Süre                : 1 Saat
Çıkış Tarihi     : 28 Ekim 2014 Salı, Yapım Yılı : 2014
Türü                : Cinayet,Drama,Gizemli
Ülke                : İngiltere,ABD,Belçika
Yapımcı          :  Company Pictures , Two Brothers Pictures , New Pictures
Yönetmen       : Tom Shankland (IMDB)(ekşi), Ben Chanan (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Harry Williams (IMDB),Jack Williams (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Tchéky Karyo (IMDB)(ekşi), Anastasia Hille (IMDB), James Nesbitt (IMDB)(ekşi), Frances O'Connor (IMDB), Émilie Dequenne (IMDB)(ekşi), Jason Flemyng (IMDB)(ekşi), Titus De Voogdt (IMDB), Saïd Taghmaoui (IMDB)(ekşi), Laura Fraser (IMDB), Keeley Hawes (IMDB), David Morrissey (IMDB), Cela Yildiz (IMDB), Eric Godon (IMDB), Arsher Ali (IMDB), Jake Davies (IMDB), Abigail Hardingham (IMDB), Astrid Whettnall (IMDB), Roger Allam (IMDB), Lia Williams (IMDB), Ken Stott (IMDB), Jean-François Wolff (IMDB), Diana Kent (IMDB), Macauley Keeper (IMDB), Camille Schotte (IMDB), Florian Bartholomäi (IMDB), Derek Riddell (IMDB), Ólafur Darri Ólafsson (IMDB), Oliver Hunt (IMDB), Johan Leysen (IMDB), Abigail Davies (IMDB), Maarten Goffin (IMDB), Daniel Ezra (IMDB), Bernhard Schütz (IMDB), Anemone Valcke (IMDB), Anamaria Marinca (IMDB), Clive Francis (IMDB), Michael Erpelding (IMDB), Issaka Sawadogo (IMDB), Mark Hesketh (IMDB), Csaba Bartos (IMDB) >>devamı>>

The Missing (~ Forsvundet) ' Dizisinin Konusu :
Samuel, kızı Maggie'den af dilemek üzere ortaya çıkar, ne var ki Maggie babasını affetmeye pek niyetli değildir. Fakat Apaçiler tarafından kaçırılan kızının izini sürmek için babasının deneyimine ihtiyacı vardır.


  • "sıradan bir konuya sahip ama bunu ağır ve güzel işlemiş mini dizi. tabii daha ilk bölüm. yalnız kadro sağlam. jason flemyng, tcheky karyo, james nesbitt, said taghmaoui filan var."
  • "3 bölümün finalinde tekrar tekrar gösterilen sahne ile tüyleri diken diken eden dizidir."
  • "üçüncü bölümün son sahnesiyle gırtlağıma gemici düğümü atmayı başarmıştır."
  • "ilk 3 bölümünü izledim. dizi benim beklediğimden biraz ağır akıyor ama james nesbitt gerçekten güzel iş çıkarıyor. ağır gitmesine rağmen çok da sıkıcı değil. umuyorum ki finali klasik olmasın."
  • "yavaş ilerlemesine ve emily'nin (frances o'connor) göz kapaklarına rağmen keyifle izlenebilecek mini dizi."
  • "içinizdeki "cız" sesini duyurabilecek dizi... tek cümleyle bu kadar."
  • "hayatımın sonuna kadar malik suri denen şerefsize işkence yapayım ve başka hiçbir şey yapmayım, bir dakika bile sıkılmam."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ne oldugunu bilmeden girdigimiz, 1800ler amerikasinda gectigini görünce sinir oldugum*, ancak bastan itibaren saran enfes bir öykü... müziklerini kimin yaptigini ilk saniyeden itibaren anliyorsunuz *.
    cate blachett gittikce büyüyor gözümde, tommy lee jones ise her zamanki gibi bilge, karizmatik ve sert ve mert erkek.
    beyazperdede gördügüm en muhtesem cirkin adamlardan biri*, bizim eski bakkal vardi nevsehirli, ona benziyor. cikartana kadar göbegim catladi.


    (kwisatz haderach - 21 Şubat 2004 15:15)

  • comment image

    sıradan bir konuya sahip ama bunu ağır ve güzel işlemiş mini dizi. tabii daha ilk bölüm. yalnız kadro sağlam. jason flemyng, tcheky karyo, james nesbitt, said taghmaoui filan var.


    (uzunbacakli edward - 2 Kasım 2014 02:56)

  • comment image

    oyuncuların ve oyunculukların iyi olduğu bir mini seri.

    dizide her şey abartısız ve son derece gerçekçi. ilk on dakikası ile hemen insanı içine çekiyor ve kendine bağlıyor. ama en önemli özelliği son derece dramatik ve hassas bir konuya aksiyon değil drama bakış açısı ile yaklaşmış olmasıdır. çocuk kaçırma olayları ile ilgili bir çok yapım izliyoruz ancak bunların bir çoğu polisiye ve aksiyon oluyor. bu dizi ise bu tarz olayların anne ve baba başta olmak üzere olaya dahil olanlar üzerindeki psikolojik ve dramatik etkisinin irdelenmesi adına bize güzel bir olanak sunmuş diyebilirim.

    ikinci bölüm editi: dizi ikinci bölümü ile müthiş bir şekilde devam ediyor. büyüleyici bir olay örgüsü yok, sadece bir olay örgüsü ve klasik bir konusu var ancak o olay örgüsünü işleyiş şekli çok kaliteli ve bunu ikinci bölümde de katlayarak devam ettirmeyi başardı bana göre.


    (swollenmember - 6 Kasım 2014 18:47)

  • comment image

    aksiyonu bol, teknolojik çözümlerin ve çok zeki yeni nesil dedektiflerin olduğu polisiyeler bana göre değil. ama insan zihninin karanlık koridorlarında gezinen, loser dedektiflerin, küçük şehirlerde yaşanan cinayetlerin ve basit ama karanlık nedenlerle işlenen suçların anlatıldığı polisiyelerin tutkunuyum. dört duvarlar arasında yaşanan ve en masum görünüşlü insanların kalbindeki canavarı anlatan hikayeleri çok seviyorum. sırlar içinde ortaya çıkan sırları. küçük zaaflarına yenik düşüp büyük suçlar işleyen sıradan insanları.
    forbrydelsen ' i, broadchurch ' u, ve tabii ki bu türün en iyilerinden bron broen ' i bu duygularla seyredip büyük haz almıştım. the missing hem bu kriterleri taşıyan hem de başka bir patikadan ilerleyen bir polisiye. hikayenin merkezinde polisten çok oğlu kaybolan ve ardından bütün hayatı ve kişiliği altüst olan ve aradan sekiz yıl geçtikten sonra yeni bir ipucunun peşinden gidip oğlunu arayan bir baba var. draması, oyuncuların gerçekçiliği, gizemi, spin off ları ile son derece başarılı bir başlangıç yaptı the missing. sekiz bölümde bitecek hikayesinin daha ikinci bölümünde diğer bölümlerin ne kadar sarsıcı, üzücü ve merak uyandırıcı geçeceğinin ipuçlarını verdi.


    (a summer day - 7 Kasım 2014 20:24)

  • comment image

    konu, klasik. oyunculuklar, şahane.

    --- spoiler ---

    konu klasik çünkü şimdiye kadar izlediğimiz bütün film ve dizilerde çocuklarını kaybeden çiftler, ayrılıyor. anne karakteri en yakınındakiyle birlikte olmaya başlıyor. baba karakteri kafayı çiziyor, içkiye düşüyor ve kaybolan/ölen çocuğu unutmuyor. kadın unuttuğu veya peşini bıraktığı için araları açılıyor. kadın ilk fırsatta kocayı aldatıyor, sonra boşanıyorlar falan filan. daha sonra çocuğu kaçıran/öldüren en yakın ve genelde kadının yeniden evlendiği/evlenceği adam çıkıyor.

    izlediğimiz 2 bölüm boyunca da görüyoruz ki klasik hikaye. fakat oyunculuklar gerçekten çok iyi. klasik ingiliz oyunculuğu durumu. daha önce bir çok ingiliz yapımı izleyen bilir, bu adamların yapımları gerçek hayattan görüntülermiş gibi oluyor. bu dizi de öyle.

    şimdi gelelim olmazsa olmaz "katil/sapık" tahminimize;

    ilk olarak belirtmek isterim ki bana göre çocuk öldürüldü. en nihayetinde 6 yaşında kaçırılan bir çocuk 12-13 yaşına geldiğinde de kaçırıldığının farkında olup, gerekeni yapardı. tabii abartıp 8 senedir bir yerde kapatıldığını göstermezlerse.

    yapan kişiyse muhtemelen ilk bölümde gösterilen otomobil tamircisi. asıl tahminim kadının evleneceği fransada polis ile ingiltere arasında memur olan eleman ama çok aşırı klasik olacağı için tahmin dışı bırakıyorum. tabii bir de huzur evi/hastane gibi yerdeki kocadan dayak yemiş eleman var, o da çıkarsa çok klasik olucaktır.

    şahsen böyle dizilerin hafta hafta bekleyip izlenmesi taraftarı değilim. bu sebeple hepsi yayınlandıktan sonra oturup izleyeceğim. görücez bakalım mevzu nereye bağlanacak.

    ---
    spoiler ---


    (potter harry - 9 Kasım 2014 19:18)

  • comment image

    yeni olmasına rağmen torrent konusunda çok da iyi durumda değil, özellikle 720p olarak seyretmek isteyenler için. yani demem o ki; benim gibi, "dizi tamamen bitsin de ondan sonra seyredeyim" kafasındaysanız, bir yandan da bölümlerini edinip, kenara köşeye koyuverin.


    (futurama - 20 Kasım 2014 11:55)

  • comment image

    sirf resim tadinda cekilmis sahneleri icin izledigim dizi. yonetmen cok basarili is cikarmis.

    senaryo ise yillar once portekize tatile giden ingiliz ciftin geceleyin yatagindan kacirilan kucuk kizlarinin gercek oykusunden esinlenilmis gibi. o kizi da bulamadilar.

    (bkz: madeleine mccann)

    o kizin ailesi icin cok aci verici bir dizi olmali.

    oldukca bayik, yavas ilerleyen dizi. forbrydelsen olsun bron/broen olsun polisiye dizileri genelde 2-3 bolum ustuste izlerken bunun tek bolumunde ne zaman bitcek diye saate bakiyorum.

    --- spoiler ---

    baba rolundeki adamin irlanda aksani, anne rolundeki ablanin yapmacikligi + burnu, gazeteci picin yivisik tipi, sakat amirin her an siir okuyacakmis tarzindaki sesi ve hareketleri diziyi zorluyor.

    ---
    spoiler ---


    (kalinixta agapi mou - 23 Kasım 2014 00:53)

  • comment image

    öncelikle hakkında entry girmeden önce ilk olarak belirtmek fayda gördüğüm bir şey var; başlarken bu kadarını beklemiyordum. bu beklentilerinizi yine de yükseltmesin, sonuçta aramızda true detective'e bok atan arkadaşlarımız da vardı. o yüzden az önce yazdıklarımı "mükemmel dizi" olarak algılamayın.

    mini dizi olarak karşımıza çıktığından, takip ettiğimiz dizilerin sezon arasında çerez gibi giden harika dizi. insana kafa yordurtuyor, düşündürüyor. özellikle izleyecekler henüz 4 bölüm yayınlansa da muhakkak ilk 3 bölümü izlesinler. ilk 2 bölüm konuya giriş, 3. bölüm yüze vurulan tokat, 4. bölüm ise hızlanıyoruz aşaması.

    ayrıca birçok konudan true detective'e benzeyen bir dizi bence. olay örgüsü ufak değişiklikler dışında aynı. sadece bu dizide konu aileye odaklandığından true detective'e göre biraz daha aile dizisi/dramı kıvamında kalıyor. uzun lafın kısası, vaktiniz varsa izleyin ve sakın kaçırmayın.

    --- spoiler ---

    zamanında true detective başlığı altında tahmin yapardık, o kadar bağdaştırdık bunun hakkında da bir tahmin yapayım. belkide bu baya belli bir şeydi ama 4.bölümde şu para bağışlayan adam kızını çizmiş, kaybolduğunu vs söylemişti. onda kızını kendi elleriyle bu pisliğin içine götürmüş gibi bir hava var. zorla ya da kendi isteğiyle. ben onu sezdim.

    bir de bunu eklemezsem gece rahat uyuyamam sanırım, dizide adamın karısı hayatta karşılaşmaktan korktuğum kadın türleri arasında. kaybolan oğlunu adam kaç sene geçmesine rağmen bir umutla ararken kadın sanki onun çocuğu değilmiş, çocuk adama gökten inmiş gibi davranıyor. ne bileyim, insandan insana göre fark vardır ama konu çocuk olunca sanırım ben de ne kadar zaman geçse aramaya devam ederdim.
    ---
    spoiler ---


    (reeves - 23 Kasım 2014 03:01)

  • comment image

    ilk 3 bölümünü izledim. dizi benim beklediğimden biraz ağır akıyor ama james nesbitt gerçekten güzel iş çıkarıyor. ağır gitmesine rağmen çok da sıkıcı değil. umuyorum ki finali klasik olmasın.


    (futurama - 23 Kasım 2014 23:59)

  • comment image

    oyuncuların biribirinden rol çalarak oynadığı dizi. kime odaklanacağımı şaşırdım. sadece bu değil görüntüler muhteşem, konu bilindik ama olay örgüsü yerli yerinde. arka arkaya beş bölüm birden izlediğimden mütevellit gayet izlenebilir bir dizi diyebilirim. buradan oyunculara birkaç çift sözüm olacaktı.

    --- spoiler ---

    baptiste seni çok takdir ediyorum, efendi duruşun, tecrübeliliğin ve tony' nin ödeyemeği içkilerin parasını ödemenle gözüme girdin. tony rolünün hakkını veriyorsun, aksanına bayılmakla birlikte iyi bir babasın; lütfen emily'e taviz verme bu kadar. emily seni alçak, hemen de gidip o mark eziğiyle evleniyorsun, çok yazık. mark senden hiç hoşlanmıyorum sütoğlan, fırsatçısın. malik ve khalid dizide olmasanız da çok şey kaybetmezdik. ian garret gerçekten kötü adam simasına sahipsin, daha tam anlayamadık ne ayaksın. laurence seni de tam çözemedim, sadece yan karakter gibi duruyorsun. vincent bourg ile ilgili konuşmak istemiyorum, zira mevzu fazla derin ve tehlikeli.

    velhasıl karakter çok, sıradan bir olay gibi görünse de herkesin çorbada bir tuzu var kah sebep kah sonuç kah süreç olarak. adı üstünde kayıp olma üzerine bir dizi... gözyaşları sel olmasa da insanın içinde bir şeyleri harekete geçiriyor. bir şans verin derim.

    ---
    spoiler ---


    (eglantin - 28 Kasım 2014 14:13)

  • comment image

    yavaş ilerlemesine ve emily'nin (frances o'connor) göz kapaklarına rağmen keyifle izlenebilecek mini dizi.


    (nugnug - 7 Aralık 2014 19:25)

  • comment image

    sondan bir önceki bölüm taze bitti ve katili yakaladım.

    --- spoiler ---
    bir bölümde otelci kadın, kocasının alkolikliğinden kurtulması nedeniyle her yıl bu para gibimsi şeylerden kazandığını söyleyip bunu oliverin babasına göstermişti. bu madeni parada oradakilerden biri. doğal olarak adam hatırladı. çocuğu kaçıran otelci kadının kocasıymış yani. peki çocuk nerede? bana göre çocuk en dikkat çekmeyecek yerde otalin bodrumunda gömülü. o günlerde zaten etrafta kaos hakim, bir çocuğun bedenini sebze meyve kasasıyla taşır ve o hengamede otelin dibine gömer. en kötü ihtimalle otelin buzluğunda ceset. yani anne baba 9 yıl boyunca alt kattaki çocuğu aradılar gibi geldi bana. çocuk yaşarsa benim için sürpriz olur. bu bölümde de zaten otelcinin kocasıyla oliverin babası ne zaman bir araya gelse adam hep öksürdü kaçtı arkasını döndü falan.
    ---
    spoiler ---


    (melisinannesi - 12 Aralık 2014 03:50)

  • comment image

    son bolumun son 1-2 dakikasi oldukca carpici olmus dizi.
    kayip yakini olmanin nasil birsey oldugunu guzel anlatmislar o son dakikalarda.

    bu arada anladigim kadariyla sakrikör'de kadinlar teklif ediyormus. o kadin ne gereksiz bir patlamayan tufekti oyle.

    --- spoiler ---

    olly'nin annesinin hayata tutunurken babasinin ölmüs oglunu bulma takintisiyla hayatini ruzgarda suruklenen toza cevirmesi cok uzucuydu. dogu masallarindan etkilenmis bir senaryo gibi. sonsuz bekleme, gelmeyecek olanin bulunabilecegine inanma. usul usul delirme. gercek hayatta da olan seyler.

    ---
    spoiler ---


    (kalinixta agapi mou - 17 Aralık 2014 10:49)

  • comment image

    son bölümi izlemişken yorum yapmadan geçmeyeyim dedim.

    annenin hayatına devam edebilmesi ve babanın hala mücadelesi sürerken, vincent için annenin söylediği mücadele etmeliydi ne kadar ironik olmuş.

    insan, böyle çok yakını öldüğünde ceseti de görse inanmıyor. morgda hayata dönenler var, kesin benim yakınım da böyle hayata dönecek diyorsun. bir türlü çok sevdiğin bir insanla ölümü bir araya getiremiyorsun. annem öldükten 3-4 ay sonra montu, saçı, boyu vb. herşeyi tıpatıp benzeyen bir kadını takip edip yüzüne bakmıştım. bir umut, belki mezardan ses geldi, mezarı kazdılar, kurtardılar, bize haber vermediler , hafızasını kaybetti falan gibi saçma sapan düşünceleri kafandan geçirip umuduna sarılıyorsun. bu yüzden babanın duyguları ne kadar insancıl, ne kadar gerçek.

    bir kez de çocuklardan birini 1,5 yaşındayken kaybettim. yeni yürüdüğü zamanlar parka gitmiştik. yanımda dikilirken bir baktım yok. 5 dakika boyunca parktaki herkes didik didik aradık. köşeyi dönünce bakkal var. çocukların peşinden gidip bakkala girmiş. hayatımın en uzun 5 dakikası, saçlarımın beyazının sebebi olan o 5 dakika sadece. bakkal bizi tanıdığı için benim gelmemi beklemiş. gelmeyince çocukla beni aramaya parka gelmiş. kaldırımda oturup ağladım dakikaları hatırlıyorum polisin gelmesini beklerken. nasıl koştum tüm sokakları, nasıl ağlayrak yalvardım herkese gören varmı diye. o dakikalar boyunca çocuğumu kuyuda boğulurken gördüm, kaçırılırken gördüm, elleri bağlı gördüm, cesedi atılmış gördüm, ağlarken gördüm, arabaya bindirilirken gördüm, böyle milyonlarca olay gördüm 5 dakika aklımda. sonra bakkal çocuğu bana verdi ama ben hala gerçekliğe dönemedim uzun süre. bugün hala arasıra aklımdan geçiyor, ya bakkal dikkatli olmasaydı, ya bebeğim bakkala girmeyip yola devam etseydi, ya bakkala girmeden kötü biri fark edip çekip götürseydi. ya 5 dakika değil 5 ay, yıl, 50 yıl olsaydı? hayata nasıl devam ederdim? gerçeği nerde bulurdum? nasıl yiyip içerdim? nasıl gülebilirdim? onun bir yerlerde zorla tutuluyor, işkence görüyor olma ihtimali, aç, susuz, korkarak yaşama ihtimali varken kaç gün dayanabilirdim?

    biraz uzun oldu da o gün ki halimi oliverın babasına benzetiyorum.

    bu arada çocuklar 1 dakikada değil bir saniyede kayboluyor. bunları okuyorsanız çocuğunuzdan dışarıda gözünüzü bir tek saniye bile ayırmayın, ben yaptım, 5 dakikada 5 senem gitti, çok çok çok acı, ölümden bin kat acı, her dakika bir daha ölmek, acıdan ölmeyi istemek, ama bir umut ya bulursam diye herzamankinden fazla yaşamak istemek, dünyda yaşanabilecek en büyük suçluluk, en büyük keşke, en büyük acı bu ötesi yok. ben yaşadım, aman diyim.

    neyse, dizi ihtimalli killing'e benzer bitti. umarım o oliverdır sanırım ikinci bölümde intihar eden adamın bir ipucundan rusyaya veren adama ulaşılacak ve ikinci sezon süprizi olarak ben julieninde bazı şeylerde bilgi sahibi olduğunu düşünüyorum. sanki ortada farklı bir nokta var. julien birşeyler gizliyor gibi. bekleyip görücez.


    (melisinannesi - 18 Aralık 2014 04:12)

  • comment image

    the fall ile birlikte 10 - 15 bölüm daha olsa izlenirdi bu.
    klişe yapımların aksine kim ne derse desin ingiliz dizilerinin başka bir havası var. en azından eşimle bizim için öyle. insana dair karanlık hikayeleri ekrana adapte ederken hep farklı bir yönden baktıklarını düşünürüm.

    --- spoiler ---

    sezon finalinin son sahnesinde gerçekten de ümitlenmek istedim, hani olly olsun bu çocuk, rusya uzak avrupa falan derken 2. sezonda bir karmaşa sonunda zafer bizim yılmaz yıkılmaz babanın olsun istedim. öyle kaldı.
    dany boyle çekimli babylon'da boy gösteren james nesbitt abimiz ikisini bir arada götürse de keşke başka konu ve oyuncular olmasa yahu. aksak julien babayı da seviyoruz. bi şeyapmak lazım. hatunla şartlandık olly yaşasın istiyoruz. senaristi yapımcısı püsürü yapın çekin ulan şunu!

    ---
    spoiler ---


    (ince bir sesle feda dedi - 20 Aralık 2014 06:18)

  • comment image

    --- final ---
    --- spoiler ---

    + have a good trip home.
    - what home?
    + home... home is not just a place, tony. ıt's whatever there is in your life that stops you feeling alone.

    ---
    spoiler ---

    konu basit(ne demekse) gözükebilir ancak çok kaliteli bir dizi. özellikle çekimleri, bazı oyunculukları, ve güzel yazılmış dialoglarıyla...

    dram-gizem tarzlarından hoşlanıyorsa kişi, kaçırmamalı.


    (rogerian - 29 Aralık 2014 13:33)

Yorum Kaynak Link : the missing