Crimson Peak (~ Kizil Tepe) ' Filminin Konusu : Umut vadeden, ancak yaşadığı aile faciasının ardından çocukluğundan beri tanıdığı arkadaşına duyduğu sevgiyle yeni tanıştığı bir yabancının çekiciliği arasında kalan Edith Cushing (Mia Wasikowska) zor bir karar vermek durumunda kalır. Geçmişinde yaşadığı talihsiz hatıralardan uzaklaşabilmek için çok da fazla tanımadığı Thomas ile evlenir. Ancak bu ev tuhaf evin adeta "hafızası" vardır.
El laberinto del fauno(2007)(8,2-630438)
El espinazo del diablo(2001)(7,4-56922)
I Saw the Light(2016)(5,7-5474)
High-Rise(2016)(5,6-32819)
hayaletli, ruhlu, eğlenceli olacağa benzeyen yeni del toro filmi.
(raglegumm - 2 Mart 2013 23:28)
kadroya benedict cumberbatch da katılmış.
(bluepea - 4 Nisan 2013 21:42)
tom hiddleston ve mia wasikowska'nın beraber oynayacağı only lovers left alive'dan sonra 2. film. orada baldız-enişte rolündeydiler. ama burada fragmanından anlaşıldığı üzere tom mia'yı çatır çatır götürüyor. ikisini tekrar beraber izlemeyi kalbim kaldırmayabilir.
(middle earthten gelen irlandali - 13 Şubat 2015 23:35)
fragmanıyla tüm alone in the dark severlere bir fener kapıp o eve girmeği uyandırmıştır. uzun zamandır victorian horror tarzında bir film çıkmıyordu. merakla bekleniyor.
(sweet child o mine - 14 Şubat 2015 23:30)
korku filmi olmayan işlerinde bile(mesela pan'ın labirenti) bana göre benzersiz tarzıyla son derece korkusuz olan beni bile ürkütmeyi başarmış yönetmenin yeni "korku" filmiymiş. guillermo del toro'nun şu meşhur (bence ilk başyapıtı) pan filminden sonra bu adamın sayılı sinema dehalardan olduğunu anlamayan kalmamıştır. keza alelade bir süper kahraman olan hellboy' u bile maharetini konuşturmak suretiyle son derece keyifli bir seyirlik haline getirmişti. bu başarılarının hemen ardından hobbit filmlerinin yönetmenliği teklif edilmiş, kendisi de kabul etmişti. biz faniler, yaşasın, peter jackson' dan kurtuluyoruz nidalarıyla havai fişek eşliğinde kutlamalar yaparken başka işlerinin olduğunu söyleyip projeyi tekrar jackson' a bırakmış, sadece senaryoya katkılar sağlayıp(üç filmin senaryosunda da adı geçer) ortadan kaybolmuştu. bir bildiği vardır deyip işimize baktık. meğer bir korku filmine odaklanmak niyetindeymiş.şimdi sadede gelirsek, eğer guillermo del toro size hayaletler gerçekten vardır derse bilin ki o hayaletler gerçekten vardır. onu uslu bir çocuk gibi dinleyip talimatlarına uyun ve gerçek korkunun keyfini çıkarın. ne çok sevdiğim spielberg ne de taptığım cameron beni hayaletlerin olduğuna inandıramaz. fakat nedense bu tombul adamın anlattığı her fantastik canlı o kadar gerçek ve aynı zamanda o kadar ucube ki, beni bir anda 5 yaşında bir korkak çocuğa çevirebiliyor.filmin ilk yayınlanan fragmanına bakılırsa önümüzde gerçekten fragmanda da belirtildiği üzere bir "başyapıt" duruyor olabilir. harikulade tasarlanmış setler ve gerçekten dünya standartlarının üzerinde bir görüntü yönetimi eşliğinde müthiş bir korku masalı izleyecekmişiz gibi geliyor bana. bu fragmanı izleyen tim burton' ın şu anda tırnaklarını kemirdiğine eminim. o da, mahallesindeki sinemaya bu filmin gelmesini bekleyen 4-5 yaşlarında korkak bir çocuğa dönüştü büyük ihtimalle.guillermo del toro, hollywood' un klişeler ormanının kıyılarında gezdiğini pacific rim ve hellboy' larla ifade etse de henüz hayatının vuruşunu yapmadığına inanıyorum. işte bu "o" film demiyorum şimdiden ama "o" film mutlaka gelecek, bunu biliyorum.
(feseler - 15 Şubat 2015 01:58)
tarzını çok sevdiğim yönetmen guillermo del toro'nun heyecanla beklediğim filmi. kadro zaten enfes. dört başrol var. charlie hunnam mimik açısından başarılı olsa da konuşurken sürekli kafasını salladığı için zaman zaman izlerken sıkıldığım bir aktör ama bu filmde beni rahatsız etmeyecek gibi duruyor. diğer üç oyuncu (mia wasikowska - tom hiddleston - jessica chastain) "hastasıyım" kategorisinden olduğu için sabırsızlığım katlanıyor haliyle. film, çekimler esnasında nete düşen fotoğraflar sayesinde iyice merak uyandırmıştı. yayınlanan ilk fragman itibariyle de kostümlerin, ışığın, mekanların ve atmosferin müthiş göründüğünü söyleyebilirim. geriye senaryo ve kurgu kalıyor ki bundan da alnının akıyla çıkarsa fragmanın ortasında iddia edilen del toro'nun en büyük başyapıtı olmaması için hiçbir neden yok. yalnız neden bu kadar geç gösterime giriyor anlamak mümkün değil. zalımsınız sebep olanlar, zalım. şafak saycez gari başka çare yok. gel ekim 2015 geel.
(glorious - 20 Şubat 2015 00:09)
oyuncu kadrosunda charlie hunnam ve tom hiddleston'ın olduğu guillermo del toro filmi. izlemek için başka nedene gerek var mı?*
(after all this time - 13 Mayıs 2015 23:17)
cuma günü gösterime girecek olan film.edit: gittim gördüm beğenmedim. eksik buldum. neyi eksik bulduğumun da adını koyamadım. bana bir tv filmi uzunluğunda geldi, çatışmaları hönk diye verip hönk diye çözüyormuş gibi geldi, merakta bırakmadı, düşene tekme atmadı, köşeye sıkıştırmadı. yani senarist ne sabırsızmış izlenimi verdi bana, bir de ana karakterine çok acımış, conflictlerini hemen çözdü, hemen feraha erdirdi falan. bi de herkes rahatsız edici bir şekilde birbirine bulduğu kesici, sokmalı çıkarmalı şeyi sallıyo. crimson peek değil kuştepe kavgası gibi.
(raavann - 12 Ekim 2015 18:48)
--- spoiler ---cümleye; " spoiler vermeden filme gidecek arkadaşlara tavsiyelerde bulunabilirim" diye girip, "sonucunda hiçbir şey açıklamıyor ya da buna vakti kalmıyor" diye bitirebilen kafada insanların sözlükte not verdiği film.--- spoiler ---çok özür dilerim ama sizin yapacağınız yoruma koyayım.
(kimse bana tavuk diyemez - 16 Ekim 2015 15:18)
korku filmi değildir. stüdyo bu filmi korku filmi olarak pazarlıyor. ama guillermo del toro röportajlarında defalarca kez belirtti. bu filmin korku değil, gotik romans/aşk filmi olduğunu dillendirdi. içinde hayaletler geçen, korkunç sahneleri de barındıran ama korku filmi olmayan bir film bu film. öte yandan sürprizsiz bir filmdir de. o yüzden muhtemelen aylar boyunca "sürprizi daha ilk dakikadan çözdüm," şeklinde entriler girilecek. onlara şimdiden söyleyeyim: filmde sürpriz yok zaten. yönetmen eline geçen bütün fırsatlarda öyküsünün sürpriz olabilecek taraflarını izleyiciye açık ediyor. dolayısıyla korku filmi olarak gidenleri içindeki az sayıdaki korkunç sahneleriyle, sürpriz bekleyenleri de sürprizsizliğiyle hayal kırıklığına uğratabilir. ben sevdim filmi. mekân kullanımı şahane. öyle enfes bir şekilde kullanılıyor ki mekân oradaki soğuğu hissetmek mümkün hâle gelebiliyor. dağın başında geçen everest'in yapamadığını yapıyor. öte yandan görüntü yönetmenliği de, renk paleti de, mia-tom-jessica üçlüsünün performansları da, müzikler de şahane. müziklerin filmin önüne geçmemesi de yerinde olmuş. teknik açıdan sıkıntısız bir film. guillermo'nun en iyi filmlerinden değil ama. izle, belki bir kez daha izle ve sonra unut. pan's labyrinth gibi ileride hep hatırlayacağım filmlerden değil ne yazık ki. belki de bunun nedeni sürprizsiz, düz bir öykü anlatıyor oluşu ve öykünün (yüzeyselliği yüzünden) film bitince izleyicinin üstünde bir etki yaratamıyor oluşu.spoileryönetmen sürprizlerini hiçbir şekilde saklamak istemiyor. bu yüzden filmini bir kavgadan çıkmış gibi görünen, yüzü yaralı, elleri kanlı edith (mia) ile açıyor. dolayısıyla filmin sonundan alındığını tahmin ettiğimiz bu sahneden sonra kıza bir şey olmayacağını biliyoruz. nitekim de olmuyor. bir süre sonra jessica'nın çok az mimikle canlandırdığı lucille'ini görüyoruz. lucille cadı olduğunu adeta haykırıyor (yüzüyle). yani biz de edith'in rahmetli babası gibi bu iki karakterin (lucille ve tom'ın karakteri thomas) kötü olduklarını hissediyoruz. gerçi babanınki bir his, bizimki ise yönetmen sayesinde "bilme". yönetmen, jessica'yı az mimikle oynatarak, filmini mia ile açarak, daha sonra zehirli çayı gözümüze gözümüze sokarak sürprizsiz bir film yapmak istediğini ve yaptığını kanıtlıyor. yoksa istese jessica'yı hiperaktif bir şekilde oynatır, sonra bir bakarız ki meğersem cadıymış, caniymiş ve şaşırırız. belki de filmin tek şaşırtıcı tarafı enseste kayması. lucille ile thomas arasındaki sevgi bir sahnede aşka evriliyor. evet, sürprizsizliği yüzünden kısa bir süre sonra bu iki kardeşin birbirlerine fazla bağlı olduklarını fark ediyoruz ama ortada bir aşkın olması ensesti düşünmediğimizden şaşırtıyor. gene de kimileri bunun aşk değil sadece sevgi olduğunu da söyleyebilirler. bilemiyorum. thomas'ın lucille'in omuzlarına yüzünü gömdüğü o sahne ortada sevgiden daha fazlasının olduğunu düşündürtüyor. sürpriz deyip durdum. aslında sürprizli olmaması da yerinde bir karar olmuş. yoksa gene şaşırtmayabilirdi. zira bu zamanlarda artık çok az sürpriz şaşırtabiliyor. dolayısıyla bu kararı sevdim. sevdiğim diğer tarafsa fazla gözükmeyen charlie hunnam'ı kahramanlığa taşımaması. çoğunluk hunnam'ın tıpkı süper kahraman gibi gelip edith'i kurtarmasını bekleyecek. nitekim geliyor ama bir bok yapamıyor. iki yerinden şişlenip etkisiz hale geliyor. edith'i kurtaran onu öldürmeye yeltenen thomas oluyor. gerçi edith'in de mücadelesini azımsamamak gerek. film erkeği kahramanlığa taşımıyor, ki bu tarafını sevdim. öykünün sevmediğim tarafı arka pencere'nin bu haftaki sayısında güzelce dillendirilmiş: "film açık açık 'eski kıtanın hayaletlerine kanmayın' diyor; 'güzel ve sofistike bu hayaletler çürüyor ve giderayak ekmeğini pratik aklıyla kazanan onurlu amerikalıların kanını emmeye çalışıyor". yazıda filmin sevilmeyecek tarafı bu şekilde ifade ediliyor, ki katılmamak zor. bu arada emma stone'un rolü reddetmesine sevindim. zira mia bu karaktere daha çok yakışmış. zaten benzer gerilimli atmosferi barındıran jane eyre'de de benzer bir karakteri oynamış, altından da rahatlıkla kalkmıştı. burada da karakterin hakkını veriyor. her geçen gün de güzelleşiyor maşallah. bu rolü kabul etmesi iyi oldu da carol'ı reddetmesi kötü. carol'daki therese rolüne de belki de rooney mara'dan daha fazla yakışırdı. neyse, benedict cumberbatch'in yerine seçilen tom da doğru bir karar olmuş. jessica zaten her role uygun birisi. son not... dikkatli izleyiciler fark edecektir. filmin çoğu sahnesi ekranı daire şeklinde karartma suretiyle sona erdiriliyor. en azından ilk bölümdeki sahnelerde bu teknik daha fazla kullanılıyor. bu teknik günümüzde pek kullanılmıyor. del toro da hem öyküsüyle, hem mekânlarıyla, hem de efektsizliği ve bu tekniğiyle eski gotik korku filmlerine öykünüyor. o filmlerde de ekran daire şeklinde sıkça karartılırdı. bir not daha. bu hayaletli filmin merkezindeki edith'in hayaletli bir roman yazıyor oluşu da güzel bir ayrıntıydı. keza crimson peak'ini hayaletleri içinde barındıran bir aşk filmi olarak kurgulayan del toro'nun filmdeki editöre "şuna aşk ekle" dedirtip edith'in romanını reddettirmesi de, bir süre sonra sherlock holmes'luğu soyunan göz doktorunun (hunnam) muayenehanesindeki kitaplıkta holmes kitabının durması da güzel ayrıntılardı. spoiler
(sherlock holmes 90 - 16 Ekim 2015 16:59)
del toro'nun yaptığı açıklamayla kurnazlık yaparak korku beklentilerini düşüren ama beni haddinden fazla geren filmi. hatta arada arkadaşımdan "hani gotik romanstı lan bu film, romantizmi nerede" diye de fırça yedim. evet ikimiz de gerilim, korku sevmiyoruz. neyse gelelim ayrıntılara.--- spoiler ---filmi uzun zamandır bekleyen biri olarak beklentilerimi oldukça karşılayan hatta bir an önce tekrar izlemek istediğim bir film oldu. del toro'nun çekimlerinin mükemmelliğine her zaman hayrandım. özellikle lisede filmlere yeni merak sarmış bir ergen olarak pan's labyrinth'ni izlediğimden beri yeri bende ayrı olmuştur. önceki entrylerde de belirtildiği gibi yönetmen bir sürpriz vaadetmiyor. aksine olayları açıklama derdinde. sadece arada sharplar da mı hayalet diye düşündürdü bana. tabi film boyunca tom ölmesin diye dua ettim lakin kurtaramadım.* tom ve mia'nın uyumu muhteşem. ya da ikisini de çok seviyor olmam benim abartmama neden oluyor. mia zaten jane eyre olsun madame bovary olsun böyle filmlere acayip gidiyor. yine tom da film boyunca edith'e yavaş yavaş aşık olan ve olacaklardan pişman olan karakterini çok güzel canlandırdı. resmen gözlerinden okunuyor. bir yanda olacaklar için pişmanlık bir yanda da kardeşine/sevgilisine ettiği ihanetin pişmanlığı. evet işlenen ensest temasına çok alıştığımız için bekliyordum. yine buradan yola çıkarak her ne kadar hiç sevmediğim bir oyuncu olsa da jessica'nın karakterinin soğukluğu, bencilliği, rahatsızlığı, aşkı veya saplantısı insanın içine işliyor. hele ki son sahnelerdeki tom'u öldürüp artık kaybedecek bir şeyi yokken her duygusunu açığa vuracak bir şekilde edith'in peşine düşmesi, o merdivenlerden inişi beni gerçekten çok etkiledi. çok klasik ve sürpriz vaadetmeyen bir konusu olsa da oyunculuklar, mekan ve çekim teknikleri o kadar güzel ki insanı hemen filmin içine alıyor. kesinlikle çok defa daha izlemek istiyorum. --- spoiler ---
(middle earthten gelen irlandali - 17 Ekim 2015 03:48)
birazdan bu filmi izleyecegim, hic yapmadigim seyi yaptim, girip eksi basligini okudum "yav spoilerlari okumadan bi bakayim, millet begenmis mi" diye.. hiyarin teki "spoiler vermeden yazayim" diye girip --- spoiler ---"filmin sonunda hic bir sey aciklanmiyor yazmis lan.--- spoiler --- senin ben aminakoim baska bir sey demiyorum!
(diem perdidi - 17 Ekim 2015 21:23)
del toro filmografisinin en zayıf halkası.
(kage - 18 Ekim 2015 20:51)
başıma bir iş gelmeyecekse beğendiğim film. baştan söyleyeyim filme korkmak için değil guillermo del toro üstadın filminin masalsı anlatımını, görüntülerini, iyi oyunculuklarını, çekim tekniklerini izlemek için gittim ve elim boş dönmedim. kısa keseyim sinemada izlemeye değer fantastik filmdi. 8/10
(alriko - 19 Ekim 2015 01:25)
malesef kahkaha atarak izledigim bir film oldu kendisi.--- spoiler ---baba diyorki esas oglana; seninle ilgili kotu bir sey ogrendim. buradan gideceksin, ama gitmeden kizimin kalbini kiracaksin. adam gidiyor kotu bir yazarsin asktan anladigin yok diye kiza cemkiriyor kiz agliyor falan.e babanin bildigi sey aslinda adamin evli olduguymus ahahah. yani, be gerizekali, desene kizim bu adam evli. zaten kizinin kalbi kirilmaktan ziyade adamdan cidden nefret ederdi, ertesi gun herifin kollarina kosmazdi.bu ayrinti da filme ilgili guldugumiz en ufak sey.--- spoiler ---
(muti - 24 Ekim 2015 21:19)
haftasonu sinemada izleyip hiç mi hiç beğenmediğim guillermo del toro filmi. bi sinema keyfimiz var, onda da elim gitmeye gitmeye del toro'nun yüzü suyu hürmetine bilet aldım ve tüm şüphelerimi haklı çıkardı. üzerinde çok çalışılmış gotik prodüksiyon, seyirciyi sürekli manipüle etmeye çalışarak ucuza kaçılmış olması nedeniyle çöpe gitmiş.--- spoiler ---manipülasyondan kastımı da açıklayayım. filmin henüz başında ve biraz daha ileride olmak üzere edith'in annesinin hayaletini iki kere görürüz. hanım teyze ikisinde de abidik gubidik hareketlerle kızın ödünü koparır ki, ilk görünüşünde kız henüz bacak kadar çocuktur. ulan meftasın diye korkunç olmak zorunda mısın, niye sabiyi korkutuyosun sayın hayalet? n'oluyo abi hayalet olunca? yaşarken kiminle kapanmamış bi hesabın varsa git ona musallat ol anasını satayım, "ahu uhu" diye abidik gubidik sesler çıkararak kendi çocuğunu altına işetmek nedir ya!neden korkunç olduğu bilinmeyen hayaletler gibi, janranın tüm gerzek klişeleri tekrar edilmiş ve aman izleyiciyinin yumuşak karnına çalışayım, aralara korku öğeleri de serpiştireyim diye tim burton filmlerinden geri kalmayacak görselliğin canına okumuş del toro. oysa ki şu filmdeki tüm hayaletleri çıkartsan ve hikayedeki boşlukları makyajlasan eli yüzü düzgün bir gerilim filmi çıkar ortaya. lucille, her haliyle tavrıyla gerginlik yaratan ve hayatı dar eden bi tip zaten; hayaletlerin hiçbir fonksiyonu yok dolayısıyla. elti mi oluyolar, görümce mi oluyolar artık ne boksa, salt kadınlar arasındaki klasik kıskançlıklardan yürüsen gerilimin dozunu artırır, kafasında satırla gezen teyzeden daha çok huzursuzluk yaratırsın guillermo efendi. batıda akrabalık ilişkileri sıkı olmadığı için bilmemen de normal tabii bi yerde. hey gidinin...--- spoiler ---
(kivikocan - 26 Ekim 2015 15:51)
izlediğim süre boyunca "şu an izlediğim şey parodi herhalde" diye düşündüren film. zira böylesine efsane bir ekip bu kadar rezil bir filmi izleyici önüne koymaz.
(outra - 26 Ekim 2015 21:42)
beklentiyi karşılamadığı için göze batan çok yeri var filmin. atmosfer karakterler mekanlar her şey ama her şey mükemmelken bu filmin içinde hayaletlerin ne işi olduğunu anlayamayanlardanım ben de. gelecekten haber veren anne hayaleti, kafaya sağlanmış satırla küvet sefası yapan yaşlı anne hayaleti, kucağında bebekle gezinen ex-wife hayaleti olmadan da sadece cesetler, gazete küpürleri, ses kayıtları ile falan istenen hikaye çözümü verilebilirdi -kaldı ki çatısı çökmüş içine kar yağan, temelinden ise balçığa gömülen bir malikhanede dolaşan bir adet lucille varken hayaletlere zerre ihtiyaç yoktu. hele hele edith'i boğazından yukarı tırmanan gecelikleri boğucu atmosferi tamamlarken başka şeylere gerçekten gereksizmiş gibi duruyor (ogecelik bütün film boyunca benim boğazıma dolandı sanki). gerçi edith'in kendi hayalet öyküsünü savunurken dediği gibi hayaletler bir metafor da olabilir; keşke neyin metaforu olduklarını anlayabilseydim.victoria dönemi lannisterlarını anlatan filmin yarı özeti: the things i do for love*.
(in pyjamas - 28 Ekim 2015 22:22)
--- spoiler ---guillermo del toro'nun elinin değdiği filmler içinde görüntü yönetimi olarak en iyi işin çıkarıldığı film diyebilirim. o kadar ki, oscar'a aday olsa ve ödül alsa sırıtmaz.atmosfer olarak gözümde diğer filmleri ile eşdeğer. mekanlar ve müzikler yine çok iyiydi.oyunculuklar başarılıydı. özellikle jessica chastain filmin en öne çıkan oyuncusuydu. bazı sahnelerdeki performansı ile oscar'a aday olsa yine şaşırmam.tüm olumlu yönleri neden önden yazdım? evet senaryoya bok atacağım da ondan. senaryo kötüydü arkadaşlar kusura bakmayın. filme korku filmi diye gitmeyecek kadar tanıyorum del toro'yu allahtan ama yine de kötüydü.misal;filmin başında ve ortasında annesinin hayaleti neden gelip kızını kızıl tepeye gitmemesi konusunda uyarıyor? del toro filmlerindeki hayaletlerin amacı genelde ana karaktere zarar vermek veya korkutmak olmaz. tam tersine başlarına gelen hadiseyi ana karakterin bulmasını sağlamak ve "beni harcadılar, sen de götü kolla" deme amacı taşırlar. annenin hayaletinin filmdeki kardeşlerle hiç bir hukuku yok. o zaman kızına gelecekten nasıl ve neden haber veriyor?abla kardeşin aslında abla kardeş olmadığı, ve pompik yaptıkları gereğinden çok önce açık ediliyor.hikayenin üzerine tasarlandığı ana konu ise über saçma. bi abla kardeş var. ablası erkek kardeşine daha çocukken bu durumu farkeden annesini öldürecek kadar aşık. bir de aile yadigarı şatoları ve topraktan kil çıkarmaya yarayan ama başarılı olamayan bir makinaları var. makinanın doğru çalışması için yatırım yapılması gerekiyor. yatırım için de para lazım. parayı da dünyanın çeşitli yerlerinden kandırdıkları zengin ama yalnız hatunlardan temin ediyorlar. parayı alınca da hatunları öldürüyorlar. kusura bakmayın ama bi siktir git demek istiyorum. bu kadar saçma bir sebep görmedim. son not; hayaletlerin dumanı tütmüyor. hayaletlerin vücudundan çıkan şey, sızan kanı vurgulamak için del toro'nun kullandığı bir yöntem sadece. merak eden el espinazo del diablo filmini seyredebilir. --- spoiler ---
(barrett - 1 Kasım 2015 01:59)
izledikten sonra annemin sık sık dile getirdiği şu sözü hatırlatmış filmdir :--- spoiler ---"ölüden değil, diriden kork"--- spoiler ---
(aresle lokumun annesi - 2 Kasım 2015 16:40)
Yorum Kaynak Link : crimson peak