Süre                : 1 Saat 45 dakika
Çıkış Tarihi     : 08 Temmuz 1993 Perşembe, Yapım Yılı : 1993
Türü                : Drama
Taglar             : Kardeş kardeş ensest,Bodrum kat,ceset,Kardeş kızkardeş,Bayan külotlu bacaklar
Ülke                : Fransa,Almanya,İngiltere
Yapımcı          :  British Broadcasting Corporation (BBC) , Constantin Film , Laurentic Film Productions
Yönetmen       : Andrew Birkin (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Andrew Birkin (IMDB)(ekşi),Ian McEwan (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Andrew Robertson (IMDB)(ekşi), Charlotte Gainsbourg (IMDB)(ekşi), Alice Coulthard (IMDB)(ekşi), Ned Birkin (IMDB)(ekşi), Sinéad Cusack (IMDB)(ekşi), Hanns Zischler (IMDB)(ekşi), Jochen Horst (IMDB)(ekşi), Gareth Brown (IMDB)(ekşi), William Hootkins (IMDB), Dick Flockhart (IMDB), Mike Clark (IMDB)

The Cement Garden (~ A cementkert) ' Filminin Konusu :
Şehir büyüdükçe merkezden uzaklaşan ve kenara itilen bir ev... Bu evde başlarının çaresine bakmaya ve elbette büyümeye çalışan dört çocuk: Jack, Julie, Sue ve Ned. Babalarının ani ölümünden sonra, anneleri de nedeni bilinmeyen amansız bir hastalığa tutulmuştur. Beklenen gerçekleşir ve anneleri de hayata gözlerini yumar. Birbirlerinden ayrılacaklarına ve yetimhaneye gönderileceklerine emin olan çocuklar, annelerini evin bodrumuna çimento bir tabutun içine gömerler. Bu olay üzerine her biri kendi dünyasına çekilir. Küçük Sue daha da içine kapanırken, Ned kadın kıyafetleri ile dolaşmaya başlar. Ergenliğin zirve noktasındaki Jack ise giderek

Ödüller      :

Berlin Film Festivali:Silver Berlin Bear-Best Director


  • "ian mcewan'ın "i did not kill my father, but i sometimes felt i had helped him on his way." diye başlayan 1978 tarihli "rahatsız" ama en az o kadar da iyi yazılmış romanı."




Facebook Yorumları
  • comment image

    anlamsız saçma sapan bi film gibi geldi bana. yok ergenlik sorunlarına eğilmiş, yok şöyle ensestliğe bambaşka bir bakış açısı getirmiş gibi bir sürü sosyal tespit yapıp sıkıcı bir yazı yazabilirdim ama gerenk yok. basitçene ensest ve ayna karşısında 31 çeken 16'lık gerizekalı bir sabi var diye bu kadar göz yorgunluğuna değmez.


    (greyback - 30 Temmuz 2010 00:14)

  • comment image

    ian mcewan in 1978 tarihli kısa romanı.
    sel yayıncılıktan 2010 da (bkz: beton bahçe) ismiyle çıkmıştır.

    anne ve babaları ölen 4 kardeşin macerasını ergenlik, ensest, hayata tutunma ve psikoljik çöküntü gibi eksenlerde anlatan hızlı ve keyifle okunan ama sonunda yeterince etkili olamayan kitaptır..... 3,5 / 5

    http://www.goodreads.com/book/show/9957


    (pam - 10 Mart 2011 17:20)

  • comment image

    ian mcewan romanından uyarlanan 1993 yapımı andrew birkin filmi. charlotte gainsbourg'uyla, yer yer sürreal havasıyla, evin ve çocukların seyircide uyandırdığı izolasyon hissiyle, renkleriyle, aslında tabu olan pek çok konuyu müthiş bir sadelikle ve zerafetle, son derece normalmiş gibi göstererek sunmasıyla (ve son raddede bu sebepten daha da şok edici olmasıyla) çok etkileyici bir film.


    (balgam - 12 Temmuz 2011 17:06)

  • comment image

    insanın nasıl evrildiğiyle ilgili çok sıcak, tutkulu, karanlık ve bir o kadar sessiz bir içe kapanış hikayesidir.

    --- spoiler ---

    annelerinin üzerini örterken örtünün kısa gelmesi ve ayağın mı yoksa kafanın mı kapatılması konusunda yaşadıkları kararsızlıkta ilk sıradışı vuruş gelişiyor aslında. sonraki süreç ve kilerin gizemi çocukların rahatsızlığını, dışarıya karşı olan mesafeyi hep tolere ediyor. ilk aşamada zorunluluk olarak seğirten duygular bir süre sonra duygusal boşlukları bir bir doldurup yüzeye çok yoğun ve tutkulu bir şekilde yansıyor

    ---
    spoiler ---

    bu arada filmde jack'in elinden düşürmediği kitap voyage to oblivion'dur.


    (st anevrizma - 3 Aralık 2012 12:53)

  • comment image

    yıllar önce cnbc e'de izlenen ve şok eden 1993 tarihli bir film.
    filmde ergenlik çağındaki bir çocuğun yaşadığı tüm bocalamalar, başıboşluğun genç bünyeye etkileri, aile içi iletişim kopukluğu da dahil tüm cici(!) sorunlar anlatılmıştır ve andrew robertson gerçekten çok iyi oynamıştır.
    bir kez izlememe rağmen aklımdan çıkmayan sahnelerle dolu ve iç ürperten bir film olmuştur bu.


    (iris - 31 Mayıs 2004 14:41)

  • comment image

    madonna'nın what it feels like for a girl şarkısı bu filmden bir sample içerir; o da charlotte gainsbourg un sesindendir; "girls can wear jeans and cut their hair short, wear shirts and boots. 'cause it's ok to be a boy
    but for a boy to look like a girl is degrading 'cause you think that being a girl is degrading but secretly you'd love to know what it's like
    wouldn't you
    what it feels like for a girl


    (iyikemik - 5 Haziran 2004 23:07)

  • comment image

    filmi kitabına göre daha bi olmuş yapımdır. ilk kez bir film için bu kanıya vardım zira kitaplarını hep daha çok sevmişimdir ama bu başka. yönetmen o retro ve amatör havayı o kadar iyi yakalamış ki gerçekten orada hissediyorum. o kırsalda, o evde, o bahçede öyle çırılçıplak koşarken...
    tek seveni de benmişim gibi.


    (st anevrizma - 4 Mart 2016 23:35)

  • comment image

    herşeyin zaten tuhaf bağlarla toplandığını ve nihayet çözüldüğünde de kendini bambaşka şekilde kurduğunu gördüğümüz, etkileyici terbiyesiz bir film. kentin merkezileştikçe daha dışında kalan biyerinde geçiyor. ölen annelerini bir beton tabuta gömen çocuklar var bu filmde desem spoiler zannedersiniz. duygu dolu bir film.


    (sali - 1 Ekim 2005 17:40)

  • comment image

    bir arkadaşımın önerisiyle okuduğum ve pişman olmadığım kitap. aklı zaten bir karış havadayken üstüne başı boş kalan ergen bir piçin büyüme ve adam olma hikayesi gibi de algılanabilir. kardeşlik, gençlik, travmalar ve sapkınlıklar özelinde ayrı ayrı da değerlendirilebilir. ince ama içeriği dolu bir roman. ian mcewan'ın en zayıf işi olarak değerlendirenler haklı mı? bakın o olabilir. yine de kardeşsiz bir hayat yaşayan bana bir an için "iyi ki olmamış." dedirtebildiyse iyidir. yerine göre "ergenliğe de sigmund freud'a lanet olsun." filan da dedirtebilir bittiğinde.

    --- spoiler ---
    sevmekle nefret etmek arasında kaldığım sinir bozucu bir kitap bu. cesaret gerektiren bazı tabu konulara fazla derine inme gereği hissetmeden soğukkanlı, düz bir anlatımla yaklaşıyor ya, içten içe yazara cephe alarak okuyorsunuz.

    sıradan bir aile draması değil bu. ruh çözümsel bir aile faciası bana kalırsa. bu kadar sakince ve sade bir dille anlatılmış olması onu "daha az etkili" kılması gerekirken tam tersi karakterlerin okuyucunun benliğindeki gerçek kimliklerini bulmasına yardım etmiş.

    bazı konularda belki kendi iç dünyasıyla yüzleşmeyen, olgunlaşmamış bir zihnin tuhaf bulabileceği her şeye sadelik kılıfı geçirmiş yazar. ergen bir oğlanın gözünden anlatılmasını daha da gerçekçi kılıyor üslubunu. jack bazen ne hissedeceğini bilemiyor ve mevcut durumlar karşısında siz onun yerine bir şeyler hissediyorsunuz. ondan büyüksünüz ya hani. sanki ona "evet boşluktasın ama her şey geçecek." diyebilecekmişsiniz gibi. garipti. o yaşlardaki bir gençten hayatın sırrını çözmüşçesine ağdalı laflar bekleyemezsiniz bu gerçekçi olmaz ama öyle etkili öyle korkusuz gözlemler yapar ki bir an için ne düşüneceğinize karar veremezsiniz. bu kısa kitapta elime geçen de bu: şeffaflık.

    okurken duygulanan, kafası karışan, hayatın anlamı filan çözmeye çalışan birinden çok bir "gözlemleyici" ve "rahatsız olucu" pozisyonunda olacaksınız bunu bilerek başlamanızı öneririm. bittiğinde birkaç psikolojik vaka üzerinde de okuma yapmak ve kendi ergenliğiniz hakkında düşünmek isteyebilirsiniz.
    ---
    spoiler ---


    (neyasarneyasamaz - 28 Şubat 2019 19:46)

  • comment image

    ian mcewan'ın "i did not kill my father, but i sometimes felt i had helped him on his way." diye başlayan 1978 tarihli "rahatsız" ama en az o kadar da iyi yazılmış romanı.


    (agnitio - 8 Şubat 2006 15:15)

Yorum Kaynak Link : the cement garden