The Sixth Sense (~ Altinci his) ' Filminin Konusu : Sekiz yaşında bir çocuk olan Cole Sear karanlık güçlerin etkisi altındadır. Zaman zaman hayaletler tarafından ziyaret edilen bu çocuk, gölgelerin arasından ortaya çıkıveren hayaletlerle kendi iradesi dışında bağlantılar kurmakta ve bu durumdan çok korkmaktadır. Kendisinde normal ötesi bir takım güçlerin var olduğunun farkına varan küçük çocuk bunların sebebini anlayamadığı gibi çektiği acıları da çocuk psikoloğu Malcolm Crowe'un dışında hiç kimseye anlatamamaktadır. Ancak küçük hastasındaki doğaüstü yeteneklerin gerisindeki esrar perdesini aralamaya çalışan psikoloğun çalışmaları ilerledikçe her ikisinde de bir takım korkutucu ve açıklanamaz gelişmeler başlayacaktır.
Ödüller :
Memento(2001)(8,4-1166698)
A Beautiful Mind(2002)(8,2-864820)
The Truman Show(1998)(8,1-818726)
Jurassic Park(1993)(8,1-764891)
Shutter Island(2010)(8,1-981539)
V for Vendetta(2006)(8,1-1063686)
Unbreakable(2000)(7,3-357267)
Signs(2002)(6,7-315905)
The Village(2004)(6,5-223536)
Lady in the Water(2006)(5,6-88997)
The Happening(2008)(5,0-190587)
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Saturn Award-Best Performance by a Younger Actor/Actress"
ufaklik yarmi$.. hayvan rol yapiyor.. ayrica sonu gercekten cok ilginc..
(pathetique - 11 Şubat 2000 17:51)
bruce willis bu film hakkında en güzel yorumu yapmış kişidir . "bu filmin bence tek başarısı amerikalıların çok iyi sır saklamasıdır . "
(asfaltina - 31 Mart 2009 23:52)
filmi izlediğimde ne tahmin etmiştim filmin sonunu ne de başka bir şey. hatta böyle mal mal baktım filme uzun süre. kavuşma sahnesi mi bekliyoruz? ne bekliyoruz acaba dedim. sonunda dumura uğramıştım açıkça söyleyeyim. çünkü o zamanlar ilk defa böyle bir konu işlenmişti. en azından popüler hollywood filmleri arasında. tabii o sırada tartmıyor insan filmdeki her şeyi. ayrıntılara takılmıyor. --- spoiler ---tabii filmde şöyle bir mantıksızlık var bana göre. orta okulda gittim o filme ama hafızam beni yanıltmıyorsa bruce willis öldükten sonra ekranda bir '6 ay sonra' yazısı görüyoruz. belki de 6 haftadır o ama bir 6 var eminim. ama ben bunu yazarken 6 aydan alacağım pi'yi. nerede kalmıştık? hah hah... ulan bruce 6 ay boyunca kimse mi konuşmadı senle o çocuk dışında? hiç mi bir gariplik sezmedin? 6 ay boyunca hiç mi libidon artmadı da "dur şu hanıma biraz yanaşayım." demedin? kadınla konuşmaya çalıştığında 6 ay boyunca böyle siklemedi mi seni hep? hadi onu geçtim. başka kadınla da mı yapasın gelmedi? nedir bruce problem ha? hani ölülerin libidosu yok diyelim. kendi kendine sormadın mı "lan ben eskiden çok azgındım. ne oldu bana böyle?" diye? hani çocuğun evine girip annesiyle karşılıklı oturduğunda, eve nasıl girdin, kapıyı nasıl açtı kadın onu geçtim de kadınla otururken sana tek kelime etmemesi garip gelmedi mi? yani insan bir sorar en azından "çay, kahve?" diye düşünmedin mi? yok bruce yok. hiç ağlanıp zırlama öldüm diye. hak etmişsin bebişim sen. --- spoiler ---
(slagathor - 22 Şubat 2010 01:13)
daha sinemalarda oynarken mehmet ali erbil canlı yayında sonunu söylemişti de iki gram zevk alamamıştım bu filmden.artık seyretmeyen veya sonunu bilmeyen kalmamıştır ama ben yine de spoiler'a alayım.--- spoiler ---güzellik yarışması sunan mehmet ali erbil, yarışmacılara en son hangi filmi seyrettiniz diye sorduğunda hemen hepsinden altıncı his cevabını alınca, " ne varmış yav bu filmde? adam ölüymüş işte!" demişti de ekran başındaki bizleri küplere bindirmişti. daha sonra filmi seyrettim ama hiçbir keyif alamadım..--- spoiler ---
(futurama - 31 Temmuz 2010 11:00)
it's always sunny in philadelphia'da charlie tarafından sürpriz sonu "adam aslında başından beri bruce willismiş" olarak açıklanmıştır.
(tanrei - 2 Ağustos 2010 00:14)
dünya sinema tarihinin en kilit sahnesi hakkında en çok spoiler verilen filmi budur muhtemelen. o kilit sahneyi yıllar evvel söyleyen ibne sözüm sana, kim olduğunu hatırlamıyorum bile ama bu filmi on yıl sonra izlememin tek sebebi sensin puşt herif.
(herbed - 25 Kasım 2010 02:16)
sinemadan cikinca 15 dakika kendime gelemedigim yegane filmdir.(bkz: dumur)
(yawsak - 3 Temmuz 2000 22:04)
shortlist.com isimli internet sitesine göre, çince isminin çevirisi he's a ghost! olan film *: http://www.shortlist.com/…-movie-title-translations
(adas - 16 Haziran 2011 04:13)
zifiri karanlıkta, kulaklıkla son ses düzeyinde ve ev sakinlerinin uyuduğu/evde olmadığı zaman diliminde izlendiği takdirde korkuya maksimum derecede sebebiyet verebilen film. gerilim sahnelerindeki müzikler gayet iyi seçilmiş. korku filmindeki küçük çocuk rolünü üstlenen evlat da gerçekten üst düzey bir oyunculuk sergilemiş. sonu tahmin edilemeyen filmlerden. filmin sonunda hassiktir lan dediğimi biliyorum.
(0mar - 28 Haziran 2011 21:33)
filmdeki sahneler aynen filmdeki sırasıyla çekilmiştir. teypteki kayıtlarda duyulan ses ispanyolca ''lütfen tanrım ölmek istemiyorum, kurtar beni, kurtar beni!'' diye bağırır. yönetmen shymalan, filmde doğum günü partisinden sonra görünen doktor olarak küçük bir rolde oynamıştır. filmdeki oyunculuğuyla harikalar yaratan haley joey osment'ı yönetmen üç nedenden dolayı seçmiştir. birincisi rol için en iyisi olduğu, ikincisi provada kravat giyen tek kişi olduğu için. üçüncüsü ise yönetmenin ''diyalogları ezberledinmi?'' diye sorduğunda ''evet geçen gece üç kere okudum'' demesi bunun üzerine yönetmenin şaşkınlıkla ''kendi bölümünü 3 kere okudunmu?'' diye sormasının üzerine ''hayır. tüm senaryoyu 3 kere okudum!'' diye cevap vermesidir. yarattığı etki 10 yıl sonra hala aynı şekilde devam ederken, filmi tekrar tekrar izlemekten sıkılmayanlar dışında hiç izlememiş olanlarında bir an önce izlemesi gereken filmlerden biri olarak tavsiye ederim.
(englishmaninnewyork - 6 Ağustos 2011 00:03)
bu film hakkında spoiler vermeden, düzgün herhangi bir yorum yapmak imkansız. bu yüzden izlediyseniz aşağıda görüşelim.--- spoiler ---öncelikle bir uyarı yapmak istiyorum. lütfen film bittikten sonra "e ulan bu herif bu kadar gün boyunca hiç kimseyle konuşmadı mı? hadi karısıyla araları bozuk, küsler. başka hiç mi kimseyle konuşmadı çocuktan başka?" veya "çocuğu nereden buldu da hastası olarak tedavi etmeye karar verdi?" veya "bütün film boyunca kilerin kapısını açmaya çalışırken önündeki masayı farketmedi de neden filmin sonunda ölü olduğunu anlayınca birden kapının önündeki masayı görebilmeye başladı?" diyerek filmdeki mantık hatalarını bulmaya çalışarak boş bir çabayla filmin güzelliğine limon sıkmayın gözünüzü seveyim. eğer bu kadar mantık arayan bir insansanız zaten baştan izlemeyin bu filmi. tamamen size ters bir şekilde mantık dışı olarak, ölüler, hayaletler gibi metafizik ve psişik olaylar anlatılıyor. siz gidin romantik komedi izleyin.bruce willis'in ve haley joel osment oyunculuğu, çok daha önemlisi ikisinin birbiriyle yakaladıkları uyum gerçekten muhteşem. samimiyetleri ve inandırıcılıkları o kadar üst seviyede ki yanlarına gidip ikisine de yardım edesi geliyor insanın. özellikle çocuğun malcolm'a olan yaklaşımına ait aşamalar gerçekten çok yumuşak geçişlerle anlatılmış. ilk başlarda aralarında olan uçurumun git gide yokoluşunu ve nasıl birbirlerine destek olan harika bir ikili olduklarını adım adım, sıkılmadan izliyoruz. ilk başlarda çocuğun laf sokmalarını malcolm'um zekice ve sempatik şekilde püskürtmesi, ardından meşhur illüzyon sahnesi... bruce willis'in filmdeki en üst performansı sanıyorum ki cole'a, ailesi ile ilgilenemediği için artık tedavisine devam edemeyeceğini söylediği sahneydi. aynı şekilde haley joel osment de bu sahnede resmen bruce willis ile karşılıklı olarak döktürüyor. ikisi de gerçekten müthiş bir oyunculuk çıkarmışlar.filmi izledikten sonra jennifer love hewitt'in başrolde oynadığı ünlü amerikan tv serisi ghost whisperer'ın nereden esinlendiğini de öğrenmiş oluyoruz. ghost whisperer, bu filmden fikri ve senaryoyu alıp almış başını gitmiş (bilmeyenler için bilgi: ghost whisperer'ın her bölümünde farklı bir huzursuz hayaletin sorunu çözülerek huzura kavuşması sağlanıyor). gerçi aşağıda yazdım, bu film de eski bir dizinin bir bölümünden esinlenmiş ama yine de ghost whisperer kadar ticariye dökmemiş işi. tek filmde anlatmış ve bitirmiş konuyu.filmin gerçek dünyayla bağlantılar yaparak kurduğu kendi bakış açısı ve felsefesi oldukça hoşuma gitti. mesela 'şeytan dürttü' dediğimiz ve ara sıra yaşadığımız ürperme hissini, tüylerimizin diken diken olmasını ve durduk yere üşümemizi, bir şeye kızmış veya bir derdi, sıkıntısı olan hayaletlerin etrafımızda gezinmesine bağlıyor film. yani bundan sonra ürperirseniz, üşürseniz ya da tüyleriniz diken diken olursa etrafta gezinen sıkıntılı bir hayalet var bilmiş olun. ayrıca "hayaletler birbirini göremez, yalnızca istediği şeyleri görürler, öldüklerinin farkına varmazlar ve öldüklerinden haberleri yoktur" gibi yine kendi içinde kurduğu bir sistemle bruce willis'in filmin başından sonuna kadar yaşadığı tüm olayları belli mantığa oturtmaya çalışmış. başka bir felsefeye göre de sadece uyurken onları duyabileceğimiz için uyuduğumuzda hayaletler bizimle konuşuyor. bu durumda biz de onlara cevap veriyoruz ve bu şekilde de uykumuzda sayıklamış oluyoruz. sayıklamaya da böyle bir mantık getirmiş film.benim filmin son sahnesinden önceki sahnede tereddütte kaldığım bir yer var yalnız. filmin sonlarına doğru, cole'un kral arthur tiyatrosu bitince malcolm ile ikisinin konuştuğu bir sahne var. burada cole, malcolm kendisini artık iyileştirdiği için bir daha görüşemeyeceklerini düşünüyor. ardından da "karınla nasıl konuşabileceğini biliyorum. onunla uyurken konuş, bu şekilde bilinçsiz bir şekilde seni dinleyecektir" diyor. son olarak da "seninle bir daha görüşemeyeceğiz sanırım. ama en azından yarın görüşecekmişiz gibi hayal edelim" diyor. cole, huzura kavuşmuş hayaletlerin daha fazla dünyada dolaşmadığını biliyor. malcolm'un bütün sıkıntısı da eski hastasının vicdan azabı sebebiyle cole'u iyileştirmek, ardından da karısıyla konuşup arasını düzeltmekti. bunları bilen cole, malcolm'un hayalet olduğunu o son sahnede anlamış mıydı işte bunu tam olarak anlayamadım. çünkü bana sanki anlamış ve kendisini iyileştiren malcolm'un karısıyla da konuşup tam olarak huzura erdikten sonra dünyadan gideceğini tahmin etmiş gibi görünüyor. bu yüzden de bir daha görüşemeyeceklerinin farkında olarak veda edercesine konuşuyor malcolm'la sanki.filmin finali, sinema tarihinde unutulmayacak sonlardan birisine sahip. ilk izlediğimde heyecandan istem dışı olarak yerimden kalkıp ayakta izlemiştim sonunu. sonradan öğrendim ki m. night shyamalan'ın filmlerinde çokça görülen tarzda bir sonmuş (bkz: twist ending). filmin başından sonuna kadar malcolm'un ölü olduğunu çaktırmamak için, normal bir şekilde yaşayan ve işini yapan bir insan olduğuna ikna etmek için yapmadıkları numara kalmamış resmen. evlilik yıldönümünde malcolm'un karısı resmen surat yapıyor sandık, hatta kısacık bir an için sert bir surat ifadesiyle malcolm'un yüzüne baktı sandık. sonra cole okuldan eve gelince, malcolm'u ve annesini karşılıklı koltuklarda susarak otururken gördüğünde tıpkı onun gibi cole hakkında konuşmuşlar sandık. film, seyirciyi inandırmak istediği şeye inandırma konusunda çok başarılı olduğu için de bu kadar şaşırtıcı bi son sahneyle karşılaşınca insan neye uğradığını şaşırabiliyor. hatta istem dışı olarak heyecandan ayağa bile kalkabiliyor.film hakkında bazı bilgiler:- m. night shyamalan ölüler dünyası ile gerçek yaşamın karşılaştığı zamanları vurgulamak ve tasvir etmek için kasıtlı olarak kırmızı rengi kullanıyor. eğer iki dünyanın karşılaşmadığı herhangi bir sahnede kırmızı renk gözükmüşse bunu hemen düzeltmiş ve başka bir renk kullanmış. filmde kırmızının kasıtlı olarak kullanıldığı sahneler şunlar:* cole ve malcolm'un ilk kez karşılaştıkları kilisenin kapısı kırmızı. cole kiliseden ayrılırken giderayak çaldığı biblo da kırmızı elbiseli.* malcolm'un çalışma odasına, kilere inen kapının tokmağı kırmızı. malcolm öldükten sonra karısı sürekli kilitli tutmasına rağmen malcolm'un defalarca bu kapının kilidini açarak aşağı çalışmaya indiğini görüyoruz.* cole'un okul üniforması koyu kırmızı renkli. cole okuldayken sık sık hayaletler tarafından ziyaret ediliyor.* malcolm'un eşi anna, evlilik yıldönümlerinde kırmızı bir elbise giyiyor.* cole'un annesi lynn sear'ın evde temizlik yaparken, duvardaki resimlere baktığı ve fotoğraflarda cole'un yanında devamlı olarak beliren ışığı gördüğü sahnede ojeleri kırmızı. cole'un yanında beliren bu beyaz ışıkların kendisinden yardım isteyen ölüler olduğunu anlıyoruz bu sahnede.* cole serbest yazınını kırmızı kalemle yazmış. serbest yazında cole'un yazdığı cümleler ölülerden duyduğu cümleler.* doğumgünü partisinde bütün balonlar pastel renklere sahip. kırmızı renkli balon merdiven boşluğundan yukarı doğru tavana doğru kaçıyor ve cole'u küçük kapaklı dolaba yönlendiriyor. cole'un dolapta ölü/hayalet tarafından saldırıya uğradığı bu sahnede giydiği kazak da kırmızı.* cole'un hastanedeki battaniyesi açık kırmızı. bu sahnede cole, malcolm'a ölüleri gördüğünü itiraf ediyordu.* malcolm'un karısı anna'nın, aynı yerde çalıştığı genç iş arkadaşı sean'a verdiği doğumgünü hediyesinin kutusu kırmızı renkli. anna ve sean'ın sarıldıktan sonra yakınlaştıkları ve malcolm'un sinirlenerek camı çerçeveyi indirdiği bu sahnede anna'nın giydiği elbise de kırmızı renkli.* malcolm, vincent ile gerçekleştirdiği eski bir seans sırasında kaydettiği kasedi dinlerken, kasette hayaletin sesi belirmeye başlayınca malcolm teybin sesini açmaya başlıyor. işte burada teybin ses potansındaki seviye numaraları kırmızılaşmaya başlıyor. 1, 2, 3, 4, 5, 6 seviyeleri beyazken; 7, 8, 9 ve 10 kırmızı renklerde.* cole'un odasında kurduğu çadırın battaniyesi kırmızı. zehirlenerek ölen kyra collins'in cole'dan yardım istemesinin sebebi küçük kızkardeşinin de aynı sebeple annesi tarafından öldürülmesini engellemek. kyra'nın odasında cole'a verdiği, içinde vhs kaset bulunan kutunun dışı da içi de kırmızı.* ölen kyra collins'in cenazesinde annesinin elbisesi kıpkırmızı. üstelik herkes simsiyah giymişken...* cole annesiyle otomobildeyken yanına gelen, trafik kazasında az önce ölmüş kadının kaskı kırmızı.* malcolm'ın karısı anna'nın evlilik kasedini izlerken uyuyakaldığı ve malcolm'un yanına geldiği final sahnesinde anna'nın üşüdüğü için üzerine aldığı battaniye kırmızı. malcolm, anna'nın yanına oturuyor ve onunla konuşmaya çalışıyor ama anna uyuyor ve bilinçsiz şekilde sayıklıyor.- m. night shyamalan, filmin ilham kaynağı olarak david winning tarafından yönetilen are you afraid of the dark? tv serisinin the tale of the dream girl bölümünü gösteriyor. o bölümde baş karakterler etraflarındaki kişiler tarafından umursanmıyor. bölümün sonunda ise ölmüş olduklarını anlıyorlar. bunun farkına varan baş karakter ise sadece kız kardeşinin kendisini görebildiğini anlıyor ve kız kardeşi kendisine ölüm ilanını gösteriyor.- malcolm, vincent ile gerçekleştirdiği eski bir seans sırasında kaydettiği kasedi dinlerken duyduğu ispanyolca konuşan hayalet şunları söylüyor: "lütfen, tanrım ölmek istemiyorum, kurtar beni, kurtar beni"- film, en iyi görüntü dalında oskara aday gösterilen 4 korku filminden biri. diğerleri: the exorcist, jaws, ve the silence of the lambs.- cole sear rolü ilk olarak liam aiken'a götürülmüş ama kendisi rolü reddetmiş. ardından haley joel osment'ın role seçilmesinin üç sebebi varmış. ilk olarak en iyisi oymuş. ikinci olarak rol seçmelerinde tek kravat takan çocuk oymuş. son olarak da m. night shyamalan kendisine rolünü okuyup okumadığını sorduğunda çok şaşırtıcı bir cevap almış. osment "evet, dün gece 3 kere üst üste okudum" demiş. shyamalan "rolünü üç kere okudun öyle mi?" deyince de "hayır bütün senaryoyu üç kere okudum" diye yanıtlamış.- filmde 9 yaşındaki cole'u oynayan haley joel osment filmin çekildiği sırada 11 yaşındaymış.- cole ve annesinin mutfakta oturduğu sahnede, masadaki bardak sadece philedelphia'da bulunabilen bir bardak. penn maid diye her yerde bulunamayan bir markanın içinde krema dolu olarak sattığı bir bardak.- toni collette çekimler sırasında hikayenin yarattığı sarsıcı duygusal atmosferden çok etkilendiğini, hatta film gösterime girene kadar bunun bir korku-gerilim filmi olduğunu idrak edemediğini söylemiş. new york'ta bringing out the dead'in seçmelerine gittiği sırada bu filmin de seçmelerine gitmiş. filmde oynamaya karar verdiği ve en etkilendiği sahne, filmin sonunda cole ile otomobilde konuştukları sahne olmuş.- cole'un malcolm ile ilk karşılaştığında kilisede söylediği latince cümle olan "de profundis clamo ad te domine"nin türkçesi "derinliklerden sana yalvarıyorum tanrım". bu, book of psalms'dan psalm 130'un ilk cümlesiymiş.- m. night shyamalan, malcolm crowe rolünü aklında bruce willis'i canlandırarak yazmış.- cole'un "i see dead people" itirafında bulunduğu sahnede kamera bruce willis'in yüzüne epey yakından ve uzun süren bir çekim yapıyor. prodüktör frank marshall kameranın bu çekiminden ötürü seyircinin malcolm'un ölü olduğunu anlamasından çekinmiş. neyse ki deneme izletmelerindeki ve filmin son halini izleyen hiçbir izleyici bunun farkına varmamış.bu filmi izlerken ve izledikten sonra garip bir hisse kapılıyorum her defasında. ölmüş ve sadece ruhen varolan bir kişilik; işini bu kadar severek yapıyor, bir çocuğun hayatını kurtarmak uğruna kendi hayatındaki güzellikleri geri plana atabiliyorken, uğruna savaştığı ve kendisini adadığı bir sebebi varken; ben, ölmemiş ve gerçekten yaşıyor olmama rağmen bu hayatta kendime veya başkasına nasıl bir katkı sağlayabildim oturup bir düşündüm. düşündüm ve pek bir şey bulamadım. gerçekten ölmüş adamdan daha çok ölmüş gibi yaşadığımı fark ettim. filmin bana bunları hissettirmesi bile kendi başına yetti de arttı bile aslında.--- spoiler ---imdb: 137/250 (321,156 votes) - 8.2/1085/100
(sweet child o mine - 5 Şubat 2012 00:09)
filmin başında malcolm'ların eve giren kuru mekere (babaannem çok zayıflara öyle derdi ehehe) filmden önce o kısacık rolüne adapte olabilmek için, karanlık, ıssız, gotik mekanlarda özellikle geceyarıları bol bol vakit geçirmiş, gezmiş, o duyguyu iyice anlamaya çalışmış. hayran olmuştum bu profesyonelliğe.m. night shyamalan o kadar başarılı bir iş çıkarmıştır ki, müzik bile kullanmadan, inanılmaz derecede etkili sahneler yaratmıştır. her yönetmenin harcı değil..
(redjingle - 25 Nisan 2012 15:50)
--- spoiler ---filmin adı neden 6. his diye düşündüren filmdir. belki daha önce yazılmıştır, belki de herkes zaten biliyordur ama filmin afişine bakıldığında daha bir net anlaşılıyor kanısındayım. afişte de görüldüğü gibi ilk 5 duyunun ne olduğu yazılıyor ve 6 yazısından baş kahramanımız küçük adamın silüeti çıkıyor. filmdeki 6. his "ölü insanları görme"dir. afişteki başlık da bu anlamda vurucu: not every gift is a blessing.--- spoiler ---
(falyanos - 29 Ekim 2012 11:15)
2013 yılında olmamıza rağmen hala sonunu öğrenmeden izlediğim film. kanımca zor bir olayı gerçekleştirdim. film hakkında yazılabilecek tek şey "izleyin" demek.
(juancarlito - 26 Mayıs 2013 01:03)
--- spoiler ---sanırım sinema tarihinin izlemeyenlere spoiler verme ve finalini mahvetme rekorunu elinde bulunduran filmdir. filmi izlemeyen kaldıysa da artık boşuna izlemesin. maalesef anlatılanlar doğru, başka sürpriz yok dağılabiliriz..--- spoiler ---
(eternel - 29 Eylül 2014 00:32)
--- spoiler ----pati, sixth sense'i sevdin mi?pati:hayır-ama niye herkes çok beğenmişpati: ulan bruce willisin öldüğü filmden hayır mı gelir-yaa inanmıyorum filmin sonunu sööledin ya aşkolsun yaaapati:filmin sonunu söölemedim zaten başında ölü.--- spoiler ---
(pati - 30 Ağustos 2004 22:53)
gösterime girdiği zaman bazı basın tanıtımlarında; ikinci olağan şüpheliler* vakası şeklinde reklamı yapılmıştı. iki film de bazı gerçekleri öğrendikten sonra ayrı bir gözle tekrar izlenmesi gereken filmlerdi. sanırım yüzük sahnesi kahve fincanı sahnesine bir göndermeydi. ya da ben abartıyorum.ayriyeten filmin yönetmeni m night shyamalan'ı doktor rolünde görürüz.son olarak arabada haley joel osment ve annesi arasında, anneannesi hakkında geçen diyaloglar mükemmeldir. ağlatır.
(crowley - 28 Kasım 2004 21:40)
cocugun (cole) annesi rolundeki kadın, hareket,mimik,makyaj ve giyimiyle porno yıldızlarını andırmaktadır.
(kasparov - 17 Mayıs 2005 11:29)
filmin sonu artık her mecrada taşak malzemesi olarak kullanıldığından, gösterime girdiğinden beri izlememekte inat ettiğim ama "ne izlesem ki lan?" anlarından birinde denk gelinirse vakit geçirmek için* izlenesi bir film.soğuk havalarda ağızdan çıkan duman da bir dönem alakasız esprilere konu olmuştur sanıyorum ki.ayrıca;--- spoiler ---"zehirlenerek öldürülen kız"* rolünde mischa barton'ın* 13 yaşındaki halini görmek de eğlenceli oluyormuş.--- spoiler ---
(gkhn - 7 Şubat 2006 03:34)
bruce wills superufaklik supersenaryo ve kurgu supertek rahatsiz eden durum, tum film sanki filmin sonundaki sasirtmaca icin cekilmis hissi veriyor
(bloody - 5 Şubat 2000 00:03)
Yorum Kaynak Link : the sixth sense