladığım şarkıdır.(bkz: yanlış anlaşılmış şarkı sözleri)
(yuzdeyuzipek - 5 Haziran 2010 01:07)
birinin bi yeri sizin bildiğiniz gibi bilmesiyle, bi yerin ancak biri olunca o yer olabilmesiyle de mümkündür. kaos desem mesela.
(baskabisi - 24 Ekim 2010 14:35)
"i'm getting old and i need something to rely on"ne samimisin sen..
(danceofdecember - 7 Ocak 2011 13:28)
"somewhere only we know" çok eski bir şarkı olmasına rağmen stop for a minute ile aklıma düştü keane yine, ve sonra yolum hopes and fears albümü ile kesişti. somewhere only we know'u uzun bir aradan sonra bir kez dinledikten sonra tekrar tekrar dinlemeye başladım. bir şarkı ancak bu kadar güzel olabilirdi galiba.
(sheisguilty - 7 Şubat 2011 19:41)
freni patlamış bir arabada yokuş aşağı giderken, işe yaramayacağını bile bile yine de bir umut frene basmaya çalışmak gibi geliyor bu şarkının sözlerinin anlattıkları. o istediği "bir dakika" kaçınılmaz sonu engellemeyecektir ama yine de istiyor belki çare olur diye.
(apranaxfort - 22 Mayıs 2011 22:50)
glee'de darren criss, the warblers eşliğinde öyle bir söyler ki gerçekten çok derinlerinizde bir yerlere dokunur. gözlerinizden dökülen yaşlara hakim olacak en ufak bir tepki dahi vermezsiniz. gecenin derinliğine akıp gidersiniz.duygusal edit: bu şarkıyı her duyduğumda içimi öyle bir hüzün kaplıyor ki, suratımda küçük emrah kaşları beliriyor resmen.
(asal sayi - 7 Ağustos 2011 20:57)
hani insan kendi cenazesini ya da neler olsun filan diye düşünür ya, öldüğüm zaman çalınmasını istediğim şarkı bu. sözleri nedense bana ölümden sonrayı anımsatıyor. gömerlerken olmasa da bi şekilde herkes bu şarkıyı dinlesin, sözlerini okusun, hatta türkçeye filan çevrilsin anlamayanlar için. bu şarkı yüzünden vasiyet yazıcam birkaç gün içinde resmen. aniden bi'şey olursa gümbürtüye gitmesin isteğim.this could be the end of everythingso why don't we gosomewhere only we know?
(literally dead - 5 Şubat 2012 17:17)
somewhere only we know benim anlamak istediğim anlamda bir artı bir'den ortaya çıkacak yeni bir beyindir. öyle bir şey yaratırsınız ki, zihin rahatlığıyla dersiniz: "evet bu yalnızca bizim bildiğimiz bir yer". bugüne kadar yaşamış milyarlarca insan arasında bunu, belki de kast edemediğim anlamda, başarabilmiş olan var mıdır, bilmiyorum. şüpheliyim.
(ya iste boyle senden naber - 5 Mart 2012 13:57)
insanı sinir eden bir şarkı, müziğiyle neşeleneyim diyosun sonra i'm getting older vırt zırt diyor hevesin kursağında kalıyor, öyle mi böyle mi derken 86 kere dinliyosun. küsuratlı rakam verdim şey olsun diye. çogzel şarkı bence.
(hoklavat - 26 Haziran 2012 13:49)
bu şarkı içini inceden burur büker de en fenası insan hayatı boyunca bahsedilen "o yeri" hiç bulamamışsa, o yere sahip olamamış veya bulduğu o yerde hep bir başına kalmışsa daha da bir dokunur bu şarkı.
(sadece okuyucuyum - 30 Haziran 2012 19:36)
güne iyi başlatan şarkılar sıralamasında love will come through'yla beraber zirveye oynayacak olan. canım.natasha bedingfield da fena söylemez.http://www.youtube.com/watch?v=07yiwtwglrm
(magia - 17 Mayıs 2013 13:01)
sozluk ahalisinin aksine; bana huzurlu degil huzunlu gelen sarkidir kendisi."i'm getting old and i need something to rely on"
(dieforyou - 24 Temmuz 2013 00:26)
ilk defa 04-01-2004 tarihli punkartta dinledigim oldukca basarili keane kaydi.i walked across an empty landi knew the pathway like the back of my handi felt the earth beneath my feetsat by the river and it made me completeoh simple thing where have you gonei'm getting old and i need something to rely onso tell me when you're gonna let me ini'm getting tired and i need somewhere to begini came across a fallen treei felt the branches of it looking at meis this the place we used to love?is this the place that i've been dreaming of?oh simple thing where have you gonei'm getting old and i need something to rely onso tell me when you're gonna let me ini'm getting tired and i need somewhere to beginand if you have a minute why don't we gotalk about it somewhere only we know?this could be the end of everythingso why don't we gosomewhere only we know?oh simple thing where have you gonei'm getting old and i need something to rely onso tell me when you're gonna let me ini'm getting tired and i need somewhere to beginand if you have a minute why don't we gotalk about it somewhere only we know?this could be the end of everythingso why don't we gosomewhere only we know?this could be the end of everythingso why don't we gosomewhere only we know?
(xchagger - 14 Ocak 2004 00:45)
insanın canını en çok yakan, en çok düşündüren cümleleri barındıran olağanüstü bir şarkı.hangimiz aramıyoruz ki "o kişiyi"?kim bıkmadı ki saçma sapan insanı yoran ve bıktıran gelip geçici ilişkilerden?hangimiz istemez ki sadece ikimizin bildiği bir yere gidip, sadece ikimizin bildiği şeyleri konuşmayı?en vurucu cümlesi de hepimiz için bellidir zaten.i'm getting old and i need something to rely on.i'm getting tired and i need somewhere to begin.20'li yaşlar yavaş yavaş geçmeye başladığında, üniversiteler bitip iş hayatına atılma sürecinden sonra, hepimiz yavaş yavaş çapkınlıklardan, gelip geçici ilişkilerin bizi boğmasından sıkıldık.çevremizde ki insanlar yavaş yavaş evlenip, düzenli hayata geçmeye başladıktan sonra, iyice yalnız başımıza kaldığımızı hissediyoruz.elbette bizde istiyoruz "o insanı" bulup gerçekten mutlu olabilmeyi.try again fail again fail better prensibi artık yerini denemesem daha iyi, elbet bir gün düzgün birisi karşıma çıkacak cümleleri alıyor.o düzgün insanın karşına çıkması da mucize tabi ki.30'lu yaşlara yaklaşmışken panik yapıp en saçma sapan evliliklere imza atıyoruz insanlık olarak.çocuk doğurma, büyütme yetiştirme isteğiyle, kafamıza uymayan evlilikler yapıp, sonunda aldatılarak, sıkılarak, bunalarak ayrılıp yeni depresyonlara doğru kapıyı aralıyoruz.ama o aradığımız özel insan, hiç bir zaman karşımıza çıkmıyor.saplantılı sevdalarımıza bağlı kalıp, kendimizi olmayacak dualara amin derken, olmayacak sevdaların yolunu gözlerken buluyoruz.acı gerçeği çok güzel yüzümüze vuruyor bu şarkı.yaşlanıyoruz artık, neredeysen gel be kadın.senin için çorba pişirdim, hava da soğuk, üşümüşsündür, gel beraber ısınalım sobamızın başında.bana gününün nasıl geçtiğini anlat.o hararetli bir şekilde heyecanlı heyecanlı olayları anlatışını sevdiğim, ne de güzel bakıyorsun öyle.işte o an heralde şarkının sonunda söylediği gibi " this could be end of everything" olur.
(metket - 23 Kasım 2014 21:13)
Yorum Kaynak Link : somewhere only we know