The Iron Lady (~ Demir Leydi) ' Filminin Konusu : 2 Nisan 1982'de Arjantin'in Falkland ve Güney Georgia Adalarını işgal etmesi ile başlayan ve altı hafta süren Falkland Savaşı'nda yaşanan krizi odak noktasına alan film, o dönem İngiltere'nin başında olan Margaret Thatcher'ı ve yaşananları beyazperdeye taşıyor. Güç ve güç için ödenen bedellerin konu alındığı hikâye benzersiz ve evrensel olarak nitelendiriliyor. 20. yüzyılın en etkili ve ünlü kadınlarından Thatcher, erkek egemen bir dünyada, sınıf ve cinsiyet engellerini çökerten bir kadın olarak bilinmesinin yanı sıra, aldığı sosyal ve politik kararlar yüzünden hayli sert eleştirilere maruz kalmıştı...Meryl Streep'i Demir Lady olarak izleyeceğimiz film tarihin en çetrefilli döneminde yaşanan güç ve iktidar savaşının benzersiz bir panoramasını beyazperdeye taşıyor...
Ödüller :
Man on Wire(2008)(7,8-48592)
La môme(2007)(7,6-76332)
Still Alice(2015)(7,5-114340)
Milk(2008)(7,5-164946)
Doubt(2008)(7,5-113391)
Taxi to the Dark Side(2009)(7,4-14369)
Born Into Brothels: Calcutta's Red Light Kids(2005)(7,3-14615)
The Queen(2006)(7,3-96615)
Precious(2009)(7,3-100721)
Beginners(2011)(7,2-82991)
Julie & Julia(2009)(7,0-96038)
It's Complicated(2009)(6,6-79282)
Academy Awards - Oscar : "En İyi Kadın Oyuncu"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Leading Actress"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Make Up & Hair"
2011'de gösterime girmesi planlanan margaret thatcher biyografisi.thatcher'ı, tahmin edilebileceği üzere, meryl streep canlandıracak, rol arkadaşı ise iris filmi ile 2002'de en iyi yardımcı oyuncu dalında oscar ödülü kazanmış olan jim broadbent.filmin yönetmeni phyllida lloyd ise 2008 yapımı mamma mia!'nın da yönetmeni imiş.şimdiden bol ödüllü bir yapım olacak gibi gözüküyor.
(tenbel teneke - 21 Ekim 2010 20:09)
gelecek sene* meryl streep'e bir oscar adaylığı daha getireceğini düşündüğüm film. hatta meryl streep seneye ödülü alabilir de.şu fotoğrafı da koyalım bari de ortam şenlensin:http://www.imdb.com/media/rm1316010496/tt1007029edit: ve aldı... hehehhe
(the phoenix ss - 23 Şubat 2011 16:09)
ilk trailerını izleyip yine yeni yeniden meryl streep'e hayran kaldığım film. kadın her rolünde bu kadar "farklı" olabilmeyi nasıl başarıyor, şapka çıkartılır.
(lynnrowens - 12 Temmuz 2011 09:52)
fragmanı, j. edgar'ın fragmanına çok benzettim. gene fragmanın başında bir evin patlayışına yer veriliyor. gene içimden bir his bu şeytansı kadının melekleştirileceğini söylüyor. "aslında o her şeyi devleti için yaptı", "aslında o da bundan hoşlanmıyordu", "herkes gidince hüngür hüngür ağlıyordu" gibi aklamaya çalışmamıştır umarım yönetmen lloyd. sadece göster. yorum yapma. "ne kadar şeytani bir kadınsın sen" diyerek de çekilmemeli, "bence bu kadar tepkiyi hak etmemişti" gibi de çekilmemeli bu tür biyografik filmler. yaptıklarını göster, gerisine karışma. biz bu yüzden doğru dürüst bir atatürk filmi çekemiyoruz. ilahlaştırmadık denilen veda filminde bile ilahlaştırılmıştı atatürk. duygular katılınca film de çuvallıyor. film nasıl olacak, merak ediyorum. streep'in oscar'a uzanması yüksek bir ihtimal olarak görülüyor. olabilir. bu sene o kadar ciddi bir kadın performansı çıkmayacak galiba. dolayısıyla tekrar alabilir oscar'ı.
(sherlock holmes 90 - 14 Kasım 2011 20:50)
meryl streep bir tane daha oscar alsın diye yapılmıs film. (bkz: the king's speech)
(izel45 - 16 Kasım 2011 12:24)
guardian tarafından yerden yere vurulan film. mamma mia!'nin yönetmeni tarafından çekilmiş olması da cabası."naif ve yumuşak görünsün diye ellerinden geleni yapmışlar" diyor anne billson.http://www.guardian.co.uk/…t-thatcher?newsfeed=true"buna tabii ki politik sebeplerle itirazım yok (ki olmasına rağmen) ama bir filmden gelmiş geçmiş en güçlü kadınla ilgili istediğim bu değil.""cockamamie!"
(goks - 13 Ocak 2012 01:29)
margaret thatcher'in hayatindan kesitleri anlatan ve ayni thatcher gibi fazla hirsli oldugu icin kaybeden film. bircok konuya deginmis ama hicbir konuyu tam anlatmamis, herhangi bir mesaji ve bakis acisi olmayan ve cok kotu bir makyoze sahip film ayrica. thatcher seyretmez umarim, zira seyrederse ve gecmis gunlerdeki mukemmeliyetciligi biraz olsun yerindeyse kesin cingar cikarir.
(regina phalange - 14 Ocak 2012 01:20)
filmi değil meryl streep'i izledim, filmin margeret thatcher'i nasil gosterdigini hic umursamadim, tarihsel gerceklerle ilgilenmedim, benim tam karsitim bir gorusu/politikaciyi "yumusattigi" gercegi hic dikkatimi cekmedi, zira yasayan en buyuk aktrisin govde gosterisi tum bunlarin uzerindeydi ve muhtesemdi.kisa sayilabilecek hayatimda sinemaya hep fazlasiyla onem verdim, bir sinefil olamasam da beyazperde karsisinda, sinema koltuguna hep ayni heyecanla oturdum. bircok performansi kendi haddimce degerlendirdim, begendim/begenmedim; ama the iron lady'deki meryl streep'in bambaska bir sey yarattigini sanattan/sinemadan anlamayan biri bile fark edebilir. sinema oyunculugu ile tiyatro oyunculugunun sentezi, inanilmaz bir yorum; gercege, yasayan birine tekrar hayat vermek; perdeden gozunuzun tam icine bakarak oynamak. yapilabilecek her seyin kat be kat üstünde bir seyler basarmak.oscar almis/almamis onemli degil. meryl streep bu roluyle kendini tam anlamiyla olumsuzlestirmistir.
(henryleyden - 15 Ocak 2012 20:01)
cok huzunlu islenmis.. cok daha farklı bir margaret thatcher izleyebilirdik. cok daha farklı acıdan islenebilirdi..--- spoiler ----benimle evlenir misin?-ben hayatını bulasık yıkayarak gecirecek bir kadın olmak istemiyorum. hayatın bir anlamının olması lazım. beni anlıyor musun?-secimlere katılacagım.-ne yani? butun aileni umursamayacak mısın? cehenneme kadar yolumuz mu var?-benle evlenirken sadece bir ev kadını olmayacagımı biliyordun..ne kadar enteresandır ki butun film boyunca yasını basını almıs politikacı demir kadınımız olmus esini aradı..hayatın anlamı hep sevdiklerinden mi geciyormus?onlar giderse eksilir miymisiz?hayat sevdiklerinle mi guzelmis?bilemiyorum..film cıkısında sacıma bir kelebek kondu..sonra uctu gitti..bana yalan yanlıs anlamlardan sahte kinler turetmek odev verildi.oysa birlik olmanın ne cok yolu vardı..--- spoiler ---
(tuzbuzz - 16 Ocak 2012 17:09)
thatcher'ın hiçbir özelliğini derinlemesine gösterememiş film.ne gücünü, ne ailesi için önemini, ne ülkesine kattıklarını, ne yılların onu nasıl yıprattığını.çok daha kısa sürede çok daha derinlemesine analizler yapan filmler, belgeseller kum gibi.beni en çok şaşırtan bunca kadın vurgusu yapılan bir filmde kendisinin kraliçe ile olan ilişkisinden hiç bahsedilmemiş olması.biliriz ki kraliçe de az huysuz değildir.thatcher ile kraliçenin çatışmaması düşünülemez..
(pitcheuse - 27 Ocak 2012 10:54)
(bkz: total bitch)
(irlanda yolcusu - 29 Ocak 2012 13:26)
filmi izlemeyi az önce bitirdim. ben de hemen bir kaç şey söyleyeyim filmle ilgili. açıkçası filmi tek başına meryl streep götürmekte ve üzülerek söylemeliyim ki; margaret thatcher' ın hayatının bu kadar yüzeysel işlenebileceğini düşünmemiştim filmin fragmanını ilk izlediğimde. bununla birlikte merly streep dışında öne çıkan bir oyunculuk yok; buna eşini canlandıran jim broadbent de dahil. senaryoya gelirsek yönetmenin önünde o kadar güçlü bir malzeme var ki; ortaya çıkan sonuç bir sinema tutkunu için hiçte tatmin edici değil. bu açıdan bakıldığında aklıma ilk olarak bütün kusurlarına rağmen sevdiğim factory girl filmi gelmekte. malesef edie sedwick' in andy warhol ' la ilişkisi bile bu kadar karikatürize edilmemişti. demir lady' nin eşi ile olan duygusal bağa değinmekten film; dönemin önemli politik olaylarını gayet kısa birer görüntü şeklinde geçmekte. yönetmenliğe gelirsek filmin orta karar bir film olmasında ki en önemli etken; yönetmenin yaptığı yanlış tercihler. mesela filmde soğuk savaş görüntülerini, işçilerin, öğrencilerin protestolarını gerçek görüntülerden bir araya getirerek oluşturmayı tercih eden yönetmen; margaret thatcher' ı özellikle makam arabasındaki sahnelerde etrafındaki birkaç protestocu figüran ile birlikte göstererek sanki orada değilmiş hissi ile izlememize neden olmuş. keşke dönemin o olaylarını kolaycılığa kaçmayıp canlandırma yoluna gitseymişte ortaya daha ciddi ve gerçekçi bir film çıksaymış. bütün bu görsel eksikliklere, dağınık bir şekilde serpiştirilen flashback görüntülerde eklenince; film görsel olarak sınıfta kalmakta. sonuç olarak film merly streep hatrına izlenir; zaman da kaybetmiş olmazsınız. ama daha fazlasını beklememek gerek diye düşünüyorum.
(joe dallesandro s penis - 6 Şubat 2012 10:29)
meryl streep ile oyunculuk dersleri, vol. 15714.
(financier - 6 Şubat 2012 22:37)
meryl streep' in dev oyunculuğuna rağmen olmamış, oldurulamamış film.. --- spoiler ---filmde tek dikkatimi çeken şey, evlilik teklifi diyaloğunda ben hayatımın geri kalanını bardak yıkayarak geçiremem diyen kadının film sonunda yıkadığı fincan metaforudur... sağlam ama zor farkedilir cinsinden...--- spoiler ---
(ljut - 9 Şubat 2012 02:53)
meryl streep'ten başkası oynasa bu filmden tabiri caizse bir cacık olmazmış. hanımefendi o kadar güzel oynuyor ki, oynadığını anlayamıyor insan. sanki bir oyunculuk değil de margaret thatcher'ı gerçekten izliyoruz. kendisinin iktidar yıllarına,aile hayatına daha çok değinerek filmin süresini uzatsalar daha iyi olurmuş bence. hatta yaşlılık günlerine daha anahatlarıyla değinseler,bu kadar detaya girmeseler de olurmuş. tabii bu benim şahsi görüşüm.velhasılkelam,meryl streep'i seviyoruz derinden.
(cap ou pas cap - 10 Şubat 2012 16:18)
filmin en büyük sorunu, koca bir hayatı, en olaylı ve ateşli günlerinden en küçük ayrıntılarına kadar herşeyiyle anlatmak istemesi. başbakanlığının en ateşli günleri, bir bakkalın kızı olduğu gençlik dönemi, eşiyle tanışması ve evlenmesi, yaşlandığı ve görevi bırakma sürecine geldiği dönem, iyice yaşlanıp, artık ölmüş olan eşinin hayalini görerek onunla konuştuğu anlar birbirlerine eklemlenerek bir yapı oluşturulmaya çalışılmış. doğal olarak başarılı olunamıyor. son sürat giden bir kurgunun içinde senaryo, bu kocaman hayatın kimi önemli kısımlarını anlatmayı deniyor. ama zaman zaman çok ayrıntısal şeylere de giriyor. hal böyle olunca oradan atlayan ve bu hayatın el attığı hiçbir kısımını hakkıyla anlatamayan bir film ortaya çıkıyor...(http://hayatimizsinema.blogspot.com/…011.html#more)
(diamant - 20 Şubat 2012 01:00)
meryl streep'in oscar'ı sonuna kadar hak ettiği bir film olmuş.ancak streep'in karakterdeki başarısından daha ziyade insanı bu filmde çeken bir şey var, o da hikayenin kurgulanma şekli.--- spoiler ---yalnız eski bir ingiliz devlet başkanının gözünden o dönemi izlemekle kalmıyor, olaylara bir alzheimer'lının gözünden de bakmış oluyorsunuz. thatcher'ın 15 yıl öncesinde yaşadığını daha önce okumuştum, ama meryl streep'in mükemmel oyunculuğu ve hikayenin bu kadar ince kurgulanması sayesinde bunun nasıl bir mücadele olduğunu görebildim.kanımca thatcher'ın alzheimer'dan muzdarip olmasının tek sebebi genetik faktörler değil; geçmişinde kapatamadığı hesaplaşamadığı o kadar çok olay var ki, kavgası hiç bitmiyor.--- spoiler ---
(sister blister - 2 Mart 2012 11:11)
bu film bildiğin meryl streep show olmuş. meryl streep bu sene aldığı bütün ödülleri sonuna kadar haketmiş. oscar ödülleri verilirken izlememiştim filmi ama meryl streep'in alacağını tahmin ediyordum ve izlemediğim için "bu kadını çok abarttık biz yaa ne bu böyle her sene meryl streep meryl streep" demiştim. filmi yeni izledim ve bu kadar efsane bir oyunculuk olamaz. ağzımın suyu aktı izlerken.şu videoyu izleyin ve meryl streep ne kadar muhteşemmiş anlayın: http://www.youtube.com/…tetk_ayo1x4&feature=relatedonun dışında film ingiliz parlamentosundaki tartışmaları çok güzel aktarmış. o sahnede çok eğlendim. kimse beğenmemiş ama ben filmin kurgusu beğendim açıkçası. ama filmdeki en büyük eksiklik şudur ki:- kraliçe nerede laaaaaaan?ingiltere başbakanı ile ilgili film yapılmış ama içinde kraliçe yok. konusu bile geçmiyor. the king speech'i çekmek için ana kraliçenin ölmesini beklemişlerdi. izin vermemiş filmin çekilmesine. muhtemelen bu filmde de 2. elizabeth'in ölmesini beklediler ama baktılar kraliçe onları mezara gömecek, böyle çekelim bari demiş olabilirler. hehehekısaca kraliçe'den tırsmışlar filmi çekerken belli. araları iyi değilmiş margaret thatcher'la.
(the phoenix ss - 24 Mart 2012 19:37)
meryl streep hatrına izlenmiş filmdir. her ne kadar oscar'ı, viola davis'in ciddi anlamda hakettiğini düşündüysem de bu filmi izledikten sonra fikrim tamamiyle değişti. sesiyle, duruşuyla tam tamına bir margaret thatcher oluverip çıkmış streep. filmdeki rolünü, aslından ayırt etmek neredeyse imkansız. bu bağlamda bir alkışı da makyaj ekibinin hakettiği bir gerçek. fakat filmin, margaret thatcher'ı neredeyse "tontiş bir nine, insanları, ülkesini çok seven bir kadın, hadi onu sevelim, çok iyi birisi o aslında." kıvamına getirmeye çalışması midemin bulanmasına sebep oldu. bu rolü meryl streep değil de bir başkası oynasaydı bu kadar konuşulacak bir film olmazdı diyor ve margaret thatcher'ın şu dünyaya en büyük olumlu katkısının the fletcher memorial home ve not now john gibi şarkıların yazılmasına vesile olmasıdır diyip çekiliyorum.
(eloy86 - 25 Mart 2012 05:55)
zamanında çok heyecanla beklediğim bir filmdi. fragmanları bir meryl streep şölenine daha işaret ediyordu. sonra eleştrileri, puanları düşük gelince hayal kırıklığına uğramıştım. filmi izlemeyi erteledikçe erteledimo arada meryl streep filmdeki oyunuyla en iyi kadın oyuncu oskarını alınca sevindim yine de. daha önceki yıllarda yenen haklarına, streep'in kümülatif eforuna dair bir taçlandırma olduğunı düşündümve en nihayetinde geçen izledim filmi..film fragmanlarında hissettirildiğinin aksine margaret thatcher'in uzun boylu bir biyografisi değil. kısa boylu biyografisi bile değil çünkü buna biyografi denemez. maggie'nin yaptıklarını ettiklerini hesaba çekme derdi yok filminbu bakımdan belki de margaret thatcher gibi 20. yüzyılın en tartışmalı figürlerinden biri için yapılabilecek en ortayolcu film. bakın tarafsız bile demiyorum ortayolcu diyorum. çünkü maggie'nin başbakanlık kariyeri temize çekildiğinde 2000lere geldiğimizde tüm dünyanın elinde patlayan neoliberalizm dalgasının taşeronluğu ve falkland adaları savaşında ölü sayısını körüklemekten başka işe yaramamış uzlaşmaz tutumu başta olmak üzere bir dolu fiyasko kalır eldeama işte filmin objektif olma gibi bir derdi yok pek. thatcher'ın günahları da sevapları da fazla yüzeysel biçimde bir çırpıda özet geçiliyor. bu arada görebildiğimiz tek ayrıntılı inceleme politik kariyerinin başından sonuna değin thatcher'ın psikolojisinin nasıl ve nelere göre şekillendiği, zamanla ne yönde nasıl değiştiğine dair. zaten filmin asıl derdi onbir yılı aşkın bir süre ingiltere'nin başbakanlığını yaparken dünyaya şekil vermiş, reagan'la beraber 1980lerdeki büyük dönüşümün bizzat taşeronluğunu yapmış bir kadının 80lerine geldiğinde kocasını kansere kaybetmesinin ardından yaşadığı halet-i ruhiyeyi ve kendi iç hesaplaşmasını yine onun gözünden masaya yatırmak.açıkçası filme bu açıdan bakınca hikayenin işlenişinin pek de yabana atılır bir tarafı yok. sonuçta olayları thatcher gibi egosu şişkin bir kadının zayıflamış ve bunamaya başlamış dimasından süzüldüğü şekliyle izliyoruzyine de toplamda senaryonun kendi başına pek albenisi olmadığını belirtmek lazımgelin görün ki ben bu filmi mutlaka tekrar izleyeceğim yakın vakitte. sebep de şu: bizim meryl streep adıyla bildiğimiz doğaüstü varlığın kamera karşısında yarattığı akılalmaz mucizeyok böyle bir şey! gerçekten yok. ben böylesini görmedim. kadın aksanıyla, sesiyle, tavrıyla, herşeyiyle margaret thatcher'ın kendisi olup çıkmış. daha doğrusu oyunculuk denen şeyi olup olabilecek en iyi seviyeye taşıyarak gerçeğin de ötesine geçmiş hiç de sentetik durmayan bir biçimde. yani mümkün olsa da oynayan thatcher'ın kendisi olsa kesinlikle bu kadar zevk vermezdi izlediğim şeybu durumu afi ödül töreninde nora ephron çok güzel açıklamıştı zaten: http://www.youtube.com/watch?v=m4moh-sw7xe :''.. heartburn'de beni oynadı kendisi. meryl streep'e kendinizi oynatmayı hararetle tavsiye ederim… o hepimizi bizlerden daha iyi oynayabilir. yine de şu çok iç karartıcı bir gerçek ki: kendinizi oynamak için beraber seçmelere katılsanız rolü meryl streep'e kaptıracağınız aşikardır. ben bazen iyi hissetmediğimde meryl'i arıyorum; sağolsun geliyor benim yerime geçiyor. performansı o kadar iyi ki kimse farketmiyor zaten. günün sonunda arıyıp soruyorum nasıl geçti diye ve tabi ortaya çıkıyor ki hayatımın en güzel günlerinden birini yaşamışım''olay sadece thatcher olmak da değil. eğitim bakanı olduğu günlerden başbakanlıktaki son demlerine kadar, ve daha sonra 80 küsür yaşındayken.. tüm bu süre boyunca thatcher olmak. ama nasıl olmak? nasıl mümkün olmak?sesi kulak tırmalayan dırdırcı thatcher. diksiyon dersleri alıp konuşmasına ağırlık kazandıran güleryüzlü başbakan adayı thatcher.başbakan seçildikten sonra günden güne tam bir demir leydiye dönüşen thatcher.nıhayetinde kendi partisinin parlamento temsilcilerinin zoruyla başbakanlıktan istifa etmesine yuvarlanan süreçte sinirleri laçka olan thatcher.…ve sonra 80lerinde beli bükülmüş, yüzü dökülmüş, topallamakta olan; kocasının hayaletini zihninden uzaklaştırıp iyice yalnızlığa hapsolmakla insanlara delirmiş gibi gözükmek arasında seçim yapmaya bocalayan, bunamaya başlamış thatcheryani aldığı o oskar ve bu role dair diğer tüm ödüller sonuna kadar hakedilmişmiş. hatta bu performans için meryl'e özel battal boy oskar döktürülse yeriymiş
(uzun house efendi - 21 Kasım 2013 11:41)
Yorum Kaynak Link : the iron lady