Çıkış Tarihi     : 04 Aralık 2012 Salı, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Aksiyon,Macera,Cinayet,Drama,Heyecanlı
Ülke                : Kanada,Çin,ABD,İsveç
Yapımcı          :  Ubisoft Massive Studio , Ubisoft Montreal , Ubisoft Red Storm Studio
Yönetmen       : Laurent Bernier (IMDB)
Senarist          : Jeffrey Yohalem (IMDB),Lucien Soulban (IMDB),Li C. Kuo (IMDB)
Oyuncular      : Lane Edwards (IMDB), Alex Harrouch (IMDB), Mylène Dinh-Robic (IMDB), Kristian Hodko (IMDB), Natalie Brown (IMDB)(ekşi), James A. Woods (IMDB)(ekşi), Gianpaolo Venuta (IMDB), Michael Mando (IMDB)(ekşi), Steve Cumyn (IMDB), Charles Malik Whitfield (IMDB), Martin Kevan (IMDB), Faye Kingslee (IMDB), Alain Goulem (IMDB), Julian Casey (IMDB), Stephen Bogaert (IMDB), Dylan Taylor (IMDB), Mo Zinal (IMDB), Nigel Whitmey (IMDB), Alana Maria (IMDB), Nick Nevern (IMDB), Stuart Martin (IMDB)

Far Cry 3 ' Oyununun Konusu :
Roket Büyük bir hızla ve gürültüyle Jack Carver’in teknesine çarpar. Jack tekne patlayıp paramparça olmadan önce kaçmayı zar zor başarır. Genç gazeteci Valerie Constantine onu bu seyahat için tuttuğunda, Carver’ın hayalindeki seyahat bu değildir. Kaptanın görevi onu bir muhbirle buluşması için ücra bir adaya götürmekti, ama hiç bir şey yolunda gitmez. Adanın sırrı her neyse, onun koruyucuları bunun bilinmesini engellemeye hazırdırlar Jack ve Valerie paçalarını zor kurtararak ormanın içine kaçarlar. Adanın diğer tarafındaki limandaki gemiye ulaşmaya çalışırken acımasız askerler tarafından yakalanırlar. Her şeye rağmen limana varışlarının ardından adanın sırrını çözerler: Dr. Krieger’ın mükemmel ölüm makinesini yaratma girişimi ve tehlikeli deneyler.


  • "böyle oyunun amına koyim. lan adamı öldürüyorsun, silahın üstüne düşüyor. silah değiştirmek ile ceseti yağmalamak aynı tuş. açıyı ayarlayacağım diye aklım çıkıyor."
  • "herhâlde reel hayatta bi' hayvanın saldırısına uğrasam, şu oyunda tırstığım kadar tırsarım."
  • "marijuana tarlası yakma görevi sanırım, alana girince çalmaya müzik ile girilen hava, oyun oynarken yaşanan en keyifli anlardan biridir sanırım. çok başka."
  • "arkadaşlarımı kurtarayım derken poker bağımlısı bir kumarbaza dönüşen adamın hüzünlü hikayesini anlatan oyun."




Facebook Yorumları
  • comment image

    vaas'ın kampından kaçtıktan sonra adadaki ikinci günümdü. bu lanet olası yer abimin canını almıştı, denis beni bulmasa benim de canımı alacaktı. iki gün önce silah tutarken titreyen ellerim şimdi o silahın bu adada yer alan yegane dostum olduğu bilinciyle kavramaktaydı kabzayı. şimdi başka dostlarımı da bulmaya gidiyorum. demin ele geçirdiğim karakol mevkiisinde arkadaşlarımdan biri olacağını söylemişlerdi ama o, korsanların elinden kaçmayı başarmış, bu lanet yere gelmemişti. haritanın en batısında bir doktorun evinde olduğundan söz etti denis, oraya doğru hemen yola koyuldum.

    doktorun olduğu bölge haritamda belli olmuyordu çünkü o kısmın radyo kulesi aktif değildi. ve uzaktan belli belirsiz gördüğüm radyo kulesi siluetini takip ederek yolda ilerlemekteydim. rakyat'ın ele geçirdiği bölgeden çıkmıştım, düşman bölgesindeydim ve haritamda hiçbir bilgi yoktu. radyo kulesinin görüntüsü biraz daha netleşmişti. iç güdülerimi kullanarak direksiyonu sola kırdım ve o taraftan kuleye gitmeye devam ettim. biraz ilerlemiştim ki karşıdan düşman arabasının bana doğru geldiğini farkettim. gece olsa arabadan iner yanına çömer kurtulabilirdim belki ama şimdi gündüz vaktiydi ve arabadan inip yanımdaki çalılara girene kadar beni çoktan görüp mermi manyağı yaparlardı. kaldı ki taşıdığım silahın on mermisi kalmıştı ve daha keçi avlayamadığımdan ötürü silahlığım yeterince geniş değildi. sadece bir silah taşımama izin veriyordu! on mermi ve bir el bombası. tüm cephanem buydu. eh, yapılacak tek şey vardı; gaza tüm kuvvetim ile basmak! ben yanlarından son sürat geçerken beni tanımış hemen peşime düşmüşlerdi. inanılmaz gerilimli bir kovalamaca yaşanmaktaydı. radyo kulesini falan o an düşünemiyordum, postumun derdindeydim. iyice dibime girmişti lanet korsanlar. seslerini, bağırışlarını, bana ettikleri küfürleri duyabiliyordum. tam o sırada önüme iki tane yaya halde bekleyen düşman çıktı. anında ateşe başladılar bana, birini ezdim ve öbürünün ölümcül kurşunundan kurtulmak için direksiyonu sağa doğru çok keskin kırdım. birden ormanlık alanın içine daldım. sonra nolduğunu anlamadan araba bir tepeden yuvarlandı ve takla attı. bu sefer kesin gittim derken araba yuvarlanmayı kesti ve dumanlar içnde kaldı. hemen içinden çıktım. nolduğunu anlamamıştım ve hemen altımda bir yol olduğunu gördüm. aşağıya indim ve o sırada yanıma bir şey düştüğünü farkettim. beni takip eden piçlerin cesetleriydi! "haha, ava giden avlanır piç kuruları!" deyip hemen üstlerini aramaya yeltendim ama bir araba sesi duydum. yolun öteki tarafına koşarak geçip saklanarak arabanın geçmesini bekledim. ama araba geçip gitmedi..

    ben çalıların arkasında gizlice beklerken bu araba o iki cesedin yanında durmuştu. arabadaki iki korsan inip cesetlerin önünde durup bir şeyler konuştu. ikisini indirmeye çalışmak çok riskliydi çünkü çelik yeleğim paramparça olmuş, herhangi bir sağlık şırıngam da kalmamıştı. henüz kendi kendimi iyileştirmeyi de bilmiyordum. en güzeli gitmelerini beklemekti. eh, murphy abimiz ada mada dinlemez tabii, o an arkamdan bir tıslama duydum ve kaynar sular başımdan aşağı döküldü. evet ben bu iki korsanın gitmesini beklerken arkamda da bana saldırmaya hazır halde bekleyen bir yılan varmış. al sana iki ucu boklu değnek! yapacak tek bir şey vardı, zor şartlar için beklettiğim, tek kalan el bombasını çıkarıp bu iki korsaının oraya doğru fırlattım hemen ardından saklandığım yerden koşarak çıktım. bomba arabanın hemen yanına düşüp patlamıştı ve iki korsanda yere kapaklanmıştı. şartlar benim lehimeydi ve kısıtlı mermimi oldukça verimli kullanmak adına yerde olan bir tanesine anında headshot'ı çaktım. öbürü çoktan ayağa kalmış bana mermi yağdırmaya başlamıştı. biri isabet etti ama ölümcül değildi. kalan dokuz mermimden birini düşmanın bacağına, bir tanesini de göğsüne yolladım. yere yığıldı. hemen arkamı döndüm yılan beni takip ediyor mu diye ama göremedim. muhtemelen silah seslerinden ürküp kaçan diğer hayvanlar gibi o da deliğin birine girmişti. şimdi biraz rahatlamıştım. hemen yerdeki düşmanların üstlerini aradım. biraz para, silahıma mermiler falan buldum. sevinmiştim. tam 23 adet mermim olmuştu zira!

    biraz soluklandıktan sonra radyo kulesi hedefim için tekrar yola koyulmaya hazırlandım. düşmanın indiği arabaya bir göz attım ama yanında el bombası patlattığım için duman içersindeydi. repair tool'um yanımda olmadığı için arabayı kullanamazdım. geri dönüp yürümeye başlarken, hemen karşımda gördüğüm şeye inanamamıştım; radyo kulesi tüm heybetiyle 500 metre ilerimde, bir tepenin üstünde durmaktaydı! nihayet şans yüzüme gülmüştü. radyo kulesine doğru yürürken yanımdaki ormanlık bölgenin içinden bir hırıltı duydum. yerde yatan cesetlerin kokusunu alan bir hayvandır muhtemelen deyip radyo kulesine olan adımlarını ne olur ne olmaz diye biraz daha hızlandırdım. ama o hırıltının sahibi daha da yaklaşmaktaydı. bende kuleye doğru daha da hızlanmakta.. sonra ne oldu bilmiyorum, şeytan dürttü sanırım arkamı dönüp cesetlere bir bakayım dedim, o da ne?! kaplanın teki cesetlerin başında. evet, adada ikinci günümde tüm ihtişamıyla bir kaplan ile karşılaşmıştım. her zaman ilgimi çekmiş olan bu hayvana büyülenmiş şekilde bakarken birden kafasını yerdeki leşlerden kaldırıp bana dikti. national geo'da izlediğim belgeselleri aklıma getirmeye çalıştım, böyle bir durumdan nasıl kurtulabilirim diye. ama en temizi yine iç güdülerimin dediklerini yapmaktı. hayvanın gözlerinin içine bakarak geri geri yürümeye başladım. hayvan hala dik dik bakmaktaydı bana. inanılmaz gergin bir biçimde gerilemekteydim. aniden hayvan ormanın içine daldı. ne olduğun anlamadım ama şu an sevinmeye veya düşünmeye vaktim yoktu. hemen kuleye doğru koştum. kaplan acaba bir yerden çıkıp bana saldıracak mı endişesi içersinde kuleye nihayet varabilmiştim. arkama bile bakmadan radyo kulesinin en tepesine tırmanmaya başlamıştım..

    radyo sinyalini aktif etmiştim. kulenin tepesinde biraz oturup, dinlenmekteydim. hava iyice sıcak olmuştu. öğle vaktinin en kavurucu anıydı. bu eskimiş kulenin tepesinde, geçmişm aklıma geldi. daha dört gün önce kız arkadaşımla harika bir tatilin heyecanıyla sevişiyorduk. ve şimdi.. abim ölmüş diğer arkadaşlarımın da akıbeti belli değildi. vaas adında gerçek bir psikopat peşimdeydi. kafamı eğdim ve sol elimdeki dövmelere baktım. lanet olsun, dedim kendi kendime; lanet olsun ben neredeyim?!


    (8th wonder - 8 Aralık 2012 14:00)

  • comment image

    böyle oyunun amına koyim. lan adamı öldürüyorsun, silahın üstüne düşüyor. silah değiştirmek ile ceseti yağmalamak aynı tuş. açıyı ayarlayacağım diye aklım çıkıyor.


    (lorwyn - 9 Aralık 2012 16:58)

  • comment image

    üsleri gözükmeden ele geçirmekte zorlanıyorum bu oyunda. susturuculu sniper rifle ile vuruyorum uzaktan, adamın arkadaşı üstün dedektiflik becerileri sayesinde kurşunun giriş açısını ve atış mesafesini buluyor direk koşuyor benim olduğum yere. bir de istediğin kadar üsteki adamları öldür seni görmeden alarma basmıyorlar.


    (poisontear - 16 Aralık 2012 02:45)

  • comment image

    insanoğlu biraz kadir kıymet bilseydi, şu oyunun başlığı altına şimdiye kadar 1000 entry döşemişti.

    serinin ne ilk ne de ikinci oyununu oynadım. far cry fanı değilim ve tahmin edeceğiniz üzere dayım ubisoft'ta çalışmıyor. tüm bunlara rağmen, sabaha kadar vahşice methiyeler düzmek istiyorum bu oyuna.

    "dennis şunu yap dedi, hemen gideyim o görevi tamamlayayım. dennis bunu yap dedi, hemen gideyim bu görevi de tamamlayayım." çok net söylüyorum, bu oyunun olayı bu değil. far cry 3'ten maksimum tadı almak istiyorsan, ilmek ilmek işleyeceksin bu oyunu. kâh, sinsice kampa dalıp agent 47(hitman) stayla takılacaksın. kâh, radyo kulesinin üzerinde belireceksin. kâh, şu dağın böğründe ne varmış merakıyla haldır huldur koşarken, kendini 100 metrelik efsanevi bi atlayışla gizli kalmış bi mağaranın içindeki gölette bulacaksın. kâh, kâh, kâh... börtü böcek haşereyle ve onlarca mahlukatla gireceğin tatlı-tatsız münasebetlere hiç değinmiyorum bile.

    sağda solda okuyorum. "oyunu, 20 saatte, 25 saatte, 30 saatte bitirdim" yazılarını. bu oyunu, bu kadar kısa sürede bitiren adam, "hakan balta profesyonelliğinde" işini tamamlamış, işin bitiminde duşunu alarak donuk yüz ifadesiyle takım otobüsüne doğru yola koyulmuş demektir. keçi boynuzu gibi.

    far cry 3'ü oynarken abdurrahim albayrak olacaksın birader, yaşayacaksın. oyunu da, "abdurrahim" modunda kafadan 1-2 ay tadını çıkara çıkara oynayacaksın.

    şu söylediklerimi yap, lost'un ilk 3 sezonundaki heyecanı yaşayıp da her sabah adada uyanmazsan gel yanıma.


    (kutsi ile firkat - 28 Aralık 2012 02:49)

  • comment image

    atmosferi güzel olan oyun. grafikler ve oynanabilirlik de hiç fena değil ayrıca. senaryo elbette bir oyun için önemli ancak oyun atmosferi sayesinde bunu unutturuyorsa (başına oturduktan bir süre sonra ahoov saat kaç olmuş dedirtiyorsa) bu göz ardı edilebilir. kaldı ki daha kötü senaryoları her gün dizi, film niyetine seyrediyorsunuz.

    son olarak ilk bir kaç saatlik sürede yaşattığı aksiyonlardan bir tanesine örnek vermek isterim.

    düşmanın cephaneliğini havaya uçurmam lazım. stealth yapıp gizli gizli cephaneliğe kadar girdim. tabi uslu duramayıp arkalarından pıçağı boyun nahiyelerine sokmak suretiyle öldürdüklerimin farkına varmış devriye gezen labutlar. ben tam bombayı kurup kaçarken bi arbade oldu. dedim hemen şu önümdeki dereye atlayayım. çalan müzik, uçuşan mermiler, bağrışmalar, gürültüler, cephaneliğin patlama efekti kulaklarımda (zira arkama bakamıyorum koşmakla meşgulüm) yankılanırken dereye atladım. zaten yaralıyım. lak diye bi timsah üstüme çullanmaz mı. dedim buraya kadarmış good bye blue sky. yine de hemen koyvermedim kendimi ve allah ne verdiyse daldım timsaha. leşini derenin dibine gönderip derisini de ayıkladıktan sonra kan revan içinde ordan çıkıp koşarak uzaklaştım. baya bi koşmuşum. bir hırıltı duydum. kafamı çevirmemle birlikte bir kaplanla göz göze geldim..

    edit: valla true story lan. oturup böyle bişey uyduracak halim yok.


    (francois - 4 Ocak 2013 13:06)

  • comment image

    tekrardan bilgisayarıma kurup oynadığım oyun. simültane gelişen olaylar konusunda ne kadar güzel olduğunu unutmuşum.

    şöyle ki,
    susturuculu 6p9 ile kampın birini ele geçirme çabası içindeyim. keskin nişancıyı kafasından vurdum. elemanın biri ona bakmaya mı ne çıktı galiba merdivenlerden. ben merdivenin altına geçtim elemanı bekliyorum. derken kaplanın biri geldi elemana saldırmaya başladı. adam molotof attı kaplana, salak hayvan yanarak yanıma kadar geldi, artık molotoftan mı kaplandan mı bilmiyorum bizim jason da tutuştu. kampın ortasına yanarak "hold q to put out fire" yazısı eşliğinde dans ederek daldım resmen. adamlar alarm verdi tabi. ateşi falan söndürdük, güç bela kampı aldık falan. dedim bari kürkünü alayım şu salak hayvanın, oyunun başı zaten, 6p9'la giriyorum kampa sen hesap et. tüm kampı tavaf ettim bulamadım ya, yana yana kaçtı herhalde. çevreye falan da bakındım ama yoktu yani turuncu bir şey. heba olan ekstra tecrübe puanına hayıflanarak eve girdim, neyse memory card varmış da az bir şey geldi para falan. salak kaplan. mal.


    (solidmemo96 - 26 Ocak 2014 13:56)

  • comment image

    aylardır bitiremediğim oyun. ilk önce son bölüme geldiğimde dedim ki oyunu %100 bitireyim bari dedim ve iki adadaki eşyaların yerini gösteren bütün haritaları satın aldım.hem relicleri hem mektupların hepsini topladım. zaten bütün yan görevleri o zamana kadar bitirmiştim. adada iş namına yapılacak tek bir şey bile kalmadı. gittim sam amca'nın yanına bak buradan dönüş yok dedi bana. uzun uzun yüzüne baktım. döndüm arkamı gittim. mal gibi dolanıyorum adada şimdi sıkıldıkça. arabalarla şelalelerden aşağı atlıyorum. adanın en yüksek noktalarına çıkıp wingsuitle kendimi rüzgara bırakıyorum. kah kaplan avlıyorum kah leoparları peşimde koşturuyorum. jason brody adanın warrior'u , lideri olacakken adanın delisi oldu .mınakoyim. beni görüyorlar cık cık cık deyip gidiyorlar yolda. dur ben gideyim de biraz devekuşu vurayım işaret fişeğiyle


    (balerine para takan adam - 22 Temmuz 2014 22:47)

Yorum Kaynak Link : far cry 3