The Bling Ring (~ Pırıltılı Hayatlar) ' Filminin Konusu : Hollywood'a gidip ünlü bir aktris olmanın ve Beverly Hills lüksünü yaşamanın hayallerini kuran genç Nicki, bir gün ünlülerle birlikte yaşamaya ve tasarımcı elinden çıkma kıyafetler giymeye son derece kararlıdır. Bu nedenle de olduğu yerde hayal kurmak yerine, onu hedefine ulaştıracak bir şeyler yapmaya karar verir. Yakın arkadaşları Sam, Cloe, Rebecca ve Marc'ı da ikna eder ve böylece eşi benzeri görülmemiş hedefleri olan bir çete ortaya çıkar. Nicki'nin önderliğini yaptığı şöhret meraklısı ekibin amacı, öncelikle taptığı ünlülerin yakınında olmak; sonrasındaysa ünlüleri anbean takip ederek evde olmadıkları anda evlerini soymaktır. İnterneti kullanarak ünlülerin izini sürmeye ve çok geçmeden çok sayıda pahalı giysi, ayakkabı ve giysiye sahip olmaya başlarlar. Zamanla bu son derece şık ve tarz giyimli çetenin gerçekleştirdiği gizemli soygunlar, medyanın da bir hayli dikkatini çekmeye başlar.Konusu gerçek olaylardan esinlenerek uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Sofia Coppola; başrollerinde ise Katie Chang, Israel Broussard, Emma Watson, Claire Julien ve Taissa Farmiga gibi genç isimler paylaşıyor.
The Virgin Suicides(2000)(7,2-132452)
Marie Antoinette(2006)(6,4-91715)
Somewhere(2010)(6,3-39752)
The Beguiled(2017)(6,3-40626)
sofia coppola genç karakterlerinin motivasyonunu fazlasıyla küçümseyerek amaçlarını sadece çabucak tüketilen bir eğlence arayışına indirgiyor ve artık manyaklık derecesine ulaşmış, sorumluluk duygusundan uzak, anlık beğenilere dayalı bir amerikan popüler kültür fantezisine bilinçsizce hizmet ettiklerini göstermekten başka anlatmaya değer bir tarafları olmadığını ima ediyor..ağır suçların bile uyuşturucu gibi bağımlılık yaratıcı ve hızla tüketilir bir meta haline geldiğinin altını çizmeye o kadar kasmış ki işin içinden insan psikolojisini, heyecanı, tedirginliği, korkuyu bile çekip çıkarmış.. halbuki hiçbir insan evladı o kadar ruhsuz olamaz, ölüye saldırır gibi eşyaya saldıran zombi değil bu çocuklar..sonunda da mahkeme sürecini göstermiyor bile; hemen hüküm verildi, bilmemize bile gerek yok, oldu bitti.. yani güya bu gençler hiçbir pişmanlık yaşamamış, hiçbir ders çıkarmamış tüm bu yaptıklarından..doyumsuzluk, başıboş kalmışlık/bırakılmışlık, idealsizlik ve hiçlik hissine vurgu yok; sadece şımarıklık, özenti ve kısa yoldan şöhrete ulaşma sevdasına değinerek 90'lar jenerasyonunun ruhunu yakaladığını zannediyor.. olayı doğru kavrasa şaşardım zaten..çok tepeden bakan, küstahça ve zorlama bir eleştiri.. artık 40'lı yaşlarına gelmenin, zamanında sahip olamadığı sosyal ve teknolojik imkanların da kini var biraz herhalde.. gitmeden ufak bir piyes:- ben bugünkü gençleri ellerinde iphone, sabahtan akşama kadar facebook, apolitik nesil zannederdim ama bu gezi olayları beni geleceğe dair çok umutlandırdı yeaaa..- he dayı he, allah senden razı olsun, selametle...4/10not: direniş destekçisiyim..
(billy walsh - 6 Eylül 2013 10:55)
emma watson var diye izlediğim ama acayip boktan çıkan film. yazık lan 1.5 saate. şu filmin en güzel sahnesi* bunu izleyin yeter
(yuri orlov - 8 Eylül 2013 03:17)
hayatımda izlediğim en rezalet filmler sıralamasında rahat ilk 3'e girecek film.emma'dan bile nefret edecek hale geldim film bitmeden ama sonra düzeldi nefret etmiyorum.
(jackk - 9 Eylül 2013 21:46)
--- spoiler ---çerezlik film. izlettiriyor. yalnız bu ünlülerin evinde hiç mi hizmetçi, güvenlik, alarm falan yok. selamun aleyküm diye girip evde parti bile veriyorlar.--- spoiler ---
(gecmisiolmayanadam - 10 Eylül 2013 01:59)
sofia coppola ve emma watson isimleri sayesinde izlenen filmden bozma şey. şunu kısa kessen belki güzel bir klip olabilirmiş ama. bu yaklaşımla bir şeyler anlatmak istenseydi hiçbir şey anlamazdım, iyi ki bu kadar boş bir şey olmuş. izlemeyin.
(okuryazamaz - 10 Eylül 2013 05:00)
gerçekten vakit kaybedilmemesi gereken bir film. senaryo aynen şu şekilde işliyor:--- spoiler ---erkek: of hiç arkadaşım yok.kız: ben senin arkadaşın olurum.erkek: (ne güzel oldu.)kız: hadi kilitlenmemiş arabalardan bi şeyler çalalım.erkek: ney? eh, peki.kız: hadi kilitlenmemiş evlerden bi şeyler çalalım.erkek: ney? eh, peki.kız: hadi paris hilton'un evinden bi şeyler çalalım.erkek: ney? eh, peki.kız: hadi paris hilton'un evinden bi şeyler çalalım.erkek: peki.kız: aaa bak ne buldum, kokoyin.erkek: sniff. hüloğ.kız: hadi arkadaşlar, paris hilton'a gidiyoruz.kızlar ve erkek: peki.kız: hadi şu eve de gidelim.erkek: peki.kız: hadi buraya da girelim. ay! az daha yakalanıyorduk!erkek: ay ay ay.kız: hehe baksana bizi görmüşler ama yüzümüz gözükmüyor.erkek: ay ben korkarım.kız: korkma salak. hadi paris'e gidelim.kızlar ve erkek: peki.erkek: ya uf ben sıkıldım.kız: benim babama gitmem lazım.polis: hepinizi yakaladık!erkek: :'(kız: :(emma watson: ben aslında film boyunca zerre işlevi olmayan bir karakterken birden en önemli karakter haline geldim, hadi vogue benle röportaj yapsın.vogue: sizce bu filmi çekilir kılan nedir emmanım?emma watson: şu görüntüler: http://imgur.com/a/gaoj7 bunların dışında filmin gerçekten zerre değeri yok.sofia coppola: oha süper sanatsal film çektim.--- spoiler ---
(barisunver - 13 Eylül 2013 08:53)
sanırım sofia coppola bu nesilin ne kadar boş olduğunu göstermek için en az onlar kadar sığ bir film çekmeliyim diye düşündü ve ortaya bu film çıktı. yanlış anlaşılmasın film kötü veya iyi demiyorum sadece olayların ve karakterlerin bu kadar hızlıca geçilmesinin bilinçli bir tercih olduğunu söylüyorum. kız ve çocuk iki dakikada arkadaş olup okul çıkışı ev soymaya başlıyorlar. amaçları sadece markalı elbiseler giyip gece klubünde etrafa para saçmak. tek gayesi sürekli tüketmek olan, çabuk sıkılan, hep daha fazlasını isteyen bu nesilin gerçekten var olması işin kötü yanı. morpheus dayının dediği gibi belki de bu daha önceki jenerasyonun suçu.http://i.imgur.com/wxldye1.png
(alex xander - 13 Eylül 2013 15:51)
emma watson'ın bacaklarının başrolünde yer aldığı film.bunun dışında; aslında filmin tam da bir şey anlatılacak bir noktaya gelmişken bitmesini anlamadım. bir yazar/yönetmen için hikaye tam başlayacakken biz finale geliyoruz.--- spoiler ---esas, halkın bu çocukları kahramanlaştırması ve bunun sebepleri hikaye edilecekken filmin bitmesi, aslında tüm o 1.5 saat boyunca anlatılan boş şeylere katlanmak zorunda kalan seyirciyi daha da derin bir hayalkırıklığına sevkediyor.--- spoiler ---coppolagillerin kızının bu filmi neden çektiğine, babasının ise bu filme neden para yatırdığına bir türlü anlam veremedim.
(protospher - 18 Eylül 2013 16:20)
ben hayatımda kaybettiğim zamana hiç acımayan biri olarak bile, şu film bitince naptın lan ben şimdi dedim. filmi izlerken tek motivasyonum çocuğun o kızlardan birini götürmesini beklemekti gel gelelim o da olmadı, üstüne üstlük hapiste de kesin tecavüze uğrar bu yumurta oğlan. kısacası niye böyle bir şey yapmışlar anlamadım o kadar emek veriliyor bir film çekmek için adam gibi bir şeyler çeksenize be kuzum.
(acemmi - 22 Eylül 2013 00:32)
--- spoiler ---sofia coppola'nın filmidir deyip izleyelim dedik. dostum film demişsin ama bu kamu spotu. aman ha hırsızlık yapmayın yakalanırsanız hapse düşersiniz yazan uyarı levhası gibi olmuş. sonuna da durumdan vazife çıkaran emma watson'ı eklemiş. pöff. lost in translation nere bu film nere be sofia.--- spoiler ---
(ya birak ya - 25 Eylül 2013 23:31)
butun erkek oyuncularin berbat oynadigi film.
(bigt - 15 Ekim 2013 01:03)
hiçbir önyargım olmadan izlediğim bir film.bu film bana kapitalizmin nasıl da oyuncak olabildiğini söylüyor. gidip gözüne kestirdiğin bir porsche'a binmekten bahsetmiyorum. kapitalizmin ucundakilerin nasıl da beklentiler yaratıp, bunları nasıl da tatmin ettiğini, bilinçaltından bilinci nasıl da manipüle ettiğini gösteriyor. gucci'li bugatti'li şarkılarla ilginç chanel'li diyalogların sadece bir katmanı var: acıyarak seyretmek ama tam öyle değil. ergen insanların bilinci biraz bulanıksa nasıl acınır? imrenme kelimesi nedir? işte böyle...emma watson'ın oyunculuğu bir yerime battı. nasıl da kişisel yargılar oluşturdum toplam 45-70 dakikalık şovuyla kendim bile anlayamadım. tabiri caizse "kotaramamış."dolu dolu bir şaheser değil kendisi ama çok ilginç bir açısı var ve bu doğru noktadan bakmayınca gözükmüyor, böyle bir perspektiften ibaret de film yapılmaz lakin sofia hanım sanırım öngörememiş bu durumu ki herkes böyle fikirleri umursamayabilir. sanırım yönetmenler bizness'ın içine gömüldükçe detaylarda kayboluyor, perspektiflerini kaybediyorlar. birçok örneğini pek çok kez gördük.
(renascimento - 22 Ekim 2013 17:09)
kisacasi iki kelimeyle ;1- hayal kirikligi2- bombos
(euchre - 25 Aralık 2013 00:37)
red epic ile çekilmiş olduğunu görünce oha dedim.sanki 4-5 kişi dslr ile kısa film çekmiş gibi görünüyor.eğlenceli desen değil,mesaj veriyor desen değil.
(mise en abyme - 29 Aralık 2013 02:27)
hayatın boşluğuna dair bir tez yazıyordum, tembellikten bitiremediğimi sandım uzun süre. sonra kendimi çok dinledim ve inancımı yitirdiğim için yazamadığımı gördüm. rahatladım.community'de winger "şu anda, ne kadar çok sahte insanın, hayatın ne kadar sahte olduğundan bahsettiğini biliyor musun?" dedi, tezi bırakma kararımda haklı olduğumu bir kez daha anladım.bu filmden ve daha öncesinde springbreakers'dan kusa kusa çıkan ve bomboş berbat birer film olduklarını söyleyen kimseler karşısında, her biri yaşayan bir insanın ağzından bizzat çıkmış repliklerinin kan donduruculuğunu anlatmaya kalkmak ne kadar saçmaysa, o tezi yazıp savunmam ve kapağında adımla bastırıp kitaplığa koymam da o kadar saçma.o yüzden ikisini de yapmıyorum.
(agirroman - 8 Ocak 2014 02:57)
nasıl ve neden bilmem sophia coppola'ya duyduğum derin sempati ve hayranlığa rağmen varlığından bugün tesadüf eseri movie premium'da denk gelip haberdar olduğum güzel film. daha doğrusu güzelden ziyade ne bileyim işte klasik bir sophia coppola filmi. the virgin suicides'den sonra bildiği bir konu olan ergen bunalımlarına değinen bir film olmuş. biyografik bir film oluşu, ünlülerin gerçek evlerinin kullanılışı hatta ufaktan da olsa şöyle kendilerini göstermeleri ayrı bir realite katmış. ve tabi emma watson... oyunculuk güzel, kendi güzel, hoş olmuş. belki sophia coppola'nın yeni kirtsen dunst'ı emma olur.
(masalbeg - 23 Şubat 2014 00:03)
alışverişe teşvik eden film.
(prenses serenity - 22 Nisan 2014 00:46)
marie antoinetteden sonra yine müzikleri için izlenebilir bir sofia coppola filmi. film bomboş veya zaman israfı değil, sahici.
(remixtherobot - 25 Mayıs 2014 17:20)
sofia coppola'nın en kötü filmi.
(boktucokguzelkoktu - 28 Ekim 2014 21:00)
dönüp dönüp izlediğim film. bu filmdeki gibi arkadaşlar istedim çok mu şey istedim sözlük çok mu.http://imgur.com/jifzk3j
(prenses serenity - 24 Mart 2015 13:07)
Yorum Kaynak Link : the bling ring