Süre                : 2 Saat 12 dakika
Çıkış Tarihi     : 20 Şubat 1985 Çarşamba, Yapım Yılı : 1985
Türü                : Drama,Bilim Kurgu
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Embassy International Pictures
Yönetmen       : Terry Gilliam (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Terry Gilliam (IMDB)(ekşi),Tom Stoppard (IMDB)(ekşi),Charles McKeown (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Jonathan Pryce (IMDB)(ekşi), Robert De Niro (IMDB)(ekşi), Katherine Helmond (IMDB)(ekşi), Ian Holm (IMDB)(ekşi), Bob Hoskins (IMDB)(ekşi), Michael Palin (IMDB)(ekşi), Ian Richardson (IMDB)(ekşi), Peter Vaughan (IMDB)(ekşi), Kim Greist (IMDB), Jim Broadbent (IMDB), Derrick O'Connor (IMDB), Simon Jones (IMDB), Nigel Planer (IMDB), Terence Bayler (IMDB), Gorden Kaye (IMDB), Jack Purvis (IMDB), Roger Ashton-Griffiths (IMDB), Terry Gilliam (IMDB), Sergio Kato (IMDB)

Brazil (~ Brezilya) ' Filminin Konusu :
Geleceğin tuhaf ve gereksiz derecede karmaşık, fütüristik dünyasındayız. Devlet memuru Sam Lowry (Jonathan Pryce), etrafını saran bu bürokrasi ve teknoloji cenderesinden bunalmış bir istatistikçidir. Kaçışı ve sükuneti, kendisini her şeyden izole ettiği hayallerde bulur. Rüyalarında sürekli olarak aynı kadını kurtardığını görür.Sam'in yaşadığı gerçek dünyayı ise, herşeyi görüp kontrol eden bir bilgisayar idare etmektedir. Jill Layton (Kim Greist) isimli genç kadın terorist olmakla suçlandığında, düzenli olarak hata kontrolleri yapmakta olan Sam bunda bir yanlışlık olduğunu farkeder ve Jill ile tanıştığında onun rüyalarında kurtarıp durduğu kız olduğunu anlar.


Distopya / 20
  • "boka batmak eylemi gerçekçi bir şekilde işlenmiş filmde."
  • "super mario bros tadında bob hoskins (spoor) ve bryan pringle'nin (spiro) canlandırdıkları central services memurları bi ayrı komiklik katmıştır bu filme.(bkz: 27b-6)"
  • "filmde gerçek bir bug yüzünden bilgisayar çıktısı "tuttle" olması gerekirken "buttle" olur ve olaylar gelişir..."
  • "bilmemkaç tane janrı birden içinde muhafaza edebilmiş muazzez bir distopya şaheseri..(bkz: 1984)(bkz: brave new world)(bkz: fahrenheit 451)(bkz: sato)(bkz: metropolis)"
  • "kafkaesk etkiler taşıyan bol su borulu bir filmdir.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    terry gilliam'in sistem elestirileri tasiyan 1985 tarihli filmidir. gilliam bu filme o denli onem vermistir ki yasadigi stres ve beklentilerinin yuksekligi nedeniyle film sonunda yurume kabiliyetini gecici olarak kaybetmistir. ustanin beklentilerine yanit verdi mi bilinmez ama film iki dalda oscar adayligi olmasinin yani sira los angeles film elestirmenleri tarafindan en iyi film, en iyi senaryo ve en iyi yonetmen odullerine layik gorulmustur.

    jonathan pryce, bob hoskins ve robert de niro gibi isimlerin rol aldigi film, burokrasi ve teknoloji cenderesinde yasayan sam lowry*'nin uyanisini konu aliyor. kacisi ve mutlulugu hayallerde bulan sam, asik olmasinin ardindan farkli bir algi duzeyine geciyor. mitolojik gondermeler tasiyan ve ikarus ile ozdeslestirilen sam lowry karakterinin yani sira yan karakterler de oldukca dikkat cekici. anti kahraman harry tuttle*, mario bros turevi devlet tesisatcilari spoor* ve spiro*, gençlik ve guzellik sevdalisi anne*, her biri birbirine benzeyen ve birbirinden gri olan devlet calisanlari filmi oldukca izlenir kiliyor. orwell ve kafka esintileri tasiyan filmi, distopya ve mitoloji sevenler mutlaka sevecekler..


    (arsenic - 4 Kasım 2006 17:19)

  • comment image

    1984' ü ve film hakkındaki bazı yorumları okuduysanız, size sadece muhteşem oyunculukları, tadından yenmez görsel efektleri ve en vurucusundan ironileri izlemek kalıyor.
    bu arada filmi 1984' ten ayıran çok önemli unsurlar var. 1984' te insanların düşüncelerini yönetme ve insanları duygusuzlaştırma vardır. en önemlisi noktası belleksiz toplumdur. filmde ise genel olarak brokrasi işlenmiştir.
    tabi brokrasiyide çok güzel eleştirmiştir ama oyunculuk kısmı daha bi dikkat çekicidir.

    --- spoiler ---
    sam annesinin düzenlediği baloya gider. orda shirley* ile konuştuğu sahne vardır.
    konuşma biter. sam kalkarken shirley'in ayağına basar. işte orda shirley kopartır. 3 saniye içinde suratı 10 farklı ifadeye bürünür. filmi izlerken bu sahne yüzünden filmin süresinin 10 dakika uzaması olasıdır.
    ---
    spoiler ---


    (cappooo - 12 Kasım 2007 14:49)

  • comment image

    robert de niro bu filmde de yine ilginc bir karakterlemeyle ortaya cikar zirt gibi, nitekim zirt diye de kaybolur..filmin giris muzigi nefistir, neselendirir adami..renk kullanimi da alin iste bi o kadar..


    (cressida - 26 Mayıs 2000 21:24)

  • comment image

    1984'ün kapitalizm karşıtı olanı, 1984 bir nevi stalinizim karşıtı kitaptı. fikir olarak beziyorlar ama bu açıdandan karıştırılmamalı ve kesinlikle bir 1984 uyarlaması değil.
    romanda insanların özgürlüklerini kısıtlayarak sorunsuz bir ütopya yaratmaya çalışan büyük biraderler varken, brazil filminde kendini özgür zanneden insanların karşısına, gelişmiş kapitalizmin getirdiği bürokratik engelleri koyarak engellendiği bir düzen var. zaten 1984 filmiyle karşılaştırılırsa aralarındaki farklar çok rahat görülebilir. romanda senin ne düşünüğün umrumda değil 2x2=4 olabilir ama ben 5 dersem kabul etmek zorundasın düşüncesi varken, brazil filminde senin düşündüğün bize göre doğru değil ve suçlusun, kabul et veya etme biz seni yakaladık düşüncesi mevcut.
    iki düzene de karşı çıkmamız, 1984 okumuş, 1984 filmini izlemiş ve brazil seven insanlar olarak doğru yolu seçip anarşist olmamız gerekmektedir. sonra işe girip herhangi bir düzende para kazanmaya başlayabiliriz...


    (doc dr stein - 2 Ekim 2010 06:28)

  • comment image

    gilliam bir gün oslo'da bir liman kahvesinde otururken, etrafın pusu, griliği ve liman işçilerinin yük taşırkenki bezginliği ile bezeli atmosferde, "brazil" şarkısını duyar. bu ortama böylesi tezat oluşturan neşeli ezgi, onda filmin öyküsünün ilk temelini atar. filmin adı, brezilya ile hiç alakalı olmamasına rağmen, bu yüzden "brazil"dir.

    yine de brezilya'da bu film yasaklanmıştır.


    (benedicta - 21 Şubat 2003 14:37)

  • comment image

    rüya, kabus, gerçeklik, aşk(delilik) arasında sürekli gidip gelirken başınızı döndürebilecek bir film.

    film boyunca "sisteme" bir giydirip bir çıkaran sahnelere rastlıyoruz.

    kafanızdaki gerçeklikte bir kırılma yaratıp, gelecekte olabilecekleri, teknolojinin gelişimini ve insanoğlunun kendine bir uzaylının gözünden bakabileceği bir objektiften çekilmiş fotoğrafını önünüze seriyor bu film.

    başlangıç sahnesinde bizi neşeyle dolduran şarkıyı, final sahnesinde kafamıza yediğimiz darbelerin verdiği sersemlik ve gözümüzden akan tek damla yaş ile mırıldanıyoruz hep birlikte....

    ...
    then
    tomorrow was another day
    the morning found me miles away
    with still a million things to say
    now
    as twilight beams the sky above
    recalling thrills of our love
    there's one thing i'm certain of
    return
    i will
    to old
    brazil...


    (mithril - 26 Kasım 2003 03:40)

  • comment image

    bu film 1985'te vizyona girmiş, sene oldu 2015.
    aradan geçen bunca senede; onun bizden adım adım uzaklaşması gerekirken, biz ona her sene koşarak yaklaşmışız. belli ki, bazı şeyleri çok yanlış anlamışız;

    distopyalar güzeldir!


    (dolls - 8 Şubat 2015 23:30)

  • comment image

    criterion collection'ın amerika ve avrupa versiyonundaki tüm görüntüleri birleştirdiği 148 dakikalık versiyonu gereğinden fazla uzun ve neredeyse sıkıcıdır. teması nedeniyle daima el üstünde tutulmasına rağmen maalesef post modern sinemanın kimi günahlarını içinde barındırdığı için gereğinden fazla abartılmış bir terry gilliam kara masalıdır.


    (enis zenci - 26 Aralık 2004 01:10)

  • comment image

    ana karakter sam'in son sahnede mırıldandığı, sözleri ile filmin karamsar sonunun etkisini daha da arttıran, filmin soundtrack'inde kate bush tarafından icra edilmiş versiyonu da bulunan şarkı.. filmin sonundaki şarkı da anladığım kadarıyla geoff muldaur tarafından seslendiriliyor.

    filme gelince.. bir negatif ütopya örneği olarak, içerdiği kara mizah'ın bile barındırdığı karamsarlığı bir yerden sonra telafi edemediği, daha doğrusu telafi etmeye çalışmadığı, açık ve net olarak söylemek istediğini anlatan, anlatırken güldürse de çokça düşündüren, başarılı bir filmdir. sonunda ağzımda kalan acı tat, arkadaşımın terry gilliam'ın diğer filmi twelve monkeys'i hatırlattığı zaman daha bir ekşileşmiştir sanki..

    bazen mutluluğu sadece kafanızın içinde yakalayabliyorsunuz, son çare olarak oralarda biryerlere sığınıyorsunuz.. yitip gittiğiniz sanılıyor ama yok edemiyorlar işte umudunuzu.. acı ama o kadar da acı değil aslında..

    "mistakes? we don't make mistakes."


    (auroriel - 4 Nisan 2005 11:42)

  • comment image

    bir 7.sanat ziyafetidir. bu ziyafete ac ya da tok oturmaniz bir $eyi degi$tirmez zira 7.sanatta tokluk olmaz.
    temelde hayal, ruya ve a$k uzerine, muzikalden daha muzikal, noel hediyesi tadinda bir film.
    dunyadaki her $eyin bir ba$ka $eyin metaforu oldugunu kanitlamak ister gibi hali var filmin.
    filmdeki tum diyaloglar ve hareketler dikkatle ve zevk-u sefa icinde takip edilmelidir. en basit ornek; "paper works" den nefret eden tuttle' in nasil ortadan kaybolduguna dikkat!!
    mutlu son sadece hayallerdedir.


    (coffeenicotine - 8 Nisan 2005 00:02)

  • comment image

    terry gilliam kendisini bu filmi yapmaya iten ilk ilhamı ve filmin adının neden brazil olduğunu şöyle anlatır:

    “bir gün port talbot’ta kumsalda oturmuştum. port talbot, herşeyin gri demir cevheri tozuyla kaplandığı bir çelik şehridir. hatta kumsalı bile tozla doludur ve simsiyahtır. güneş batıyordu ve gerçekten çok güzeldi. bu zıtlık olağanüstüydü. kafamda şöyle bir imge oluştu; bir adam bu kirli plajda oturuyor ve portatif bir radyodan brazil gibi garip, hayalperest latin müziklerinden birini dinliyor. müzik bir şekilde onu alıp götürüyor ve dünyasını daha az gri yapıyor.”

    bana kalırsa bu sözler filmin özünü de gayet iyi özetlemektedir.


    (stratosfer - 25 Haziran 2005 13:30)

  • comment image

    filmde küçük bir ayrıntı vardır, sanırım filmin bütününü de farkıl yorumlamaya neden olabilir:
    film boyunca terörist saldırılar olur, sam, jill'i terörist zanneder, tam da bu sırada jill sam'e o kritik soruyu sorar:
    "ne terörist'i? sen gerçek bir terörist gördün mü hiç?"
    gerçekten de gerçek bir terörist yoktur filmde. terörün 13 yıldır sürdüğünü filmin başında öğrenmiştik, bu durumda acaba terörün kaynağı devletin kendisi miydi sorusunu soruyor insan elbet kendine.

    filme ilginç bir gönderme ise bilgisayar oyun dünyasından olmuş, onu farkettik seyredince. filmdeki bilgisayarlar, posta sistemi vs neredeyse olduğu gibi grim fandango oyununda da kullanılmış. filmi ortasından gören biri, baya baya grim fandango'nun filmi çekildi sanabilir.


    (dikakana bey - 11 Temmuz 2005 14:18)

  • comment image

    izlemesi zor bir terry gilliam basyapiti. zor cünkü arada kalmisligin ve özgürlük kavraminin dibine vuruyor. her sey zittiyla var olur hesabi düsle gercegi carpistiriyor. sikik rutinlerimizde hangimiz dalip rüyalara sahte düslerimizde kahraman olmadik? felsefi derinligi dozunda, mizahla dengelenmis, zamani icin cok caba gösterilerek kotarilmis basarili görsel efektleriyle göz dolduran bir filmdir. dvd bonus seceneginde göreceginiz gibi yapim asamasinda bu görsel efektler uzun bir sürede ve oldukca emek harcanarak olusturulmus. ve gilliam yine de memnun degil. beyimize göre 'keske hayal etmek kadar kolay olsa tüm bunlari yapmak...'

    filmin senaryosu gilliam disinda iki yazarin katkisiyla yazilmis. isin ilginci bu 3 kisi asla biraraya gelip calismamislar. sonucta ortaya böyle bir senaryo cikmis.

    filmde kanimca en dikkat ceken yönlerden biri jonathan pryce basta olmak üzere irili ufakli tüm rollerdeki oyuncularin olaganüstü basarili olmasidir. robert de niro elbette unutulmaz. bu arada memurumuzun bilgi bakanligindaki yan komsusunu oynayan muhterem filmin senaristlerinden birisi.

    müzikler sahane, hep bir mizah sosuyla bezenmis can yakan gercekler, acitan düsler. patlamalara ragmen restaurantta yemeklerine devam eden estetik zengini dul bayanlarin hali belki anlatiyor apolitize olmanin sinirsizligini.

    terry gilliam sinemasi en özgün bagimsiz-ki burada bagimsiz sinema anlamindan bile bagimsiz kullanilmaktadir- sinemalardan biriyse eger, kanimca brazil burada en üst sirada yer almasi gereken filmdir.

    ufak not: bir de filmi gören brezilyali arkadasimin sinirli tripleri görülmeye degerdi. aman efendim neden bu filmin adi brazil olmus, ne alakasi varmis bidi bidi. kafa atmak istedim, ama atmadim. uyumlu bir insanimdir.


    (ziggy - 4 Ağustos 2005 11:56)

  • comment image

    aslinda terry gilliam'in bir donem kafaya cok taktigi bir insan turu olan "insane" kisilik uzerine kuruludur. jabberwocky'de ya da time bandits'te de oldugu gibi adam kendi salakliklarinin ve takintilarinin yuzunden duser. burada da dusus, sam'in terrorizm hayraanligidir, bir taraftan dislar/korkar gozuktugu bu olusum ona olasi bir ozgurlesmenin tek yolu olarak gozuktugu anda delirir ve icinde gerceklikten bagimsiz hareket etmeyen esas kiz'in karsi koymalarina ragmen
    --- spoiler ---
    sebep yokken sinir kontrolunde ayagini gaza dayayarak kanunla savasmaya baslar.
    ---
    spoiler ---
    ve terry gilliam'i ceken de deliligin tam da bu yani, baska bir suru filminde de deli karakter ve tiplerinin ortak noktasi icinde bulundugu gerceklikten bagimsiz hareket edip kendi deli mantiklarinda sonuna kadar israr etmeleridir. sam'in dususu de, hayaller korkular ve deli mantigini izlemek arasinda gerceklesiyor. guzel ve dokunakli bir ask hikayesiyle kayip insanlarin ozgurluk sarkilarinin epik niteligini gorselligi ve sinema dilini de konusturarak basariyla aktarir gilliam efendi.


    (elf - 28 Ekim 2005 00:35)

Yorum Kaynak Link : brazil