Süre                : 2 Saat 24 dakika
Çıkış Tarihi     : 03 Haziran 2005 Cuma, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Biyografi,Drama,Spor
Taglar             : boks,Erkek arkadaşlığı,Başlığında cinsiyet,Boks şampiyonu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Universal Pictures , Miramax , Imagine Entertainment
Yönetmen       : Ron Howard (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Cliff Hollingsworth (IMDB),Akiva Goldsman (IMDB)(ekşi),Cliff Hollingsworth (IMDB)
Oyuncular      : Russell Crowe (IMDB)(ekşi), Renee Zellweger (IMDB)(ekşi), Paul Giamatti (IMDB)(ekşi), Craig Bierko (IMDB)(ekşi), Paddy Considine (IMDB)(ekşi), Bruce McGill (IMDB)(ekşi), Connor Price (IMDB)(ekşi), Ariel Waller (IMDB)(ekşi), Patrick Louis (IMDB), Rosemarie DeWitt (IMDB), Linda Kash (IMDB), Nicholas Campbell (IMDB), Gene Pyrz (IMDB), Chuck Shamata (IMDB), Ron Canada (IMDB), Alicia Johnston (IMDB), Matthew G. Taylor (IMDB), Rance Howard (IMDB), Fulvio Cecere (IMDB), Clint Howard (IMDB), Rufus Crawford (IMDB), Nick Alachiotis (IMDB), Stuart Clark (IMDB), Julian Lewis (IMDB), Sergio Di Zio (IMDB), Gavin Grazer (IMDB), Boyd Banks (IMDB), Daniel Kash (IMDB), Judah Katz (IMDB), Angelo Tsarouchas (IMDB), Craig Warnock (IMDB), Aaron Abrams (IMDB), Duff MacDonald (IMDB), Peter MacNeill (IMDB), John Healy (IMDB), Sharron Matthews (IMDB), Philip Craig (IMDB), Michael Dyson (IMDB), Ramona Pringle (IMDB), Brian Jagersky (IMDB) >>devamı>>

Cinderella Man ' Filminin Konusu :
"Cinderella Man" lakabıyla tanınan ünlü boksör James J. Braddock'un gerçek yaşam öyküsüne dayanan film, Braddock ve ailesinin ABD'deki Büyük Ekonomik Kriz yıllarında yaşadığı sıkıntılı yılları ve verdikleri büyük yaşam mücadelesi. Yoksulluğun, açlığın ve işsizliğin hüküm sürdüğü bir dönemde James Braddock, ailesini açlığa mahkum etmemek için dövüşmüş ve dünya ağır siklet boks şampiyonluğuna kadar yükselmişti.


  • "filmi izledikten sonra mae braddock karakteri gibi bir hatun aramama sebebiyet vermiş filmdir..o nasıl bir bağlılıktır o nasıl bir inanıştır kocasına..bu devirde böylesini bulmak kolay mı behey.."
  • "manevi bir film. bu ev bizi ayakta tutan tek şey"
  • "gelmiş geçmiş en iyi boks filmi."
  • "diğer boks filmlerinden farklı, süper film."
  • "- what are you fighting for?- milk..en carpici diyaloglarindandir.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    filmi izledikten sonra mae braddock karakteri gibi bir hatun aramama sebebiyet vermiş filmdir..o nasıl bir bağlılıktır o nasıl bir inanıştır kocasına..bu devirde böylesini bulmak kolay mı behey..


    (lyndhurst - 27 Şubat 2008 13:19)

  • comment image

    russell crowe'un şahane filmlerinden birisi. başkası oynarsa film neye dönerdi bilmiyorum.

    --- spoiler ---

    braddock'un borç istemeye gittiği sahnede russel crow'un bakışları, ses tonu,tavırları nasıl bir usta oyunculuk eseridir...etkilenmemek elde değil.

    ---
    spoiler ---


    (yapayalniz - 27 Ocak 2012 17:29)

  • comment image

    ne zamandan beri bir filmi iyi bir film yapan ogeler sadece alisilmadik bir senaryo ya da cag acici yeni cekim teknikleri olmustur bilmiyorum ama, belki de bu konuda cahil davranan, sahsim icin iyi bir film her zaman bana hissettirebildikleri olmustur.
    evet belki konu fazla alisildik, ozellikle de 70lerin duygusal turk filmleriyle buyumus insanlar icin. gururlu, temiz, iyi niyetli esas kiz/oglan/hepsi yildiz olur, parlar, düser ve tekrar geri donmeye calisir bu arada aile ve ahlaki degerlerini gozden gecirir, sevdigi yanlis anlamadan dolayi terkeder vs. ama nasil filmin sonunda ne olucagini adimiz kadar iyi bilsek de turkan soray her asagilandiginda, her tokat yediginde gozlerimiz dolar, her zengin ama kalpsiz adam tarafindan asagilandiginda herifi essek sudan gelinceye kadar dovmek isteriz. inanilmaz bir sevgiyle, bir koruma duygusuyla yaklasiriz filmin kahramanina.
    acikcasi cok bir umurumda degil vatan, millet, god bless america propogandasi yapilmasi cinderella mande. benim umurumda olan bu filmin bana yetmis farkli duyguyu aynı zaman dilimi icinde yasatmasi. esas insan jim braddock u o eski filmlerdeki gibi babam yerine koyup, bagrima basmak istedim. her yumruk yediginde, her asagilandiginda gozlerim doldu. ama cocuklari icin gidip para dilendiginde alenen agladim. belki simple-minded denilen turden bir insan olabilirim fakat bir hikaye anlatim teknigi ve oyuncu tavirlari ve mimikleriyle beni sarip, icine surukleyebilecek sekilde anlatilabiliniyorsa benim icin orjinaldir. en nihayetinde cocukken dinlenilen masallar da anlatan kisiyle bir kisilige burunurdu ve defalarca dinlemek bu yuzden sikmazdi.
    evet bu akil almaz buyuklukte paralarin dondugu bir endustri, evet artik para yapmayacagi dusunulen hikayeler en kral, en muazzam hikayeler de olsalar production asamasina ya zar zor ulasabiliyorlar ya da hic ulasamiyorlar. bu durumda kolaya kacip tribunlere oynayarak, halkin seveceginden emin olunan projeleri hayata gecirmek hayvanlik olarak degerlendirilebilinir. fakat eger bu tribun sevgisi amaciyla hazirlanmis olan proje dogru kisilerin eline gecip, buyuk bir emek sonucu kendini ayni konuyu islemis olan digerlerinden ayirdettirebiliyorsa ona da gerekli saygi ve takdiri duymak gerekir.
    ayrica da sinema cikisindaki buyuk insanlara sesleniyorum: oscarlarla mi dogdunuz lan. ne buyuk bir kistasmis bizim icin oscarlar. kac odul aldigindan alicagindan kime ne? ortalama bir sinema seyiricisi icin alinan odul sayisi bir sey ifade etmemeli onun vizyonunda bir degisiklige yol acmamali eger o odulun kazanilmasindaki kriterler ve sebepler bilinmiyorsa. ne odullu filmler ulkemize ugramadan gecip gidiyor. bu kadar odul meraklisisiniz madem, o zaman niye sadece oscarlari, altin kureleri takip ediyorsunuz?
    sonucta bizim kalbimizde yasattigimiz gururlu, fedakar aile babasi portresini muthis bir sekilde ortaya koyan,oznel olarak cok iyi bir film olarak tanimladigim, bir film cinderella man.

    * ** * **


    (martian dis kapinin mandali - 18 Eylül 2005 10:55)

  • comment image

    binlerce defa işlenmiş bir klişe konudan böylesine incelikli ve dokunaklı bir film çıkardığı için ron howard ı tebrik ediyorum. bütün boks filmlerinde kahraman önce acayip dayak yer, defalarca yere serilir, nakavttan son anda kurtulur sonra da aldığı gazla rakibini tarumar ederdi. bu sıkıcı ve bayık klişeyi bu filmde görmemek bile başlı başına bir başarı ölçütüdür benim için.


    (spleen parnasien - 19 Eylül 2005 15:28)

  • comment image

    filmden çıktıktan sonra sanki bütün film boyunca o yumrukları yiyen benmişim gibi hissettiğim filmdir.neden bilmem öyle bir etki yarattı üstümde.russell sadece topladığı paraları saydığı sahnedeki performansıyla bile gönlümün oscarlarını toplamıştır yine her zamanki gibi.


    (karakedi - 19 Eylül 2005 17:51)

  • comment image

    cogu insan gibi önyargılı gittigim, üff yine klişe konu, yine dayak yiyip gaza gelen boksör, neresi etkileyecek diyerek salona girdigim bir filmdi...
    taaki basladıgı ana kadar, basından sonuna kadar içine alıyor insanı, bırakmıyor, içini burkuyor, mutlu ediyor, tekrar üzüyor, garip bişey...
    spoiler veremiyor insan, verebilecegi birşey yok çünkü, konunun basitligine baklırsa iş ya yönetmende ya oyuncularda demek lazım. ama bu film ikisini de birleştiriyor...
    başarı ne kadar yönetmeninse, onun on katı kadar da oyuncuların...
    okadar gerçekçi, o kadar içten oynuyorlar ki... ve insan kendini nedense diger boks filmlerinin (rocky , ali)aksine oyuncunun yerinde olmayı istiyor, süt için dövüşmek istiyor...

    herseyi geçtim russell crowe her rolü nasıl bu denli gerçekçi ve samimi oynar onu anlamış degilim...


    (tofuk - 20 Eylül 2005 01:34)

  • comment image

    --- spoiler ---

    james j. braddock abimiz onun bunun ağız kokusunu çeksin, gitsin dilenerek para toplasın.. güç bela elektrik parasını denkleştirip tekrar açtırsın elektrikleri, çoluk çocuk eve doluşunca hemen bütün lambaları açıversinler.. olacak iş değil.

    ---
    spoiler ---


    (homme fatal - 20 Eylül 2005 17:14)

  • comment image

    izledigim en duygusal filmlerden bir tanesi... ayrica cok etkili bir rocky havasi estiriyor... bu arada;

    --- spoiler ---
    filmde boks ringinin yanında maclari anlatan radyo spikeri ile orhan ayhanin sesleri tamamen aynı. orhan ayhan akici bir ingilizce ile mac anlatiyormus gibidir. vurgulamalar, sesin sekli... bu kadar olur
    ---
    spoiler ---


    (jean - 21 Eylül 2005 22:04)

  • comment image

    boks ve bilumum dövüşlü zikli zoklu fimlerinden,amerikan mucizesinin göklere bayrak yapıldığı filmlerden,ekonomik buhran içindeki amerika'nın salya sümük durumundan,"film boyunca ezilip ezilip sonra yedi düvelin belasını miken adam" konulu yapımlardan hiç hazetmeyen biri olmama karşın iki saniye bile beni sıkmayan,dövüş sahnelerinde içten içe bana "vur lan vur pezevenge!" dedirtip yumruğumu sıktıran,dönemin atmsoferini çok iyi yansıtan,yukarıdaki özelliklere sahip insanlara dahi gözüm kapalı "gidin" diyebileceğim gayet başarılı bir film.


    (theos ek mekhanes - 22 Eylül 2005 19:55)

  • comment image

    filmin büyük buhran döneminde rocky diye kalıplandırılmasını engelleyen en büyük unsur ron howard'dı. amerikan rüyasının irlanda ayağından taksi durağı işletmecisi ve aynı zamanda kariyerinde zirveye adım adım ilerleyen bir boksör, maç sonunda jersey'de önünde kristal bardaklardan karısıyla viski yudumlayabileceği malikanesiyle dönemin pasifist amerikasının refahını simgelerken bir gecede wall street'in çökmesiyle başlayan 1929 buhranıyla filmin ana karakterinin ki dahil tüm hayatların nasıl altüst olduğunu yakın tarihi konusunda en az bizim kadar bilgisiz amerikan halkına -hollywood klişelerinin yoluna girmek zorunda kalsa da- iyi niyetli bir dilde anlatmaya çalışıyordu howard. zira rocky'nin ivan drago'yu yendiği dönemde olduğu gibi bir soğuk savaş yaşamıyordu abd. görünürde bir düşman yoktu. filmde de ufakta olsa göndermelerine rastladığıma sevindiğim amerikan sosyalist hareketi(hala böyle bir hareketin olduğuna inanmak istemeyen insanlar var), barakalarda açlıktan veya soğuktan ölen insanların varlığının bir çok insana hatırlatılıyor. günümüzde televizyonlar çok daha büyük buhranları gizleyebiliyor ama o dönemde insanların kafalarını kuma gömmek gibi bir şansları yoktu. çünkü zaten hepsi kumun içindeydiler.

    filmin oyunculuk ve çekimler açısından değerlendirmesine gelince. russel crowe en iyi oyunlarından biri olmasa da tatmin edici bir performans sergiliyor. kendisinin zaten en dikkat çekici özelliği özel yaşamındaki düzensizliğinin medyaya yansımasıyla ortaya çıkan sert adam imajını bu tarz filmlerde canlandırdığı karakterlerle alaşağı edebilmesi. crowe bar çıkışında güvenlik görevlilerini pataklamasının ardından her seferinde yeni bir karakterle dönüyor kamu oyunun vicdanına. henüz başarısız olmadı. renee zelweger ise tam bir skandaldı. bir çok sahnede ron howard'ın russel crowe'un kulağına "renee sıçmaya başlayınca öpücüklere başla" diye fısıldadığını hayal etmek zorunda kaldım. paul giamatti'ye ise babacan boksör coach'u rolü cuk oturmuş. özellikle ringdeki sahnelerde zekice yazılmış diyalogları onun ağzından dinlemekten çok keyif aldım. daha önce hiçbir filmde rastlamadığım craig bierko'da filmde öne çıkan performanslardan birini sergiledi. gerçi senaristler yine işin kolayına kaçıp bierko'nun canlandırdığı max baer karakterini bir bölüm sonu canavarı gibi göstermekten geri kalmamışlar. son maça çıkana kadar izleyiciye "bu adam dayağı haketti kardeşim" dedirtmek için ellerinden geleni yapmışlar. gerçekte kimbilir nasıl bir adamdı rahmetli. filmin en beğendiğim yönü ise kameranın mükemmel kullanımıydı. rocky filmleriyle büyüyen genç dimağlar bu kadar gerçekçi boks sahnelerine gerçek boks maçlarında bile rastlamamış olabilirler.

    sözün özü beklentilerimi tatmin eden bir film oldu cindirella man.arrested developement'ta kalplerimizi fetheden ron howard'ın russel crowe'la çekeceği son film olmayacağının da işaretlerini aldım. dilerim yanılmam.

    --- spoiler ---
    ne yapıp edip orhan ayhan'la tamamen aynı sese sahip olan boks spikerini bulan film ekibini kutlamak gerek.
    ---
    spoiler ---


    (giventofly - 23 Eylül 2005 15:25)

  • comment image

    bence gayet iyi filmdi, ayrıntılara girmek istemiyorum, gerçekten iyi diyerek kısa kesiyorum o yüzden.. sıradan bir boks filmi olduğunu sanıyordum, ama neredeyse sağlam bir dönem filmi olarak anılacak bir yapıt buldum karşımda..

    şöyle demek istiyorum ben filmle ilgili.. james j. braddock'ın boksa döndüğü o tek maçlık müsabakada ringe çıktığı an madison square garden'a baktığında yüzünde oluşan gülümsemeyle karışık ifadeyi tekrar ve tekrar görebilmek için 5 kere daha izleyebileceğim bir film bu.. evet bu tanım sanırım daha iyi oldu..

    russell crowe gerçekten çok çok üst düzey bir adam, her filmiyle daha da inandırıyor beni buna..


    (parma maniac - 1 Ekim 2005 01:17)

  • comment image

    bir defa şunu söyleyeyim, filmi çok beğendim ve hatta hiç ummadığım kadar etkilendim. aslında, çok klişe ve tahmin edilmeye müsait bir hikaye anlatılmasına karşın, çok ustaca kurulmuş anlatı yapısı sayesinde zevkle ve hatta zaman zaman şaşırarak izlemek olanaklı olabiliyor.

    filmin başında, jim braddock’u yükseliş döneminde görüyoruz ve ardından gelen elipsle, zamansal olarak ileriye değil geriye gittiğimizi sanıyoruz. bir hollywood filimiyle ilgili beklentilerimiz böyle düşünmemizi gerekli kılıyor. özellikle bu tür başarı öyküsü filmlerinde, bu tür bir eliptik sıçrama olduğunda bunun geriye doğru bir sıçrama olmasını bekleriz. oysa, bu filmde, bu türde güçlü bir beklenti oluşturulup sonradan da gayet şık biçimde kırılabilmiş. bu anlatı yapısının, filmin ilk yarısına kazandırdığı şey sadece dinamizm ve sürpriz değil aynı zamanda bir çöküş öyküsünü dramatik kılan şey de, tam olarak anlatı yapısındaki bu şaşırtmaca bana kalırsa.dramatik çizgi bu şekilde çizilmese “federasyon lokaline yardım dilenmeye gidiş sahnesi”nin yarattığı minör kreşendo etkisi bu denli, güçlü ve dokunaklı olmayabilirdi örneğin.

    akıl oyunları’nı izlediğimde, ron howard’ın ana-akım sinemanın en sağlam isimlerinden birisi olacağına kesin kanaat getirmiştim. bu filmle, bu izlenimim perçinlendi. konvansiyonel olmaktan da, deneysel olmaktan da korkmayan bir yönetmen howard. bu bence çok önemli çünkü çoğu ana-akım yönetmeni yenilikçi biçimleri denemekten ürküyor, ana-akım dışındaki yönetmenler de sinemanın gelenekselleşmiş yöntemlerinden kaçmak için olmayacak işlere kalkışıp, kural kıracağız derken dramaturjinin içine ediyor genelde. oysa bu filmde, herşey olması gerektiği gibi, öykünün emrettiği gibi, yani dramaturjik olarak düzenlenmiş:

    el misal; howard, artık kimselerin kullanmaya tenezzül etmediği son derece cheesy bulunan bir numarayı antremana hazırlığını montaj sekansı ile göstermekten hiç çekinmiyor, çünkü bu sayede istediği şeyi anlatırken, öykü zamanından da kazanmış oluyor. beri yandan başka bir sahnede hiç beklenmedik bir şey yapıyor: bir boks sahnesinde braddock’un kaburgalarına atılan yumruğu röntgen görüntüsü benzeri bir ara çekimle gösteriyor. bu kesme, “non-diagetic insert” mü (ne yazık ki bu terimin türkçesi yok ben şöyle bir karşılık uydurdum: “öyküyersiz parça”) yoksa “diagetic cut” mı (öyküyerli kesme) o bile belli değil. bu arada bunu tuna erdem'e sordum, non-diagetic insert imiş. yani ana-akım hollywood için oldukça cesur bir hamle, üstelik böyle geleneksel bir anlatı içinde.

    her neyse sonuçta filmin seyircide sık sık yanlış beklenti (false expectation) yaratabildiğini gördüm ki bunun yapmak ve hemen ardından boşa çıkarmak modern sinemanın en önemli anlatısal araçlarından birisi. ancak bunu başarmak da giderek zorlaşıyor çünkü günümüz seyircisi giderek daha külyutrmaz hale geliyor. oysa, cinderella man çok basit bir öyküyü şaşırtarak anlatabilmeyi başarmış. ron howard, ileride spielberg’in bırakacağı boşluğu doldurarak hollywood’un yeni öykü anlatıcısı olacak gibi görünüyor.

    bu filmde oyunculukları da oldukça beğendim, russel crowe, daha önce iki kere oscara aday olmuş birinde de (gladyatör) kazanmıştı ama bana kalırsa crowe, bu filmde hayatının en iyi oyununu çıkarmış. hele o hafif peltek irlanda aksanına bayıldım (gerçi akademi böyle şeyleri pek sevmez oscarı değerlendirirken). bu aksan karaktere müthiş bir sempatiklik, insancıllık, çocuksuluk katmış, böylelikle karakterin güçlü yönleri dengelenmiş. crowe bana kalırsa ilk defa hakikaten oscarı hak ediyor. ama filmde oscar’ı hakettiğini düşündüğüm biri daha var o da yardımcı erkek oyuncu (son rakip); craig bierko, son zamanlarda bir gönül yarası’ndaki timuçin esen’den bir de bu herifin performasından etkilendim, yardımcı oyuncu olarak. aslında filmde çok az görülüyor ama o çok az ekran zamanında, rahatlıkla inandırıcılığını kaybedebilecek bir karakteri, gerçekci kılmayı başarmasını da biliyor. renée zellweger de her zamanki gibi iyiydi, çok ekstra bir katkısını görmedim gerçi ama ona da bir adaylık verebilirler bir ihtimal. bu arada, ben bu, renée zellweger’i biraz eski sözlük yazarı angelus novus’a benzetiyorum. daha doğrusu ikisinin de yüzünde zaman zaman oluşan bir ifade var, bunu hangisinde görsem hemen diğerini görür gibi oluyorum. angelus novus'u bizzat tanıyanlar ne demek istediğimi anlayacaklardır sanırım. bu filmde de çok vardı o ifadeden bir kaç sahnede angelus novus’u gördüm yani bir anlığına.

    sonuçta gittiğime çok memnunum bu filme. ve tabii not vermeden duramam, 10 üzerinden 8 veriyorum. 2 puanı nereden kırdın diye sorarsanız “nereden başlayayım?” diye bir kontrsoru sorarım ben de (bkz: ahmet çakar mode on). hepsinden önce bu film de hollywood standartında “politically correct” bir film. yani alttan alta yine bir amerikan propagandası mevcut. amerikan rüyası mitine bir hayat öpücüğü verilmeye çalışılmış bu filmde (ki, bu artık hollywood için bile ölüm döşeğinde bir mittir). bu mitin barındırdığı en önemli yanılsama, amerika’da sınıflararası geçişlilik olduğu yanılsamasıdır, yani yeterince çalışkan ve yetenekliyseniz, amerika’da ilelebet yoksul kalmazsınız, bunun plavra olduğunu söylememe gerek yok herhalde. bu filmde, bu mitin tüm özellikleri birer birer canlandırılıyor; “sıfırdan yükselme”, “ikinci şans”, “diğer insanları değil aileni düşün” , “örgütlülük ve isyan yenilgidir, amerikan halkı bireysel kahramalıklardan etkilenir” vs. vs. tüm bu açık amerikan propagandasından dolayı iki puanını siliyorum filmin (eminim ron howard bu işe yaman bozulacak).

    filmin içerik analizinde, daha söylenecek çok şey var amma ve lakin benim buna zamanım namevcut. çünkü, içerik analizi yukarıda yaptığımız biçimsel yorumlama gibi, üfürerek değil kuramsal bir dayanağa yaslanarak yapılmak zorunda.

    hamiş: sinema tarihinin raging bull'la birlikte en güzel boks filmi şu an vizyonda kaçırmayın derim.


    (stratosfer - 12 Ekim 2005 10:12)

  • comment image

    herkesin söylediği gibi gayet klişe bir konuya sahip film, evet. ama benim için bir yönüyle diğerlerinden ayrıldı ve ön plana çıktı:

    --- spoiler ---

    belki yakın zamanda million dollar baby'yi izlemiş olduğumdan, belki değil; ama bana ölüm korkusu duygusunu şu ana kadar en iyi veren film bu oldu. max baer ile olan son maçta ciddi ciddi, uzun zamandır heyecanlanmadığım kadar heyecanlandım ve harbiden korktum braddock ölecek diye. hatta hayatımda kendi ölümümden bile hiç bu kadar korkmamışımdır (evde beni bekleyen üç çocuğum ve bir karım olmamasından dolayı herhalde.). bu yüzden ron howard'ı takdir etmek gerektiği düşüncesindeyim, tabi bu sadece benim için de geçerli olabilir.

    ha, para isteme sahnesi de gerçekten çok iyiydi, çok dokundu bana. russel crowe'a da helal olsun dedirtti* ayrıca.

    ---
    spoiler ---

    sonuç olarak son derece izlenmeye değer bir filmdi benim için.


    (codename47 - 22 Aralık 2005 17:05)

  • comment image

    hakkında birkaç tespitte bulunmam gereken film. şöyle:

    - boks sporunun bahis piyasalarında bir tane sike sürülecek kadar akıl taşıyan insan evladı yoktur.
    --- spoiler ---

    herif dirilmiş tekrar; karşısına kim çıksa deviriyor. taa finale kadar gelmiş, hala bahisçiler 1. raunddan ötesini göremeyeceğinde hemfikirler. bi bakın adama yahu. şapkadan çıkan tavşan da değil ya bu! nasıl geldi oraya?

    ---
    spoiler ---

    - konu ne kadar klişe de olsa insan keyif almasını becerebildikten sonra alabiliyormuş. amerikan milliyetçiliği son derece malca işlenmiş olsa da göze batmıyor. helal diyelim.

    - (filmle doğrudan ilgisi olmasa da) paul giamatti homer simpson'a benzemektedir.


    (borellus - 26 Ocak 2006 16:34)

Yorum Kaynak Link : cinderella man