Süre                : 1 Saat 34 dakika
Çıkış Tarihi     : 30 Nisan 2013 Salı, Yapım Yılı : 2013
Türü                : Drama
Ülke                : Türkiye,Almanya
Yapımcı          :  Motiva Film , Yeni Sinemacilar , Beleza Film
Yönetmen       : Ali Aydin (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Ali Aydin (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Muhammet Uzuner (IMDB)(ekşi)

Küf (~ Mold) ' Filminin Konusu :
Basri, demir yollarında yol bekçisi olarak çalışmaktadır ve yalnızdır.Tek oğlu olan Seyfi tam 18 yıl önce, okuduğu üniversitede öğrenciyken gözaltına alınmış ve o günden sonra hiç kimse Seyfi'den haber alamamıştır. Bu durumda ne ölüdür Seyfi, ne sağ... ne vardır ne de yok... Oğlu kaybolduktan altı yıl sonra da karısı ölmüştür Basri'nin.Basri, oğlunun kaybından sonra, yavaş yavaş toplumdan soyutlamaya başlamıştır kendisini. Onu günden güne çepeçevre saran bir umut yaşatmıştır bugüne kadar. Her gün kontrol etmek için üzerinde yürüdüğü tren yolları, 18 yıldır aralıksız her ayın başında ve ortasında oğlunu bulmaları için yazdığı dilekçeler...Anadolu'nun bereketli toprakları ve onu sarıp sarmalayan uçsuz bucaksız tren yolları, umut ve vicdan...

Ödüller      :

Venedik Film Festivali:Luigi De Laurentiis Award
SIYAD Turkish Film Critics Association Award:Most Promising Director


  • "hem objelerde hem de beyinde oluşanların müsebbibi aşırı nem'dir."
  • "hakkında düzgün bir inceleme ya da söz söylemeyen ancak sonunu şak diye aktaran blog yazısına linki verilmiş über yapımdır."
  • "ercan kesal'ın kendisini birkez daha aştığı, tansu biçer'in ne kadar büyük bir şans olduğunu yeniden hatırlattığı bir film olmuş. zarları ali aydın için atıyorum."




Facebook Yorumları
  • comment image

    en ufak bir dalgınlığınızda, unutkanlığınızda ya da üşendiğinizde bunu dünyayı işgal etmek için bir fırsat olarak gören psikopat mikro varlıklar. nedir yani? tüm kahve fincanını ele geçirsen ne olur? ne olur?


    (kalman - 4 Ekim 2006 18:42)

  • comment image

    haberini okur okumaz sözlüğe yazayım diye ortama daldığım filmdir. ama meraklısı çokmuş, benden önce haber verenleri olmuş*.

    filmde doktorun* oyunculuğunu çok beğendim, tansu biçer'de rolüne çuk oturmuş.
    filmin çekimleri ise belemedik'te yapıldı, venedik'ten ödülle dönmesini bekliyoruz.

    peşin edit: evet henüz vizyona girmedi, malum ortamlarda da bulamazsınız, ben ham kayıtlardan* izledim


    (frown - 26 Temmuz 2012 18:10)

  • comment image

    49. antalya altın portakal film festivali kapsaminda izledigim ali aydin filmi.

    --- spoiler ---
    filmde iki ana hikaye var: basri'nin oglunu arayisi ve basri'nin cemil'le olan iliskisi. basri oglunu 90'li yillarda kaybetmis bir baba ve ayni zamanda epilepsik bir tren yollari calisani. film bir yandan faili mechul cinayetleri konu alirken, bir yandan da basindan itibaren izleyiciye "adalet nedir"i soruyor. bu acidan film rashomon ve a separationfilmlerine selam cakar.
    ---
    spoiler ---


    (funes - 10 Ekim 2012 01:29)

  • comment image

    32. uluslararası istanbul film festivali sinemada insan hakları kategorisinde yarışacak olan film. hikaye ve oyunculuk çok etkileyici, planlar güzel ama tam adını koyamadığım bir eksiklik vardı filmde. yönetmenin eline emeğine sağlık, bundan sonraki filmlerin çok daha iyi olacağına şüphem yok ancak biraz karaktersiz buldum filmi, yönetmen fazlaca nuri bilge ceylan etkisinde kalmış sanırım.

    not: gösterim sonrası seyircilerden birinin söylediği "ercan kesal yemesin, içmesin, uyumasın, sadece film yapsın." cümlesine tüm hücrelerimle katılıyorum.


    (tabi bu benim nacizane fikrim - 12 Nisan 2013 16:32)

  • comment image

    filmi dcp formatta gösterecek salon bulamadığı için gösterimi ertelenmiştir. sektör artık canavarlar sofrasına döndü türkiye'de. bilet satamayacağı öngörülen filmlere- aldığı ödüllere bakılmaksızın- şans verilmiyor.


    (ziggy played guitar - 22 Mayıs 2013 20:19)

  • comment image

    izlediğim en iyi türk filmlerinden biri. ercan kesal'ın varlığı ve oyunculuğu bambaşka. filmin en etkili yanlarından biri (ali aydın'ın başarısı) melodrama bu kadar kolay kayabilecek bir konuya hayatın tüm sertliğiyle bakabilmesi.

    --- spoiler ---

    ercan kesal'ın sara krizi geçirdiği sahneyi uzun süre unutamayacağım sanırım
    ---
    spoiler ---


    (pelikur - 27 Haziran 2013 21:29)

  • comment image

    bir nüfus cüzdanının ve tahtadan yapılmış bir kutunun bazen, bazı insanlar için ne kadar kıymetli olduğunu gösteren, ercan kesal ve muhammet uzuner'in oyunculuklarıyla döktürdüğü, dün itibarıyla kadıköy moda sahne'de vizyona giren film.

    --- spoiler ---

    oğlunun kaybedilen bedenini arayan bir baba ile polis arasında geçen diyalog*:
    - bir derneğe üye misin?
    + arada garın lokaline giderim.
    - seçimlerde hangi partiye oy verdin?
    + hiçbirine. ben hiç oy kullanmadım.
    - niye?
    + bir sebebi yok.
    - bir sebebi yok diyorsun?
    + yok.
    - daha önce de gelmişsin bu odaya. benden öncekilerle ne konuştun?
    + aynı şeyleri. onlar bana hangi derneğe üye olduğumu, oyumu kime verdiğimi sordu. ben de size söylediklerimi söyledim.
    - sonra ne oldu?
    + aşağıya, bodruma aldılar.

    - niye yazıyorsun bu dilekçeleri her gün? niye yolluyorsun ankara'ya?
    + oğlum istanbul'u kazandı, gönderdik tabii. anası çok sevindi. üçüncü sınıfta bir anda ses seda kesildi. telefon mektup gelmez oldu. aradık. bulamadık. polise gittik. "oğlunuz hükümete karşı geldi" dediler. hükümete karşı gelmiş. bana desinler ki oğlun yaşıyor, burada. ya da desinler ki öldü. gideyim mezarını bulayım. biten otları temizleyeyim, başında dua edeyim.
    ---
    spoiler ---


    (elephant woman - 23 Kasım 2013 21:38)

  • comment image

    haberdar olduğum andan beri izlemeyi iple çektiğim bir film idi. aylar sonra da olsa, bu isteğimi hafta sonu moda sahnesi sayesinde yerine getirebildim.
    taşra gerçeklerini-sıradanlığını-yalnızlığını ve ülkedeki faili meçhul problemini çok yalın bir biçimde dile getiren film. filmin küçük oyuncu kadrosu muhteşem oluşturulmuş.
    ercan kesal'da öyle gözler ve bakışlar var ki; içinde bulunduğu duygular ve durumlar için cümle kurmasına gerek kalmıyor. ayrıca, muhammet uzuner, ortalama bir taşra bürokratını harika yansıtmış.
    bir de tabii ki (bkz: tansu biçer)...


    (kagan - 4 Aralık 2013 00:52)

  • comment image

    hakkında düzgün bir inceleme ya da söz söylemeyen ancak sonunu şak diye aktaran blog yazısına linki verilmiş über yapımdır.


    (mago de oz - 17 Ocak 2014 13:57)

  • comment image

    şayet oluştuğu alan inatla temizlenmez ve aylarca o haliyle bırakılırsa geçen zaman sonunda muhabbet edebileceğiniz canlılıkta tencereleriniz olmasını sağlayan oluşum. hatta süre daha da abartılırsa, bu oluşumların yürümek, tekerleği, yazıyı keşfetmek gibi evreleri de görülebilir.


    (kartonpiyer - 29 Temmuz 2005 22:54)

  • comment image

    ah basri, ahh.

    ne var biliyor musun? sessiz sakin, tepkisiz bekleyişlerin var. birileri bir şey söylesin diye, belki acını paylaşsın diye, o da olmadı bağırsın çağırsın diye, belki anlasın diye, ama en önemlisi seni farketsin diye, adım atamağa korktuğun o anlardan bahsediyorum, evet. küf gibi siniyorsun etrafına, ama en çok da kendi içine. dikkatli bakmayan göremez seni, kendin de dahil.

    bu filmi basri için izleyiniz. basri'nin birilerine ihtiyacı var. yoksa her yeri kaplayacak, her yeri. ah basri, ahh...


    (dolls - 21 Eylül 2014 22:08)

  • comment image

    filmden dikkatimi çeken bir sahne...

    --- spoiler ---

    son 18 yılını kayıp oğlunu bulma ümidiyle geçirmiş, bu uğurda binlerce dilekçe göndermiş, bu yüzden devletle başı beladan kurtulmayan , kayıp çocuğuyla ilgili bir haber çıkar diye devamlı radyodan ajansları takip eden, kısacası hayatının merkezine bu olayı koymuş tren yolu bekçisi basri, oğlunun kemikleri bulunduğu anlaşıldıktan sonra durumu kesinleştirmek için istanbul'da dna testine tabi tutuluyor. sonucu, ayak üstü kendisine açıklayan görevli, son derece soğuk bir sesle, dokuların bulunan kemiklerden biriyle örtüştüğünü, (sanki ne bileyim yapılan bir alış-veriş sonrası para üstü uzatırmışcasına) cenazeyi morgdan alabileceğini söylüyor ve akabinde oradaki banko görevlisiyle ''akşam şuraya mı yoksa buraya mı gidelim'' gibi günlük bir sohbete dalıyor. bence bu sahne hayatı, içinde yaşadığımız düzeni son derece iyi anlatan bir sahne olmuş. bir yanda oğlu aniden ortadan kaybolan ve on sekiz yıldan bu yana haber alamayan, bu konuda devletten alabildiği ''oğlun hükümete karşı geldi.'' gibi son derece korkunç bir yanıt olan acılı bir babanın o an içinde bulunduğu durum, diğer yanda da işleyişi bir makineyi andıran, karşısındaki ''insanı'' sadece halledilmesi gereken bir işten ibaret gören düzenin kendi seyrinde acımasızca işleyişi...

    ---
    spoiler ---


    (otomobil osman - 14 Şubat 2014 16:55)

  • comment image

    ercan kesal'ın kendisini birkez daha aştığı, tansu biçer'in ne kadar büyük bir şans olduğunu yeniden hatırlattığı bir film olmuş. zarları ali aydın için atıyorum.


    (misirkalyonigne - 12 Şubat 2014 16:53)

  • comment image

    dram-romans türünde bir yapımda başrolü üstlenen karakter. adı belli olmayan fakat alt-başlığı "allah gibi, her yerde" olan bu yapımla "ümit vaad eden oyuncu" ödülüne de göz dikmiş oyuncu.

    bir binanın en alt katındaki daireye üst katın vanasının patlaması sonucu ulaşan suyun kalıntıları sonrasında tek tük yerleştikleri alt dairede kendilerince bir hayat kurmalarıyla başlıyor her şey. öyle ki klasik yeşilçam filmlerinden farksız olmak üzere, hayatları nevrotik derecede mutlu. öylesine mutlu ki evin odalarının bilumum süpürgeliklerinde, haznelerinde biriken suyla şişmiş parkelerin altında ve dahi mutfak dolabının duvarla örtüşen ahşabında bile dilediklerince yaşarlarken elbette feleğin sillesinin o süpürgeliklerin hemen yanındaki aşırı kimyasal (antagonist) tehlikenin farkında değildi. bir akşam bu mutluluklarını çekemeyen - aslında havaya sinmiş bu karakter kokusunu da içine çekemeyen - yan karakterin müdahalesiyle kafalarına boca edilen çamaşır suyuyla mutlulukları bir anda darmadağın olmuştu.

    filmi sıradan bir dram filminden ayıran nokta ise buradan başlıyor: bu durum ağır bir hüzünle böyle şekilde devam etmiyor, sille yedikten sonra her ne kadar bahtsızlıklarından ötürü bir sendeleseler de yan karakterin evi birkaç günlüğüne terk etmesi ve bu terk esnasında camları kapatıp perdeleri çekmesiyle bir anda cinsel gerilimin dramatik tonlarıyla ortaya çıkmasını sergiliyor yapım. şöyle ki, zaten az güneş gören bir evde, perdeler çekili, camlar kapalı iken havaya yayım yayım yayılan 'sevişme' kokusundan gerçekten tensel bir tını yakalayarak varoluşlarına yönelik her tehditle başa çıkarken bir yandan da 'bir' olmanın tadına varmaktalar. öyle ki daha birkaç zaman öncesine kadar karakterin kendisine yönelik ağır yıkımdan sonra "her şeye rağmen" devam etmenin gücünü göstererek de klasik dramlardan farkılaşmakta.

    sonu her ne kadar spoiler olarak verilmek durumunda olduğundan, müphem bir mutlu son denilebilecek bu yapımda, küf hayatın sıradanlığını ve tekrar ederliğini yine parke aralarında sevişmelerinin meyveleriyle vermekte. bu şekilde tüm karakterlerin çabaları mütekerrirken, direnmesiyle, yok olmak pahasına sevişmenin değerini bilmesiyle küfün bir adım öne çıktığı yapım.


    (muvazzaf sergerde - 14 Haziran 2014 20:22)

  • comment image

    vatandaşın ve devletin, olabildiğince gerçek, mağduru ve katili (en azından sorumluyu) temsil eden iki karakter üzerinden resmedildiği, derdini bağırmadan-çağırmadan, olduğu gibi, vicdanlara ve insanlığa seslenerek anlatan ali aydın filmi. basri'nin cemil ile olan ilişkisi ise bu ikili ilişkiye ayrıca boyut katıyor. başta ercan kesal olmak üzere (bence açık ara en iyi performansı) bütün oyuncuların çok iyi iş çıkardığı filmden geriye insanı sessizce boğan/üzen, ağır bir insani yük kalıyor. hal böyleyken ülke sineması için ciddi anlamda sevindirici bir iş. ercan kesal demişken, filmde özellikle evinde geçirdiği sara nöbeti sonrasında bende kendisinin çok iyi bir korku filmi oyuncusu olabileceği fikri oluştu. buradan yetkili abilere/ablalara selam ederim.


    (kahmut - 18 Ağustos 2014 11:34)

  • comment image

    3 ay önce izlemiştim, bu gün söyleşi haberi gelince bir şeyler yazayım dedim.
    filmin çekildiği yer olsun*, konusu olsun, (bkz: ercan kesal) ın oyunculuğu olsun hepsi üst düzeydir bu filmde. anlatmak istediklerini çok naifçe veriyor. insanların ölüme değil de, kayba karşı çaresiz olduğunu anlatıyor. insanların bazı şeyler uğruna verdiği çabanın anlamlılığını anlatıyor. ben çok beğenmiştim. oyum 9/10.
    çok güzel bir festival filmidir bence.


    (dunya ve ben farkindayiz - 3 Haziran 2014 17:52)

Yorum Kaynak Link : küf