• "hikayeyi bu kadar derine gömdüğü için hakkı yenilen oyun olmuştur. ne diye böyle yaptılar bilmiyorum ama güzeldi red barrels çok güzeldi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bilhassa üstteki entariyi ama genel olarak da girilen son entarileri okuyunca hayret ettim, acaba yazarlarla aynı oyunu mu oynadık diye? arkadaş demiş ki neredeyse hiçbir yenilik yok, olanlar arasında da kameraya ses gelmesini, staminayı ve bandajı saymış. yahu oyunun mekan çeşitliliği, korkunun ilk oyunun kısıtlı klostrofobik ortamlarından komple geniş alanlara yayılması, sizi 1-2 değil de onlarca kişinin kovalaması oynanışı tümden değiştirmediyse ne yaptı allah aşkına? kaldı ki oyunun sonlarına doğru o ortamı da buluyorsun maden ocaklarında, eğer istediğin klostrofobik ilk oyun ortamıysa. mısır tarlaları, suyun içinde nefesini tutarak saklanmanın yarattığı gerginlik, gene içi su ya da kan dolu varillere saklanmanın yarattığı tedirginlik vs. nasıl oynanış hiç değişmemiş dersin el insaf dostum.

    ikinci mesele hikayeyle alakalı ve biraz spoiler.

    --- spoiler ---

    üstteki entaride oyun iki alakasız zaman diliminde geçiyor denmiş ama gayet de o iki olayın niye bağlantılı olduğu açıklanıyor oyunda. o köyü etkileyen, muhtemelen de murkoff corp ile bağlantılı bir broadcasting var, insanların değişik halüsinasyonlar görmesini sağlayan. olağan akışta fark edememen zor ama notlara falan da detaylı iliştirmişler bu detayları. blake jess'in intiharından suçluluk duyduğu için sinyal arttıkça o günlere dönüyor. lynn'i de jess yerine koyuyor çoğu zaman. ha bebek olayı konusunda haklısın bak, ama o da ileride dlc'lerle bir şekilde açıklanır diye tahmin ediyorum.

    ---
    spoiler ---

    bundan başka allah aşkına 1 saat twitch'ten ya da youtuber videosundan izlemekle oyun hakkında ahkam kesmeyiniz sevgili yazar dostlarım. eleman gelmiş diyor ki "10 saatlik oyunu 2 saat izledim ama hikaye olmamış böee". ya gözünüzü seveyim ya.

    tanım: gayet olmuş hatta serinin ilk oyunlarını da yer yer geçen taş gibi oyundur. alın oynayın oynatın. üstelik resi 7'nin 180 lira olduğu yerde 49 liraya satılıyor.


    (dalaylamaninkabri - 25 Nisan 2017 18:52)

  • comment image

    rezalet, les, hayal kirikligi vs. olan oyun.

    bir kere asiri bayik. bu bile oynanmamasi icin bir sebep. caninizin sikildigi bir oyunu neden oynayasiniz?

    peki neden can sikici? cunku kendisine baglayamiyor hicbir sekilde. hikayesi cekemiyor sizi oyuna. ilerledikce "aaa hadi lan :o" gibi saskinlik ifade eden veya "hasss... olm cok igrenc lan!!" gibi igrenme (oyunun iyi oldugunu gosteriyor) ifade eden cumleler cikmiyor agzinizdan. saskinlik ve igrenmeden bahsettim ama baska duygular da yasatmiyor. "bitse de gitsek, artik olayi aciklayin be arkadas" modunda geziyorsunuz.

    hikayeyi salla, slenderman gibi oynayip gerilelim, korkalim desen o da yok. kactiginiz dusmanlardan sadece zorunda oldugunuz icin kaciyorsunuz. herhangi bir sekilde sizi germiyor, korkutmuyor ve yakalanmamaliyim hissi vermiyor. sizi gerecek diger ogeler de sadece oge olarak var. oyle duruyorlar. size herhangi bir etki yapmiyor. son olarak bari jumpscare olsa da biraz adrenalin pompalasak diyorsunuz ama onlar da yetersiz, gram yerinizden oynamiyor, sicramiyorsunuz.

    kameraya pil bitiren yeni ozellik olarak mikrofon ile ses kasma getirmisler ama kullanmak akliniza gelmiyor cunku gereksiz bir ozellik. ikinci oyuna eklenen tek seyin bu gereksiz sey olmasi hayal kirikligi oldu.

    sagda, solda buldugunuz yazilari okumuyorsunuz. neden okunmuyor? ilk olarak dilin agirligi. dinsel tema isledikleri icin dil mecburi sekilde agirlasmis. ikinci neden ise yolun ortasinda durup okumak istemiyor kimse. ilk oyundaki gibi kagidi hemen okuyayim demiyorsunuz cunku sizi kovalayan birileri oluyor veya aceleniz oluyor ve kagidi yanina almayip kameraya kaydetmesi insana okuma istegi vermiyor. diyeceksiniz "ne alaka, kagidi da cebe atiyor sonra okuyorduk?" kagidi kaydetme durumu o istegi, duyguyu vermiyor iste. hani bu bir histir, oynarsaniz farkedersiniz, cok kasmayacagim anlatmaya.

    ilk oyunu oynayanlar keske karakterimiz biraz savunabilse kendisini demislerdi. ikinci oyun duyrulunca bu olay istek haline geldi ama eklenmemis boyle bir sey. karakterimiz yine beceriksiz, sumsuk, kendisini savunamayan birisi. diyeceksiniz degisik, sok edici olay yasiyor. demezler mi adama birader herif milletten rahatca kaciyor, sinsi sinsi atlatiyor adamlari, gizlice izleyip dinliyor, karisini kurtarmak icin cabaliyor. bunlari yapabilen adam mi kendisini savunamayacak? kimse demiyor terminator olsun. eline alabilecegi seyleri savurabilir kacarken veya dusmanlari arkasindan vurabilir.

    cevre etkilesimi de oyuncu isteklerindendi ama yine yok. sadece ilerleyebilmek icin mecburen cektiginiz kutular var. o kadar pil topluyoruz, her yerde radyolar var. calistirip dikkat dagitsak ya? saga sola tas firlatip adamlari oralara uzaklastirsak ya? bu tarz kucuk seyleri eklemek icin ugrasmamislar bile.

    ilk oyun uzerine konan tek sey grafik. 50 lira etmez, benden uyarmasi. gidin ilk oyunu tekrar bitirin ya da oynamadiysaniz onu oynayin.

    inceleme yapmak icin oynasam kim bilir daha neler cikacak. sorun su ki ben bu halimle bu sorunlari gorebiliyorsam (diger oyuncular gibi), inceleme yapan kisiler, dergiler, siteler ve youtuberlar nasil bu kadar abartabiliyor? youtuberlari anliyorum, izleyiciler bekliyor diye yayinliyorlar ama yorumlar neden olumlu anlamis degilim.


    (ethoxyethanol - 25 Nisan 2017 18:55)

  • comment image

    okultizm temalı, satanizm konulu sayko yapımları seven biri olarak beni de bayan oyun.

    her şey o kadar karışık ki, bir şeyleri anlamak mümlün değil. tam konuyla ilgili bilgiler elde edeceğim derken kaç ve saklan aksiyonu devreye giriyor. tamam, gerginlik yaratıyor ama oyun zevkini bozmadan, ölmeden kaçmak mümkün değil. korktuğun için ya da gerildiğin için değil de ölüp aynı şeyleri bir daha yapmamak için kasıyor insan. e haliyle bayıyor.

    deccal yanlısı bir grup ile o deccal'i bulup öldürmek isteyen radikal hristiyanlar var. güzel ama neden bunlar her önüne geleni sorgusuz sualsiz öldürüyor? hadi bunu da geçtim, bu düşmanlar neden insan-üstü varlıklar? yorulmuyorlar, hızlılar, yerinizi direkt tespit ediyorlar, karşı konulamazlar..

    olmamış vesselam..


    (asilvakur - 26 Nisan 2017 02:46)

  • comment image

    oyun sırasında akla gelen soruları neredeyse hiç cevaplamayan oyun. ilk oyunda hissedilen korku ve gerilimin yanına bile yaklaşamamış. ayrıca pek çok klişe içeriyor bana göre.

    --- spoiler ---

    lynn ne ara hamile kaldı? lynn'in karnındaki çocuk bizim çocuğumuz mu? karakterimiz bizim olamayacağını çünkü aylardır aralarında bir şey geçmediğini söyledi. ama eğer bizim çocuğumuz değilse niye bize baba diyorlar? jessica'nın bizim durumumuzla ne ilgisi var? jessica kendini astı mı yoksa o peder tarafından mı öldürüldü? tüm o deniz yaratığı gibi olan şeyler ne alaka? oyunun sonunda kıyamet falan mı koptu?

    ---
    spoiler ---


    (flamepaw - 28 Nisan 2017 14:23)

  • comment image

    izlediğim oyun. zaten istesem de oynayamam, varilin içine saklanır "gitti mi" diye diye sabaha kadar beklerim muhtemelen. ayrıca ortam çok karanlık, telaştan yolu da bulamam. izlerken bile zor oluyor neler döndüğünü anlamak.

    bir de resident evil ve outlast birbirlerinden besleniyorlar sanırım. iki oyunda da bazı benzerlikler göze çarpıyor.


    (shayera - 28 Nisan 2017 17:48)

  • comment image

    --- spoiler ---

    ilk oyunda paranormal, doğaüstü olaylar içine çekilip sonunda oyun evreninin mantığı dahilinde olaylar bilimsel mevzular ile açıklanıyordu. bunda sanrım o kısmı koymayıp, bir kaç ipucu bırakmışlar o kadar. hiçbirşeyden haberi olmayan bir tip olarak deney faresi gibi kendince kıyameti yaşıyorsun.

    aşırı, gereksiz, mantıksız uzun olmuş...

    ---
    spoiler ---


    (gilbertus albans - 29 Nisan 2017 16:07)

  • comment image

    bu oyunu ilk oyunun kapalı klostrofobik ortamından çıkarıp, dağa bayıra yayıp tırmanmalı atlamalı oyuna çevirmek kimin fikriyse allah onu top etsin. ilk oyunun hatırına devam ediyorum şu an tamamen, bırakmam yakındır.


    (nopnog - 1 Mayıs 2017 20:49)

  • comment image

    hikayeyi bu kadar derine gömdüğü için hakkı yenilen oyun olmuştur. ne diye böyle yaptılar bilmiyorum ama güzeldi red barrels çok güzeldi.


    (senon - 8 Mayıs 2017 22:16)

  • comment image

    bu oyunu dün gece bitirdim. herkes gibi ben de hikayeyi doğru dürüst anlayamadığım için hikayeyle ilgili yazılanları okuyayım, recordinglerin tamamını izleyeyim falan derken sabahı ettim. tabii sabahı etmemde tırsmam da etkiliydi ama neyse.

    oyunu oynamadan önce sözlükte yazılanlara baktığımda beklentim çok düşmüştü. oyun cidden yerin dibine sokulmuş. hikayenin ilk oynayışta anlaşılamaması etkili galiba. ben de bitirdiğimde bir şey anlamadım. redditte yazılanları okuduktan sonra oturmaya başladı. yine de oyunla alakalı kesin bir hikaye oluşturamadım çünkü ucu açık bırakılmış, istediğin yere çekebiliyorsun olayları.

    --- spoiler ---

    ilk oyunu oynamadım, o yüzden murkoff corporation olaylarına dair hiçbir fikrim yoktu. bu şirketi olanların sebebi olarak yerleştirince direkt olarak saçmalıklar çözüldü kökten, çünkü ne kadar saçma şeyler yaşanırsa yaşansın açıklayabiliyor. bu şirketin istasyonunun yaydığı sinyal herkesi delirtiyor, dolayısıyla blake'in hayatı boyunca peşini bırakmayan pişmanlığı oyun içinde halüsinasyonlar şeklinde sürekli veriliyor. başta anlamsız görünen okul sahneleri de açıklanmış oluyor. hatta o sahneler olayların merkezinde denebilir çünkü oyun içerisinde blake jessica ile aralarında olan şeylere çok fazla atıfta bulunuyor. ben jess ile aralarında olanlara değineyim.

    mevzu şöyle: blake ve jess okul saatlerinin dışında okuldalar ve konuşuyorlar. okulun pederi*bunları görüp kızıyor ve blake'e eve gitmesini söylüyor jessica'yla baş başa kalmak istiyor. cinsel tacizde bulunacağı belli. jess blake'e gitmemesini söylüyor ama kazma karakterimiz yine de dönüp gidiyor. tam çıkacakken çığlıklar duyuyoruz, hemen dönüyoruz ve kapıyı açıp baktığımızda merdivenlerde jessica'nın cesedini görüyoruz. peder kızı merdivenlerden aşağı itmiş zaar. boynunda morluk var ve internette yazılıp çizilenlere göre jess boynunu düştüğünde kırıyor ve aslında orada ölüyor. intihar ettiğine dair halüsinasyonlar görüyorduk oysaki. jess'in gerçekten merdivenlerden düşüp boynunu kırdığı ve pederin olaya intihar süsü verdiğini hatta blake'i de ona yardım etmeye zorladığını yazmışlar. blake'i yardıma zorlaması bana saçma gelmişti. oyun içinde bazı parçalara değinmem gerek.

    asılı bir ceset gördüğünde "she hanged herself before i could stop her. or she didn't... no. not her." diyor çünkü baktığı cesedin bir erkek cesedi olduğunu son anda fark ediyor. başta sallanan cesedi görür görmez anısına dair konuşmaya başlıyor. sandığı kişinin lynn olduğunu düşünmüyorum çünkü karısı kendini assa ve bunu görse bu sakinlikte tepki vermez. eski bir pişmanlıktan bahsedebilir. bu sözlere göre jessica kendini asmış ve blake kurtaramamış.

    dikenli tellerin kapattığı bir patikaya bakıp şiir gibi konuşuyor blake: "piece of my skin stuck in the barbs. it was too late to hold her up. and i was just a kid.. " yine jess ve intihar. ayrıca konuşmalarında bir yerden sonra sürekli olarak şunları tekrar ediyor: o zamanlar sadece çocuktum, benim hatam değildi..

    bu iki örneğe bakarak jess'in intihar ettiğini düşünmeme rağmen oyunun içinde buna uymayan bir kısım var. mesela bir yerde gökten kan yağmaya başlıyor. "raining blood, dripping off her shoes i think. just.. i tried not to step in the blood because i didn’t want to leave tracks." diyor blake. jess'in intiharında yardıma zorlanmasına dair bir sahneyi hatırlamış olduğu muhtemel. bu cümleler başka türlü açıklanamaz. bir sürü teori okudum ama hiçbiri bu konudaki çelişkiyi açıklayamamış.

    madenlere inerken "i can still save her. jess.. " diye duraksıyor. "lynn, her name is lynn." diyor arkasından. kafası iyiden iyiye karışmış durumda.

    blake en son lynn'i madenin önünden alıp çıkıyor. aldığı kayıtta tam olarak şöyle diyor: "we are out. i got jessica out. we’ll find a grown up and we’ll tell them what happened. we’ll be okay. it’s not my fault.". yine bir not my fault. ama daha önemlisi madenden birlikte çıktığı kişi jessica değil, karısı lynn. dışarı çıktıklarında kar yağıyor, karın yağmasının jess ile yaşadıkları günkü karlı günün yansıması olduğu belli. bir yetişkin bulup olanları anlatacağına dair konuşması ise asıl yapması gerekeni yapmamış olmasının pişmanlığı. her şey için çok geç blake :(

    knoth'un inancı uğruna yaptıklarını anlatıp boğazını keserek intihar etmesinden sonra blake knoth'a "it's not your fault you were only a child" diyor. knoth'un anlattıklarının bununla zerre alakası yok. bulduğu her fırsatta kendisiyle yüzleşiyor blake. sonlara doğru papağan gibi sürekli bu cümleleri kurması artık sinyallerden etkilenip iyice delirmesi ile alakalı olsa gerek.

    jessica'yı ve flashbackleri bir kenara bırakıp kameralarımızı arizonaya çevirelim ve biraz da eksiklerine değinelim.

    -lynn'in hamileliğine anlam veremedim. kendisine çok kötü şeyler yapıldığını söylüyor, kızın içine çocuğu mu yerleştirdiler yoksa knoth ethan'ın kızına yaptığı gibi lynn'e de mi tecavüz etti diye düşünüyordum ki aslında bebek dahi yokmuş. kız o kadar sancı çekti derken bebeğin olmaması bana garip geldi. blake bebeği lynn'e gösterirken lynn in bakıp "there is nothing there" demesi ve blake'in yere yansıyan gölgesinde ellerinin boş görünmesi aslında bebeğin olmadığını gösteriyor. tamam bebek yok ikna olduk ama bu sefer de olay elde kaldı. bu da blake'in halüsinasyonu deyip işin içinden çıkamıyoruz.

    -kasabada karşılaştığımız ethan denen herifin sinyallerden etkilenmemesi garipti. ana karakter olarak biz bile kafayı sıyırıp okula falan dönüyorduk, alakalı alakasız jess'le ilgili konuşuyorduk ama ethan'ın aklı başındaydı gayet. aynı zamanda lynn de gayet normaldi. gerçi olmayan bir bebeği doğurduğunu düşünürsek o da etkilenmiş denebilir ama baştan beri mantıklı konuşuyordu. köyün öteki sakinleri gibi salak salak hareketlerde bulunmadılar.

    -oyun içindeki gruplara anlam veremedim; heretics, new ezekiel falan. herkese kafayı yedirttiler ve sonuç toplanıp ayin yapmaları mı oldu? he bir de blake güneşe yürürken ölenlerin yediklerine bakın, hidrojen bilmem ne ile zehirlenmişler. çamaşır suyu gibi bir şey var masalarında onların üstünde yazıyor. galiba tanrıları cevap vermeye tenezzül etmeyince direkt yanına gitmeyi tercih ettiler ahahah. deccal falan da doğamadı.

    oyunun eksikleri demişken, hikaye bir yana, oyunun sadece kaçıp saklanmak üzerine olması çok eleştirilmiş. ben bunu daha etkili buluyorum korkutma ve çaresizlik hissi vermesi açısından. ama eksi yönü de alışıyor olmak. kaydedilen yerden dönüp dönüp çıkış yoluna odaklanmak ortama alıştıktan sonra kolay bir çözüm. tabii yine de oyum savaşmak yerine kaçmak üzerine olurdu.

    oyun jessica ile dua etme sahnemizle bitiyor. oyunun finalini sırf şu sahneyi izlemek için birkaç kere oynadım. bir şeylerin sonuna gelmiş olmanın verdiği o garip his midir nedir, etkileniyorum her seferinde. anlamlı geliyor.

    ---
    spoiler ---

    özetle ben beğendim, tavsiye ederim.


    (mary shepherd - 24 Mayıs 2017 00:56)

  • comment image

    'kafamda deli sorular' şeklinde özetlenebilecek oyun şeysi. olaylara vakıf olabilmek için neredeyse bulunan her dökümanı okumak gerekiyor. dahası göl çevresinde konuçlanmış önemli bir dökümanı bulmak gerekiyor ki olanları diğer outlast oyunlarıyla ilişkilendirebilelim. hala yerine oturmayan şeyler varsa reddit veya wikia'da konuyla alakalı bir çok şey yazılıp çizildi, üşenmeyenler açıp okusunlar. üşenenler için aşağıya özet geçtim.

    --- şipoyler---

    kasaba sakinlerini delirmesinin, murkoff corp.'un kasaba yakınlarına konuçlandırdığı üç adet sinyal vericiden kaynaklandığı açıklanmış daha önceden. bu sinyal vericileri (radio towers olarak da geçiyor) blake gölde sal ile ilerlerken görebiliyoruz. dahası gölün yakınlarındaki bir uyku tulumu içinde bir not buluyoruz. not, muhtemelen murkoff corp. çalışanı (mühendis ya da teknisyen) tarafından yazılmış. notta yazılanlara göre mühendis oraya sinyal vericilerin fırtınadan etkilenip etkilenmediğinin tespiti için gitmiş ama sinyal vericilerin hasar görmemiş olduğunu ifade etmiş. bir de kasabanın bu tarafından alınan sinyalin (yani göl ve maden ocağı civarı) olması gerektiğinden daha kuvvetli olduğunu, durumu daha fazla incelemek istediğini yazmış. notta kasaba sakinlerinden 'denekler' olarak söz ediliyor. anlayacağınız murkoff corp, gönderdiği sinyallerle kasaba halkının üstünde zihin kontrolü deneyi yapmaya çalışmaktaymış. dahası notta göl ve maden ocağı civarından alınan güçlü sinyallerin denekler üstünde libidoyu ve şiddet eğilimini arttırdığına dair bi ima da var. eğer bu notu bulamazsanız, takip etmesi zaten çok zor olan hikayeden bi halt anlamazsınız.

    sinyaller öncelikle insanların bilinç altına ittikleri istekleri, trajik olayları ve suçluluk duygularını yüzeye çıkarıyor. bunu dolanırken bulduğumuz bir çok notta görebiliyoruz. hatırladıklarımdan bir tanesi, bir kasaba sakininin küçük erkek kardeşinin ölümüyle ilgili rüyalar görmesi. bulduğumuz bir notta birisi erkek kardeşinin boğuluşunu sürekli olarak rüyasında gördüğünü yazmış. 'ben çok küçüktüm ve yüzme bilmiyordum. yoksa kurtarırdım kardeşimi' gibisinden birşeyler karalamış. belli ki geçmişte yaşadığı bu olay yüzünden suçluluk duymuş ve sinyaller bu suçluluğun rüyalarında açığa çıkmasına neden olmuş. aynı notta peder knoth'un, müridlerine 'rüyalarınızda gördükleriniz günahlarınızdır' dediği de yazıyor.

    blake de aynı şekilde sinyalden etkilendiği ilk zamanlar, derin bir suçluluk duyduğu için jessica ile ilgili rüyalar görüyor. hatta oyunun açılış sahnesinde karısı blake'e 'rüyanda jessica diye bir kadını sayıklıyordun' diyor. lakin sinyale maruz kalma süresi ve şiddeti arttıkça blake'in rüyaları halüsinasyon haline geliyor ve hayalle gerçek arasındaki çizgi giderek inceliyor. karısını aramak için sinyalin daha güçlü olduğu göl ve madenlere gittiğinde kafasının daha da karıştığını, lyn ile jessica'yı birbirinden ayırd edemediğini, gökten kan yağdığını gördüğünü biliyoruz.

    jessica'nın başına gelenler malumunuz. kendisine karşı saplantı geliştirmiş peder loutermilch'den kaçarken, merdivenlerden düşerek mevta oluyor. loutermilch'in kıza cinsel istismarda bulunduğu iması var. okulda geçen halüsinasyon sahnelerinde bizi takip eden iblis, aslında loutermilch'in bir tezahürü. hem iblisin, hem de loutermilch'in şakağında aynı doğum lekesi var. herifin küçük kızları yalamayı ve ellemeyi seven, sapık bir pedofil oluşu; iblisin dış görünüşüne yansımış. bu yüzden okulda gördüğümüz iblisin on tane eli ve kocaman, upuzun bir dili var. dahası gölge formundayken alınan screenshot'larda, yaratığın bir eliyle masturbasyona benzer hareketler yaptığı görülebiliyor.

    gelelim lynn'in hamileliğine. bunu açıklayabilmek için daha önceki oyunlara dönmemiz lazım. outlast'da bulduğumuz dökümanlardan birinde, beyin yıkamada kullanılan aletin (morphogenic engine) kadınlarda yalancı gebeliğe yol açtığı belirtilmiş ve bu yüzden kadın murkoff corp çalışanları, şirketin başka fasilitelerine nakledilmiş. burdan hareketle lynn'in aslında hamile olmadığını söyleyebiliriz. oyunun sonunda yer alan doğum sahnesinde; blake, bebeği lynn'e doğru tutuyor. lynn ise 'orada bir şey yok' deyip can veriyor. dahası, bebeği lynn'e doğru uzatırken yerde blake'in ellerinin gölgesini görebiliyoruz ama bebeğin gölgesi yok. bebeği artık deliliğin son raddelerinde dolaşan blake ile peder knoth görebiliyor sadece.

    peki kasabanın delileri kimler? kasabanın manyakları üçe ayrılıyor.

    1. sullivan knoth'un müridleri

    peder knoth, eskiden bir ayakkabı satıcısıymış. ama işleri kötüye gitmiş ve çok borçlanmış. bunalımını atlatmak için radyodan evanjelist bir dini programı dinlemeye başlamış. dinlediklerinden tatmin olmayan sullivan, günün birinde bi halüsinasyon görmüş (iki daire içinde bir hac). radyodan tanrı'nın kendisiyle konuştuğunu düşünmüş. knoth'a dediğine göre tanrı dünyadaki mevcut düzenden ve yetersiz kiliselerden memnun değilmiş ve inancını yayacak cesur birini aramaktaymış. (belki de sullivan'ın radyodan duyduğu tanrıya ait ses de murkoff corp.'un uyguladığı zihin kontrolü deneyinin bir parçasıydı. ya da belki de knoth başından beri biraz kaçıktı.) bu iki işareti birleştirince kendisinin mesih olduğuna karar vermiş ve sahip olduğu herşeyi bırakıp sokaklarda vaaz vermeye başlamış. gel zaman git zaman knoth'un müridleri artmaya başlamış. knoth'a inanlar arasında lydia adında yaşlı ve zengin bir hanım da varmış. knoth ve müridleri lydia'a ait olan bir çiftlik evine taşınmışlar. knoth'un yaydığı inanca göre müridler arasında evlilik bağı olmaksızın cinsel ilişki tasvip edilmekteymiş. hatta ensest de kabul görmekteymiş. bunu da oyun boyunca bulduğumuz knoth'un vahiyleri'nden öğreniyoruz. bir tanesinde 'eğer karınız hayatta değilse, kızınızı da kullanabilirsiniz' yazmaktaydı. knoth ise müridlerinden istediğiyle beraber olmakta özgürdü, çünkü kendisi mesihti ve yapabileceği kadar çocuk yapması tanrı'nın buyruğuydu. öte yandan dünyanın sonunu getirecek deccalın (antichrist), peder knoth'un müritleri arasından çıkacağı da kendisine tanrı tarafından söylenmiş.

    her neyse. korunmasız ve kontrolsüz seks sonucu çiftlikte bir sürü bebek doğmuş. doğumların hepsi de evde ebeler tarafından gerçekleştirilmiş. çocuk doğumlarının evde gerçekleştiğini öğrenen devlet yetkilileri polisle çiftliği basmış. bu durum peder knoth'u yerleşecek yeni bir yer aramaya itmiş. o zamanlar yaklaşık 1000 tane olan müridleriyle yola çıkarak arizona'da kızılderililere ait bir alana yerleşmişler. 1975 yılında temple gate adını verdikleri kasaba böylece kurulmuş olmuş.

    murkoff'un kasaba halkı üzerinde yaptığı zihin kontrolü deneyleri, zamanla müridlerin delirmesine yol açmış. dünyanın sonunu getirecek deccal, knoth'un müridleri arasından çıkacağı için; knoth kasaba sınırları içinde doğan bütün çocukları kurban ederek deccal'ın doğumuna engel olmaya çalışmış. oyunun başında gördüğümüz sunak ve çocuk cesetleri, işte bu ritüelin sonucu.

    oyunun sonunda çocuğun doğumuna engel olamayan knoth ve müridleri, başarısız oldukları için intihar ediyorlar. deliliğin son raddesinde olan blake ise, kehanete uygun bir şekilde büyüyen güneşin dünyayı yuttuğunu görüyor. son sahnede blake'in kendisini jessica'nin yanında bulması, artık tamamen çıldırdığının göstergesi. blake aklı dengesini öyle yitiriyor ki halüsinasyondan ibaret olan okulda takılı kalıyor. jessica'nın 'seni asla bırakmayacağım' demesi de blake'in temelli keçileri kaçırdığını anlatıyor.

    2. ormanda yaşayan scalled'ler

    peder knoth'un yaydığı dinin serbest seksi buyurduğunu söylemiştik değil mi. söylemediğimiz şey ise knoth'un frengi olduğu. dinleri gereğince akraba-ensest demeden çoğalan müridler arasında, frengi yayılıyor. bu hastalıktan, her hatunu düdüklemeye çalışan knoth da nasibini alıyor tabii, ama hastalığını gizli tutuyor. hastalığa yakalanan diğer müridlerini de kasabadan uzak, ormanlık bir bölgeye sürüyor. başlarına eskiden yardımcısı olan laird diye frengili bir cüceyi geçiriyor. oyun boyunca bize alevli oklar atan, nick adında dev bir adamın sırtına binen o cüce, işte bu laird denilen herif. oraya attığı hasta mürilerine diyor ki 'hastalığınız bedensel bir şey değil, ruhsal. daha evvel işlediğiniz günahlar bedeninizi çürütüyor. bu yüzden kefaret ödemeli ve acı çekmelisiniz. gereken kefareti ödediğinizde iyileşip kasabaya geri döneceksiniz.' tabii bütün bunları gene oyunda topladığımız kağıtlardan öğreniyoruz.

    yine kağıtlardan öğrendiğimiz başka bir şey de scalled halkının laird'e karşı bir ayaklanma başlatmak istediği. laird'in knoth'a yazdığı bir mektuba cevap olarak knoth 'onları yönetemiyorsan, sert olan diline başvur.' diyor.

    peki scalled'ler neden ayaklanmak istedi? iki sebebi var. birincisi knoth'un öğütünü tutan laird, onlara fazlasıyla kötü davranıyordu. ikincisi peder knoth'un kendilerine yalan söylemiş olabileceğinden şüphelenmeye başlamışlardı. durum şu ki knoth, kasabada üretemedikleri bazı ürünleri (mesela gaz gibi) almak için müridlerinden iki tanesini (paul ve simon) dışarıya gönderiyor. alınacaklar listesinde knoth'un frengisini tedavi etmek amacıyla aldırdığı penisilin de var. paul ile simon listede penisilini görünce işkillenip ne için kullanılacağını soruyorlar. knoth 'araştırmam için gerekli' deyip başından savıyor. paul kuşkularını ancak birkaç kişiye açıyor ama peder knoth'un tedaviyi bilip de yalnızca kendisine saklamış olma ihtimali, scaled'leri müthiş öfkelendiriyor.

    blake'i çarmıha gerip sonra da gömen laird, blake mezardan çıkınca etini yiyip kanını içenin iyileşeceğine inanıyor. o da ayrı bi deli. başımıza gelenlerin sebebini gene bulduğumuz kağıtları okuyarak anlıyoruz. laird ise tam bizi köşeye kıstırdığı esnada, yukarıda belirttiğim sebeplerden ötürü yandaşları tarafından uçuruma itilip eşşekler cennetini boyluyor.

    3. maden ocağında yaşayan heretic'ler.

    bu topluluğun başı olan val, geçmişte peder knoth'un baş yardımcısıymış. daha sonra yine knoth tarafından hasta ve kimsesiz çocuklara bakmak için kurulan bir hastanenin başına geçirilmiş. burda görev alan val, topladığımız kağıtlarda çocukları nasıl sevdiğini anlatıyor. lakin knoth, sinyal yüzünden kafayı yiyip çocukları tek tek kurban etmeye başlayınca sıra val'ın hastanesinde kalan çocuklara da geliyor. val bu travmadan çok kötü etkileniyor ve içten içe knoth'a kinlenmeye başlıyor.

    dahası hastane, sinyalin nispeten daha güçlü olduğu bir arazide inşa edilmiş. evvel de anlattığım gibi, maden ocağı ve çevresindeki alanlarda sinyal çok daha güçlü. bu güçlü sinyale maruz kalanlar da cinsellik ve şiddet eğilimi gösteriyor. üstelik sinyale maruz kalmanın ilk etkisi de bilinç altına itilen suçluluk duygusunun rüyalarla beraber açığa çıkması. bu iki faktör birleşince val, rüyalarında hastanedeki çocuklarını öldürdüğünü ve bundan cinsel anlamda zevk aldığını görüyor. kağıda yazdığına göre bu rüyalardan uyarılmış bir şekilde uyandığını ve yatağı ıslak bulduğunu söylüyor. sinyale maruz kaldıkça, rüyalar yerini halüsinasyonlara bırakıyor. çok etkilendiği rüyalardan birini val şu şekilde yazmış: 'rüyamda gökten yere inen kocaman bir güneş vardı. güneşin etrafında penis benzeri uzantılar vardı ve yere indiğinde dünyayı beceriyordu'

    bütün bu manyaklıklardan fecii etkilenen val; peder knoth'un bir yalancı olduğuna, kurduğu düzenin yıkılması için deccal'ın (antichrist) doğması ve dünyayı becermesi gerektiğine inanır. hatta çok çok güçlü bir sinyale maruz kaldığı için deccalı cinsel olarak arzuladığını söyler oyunun birkaç yerinde. kendisine inanan birkaç kişiyi alarak maden ocağını mesken tutar.

    val ve tayfası (heretic'ler) kasaba halkından farklı olarak daha güçlü bir sinyal aldıkları için dış görünüş açısından daha hayvanidirler. kasaba halkı kıyafet giyerken bunlar başlarına geçirdikleri maskeler dışında çıplak gezerler. birbileriyle konuşarak değil hırıltıyla anlaşırlar. başta val olmak üzere seks ile kafayı bozmuşlardır. deccal'ın sağlıklı olarak doğmasını istedikleri için lynn'i maden ocağına kaçırıp bizi de peşlerinden sürüklerler. lakin daha doğum gerçekleşmeden mekanları knoth'un müridleri tarafından basılır ve hepsi katledilir. biz de aradaki kargaşadan faydalanarak lynn ile beraber kaçıp rahat doğum yapabileceği bir yere gideriz.

    ---şiporler---

    çözebildiğim kadarı bunlar. eksik bıraktığım şeyler varsa uyarabilirsiniz, editlerim. lakin bunca açıklama yaptım diye oyunu beğendiğim sanılmasın. whistleblower varken yanından bile geçmem, yüzüne bile bakmam.


    (protaktinyum - 7 Haziran 2017 09:34)

Yorum Kaynak Link : outlast 2