Süre                : 2 Saat 19 dakika
Çıkış Tarihi     : 20 Mart 2014 Perşembe, Yapım Yılı : 2014
Türü                : Aksiyon,Macera,Gizemli,Bilim Kurgu
Taglar             : Distopi,Kardeş kardeş ilişki,Genç erişkin romanından uyarlanmıştır,Ordu,savaş oyunları
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Summit Entertainment , Red Wagon Entertainment
Yönetmen       : Neil Burger (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Evan Daugherty (IMDB)(ekşi),Vanessa Taylor (IMDB)(ekşi),Veronica Roth (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Shailene Woodley (IMDB)(ekşi), Theo James (IMDB)(ekşi), Ashley Judd (IMDB)(ekşi), Jai Courtney (IMDB)(ekşi), Ray Stevenson (IMDB)(ekşi), Zoë Kravitz (IMDB)(ekşi), Miles Teller (IMDB), Tony Goldwyn (IMDB)(ekşi), Ansel Elgort (IMDB), Maggie Q (IMDB), Mekhi Phifer (IMDB), Kate Winslet (IMDB), Ben Lloyd-Hughes (IMDB), Christian Madsen (IMDB), Amy Newbold (IMDB), Ben Lamb (IMDB), Janet Ulrich Brooks (IMDB), Ryan Carr (IMDB), Will Blagrove (IMDB), Rotimi (IMDB), Justine Wachsberger (IMDB), Michael Gideon Sherry (IMDB), Austin Lyon (IMDB), Renee Puente (IMDB), Lucas Ross (IMDB), Chris Hayes (IMDB), Ana Corbi (IMDB), Eric Kaldor (IMDB), Alice Bowden (IMDB), Cleo Anthony (IMDB), Alice Rietveld (IMDB), Brad Greiner (IMDB), Yasmine Aker (IMDB), Michael James Bell (IMDB), Leigh Bush (IMDB), Bob Rumnock (IMDB), Elyse Cole (IMDB), Christopher Weir (IMDB), Doyle Brand (IMDB), Faye Jackson (IMDB) >>devamı>>

Divergent (~ Uyumsuz) ' Filminin Konusu :
Uzak bir gelecekte geçen distopik hikayede insanlık, her biri farklı bir erdemi temsil eden beş farklı parçaya bölünmüş bir düzende yaşamaktadır. İnsanlar 16 yaşına geldiklerinde kendi insani özelliklerine göre bu beş bölümden birine dahil olup ömür boyu bu bölümde yaşamlarını sürdürmektedirler. Tris Prior için de bu kuralı uygulama zamanı geldiğinde kendiyle ilgili büyük bir sırrı keşfeder: Tris, 'uyumsuz'dur ve herhangi bir gruba ait olması mümkün değildir. Asıl sorun ise uyumsuzların bir lider tarafından yok edildiği ve bu yüzden hayatını kurtarabilmek için kaçması gerektiği gerçeğiyle yüzleştiği an ortaya çıkar. Tris bu belalı yolculukta hem hayatta kalabilmek hem de kendisi gibi uyumsuzların bu düzende neden bu denli tehlikeli bulunduklarını öğrenebilmek için Four adlı gizemli bir yabancıya güvenmek ve onunla işbirliği yapmak zorunda kalır.


  • "(bkz: die virgin)"
  • "gereksiz derecede uzunlukta gereksiz bir film...trenlere hoplayıp zıplamak nedir allasen...o değil de, bunda da bir paralel yapı var. evet..."
  • "hogwarts binaları, hunger games hikayesi ve twilight duygusallığı ile harmanlanafasgdh. (bkz: still a better love story than twilight)"
  • "eşit ağırlık, sayısal ve sözelden derece yapıp sonra beden eğitimi öğretmeni olmaya karar veren bir hanım kızımızın öyküsüdür."
  • "distopik demişler bu filme.lan böyle filmlerin övüldüğü bir distopyanın tam kendisini yaşıyoruz zaten!"
  • "(bkz: iraksak)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    zayıf bir hikaye dandik karakterler harlequinn romanı tadında boktan bir aşk hikayesi. ne oluyor ne bitiyor belli değil. dünyada bi şehir kalmış onda da millet her nedense 5'e bölünmüş. birinin olayı sadece doğruları söylemek ordan anla mevzuyu. neyse okumayın diyecem ama mutlaka beğenenler de çıkar.

    ha bi de yazarı, omzundan vurulduktan ve bi ton kan kaybettikten sonra hala oradan oraya atlayan zıplayan ortamın mına koyan kahraman (üstelik 16 yaşında bi kızcağız) klişesini 10 milyonuncu kez kullandığı için o mübarek alnından öpüyorum.

    (bkz: ekşi sözlük hiçbir siki beğenmeme timi) bildirdi.


    (n62 - 5 Kasım 2012 13:57)

  • comment image

    young adult diye bir kategori çıkardılar, benim anladığım 13-18 yaşları arası ergenlere yönelik kitaplar için ayrılmıştı. çıkış sebebi bire bir harry potter, sonra ursula le guin'in son üçlemesini de oraya koydular, ben de "aha kafa yormayacak bilimkurgu için buraya da bakayım" dedim. fakat kardeşim bu nedir yahu, önce hunger games ile başladı, sonra bu divergent, şimdi de the park service, bilimkurgu olarak kategoriye konsa berbat denecek hikayeler goodreads listelerine giriyor.

    hocam ben 13 yaşındayken efendi gibi asimov okuyordum, şimdi de okurum aynı keyfi alırım. harry potter'ları otuz yaşında okumaya başladım, 15 yaşında olsaydım da bayıla bayıla okurdum. kötü bilimkurgu/fantezi hikayeleri "genç okurlar için" diye pazarlamak ergenlere "malsınız" demekten başka birşey değil. justin bieber seviyorlarsa buna bile para verirler mantığıyla hareket ediyorlar herhalde.

    kitap olarak bir cacık olmaz, ancak film olur, onu da ancak hollywood yapar pazarlama kampanyası ile satar.


    (advil - 27 Aralık 2013 06:19)

  • comment image

    filmini de gittim gordum. kitap zaten vasatin az ustuydu, film iyice olmamis.

    --- spoiler ---

    butun kitap tris'in ne kadar da ufak tefek bi kizcagiz oldugu uzerine kuruluyken ne diye birak kitaptaki tanimdan, normalden bile iri bi kizi tris diye cast ettiniz?
    o initiate'ler ilk trenden atlarken dusup olen kizi niye kestiniz? ilk "hobaaaa" efektini orda veriyodu kitap.
    al'in tris'e kesik olmasini niye atladiniz?
    eric'lerin takiminin bayragini niye christina yerine tris'e aldirdiniz?
    initiate'lerin kaldigi yere niye duvarsiz tuvaletle perdesiz dus koydunuz mal gibi? dauntless birader bunlar, hayvan degil ki.
    dauntless duzeninin basladigi yerle geldigi yer arasindaki dejenerasyonu sirf eric'e bir iki kere "new rule" dedirtmekle mi degindiniz? mal misiniz?
    peter'in kankisi kizi niye tris'e yakinlastirttiniz (that was cool. tris, dedi ya tris eric'e cevap verince)?
    peter'in arkadaslarini niye komple sildiniz?
    o tris'in al'in yerine bicak hedef tahtasina gectigi sahneyi niye o kadar sikindirik yaptiniz?
    niye kitabi okumayi bilmeyen insanlara filmi yaptiriyosunuz?

    ---
    spoiler ---


    (twodimensionprism - 14 Nisan 2014 00:17)

  • comment image

    tüm diktatör rejimleri halkın sorgudan uzak, kabullenmiş bireyler olarak yaşamalarını arzular. kanunların ve güvenlik güçlerinin desteğiyle bu yönde adımlar atarlar. kendilerine uymayan her farklı sesi “kamu düzenini bozmak” gerekçesiyle cezalandırırlar. yükselen tek bir ses kalmayıncaya dek.

    günümüzde gerçekten özgür iradeyi yok edebilen bir formül olsaydı eminim ki bu satırları dahi yazabilmek mümkün olmazdı. demokrasi anlayışları güçlüden yana olan başımızdakiler bunu çok severdi eminim. gaz bombasına gerek yok, su sıkmaya gerek yok. yediğimiz içtiğimiz her şeyin içine ileri demokrasi serumu koyarlar ve biz de ölü ruhlar olarak yaşamaya devam ederdik. çok demokratik olurduk eminim.

    divergent de diğer örnekleri gibi bir karanlık bir gelecek anlatıyor. distopya, mıntıklara ayrılmış topluluk ve diktatöre karşı mücade. bu öyküler son dönemde gençlik serilerinin popüler teması oldu. film bu bağlamda seriye güzel bir başlangıç yapmış.

    bize de gerçek hayatta da bize ilham veren bu mücadeleyi izlemek kalıyor. toplumu belli kalıplar halinde sınıflandırmak -kontrol edilebilir- hale getirmek vs. özgür irade.

    söylenen şarkıyı duyuyor musun?

    bir de not: bence gençlik romanlarında bu temanın popülerleşmesi güzel bir şey. gençler bayık vampir, kurtadam aşk romanları yerine günümüzle paralel dikta rejimlerinin yıkılışlarını anlatan öyküleri okusunlar, izlesinler kötü mü? hollywood işin parasında elbette o ayrı ama gençlere biraz olsun farkındalık yaratabilmek için önemli bence. okuyan / izleyen en ergen insan bile ülkemizle benzerlikler bulup bir anda aydınlanabilir yani.


    (cncn - 18 Nisan 2014 23:28)

  • comment image

    yine bir distopik film..çoğunluk eleştirse de ben beğendim bu filmi. soluksuz izlettirdi yani, akıyor sıkılmıyorsunuz. aksine sahneler çok heyecan verici. keşke ben de orada olsaydım diye düşünebiliyorsunuz.

    keşke şu toplum kategorilerden bizde de olsa da, dauntless'lara katılsam. heyecanın dibine vurmuş adamlar.

    ha bir de four karakterini görünce, morali bozulmuyor değil insanın. böyle adamlar olmadığı için gerçekte..öylesi olsun ben de yaparım o kızın yaptıklarını, o derece.

    edit: imla


    (anksiyetik pia - 19 Nisan 2014 11:56)

  • comment image

    dün akşam itibari ile seyrettiğim güzel film. o saatte başka film olmadığı için hakkında hiç bir araştırma yapmadan ve -iyiki- sözlükteki yorumları okumadan izlediğim film. bir çok eksisi ve beğenmediğim yanı vardı ama yine de izlenir. yönetmenlik kötüyle vasat arası, oyunculuklar kate winslet hariç vasat ki az görünmesine rağmen oyunculuğunu başarılı buldum. kitabı okumadığım için senaryo hakkında yorum yapamayacağım ama kötü yönetmenliği senaryo kurtarabiliyor. baştan aşağı metaforlara dayalı senaryo iyiydi. çok boşluk var ama sırıtmıyordu fazla, hiç olmazsa kafa yorana bir şeyler katan ve haz veren bir senaryo. "ben düz insanım, metafor anlamam bana dobra olacaksın" diyenler hiç zaman kaybetmesinler bunu izleyerek.

    film postmodern felsefe dahilinde, bireyci anarşizme yakın. özellikle bireycilik düşüncesi ön planda işlenmiş, toplumculuk yerden yere vurulmuş. hunger games'in çakması denmiş ama bir kaç benzerlik dışında uzaktan yakından alakası yok, hunger games kurtuluşu örgütlenmede ararken divergent bireyselleşmede arıyor, hunger games kollektivizm iyidir ama yönetim kötüdür diyor, divergent kollektivizm de kötüdür diyor, spoilerde detaylı değineceğim üzere.

    --- spoiler ---

    öncelikle elbette yorumlarım kişisel düşüncelerimdir, öyle olmaya da bilir. post apokaliptik bir atmosfer ile başlıyor film. yanlış hatırlamıyorsam yüz yıl süren savaşlardan geriye kalan, binaları yıkık bir şehrimiz var (chicago). şehrimiz dış dünyadan tamamiyle soyutlanmış durumda ve dış dünyadan gelecek tehditlere karşı yüksek gerilim hattı gibi şeylerle yusyuvarlak çevrilmiş. yani elimizde bir adet yalıtılmış toplum var.

    bu toplum kendi içinde 5 ayrı gruba ayrılmış. abnegation*, erudite*, dauntless*, amity*, candor*. bir de bunların hiç birine dahil olmayanlar var, factionless* adı verilen. filmin başında hepsini gösterirken sıra sefil hayatlarını yaşayanlara geldiğinde ben de hemen hangi topluluğa ait(!) olduğumu anlamıştım.

    reşit olana kadar evebeynlerinizin topluluğuna aitsiniz ve reşit olduktan sonra referans bir teste tabi olarak bir topluluk seçiyorsunuz ve hayat boyu ona bağlı kalmak zorundasınız. bu topluluk sizin ailenizden bile daha önemli olmalı. sizi insani değerlerinizden uzaklaştırmak için dayatılan bir kutsal, günlük hayatımızda vatan, bayrak, din, toprak vs gibi karşılıkları var. hiç bir topluluğa dahil olmak istemezseniz evsizlere karışır, birden fazla topluluğa dahil olabilecek potansiyeliniz varsa divergent olarak "tehlikeli ve imha edilmesi gereken" insanlar arasında yerinizi alırsınız.

    bilgelik burada bariz bir şekilde aydınlanmacılık/modernizm kavramlarını karşılıyor. adem nasıl bilgelik ağacı meyvesi yedi diye cennetten kovuldu, aydınlanma çağından sonra dünya her geçen gün daha hızlı bir biçimde boktan bi yere dönmeye başladı, bilgelik ile anlatılmak istenen bu. insan doğasına karşı olmaları ve dauntless elemanlarını serumla kontrol etmeleri bana fena halde equilibrium filmini çağrıştırdı.

    evsizlerin hiç bir topluluğa ait olmadıkları için kontrol edilmelerinin güç olduğundan ve sistem için tehdit oluşturduğundan bahsederler film içinde. evsizler için bir parantez açmak gerekirse, sürüden ayrılıp birey olabilmiş, kendine dayatılan gömleği giymemiş insanların karşılığıdır. bireyi kontrol etmek, toplumu kontrol etmekten daha zordur. sizi yönetenler sizin normal, ortalama bireyler olmanızı isterler. diğerlerinden farklı iseniz, onlar gibi değilseniz sistem için tehlike arz ediyorsunuzdur ve yok edilmeniz gerekir. filmde de "ne çok hızlı olmalısın ne de çok yavaş" diyerek bunu pekiştirmiştir. bilgelerin en temel dürtüsü, sistemin devamlılığı. her türlü katliamı sistemin devamlılığı için yapılabilir görürler. bu nedenle evsizlerden ve onlara yardım eden fedakarlardan nefret ederler.

    fedakarlık kavramı ise insanlığı sevginin kurtaracağını anlatmak istiyor kısaca. mütevazi evleri, kıyafetleri ve yaşamları var. kendilerinden vazgeçmişler, paylaşımcılığı, eşitliği savunuyorlar ve farklı düşüncelere, renklere karşı hoşgörülüler. sol görüş diyecem de tam anlamıyla değil, bana biraz daha 60lı yılların hippielerini çağrıştırdı. biraz da jedi gibiler.

    cesurluk grubunu tam idrak edemedim açıkçası. bir yandan "kimse özgür olduğunu zanneden birinden daha iyi köle olamaz" sözü aklıma geldi, bir yandan da kolluk kuvvetlerinin kafa yapısı. zaten bana yaşlandığımı hissettirdikleri için sevmemiştim, sonradan iyice kıl kaptım. fedakarlık hükumetinde özgürlüğün doruklarında yaşayan bu grup, bilgelik iktidara gelince hemencik köleleşebiliyor. anlamadığım bir nokta, neden o serumun trise etki etmediğiydi.

    diğer iki topluluk hakkında pek bir halt anlatılmadığı için yorum yapamayacağım. keşke onlardan da detaylı şekilde bahsedilseydmiş. zaten çok oldu bittiye gelmiş film, senaryodaki boşluklar doldurularak en az iki film çıkardı bu filmden. sanki birbirine paralel 50 yol var da biz sadece birinden gidiyoruz gibi hissettirdi.

    dostluk grubu köylüleri çağrıştırdı, elektriksel duvarlarla çevrili toplumun dışında onlar var sadece ve gıda ihtiyacını onlar karşılıyor. dürüstler de sistemin devamlılığı için var olmaktan başka bi sike yaramayan hukuk camiası olsa gerek.

    bireyci anarşizme yakın deyip bireyciliği anlattım yukarda. anarşist kısmına gelecek olursak huzur içinde yaşayan toplumda hükumet fedakarlardaydı ve onlar pek yönetmiyordu sanki. iki ana elemanımızdan biri olan four, iki kere kendisine teklif edilen liderliği reddetti. üstüne bi de faşist hükumet devirme hareketi gelince bence anarşist boyut eklenmiş oluyor.

    dediğim gibi özensiz olmuş, çok daha iyisi yapılabilir ama bütün eksilerine rağmen beğendim ben. ama en fazla bazı noktaları daha iyi anlamak için 2. kez izlerim, 3. zannetmiyorum. yazılabilecek başka şeyler de var, belki aklıma gelirse ekleme yaparım sonradan.

    edit: o serum divergentlara işlemiyormuş, bilgilendirme için anksiyetik pia'ya teşekkürler.

    edit2: factionlesslar divergent değil, düzeltme icin johnmalkow'a teşekkürler.
    ---
    spoiler ---


    (kiwi kraze - 19 Nisan 2014 13:37)

  • comment image

    yeni izlediğim uyumsuz adıyla vizyona giren filmdir. oldukça kötü eleştirilere maruz kaldıysa da ben 2 saat 19 dakika nasıl geçti anlamadım. oldukça keyifli ve hızlı ilerleyen ve sonunda ikinci filmin geleceğini haber veren filmdir.


    (bilemedimsimdi - 26 Nisan 2014 00:16)

  • comment image

    aşırı kaslı ve burnundan kıl aldırmayan adam ile kezban kız temalı aksiyon filmlerini kat'a kaçıramayacağım için hevesle izlediğim film. kendimi iyi tanıyormuşum, gayet de eğlendim izlerken, uyumlu çıktım. *

    --- spoiler ---
    aşırı kaslı adam ile kız balkon sohbeti ederken kızın durduk yere "dövmen var mı" diye soruşuyla ahanda başladık dedim. kaslı adamın "var, göstereyim mi?" derken gözlerinin parladığı an ise film, distopik atmosferini yitirip zeytinburnu atmosferine geçiş yapmıştır benim için. ama en komik kısmı adamın dövmeleriydi. göğsünün ön kısmı ay parlaklığındaki adamın sırtında dövmeden yer kalmamış, adeta bir örümcek ağı kaplamış, ama tam ortasında tüm 5 bölgenin sembolleri tam çözünürlükle çizilmiş. kız ellemeden bakamadığı dövmelerle ilgili "neden tüm bölgelerin sembollerini yaptırdın?" diye sorunca da adam "çünkü ben hepsö olmak östöyöroom" cevabını verdi ve sonrası malum hoppala paşam malkara keşan.
    ---
    spoiler ---


    (magnolia shelby - 28 Nisan 2014 01:24)

  • comment image

    bechdel testi geçen nadir filmlerden.

    başarılı ve başarısız yanları var, ama sonuçta keyifle izledim. kitabını bile okuyayım diye düşündüm çünkü evreni ilginç geldi. çıkış noktası olan fikir de ilginç, işte filmin adından da belli olan, sisteme uyum sağlamayan, noncomformist.

    filme giriş yapıp factionları anlatmaya başladığı anda filmin geri kalanında olacakları tahmin edebiliyorsunuz yine de insan görmek istiyor, kendini izletiyor.

    başroldeki hatunumuzu ise ne kadar sevdirmeye çalışsa da pek sevemedim. başroldeki beyimizi de aynı şekilde. sıkıntı casttan mı yoksa karakterlerden mi emin değilim. bu iki şahsın karakter gelişimi, hikayeyi anlatmada çok önemli rol oynuyor ama karakterleri yine de yeterince tanıyamamışım gibi geldi. yine de karakterleri ilginç bulduğumdan kitabı da okuma ihtiyacı içerisindeyim. yani daha derinlemesine görsek daha iyiydi demeye çalışıyorum. sonuçta ilginç konulardan bahsediliyor.

    --- spoiler ---
    factionlar meselesini aslında çok orijinal değil, hunger games'de de benzer şeyler var, ya da ne bileyim, cesur yeni dünya'da da... divergent'daki factionları ise ben kendimce şöyle yorumladım, erudite bilimadamları, amity hobbitler, dauntless askeriye, abnegation da din adamları.. candor bence hiç bir yere oturmuyor, adiller diye bi ayrımı saçma buldum. çünkü anlattığına göre abnegation da adil? amity filan adil yani baya, arudite bilgi sahibi olmaları gereği zaten gerçekçi, doğrucu olmalı? dauntless'ın da adil olanı olmayanı vardır, yani doğrucular filan gibi bi faction saçma? orda yargı konumunda düşünmüş yazar, onu anlıyorum da, gerçek adil bi yargı her factiondan toplanacak adamlardan oluşan bi konseyle filan olmaz mıydı? ne bileyim. candor'ı anlamadım, saçma geldi.

    neyse lafı uzattım, diyeceğim şuydu, erudite bilimadaları ise, divergentları bu kadar hırsla yok etmeye çalışmaları niye? mesela kitapta başka şekilde anlatıyor olabilir, bilmiyorum tabi ama bilgi peşinde koşan insanların oturup "şu divergentları bir inceleyelim, olayları neymiş?" demeleri gerekmez mi? ya da kate winslet'in karakterinin insan doğasından nefret ettiği kadar insan doğasından nefret etmeleri niye? tarafsız bir şekilde, "hmm insan doğası böyleyse bu sistemde işlemeyen bişiler var, ona göre çözüm üretilmeli" filan demezler mi? yani bilgelik üzerine kurulu bir faction'ın işlemeyen bir sistemin çökmesi gerektiği, tarafsız bir şekilde anlayabileceğini düşünüyorum. mesela kate winslet hırslı bir tip olduğu için abnegation'ı devirmeye çalışıyor olsa da erudite içerisinde ona karşı çıkanlar olsa, faction içinde bölünmeler yaşanıyor olsa filan? konu derinleşse acık..

    çünkü faction meselesi hoşuma gitti, divergent meselesini de beğendim, sisteme conform etmeyen, farklı düşünenler var filan, sistem de uyumsağlananın ne olduğunu, sisteme uyum sağlamanın ne demek olduğunu biraz daha derin irdeleseydi güzel olurdu bence. şu haliyle tü kaka erudite, sütten çıkma ak kaşık abnegation'a karşı filan. o kadar basit olmaz sanki o mesele.

    bu arada siz seçecek olsanız hangi faction'ı seçerdiniz? hatun dauntless'ı filmin başından beri öyle bi anlatıyo ki, bunlar okulun cool çocukları gibi. halbuki bildiğin askerler. amity'i anlatırken 'hep mutlular' diyor, kim niye başka bir faction seçsin ki? ya da türkler olsa herkes candor ve erudite seçerdi herhalde, millet doktor mühendis çıksın, diğerleri ezik filan diye bakılırdı olaya.. filmde dauntlessları karizmatik ve eğlenceli göstermiş de şöyle bi düşününce, ölüm oranı en yüksek, en kastıran faction. kimse seçmezdi bence onu.

    neyse filmin kendisine dönüyorum. hatunun karakteri altı boş kalmış bir karakter. adı 4 olan oğlanın bile biraz daha dolu hikayesi. kızımız azimli evelallah, onu izlemek güzel oluyo da, diğerleri de azimliler? yani niye özellikle bu kız? filmin ikinci yarısında 'yok özellikle o diil, bak bu oğlan da var' filan diyo da biraz daha konu ilginçleşiyor. en azından uyumsuzluk meselesine girdiği için. yoksa kızın hikayesi çok ilginç değil bence tek başına.

    ama filmde anlatılan uyumsuzların ikisinin de dauntless'a girmiş olması hoşuma gitti. uyumsuzlar ya, bi tür uyum sağlamama cesareti gösteriyorlar. cesur olmak zorundalar da yani. dauntless ta çıkıntı durmuyor. kitapta nasıl anlattı tabi bilemiyorum.

    ama gidip kitabını okuyacağım.
    ---
    spoiler ---

    yani eğlenceliydi, izledik, muhteşem film değildi. yazarın aklına bir takım ilginç fikirler gelmiş ama yeterince üstünde düşünmeye sabredemeden oturup yazıvermiş gibi geldi. gerçek hayatta kimse hiç bir grupla bu filmde anlatıldığı gibi uyumlu değil, herkes divergent aslında. yine de factionların ve buradaki sistem ve uyumsuzluk konseptinin üstüne gitseymiş, daha derinlemesine oturup düşünseymiş, çok güzel şeyler olabilirmiş. karakterler için de aynı şey geçerli. en azından geyiği döner bu filmin. yazarı düşünmediyse siz düşünürsünüz biraz.


    (eye snap - 5 Ağustos 2014 19:35)

  • comment image

    yeditepeli bir kızın ailesinden uzaklaşıp yaz kampına gitmesi, oradaki serseri çocuklara takılması ve hep birlikte mantar yemelerini konu alan film. tatil dövmesi yaptırmayı da ihmal etmiyorlar. sonradan işler biraz karışıyor ve olaylar gelişiyor.

    kitabını okumadım ama sanıyorum ki kitabın filmden daha başarılı olduğu örneklerden biri. yine de fena değil. sıkılmadan öldürdüm zamanımı.


    (t muslugu - 24 Ağustos 2014 19:21)

  • comment image

    az önce izlediğim ve başrol kızımızın kanında biraz türklük olduğunu düşündüğüm film babanın rambovari hareketleri, amaçsızca ordan oraya zıplayan yavrucaklar gibi saçmalıkları geçiyorum bence en bombası buydu sanırsam,

    --- spoiler ---

    asıl kızın boğulmaktan daha çok korktuğu şey asıl oğlanın ona tecavüz etmesiymiş ya. bu gözler bunu da gördü.oğlanın da korkularından biri de kızı incitmek yani. töbest melek gibi çocuk. ya yeminle önce güldüm şimdi halen şoku içindeyim
    ---
    spoiler ---


    (spielzeugland - 9 Aralık 2014 16:40)

  • comment image

    konu ettiği ütopik dünyanın hiçbir hâlini anlatmayan bir film. o duvar ne diye kurulmuş, bu insanlar nasıl gruplara ayrılmış, o grupların ne tip özellikleri var, iç dinamikler nasıl işliyor, dışarıda ne var falan ve filan... hiçbir şey cevaplanmamış. sadece ütopik bir ortam oluşturalım da içine üç beş ergen ruhu, birkaç iktidar hırsı, azıcık da insaniyet serpiştirelim olsun bitsin havasında tasarlanmış bir film olmuş.

    açıkçası beni hiçbir anlamda tatmin etmedi.


    (hic de yakisikli degilim - 12 Aralık 2014 11:48)

  • comment image

    distopik demişler bu filme.

    lan böyle filmlerin övüldüğü bir distopyanın tam kendisini yaşıyoruz zaten!


    (loststone - 31 Ocak 2015 23:35)

Yorum Kaynak Link : divergent